Antalya-İstanbul sahil boyu tur

Kayıt
28 Mart 2011
Mesaj
78
Tepki
51
Şehir
İSTANBUL
Arkadaşlar merhaba.7 ya da 8 Temmuz Antalya başlayarak sırasıyla Kemer-Adrasan-Finike-Demre-Kaş​-Kalkan-Saklıkent-Ölüdeniz-Fet​hiye-Göcek-Sarıgerme-Dalyan-Ek​incik-Marmaris-Datça-Bodrum-Mi​las-Bafa Gölü-Kuşadası-Özdere-İzmir-Foç​a-Dikili-Balıkesir-Bandırma-İs​tanbul güzergahında pedal çevirmeyi planlıyorum.
1.gün:Adrasan- 2.Gün:Kaş- 4.gün:Saklıkent- 5.gün:Göcek- 6.gün:Ekincik- 7.gün:Datça- 8.gün: Bafa Gölü- 9.Gün:Kuşadası(MENDERES YARIMADASI)- 10.gün:İzmir- 11.gün:Dikili- 12.gün:Balıkesir-13.gün:Bandır​ma-İstanbul yapmayı planlıyorum.Plan dışına çıkarsam daha fazla durmam gerekirse diye 3 gün opsiyonum var:) Sizlerden ricam konaklamayı planladığım noktalarda yakınlarında Çadır kurabileceğim yerler konusunda bilgi verebilir misinz?Bende araştırdım bakıyorum fakat kalanlar var ise ya da bildikleriniz.Fiyatları ve şartları konusunda bilgi verebilir misiniz lütfen.Güncel bilgiler tercihimdir.

Forumdaki önceki turları yazıları okudum fakat güncel olarak bilgisi olan arkadaşlar var ise paylaşmalarını rica edeceğim.(tecrübe edilmiş olan herzaman en doğrudur)

Herkese teşekkürler.Her zaman keyifli sürüşler...SEZER
 
Scudo

aytu_14

Aktif Üye
Kayıt
28 Eylül 2016
Mesaj
134
Tepki
855
Yaş
30
Şehir
İstanbul
İsim
Ayetullah Kılınç
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Claud Butler
Bisiklet türü
Şehir - Tur
Merhabalar. Umarım turu gerçekleştirmişsinizdir.
2017 yılında yapmış olduğum turun yazısını paylaşma kararı aldım. Isparta'dan başlayıp sahili takip ederek İstanbul'a gitmiştim. Aslında tam İstanbul olmadı Çanakkale çıkışında bir kaza yapmıştım. Bandırma'dan İstanbul'a geçecektim. 30 km kala kazayı yapmıştım.
Başlıkları teker teker inceledim en uygun başlık burası olduğunu düşündüm. Başlığın zenginleşeceği düşüncesindeyim. Biraz detaylı bir yazı yazmışım. Gün gün yazılarımı paylaşacağım.
Aynı zamanda (link) adresinde de paylaşacağım.

NEDEN BİSİKLETLE YOLCULUK?
Liseyi Gökçeada Öğretmen Lisesinde yatılı okulda okudum. Lise eğitimine kadar İstanbul’da büyüyen birisi olarak yıldızların görüntüsünü, baharda esen rüzgarla beraber gelen o tarif edilemez güzel kokuyu hiç bilmiyordum diyebilirim. Gökçeada’da bunları hissedip tatil zamanları İstanbul’da betonların görüntüsünü, egzoz dumanlarının kokusunu alınca doğanın içinde olmayı hayal etmek zor olmadı. Ta o zamanlardan yoğun bir gezme isteğim vardı. Gittiğim yerlerde berduş gibi sahillerde parklarda çadırlarda yatma düşüncesi beni heyecanlandırıyordu. Doğanın içinde olmak, rüzgarı, güneşi hissetmek, denizin, ormanın kokusunu almak, gece yıldızları, ayı görerek uyumak istiyordum. Gerçek anlamda yaşadığımı hissettiren şeyler bunlardı.
Gezme olayını hayal ederken hiçbir zaman aklıma özel araçla veya otobüse binip gezme diye düşünmedim. Otostopla yaparım diye düşünüyordum. Bunu ancak üniversitede yapabilirdim. Zaten lise son sınıfta çok yoğun bir şekilde otostop çekmiştim. Tanımadığım insanlarla ettiğim muhabbetlerden aldığım zevk beni bu işe adım adım yaklaştırıyordu. Zaman ilerledikçe nedense uygun şartlar bir türlü oluşmadı ve bir türlü başlayamadım. Bir iki arkadaşımla yapmak istiyordum bu olayı tek yapmak sıkıcı olurdu diye düşünüyordum. Fakat bunu gerçekleştirebileceğim arkadaş bulamamıştım. Bırakın 10-15 günlük turu 1-2 günlük tur için bile ikna edememiştim. Belki o zamanlar başlama cesaretini kendimde bulamadığımdan bu durumu bahane ediyordum, kim bilir…
Üniversitedeki 3. yılımın sonunda bu gezme hayaline bir başıma da olsa başlamak istedim. Ve bu ani bir karardı. Bir gece bunu neden yapmadığımı düşünürken uyuyakaldım ve sabah uyandığımda Isparta’dan İstanbul’a Ege üzerinden gezerek 1 haftada otostopla gitmeye karar verdim ve yaptım.
İlk büyük adımı bunu yaparak atmıştım. Otostopla yaptığım turdan çok zevk almama rağmen bir şeyler eksikti. Adını koyamadığım bir şeyler eksikti.
Neden Bisiklet?
Bisikletle herkes gibi ben de çocuk yaşta tanıştım. Tabii burada o çocukluktaki tanışmadan değil de neden bisikletle dolaşmaya karar verdiğimden bahsedeceğim.
Açık söylemek gerekirse 2016 temmuz-ağustos aylarına kadar bisikletle dolaşabileceğim aklımın ucundan geçmedi. 2012’de -üniversitedeki ilk yılımda- Manisa’daydım. Oturduğumuz yerden üniversiteye giden otobüs mesafe kısa olmasına rağmen çok dolaşarak gidiyordu. Ve otobüs de pahalıydı. Ben de kendi kendime dedim ki: “Alayım bir bisiklet! Hem kısa sürede giderim okula hem de otobüse para vermekten kurtulurum.” Ki zaten cüzi bir miktarda aldığım bisikletin parasını 1-1,5 ayda çıkardım. Bisikleti almamın tek nedeni buydu. Bu aldığım bisikleti Isparta’ya da getirdim. Çalınana kadar (gün yüzü görmesin o çalanlar) sadece ulaşım ve spor amaçlı kullandım.
2016 yılının haziran ayında yine ulaşım ve spor amaçlı yeni bir bisiklet aldım. Fakat bu sefer orada kalmayacaktı. Bunu sürmeye başladığım ilk an anlamıştım. İlk olarak İstanbul’da sonra da Isparta’da sürmeye başladım. 2016 eylül ayında uzun turlar yapma fikri kafamda ufak ufak çakmaya başladı. Isparta’dan İstanbul’a sahil hattını takip ederek gelmenin hayalini kurdum. 2016 Kasım ayından itibaren ihtiyacım olan malzemeleri almaya başladım. Bu arada da tur yapmış olan kişilerin yazdıklarını okuyarak fikir sahibi olmaya çalıştım. Her şey adım adım gerçekleşti. Bisiklette kullanacağım ekipmanları her ay 1 ya da 2 malzeme alarak 9 ayda tamamladım. Zaten günlük yaşantımda okula giderken bisikleti kullanmaya başlamıştım. Fiziksel olarak öyle hazırlanıyordum. Sonra biraz daha uzun mesafelerle kendimi denedim. Isparta içinde 3 günlük bir tura çıktım. Günübirlik Eğirdir’e, Burdur’a gittim. Bu yaptığım turlarla bu işi gerçekten gerçekleştirebileceğime inanmaya başladım. Bu işe tamamen inandığım nokta ise Isparta’dan Burdur Salda Gölü’ne gerçekleştirdiğim tur oldu. Arası 100 km uzaklıktaydı. Salda Gölü turunda tüm ekipmanlarım tamdı. Ve yolda neredeyse Isparta-İstanbul turumda karşılaşabileceğim zorluklar mevcuttu. Trafik, yol çalışması, bölünmemiş yollar, dağ yolu, toprak yol, sert yokuşlar, direkt karşıdan esen sert rüzgârlar vs. Biraz zorlansam da Salda turunu tamamladım ve artık neredeyse tamamen hazırdım. Neredeyse diyorum çünkü kafamın içinde çok küçük de olsa tura başlayacağım saat geldiğinde yola çıkma cesaretini gösterememek vardı. Bu korkuyu daha da küçültmek ve kendime daha itici güç olmasını sağlamak için tur tarihimi belirlediğim an kabataslak hazırladığım güzergâhı instagram üzerinden paylaşıp arkadaşlarıma, çevreme bu olaya başlayacağımı duyurdum.
Yolculuk devam ederken çizdiğim planda değişiklikler yaptım

