Biga - Antalya Kamplı Bisiklet Turu 12. Gün (Didim - Bayır)

Velespitli Seyyah

Keşfetmek Güzeldir...
Kayıt
4 Temmuz 2017
Mesaj
494
Tepki
1.663
Yaş
33
Şehir
Çanakkale
İsim
Sabri
Bisiklet
Carraro
Biga - Antalya Kamplı Bisiklet Turu 12. Gün (Didim - Bayır)

Velespitli Seyyah'tan herkese merhaba; 9 Şubat 2019 tarihinde çıktığım ve 1505 km ile 19 günde tamamladığım Biga - Antalya bisiklet turunda yaşamış olduğum maceraları içeren tur videoları serisinin 12. Bölümü Didim - Bayır etabını keyifle izlemeniz dileğiyle. Kahvenizi yada çayınızı hazırlayın ve bu heyecana ortak olun.

---------------------------------------------------- TUR VİDEOSU ----------------------------------------------------


------------------------------------------------- TUR FOTOĞRAFLARI ------------------------------------------------


LRM_EXPORT_4857229588926_20190304_222403562.jpeg

Biga - Antalya Bisiklet Turunun 11. Gününde Didim'de Salim abinin arkadaşlarının evlerinde konakladık ve ihtiyaçlarımızı karşıladık. Gece güzel bir uyku çektikten sonra sabah hep beraber sohbet eşliğinde kahvaltımızı yaptık. Kahvaltı sonrası tur bisikletimi tekrar yükledim ve artık vedalaşma zamanı gelmişti. Salim abi ile arkadaşlarının yanından ayrılarak tekrar yollara düştük.

LRM_EXPORT_4896108482349_20190304_222442441.jpeg

Didim içerisinde hizmet veren Sümer Bisiklete uğrayarak güzel sohbet eşliğinde çayımızı yudumladık. Kendilerine hoş sohbetleri ve yardımsever davranışları için çok teşekkür ederim.

LRM_EXPORT_4967336392687_20190304_222553669.jpeg

Didim şehir merkezinden çıktıktan sonra genellikle düz bir yoldan ilerleyerek ana yola bağlanmaya çalıştık. Yolun sıcak asfalt olması işimizi oldukça kolaylaştırmıştı.

LRM_EXPORT_5019750335427_20190304_222646083.jpeg

Salim abi ile 2,5 gündür keyifli bir şekilde pedalladık ve güzel yerler gördüm. Yaşına göre bisiklete hakimiyeti ve yaşam biçimi oldukça iyi olan Salim abiye bir kez daha buradan dostluğu için teşekkür ederim. Hayat bazen böyle çılgın kişileri karşınıza çıkartıyor.

LRM_EXPORT_5073061119000_20190304_222739394.jpeg

Salim abi ile vedalaştıktan sonra tekrar tek başıma pedallamaya devam ettim. 2,5 gün biriyle pedalladıktan sonra tek başıma ilerlemek biraz garip gelse de bir süre sonra alıştım. Yolum artık soğuk asfalt şeklinde devam ediyordu ve önümde Bafa golünü görecektim.

LRM_EXPORT_5162222403289_20190304_222908555.jpeg

LRM_EXPORT_5193826272808_20190304_222940159.jpeg

İnişli çıkışlı yoldan sonra Bafa golü artık sol tarafım da kalmıştı. Çocukluğumdan bu yana Türkiye haritasına baktığımda bir gün buraları da görebilirmiyim diye düşünüp dururdum. Şuan bir hayalimi daha gerçekleştirmiş oldum.

Bafa golü hakkında bilgi verecek olursam;

Bafa Gölü, arkeolojik ve geleneksel değerlerin bir arada yaşanıldığı bir coğrafyaya sahip. Geçmişi 2000 yıl öncesine kadar uzanan Bafa Yöresi, antik felsefenin öncülerinden ünlü filozof Heraklit’in memleketi olarak biliniyor. Ege Bölgesi’nin en büyük gölü Bafa Gölü, Bodrum ve Kuşadası gibi büyük turizm merkezlerine yakın olmasına rağmen, kitle turizminden etkilenmemiş doğa harikası bir yer.

Aydın ve Muğla il topraklarında yer alan Bafa Gölü, Geç Antik Dönemden itibaren Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyonlar ile dolarak, Latmos körfezinin denizle bağlantısını kesilmiş ve Ortaçağ sonlarına doğru bir iç göle dönüşmüş. Büyük Menderes Nehri deltasının güneydoğusunda yer alan Bafa Gölü, 1989’da Bafa Gölü Tabiat Park alanı olarak ilan edilmiş.

