"animalpak" & "motivasyon"

bisikletci

Forum Bağımlısı
Kayıt
19 Eylül 2004
Mesaj
1.241
Tepki
380
Şehir
Ankara
Başlangıç
1987—88
Bisiklet
Specialized
Bisiklet türü
Dağ bisikleti
Hayranı oldugum ve sürekli takip ettiğim ANIMALPAK ' tan bir yazı , bir hikaye , Mutlak Motivasyon ... Body ile uğraşan uğraşmayan herkes için antrenman için bir hırs ve ilham olabilecegini düşündüğümden eklemeyi uygun gördüm . İşte başlıyoruz ...



Başlangıç...
Sabah 4:27... Neden buradayım?
Neden herkes gibi yatakta değilim?Neden bunu yapıyorum?Neden sürekli bu acı ve fedakarlıkla yaşıyorum?Neden?Çünkü bunu yapabilirim.Çünkü acı bana benim ayakta olduğumu anlatıyor.Bana yaşadığımı hatırlatıyor.Ben kimim?Bir çelik enkazıyım.Ben kaderin yüzüyüm.Ben hayvanım.

Burada başlıyor.Bu, bir sürü yolculuğun içinden sadece birisi.Bunun sonu yok.Asla sonu olmaz.“Yarın başlıyorum.Bu karanlık delikte 18 hafta.Acı dolu 126 gün.Açlık ve arzu dolu3024 saat.Dakikaları,saniyeleri saymaya çoktan başladım.Bu bittiğinde aydınlığa doğru bir adım atacağım.Işıldayacağım.

Ozamana kadar gölgede, karanlıkta, kimsenin görmediği yerde yaşayacaksın.Çirkinliğin güzel geldiği o yerde.Bu yer, bu karanlık...Daha iyi bir yer yok.Burası gerçek işin yapıldığı yer.Eğer benimleysen, şu zaman kartını al ve yerleştir.Çünkü bu, uzun ve tatlı bir gezinti olacak.Ellerinin kirlenmesine hazır ol.Dinle.Sessizliği duyuyormusun?Yarın heryer sallanacak.Öyleyse gel şovu yolda yapalım.Hadi ateşe biraz demir atalım.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Sabah 4:29 .. Ayağa kalk..Hazır ol.
İşte orada,dışarıda.arkadaşlar.Senin, benim yada herhangi birinin hatırladığı gibi.Karanlıkta,bok deliği spor salonlarının karanlık köşelerinde.Dinle.Duyuyor musun?Arıyor.Onu duyabilenler, yolculuğu yapanlar ve yolun uzun olduğunu bilenler şanslı kişilerdir.Yol,çamur,taş ve pisliklerla kaplı.Benden önce bu işe giren herkese şunu söylüyorum.Bunu çok duydum ve hazırım.Acımsız bir ağırlığın altına girmeye hazırım.Bu sorumluluğu almaya hazırım ve işim bittiğinde, artık isimsiz ve yüzü olmayan biri olmayacağım.Artık bu benim zamanım.Ayağa kalkacağım ve hazır olacağım.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Sabah 4:41..Oyunun içinde
Hazır olduğunu nasıl anlarsın?Sana söyleyim.Anlayamazsın.Karanlıkta, spor salonunda tek başına uzandığında ve önümdeki 18 haftayı düşündüğümde anladımki hazır olduğunu bilemezsin.Hiç bir yerde bunun cevabını bulamazsın.Hiçbir kitapta yazılı değildir.Bunun rehberi yoktur.Kimse sana hazır olduğunu ,zamanın geldiğini söyleyemez.Sadece bir kişi bunu bilebilir.Sen.Bunu hissedebilirsin.Belkide birgün uyanacaksın ve bugünğn o gün olduğunu anlayacaksın ve kendi yolculuğuna başlayacaksın.Şunu hatırla.Bilinmeyen, plansız haritasız bir alanda riske girmeye karar vermek işin zor kısmıdır.Bir kere bunu hallettinmi gelceğinin önü açıktır.Kader avuçlarının içindedir.Ama bu demek değildirki işler kolay olacak.Lanet olsun,hayır kolay olmayacak.Fakat bu avantajı elde etmek , bunu inceleyebilmek – işte ben bu yüzden burdayım.Dinle , hazır olduğunu hissedene kadar bekleyemezsin.Sana haber vereyim.Hiç hazır olamayacaksın.Hiç yeterince iri olamayacaksın.Hiç yeterince yağsız olamayacaksın.Geride kalan bölümler asla yeterince çabuk yakalanmayacak.Bu yüzden hazır olduğunu düşündüğün zamana kadar beklersen asla bir adım bile atamayacaksın.Ve adım atmazsan oyuna katılamazsın.Ben oyundayım.Bakacağım ve diğer tarafta kimlerin olduğunu göreceğim.


------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Sabah 5:11...Son Çalışma.
Bir kaç saat içinde, güneş doğacak ve hayat işlemeye başlayacak.Ama şimdilik dışarısı hala karanlık ve lanet bir soğuk var.Gym henüz boş ve sessiz.Yalnızım.Yapacağım bir set daha var.Barı kavrıyorum ve ellerimde soğuk demiri hissediyorum.Buna aşinayım fakat garip geliyor.Kaç kez daha bu ağılığın altına gireceğim, yukarı bakıp ağırlığı tavana doğru itmeye çalışacağım.Saymaya başlayamadım.Fakat çeliği her hissettiğimde kendime bu kez sın diyorum.Hiç bir şeyi olduğu gibi kabul etme, tek bir tekrarı bile , tek bir öğünü bile.İşte beni çarkın dişleri arasında sıkışmaktan alıkoyan şey budur.Beni önümdeki lanet 18 hafta boyunca ne tutacak.Kırmızı kalemle daire içine aldığım bir tarih.Yakında bu işi bitirdiğimde bir yumruk savuracağım ve evime yöneleceğim.Vücut geliştirme bir iş midir?Lanet olsun ,evet.Dünyanın enzor işi.Ve gym benim ofisim.Eve gittiğimde , benim için gün bitmemiştir.Lanet olsun, vücut geliştirme bir iştir.Hatta bunda da ötesi.Vücut geliştirme...Bu benim hayatım...



Bu benim hayatım.
Herkesin gün aynı başlar.Uyan,duş al,giyin.İki ayağın bi pabuca girer.
Ben herkes gibi değilim.Herkes gibi yaşamam.Herkesin yediğini yemem.Donut yok.Kremalı ve 2 şekerli kahve yok.Sabahları gazete yok.Saat sabahın 6:52 si.Ben ikinci yemeğimdeyim.Herkes saatinin alarmını kapatırken, ben uzun adımlarla yoluma devam ediyorum.

Kahve molası yok.Haftasonları yok.Hasta olma lüksüm yok.
Ben ne yapıyorum?Ben bir vücut geliştiriciyim.Evet bu bir iş.Birgün sadece saat dokuzda başlayıp beşte bitmez.Benim için gün gözlerimi açtığım an başlar ve kapattığım an biter.Bu beş iş günü olan bir hafta değildir.Ben 7 gün 24 saat yaşarım.Bu bir iştir.Bu benim hayatım.

Sabah işlerin zihninde akıp durur.Bu rota hiç değişmez.
İşin en zor kısmı , bu yola sıkı sıkıya yapışmak bu ezici rutine tahammül edebilmektir.Benim rutinim değişmeyecek.Hergün beni amacıma dahada yaklaştırıyor.Dinlenmek yok.Gidecek millerim var daha.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Bu benim alarmım.
Dolabıma bantlanmış şu bir parça kağıt?Bu hakekete çağrıdır.Savaş ilanıdır.Onu oraya her lanet günğn tarihini bana hatırlatsın diye koydum.Bu benş kişisel alarmlı saatim.Her sabah, yumurtaları haşlarken, Animal pak’i alırken yemeğimi hazırlarken beynime çekiç gibi vuruyor.Benim saatimin şekerleme düğmesi yok.Asla gevşemek yok.Tembellik yok.Bazı günler bu kağıdı görüyorum ve bu beni hırslandırıyor.Evet bunu yapacağım.Bu benim kaderim.Ama bazı günlerde düşünüyorum , lanet olsun ben ne yapıyorum?Bir pislik gibi görünüyorum.Bundan kaçamıyorum.Bu bir parça kağıdı her gördüğümde bana sabit bir şekilde bakıyor,Beni çağırıyor ve bana meydan okuyor.Bu yüzden sürekli bu kağıt beni azimlendiriyor.Dinle,işler bu şekilde ilerliyor.Eğer bir işi yapmak istiyorsan bunu kendine amaç edinmelisin.Sonra bunu bir kağıda yaz ve sürekli göreceğin bir yere as.Ona her baktığında kendine sor:Dünden daha ilerdemiyim?ilerleyebiliyor muyum?Çünkü eğer değilsen neden bunu kendine hedef seçtinki?Benim hedefim işte yukarıda kırmızı kalemle daire içine aldığım yerde.Her seferinde bana selam veriyor benim lanet olası alarmlı saatim.Onu yakından dinlediğimde yemin ederim onun tiktaklarını duyabiliyorum.Tik...Tak..Tik...
126dan geriye doğru sayıyor.Duyabiliyor musun?Lant olası gürlüyor.Sıfıra doğru rüzgar gibi gidiyor.



