Onur Kula
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 23 Eylül 2006
- Mesaj
- 994
- Tepki
- 819
- Yaş
- 40
- Şehir
- Alanya
- İsim
- Onur Kula
- Bisiklet
- Specialized
Adrenaline, keyfe, heyecana, neşeye, açlığa, karanlığa ve ayaza giden yol henüz yeni başlıyordu… Sabah 8 de Grubumuz: Gökhan abi, Cenap, Sercan ve ben(Elise111s) yola çıktık...Başlangıç Eskişeihr Merkez.Varış Bozdağın arkasındakii Sakarıılıcaları.
(link)
İşte bize bütün bu duyguları tattıracak olan o dağ Bozdağ
(link)
Çıkışı yarıladık ve çeşmede mola verdik.Ama çeşmenin suyu akmıyordu…
(link)
Artık Bozdağın zirvesine varmıştık.Kendi adıma ilk kez Bisikletle Bozdağ zirvesine çıkmıştım.Güzeldi, her şey yolundaydı ve esas heyecan şimdi başlıyordu…
(link)
Rotamız belliydi ve biraz daha dinleniyorduk…
(link)
Araziden oluşan inişimiz yeni başlamıştı ki Cenap arkadaşımız bir çukurda dengesini kaybetti ve düştü.Kaskı ön tarafından çatladı.Kaskı olmasaydı büyük ihtimalle bir yara alacaktı.Biraz kolu acıyordu ama bir sorunu yoktu ve inişi devam etmeye başladık…
(link)
İniş başlayalı 5 dk kadar olmuştu ve henüz eğimi artmamıştı ki çay molası vereceğimiz yerin çok dik bir inişin sonunda olduğunu gördük.Buraya bisikletle inmek çok zordu.Eğimin yanında bir de çok sık ve sert çalılar vardı ama ben bisikletimin üzerinde aşınmasından korkmayacağım parçalar olmasının avantajıyla(zoom amortisör, demir aynakol vs… : - ) )
Yardırdım aşağı… indiğimizde gördüm ki bisikletimin üzerindeki en değerli aparatım olan sigma hız göstergesinin kablosu kopmuştu : - (
(link)
Bu kısa ve dik inişin ardından, asıl eğlenceye geçmeden önce biraz enerji almamız lazımdı…Biraz bisküvi, çikolata ve çay…Çaylar için Gökhan abiye tekrar teşekkürler…
(link)
Enerjimizi aldık ve biraz dinlendik.Artık hazırdık…
(link)
Müthiş inişin ilk aşamasını bitmek ve Avlakkayaya varmak üzereydik.Gökhan abi önümüzde bundan daha teknik, daha zor ve tehlikeli inişlerin olacağını söylüyordu.Ağzımdan akan sular iyice artmıştı.Çünkü bu iniş yaptığımız yer bile tek kelimeyle harikaydı.Maalesef bu anların fotoğrafını çekmek için bile durmaya niyetimiz yoktu çünkü her şey çok zevkli ve hızlı geçiyordu.Bu ilk ve tek fotoğrafıda eğimin azaldığı bir yerde çektik.
(link)
İniş sırasında verdiğimiz ilk mola yerimiz…Avlakkaya. (link)
Avlakkaya ve Gökhan abi…
(link)
Tekrar harika inişlerden sonra 2. iniş molamızın yeri eski bir maden ocağının da olduğu bir dere yatağı idi.
(link)
Biraz daha dinlendik ve oradan da ayrıldık…
(link)
Esas iniş başladı.Bu inişi hayatım boyunca unutamayacağıma eminim…Bol engebeli, zıplamalı, taşlı, çok hızlı; kısacası çok teknik bir iniş…
Bu yol eski bir patika yolu; dere geçişleri, çok dik inişler ve kısa çıkışlar,dar bir gidiş çizgisi sert virajlar ve bizi çok zorlayan ağaç dalları.İniş o kadar dik ve sertti ki herkesin frene basmaktan ve sürekli ayakta gitmekten bilekleri,koları ve bacakları ağrımıştı bir de sarsıntıdan iç organlarımız ağrımaya başlamıştı…Bu zevk tüm bunlara fazlasıyla değerdi…Ve bu inişinde sonunda bir yaylaya vardık…
(link)
Bu yaylada da biraz dinlendik ve ufak tefek atıştırdık.Artık Son durağımız olan Sakarılıcalarına varmak üzere hareket edecektik.Oraya da araziden ve kestirmeden gittik…Orası da epey aşağıda idi ve yine çok zevkli bir iniş yaptık bol bol düştük...Düşük hızla ve aşırı eğim+zorlu araziden dolayı…Hatta ben bi ara düşmekten bile zevk almaya başladım…
(link)
İnişi tamamlayıp son noktaya vardık.Burası Bozdağın diğer tarafında rakımı epey alçak olan Sakarıılıcaları Köyü.Zorlu arazi hiç teker patlatmadı diye şaşırırken; Sercanın tekeri patladı ama artık köye varmıştık ve tamir etmek zor olmadı.Tamiri hallettikten sonra köyün kahvesine oturduk ve birer çay içtik.