Neden bisikletle yolculuk sorusunun cevabını toparlarsam; çok uzun zamandır gezmek istiyordum ve ulaşım aracı olarak bisikleti kullanmak istedim. Aslında bisikletin sadece ulaşım aracım değil de aradığım fakat bulamadığım yol arkadaşım olduğunu tur boyunca daha iyi anlayacaktım.
10.08.2017 tarihinde yaz okulundaki son sınavımdan çıkıp eve geldim. Biraz uyduktan sonra tur için kalkıp ekipmanlarımı hazırladım. Ev arkadaşlarımla vedalaşıp 11.08.2017 tarihinde sabah saat 05:10’da ilk pedalımı çevirdim.

http://instagr.am/p/BXoxl7kAwC_/
 

aytu_14

Aktif Üye
Kayıt
28 Eylül 2016
Mesaj
134
Tepki
855
Yaş
30
Şehir
İstanbul
İsim
Ayetullah Kılınç
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Claud Butler
Bisiklet türü
Şehir - Tur
1. Gün (Isparta Merkez – Antalya Konyaaltı Plajı) (133 Km)

Yola çıktığımda hava daha aydınlanmamıştı. Isparta içindeki ışıkların Isparta çıkışına kadar bana yeteceğini sonra havanın aydınlanacağını düşünmüştüm. 8 km gittikten sonra ışıklar bitti fakat hava henüz aydınlanmamıştı. Mecburi olarak Isparta Sav çıkışında 20-25 dk havanın aydınlanmasını bekledim. Hava aydınlandıktan sonra yola devam ettim. Isparta’nın rakımı 1035 metre. Ben ise ilk gün denize ulaşmak istiyordum. Çoğunlukla çok keyifli bir iniş beni bekliyordu. Saat 11’e kadar 82 km yol almıştım ve hava iyice ısınmıştı. Yol boyunca dağların, ormanların arasında bisiklet sürmenin keyfini çıkardım. Bunun için tura çıkmıştım. Doğanın içinde olmak için.


Antalya Aksu ilçesinin girişindeki Ortaköy köyünde yaklaşık 5 saat dinlendim. Tur boyunca dinlenmeme ve sıcaklığın etkili olduğu 11-15 saatleri arasında bisiklet sürmemeye dikkat edecektim. Köyde bir camide bir önceki gün fazla uyumadığımdan uyudum. Namaz vakitlerinde de klimayı açtılar. Benim için çok iyiydi. Saat 16 gibi uyanıp yemeğimi yedikten sonra yola koyuldum. Yaklaşık 40 km daha gittikten sonra Antalya havaalanı kavşağına vardım. Saat 19 civarıydı. Konyaaltı plajına varmama 25 km kalmıştı. Enerjim de vardı fakat iş çıkış saatiydi. Yoğun bir araç trafiği vardı. Bu trafiğin içinde bisiklet sürmek keyifli olmayacaktı. Ki zaten tur ile ilgili planımı yaparken yoğun trafiğin içinde bisiklet kullanmamaya özen gösterecektim. Bu sebeple tramvay ile otogara gidip oradan kalan 7,5 km’lik yolu bisikletimle gitmeye karar verdim. Antalya kavşağında bulunan tramvaya gittim. Bisikleti alacaklar mıydı emin değildim. Durakta ilk başta güvenlik görevlisiyle karşılaşmadım. Antalya ulaşımı arayıp durumumu anlattım. Güvenlik kamerasının karşısında durmam ve bisikletin diğer yolcuları rahatsız etmeyecek şekilde bir yere koymam koşuluyla gitmemde sakınca olmayacağını telefondaki hanımefendi söyledi. Durakta beklerken aslında yanlış yönde durduğumu fark ettim. Karşı durak otogar yönüymüş. Karşı durak biraz geride olduğundan ilk başta fark etmemişim. Ve güvenlik görevlisi de oradaymış. İyi ki başta güvenlik görevlisiyle karşılaşmadım. Durağa gittiğimde bisikleti alamayacağını söyledi. Santralden izin aldığımı söyledim. Sonra amirini arayıp durumu anlattı. Amiri santraldaki kişinin kendisini aramasını istedi. Tekrar santrali aradım yanlış durakta beklediğimden güvenlik görevlisini görmediğimden bahsettim durumu açıkladım. Sağ olsun santraldaki hanımefendi amiri arayıp sorun olmadığını söyledi. Bu sayede tramvaya binebildim. Güvenlik görevlisi aslında bisikletin alınmadığını amirinin de bu duruma şaşırdığını söyledi. Neden alınmıyor burası ayrı bir konu bu bisikletliler size ne yaptı?


Tramvayla otogara vardıktan sonra kalan yolu da gidip Konyaaltı plajına vardım. İlk hedefimi gerçekleştirmiştim. Şimdiki hedefim kıyıdan devam etmekti.

Geceyi Konyaaltı plajında geçirecektim. Çadırımı uygun bir yere kurdum. Saat 20.30 civarıydı. Denize girip serinledikten sonra duşumu alıp yemeğimi yiyip çadıra girip uyudum. 1 saat sonra filan çadırın için çok sıcak olduğundan çıkıp dışarı uyudum. Plaj kalabalık olduğundan bir hırsızlık olayı yaşamamak için güya bir gözüm açık uyuyacaktım. Ama nerdeee!

Sabah uyandığımda saat 07:00’ydi. 06:00’ da kalkıp yola koyulmam lazımdı. Uyandığımda çadırın ağzı açık telefon cüzdan hepsi ortalıkta duruyordu. Gece yerimi değiştirmek için dışarı çıkarken kapatmayı unutmuşum. Çok şükür bir aksilik yaşamadım.