Burası benim yerim.
Benim yerim?Küçük,karanlık lanet bir delik.Kız arkadaşım dışında insanların olmadığı bir yer.Hala 3 odam ve başımı soktuğum bir çatım var.Çok fazla değil ama burası işin yapıldığı yer.Burada ,bu odada,bir tabure,geniş bir ayna ve orta okuldan beri bende olan bir stereo sistemim var.Buranın oturma odası olması gerekir fakat lenet olsun ben buraya poz odası diyorum.İlham vermesi için geçmişin vücut geliştirme ustalarının posterlerinden iki tane var.Kendimi dikkatlice incelediğim ve kendimi parçaladığım geniş bir aynam da var.Evet, evim güzel evim.Görüşmeye başladığım kızın buraya ilk geldiğinde yüzünde bir şok ifadesi vardı.Neden daha güzel bir yerin yok diye sordu.Bir kahve masası , oturabileceği bir koltuk.Bir kahve masası mı?Bir koltuk mu? *iktir et.Sırada ne var,çiçekler mi?Zaten ona söylüyorum mutfakta herzaman iki sandalye var.Yada benim kulubem.Bak,kural 1 – bunu herzaman başta söylerim-eğer benimle görüşmek istiyorsan beni herşeyimle kabul etmelisin.Çoğumla , azımla.Ben kıprdamandan durmak ve omuzlarıma toz kondurmak için burada değilim.Mal mülk biriktirdiğin lanet şeyler,seni bağlayan şeyler.Bu dünyada benim çok fazla birşeyim yok.Sırtımdaki kıyafetler ve kalbimde yana bu arzu.Fakat benim için sorun değil çünkü ben sadece bu yolda ilerliyorum.



Bu benim zihnim. Dışarı buz gibi.Son zamanlarda içeride , ev dediğim bu üç odada çok fazla vakit geçiriyorum.Mutfak,yatak odası ve oturma odası.Bu odalar sanki benim beynimin sınırları.Mutfak benim açlığım,yatak odası benim arzum,oturma odası yalnızlığım.Her kahrolası gün ilgilendiğim 3 şey.Lanet olsun.Kafamda ve bu 3 yerde çok fazla zaman tüketiyorum.Dışarıda , gerçek dünyada herzaman mola verebilirsin.Ama kafamda kaçış yok.Asla.İnsanlarla karşılaştığımda , bana,aptal,iri vücutlu bir koca kafaymışım gibi bakıyorlar.Kafasında hiç fikri olmayan biriymişim gibi.*iktir et.Halbuki tam tersi benim sorunum.Ben çok fazla düşünüyorum.Birçok şeyi düşünüyorum.Beynim sürekli sayıklıyor.Bazen kapana kısıldığımı hissediyorum.Duvarla üzerime geliyormuş gibi.Beni boğuyor.Acaba bu 12 haftayı bitirebilecekmiyim.Şüphe sürekli kol geziyor.Sorular dışarda inliyor,pencerelerimi tıngırdatıyor.Fakat bu 3 odada kalmalıyım sürekli.Açlığımla,arzumla ve yalnızlığımla başbaşa.İlerlemeye devam etmeliyim.Burada bir gece otururken kendime bu lanet yerden ayrılmayacağım diyorum.Yatağa uzandığımda uyanık kalmayacağım.Yemek yediğimde kusmayacağım.Bunlar benim beynimi meşgul eden ve sürekli beynşmde yaşayan kiracılarım.



Korku.Tiksinti.İğrenme.

Tiksintiyle karışık korku.Dış dünyada,yanımdan geçen insanların gözlerinde gördüğüm şey bu.
Kocaman,vicdansız,iğrenç bir kaçık,deli gibi koşan bir ego görüyorlar.Sık sık beni durdurup gözlerini dikip bakıyorlar.Ama bilmek ister misin?Beni gerçekte göremiyorlar.Bir kaçık,tiksinç bir şey gibi gördüklerinde ben görünmezim.

Anlamaktansa gözardı etmek daha kolaydır.
Hala orada mıyım diye emin olmak için aynaya baktığımda bu sürekli oluyor.Hayır ben bir gölge değilim.Görünmezim.Aynada deri, kemik,kas ve güç görüyorum.Fakat aynı zamanda korku da var . Şüpheyle karışık korku.merak ediyorum acaba beklentilerimin bu ağır yıkıcı yükünü omuzlayabilecek miyim?

Başka tarafa yönelmek için bilinmeyenden korkmaya programlandık.
Sadece 3 hafta içinde ve önümdeki 15 hafta boyunca da burada gelişme işaretleri arıyorum.
Tüm bu fedakarlıklardan,erken uyanmalar ve yemeklerden sonra benim önümde duran şey daha fazla şeyler yapmak için çabalayan adamdır.Korku ve şüphenin ötesinde azimle yanan şiddetli bir ateş var . Evet ne olacağından emin olmayan bir adam var orada.Ama bu beni vazgeçirmeyecek.

Yazının devamı var ve bayagı uzun .. Eger isteyen olursa söylesin ona bi siteye upload edip linki yollarım özelden ..

Yazı : Journey of Frank McGrath ( animal pak sitesinden )
 
Scudo

Oxsy

Forum Bağımlısı
Kayıt
5 Ekim 2006
Mesaj
1.899
Tepki
2.003
Şehir
İstanbul
Başlangıç
1997—98
Bisiklet
Focus
Bisiklet türü
Yol bisikleti
adı üstünde animal pak...
 

Hakan Yazman

Forum Bağımlısı
Kayıt
31 Ekim 2004
Mesaj
3.960
Tepki
5.442
Şehir
Alanya/İstanbul
Çok güzel bir paylaşım, çok teşekkürler sevgili Ömer, hepimizin ihtiyacı olan motivasyon ve bu yazı da bir sporcunun psikolojisini anlatan ve neden zor sporlar yaptığımızı anlatan onaylayan bir yazı devamı da gelirse güzel olur...
 

bisikletci

Forum Bağımlısı
Kayıt
19 Eylül 2004
Mesaj
1.241
Tepki
380
Şehir
Ankara
Başlangıç
1987—88
Bisiklet
Specialized
Bisiklet türü
Dağ bisikleti


Yaşamak İçin yemek.

Birçok insan yemek yemek için yaşar.Yemekten , onun tadından ve diğer bütün lanet şeylerden zevk alırlar.Nezaman isteseler yemek yerler.Şu anda yemek istediğim şeyi yemem. Yemek yemeyi bende seviyorum.Kim sevmezki. Fakat ben yaşamak için yemek yemeliyim.Bir şeyleri başarmak için yemek yiyorum.Şuanda yedmek yediğim için ayakta durmuyorum.Bu konuda beni rahatlatan birşey var – düzenlilik ve süreklilik. Eğer benim şu lanet hayatımda düzenli birşey varsa oda yemek yemektir.
Tıpki bir saatin işleyişi gibi. Altı öğün yemek yerim.Her öğünde ne yediğimi ve nekadar yiyeceğimi bilirim. Kalorilerim,proteinim,yağım,karbonhidratım grama tabidir.Berbat olan çeşitliliğin kalmadığıdır.
Birkaç çeşit yemeğe tabiyim,hepsi bukadar.Lanet birşey duymak istermisin. Diyet yaparken sevmediğim yemekleri bile canım çekiyordu.Bu garip bir durumdu. Zaten herhafta alışverişe çıktığımda, birparça kek, (kek...oo lanet,yiyene aklım oraya gitti,gündüz gözüne düş görüyorum.)
Dört yol,dört madde.. Alış veriş hakkındaki ilk kural herzaman yemekten sonra çık. Lanet olası büyük hata açken alışverişe çıkmaktır. Bu yüzden herhafta, aynı gün , aynı saatte.Müdüründen kasiyerine kadar herkes beni tanır.Beni bilirler buyüzden soru sormazlar.Dün ordayken yeni bir kasiyer , güzel bir kız bana baktı.Daha önce onu hiç görmemiştim. Alışveriş arabasınan yedi düzine yumurtayı boşaltırken,bana baktı gülümsedi ve “hey, yumurtayı seviyor olmalısın” diye sordu.İ şte yeniden başladık. Zihnimdeki herşey geri geldi. Yumurtadan nekadar nefret ettiğimi düşünüyordum. Bu lanet şeylede katlanamıyorum.Her sabah bir düzine yumurtayı kaynattığımı , sarısını ayırdığımı ve beyazlarını yediğimi o nerden bilebilirki.G eceleyin yatmadan öncede aynı şey. Bilemez. Bunların boğazıma nasıl yapıştığını ve onları yemenin nekadar yemenin nekadar zor olduğunu bilemez.İkinci seferde kusuyordum.Böyle olduğunda tekrar kaynatıyorum ve herşeye tekrar başlıyorum.” Evet, yumurtaları seviyorum “dedim gülerek. Dediğim gibi Bu yemek için yaşamak değil...V e bu berbat birşey.




Ne yediğinsindir.

Gelişmek ,Büyümek. Kimbilir kaç kez bu kelimeleri duydum.Sen,ne yediğinsindir.Boşver laneti.Eğer bu doğru olsaydı benim inek olmam gerekirdi. Evet, Lanet büyük bir inek. Kuyruk için yulaf,boynuzlar için tatlı patates,toynaklar için yumurta. Yemeyi İstemeğim birşeyi bile asla terketmem ve terketmeyeceğim.

Dietle ilgili hala birkaç sorun var.Haftalarca aynı yemekleri neden sabırla yediğini açıklamak gibi. Bak,spora gelince yemek binanın temeli gibidir. Ağırlıkları kaldırdığın yerde istenileni verebilirsin fakat dietini düzenli yapmazsan tekerler boşa döner.Bu aşamada herşeyin doğru yapılması gerekir.

Diğer bir mesele hafta sonları dinlemek ve gevşemek için dışarı çıkamamakla ilgilidir. Diet yapmak gerçekten bunu tek başına bir spor yapar. Bahsettiğim şey bu. Şu görüştüğüm kız,onu dışarıya yemeğe ve dansa götürdüm. Uzun zamandır onunla değilim,a ma doğumgünü yaklaşıyor ve bunun özel bir gün olmasını istiyor.Ona diyet yaptığımı söyledim ama vazgeçmeyecektir.O zorlu biri ve bundan hoşlanıyorum.Sadece orda otur ve benim yemek yememi izle diyecektir.şimdi söyle bana yanlış giden ne? Orda yüzümde bir sırıtışla oturup onu mu izlemeliyim?. Zaten ona diyet yapmanın ne demek olduğunu onun anlayabileceği şekilde anlattım. Ona neden yanında sürekli bir çanta taşıyosun diye sordum. Değerli eşyalarım var içinde dedi.Dışarı çıktığımda yanımda bir şey daha taşırım. Bir serinletici. Bu serinletici benim cankurtaranımdır. İki saatten fazla dışarda olacaksam yanıma bir serinletici alırım. Tamam. Dışarda kalış süreme göre küçük veya büyük bir serinletici alırım .Buraya kadar iyiydi. Ona işini sordum. Son derece düzenli iş saatleri var. Saatine baktı ve iş saatinin bittiğini söyledi. Ben ise yediğim öğündeki yemeğe göre günün hangi bölümünde olduğumuzu net olarak söyleyebilirim. Zayıf ama son derece güzel bir kadın ve ne yediğine dikkat ettiğini söyledi.Ben de ne yediğime dikkat ederim.Ama o benim gibi 4 öğün ve sadece 4 çeşit yemek yemiyor.Resme bakmaya başladı. Ona bir dilim pizza hayal etmesini söyledim. Aklına gelen ilk şey ne diye sordum ona. Onun tadından bahsetmeye başladı. Evet bir çok insanın ilk yaptığı bu.

