Ahmet Rasim'in 1909 yılında basılan şehir mektupları kitabında bisiklet yazısı

Kayıt
20 Haziran 2011
Mesaj
59
Tepki
21
Şehir
İstanbul Mecidiyeköy
Alafranga geçinen arkadaşlardan biri geçenlerde Malumat’ın (gazete adı) bir bahsi unutmakta olduğunu beyan edince aceleyle sordum:
- o bahis hangi bahistir?
- Spor.
- Spor mu? Spor ne demektir?
- Spor İngilizce bir kelimedir ki bizde koşu, yarış, musabaka, güreş buna benzer eğlence ve oyunların hepsini kapsar. Hatta deniz ve kara avcılığı da bunun içindedir.
Ben tafsilatı aldım ya bu noksanımı tamamlamak için duyduğum şeyleri birer birer yazar size mektup göndermeye karar verdim. Fakat ne garip tesadüf! Arkadaşımla havanın sıcaklığından akşamın serinliğinden bahsede bahsede Maslak ve Zincirlikuyu taraflarına giden cadde de yürüyorduk. Öteden bir dumandır söktü. Süratte göz kamaştırıcı şimşeği andıran bir CİN ARABASI görünmeye başladı. Sokaklarda alabildiğine gezen garip hayvan ve insanlara bile ağzı açık saldıran köpeklerden birkaçı da ardını bırakmıyordu. Bu geliş öyle kavga çıkarmaya yeltenen gelişlerden değildi. Önde bir tekerler, o tekerin çemberine teğet çekilen istikamete doğru eğilmiş bir vücut ondan ötede yine bir tekerlek sürekli hareket ediyordu.
Bu alet sürücüsünün yaklaştıkça kıyafeti tavrı hali aşikar oluyordu. Uzunca şarısın,başında bu aleme özgü olan damalı kasket, sırtında limoni keten ve önü adeta yeleklerin yanlarını kapayacak derecede düğmeli bir ceket, ham ipekten mamul bir gömlek var, takıca yakalı, püskül boyun bağı omuzları geniş, pazulu ve kürek kemiği kasları kuvvetli. Beline bir kuşak ile dolamış, bir ucu kusağa diğeri Bismark renkli pantolunun cebine dalmış gümüş nikelden yapılma bir zincir, ayaklarında dize kadar örten hafif kahverengi bir çorap ile alafranga çarık vardı.
Terlemiş, akşamın kararsız rüzgarı önde döne döne havlayan kayış bacakların kaldırdıkları tozu sürekli yüzüne ifade veriyordu. Yüzü kir içinde, koltuklarının altı akciğer ve karaciğer istikametine doğru bir nemli zemin halinde idi. Spor! Diye söylendim. Sürücü bize gururlu bir bakış atarak yanımızdan geçti. Göz açıp kapayana kadar uzaklaşacak diye seyrederken girdaba tutulmuş gibi birkaç defa döner gibi oldu. Nazarımız değmiş olmalı ki birçare o hızın verdiği kuvvetle devrilerek alet bir tarafa kendi hendeğin yanına yuvarlandı. …
Arkadaşın Fransızca kazanın neden olduğunu sordu. Makinanın çivisi mi düşmüş tekerleği mi eğrilmiş valhasıl bir şey olmuş. Geçmiş olsun dedik. Meğer iş bununla bitmiyormuş. Makinayı kucaklayıp götürmeliymiş. Dorusu ya, yorgunluğun düşmenin üzerine bu yenilir yutulur şey değil.
… bisiklet deyip geçmeyin. Maddi yararlarından başka sanayiye de yararları varmış.
Bu aletin mesire yerlerinde yarattığı tesir de gittikçe ilk garabetini arttırıyor. Çoğunluk gençler turna katarı dediğimiz halde dizilerek öncüyü takip ederek bir resmi geçit yapıyorlar. Yarış dizisi oluşturuyorlar, ikişer dörder tabur halline geliyorlar. Bunda yalnız bir eksik taraf var ki geri geri gidilemiyor. …
 
  • Beğen
Tepkiler: Raven_35
Scudo