Saat 3'e geliyordu ve dönüşü minibüsle mi yoksa tekrar bisikletlerle mi yapacağımıza karar vermeye çalışıyorduk.Gökhan abi ve Sercan dönüşü de bisikletle yapmaya karar vermiş, Cenap ise minibüste karar kılmıştı.Ben ise kararsız ve kendimi yorgun hisstmeme rağmen bisikletle dönmeye karar verdim.
Ve üçümüz tırmanışa başladık.Daha yolun başında yorgunluğum kendini gösterdi ve Sercanla Gökhan abinin arkasında kalmaya başladım.Üstelik daha tırmanacak en az bin m. rakım vardı.Tırmandıkça performansım iyice düşüyor, hava kararıyor ve soğuk artıyordu.Artık yoldan geçen minibüslere de otostop çekmeye başlamıştık.Benim enerjim o kadar tükenmişti ki ; komik gelecek ama artık çam ağaçlarının yapraklarını bile yemeyi düşünüyordum.Bu arada Gökhan abi ile Sercan da iyice yorulmalarına rağmen benden daha enerjiklerdi.
Bu arada gezi süresince de iyi beslendiğimiz söylenemez.Sadece bi kaç bisküvi ve abur cuburu dört kişi tüketmiştik.
Zirveye 2-3 km lik yolumuz kalmıştı ki artık bisikletleri elimzde çıkarıyorduk.Hava iyice kararmış ve soğuk şiddetini arttırmıştı.Arada yanımızda bulunan tek yiyecek olan toz şekerden yiyorduk.Aramızda en diri kalan Sercan artık benim bisikleti de çıkarıyor ve ben ancak yürüyebiliyordum.Kan şekerim iyice düşmüştü...Yoldan geçen arabalar durmuyor ve iyice üşümeye başlamıştık.
Tam bu sırada arkamızdan gelen 3 motorsikletli bize yardım teklif etti.Bizler de "ne gerek var abi, zahmet çıkarmayalım şimdi size" demedik tabii ve tutunduk motorsikletlere ve zirveye çok yakın bir köyde artık ayrıldık.Motorsikletli abilere çok çok teşekkür ettik
Sonra köyün girişinde son çare olarak ailemi aradım.Çünkü özellikle benim kan şekerim iyice düşmüş ve hava da çok soğumuştu.Bu soğukta o inişi yapmadık.Yaklaşık 30dk bekledikten sonra babam arabayla geldi.O sırada köyden de bir minibüs aşağı inecekmiş.Gökhan abi ile Sercan minibüse ben de arabaya binerek bu geziyi sonlandırdık.
(link)
İşte bize bütün bu duyguları tattıracak olan o dağ Bozdağ
(link)
Çıkışı yarıladık ve çeşmede mola verdik.Ama çeşmenin suyu akmıyordu…
(link)
Artık Bozdağın zirvesine varmıştık.Kendi adıma ilk kez Bisikletle Bozdağ zirvesine çıkmıştım.Güzeldi, her şey yolundaydı ve esas heyecan şimdi başlıyordu…
(link)
Rotamız belliydi ve biraz daha dinleniyorduk…
(link)
Araziden oluşan inişimiz yeni başlamıştı ki Cenap arkadaşımız bir çukurda dengesini kaybetti ve düştü.Kaskı ön tarafından çatladı.Kaskı olmasaydı büyük ihtimalle bir yara alacaktı.Biraz kolu acıyordu ama bir sorunu yoktu ve inişi devam etmeye başladık…
(link)
İniş başlayalı 5 dk kadar olmuştu ve henüz eğimi artmamıştı ki çay molası vereceğimiz yerin çok dik bir inişin sonunda olduğunu gördük.Buraya bisikletle inmek çok zordu.Eğimin yanında bir de çok sık ve sert çalılar vardı ama ben bisikletimin üzerinde aşınmasından korkmayacağım parçalar olmasının avantajıyla(zoom amortisör, demir aynakol vs… : - ) )
Yardırdım aşağı… indiğimizde gördüm ki bisikletimin üzerindeki en değerli aparatım olan sigma hız göstergesinin kablosu kopmuştu : - (
(link)
Bu kısa ve dik inişin ardından, asıl eğlenceye geçmeden önce biraz enerji almamız lazımdı…Biraz bisküvi, çikolata ve çay…Çaylar için Gökhan abiye tekrar teşekkürler…
(link)
Enerjimizi aldık ve biraz dinlendik.Artık hazırdık…
(link)
Müthiş inişin ilk aşamasını bitmek ve Avlakkayaya varmak üzereydik.Gökhan abi önümüzde bundan daha teknik, daha zor ve tehlikeli inişlerin olacağını söylüyordu.Ağzımdan akan sular iyice artmıştı.Çünkü bu iniş yaptığımız yer bile tek kelimeyle harikaydı.Maalesef bu anların fotoğrafını çekmek için bile durmaya niyetimiz yoktu çünkü her şey çok zevkli ve hızlı geçiyordu.Bu ilk ve tek fotoğrafıda eğimin azaldığı bir yerde çektik.