İnsanlar bir ço şeyi doğruymuş gibi kabul ederler.Ne kadarda kolay bir şekilde canları ne isterse hemen yiyorlar.Sadece yüzeyssel yaşıyorlar.Bunun altında ne var diye hiç bakmıyorlar.Bir dilim pizza gördükleri zaman hemen onun tadının ne kadar güzel olduğunu düşünüyorlar.Zevk ve mutluluk peşindeler.Bense, bir yemeği gördüğümde sadece ve sadece iki şey aklıma gelir.Tuğlalar ve pislikler.Yediğim her yemek inşa ettğim bu lanet evin bir tuğlasıdır.Bunun çok fazla tuğla ve çok zaman alacağını biliyorum Ama eğer şu burgeri yersem ve şu birayı içersem pislik yemiş gibi olacağım. Çok basittir. Bir evi pislikten inşa edemezsin ve bu evin yağmurda ayakta kalmasını bekleyemezsin. İlk yağmur damlasında işin bitti demektir.İşte bu yüzden bir parça yemek gördüğüm her an kendime soruyorum: İnşa mı ediyorum yoksa yıkıyor muyum? Evim fırtınada ayakta durabilecek mi yoksa kolayca yıkılacak mı? Zaten onu anlamaya başladım. Sanırım o da beni anlıyor. Sanırım.Şimdi sıra şu doğumgününde.

--------------------------------------------------------------------------------------------------




Onunla,onsuz... Gücünü kaybetmek

İş diyet yapmaya gelince ,her şey kendine koyduğun sınırlamalarla yaşayabilmekle ilgilidir.Bu sınırlamalar senin hedeflerin tarafından belirlenir. Benim hedefim son derece yüksek bu yüzdensınırlamalarım da katı olacaktır. Diyet yapmak kısıtlamak ve engellemekle ilgilidir.diğer bir ifadeyle ‘... olmaksızın’ kelimesiyle yaşayabilmektir.Dondurmasız,pizzasız,hamburgersiz,kızarmış tavuk yada kek olaksızın.Ve arkadaşlarım,lanet olsun berbat şeyler.Nihayetinde bu şeylerden vazgeçmek o kadar da kötü değil. Evet vazgeçmek istedğin anlar oluyor ama bir çıkış yolu buluyorsun.Asıl işkence diyet yaptığında kas kaybetmendir.Ne yaptığın ya da nasıl yaptığın önemli değil, diyet ve kardiyo yaptığında çok zor kazandığın o kaslarının bir kısmını kaybedersin.

Gücümü kaybetmeden nasıl diyet yapabilirim?İşte beni zorlayan lanet şey bu.Bak,vücut geliştirme tezatlarla doludur.Diyet yaptığında küçülürsün fakat gerçekte büyürsünde.Diyet yaptığında,iyi görünürsün fakat kendini berbat hissdersin.Bu oyun beyinde oynanır.Bu oyunda hiç hata yapma.Beynine ve vücuduna arzularının üstesinden gelmeyi öğretmelisin.... olmaksızın yaşamak,bununla başa çıkabilirim. Fakat beraber yaşamak zorunda olduğum bir kaç şey var.İhtiyaçlar,temel gereksinimler,ya da bunlara ne ad verirsen.İlki ben dışardayken yiyeceklerim için bir soğutucu.İkincisi bir mikrodalga.Tatlı patatesleri, yulaf ezmesini ve bir çok şeyi mikrodalgada yaparım.Hızlı ve kolay çünkü yemek hazırlamada gereğinden fazla zaman harcamak istemem. Üçüncüsü bifteğimi,sebzelerimi, yumurtalarımı. diyet sodamı koyabileceğim bir buzdolabı. Dördüncüsü ise supplementlar yani ek besinler. Bu 4 şeyi evimde bol bol bulabilirsin.

Dördüncü maddeden bahsetmişken,eğer rakip bir vücut geliştirici tanıyorsan.belki bunun cevabını bilebilirsin.Bazıları bunların supplement şirketleri tarafından yaratıldığını düşünür.Kayıtlara geçsin diye söylüyorum ben supplement kullanıyorum.Diğerleri gibi tüm ek besinleri kullanmıyorum ama onlarsız yapamayacağım birkaç ürün var.Diyet yaparken bu özellikle doğru.İşte nasıl çalıştığım.Temel olanlarla başlarım Animal Pak ve Animal Nitro gibi(Pak benim tüm temel besinlerimi karşılıyor ve Nitro vücudumun ihtiyaç duyduğu temel şeylere sahip.) Bu ikisinin etrafında bir beslenme programı izliyorum.Basit.Yıllardır bir çok farklı ek besin kullandım ve sonunda hangisinin sizin için en iyisi olduğunu anlıyorsunuz ve onu kullanıyorsunuz.Bana güven Pak ve Nitro dışında bir çok ürün kullandım ve bu dersi zor yoldan öğrendim.supplementlar hakkında komik şey... Bu sporla uğraşmayan bir çok insan bu ek besinler hakkında hiçbir şey bilmeyebilir. Bu haplardan yuttuğumu yada raflarımda Animal Pak ve Animal Nitro gördüklerinde ya da spor çantamda küçük plastik paketler gördüklerinde bunların bir çeşit uyuşturucu olduğunu düşünüyorlar. Bu son derece komik.

Vücutgeliştirme sıkı bir rakettir. Her gün oynaman gereken gerçek topları vardır. Tadı berbat olan yemeklar yiyorum. Ve bunları her gün 4 kez yiyorum. Tozlarla karıştırılmış haplar yutuyorum. Ve daha spor ve kardiyodan bahsetmedim bile. Tüm bu kendini adama ve fedakarlık ne için?Böylece daha da büyüyebilir miyim? Ya da dışarda bir gece parlak ışıklar altında en iyi görünebilir miym? İşte bunun için bir çok lanet şeye tahammül ediyorum. Bakışlar. Gözünü dikip bakmalar. Saygısızlık. Sürekli sorular. Kim 2. sınıf bir vatandaş gibi ya da çevresine uymayan genetik bir hata gözüyle bakılmak isterki? Zihnimde Frankeştayn’ın canavarı canlanıyor. İnsanların gözlerindeki korkuyu,tiksintiyi,iğrenmeyi görüyorum.Buna değer mi? Evet lanet olsun her zaman. Dünyanın geri kalanıyla bunu değişmem.Doğduğumdan beri yapmayı bildiğim şeyi yapacağım.Eğer köylüler ellerinde meşalelerle bile gelseler bu değişmeyecek. Lanet olsun benim de kibritlerim var. Hadi bu lanet ateşi yakalım o zaman..



Tiksinti

Her hafta yerel bir süpermarkete gidiyorum. Tıpkı bir iş gibi ve saat gibi , her gün,aynı zamanda,her zaman. Orada çalışan insanlar beni tanıyor. Sanki benim çalışanlarım gibiler. Her zaman merhaba derler ve ben de başımı sallarım.Hatta şu yeni kız,yumurtalar hakkında soru soran,beni gördüğünde el sallıyor.Evet ben düzenliyim. Elbette alışverişte ,beni tanımayan insanlar da var.Onların tepkileri beni genelde güldürmüştür.Lanet olsun bazı ifadeleri gerçekten çok komik. Örneğin geçen hafta olanlar. Hava soğuktu. Bu yüzden swetimi giymiştim ve kapşonunu takıyordum. Alışveriş arabalarından birini kaptım ve karşıma çıkan 4 ayrı yoldan en iyi bildiğim araya yöneldim. İlk araya yaklaşıyordum. Tam köşeyi dönmek üzereydim. Kısa boylu yaşlı bir bayan hızla geçiyordu ve arabalarımız neredeyse çarpışacaktı. Yukarı baktı,bir şey söylemek üzereydi;fakat beni gördüğünde... Onu gördüm.Yüzündeki ifadeyi daha önce binlerce kez gördüm. Tiksinti ve nefret. Bu ,yavaş yavaş oluşuyor. İzle,önce şaşkınlıkla başlıyor sonra şok ve en son nefret,tiksinti. Bunu kontrol edemiyor. Nerdeyse otomatik olarak meydana geliyor. Beni tanımıyor fakat yüzündeki aşikar hoşnutsuzluğu görebiliyorum. Öyleyse ne yapacaksın?Elbette,tıpkı benim kız arkadaşım gibi vücuduma bakıp geçen küçük bir azınlık ta var. Geçen hafta kız arkadaşım buna benzer bir şey anlattı.Hayır, o bir vücut geliştirici değil aksine çok güzel bir kadın.Bana sürekli gözünü dikip bakıyor fakat tiksinti ya da nefretle değil.Bu,başka bir şey.Zaten,lookism(bakışçılık)diye bir kelime kullandı.Evet,bu o...İnsanları dış görünüşlerine göre yargılamak. Bunu çok iyi biliyorum. Lanet bir tezattır bu,görünüşümle yargılandığım bir spor yapıyorum. Bu yargılar her detayı,her inçi,her pozu eleştirel bir şekilde inceliyor. Bu yargılamalara bir gereksinim gözüyle bakıyorum. Süpermarkette olmasına rağmen önyargı önyargıdır. Fakat,gerçekte her şey çok farklı.