İlk gün 133 km yol almıştım. Ki bu benim kişisel rekorum oldu.
 

aytu_14

Aktif Üye
Kayıt
28 Eylül 2016
Mesaj
134
Tepki
855
Yaş
30
Şehir
İstanbul
İsim
Ayetullah Kılınç
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Claud Butler
Bisiklet türü
Şehir - Tur
Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: image-1.png



2. gün (Konyaaltı Plajı-Göynük Belediyesi-Tekirova) (70 Km)
Kahvaltı, eşyaları toparlayıp bisiklete yerleştirme derken 08:15’in ilk saniyelerinde pedalı çevirmeye başladım. 33 km uzaklıktaki Göynük belediyesine ulaşıp öğleni orada geçirmeyi planladım. Saat 11’den önce oraya varmak istiyordum. Bunun için yeterli zamanım da vardı. Yolda fotoğraflar çekerek sakin sakin saat 11 gibi Göynük’e ulaştım. Göynük’ün içinde biraz dolaştım öğlen yemeği için alışveriş yaptım. Plajda denizi girip serinledikten sonra 1-2 saat uyuyup 17.00 gibi yola koyuldum. Adrasan’a varmayı hedefliyordum. Fakat karşıdan esen rüzgâr(tur boyunca böyle olacaktı), sürekli olarak yolun yokuş olması gibi etkenler derken en azından Çıralı-Olympos taraflarına varmak istedim. Suyum azalmıştı. Tekirova’ya kadar yolda herhangi bir su kaynağı ve su alabileceğim bir benzinlik veya market de yoktu. Saat 19.00 gibi Tekirova kavşağındaydım. Önümde tahmini 10 km’lik Ulupınar yokuşu vardı. Bu yokuşu çıktıktan sonra Çıralı’ya iniş yapacaktım. Hava kararmadan varabileceğimi düşündüm. 45 dakikada 6 km yol aldıktan sonra hava ufaktan kararmaya başladı. Açıkçası karanlığa kalmak istemediğimden 6 km’yi geri inmeye başladım. Sonradan anlayacaktım bu bir hataydı. Fakat güzel bir hataydı. Çünkü Tekirova’ya doğru inerken yolda 3 tane 17-18 yaşlarında genç gördüm. Bisikletler ellerinde yürüyorlardı. Birinin lastiği patlamış ve pompa yama gibi ekipmanları yoktu. Buralarda yaşıyorlarmış gezmeye çıkmışlar. Durup onlara yardım ettikten sonra Tekirova’ya indim. Geceyi burada geçirecektim.
Yine sahile çadır kurmayı düşündüm fakat jandarma sorun çıkarttı. Açıkçası onlarla uğraşıp dil dökecek halim de yoktu. Tamam çadır kurmayacağım diyerek yakında minaresini gördüğüm camiye gittim. Cami, park, mezarlık üçgeni arasında sadece yatağımı atarak geceyi orada geçirdim. Sabah beni tekrar Ulupınar yokuşu bekliyordu.
 

aytu_14

Aktif Üye
Kayıt
28 Eylül 2016
Mesaj
134
Tepki
855
Yaş
30
Şehir
İstanbul
İsim
Ayetullah Kılınç
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Claud Butler
Bisiklet türü
Şehir - Tur
3. Gün (Tekirova-Adrasan-Korsan Koyu) (60 Km)

Gece hava biraz serindi bu sebeple uykumu güzelce almıştım. Sabah 6.15 gibi yola koyuldum. Yiyecek yemeğim vardı. Yol üstünde kahvaltımı yapacaktım. Dün yokuşu çıkarken bir yer görmüştüm. İnsanlar orada piknik yapıyorlardı. Dağdan gelen su ve ormanın yanında bulunan güzel bir yerdi. Tekirova’dan çıkışta 5. km’de kalıyordu. Orada kahvaltımı yaptıktan sonra yokuşu çıkmaya devam ettim. 3 km sonra Beycik köyü yol ayrımına vardım. Burada yokuş bitiyormuş. Bir önceki gün geri dönmek benim için hataydı demiştim; eğer 2 km daha çıksaymışım yokuşu bitirecekmişim. Buradan sonra 1,5 km’lik bir iniş varmış. Sağlık olsun deyip Adrasan kavşağına doğru devam ettim. Olympos ve Çıralı’yı daha önce gördüğüm için girmedim.

Anlatırken güzel de kan, ter içinde kalmıştım çıkana kadar


Adrasan kavşağından yaklaşık 9 km’lik bir iniş yaparak merkeze ulaştım. Adrasan’a girişte benzinlikteki marketten bir şeyler aldıktan sonra İbrahim Abi ile tanıştım. Kız arkadaşıyla birlikte motosikletiyle geziyorlarmış. Adrasan’ı fazla kimsenin bilmediğini fakat çok güzel bir olduğunu, nerelerin güzel olduğu hakkında biraz bilgi verdi. Korsan koyunu, papaz koyunu görmemi tavsiye etti.

Muhabbeti, tavsiyeleri için İbrahim abiye teşekkür edip birbirimize şans diledikten sonra ayrıldık. Adrasan içinde biraz dolaşıp öğlen burada dinlendikten sonra Karaöz köyü üstünden Korsan koyuna gitmek için yola devam ettim. Karaöz köyü yolu ormanın içinden giden tek şeritli bir yoldu. 6 km sert çıkış, 6 km sert inişli bir yoldu. Doğası, orman muhteşemdi. Korsan koyuna haritadan bakıp gitmiştim. Koya indiğimde Tunahan ve Barış ile tanıştım. Antalya’dan otostopla geliyorlarmış. Tunahan bana bu koy hakkında hayal kırıklığım olup olmadığını sordu. Ben “Bilemiyorum” deyince kendisi “Hayal kırıklığına uğradığını” söyledi. Aslında yanlış koya gelmişiz. Burası Korsan koyu değildi. Kargılı dere adında bir koydu. Haritada iki tane Korsan koyu gösteriyor. Bir tanesi Kargılı derenin yanında, bir tanesi Karaöz köyünün güneyinde kalıyordu.

http://instagr.am/p/BXvlT2FDiLL/
Tunahan’da – aynı benim gibi- gezip görmek için sürekli arkadaş arıyormuş. Ben pes etmiştim arkadaş bulmak için o pes etmemiş, sonunda Barış’ı ikna etmiş. Onların yapmış olduğu bu tur Barış’ın ilk tecrübesiydi.

Arkadaşlarla çadırımızı uygun bir yere kurup elimizde ne varsa ortaya koyup akşam yemeğimizi yedik. Yandaki çadırdaki ailede -sağ olsunlar- çay ikram ettiler. Bu akşamı da Tunahan ve Barış’ın hoş sohbetiyle geride bıraktım.