LRM_EXPORT_5232699351856_20190304_223019032.jpeg

Bafa Gölünden ayrılıp %5 eğimlerle dolu bir parkur beni bekliyordu. Yol Bafa ilçesine hatta Bafa ilçesinden bir kaç kilometre sonrasına kadar bu şekilde devam edecekti.

LRM_EXPORT_5286594723190_20190304_223112928.jpeg

Bafa ilçesi içerisinden çıktıktan sonra hava sıcaklığı git gide artmaya başlamıştı. Bende üzerimde bulunan softshell montu çıkartarak bir ağacın gölgesinde içecek molası verdim.

202569 dosyayı görüntüle

Yolun inişli çıkışlı olması beni yormaya başlamıştı ve yanımdan sürekli geçen araçların seslerinden biraz rahatsız oldum. Kendimi ağaçların arasında bulunan güzel bir boşluğun içerisine girdim. Burada bir süre vakit geçirdim.

202568 dosyayı görüntüle

Yola tekrar devam ettiğimde hiç planlamadığım ve gördüğümde şaşkınlığımı gizleyemediğim 236 m uzunluğundaki Karacabel tüneli karşındaydı. Hayatımda bisiklet ile hiç tünel geçmemiştim ve bu yüzden oldukça heyecanlıydım. Bisikletimin üzerinde bulunan tüm ışıkları yakarak tüneli hızlı bir şekilde geçtim.

LRM_EXPORT_5416325808869_20190304_223322659.jpeg

Tünel geçişinden sonra sağlam bir iniş yaptım ve uzunca bir süre düz yolda pedalladım. Yolumun sol tarafına sütunları olan bir yapı dikkatimi çekti ve bir antik kentin olduğunu farkettim. Yolun kenarında olması sebebiyle antik kent içerisine giriş yaptım.

LRM_EXPORT_5494896692329_20190304_223441230.jpeg

Euromos Antik kentini böylelikle rastgele keşfetmiş oldum. Burası daha yeni müzeler müdürlüğüne bağlanmış olduğundan çevre düzenlemesi gibi şeyler yeni yeni yapılıyordu. Sahada çalışan görevlilerden birine içerisini görmek istediğimi söylediğimde olumlu yanıt aldım ve kenti dolaşmaya başladım.

Burası hakkında bilgi vermek gerekirse;

Euromos, antik çağda Mylasa’dan sonra yörenin en önemli kentiydi. Kentin adı MÖ. 5. yüzyılda “Kyramos” ya da “Hyramos” biçiminde karşımıza çıkıyor. Yunanca’da “güçlü” anlamına gelen Euromos, Mausolos’un Hellenleştirme politikası sonucu kullanılmaya başlanmış olmalıdır. Bir yazıttan öğrendiğimize göre Euromos’un, kuzey komşusu Herakleia ile arası açılmıştı. Bunun nedeni Herakleialılar’ın Euromos topraklarını yağma edip kutsal ve özel malları götürmeleriyle yağmadan etkilenen bir Euromoslu’nun başvurduğu Mylasa yetkilileri Herakleia’ya gönderdikleri elçi ile sorunu çözümlediler. Kent kalıntıları çok yıpranmış olmalarına karşın, Asya’nın en iyi korunmuş yarım düzine tapınağından biri de Euromos’taki Zeus Tapınağı’dır. M.S. 2. yüzyıldan kalma yapı cephelerinde 6, yanlarında 9 sütunlu ve Korinth düzeninde yapılmıştır. Yapının kuzey kenarındaki 3 sütun ile güneybatı köşesindeki sütunun yivsiz oluşundan süsleme işinin yarıda bırakıldığı anlaşılıyor. Kuzey ve batıya bakan yüzlerdeki sütunların tümünde adak yazıt taşıyan panolar vardır. Sütunlardan beşi fizikçi ve kamu görevlisi Menekrates ile kızı Tryphania, yedisi de Leo Quintos adlı bir başka kamu görevlisi tarafından sunulmuştur. Büyük ama oldukça kötü durumdaki tiyatro ovanın hemen üzerindeki yamacın girintisi içinde yer almaktadır. Görülebilen 5 oturma sırasının kuzey kesimleri iyi korunmuştur. Düz bir alan üzerindeki agorayı çevreleyen stoanın birkaç sütunu görülebilir durumdadır. Daha batıda bir başka stoa daha vardır. Bu stoanın sütunlarından birinde Kallisthenes adlı kişinin kente yaptığı parasal yardım ve İasos’un yandaşlığı üzerine bilgi veren uzun bir yazıt yer almaktadır. Zeus Tapınağı ve çevresinde 1970'li yıllarda Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu tarafından kazı ve restorasyon çalışmaları yapılmış ancak daha sonraki yıllarda bu çalışmalar yarım kalmıştır.