----------------------------------------------------------



İğrenme

“Gym. Benim asıl evimden uzak evim.Hayır boşver burası,benim evim. Bu lanet gymin her inçini,her parça donanımının yerini biliyorum. Bazıları buraya bir pislik deliği diyor. Tavandaki delikler,tuvalet zeminindeki çişler-kesinlikle kız atılacak bir yer değil.Burası iğrenç mi? Hayır.Buranın bir kişliği var.Birinin çöpü diğerinin hazinesidir. Buraya aşina mısın? Evet.Lanet olsun.Bu gymi o kadar iyi biliyorum ki splitimi gözüm kapalı yaparım burada.Oradaki herkes beni tanır.Bir aileymişiz ya da aramızda gerçek bir kardeşlik var gibi.Fakat bazen yola düşüyorum ve kendimi başka yerlerde de antreman yapmak zorunda hissediyorum.Bu yüzden her zaman birkaç tane yedek gymlerim vardır. Bu diğer gymleri pek iyi bilmiyorum. Benim için tam olarak ideal yerler değiller ama yine de dilenciler seçici olamaz.Ne demek istediğimi anladın mı? Yakın kasabadaki gym,temiz, güzel, hatırı sayılır bir yer. 150 kg'a kadar dambılları var ve bir raf dolusu son moda koşubantları,stepperları var. Gymin gerçekten bölünmüş bir şahsiyeti var.Orada ciddi lifterlar var ama bir yandan da kilo kaybetmeye çalışan ve oraya düzenli olarak gelen kadınlar var.Meseleyi biliyorsun... Komik,fakat ben her zaman oradayım,bayanların çoğu bana bakıyor ve burunlarını tiksintiyle kıvırıyorlar. Tiksinti. Aslında bu,komik bir duygu. Birinin tiksindiği şeyi diğeri arzulayabilr.Bayanların bazıları bu vücut geliştirme fiziğini seviyor. Kim bilebilir? Kız arkadaşımın durumu biraz daha karışık. Bu,ya şu ya da diğeri gibi bir durum değil, Onunla gymde karşılaştık.Şu anda fiziğimden heyecanlanmıyor ama midesi de bulanmıyor. Başka bir şey olmalı benimle ilgili.Keşke bilebilsem. Belki de sadece-----------. Kendime daha büyük amaçlar edindim ve etrafı takmıyorum.Bir insanın yaratabileceği farkı biliyorum-bir kişinin gücünü. Belki de bu,onu bana çeken şeydir.Belki de...

---------------------------------------------------------------------------



Bir Kişinin Gücü
Bu dünyada iki tür insan vardır.Doksandokuzlar ve birler. “

Doksandokuzlar...
Bu onlara verdiğim isim. 100 insandan 99 u benim yaptıklarımı etraflıca anlayamayabilir. Başlarını kaşıyıp bu spor için yaptığım fedakarlıklara inanamazlar. Birçoğu bunu spor olarak bile görmez ya da benim bir hayatım olduğunu.Asla diğer insanların senin hayatını tanımlamasına izin verme. Bu,benim seçtiğim yol-derin çukurlarıyla,tümsekleriyle,virajlarıyla.Doksandokuzlar,en iyi olabilmek için ,oyuna girebilmek ve devler arasında ayakta durabilmek için % 100 lerini adamazlar.

Bazıları vardır şansına güvenen ve bazıları vardır daha kelimenin anlamını bilmezler.
Piyango oynamam. Kazanan biletim hiç olmadı. Sahip olduğum herşeyi kendimi parçalayarak elde ettim. Bana kalan tek miras babamdan bana geçen genlerimdir.Bu yüzden iş ahlakının değerini ve ellerini işe bulaştırmanın önemini ondan öğrendim. Daima daha fazlasını isteyenler benimle birlikte duranlardır. Biz,birkaç kişiyiz ve sesimizi duyurmak için dağın zirvesine çıkmalıyız.O gün geldiğinde seslerimiz duyulacak.Bu,daima daha fazlasını hayal edenlere bir çağrı olacak.

Bazıları vardır başkalarını geliştirebilmek için onları yıkarlar ve bazıları vardır ki sadece inşa ederler
Hayır diyenler , size söylüyorum sözleriniz ancak sağır kulaklara gider.Şüphe edenler,şüphelerinizi alın başka yere gidin. Kıskananlar,bizim başaracaklarımızı arzulamayın . Sıradanlığı vahşi ellerimle parçalayacağım,benzerlikleri yıkacağım böylece emeklerimizin karşılığını alabileceğiz.Saygınlığın mirasını terketmeyeceğim. Her birimizde bir şeylere başlamanın gücü var.Orada beni dinleyenlere tekrar söylüyorum: Kimsiniz? ve benimle birlikte misiniz?



Unutmak

Pislik.Pislik.Pislik. Son birkaç gündür kendimi böyle hissediyorum.Bilmiyorum neden? Çalışmalarım yavan. Enerji yok. İştahım kaçtı. Kadınımla kaliteli zaman geçirmek bile istemiyorum.Doğumgünü çok yakında ve ne yapacağımı bile bilmiyorum.Sanırım şikayet edemem.Bir çok gün b-k gibi.Yine de arada sırada güzel şeyler oluyor.İyi günlerimde kendimi ilhamlı hissediyorum.Tıpkı bir misyonun varmış ve kendini 100 dolar hissetmek gibi.Yataktan kalkıp dışarı baktığında ,şüphe ve tuhaflık fırtına bulutlarının olduğu dışarıya baktığında mavi gökyüzü ve sana gülümseyen güneş dışında bir şey göremezsin.Herşey sanki senin yoluna rastgeliyor. Kaldırımda 20 dolar bulmak. Caddeden aşağı sürdüğünde tüm ışıklar yeşildir.Her dönemeçte yeni bir kaset koyuyorum.Lanet olsun evet,bu,iyi bir hayat. Benliğimin büyük kısmı her günün böyle olmasını diliyor.

Benliğimin geri kalanıysa bunun olamayacağını biliyor.Bak,iyi bir hayat istemiyorum.Şimdi değil.Yapacak çok işim var.İyi hayat seni s-ker atar.İyi hayat seni yumuşatır.İyi hayat ,kulaklarını seni unutkan hale getiren hoş müziklerle doldurur...Misyonunu,kim olduğunu,ne olduğunu unut.Lanet olsun,bir süre sonra tek duymak istediğin o müzik olur.Ve bu müzik herşeye mani olur,kafanın içindeki ses dahil.Çoğu kişi hayatını böyle idame ettirir,hissiz,duygusuz,müzik dinlemeyi herşeye tercih ederek.Sonra yollarını kaybederler. Ben şaslıyım.Bir çok gün kafamın içindeki o lanet ses bir siren gibi haykırıyor. Öyle yüksek ki geceleri bile beni uyanık tutuyor ve benim dürüst olmamı sağlıyor.Unutmama izin vermiyor. Fakat iyi günlerim üstüste yığılmaya başladığında,hayatım çok iyi gitmeye başladığında kulaklarımı tıkarım çekicimi alırım ve çakmaya başlarım.Herşeye rağmen bu ses olmadan ben,kendim olamam. Yada kim olabilirim?
Bu önemli... Müziğin içinde boğulma.Kendi sesine kulak ver.Sana bir şeyler söylüyor.

----------------------------------------------------------------



Hatırlamak

İyi hayatı unutmak. Söylendiği kadar zor değil, özellikle sedece içinde bulunduğun andan tad almasını biliyorsan.Her hafta bir parça biftek olsaydı,o zaman lanet olsun,vazgeçmek zor olabilirdi. Şarap ve güllerle dolu günler. Boşver,benim için bunlar b-k ve sidik gibi. O zaman ne yapacağız?Buna alıştım.Hatırlamak,bu,tamamen farklı bir hikaye. Bir vücutgeliştirici için,yok,boşver,bu gezegende yaşayan herkes için hatırlamak bizi biz yapan unsurdur.Bir vücut geliştirici olarak hatırlamak zorundayım.Nereden geldiğimi,kim olduğumu,gerçek meselenin kim olduğunu. Ardımda neler olduğunu asla unutamam. Benden öncekiler kendilerine bir isim yapmışlardır...Bu spor için akıttığım kan ve cesaretle dolu günler. Beni tanımlayan herşey.Bak,şuna inanırım:Hafızamız olmadan istek,arzu olmaz. Neye sahip olduğumu bilmek,bunun yeterli olmadığını bilmek ve daha fazlasını istemek... Tüm bu gayretlerimin özü budur. Hafızamız olmadan tarih te olamaz.Köklerimi,nereden geldiğimi biliyorum. Bu yolculuğa nerede baş koyduğumu biliyorum.Tarih...Evet bundan bahsetmeyi düşünüyorum.

---------------------------------------------



Babam

Gençliğinde bir madenciydi.elleriyle çalışırdı. Çocukken,onun eve gelişini,kapıda duruşunu,elbiselerindeki maden tozunu baştan aşağı silkeleyişini hatırlıyorum. Doğru bir şey yaptığımda bunu onaylayışını,omuzuma elini koyuşunu... Elini ağırlığını,pürüzlerini,eve her gün ekmek getirebilmek için kullandığı ellerindeki nasırları,su toplayan yerlerini hatırlıyorum.Büyük,güçlü bir adamdı,hayattan daha genişti.Bir aile adamıydı ve toplumun direklerinden biriydi.Bizimle vakit geçirmediği zamanlarda,çocuklar için top parkları inşa edilmesine yardım ederdi ya da başka birşey için gönüllü olurdu.

Şimdi tüm bunları niye düşünüyorum?Geçmişte,tamamen eski,paslı aletlerle dolu zindan gibi bir gymde antreman yapmak zorundaydım.İhtiyaç duyduğum herşeye sahip değildim fakat yinede bu işi yapmak zorundaydım.Babam,Toprak ve beton kokusu,toz ve küf kokusu,demiri ilk hissedişim, 10 yıldan fazla geriye götürdü beni. Bir bodrumun köşesinde,kutuların altına gömülmüş ağırlıkları bulduğum zamandı. Sanki ağırlıklar beni çağırıyordu.