Tunahan hayallerini ileri taşımaya devam etti. Avrupa’ya da geziler yaptı.
 

aytu_14

Aktif Üye
Kayıt
28 Eylül 2016
Mesaj
134
Tepki
855
Yaş
30
Şehir
İstanbul
İsim
Ayetullah Kılınç
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Claud Butler
Bisiklet türü
Şehir - Tur
4. Gün (Korsan Koyu- Kumluca- Finike Koyları-Demre) (65 Km)

Sabah 6.00’da kalkıp denize girip kendime geldikten sonra eşyalarımı toparlayıp yola koyuldum. Tunahan ve Barış henüz uyanmamışlardı. Sosyal medya hesaplarımızı birbirimize vermiştik. Sonrasında arkadaşlıkları için teşekkür ettim.

Yaklaşık 1 saat bisiklet sürdükten sonra yol üzerinde bir simitçiden simit alıp kahvaltımı yaptım. Soluma Finike sahilini alıp düz yolda Finike’ye kadar pedal çevirdim. Finike’de dinlenip öğlen yemeğini yiyip biraz dolaştıktan sonra Demre’ye doğru yola koyuldum. Finike daha çok tarım alanıydı. Turistik olarak fazla bir yatırım yapmamıştı. Yerli halk tarımdan geçimini sağlıyordu.

Finike-Demre arası yol girintili çıkıntılıydı. Çok güzel koylar vardı. Üstümü çıkartıp sadece şortumla bisiklet sürüyordum. Neredeyse tüm koylarda denize girerek ağır ağır Demre’ye doğru gidiyordum.


Yol üstünde benim gibi bisikletiyle gezen iki kişiyle karşılaştım. Hasan abi Kars’tan başlamış turuna -50’li yaşlarda- ve turunun 38. günündeydi. Yanındaki arkadaşıyla yol üstünde karşılaşmışlar ve Çıralı’ya kadar beraber süreceklermiş. O arkadaş Kuşadası’ndan başlamış tura ve turu Çıralı’da son bulacakmış. Ondan yolun eğimini gösteren bir sitenin adresini aldım(bikeroll.net). Kullanımı çok basitti ben bulamamıştım. (Şimdi google haritaları kullanıyorum. Yürüme seçeneğini seçtiğinizde yolun eğim durumunu da gösteriyor.) Sağ olsun çok işime yaradı. Arkadaşlarla biraz muhabbet edip fotoğraf çekildikten ben yoluma onlar yollarına devam etti. Rüzgâr onların arkasındaydı. Onları görmek bana ekstra bir motivasyon sağladı.


(Yolda benim gibi gezdiklerini gördüğüm ilk manyaklar(!))

Akşamüzeri saat 20.00 gibi Demre’ye vardım. Girişte bir otobüs durağında oturup haritada ne tarafa gitsem diye bakarken işinden evine dönmek olan bir abi yanımda durdu. Tur yaptığımı öğrenince evine davet etti. Kabul edip evine gittim. Abinin ismi Zekeriya’ydı. Eşi ve iki çocuğuyla beraber yaşıyordu. Evlerinin alt katında annesi yaşıyormuş. Annesi seyahate çıktığından annesinin evinde duşumu alıp evlerine çıktım. Zekeriya abi çok ince ruhlu ve hoş sohbet bir insandı. Eşiyle birbirlerine “arkadaşım” diye hitap ediyorlardı. Bu hoşuma gitmişti. Geçmişte motosikletiyle birkaç kez Karadeniz turu yaptığını, lise çağlarında arkadaşıyla bisikletlerle Kaş’a gittiğini anlattı.

Yemekten sonra Zekeriya abi motoruyla Demre’yi gezdirdi. Noel Baba Kilisesini, yer altından çıkan suyun olduğu alanı(bağırsaklara iyi geliyormuş), Demre sahilini dolaştık. Noel Baba Kilisesi Antalya’da en çok turistin geldiği 2. turistik mekânmış. Çok güzel bir mimarisi vardı.

Geziden sonra eve gelip annesinin evinde, klimalı bir ortamda uyudum. Buna gerçekten ihtiyacım vardı. Yarın beni 14 km’lik kaş tırmanışı artı bir 14 km’lik sert inişlerin çıkışların olduğu yorucu bir güzergâh bekliyordu. O gece enerjimi depoladım.
 

aytu_14

Aktif Üye
Kayıt
28 Eylül 2016
Mesaj
134
Tepki
855
Yaş
30
Şehir
İstanbul
İsim
Ayetullah Kılınç
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Claud Butler
Bisiklet türü
Şehir - Tur
5. Gün ( Demre-Kaş-Kaputaş Plajı) (70 Km) (1. kısım)

Bugün önümde Kaş tırmanışı olduğundan 6.00 gibi kalktım. Kahvaltı yapmadan hemen yola koyuldum. Sıcaklık etkisini göstermeden Kaş’ın iniş etabına başlamak istiyordum. Yaklaşık 2 km gittikten sonra fark ettim ki cüzdanımı Zekeriya abilerde unutmuşum. Eve geri dönüp uyanmalarını bekledim. Saat 7 gibi cüzdanı alıp kendilerine tekrar teşekkür ettikten sonra yola devam ettim. Umarım mutluluk hayatlarında eksik olmaz.

Tura başlamadan önce arkadaşlarımla yapacağım tur hakkında muhabbetler ediyorduk. Muhabbetin genel içeriği manyak mısın ya şu olursa ya bu olursa gibi endişelerini belirten söylemlerdi. Ya da o meşhur soruyu soruyorlardı. “Yokuşlarda ne yapacaksın?” İlk bir iki muhabbette çıkamazsam hayat müşterektir bisikleti taşıma sırası bendedir minvalinde cevaplar veriyordum. Bir gün bir arkadaşım yine yokuşta ne yapacağımı sordu. Şöyle bir hayalim olduğunu söyledim.

Yokuşu çıkarken kırmızı “üstü açık” bir araba korna çalarak yanıma gelip duracak, arabanın içinde dünyalar güzeli bir hanımefendi olacak ve:

“Yardıma ihtiyacın var mı yakışıklı? istersen bisikletini arabaya atabiliriz, bu yokuşu bitirmene yardımcı olabilirim.” diye soracak ve ben de bu teklifi kabul edip arabasına bineceğim. Arabada sohbet ederken alımlı hanımefendimiz (bacaklarıma bakıp) “Sen çok yorulmuşsundur. Dağ evim yukarıda! İstersen bu gece bende kalabilirsin. Hem güzelce dinlenmiş olursun hem de yolculuğunla ilgili anıları dinlemiş olurum.” diye konuya gireceğini ve geceyi onunla birlikte evinde geçireceğimi anlattım.

Arkadaşlarımın bahsettiği yokuş bu yokuştu. Eğim %6 ya da %7 uzunluk 14 km. Demre-Kaş arası yolu. Yolun 10 km’sini tek seferde tırmandım. Sonra durup kahvaltı yaptım. Fakat sonrasında çıkamadım. Bir türlü ivmeyi sağlayamadım. 1-2 dk pedal çevirdikten sonra nefes nefese kalıyordum. Gitgide öğlen oluyordu. Hava da iyice ısınıyordu. Ben böyle bisiklet elimde ağır ağır yürürken bir korna çaldı. Dıtdıtıtıtıtıtıtıtı. Yanımda pos bıyıklı, ağzında sigarası olan dev gibi bir adam “üstü açık motosikletiyle” durdu. Ve:

  • Gel sana yardım edeyim tepeye kadar.
  • İyide abi nasıl? Yanımda halat filan yok.
  • Halata gerek yok.
  • Nasıl yapacağız?
  • Elimi tutacaksın.
  • ????
  • Elimi tutacaksın, yokuşun sonuna kadar çıkacağız.
Ne mi yaptım? O eli sıkı sıkı tuttum. Aklımda arkadaşlarıma anlattığım hikâye, karşıdan esip yüzüme vuran rüzgâr o yokuşu aştık. Tepeye vardığımızda karşılık bir sigara da yaktık.