LRM_EXPORT_5585024556930_20190304_223611357.jpeg

Euromos Antik kentinden ayrıldıktan sonra Milas'a çok az bir yolum kalmıştı. Mataralarımdaki su miktarının azaldığını fark ettiğimde yol üzerinde bulunan çeşmeden tüm mataralarımı doldurdum ve burada biraz soluklandım.

LRM_EXPORT_5617521060251_20190304_223643854.jpeg

Milas'a geldiğimde şehri biraz dolaştıktan sonra vakit kaybetmeden yoluma devam ettim. Hedefim de bugün Muğla'ya varmak var.

LRM_EXPORT_5640447719617_20190304_223706781.jpeg

Milas çıkışında uzun bir tırmanış beni bekliyordu. %10 eğimle yaklaşık 6 km civarı sağlam bir tırmanış yaptım. Bazen bisiklet üzerinde ilerledim bazense bisikleti elimle ittirdim. Bu gibi durumlara pes etmek aklımın ucundan bile geçmiyor.

LRM_EXPORT_5696325102148_20190304_223802658.jpeg

Uzun tırmanışın ardından ufak tefek inişler ile birlikte yerleşim yerlerinden geçerek yoluma devam ediyordum. Yatağan ilçe merkezine yaklaşıyordum ve enerjim yavaş yavaş bitiyordu.

202574 dosyayı görüntüle

Yatağan ilçe merkezine sert bir inişten sonra ulaştım ve hava yavaştan kararmaya başlamıştı. Ben daha Muğla'ya varamamış ve gece konaklayacak yer bulamamıştım.

202572 dosyayı görüntüle

Yatağan dan çıkarak Muğla tarafına akşamın karanlığında pedallamaya devam ettim yolumun üzerinde bulunan petrol istasyonlarından birine bahçesinde müsait bir alanda konaklama yapabilirmiyim diye sorduğumda olumsuz yanıt almış ve moralim bozulmuştu. Suyum tekrar bitme noktasına gelmiş ve çaresiz şekilde Muğla'ya varma umudu ile yorgun şekilde pedal çevirmeye devam ediyordum.

Yolda bir süre ilerledikten sonra yolun sol tarafına çeşme gibi birşey gördüm ve hemen durdum. Mataralarımı aldım ve çeşmenin yanına gittim. Çeşmeden su akıyordu ve içilebilecek bir kıvamdaydı. Artık sadece konaklayacak yer bulma konusu kalmıştı. Yerleşim yerlerinden ilerleye ilerleye kamp kurmaya uygun bir yer arıyordum. Bayır köyünün hemen çıkışında ana yolun alt kısmında bulunan zeytin ağaçlarının uygun olan yerine çadırımı kurmak için yöneldim. Zeminde bulunan taşları temizledikten sonra karanlıkta çadırımı kurdum ve bisikletimin güvenliğini sağladıktan sonra yemek işine giriştim. Yemek işini hallettikten hemen sonra uyku bastırmıştı ve uyku tulumunun içine girerek günü 127 km pedallayarak sonlandırdım.

Yarın ilk olarak Muğla'ya oradan da Akyaka tarafına doğru yol alacağım. Bakalım beni daha neler bekleyecek. Tur videosunu izlemeyi ve beğenip, yorum yazmayı da ihmal etmezseniz sevinirim dostlarım.

Biga - Antalya Bisiklet Turunun diğer bölümleri;

1. Gün (Biga - Çanakkale) :
(link)

2. Gün (Çanakkale - Gülpınar) : (link)

3. Gün (Gülpınar - Akçay) : (link)

4. Gün (Akçay - Ayvalık) : (link)

5. Gün (Ayvalık - Dikili) : (link)

6. Gün (Dikili - İzmir) : (link)

7. Gün (İzmir - Alaçatı) : (link)

8. Gün (Alaçatı - Seferihisar) : (link)

9. Gün (Seferihisar - Selçuk) : (link)

10. Gün (Selçuk - Davutlar) : (link)

11. Gün (Davutlar - Söke) : (link)


Sosyal Medya Hesaplarımı Takip Etmeyi Unutmayın :)


?YouTube: (link)

?Facebook:(link)/

?Twitter: (link)

?Instagram:(link)/

?Strava : (link)(link)
 

Dosyalar

Scudo