Daha derinlere gittiğimde,bozkırlardan aşağı yürüdüğümü hatırlıyorum,sayısız geceler boyu,karanlığa doğru,işini yapabilmek için. Onu düşündüm.Asansöre binip binlerce metre aşağı indikten sonra,derinlerde,tonlarca toprağın altında çalışırdı. Gündüzün demirle çalışırdı.Geceleyin ise başka bir çeşit demirle.Aynı demiri 14 yaşımda genç bir çocukken kaldırmıştım ellerimle. Babam sofraya ekmek getirebilmek için bir boğa gibi çalışırdı ve bunu gururla yapardı.Bak,benim babam kim olduğunu ve içinde yaşadığı dünyayı bilirdi. Havalanmazdı, ayaklarını yere sıkı basardı ve bu, ona güç verirdi.

Ben mi? Ara sıra kim olduğumu bilmiyorum. Aynaya bakıyorum ve içi boş,çökük gözlerle bana bakan yabancı birini görüyorum. Ben hiç kimseyim. Ben hiç birşeyim. Başıboşum. Evimin yolunu arıyorum. Ne yaptığımı,ne başardığımı anlayamayan,kendimden şüphelenmeme sebep olan bir toplumda yaşıyorum.Bir kahraman mıyım yoksa bir canavar mı? Fakat bugün bu antremanı yaparken onun elini omuzumda hissedebiliyorum ve evet herşey berraklaşıyor.Bu oyuna nasıl girdiğimi hatırlıyorum.Çalışmamı bitirdiğimde,dışarıda yürürken,maden yok,top parkı yok,geçmişteki bodrum yok-sadece etrafımda çürümeye yüz tutmuş şehir. Evimi ve demirin anısını hatırlıyorum. Unutmayacağım...

Hey baba,ellerimle demiri kaldırdığımda,senin uzun gölgenin ardında yürürken,sana “sen olmasan ben burada olamazdım” demek isterdim.Sana kim olduğumu söylemek isterdim. Ben bir adamım. Bir vücut geliştiriciyim. Senin oğlunum.



Bir Çizgide Yürüyorum.
Bu,kuma çizilen bir meydan okumadır...

Vücut geliştirme,kuma çizilen bir çizgidir—Yüzüne çarpar ve seni cesaretlendirir. 14 yaşımda o ağırlıkları ilk keşfettiğimde,sınırı geçtiğimi ve artık geriye dönüş olmadığını biliyordum...Asla.

Bu,iki nokta arasındaki en kısa mesafedir...

Burası ve orası,bugün ve yarın arasındaki en hızlı yol düz bir çizgidir.Hergün yoluna,seni bu yoldan alıkoymak isteyen o kadar çok engel çıkar ki ya da hedefine ulaşmanı engelleyen. Ben doğru dürüst olabilmek için bu yolda kalmalıyım.

Bu,ip üstündeki dengedir.

Hayatımda bir ip üzerinde yürürüm. Hava bile ipi inceltebilir ve yanlış bir adım eğer güvenlik halatım yoksa yere düşeceğim anlamına gelir. İhtiyaçlar ve istekler? Evet, herşeyi dengeleyebilmek ve sürekli konsantre olabilmek zor bir iştir.

Bu,mantığı delilikten ayırır.
Bu, ikisi arasındaki ince bir çizgidir. İnsanlar yaptığımın delilik olduğunu düşünüyorlar,Evet,hatalı da değiller.Bu kovalamaca, deliliğe doğru giden bir yoldur. Bir süreliğine bu kaydırakta bulundum ve şimdi duramıyorum.Henüz değil.

Bu,sudan daha yoğundur.

Ellerime baktığımda babamı görüyorum. Ellerim,tıpkı onun gibi çalışmaktan bu hale geldi.Onun genlerinin çoğu bana geçti.Kendimi bıraktığım günler, onu görüyorum ve tekrar çalışmaya asılıyorum.

Bu,hayatının içine örülmüş bir ağdır.

Çocukken, tüm vücut geliştiricileri çok iyi bilirdim,yüzlerini,vücutlarını. Şu körl makinesini görüyor musun? Arnold bunu sık kullanırdı. Ne olduğunu biliyor musun? Saf elektrik.Bu harika sporun uzun bir çizgisi vardır. Ben bunun bir parçasıyım.

-------------------------------------------------



K-çım Sürünüyor

Yulaf ezmesi,yumurta akı,tatlı patates ve kuş başı et.7 gün 24 saat bu 4 çeşit yemek.Lanet olsun,bu tekdüzelik beni öldürüyor. Tekdüzelikten bahsetmiş miydim?Lanet olsun,evet,sanırım bahsetmiştim. İstikrar,vücut geliştiricilerin tekdüzelik yerine kullandıkları kelimedir. Biri kulağa asil gelirken, diğeri boynunun etrafındaki bir ilmik gibi.Vücut geliştirme bir perspektifdir.Bu spor senin diğer tüm şeylere yaklaşımınla ilgilidir. Eğer yediğim yiyecekleri,yani yemek zorunda olduğum yiyecekleri bir ilmik gibi,tekdüzelik gibi görürsem,işleri kendim için daha da zorlaştırırım. Ama ben bunu,daha asil bir şey,daha büyük bir tasarıma adım atmak olarak görüyorum ve böylece yutmam kolaylaşıyor.Anladın mı?Bu yüzden bugün yaptığım şeyin çocukken yaptığım şeyden farklı olmadığını söyleyebilirim.Evet şimdiki halimle yani 250 pound'luk vücudumla ,14 yaşımdayken zar zor 40 kilo gelen bir deri bir kemik vücudumu karşılaştırıyorum. Çılgınca değil mi? Pek de değil. Seninle bir şey daha paylaşayım.14 yaşımdayken ilk defa demirin tadını almıştım. Adamım.bu tıpkı ağzımın içindeki kanın yüzüme bir tokat gibi inmesiydi.Meydan okunmuştum. Cesaretlendirilmiştim. Hayat için bu işin içindeydim. Bu spor için bugün olduğu gibi o zamanda aynı yüreğe aynı tutkuya sahiptim.İçimde yanan ateş bugün o zamankinden daha az parlak ya da daha az yakıcı değil.Şimdi lanet olsun ne yaptığımı anlayabiliyor musun? Dün kol çalışıyordum. Şaşılacak bir şey değil.Çünkü k-çım sürünüyordu. Aynı zamanda kol rutinim, bir süre için kullandığım skull crusherlarım, barbellarım, dumbell curllerim, pushdownlarım da aynı. Bu yüzden diyebilirim ki bu kol rutinim gerçekten bir rutin haline gelmiş. Yani bunu istikrar açıcından düşünmek lazım. Hırsın ve yüreğinle birleşmiş ve daima seni çeken bu şeye yapışmak lazım.Gelip bana nasıl bu kadar büyük ve geniş olduğumu,tam olarak ne yediğimi,hangi belirli hareketleri yaptığımı soran tüm çocuklar için söylüyorum. Sonuç olarak bu pislik değildir. Bu,sana neyin lazım olduğunu bularak bunu istikrar ve gayretle uygulamakla ilgilidir. Y üreğini ortaya koy,gerçek tutkunu, işte o zaman şampiyon olursun.

--------------------------------------------------------



Havayı Koklamak

Bazı günler deniz sakindir. Bazı günlerse fırtınalı. Soru ise bu lanet hava tahmininin nasıl olacağıdır. Diyet yaparken,antreman yaparken,kardiyo yaparken, antreman yaparken, kardiyo yaparken, Diyet yaparken, antreman yaparken, kardiyo yaparken,vb... bana güven hava durumu o anki durumuna göre değişir.Bu benim kız arkadaşımın şakasıdır.Beni ne zaman görse,”Bugün hava nasıl olacak “diye sorar. Zavallı kız arkadaşım bu kadar çok pislikle yaşamaktan bıktı.Ve doğumgünü çok yakında.Lanet olsun,bunu unutmamam lazım. Dün bacak antremanı yapıyordum. Dizlerim ne zamandır sorun çıkarıyordu,beni geriye doğru çekiyordu ve bu beni sinirlendiriryordu.Yani tekerleklerim yavaşlıyordu... İyi değillerdi.Zaten çok yorucu olan hack squats setimin ortasındaydım şu genç çocuk gelip te arkadaşça bir şeyler konuşmaya çalıştığında-hep aynı b-k.Kural 1, setimin ortasında rahatsız edilmek istemem.Kural 2,büyümenin,irileşmenin sırrının ne olduğu konusunda abuk subuk konuşuyordu... Kafamdan geçenleri tahmin edebiliyorsundur.Koyu fırtına bulutları belirmeye başlamıştı.Görüşüm bulanmaya başlamıştı.Kanım şakaklarıma doğru çıkıyordu.Hey çocuk,bu lanet sırrı bilmek istiyor musun?Çocuğa girişmek istedim,bu iki nedenden dolayı,ama erteledim ve onun yerine ağırlıklara asıldım. Her neyse. Çocuk pek de iyi bilmiyor bu konuları. Bu yüzden setimi bitirip,nefesimi alıp alnımı sildikten sonra onu bir kenara çektim ve dedim ki : Bunun sırrı yoktur. Şaşırdı.Lanet olsun, bu bakış hiç değişmiyor. Bu çocuğun bilmediği şey onun ihtiyaç duyduğu tüm bilgi zaten orada, bu gymin içinde ya da ülkedeki binlerce gymin içinde.Problem,gerçeğin çok ta muhteşem olmamasından kaynaklanıyor. Adamım, bunun bir cızırtısı olmaz. Gerçek, bir biftek gibidir.Sır ise sıkıcıdır,lanet olası problem budur işte. Bunun sırrı istikrarda yatar. Disiplin.yemek yemek, her gün kesin bir şekilde antreman yapmak.Günlerce,haftalarca,artık bunlar bir bulamaç haline gelir.Her gününün diğeriyle aynı olduğu lanet bir hayat yaşadın mı hiç? Çözmeye çalıştığın şey bunun altından nasıl kalkacağın,her yemeğine sanki bu son yemeğinmiş gibi bakmak. Evet dediğim gibi tekdüzelik kelimesini istikrara dönüştürmelisin.Bunu yapabilirsen o zaman sırrı anlarsın. Gökyüzü aydınlanır ve o berrak vizyona sahip olursun.

