Scudo Sports

Artık ben de varım. Sedona SD-761 (namı diğer Kıpır) ile

@encralis

he he :)
yaşasın Çerkezköy'deki Sedona kardeşliği
 
Scudo
Çerkezköydeki 3 bisikletçiden 2'sinde Sedona var.
 
güzel bisiklet.hayırlı olsun.
Kazasız - keyifli günlerde kullanmanı dilerim
 
  • Beğen
Tepkiler: gatila
çok gsl bir bisiklet kadrosu yetiyor sadece (görünüm) güle güle kullanın iyi günlerde pedallamak dileğimle
(yardmınız içinde teşekkürler )
 
  • Beğen
Tepkiler: gatila
Anlatımızın gerçekten muhteşem.

Hele kadro koruyucusunu tanıtmanız ayrı bir güzel:)

Bisikletinizi mutlu günlerde kullanın...
 
  • Beğen
Tepkiler: gatila
aslında en azından 100-150 kmlik zorlayıcı bir tur sonrası ilk görüşlerimi yazmak isterdim ama sanırım bir süre mümkün olmayacak. hem yaz sıcakları, hem de geçirdiğim ufak-tefek düşüşler nedeniyle şimdilik dinlenmedeyim.
henüz toplamda 300 km'deyim ama ilk fikirlerimi paylaşabilirim.
öncelikle belirteyim ki, bundan önce kullandığı en iyi bisiklet Bianchi Meta Pro olan bir acemi olarak yorumlar yapacağım, yani kıyas imkanı pek yok

1) genel olarak memnun muyum?
evet, kesinlikle. çok keyifli bir bisiklet

2) keşke şunu alaydım dedim mi?
dimedim.
aslında scott scale serisinin çizgileri çok hoşuma gidiyor ama renklerde "budur" diyemediğim için önümüzdeki yıllarda daha bi kafama yatan modelinin çıkmasını bekliyorum. şimdilik benim için sd-761'den iyisi olamaz
scale ve sd-761 dışında hoşuma giden bir model daha hatırlamıyorum zaten.
yani evet, benim için kadro tipi-rengi çok önemli. donanım nasılsa 2-3 yılda bir değişir.

3) kadro boyu?
evet bu halen kafamda bir soru işareti
boyum 1.72
aslında bana en uygunu 17" idi sanırım. şimdi daha ziyade tur amaçlı kullanacağım için 16" almadım, 18" aldım (17" seçeneği yok)
Şu anda süper rahatım. Önceki Bianchi'de turlarda 20 km'de bel ağrıları başlardı. Bunda 50-60 km'de dahi halen çok rahat oluyorum.
Ama belki önceki sorunun nedeni kadro boyu değildi, bu konuda net bişey söyleyebilmek için 16" veya 17" de kullanmam gerek.

4) MTB aldığım için memnun muyum?
kesinlikle. Hibridlere fena takmıştım kafayı ama 26" seçimim gayet isabetli gibi.
tamam tek amaç uzun tur ise veya sürat öncelikli ise 28" alınır
ama gerek şehir içinde keyifli kullanım için, gerek günlük köy yolları-patika turları için 26" daha keyifli olur diye düşünüyorum.

5) peki ya amortisör?
düz maşa düşünmüştüm, iyi ki almamışım.
Türkiye'nin köy yollarında ve hatta bazen orman yollarında dolanacaksanız düz maşa pek fena bir seçim
yalnız illa kilitlenebilir olsun. yokuş çıkarken farkediyorsunuz.
gerçi ben halen kilitlemeyi unutuyorum, kilitlersem de açmayı unutuyorum. kilitli halde merdivenlerden bile indim, şükür bişey olmadı maşaya :)
dediğim gibi ön amortisör olmasından çok memnunum ama 100 mm mesafeye gerek yok sanırım. bazen çok gereksiz esnediğini düşünüyorum. 50-60 mm olsa fazlasıyla iş görürdü.
gidondan kilitleme olayı da süper. başta gereksiz diye düşünmüştüm, eğilir kilitlerim nolcek demiştim. ama elin altında olması güzelmiş.