Arkadaşlarıma anlattığım hikayenin ana teması bir yokuşta zorlanacak olmamdan dolayı yardımsever birinin yardımcı olmasıydı. Ana tema tuttu. İçeriğin tutmamasının ne önemi var değil mi?
 

Atasoy

Terörü ve destekcilerini Lanetliyorum
Kayıt
1 Mart 2016
Mesaj
2.215
Tepki
12.355
Yaş
52
Şehir
antalya
İsim
ibrahim
Başlangıç
1977—78
Bisiklet
Corratec
Bisiklet türü
Şehir - Tur
@aytu_14
Yazin bu rotalar cok zorludur. Tebrik ederim. Tekirova - Adrasan kavsagi arasindaki rampanin yerel adı "köpeksolutan" dır. :) adami canindan bezdirir.
 

aytu_14

Aktif Üye
Kayıt
28 Eylül 2016
Mesaj
134
Tepki
855
Yaş
30
Şehir
İstanbul
İsim
Ayetullah Kılınç
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Claud Butler
Bisiklet türü
Şehir - Tur
@aytu_14
Yazin bu rotalar cok zorludur. Tebrik ederim. Tekirova - Adrasan kavsagi arasindaki rampanin yerel adı "köpeksolutan" dır. :) adami canindan bezdirir.
Teşekkür ederim. Kan, ter içinde kalmıştım. Bir sonraki sene orayı arabayla geçmiştim. O kadar yükle bir de değil 2 kere nasıl çıkmışım şaşırmıştım. Yerel ismini sonunu kadar hakkediyor. 😀
 
  • Beğen
Tepkiler: necmeddin

Cemal Ç.

Sadece sürüyorum. 😒 𐱅𐰇𐰼𐰰- 🚵‍♂️🚴‍♂️
Kayıt
28 Nisan 2016
Mesaj
4.658
Tepki
20.646
Yaş
38
Şehir
Türkiye Türkü
İsim
Cemal ÇELİK
Başlangıç
1992—93
Bisiklet
Diğer
Bisiklet türü
Diğer
5. Gün ( Demre-Kaş-Kaputaş Plajı) (70 Km) (1. kısım)

Bugün önümde Kaş tırmanışı olduğundan 6.00 gibi kalktım. Kahvaltı yapmadan hemen yola koyuldum. Sıcaklık etkisini göstermeden Kaş’ın iniş etabına başlamak istiyordum. Yaklaşık 2 km gittikten sonra fark ettim ki cüzdanımı Zekeriya abilerde unutmuşum. Eve geri dönüp uyanmalarını bekledim. Saat 7 gibi cüzdanı alıp kendilerine tekrar teşekkür ettikten sonra yola devam ettim. Umarım mutluluk hayatlarında eksik olmaz.

Tura başlamadan önce arkadaşlarımla yapacağım tur hakkında muhabbetler ediyorduk. Muhabbetin genel içeriği manyak mısın ya şu olursa ya bu olursa gibi endişelerini belirten söylemlerdi. Ya da o meşhur soruyu soruyorlardı. “Yokuşlarda ne yapacaksın?” İlk bir iki muhabbette çıkamazsam hayat müşterektir bisikleti taşıma sırası bendedir minvalinde cevaplar veriyordum. Bir gün bir arkadaşım yine yokuşta ne yapacağımı sordu. Şöyle bir hayalim olduğunu söyledim.

Yokuşu çıkarken kırmızı “üstü açık” bir araba korna çalarak yanıma gelip duracak, arabanın içinde dünyalar güzeli bir hanımefendi olacak ve:

“Yardıma ihtiyacın var mı yakışıklı? istersen bisikletini arabaya atabiliriz, bu yokuşu bitirmene yardımcı olabilirim.” diye soracak ve ben de bu teklifi kabul edip arabasına bineceğim. Arabada sohbet ederken alımlı hanımefendimiz (bacaklarıma bakıp) “Sen çok yorulmuşsundur. Dağ evim yukarıda! İstersen bu gece bende kalabilirsin. Hem güzelce dinlenmiş olursun hem de yolculuğunla ilgili anıları dinlemiş olurum.” diye konuya gireceğini ve geceyi onunla birlikte evinde geçireceğimi anlattım.

Arkadaşlarımın bahsettiği yokuş bu yokuştu. Eğim %6 ya da %7 uzunluk 14 km. Demre-Kaş arası yolu. Yolun 10 km’sini tek seferde tırmandım. Sonra durup kahvaltı yaptım. Fakat sonrasında çıkamadım. Bir türlü ivmeyi sağlayamadım. 1-2 dk pedal çevirdikten sonra nefes nefese kalıyordum. Gitgide öğlen oluyordu. Hava da iyice ısınıyordu. Ben böyle bisiklet elimde ağır ağır yürürken bir korna çaldı. Dıtdıtıtıtıtıtıtıtı. Yanımda pos bıyıklı, ağzında sigarası olan dev gibi bir adam “üstü açık motosikletiyle” durdu. Ve:

  • Gel sana yardım edeyim tepeye kadar.
  • İyide abi nasıl? Yanımda halat filan yok.
  • Halata gerek yok.
  • Nasıl yapacağız?
  • Elimi tutacaksın.
  • ????
  • Elimi tutacaksın, yokuşun sonuna kadar çıkacağız.
Ne mi yaptım? O eli sıkı sıkı tuttum. Aklımda arkadaşlarıma anlattığım hikâye, karşıdan esip yüzüme vuran rüzgâr o yokuşu aştık. Tepeye vardığımızda karşılık bir sigara da yaktık.

Arkadaşlarıma anlattığım hikayenin ana teması bir yokuşta zorlanacak olmamdan dolayı yardımsever birinin yardımcı olmasıydı. Ana tema tuttu. İçeriğin tutmamasının ne önemi var değil mi?
Ben bunu bir yerde okumuştum ya da dejavu oldum 😅.
 

aytu_14

Aktif Üye
Kayıt
28 Eylül 2016
Mesaj
134
Tepki
855
Yaş
30
Şehir
İstanbul
İsim
Ayetullah Kılınç
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Claud Butler
Bisiklet türü
Şehir - Tur
Ben bunu bir yerde okumuştum ya da dejavu oldum 😅.
Bir kaç ay önce içinde bisiklet geçen anılarımız başlığında bu anıyı paylaşmıştım. Büyük ihtimalle oradandır. 😀
 

barisylmz

Üye
Kayıt
16 Nisan 2019
Mesaj
10
Tepki
25
Yaş
24
Şehir
Samsun
İsim
Barış Yılmaz
Başlangıç
2006—07
Bisiklet
Giant
Bisiklet türü
Yol bisikleti
Devamını bekliyorum :) İlk uzun yolum samsun-sinop'tan sonra bu yaz Antalya-izmir yapmak istiyorum.Tabi bu virüs işleri biterse. Yazıda yol hakkında yorumlar taktikler verirseniz çok iyi olur.
 