------------------------------------------------------



Farklı Olmak

Her zaman böyle büyük değildim.Hayır lanet olsun.Çocukken aşırı kiloluydum,sadece aşırı kilolu değil aynı zamanda boyum da kısaydı.Biri zaten yeteri kadar kötüydü ama lanet olası iki kötü özellik birden?Evet çok zaman aldı.Ama yine de her zaman güçlüydüm. Babamda gücümle gurur duyardı.Güç onun değer verdiği bir şeydi. Uzun zaman önce vücut geliştirme hakkında tek önem verdiğim şey güç idi. Bu oyuna ilk girdiğimde güçlü bir vücut geliştirici olmak istedim. Dağları yerinden oynatmak istedim.Fakat dünyadaki hiçbir güç bana yardım etmedi çünkü gençken kısa ve aşırı kilolu olmamdan dolayı her zaman kabadayı muamelesi gördüm. Onların bir çetesi vardı ve bazen son derece kötü olabiliyordu. Fakat tabi bunlar geçmişte kaldı. 11 yaşındayken bana karşı olan bu muamele bugün de hala değişmedi. Gerçek çetindir,bazen kendimi hala o şişman ve kısa çocuk gibi hissediyorum. Elbette ki kabadayılık etmiyorum ama bir şey bilmek ister misin?Hala ara sıra dövüşten geri durmak zorunda hissediyorum.Çocuklar benim üstüme doğru gelip bana dövüş teklif ediyorlar. Bu,bir çok kez oldu—gymde hiç olmamasına rağmen. Tekrar söylüyorum:
Çünkü ben farklıyım. Bu kez şişman ve kısa olduğum için değil büyük ve güçlü olduğum için diğerlerinin arasında sivriliyorum.6 feet boyunda olduğunuzda ve benim gibi 280 pound çekebiliyorsanız tabi ki o zaman kalabalığın arasıda sivrilirsiniz.Gençler beni koca bir köpek olarak görüyor—Cesaretlerini benimle dövüşerek test etmek istiyorlar.Sadece tek bir şey için kendini müdafa edersin,onurun,ülken ya da ailen... Fakat sadece nasıl bir adam olduğunu görmek için dövüşmek? Egon için mi? Bu çılgınlık. Ayrıca bu spora kavga etmek ya da etrafındakilere saldırmek için girmedin ki.Bunu yapıyorsun çünkü buna niyetlendin.Benim boş lafla tüketecek zamanım yok. Ve son zamanlarda sanki günler daha da kısalıyor. Hayatın attığı bu pisliklere zaman ayıramam. Bu noktada kalmak ve konsantre olmak zorundayım.Kadınımla zaten yeteri kadar sorunum var...

-----------------------------------



Bencil Ol..

Tek başınasın...
Bir düzineye yakın kişiyle ilişkimi kestim.Vücut geliştirme yalnız bir spordur. Yemek yerken,antreman yaparken ya da parlak ışıklar altında yalnızımdır. Cuma gecesi ve ben kadınımla buradayım fakat yalnızım.İşedi ve benimle konuşmayacak. Onu suçlayamam. Hala,onun giderek yaklaştığını biliyor.

Bencilsin...
Ne zaman iyi biriyle karşılaşsam,her zaman ona ne olacağını bilirim—bencillik.Niye onun zamanını ya da kendi zamanımı harcayım ki?Onlara söylüyorum ama hiç bir işe yaramıyor. Tüm bunlara katlanmanın ne kadar zor olabileceğini düşünmüyorlar. Belki de beni değiştirebileceklerini düşünüyorlardır. Evet,sanki olacakmış gibi...

Bencil olmak zorundasın

Bu harika sporda olmak—bu sporda harika olmak bencilliği gerektirir.Bunu senden talep eder bir fedakarlık gibi. Fakat bu bencillik, kişisel fayda ya da zevk için değil kişisel başarı içindir.Başarmam gereken bir şey var ve hiçbir şey benimle onun arasına giremez. Hiçbir şey.

--------------------------------------------



Gerçek Dünya

Bu harika kızla bir buçuk aydır görüşüyorum. Borçlarını ödemek için çok çalışıyor ve benim tüm pisliklerime katlanıyor. Yaptığı iyiliklere karşılık verebildiğimi söyleyemem ama şovumun başlamasına 12 hafta kaldı.Geçen ay,birbirimizle görüşmeye henüz başlamıştık ki bana doğumgününün yaklaştığını söyledi.Biraz şarap,akşam yemeği ve romantizm istiyor. Kızlar bu tür pislikleri severler değilmi? Evet onun için güzel bir şeyler yapmak istiyorum hatta hediye almak istiyorum.Uzun lafın kısası bugün Cuma ve bugün onun doğumgünü.Evet, lanet olsun,onu dışarı akşam yemeğine ve dansa götüreceğime söz verdim.O siyah,kısa,beni öldüren seksi elbisesini giymiş. Ben mi? Gymden yeni geldim ve kokuyorum. Evet,s-çtım. Diyetle ilgili bir kaç problem yaşıyorum. Vücudumun birkaç parçası beni yavaşlatıyor. Yakında halledeceğim bu sorunları.Zaten bugün normalden daha stresliyim lanet olsun.Ayrıca bugün işle ilgili bazı şeylerle de ilgilenmek zorundaydım. Günün sonunda antreman yapmalıydım ve şu an yemeğimi yemek zorundayım. Çok yorgunum,sadece uyumak istiyorum. Tuvalete gitti ve bağırıyor.Onu bile duymuyorum. Lanet olsun çok yorgunum.

--------------------------------------



Kargaşa
Atıldığım bu yolculuk sanki doğanın bir gücü gibi,ülkeyi yakıp yıkan lanet olası bir tornado gibi.Geniş bir alanı yıkıyor,etraftaki herşeyi süpürerek temizlemekle tehdit ediyor. Her kim yakalanırsa kargaşanın ortasına atılıyor. Lanet olsun,birçok gün nereye ineceğimi hatta iki ayağımın üzerine mi düşeceğim bunu bile bilmiyorum. Bazen sadece etrafımdaki masum seyircilerin bunun içine girmesinin nasıl bir şey olduğunu düşünüyorum. Örneğin benim kız. Hangi kız ayaklarının altının süpürülmesini istemez ki?Ama “bir şeyin üstünden süpürmek “ile “herşeyi yakıp yıkarak süpürmek” arasında fark vardır..Benim kız bu sebepten bunun faturasını ödüyor. Onun planları. bu geceki beklentileri,doğumgünü bir kenara süpürüldü. Akşam yemeği yok,dans etmek yok.Kendi kendine yemeğe çıkmak zorunda kaldı.Ben ödeyim dedim ama kabul etmedi.”Lanet olsun seni pislik, beni dışarı çıkaracaktın.” dedi. Evet, bu kızın ateşi çıktı şimdi.Bunu severim.Neyse bunları bir kenara bırakırsak,o şu anda burda,etrafı yakıp yıkıyor,yanımda kalıyor. Doğru şu anda yağmur gibi şakır şakır yağıyor üzerime ama bu işin yürümesi için de gayret gösteriyor.Sana söyleyim,bu oyunda kendinden uzaklaşabilirsin.Ama eğer ailenden,arkadaşlarından ya da kız arkadaşından destek görüyorsan hayat bir nebze daha kolaylaşır. Ve güven bana bu kız saf altın. Biz vücut geliştiricilerin çektiği tüm bu pisliklere katlanabilen bir kızı zor bulursun. Şu anda biraz romantizm işleri yoluna koyabilirdi,bilmiyorum.Bildiğim tek şey bu kız yatağımı paylaşıyor ve lanet olsun kapıyı hızla çarpıp çıkıyor. Ama düzgün düşünemiyorum bile. Şu anda sadece uyumak istiyorum-ve bu lanet yatak çok küçük Dürüst olmak gerekirse şunu kabul etmeliyim- o içinde olmadığı zamanlarda bu yatak son derece büyük. Yarın önümde uzun bir gün var. Diyetim ve antremanımla bazı şeyleri birleştirmeliyim, bakalım neler olacak

--------------------------------------------------



Dışarıda Bir yerde

Dışarıda bir yerlerde,kimi bir fincan kahvenin keyfini çıkarıyor,kimi sabah gazetesini okuyor ya da bir tabak donut ya da ay çöreği yiyor.Dışarıda bir yerde başka bir gün başladı. Gökyüzü açık,hava çiçeklerin kokusuyla dolu ve kuşlar şarkı söylüyor ağaçlarda.Dışarıda bir yerlerde insanlara yeni başlangıçlar sunuluyor.Bunların hiçbiri benim için geçerli değil. Kaderime doğru giden yoldan hızla aşağı doğru iniyorum. Manzara o kadar hızlı geçti ki hepsi bana birbirinin aynı göründü-hayal meyal. Günler birbirinden farksız bir şekilde geçiyor.Ama şikayet edemem. Bu benim seçtiğim yol ve bunu başka bir şekilde yaşayamam.Bugün burada durup her sabah yaptığım gibi aynaya bakarken herşey alıp başını gitti.Renkler,kokular,hayata çeşitlilik katan şeyler.Aynada yaşlı ve yorgun yüzümü görmektense bunları görmeyi tercih ederdim.Bu sabah,aynadaki adam bana baktı “ Ne bakıyorsun pislik torbası?Çalışmaya başla” diye bağırdı. Evet lanet olası başka bir Cumartesi sabahı.Jersey de başka güzel bir gün.Bu sıralar kız arkadaşımla aram biraz serin.İstediğimden geç uyandım ama yapmam gereken şeyleri yaptım.Kendine bakım yapması gerekiyor bu yüzden duşa girdi ve 15 dakika da duştan sonra orda vakit geçiriyor. Lanet olsun banyo zaten yeterince küçük,yatağımda küçük.Ona kahvaltı hazırladım ama iş yemek yapmaya geldiğinde çok çeşit bilmem,bir ya da iki,ona dört dörtlük bir kahvaltı hazırlayamam. Önümde uzun bir gün var.Halletmem gereken birkaç lanet iş var. Çok fazla değil.Sadece antramanın ve diyetim,hepsi bu. Poz verme rutinime başlamalıyım yavaş yavaş.Poz verme rutini... Bu,yarışmanın nefret ettiğim bölümü,bir müzik seçip ona uyan bir rutin oluşturmak. Daha 12 haftam olmasına rağmen istediğim kadar hızlı eğilip doğrulamıyorum.Bunların yanında bacaklarım ve sırtım çekiyor. Gelecek hafta bazı şeyleri bir parça değiştireceğim,diyetimin etrafında değiştireceğim tabiki.Antremanlarımı da değiştirmeyi düşünüyrum. Antremanım ve ben.Artık harekete geçme zamanı. Kararlar,kararlar,kararlar...