6) bagaj takma yerinde biraz sıkıntı yaşadım.
sele borusuna bir kelepçe ile monte ettik, burada sorun yok.
ama alt taraf zor oldu. kadrodaki disk fren yerleri beni biraz zorladı. nihayetinde oldu ama çok az yamuk duruyor.

7) vites donanımı?
rapid fire kollar çok keyifli.
vites geçişleri de tıkırında.
9'lu sistem ile 8'li sistem arasındaki farkı anlayacak tecrübem yok.
şimdilik bana eksik gelen birşey olmadığını söyleyebilirim.

6) fren?
işte burada biraz sorun var sanki. çok güvenli gelmiyor bana. lastikten midir? janttan mıdır? fren pabuçlarından mıdır? nedendir bilmiyorum. bunun bir çaresine bakacağız elbet.
yani öyle çok kötü değil ama bişeyler eksik sanki


şimdilik geneli böyle
bazı parçalar veya bisiklet dışındaki aksesuar/malzemeler hakkında acemi görüşlerimi paylaşacağım
 
barend...

çok önemli bir parça.
ne keyifli bişeymiş yahu
kadro boyu bana büyük gibi, ama ben yine de biraz daha uzanıp barendlerden tutmayı tercih ediyorum. özellikle turlarda çok daha rahat oluyor.
fakat sıklıkla düşüleceği için, ve en başta çizilen bölüm olduğu için özel şeyler olmasına gerek yok. hele ki karbon felan olması fazla lüks
 
kilitli pedal....

Shimano PD-M540 (352 gr)
ikinci el aldım.
liste fiyatı kdv dahil 60 usd civarı olsa gerek
ben 37 usd'ye aldım.

özellikle yokuşlarda farkı anladım.
fakat iki şeye alışmak gerekli:

1) pedal çevirirken çekmeyi unutup sadece basarsanız anlamsız tabi :)
kendinize sık sık "çek" diye hatırlatmanız gerekiyor

2) çıkarmaya alışmak...
tabi öncelikle gevşek kullanmak lazım.
yine de düşülüyor elbet.
ben iki-üç kez düşmeye müsait ortamlarda antrenman yaptım, hiç düşmedim.
çok rahat çıkarıyordum, hatta ikisini aynı anda çıkarıyorum, kendi kendime şov yapıyorum felan.
sonra gittim bir turda düştüm. baktım manzara! fotoğraf makinesini çıkar, objektifi aç, bi taraftan dur derken ben unuttum çıkarmayı. tam da durmuş bulundum. hooop aynen sağa serbest düşüş :)
ilk anda bende birşey yok gibi ama elimdeki fotoğraf makinesinin ebjektifi kırıldı, pahalıya patladı.
sağ dizde hafif çizikler.
neyse, yola devam. bir ara sağ elimi dizimin üstüne koydum. "vay be" dedim "amma kas yapmışım" :) meğerse ben fena düşmüşüm, yumruk gibi şişmiş.
neyse, gece kamp (ekotopya bisikletçileri ile). ertesi gün tura devam falan.
turdan döndük, 2-3 gün sonra sağ diz altında bacak boyu bir ağrı başladı. kaşınmalarla birlikte 1 hafta sürdü.
göründüğünden daha kötüymüş.

demek ki neymiş: yavaşlamadna önce kesinlikle çıkarmak gerekli imiş. çıkaramadı isek yavaşlamadan devam edilmeliymş.
ve ayrıca şehir içinde kesinlikle kullanmıyorum.
daha ziyade İstanbul'da kullanıyor olsa idim düz pedal kullanırdım sanırım.

bu arada alırken kararsız kalmıştım. acep çift kullanımlı mı alsam. yani bir tarafı düz, bir tarafı kilitli gibi diye. gereksiz gibi sanki. bunu da kısa kullanımlarda normal ayakkabı ile kullanabiliyorum. uzun turda rahat olmaz tabi.
 