  • Beğen
Tepkiler: aytu_14

aytu_14

Aktif Üye
Kayıt
28 Eylül 2016
Mesaj
134
Tepki
855
Yaş
30
Şehir
İstanbul
İsim
Ayetullah Kılınç
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Claud Butler
Bisiklet türü
Şehir - Tur
Devamını bekliyorum :) İlk uzun yolum samsun-sinop'tan sonra bu yaz Antalya-izmir yapmak istiyorum.Tabi bu virüs işleri biterse. Yazıda yol hakkında yorumlar taktikler verirseniz çok iyi olur.
Antalya sınırını geçtiğim yazıda Antalya yolu ile ilgili tecrübelerimi mi, diğer il sınırlarını geçtiğim yazılarda da o illerdeki yol durumu hakkında kısa bir bilgi paylaşacağım. 😊
 
  • Beğen
Tepkiler: barisylmz

aytu_14

Aktif Üye
Kayıt
28 Eylül 2016
Mesaj
134
Tepki
855
Yaş
30
Şehir
İstanbul
İsim
Ayetullah Kılınç
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Claud Butler
Bisiklet türü
Şehir - Tur
5. Gün ( Demre-Kaş-Kaputaş Plajı) (70 Km) (2. kısım)

Kaş yolunun zor kısmı bitmişti. Bundan sonrası inişli çıkışlı beklediğim kadar beni yormayan bir yol oldu. Yol üstünde üç tatlı çocukla –Cemil, Yasin, Nagehan- küçük bir sohbet ettik.


Kaş’a inişe geçmeden 2 km kala ileride ormanların içinden köpek sesleri geliyordu. Yaklaştıkça köpek sesleri artıyordu. Bende ciddi bir ürperme oluştu. Yakınımda bir yerleşim yeri de yoktu. Biraz daha devam ettikten sonra köpek barınağı olduğunu anladım. Köpeklerin isyan çığlığıydı o havlamalar.
Kaş’a iniş yapacağım kavşağa geldiğimde otostop çeken 3 kişiyle karşılaştım. Diyar, Veysi, Bahtiyar. Çok güzel isimler. İlk defa otostop çekiyorlarmış. Gerçi araçlar durmuyor diye biraz sitemlilerdi. 3 kişilerdi araç sürücüsü de haklı nasıl sığacaklar, adam nasıl güvenecek. Fakat buna rağmen çok keyif aldıkları her hallerinden belliydi. Zehri almışlardı. Bundan sonra fırsat buldukları her an otostopla gezmeye çıkacaklardı. Bundan emindim.
Arkadaşlar bana Kaputaş ve Patara plajını kesinlikle görmem gerektiği konusunda tavsiye de bulundular. Birbirimize şans diledikten sonra yoluma devam ettim ve Kaş'a inişe geçtim.


Kaş’ta yemeğimi yiyip merkezinde dolaştıktan sonra Kaş çıkışındaki halk plajına gittim. Yol beni yormuştu biraz serinlemem lazımdı. Plajda Manisa’dan gelen bir aileyle tanıştım. Arabalarıyla yavaş yavaş kıyı şeridinde geziyorlarmış. Sağ olsunlar ikram ettikleri çayı içtim. Denize girip serinledikten sonra Mevsim’le tanıştım. Yurtdışında okuyormuş. Tatil için dayısının yanına Kaş’a gelmiş. Biz sohbet ederken kuzeni Nehir ve yurtdışından arkadaşı Bali geldi. Onlarla da tanışıp birkaç saat takılıp denize girdikten sonra ayrıldık. Onlar evlerine bense Kaputaş plajına doğru yol almaya başladım.


(Kaş girişi)
Kaputaş’a doğru yaklaşık bir 10 km yol almışken bisikletten bir ses geldi. Arkaya dönüp baktığımda uyku tulumum bisikletten düşmüştü ve uçuruma doğru yuvarlanıyordu. Tam o anda bir tır tulumun üstünden geçti ve güm sesinden sonra tulumun poşeti tıra takıldı. Islık ıslık diye bağırdıktan sonra tır ileride durdu. Tulumumu aldım. Tır Kalkan’a gidiyormuş beni de Kaputaş’a bırakmayı teklif etti. Aslında yolun zor kısmını bitirmiştim fakat hem yol biraz dar olduğundan hem de bir tır anısı olsun diye kabul ettim.


http://instagr.am/p/BX0-M1PgcgG/
Kaputaş plajına vardıktan sonra abiye teşekkür edip bisikleti korkuluklara bağlayıp plaja indim. Geceyi burada geçirecektim. Kaş’taki plajda tanıştığım Mehmet abi Kaputaş plajında görevli olduğunu geceyi istersem plajda geçirmemde sıkıntı olmayacağını söylemişti. Zaten kendisi de gece plajda nöbet tutuyormuş.

Biraz denizde yüzdükten sonra eşyalarımı almak için yukarı yola çıktığımda bisikletin anahtarını plajda kaybettiğimi fark ettim. Eşyalarımı indirdikten sonra anahtarı aramama rağmen bulamadım. Yine de şanslıyım. bisikleti gidondan bağlamıştım. Fren ve vitesi söküp bisikleti kilitten kurtarıp kameranın görüş açısına gelecek şekilde birkaç merdiven aşağıya koydum. Kırmızı bir bisiklet kilidi kulübeden bir 20 m ileride asılı duruyordu. Olur da giderseniz oraya korkuluklara bakın. Kilidi sökmemişlerse benden bir anı görecekseniz.


Kaputaş Plajı
Plajda akşam Adana’dan gelen Rafet abi ve ailesiyle tanıştım. Onlarda Adana’dan yola çıkıp kısa mesafeler alarak kıyı şeridini takip ederek gelmişler. Beni sofralarına davet ettiler başta sadece teşekkür etmeyi düşündüm fakat sonra Kaş’tan yemek için alışveriş yapmadığım aklıma geldi. Rafet abi de sigara almayı unutmuştu. Onlarla beraber yemek yedikten sonra bende sigara ikram ettim. Hoş bir sohbetle çayımızı içip sigaralarımızı içtikten sonra bir şezlongun üstüne yatağımı atıp uyudum.
Gece saat 2’ye yakın bir imdat çığlığına uyandım. Bir adam: “Kardeşim!! yardım edin!” diye bağırıyordu. Sesin geldiği yere baktığımda kayalıkların üstünde birkaç kişi gördüm. İş çıkışı 4 arkadaş muhabbet etmek için kayalıklarda oturmak için giderken birini ayağı kaymış ve aşağı düşmüş. Hemen jandarmayı arayıp durumu haber ettim. Ambulans, jandarma ve akut geldi. Bu sırada düşen kişinin babası da geldi. Yukarıya çıkmaya çalışırken adamı zor durdurduk.
24-25 yaşlarında bir kız – düşen çocuğun arkadaşı- sağlık görevlisine, jandarmaya ayrı ayrı öncülük ederek yaralı arkadaşının yanına çıkardı. Benim gördüğüm 5 kez o kayalıklara indi çıktı. Yaklaşık 1 saat süren çalışma sonucu yaralıyı çıkardılar. Bir sonraki gün durumunun iyi olduğuna dair haberi plajdaki müdürden öğrendim.
 

aytu_14

Aktif Üye
Kayıt
28 Eylül 2016
Mesaj
134
Tepki
855
Yaş
30
Şehir
İstanbul
İsim
Ayetullah Kılınç
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Claud Butler
Bisiklet türü
Şehir - Tur
6. Gün (Kaputaş Plajı- Patara Plajı) (23 km)

http://instagr.am/p/BX18xesAFLJ/
Kaputaş plajı çok hoşuma gittiği için en azından ikindi vaktine kadar burada kalmak istedim. Öğleden sonra saat 16.00 gibi Kaputaş’dan ayrılıp Patara’ya doğru yola koyuldum. Patara plajı 23 km uzaklıktaydı.