--------------------------------------------



55.30.29

Sayıların içinde boğuluyorum.

Sayılar. Bazı günler sayıların içinde boğulduğumu hissediyorum.Yaptığım herşeyin sayılarla ilgisi var. Aldığım kiloların,kardiyo sırasında saydığım dakikaların,daha fazla eklemek istemediğim kalorilerin,günlerce,haftalarca,yıllarca olan tekrarlarım.Aynı kırmızı kızgın sayılar her sabah bana kalkmam gerektiğini söyleyerek bakıyor.Sonra belli set sayılarım var—55.30.29

Sayılarla insanlar nesnelleşir...

Resmi olmamakla birlikte,ehliyet ya da başka bir tür kimlik gibi bu sayılar,baştan aşağı beni tanımlıyor. Ve bu bir problem olabilir.Bu basit 6 rakam insanların gözünü dikip bana bakmalarının,ağızlarının içinde söylenmelerinin ya da dış dünyaya adım attığım anda insanların cahilce sorular sormalarının sebebidir. Bak,bu sayılarla insanlar nesnelleştirmek istiyor. Şöhretin aksine, iğrenmeden bahsediyorum.

Öyle kolayca tanımlanamazsın...
Bu sayıları büyük bedellerle ve fedakarlıklarla kazandım.O zaman onlarınbenden tiksinmelerine izin ver.Şu anda kim olduğumu ve kim olacağımı biliyorum.Buraya oturduğumda kendimi 55.30.29 dan büyük hissediyorum. Hayattan daha büyük.6 haftada büyük işler başarmama rağmen bu, lanet olası hiç bir şeyi değiştirmedi.Daha önümde birçok hafta var. Bu yüzden kapşonumu indirip yoluma devam edeceğim ve yorulma bilmeden çalışacağım.

----------------------------------------------



Süper Kahraman mı Olmak İstiyorsun?

7 yaşında ,aşırı kilolu bir çocukken, çizgi romanları hızla okuyup bitirirdim,paramı son kuruşuna kadar onlara harcardım.Diğer çocuklar paralarını şekere harcarken ben her sayfadaki,her sahnedeki sözleri ezberime yazardım.Hatta çizgi romanlarımı yatağımın altına saklar ve geceleri el feneriyle okurdum onları.Lanet olası tüm o kahramanlıklar,büyüleyici vücut yapıları,muazzam mücadeleler... Milyonlarca çocuk gibi ben de kollarımdan fışkıracak kaya gibi sert kaslara sahip olmak isterdim o zamanlar. Evet,bu lanet olası bir rüya idi... Süper kahramanım?Lanet olsun,en basit olanıydı... The Thing. Arkadaşlarım Süperman ve Batman okurlardı,ama bence içlerinde en havalısı The Thing idi. Hakkındaki her şeyi bilirdim,tüm detayları ezberlemiştim,adını,nerede büyüdüğünü,hayat hikayesini...Onunla ilgili sevdiğim şeylerden biri de gerçek olmasıydı... Her çizgi roman kahramanının olabiliceği kadar.Göz alıcı bir hayat yaşamıyordu.Dünyayı kurtarmadığı boş zamanlarında sosyal biri de değildi.Ve etraftaki en güçlü süper kahraman da değildi.Ama her şeyi iradesinin gücü ve boyun eğmez ruhuyla başarırdı. Evet. The Thing kaya gibiydi. Komik olansa,çocukların imrendiği bir çizgi roman kahramanı haline gelmiş olmama rağmen işler o kadar da iyi gitmiyor.Caddede yürürken,insanlar bana sanki her elimde ya da her ayağımda 4 parmağım varmış gibi ve kayadan yapılmışım gibi bakıyorlar. Dinle,fiziğimi bir elbise gibi çıkarıp dolaba asamam.Martini yudumlayamam ya da lanet olası o ça ça dansını yapamam.Bu vücudu gittiğim heryere taşıyorum. Bu benim bir parçam. Vücut geliştirici olmak demek 7 gün 24 saat yalnız olmak demektir. Hava ister güneşli olsun ister yağmurlu. Gerçek olanı ,daha iyisi olmamasıdır. Sana söyleyim.Normal biri olabilmeyi,lanet olası bu kelime ne anlama geliyorsa, ya da gittiğim her ortama uyabilmeyi dilemediğim bir günüm bile yok. Hatta şu anda otobüste otururken bile insanların hakkımda kötü konuştuklarını duyabiliyorum.Şanslıyım ki sıkı bir derim var.Bir kaçık gibi görünüyorum. Bu benim. Ve bundan vazgeçemem.Bir süper kahraman mı olmak istiyorsun? Adamım, onlar gerçekte yoklar.Ama eğer kendi kahramanın olmak istiyorsan,bir vücut geliştirici olmak istiyorsan bunu iyice düşünün kardeşlerim.Bu,kolay bir iş değildir. Ama eğer hazırsan bana katıl çünkü ağırlıklar bizi bekliyor. Şimdi kıyasıya yenme zamanıdır...

-----------------------------------------------



Kır Zincirleri


Ağırlık kaldırmaya ilk başladığımda genç ve aşırı şevkliydim.Sayılar tarafından köşeye sıkıştırılmış ve zincirlenmiş bir hale geldim tez zamanda.Bak,antreman notları tuttum,her ağırlığın,her tekrarın,her kaldırışımın.Bir süre sonra bu,bir zorunluluk haline geldi, sanki bunu bırakırsam ilerleyemeyecekmişim gibi.Her gece ve her sabah, tıpkı bir saat gibi ,tartıda kilomu kontrol ettim.Biceplerimi ne kadar büyüdüklerini görebilmek için ölçtüm. (sanki 24 saat içinde, benim görebileceğim kadar büyüyeceklermiş gibi) Oyunun içine daha da girdiğimde ve daha ciddileştiğimde yemeklerimi de ölçmeye başladım,her kaloriyi,gramına kadar her yiyeceği hesaplayarak. Kaydedilmeden geçen tek bir öğünüm bile yoktu. Bu kayıtlardan kurtulmam yıllarımı aldı.Ve artık özgürlük etrafı aydınlatıyordu. Bugün,aletlerim daha basit ve daha verimli. Tartının yerine artık ayna kullanıyorum. Kalem ve kağıdın yerine tecrübelerime güveniyorum. Evet,bugün artık herşeyin kaydını tutmak zorunda değilim. Aynaya ve nasıl hissetiğime bakarak nerede olduğumu görebiliyorum artık. Bu oyuna katılacak birine bir öğüt vermem gerekirse o da “sakın sayılara kendini kaptırma”. Sayılar işin içine girdiğinde seni karmakarışık hale getirip hayatını yönetirler. Bilgi ve tecrübe yoluyla gevşekliği kır ve özgürlüğü tat.

---------------------------------------------------



Bunda yanlış bir şey yok..

Eğer normal biriysen tüm avantajlar senindir. Cezalandırılmayacağından emin bir şekilde istediğin şeyi ezebilirsin bir fast food dükkanında,peynir kızartmalarını,burgerleri,pizzaları.”Önce doldur sonra fırlat at”.Benim yapamadığım şey...Karnındaki yiyeceklerle,sırtındaki tişörte bir bakarsın.Lanet olsun,iki ay önce almışın bunu ve hemen demode olmuş.Bu yüzden en yakın mağazaya gidip yapmacık bir tavırla small,medium ya da large beden bir tişört alırsın.Normal olmak seçeneklere sahip olmak ve seçim yapabilmek demektir.Beni yanlış anlama,ben bu yola baş koydum,bir saniye bile içkili alemlere akabileceğimi,televizyon izleyebileceğimi,sokaklarda gezebileceğimi,ya da mağazalarda dolaşabileceğimi düşünemiyorum.Benim giyinip kuşanmamı isteyen bir kadınım var.Kim bazen tüm bunları yaşamak istemez ki?Lanet olsun ,bir şeye sahip olamadığında onu daha da çok istersin.Bunu biliyorum güven bana. Sorunum ise aynı seçeneklere sahip olamamak.Hatta vücutgeliştiricilerin neden lüks kıyafetler giymediklerini merak edersin.Bizim ne tür kıyafet giyeceğimizi söyleyen resmi bir vücutgeliştirme el kitabımız olduğunu mu sanıyorsun?Bunun nedeni gerçekte çok az kıyafetin bedenlerimize uymasıdır.İndirim zamanlarında bile seçeneklerimiz tişörtlerle,şortlarla,swetlerle sınırlıdır. Diyelim ki belin 76 cm. Gap mağazasına gidip düzinelerce tişört alabilirsin. Taşlanmış kot ve boru paça istersin? Düz kesim ya da asitle yıkanmış kota ne dersin? Tamam.Benim de belim 76 cm.79 quadricept ölçüsündeki bacaklarım pantalonlara sığmıyor. Bu yüzden pantalon alırken battal beden belli alıp sonra kemerle sıktırıyorum. Ceketler... Göğüs ölçün 97 ise ve bir düğüne gidiyorsan smokinini rahatça çekersin.Ben mi?Hangi smokin mağazası 140 gögüs ölçüsünde smokin dikiyor ki?Hepsini toplarsan yani 76,79,140 ı,benim için kıyafet bulmanın ne kadar güç olduğunu anlarsın.Sadece kıyafet alışverişi önemli değil. Seçenklerimin az olduğu düşüncesi... En azından sabahları ne giyeceğimi biliyorum,yakasında XXXL yazılı. Basitlik... Burda yanlış birşey yok. Vücutgeliştirme ağırlık kaldırmaktan daha fazlasıdır. Vücutgeliştirme bir yaşamdır. Lanet olsun, evet.