ikinci düşüş olayı da bu sabah yaşandı. ama bu sefer pedalla ilgisi yok, zaten koşu ayakkabısı ile kullanıyorum
sağlıklı yaşam için sabah koşusuna gidiyorum
pek sağlıklı olamadı :p
sağ elde muz, sol el ile gidon idare ediliyor.
aslında gayet yavaşım. yol beton, kavşağa yaklaşılıyor. nasılsa sabahın köründe bu ücra yerde kim olacak diye rahatım. (bu yaşta bu aptallık)
tam kavşakta soldan bir aracın gelmekte olduğu görülür, sol elle ön frene dokunulur. tam da orada beton yolun üzerinde mıcır varmış. hoop bu sefer sola yattık.
evet utanarak söylüyorum, kasksız-eldivensiz çıkmam ama bu sefer koşuya gidiyorum diye takmadım
gerçi şükür kafada-yüzde veya elde bişey yok.
baktım sol diz birazcık çizilmiş. ama sorun yok yola devam!
10 metre sonra sol kolda bir sıcaklık :)
meğer olay sol dirsekte imiş. 2 cm yarık var. dooğru hastaneye, bir-iki dikiş.
şimdi tek elle klavye zor oluyor biraz :)
yine de ucuz atlattım tabi.

sağlıklı yaşam koşusu güzel ama bedenden önce şu kafanın sağlıklı düşünmesini sağlayacak birşey gerek
tur malzeme listeme yeni bir satır ekledim: "kafa"
bundan sonra kafamı da yanıma almadan bisiklete binmem :D

buradan ne öğrendik: kendine fazla güvenmiceksin. ööle bir elle yemek ye, bir elle bisiklet kullan olmaz. hele ki solunu görmediğin bir kavşağa girerken.
tabi arada böyle küçük uyarılar lazım, yoksa beteri olur mazallah

ve arada hastane görmek de iyi oluyor. insanları görüyorsun.
en değerli varlığımızın ne olduğunu anlıyorsun. ne para, ne pul, ne başka birşey. sağlık gibisi yok. hiçbirşeye değişilmez. bisikletimizin en küçük detayı ile ilgilenip de, kendi vücudumuzdan gelen tıkırtılar için neden "geçer, geçer" dediğimizi anlamıyorum, kendimi kınıyorum.
 
  • Beğen
Tepkiler: ahmedseref
bisiklet süper ve sibob resminin üzerideki açıklama süper:D

bende hamter imi ezmiştim ne arıyosa halının ütünde:D
 
  • Beğen
Tepkiler: gatila
Paylaşımınız çok güzel olmuş. :) İlk mesajdan belli zaten yazmayı sevdiğiniz . 27-28-29-30 no.lu mesajları ise tek solukta okudum... :) İnşallah Fren konusunda da aradığınızı bulursunuz...
 
  • Beğen
Tepkiler: gatila
gelelim kaska

benimki Limar 737
kasklarda bu kadar fiyat yüksekliğine anlam veremiyorum
gerçi bisiklet henüz Türkiye'de yeterince yaygınlık kazanmadığından, malzemeler küçük partiler halinde geldiğinden olsa gerek, herşey pahalı.
tabi aylık geliri 3-5 bin eur olan avrupalılara ile bize oluşturduğu yük hayli farklı oluyor. neyse, gelelim kaska :)
bunu belirtmem size anlamsız gelecek ama kaskların boyları oluyor
S, M, L
belirtme gereği duydum çünkü ben acele ile malzeme alırken bunu atladım ve ilk anda yanlış kask aldım
tabi satışı yapan mağazanın bu detayı belirtmesi gerekirdi ama o da atladı
sonra doğrusu ile değiştirdim tabi.