Yol üstünde Kalkan’a uğrayıp biraz içerisinde turladıktan sonra saat 19.00 gibi Gelemiş köyüne vardım. Patara plajı, Gelemiş köyüne 1-1,5 km uzaklıktaydı. Köy küçük, güzel, Selçuklu mimarisini taşıyan şirin bir köydü.

Patara plajına inip biraz yüzdükten sonra görevliler plajın boşaltılmasını istedi. Karetta Keratalar(!) (Karette Karettalar)’ın yavrulama dönemleri olduğundan akşam 20.00’den sonra plajda kalmak yasakmış. Geceyi plajda geçirmeyi planlıyordum,olmadı. Köye döndüm.

Yemeğimi yedikten sonra yatmak için ilk olarak camiye gittim. Hava çok sıcak olduğundan caminin avlusunda açık alanda yatacaktım. Yol boyunca camilerde genelde su sebili olduğundan belki burada da vardır diyerek caminin içine girdim. Su vardı fakat gözüm klimaya takıldı. Buraya kadar gelirken bir iki caminin de dış bölmesinde klima vardı fakat kumandası ortalıkta olmuyordu. Bunun kumandası da vardı. Ayrıca prizlerde vardı. Elektronik aletleri şarja taktım. Klimanın verdiği mutluluğu tarif edemem. Kral bendim bu gece. 16 derece klima altında sabah ezanına kadar deliksiz bir uyku çektim.

Bir sonraki gün Antalya sınırlarından çıkmış olacağım. Yolculuğumun buraya kadar olan kısmı için bazı teknik bilgileri paylaşmak istiyorum. @barisylmz

Isparta – Antalya(Konyaaltı) arasında: Her ne kadar rakım farkı 1035 metre olsa da, 133 km boyunca yaklaşık olarak 1680 metre irtifa kazanıp 2715 metre irtifa kaybettim. Yol, soğuk asfalt kaplamaydı. Yer yer aşınmalar varsa da yolun durumu iyiydi. Rüzgar genellikle güneybatı yönünden esiyordu.

Antalya(Konyaaltı)-Muğla(Sınır) arasında: 300 km boyunca yaklaşık 5500 metre irtifa kazanıp, kaybettim. Yol yine soğuk asfalt kaplamaydı. Durumu genellikle iyiydi. Rüzgar genellikle batıdan esiyordu.

Toparlayacak olursam: 6 gün boyunca ( doğrusu yolcuğun tamamında) rüzgara karşı bisiklet sürdüm. Günlük ortalama 72 km yol katettim. Ağustos ortasında yol aldığım için sıcaklık etkiliydi. 7180 metreye yakın tırmanış yapıp, 8215 metreye yakın iniş yaptım. Hem bisikletimin tekerlerinin 700*35 mm olmasından hem de yolun soğuk asfalt kaplama olmasından dolayı düz yol ve inişlerde sarsıntılı bir yolculuk geçirdim. Trafik durumu merkezi yerler dışında sakindi. Yalnız Finike-Demre ve Kaş-Kalkan arasındaki sahil yolu dardı. Emniyet şeridi batı yönünde yok gibiydi.
 
Son düzenleme:

historiyst

Pedalşör ;)
Kayıt
23 Temmuz 2008
Mesaj
986
Tepki
1.014
Şehir
MANİSA
İsim
Murat Hoca
Bisiklet
Giant
Sahillerde geceleyip hırsızlığa maruz kalmaman büyük şans ... ;)
 
  • Beğen
Tepkiler: aytu_14

aytu_14

Aktif Üye
Kayıt
28 Eylül 2016
Mesaj
134
Tepki
855
Yaş
30
Şehir
İstanbul
İsim
Ayetullah Kılınç
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Claud Butler
Bisiklet türü
Şehir - Tur
Sahillerde geceleyip hırsızlığa maruz kalmaman büyük şans ... ;)
Bir iki yer dışında kalabalık olan yerlerde kalmadım. Genelde sessiz, sakin olan yerlerde ya da camilerde konakladım. :)
 

Hasankaran

Aktif Üye
Kayıt
24 Ekim 2016
Mesaj
141
Tepki
386
Yaş
36
Şehir
Kuşadası
İsim
Hasan karan
Başlangıç
2015—16
Bisiklet
Merida
4. Gün (Korsan Koyu- Kumluca- Finike Koyları-Demre) (65 Km)

Sabah 6.00’da kalkıp denize girip kendime geldikten sonra eşyalarımı toparlayıp yola koyuldum. Tunahan ve Barış henüz uyanmamışlardı. Sosyal medya hesaplarımızı birbirimize vermiştik. Sonrasında arkadaşlıkları için teşekkür ettim.

Yaklaşık 1 saat bisiklet sürdükten sonra yol üzerinde bir simitçiden simit alıp kahvaltımı yaptım. Soluma Finike sahilini alıp düz yolda Finike’ye kadar pedal çevirdim. Finike’de dinlenip öğlen yemeğini yiyip biraz dolaştıktan sonra Demre’ye doğru yola koyuldum. Finike daha çok tarım alanıydı. Turistik olarak fazla bir yatırım yapmamıştı. Yerli halk tarımdan geçimini sağlıyordu.

Finike-Demre arası yol girintili çıkıntılıydı. Çok güzel koylar vardı. Üstümü çıkartıp sadece şortumla bisiklet sürüyordum. Neredeyse tüm koylarda denize girerek ağır ağır Demre’ye doğru gidiyordum.


Yol üstünde benim gibi bisikletiyle gezen iki kişiyle karşılaştım. Hasan abi Kars’tan başlamış turuna -50’li yaşlarda- ve turunun 38. günündeydi. Yanındaki arkadaşıyla yol üstünde karşılaşmışlar ve Çıralı’ya kadar beraber süreceklermiş. O arkadaş Kuşadası’ndan başlamış tura ve turu Çıralı’da son bulacakmış. Ondan yolun eğimini gösteren bir sitenin adresini aldım(bikeroll.net). Kullanımı çok basitti ben bulamamıştım. (Şimdi google haritaları kullanıyorum. Yürüme seçeneğini seçtiğinizde yolun eğim durumunu da gösteriyor.) Sağ olsun çok işime yaradı. Arkadaşlarla biraz muhabbet edip fotoğraf çekildikten ben yoluma onlar yollarına devam etti. Rüzgâr onların arkasındaydı. Onları görmek bana ekstra bir motivasyon sağladı.


(Yolda benim gibi gezdiklerini gördüğüm ilk manyaklar(!))

