@can onur Can bey,
Eymir'i çok seven ve sıklıkla kullanan biri olarak yazdıklarınıza katılmamak elde değil. Aslında benim kısaca geçiştirdiğim problemlere daha samimi bir dille açıklık getirmişsiniz.
Eymir özelinde aslında toplumumuzun sansürsüz bir fotoğrafını görüyoruz. Topuklu ayakkabı ve kürk ile bisiklet sürmeye çalışanından, etrafta çığlık çığlığa koşuşturan görgüsüz bir kalabalığa uzanan geniş bir yelpaze. Bisikleti bir bakıma lunaparktaki eğlenme aracı olarak gören bir kitleden bahsediyoruz. İşte tam da bu nedenle, sadece bisiklet ve bisiklet yolu değil, yaşama bakış felsefemizin değişmesi gerektiğinden bahsediyorum. Çünkü o kalabalık bisikletten inip, Eymir'den ayrılınca yine kuralsız, saygısız, özensiz, yaşamaya devam ediyor. Biraz önce bindiği bisikleti yolda görünce yine insafsızca sıkıştırıp, hiç yokmuşçasına yoluna devam edebiliyor.
Biz toplum olarak uygar kavramlarla henüz tanışıp bunu içselleştiremediğimizden, kaba muhafazakarlığımızı sürdürmeye devam edeceğiz uzun süre. Bu, sadece bisiklet özelinde değil, birlikte yaşamanın temel tüm unsurlarında kendini gösteriyor. İster sıra beklerken, ister yürüyen merdivenlerde, ister trafikte, isterse de estetik tüm algılarımızda.
Sahip olduğunuz birçok hak, onlar için mücadele etmeksizin size lütuf olarak sunulursa, olacağı da budur zaten...
Selamlar...