Devamı var :):)
Forum yönetici ve arkadaslar aradaki %50 nude resimler için kusura bakmayın yazıyı tamamen ve eksiksiz olarak yayınlamak istedim ..
 

bisikletci

Forum Bağımlısı
Kayıt
19 Eylül 2004
Mesaj
1.241
Tepki
380
Şehir
Ankara
Başlangıç
1987—88
Bisiklet
Specialized
Bisiklet türü
Dağ bisikleti

Resimdeki sahsın YouTube a videosunu ekledim .. Okadar yazı yazdım trainer eklemesem ayıp olurdu simdi :p

İsmi Frank McGrath
 

d.berkay

Forum Bağımlısı
Kayıt
2 Ekim 2006
Mesaj
3.863
Tepki
3.046
Şehir
Ankara
İsim
Demir Berkay
Bisiklet
Marin
bazı bölümleri atlayarak ilerledim ama yinede gerçekten ilginç bir hayat tarzı ben vücut geiştirmenin hiç bu kadar komplike bir iş olduğunu düşünmemiştim...
 

fiestahmet

Daimi Üye
Kayıt
21 Mart 2006
Mesaj
362
Tepki
31
Şehir
İstanbul
belki işinde başarılı olabilir ama hayatında bence başarılı biri değil...önemli olan zaten hayatta başarılı olabilirken işinde de başarılı olabilmek çok yönlü olabilmektir....insan kendini bu kadar hapsetmemeli....
 

Oxsy

Forum Bağımlısı
Kayıt
5 Ekim 2006
Mesaj
1.899
Tepki
2.003
Şehir
İstanbul
Başlangıç
1997—98
Bisiklet
Focus
Bisiklet türü
Yol bisikleti
iş derken neyden bahsettiğinizi anlamadım ama bu adam yaptığı sporda dünyaca tanınan bi adam. hatta universal firması animal pak in tanıtımını bu sporcuyla gerçekleştiriyor.ve şu anlattığı disiplinli hayatı sürmese şuan bulunduğu konumu hayal bile edemezdi bence...
 

bisikletci

Forum Bağımlısı
Kayıt
19 Eylül 2004
Mesaj
1.241
Tepki
380
Şehir
Ankara
Başlangıç
1987—88
Bisiklet
Specialized
Bisiklet türü
Dağ bisikleti
@oxsy

Katılıyorum ... Kaldıki daha önce reklam yıldızı olmayı basaran sadece Andrew Giordonello idi .. Ironman 2007 insana neler getirebilir bi düşünmek lazım .. Sidi dağ bisikletciliginde xc kategorisinde dünya birincisisiniz , sizce bu bir başarı değilmi ?? Frank McGrath Ironman 2007 sampiyonu . Kaldıki animalpak gibi bir firmanın reklamında oynamayı başarabilen sınırlı kişilerden ..
 

fiestahmet

Daimi Üye
Kayıt
21 Mart 2006
Mesaj
362
Tepki
31
Şehir
İstanbul
dediğim şeyi diyorsunuz sizde zaten işinde başarılı işinde başarılı olması için bunları yapması gerekiyor....ama anlattığına göre mutlu değil ben bunu demek istiyorum...buda hayatta başarılı olmadığını gösterir....ben böyle olmak istemem açıkçası...ki bu adamın işi için yaptığı şeylerde hiç hoşuna gitmiyor insan işinde başarılı olabilmesi için işi için gerekenleri yaparken zor gelmemeli bu adam kendine sırf eziyet çektiriyor....insan yaptığı herşeyden memnun değil kabul ediyorum ama yaptıklarının memnun olduğu kısmı fazlaysa mutludur yoksa mutsuz olur....adam sevgilisinin doğum gününde akşam yemeğine çıkıcağını bile bile gene aynı şeyi yapıyor bence bu saçmalık sizin doğumgününüzde sevgilinizin işine bakması sizi 2. plana atması hoşunuza gitmez değil mi?sizde onu 2. plana atarsınız bi dahakine belki bi dahakine plana dahil etmezsiniz....neyse arkadaşlar polemik yaratmiyim konu güzel gaza getirici falan ama emin olun bu adam mutsuz....siz bu hayatta mutlu olmaya çalışın...
 

bisikletci

Forum Bağımlısı
Kayıt
19 Eylül 2004
Mesaj
1.241
Tepki
380
Şehir
Ankara
Başlangıç
1987—88
Bisiklet
Specialized
Bisiklet türü
Dağ bisikleti
Sana yazıdan bir bölüm sunuyorum bu belkide sana bir cevaptır ;););)

"Bir Kişinin Gücü
Bu dünyada iki tür insan vardır. Doksandokuzlar ve birler. “

Doksandokuzlar...
Bu onlara verdiğim isim. 100 insandan 99 u benim yaptıklarımı etraflıca anlayamayabilir.Birçoğu bunu spor olarak bile görmez ya da benim bir hayatım olduğunu.Asla diğer insanların senin hayatını tanımlamasına izin verme. Bu,benim seçtiğim yol-derin çukurlarıyla,tümsekleriyle,virajlarıyla.Doksandoku zlar,en iyi olabilmek için ,oyuna girebilmek ve devler arasında ayakta durabilmek için % 100 lerini adamazlar .
 

d.berkay

Forum Bağımlısı
Kayıt
2 Ekim 2006
Mesaj
3.863
Tepki
3.046
Şehir
Ankara
İsim
Demir Berkay
Bisiklet
Marin
@bisikletci


Bütün o yazılar boyunca en çok hoşuma giden kısım burasıydı...Cidden extreme sporlar ve bu tarz sürekli antreman ve yoğun çalışma gerektiren sosyal olarak zorlukları olan işler için de %99lar mükemmel bir anlatım olmuş bence...
 

cruiser76

Aktif Üye
Kayıt
7 Nisan 2006
Mesaj
124
Tepki
103
Şehir
İstanbul-Maltepe
Sadece bu tarz sporlarla ilgilenenler değil herkes bu şekilde bir yaşam tarzı benimsemeli ki tarihimizdeki cengaverler yine yetişsin. Eskiden Osmanlı insanı cengavermiş, karşı çıkıcıymış, teslimiyetçi değilmiş,cumhuriyet Türkiyeside böyleymiş, cengaverler yetiştirmiş ama nezaman Amerika bu topraklara ayak basmış, natoyla herşeyimize hakim olmuş, toplum koyunlaştırılmış, köleleştirilmiş...
 

bisikletci

Forum Bağımlısı
Kayıt
19 Eylül 2004
Mesaj
1.241
Tepki
380
Şehir
Ankara
Başlangıç
1987—88
Bisiklet
Specialized
Bisiklet türü
Dağ bisikleti
@derya.k


Bayanların bu spora negatif bir gözle baktığı bir gercek .. Her erkek için değil ama benim icin bu tarz bir vücut ve azim duygusu hayranlık derecesi oluşturuyor bende ..
Her görüşe saygımız sonsuzdur .. Ne kız arkadasım nede annem bu tarz bir vucudumun olmasını istemiyor :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Ozge Deniz

Oxsy

Forum Bağımlısı
Kayıt
5 Ekim 2006
Mesaj
1.899
Tepki
2.003
Şehir
İstanbul
Başlangıç
1997—98
Bisiklet
Focus
Bisiklet türü
Yol bisikleti
bu sporla sahip olunan vücut kesinlikle çirkin bir vücut deil.çirkin vücut %25 yağ oranından sonra başlıyor :) ama çok bi işlevi yok açıkçası bu adamlara 1km koş deseniz 500 m den sonra bayılırlar.yada 5 km bisiklete bin deseniz yamulur kalırlar. işlevsiz bir vücut yapısı fakat görüntüsü war işte.kasların yoğun çalışma ve steroid takviyesiyle ne kadar gelişebileceğini gözler önüne seren tek spor dalı...
 

bisikletci

Forum Bağımlısı
Kayıt
19 Eylül 2004
Mesaj
1.241
Tepki
380
Şehir
Ankara
Başlangıç
1987—88
Bisiklet
Specialized
Bisiklet türü
Dağ bisikleti
Oxsy birde muazzam güçleri var bakınız strongest man .. Gerci onların calısma tarzları ile bunlar farklı ama olsun vucut vucuttur .. Ama bisiklet ve koşu işinde cok haklısın o tarzda bir performasn beklememk lazım ...
 

Ozge Deniz

Forum Bağımlısı
Kayıt
11 Kasım 2006
Mesaj
983
Tepki
328
Şehir
Izmir
@bisikletci

siz mutluysanız sorun yok demektir .iyi çalışmalar...
 

fiestahmet

Daimi Üye
Kayıt
21 Mart 2006
Mesaj
362
Tepki
31
Şehir
İstanbul
@bisikletci


ewt bu kısım bana cevap olabilir ama ben o 99luk kısımda olmaktan memnunum...eğer annenizin babanızın işkolik olup sizi 2. sıraya hatta nereye attığını bile anlayamazsanız dediklerimi anlardınız (şimdi emeklilerde biraz daha iyiyim)...gene diyorum ben o 99luk kısımda rahatım.....eğer sizde çevrenizde ailenizde sevilmek sevmek istiyorsanız işinizi işte bırakın eve getirmeyin kafanızda taşımayın...