derler ki bir kez düşüp çarptınız mı kaskı değiştirin
çünkü kasklar çarpma anında etkiyi emmek için tasarlanmışlardır ve bu özelliklerini yitirirler.
bu durumda çok paramız yoksa kaska çok para vermek anlamsız görünüyor

kask için diyebileceklerim bu kadar
 
eldiven

iki tane var
biri corratec, diğeri sedona
sedona 15 ytl olan uygun fiyatı ile cezbediyor. Corrratec ise 35 YTL
ve ilk anda "iyi ki yerli markalar var" diyorsunuz, yoksa yabancılar bizi nasıl da kazıklıyor diyorsunuz. ama biraz kullanınca şu meşhur söz akla geliyor:
"ucuzunu alacak kadar zengin değilim"
evet, sedona eldivenlerini tavsiye etmiyorum. dikişleri, malzemeleri çok zayıf
corratec ise harika. hem çok sağlam, hem avuçiçi çok rahat, jelleri gayet kalın.
fakat ben corratec eldivende de tıpkı kasktaki gibi boy hatasına düştüm. S almışım, biraz sıkıyor. Bunu değiştiremedim.
Bir de satınalmacı olacağım :)
 
ve tayt

Briko Viper Stretch (Askılı, pedli, kısa)
derler ki askılı olsun, yoksa kayar
askılı aldım, gayet rahatım
ama genelde köylerde falan kullandığım için illa üzerine şort giyme gereği duyuyorum, yine de gayet rahatım.
ama uzun olsa daha mı iyi acaba? hem güneş yanıklarından korur, hem düşme anlarında çizilmelere bir nebze faydası olur sanki
ne dersiniz?
 
spd ayakkabı

bazen kamplı uzun turlar yaptığım için, serde doğa yürüyüşü merakı oldu için, yürüyüşe de uygun olan yarım bot tarzı ayakkabılardan almayı düşünmüştüm.
ama mağazada bunları deneyince o ağırlıkla bisiklet kullanmanın keyifli olmayacağını anladım.
SIDI Bullet 2 aldım.
henüz çok az kullandım ama gayet memnun olduğumu söyleyebilirim.
çok iyi sarıyor, çok rahat, sağlam bir ayakkabı.
kullanım anında bazen ayağın altında yanlarındaki kaslarda hafif ağrı oluyor ama bu sanırım daha önce kullanmadığım kasların spd pedalla birlikte kullanılmaya başlanması ile ilgili, yani güçlendikçe geçecek gibi.
 
ve menisküs :(

sen kalk hiç alakan olmadığı halde arkadaşların "adam bulamadık, sana kadar düştük" ısrarına boyun eğ ve halı saha maçına git. olay 1,5 yıl önce oluyor. ters bir hareket ile kıvran. Kafa versiyonum yetersiz olduğu için ihmal ettim, bir süre koşamadım, yavaş yavaş geçti.
ben günlük 3-8 km koşularıma başladım. akabinde 5 ay önce bisiklete başladım ve günlük 150 km'yi bulan turlar yaptım
sadece uzun ve yüklü turlardan sonra ertesi gün sol dizde hafif bir ağrı oluyordu, çabuk geçiyordu
2 hafta önce bisikletten düştüm. sol dirsekte 3 dikiş, sol dizdeki sorun ise fena bir şekilde aksetti
ilk önce sadece derideki geniş sıyrıklar var gibiydi ve ben yürümekte, özellikle merdiven inmekte zorluk çekiyordum
baktım iyileşme çok yavaş, dün doktara gittim, röntgen çekildi ve beklenen sonuç:
menisküs yırtığı
tabii ki düşmeden değil, futboldaki sakatlanmadan kaynaklı
şimdi ilaç tedavisi başladı. bir hap var, ayrıca kalsiyum var, bir de merhem var
akabinde fizik tedaviye başlayacağım
doktora acı dolu gözlerle sordum: "bisiklet hayatım bitti mi doktor?"
cevap sevindirdi: "bilakis, fizik tedavinin içinde düşük vitesle (yani bizim dilimizle yüksek kadans) bisiklet kullanımı da olacak"

şimdi bekleyişteyiz
zaten bisikleti geçici almıştım, sonra scale'in beğendiğim bir modeline terfi etmeyi planlıyordum. Hatta bu arada Cannondale'in fatty maşalı bisikletleri cezbetmeye başlamıştı. Bu nedenle acep herşeyi satsam, tümden iyileşince yeniden alsam mı diye de düşünmeye başladım. Ama bunun için henüz erken, hele bir-iki hafta geçsin, durumu görelim.
 
Geri