Akşamüzeri saat 20.00 gibi Demre’ye vardım. Girişte bir otobüs durağında oturup haritada ne tarafa gitsem diye bakarken işinden evine dönmek olan bir abi yanımda durdu. Tur yaptığımı öğrenince evine davet etti. Kabul edip evine gittim. Abinin ismi Zekeriya’ydı. Eşi ve iki çocuğuyla beraber yaşıyordu. Evlerinin alt katında annesi yaşıyormuş. Annesi seyahate çıktığından annesinin evinde duşumu alıp evlerine çıktım. Zekeriya abi çok ince ruhlu ve hoş sohbet bir insandı. Eşiyle birbirlerine “arkadaşım” diye hitap ediyorlardı. Bu hoşuma gitmişti. Geçmişte motosikletiyle birkaç kez Karadeniz turu yaptığını, lise çağlarında arkadaşıyla bisikletlerle Kaş’a gittiğini anlattı.

Yemekten sonra Zekeriya abi motoruyla Demre’yi gezdirdi. Noel Baba Kilisesini, yer altından çıkan suyun olduğu alanı(bağırsaklara iyi geliyormuş), Demre sahilini dolaştık. Noel Baba Kilisesi Antalya’da en çok turistin geldiği 2. turistik mekânmış. Çok güzel bir mimarisi vardı.

Geziden sonra eve gelip annesinin evinde, klimalı bir ortamda uyudum. Buna gerçekten ihtiyacım vardı. Yarın beni 14 km’lik kaş tırmanışı artı bir 14 km’lik sert inişlerin çıkışların olduğu yorucu bir güzergâh bekliyordu. O gece enerjimi depoladım.

reis hasan abi değil osman göçek abimiz
ben hasan karan kuşadasından yıllar sonra paylaşmışsın :D gördük selamlar :D
 
  • Beğen
Tepkiler: mazot ve aytu_14

MakRo

🤘Forever Metal🤘
Kayıt
5 Temmuz 2015
Mesaj
2.847
Tepki
9.136
Yaş
32
Şehir
Denizli
İsim
Alperen Atman
Başlangıç
1998—99
Bisiklet
b'Twin
Bisiklet türü
Dağ bisikleti
5. Gün ( Demre-Kaş-Kaputaş Plajı) (70 Km) (1. kısım)

Bugün önümde Kaş tırmanışı olduğundan 6.00 gibi kalktım. Kahvaltı yapmadan hemen yola koyuldum. Sıcaklık etkisini göstermeden Kaş’ın iniş etabına başlamak istiyordum. Yaklaşık 2 km gittikten sonra fark ettim ki cüzdanımı Zekeriya abilerde unutmuşum. Eve geri dönüp uyanmalarını bekledim. Saat 7 gibi cüzdanı alıp kendilerine tekrar teşekkür ettikten sonra yola devam ettim. Umarım mutluluk hayatlarında eksik olmaz.

Tura başlamadan önce arkadaşlarımla yapacağım tur hakkında muhabbetler ediyorduk. Muhabbetin genel içeriği manyak mısın ya şu olursa ya bu olursa gibi endişelerini belirten söylemlerdi. Ya da o meşhur soruyu soruyorlardı. “Yokuşlarda ne yapacaksın?” İlk bir iki muhabbette çıkamazsam hayat müşterektir bisikleti taşıma sırası bendedir minvalinde cevaplar veriyordum. Bir gün bir arkadaşım yine yokuşta ne yapacağımı sordu. Şöyle bir hayalim olduğunu söyledim.

Yokuşu çıkarken kırmızı “üstü açık” bir araba korna çalarak yanıma gelip duracak, arabanın içinde dünyalar güzeli bir hanımefendi olacak ve:

“Yardıma ihtiyacın var mı yakışıklı? istersen bisikletini arabaya atabiliriz, bu yokuşu bitirmene yardımcı olabilirim.” diye soracak ve ben de bu teklifi kabul edip arabasına bineceğim. Arabada sohbet ederken alımlı hanımefendimiz (bacaklarıma bakıp) “Sen çok yorulmuşsundur. Dağ evim yukarıda! İstersen bu gece bende kalabilirsin. Hem güzelce dinlenmiş olursun hem de yolculuğunla ilgili anıları dinlemiş olurum.” diye konuya gireceğini ve geceyi onunla birlikte evinde geçireceğimi anlattım.

Arkadaşlarımın bahsettiği yokuş bu yokuştu. Eğim %6 ya da %7 uzunluk 14 km. Demre-Kaş arası yolu. Yolun 10 km’sini tek seferde tırmandım. Sonra durup kahvaltı yaptım. Fakat sonrasında çıkamadım. Bir türlü ivmeyi sağlayamadım. 1-2 dk pedal çevirdikten sonra nefes nefese kalıyordum. Gitgide öğlen oluyordu. Hava da iyice ısınıyordu. Ben böyle bisiklet elimde ağır ağır yürürken bir korna çaldı. Dıtdıtıtıtıtıtıtıtı. Yanımda pos bıyıklı, ağzında sigarası olan dev gibi bir adam “üstü açık motosikletiyle” durdu. Ve:

  • Gel sana yardım edeyim tepeye kadar.
  • İyide abi nasıl? Yanımda halat filan yok.
  • Halata gerek yok.
  • Nasıl yapacağız?
  • Elimi tutacaksın.
  • ????
  • Elimi tutacaksın, yokuşun sonuna kadar çıkacağız.
Ne mi yaptım? O eli sıkı sıkı tuttum. Aklımda arkadaşlarıma anlattığım hikâye, karşıdan esip yüzüme vuran rüzgâr o yokuşu aştık. Tepeye vardığımızda karşılık bir sigara da yaktık.

Arkadaşlarıma anlattığım hikayenin ana teması bir yokuşta zorlanacak olmamdan dolayı yardımsever birinin yardımcı olmasıydı. Ana tema tuttu. İçeriğin tutmamasının ne önemi var değil mi?
Genel olarak keyifli tur olmuş.Yol üzerinde bir çok insan ile tanışmış ve ufak tefek maceralara girmişsiniz. Bizim sürdüğümüz 220 km boyunca ne aksiyonlu kısın arkadaşın jandarma kontrol noktasındaki "DUR" tabelasına çarpmış olmasıydı. Bir de bu pos bıyıklı adamın tarifinde direk aklıma kolpaçino filmindeki bıyıklı olan hapishanedeki ağası geldi.
 

Dosyalar

aytu_14

Aktif Üye
Kayıt
28 Eylül 2016
Mesaj
134
Tepki
855
Yaş
30
Şehir
İstanbul
İsim
Ayetullah Kılınç
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Claud Butler
Bisiklet türü
Şehir - Tur
reis hasan abi değil osman göçek abimiz
ben hasan karan kuşadasından yıllar sonra paylaşmışsın :D gördük selamlar :D
Merhabalar 😀😀 bir sonraki gün not alırken karıştırmışım demek. Notu alırken kendi kendime nasıl unuturum diye söylemiştim. Rahatladım vallahi. Teşekkürler. Selamlar 👋
Yazıya güncelleme yapamıyorum. Belli bir gün üzerinden geçtiği için düzenle seçeneği kullanılmıyor. En azından web sayfamda düzelteceğim. Lütfen kusura bakmayın :)))