(link)
İniş sırasında verdiğimiz ilk mola yerimiz…Avlakkaya. (link)
Avlakkaya ve Gökhan abi…
(link)
Tekrar harika inişlerden sonra 2. iniş molamızın yeri eski bir maden ocağının da olduğu bir dere yatağı idi.
(link)
Biraz daha dinlendik ve oradan da ayrıldık…
(link)
Esas iniş başladı.Bu inişi hayatım boyunca unutamayacağıma eminim…Bol engebeli, zıplamalı, taşlı, çok hızlı; kısacası çok teknik bir iniş…
Bu yol eski bir patika yolu; dere geçişleri, çok dik inişler ve kısa çıkışlar,dar bir gidiş çizgisi sert virajlar ve bizi çok zorlayan ağaç dalları.İniş o kadar dik ve sertti ki herkesin frene basmaktan ve sürekli ayakta gitmekten bilekleri,koları ve bacakları ağrımıştı bir de sarsıntıdan iç organlarımız ağrımaya başlamıştı…Bu zevk tüm bunlara fazlasıyla değerdi…Ve bu inişinde sonunda bir yaylaya vardık…
(link)
Bu yaylada da biraz dinlendik ve ufak tefek atıştırdık.Artık Son durağımız olan Sakarılıcalarına varmak üzere hareket edecektik.Oraya da araziden ve kestirmeden gittik…Orası da epey aşağıda idi ve yine çok zevkli bir iniş yaptık bol bol düştük...Düşük hızla ve aşırı eğim+zorlu araziden dolayı…Hatta ben bi ara düşmekten bile zevk almaya başladım…
(link)
İnişi tamamlayıp son noktaya vardık.Burası Bozdağın diğer tarafında rakımı epey alçak olan Sakarıılıcaları Köyü.Zorlu arazi hiç teker patlatmadı diye şaşırırken; Sercanın tekeri patladı ama artık köye varmıştık ve tamir etmek zor olmadı.Tamiri hallettikten sonra köyün kahvesine oturduk ve birer çay içtik.
Saat 3'e geliyordu ve dönüşü minibüsle mi yoksa tekrar bisikletlerle mi yapacağımıza karar vermeye çalışıyorduk.Gökhan abi ve Sercan dönüşü de bisikletle yapmaya karar vermiş, Cenap ise minibüste karar kılmıştı.Ben ise kararsız ve kendimi yorgun hisstmeme rağmen bisikletle dönmeye karar verdim.
Ve üçümüz tırmanışa başladık.Daha yolun başında yorgunluğum kendini gösterdi ve Sercanla Gökhan abinin arkasında kalmaya başladım.Üstelik daha tırmanacak en az bin m. rakım vardı.Tırmandıkça performansım iyice düşüyor, hava kararıyor ve soğuk artıyordu.Artık yoldan geçen minibüslere de otostop çekmeye başlamıştık.Benim enerjim o kadar tükenmişti ki ; komik gelecek ama artık çam ağaçlarının yapraklarını bile yemeyi düşünüyordum.Bu arada Gökhan abi ile Sercan da iyice yorulmalarına rağmen benden daha enerjiklerdi.
Bu arada gezi süresince de iyi beslendiğimiz söylenemez.Sadece bi kaç bisküvi ve abur cuburu dört kişi tüketmiştik.
Zirveye 2-3 km lik yolumuz kalmıştı ki artık bisikletleri elimzde çıkarıyorduk.Hava iyice kararmış ve soğuk şiddetini arttırmıştı.Arada yanımızda bulunan tek yiyecek olan toz şekerden yiyorduk.Aramızda en diri kalan Sercan artık benim bisikleti de çıkarıyor ve ben ancak yürüyebiliyordum.Kan şekerim iyice düşmüştü...Yoldan geçen arabalar durmuyor ve iyice üşümeye başlamıştık.
Tam bu sırada arkamızdan gelen 3 motorsikletli bize yardım teklif etti.Bizler de "ne gerek var abi, zahmet çıkarmayalım şimdi size" demedik tabii ve tutunduk motorsikletlere ve zirveye çok yakın bir köyde artık ayrıldık.Motorsikletli abilere çok çok teşekkür ettik
Sonra köyün girişinde son çare olarak ailemi aradım.Çünkü özellikle benim kan şekerim iyice düşmüş ve hava da çok soğumuştu.Bu soğukta o inişi yapmadık.Yaklaşık 30dk bekledikten sonra babam arabayla geldi.O sırada köyden de bir minibüs aşağı inecekmiş.Gökhan abi ile Sercan minibüse ben de arabaya binerek bu geziyi sonlandırdık.