A Milli Erkek Basketbol Takımının Hali...

Gündemde çok daha mühim konular var içimizi sızlatan. Biraz kafayı dağıtmak adına da açıyorum konuyu. Ne olacak bu A Millilerin hali. Hazırlık turnuvalarında maşallah, sırtı yerden kalkmayan güreşçiler gibiler. Ancak Tunus vs ufak tefek ülkelere kafa tutabiliyorlar. Bu kadar dengesiz bir takım olabilir mi...Kolay takımlara karşı maçı baştan sona riskli bir şekilde götürüp güç bela maçı alıyorlar. İyi takımlara karşı bir bakıyorsunuz ilk yarıyı 30 sayı farkla önde kapayıp son dakikada maçı veriyorlar. Antrenöründen yorumcusuna (Bayülken gibiler...) bir aşağılık kompleksi altında, sürekli Loooser (basketbol literatürüne girdiği için böyle kullanıyorum; ruhu yenik- sürekli kaybeden- kazanamayacağını düşünen, kompleksli) hallerde.
Her zaman da bahane aynı, genç takımız, tecrübesiziz, maç eksiğimiz var vs. Sanki sadece bizi buluyor hep olumsuzluklar.
Harun Erdenay federasyonun başına henüz geçti, umarım oyunculuğundaki gibi bu oyunu da iyi oynayacak ve kalıcı çözümler getirecektir. A Milli seviyesine gelene kadar tüm seviyelerde her zaman üst sıralarda yer bulan bu ülkenin basketbolu, A Milli seviyesine gelince neden bu hallere düşer...anlaşılır gibi değil. 80 milyonluk civa gibi genç nesli olan ülkenin basketbol takımının düştüğü hallere bak.

Basketbolun modası geçti maalesef.
Koraç Kupası zamanı en üst olduğu noktaydı sanırım. Naumoski'lerin, Tamer'lerin, Ufuk'ların döneminden sonra açıkça bir düşüş yaşandı basketbolda.

En son yine Hidayet'li, Kerem'li, Ender'li dönemde biraz yükselir gibi oldu ama o da çok tutmadı...

Bundan sonra açıkçası çok bir şey yapılabileceğini düşünmüyorum. Belki Harun Erdenay el atar işe ama benim çok umudum yok

2010'da aldığımız 2.likten sonra kendimizi biraz dev aynasında görmeye başladık, biz ne düşündüğümüz kadar iyi bir takımız ne de öyle bir kadromuz var. Devşirme sporcuların eline düşmüşüz hala neden yeniliyoruz diye sorguluyoruz, oynatacak o kadar oyuncumuz yok ki genç oyuncuların eline bakıyoruz; yanlış anlaşılmasın gençler çok iyi oyuncular ve kendilerini daha da geliştirecekler ama bu yaşlarında a milli takımda oynamaları normalde mümkün olmaması gerekiyor... Ama şunu da söyleyeyim bu takım en kötü çeyrek final yapar, çünkü bizim takımlarımızın olayı bu turnuvaya gidince değişik bir havaya giriyoruz...

Maalesef NBA'de ki temsilcilerimiz en kötü dönemlerini geçiriyorlar ve uzunlarda sıkıntı var. Malum Semih bitiremiyor topları. Ömer Aşık ve en formda oyuncumuz Enes Kanter'de olmayınca sonuç böyle oluyor.

@taner07

Hocam bizim grubu bilmiyorsanız galiba. Ölüm grubundan daha zor bir grup. İşimiz çok zor ben başarı beklemiyorum zaten bu sene. F

@Tolga Çelebi Öncelikle Enes Kanter'i bizim oyuncumuz olarak görmediğimi belirteyim, kafasına göre milli takıma gelip gelmeye karar veren, yenildiğimizde dalga geçen bir adam bu formayı girmeyi, bu ülkeyi temsil etmeyi haketmiyor.

Grubu biliyorum, en zor grup olduğunu da biliyorum ve bu dezavantajı avantaja çevirebiliriz zira bu takımlar 2. turda karşımıza çıkamayacak böyle bakıyorum ben. İspanya ve Sırbistan 1-2 olacak sırası farketmez, İzlanda da sonuncu olacak, İtalya ve Almanya ile gruptan çıkma mücadelesi vereceğiz ve dün Almanya'ya yenilmemize rağmen bu gruptan çıkabileceğimizi düşünüyorum, önemli olan çaprazdan Fransa gelmesin...

İşin felsefi kısmında büyük bir eksiklik var. Oyuncuların olgunlaşmadan girmiş olduğu hava bir süre sonra gelişimlerinin önündeki en büyük engel haline geliyor. (Bakınız Kenan). Ayrıca özellikle üzerinde durduğum ve yorumcudan oyuncuya bünyeyi saran eksiklik, güvensizlik hali. Sürekli olarak başka ülkelerin nasıl ekol sahibi olduğundan bahsediliyor. Yani oyuncunun önüne zaten bir set çekiliyor. Bu yorumları yapanlar, takım üzerinde tahakküm sahibi olanlar. Bu anlayış yıldız, genç vb kategorilerde olmadığı için çocuklar daha motive. Başarılı sonuçlar elde ediyorlar.
Koç da yetersiz. Ergin Ataman A Millileri taşıyabilecek kapasitede biri değil. Adama sorarlar üçüncü periyoda 20 sayı avantajlı girip maçı nasıl veriyorsun diye. Göz göre göre maç elinden gidiyor ama o ilk basketini bilmem kaçıncı dakikada atan Sinan ı oyunda tutmaya devam ediyor.
Şimdi turnuva başladığında gazla nazla bişeyler yaparlar ama sıktıra sıktıra nereye kadar. Alman oyun kurucu Scahafartzik (umarım doğru yazmışımdır) gibi bakan ve oyunun sonuna kadar teslim olmayan oyunculara ve anlayışa ihtiyacımız var.
Tabii ligde de yerli oyuncuların süre bulması, yabancı oyuncu sayısında düzenleme yapılması gerekiyor.

iş o kadarda kötü değil aslında bir de şu açıdan bakalım. tek ciddiye aldığımız, son şampiyonluktan sonra ilk defa bu kadar güçlü bir kadroyla gelmiş yunanistan'ı mağlup etmemiz gayet büyük bir gelişme takımımız için. takım ve koç yeni sayılır ve her maç her an her dakika her set rotasyon deneniyor. yenildiğimiz hazırlık maçlarına bakarsak bunları görebiliriz. sayı atabilen beş'i kenara çektiği için sayı atamayıp yeniliyoruz. çünkü A-B-C-D planları olmalı koçun elinde gruplar için. Ergin Ataman sezon sonu milli takıma odaklanmak için Galatasaray'ı bıraktı resmen (tüm ağırlığını milli takıma verdi anlamında). Ömer ve Enes olsaydı çok çok iyi olucaktı. Enes'in olayı biraz enteresan sohbete siyasi içerik sokmamak için resmen o konuya girmeye çekiniyor insan o derece... her zaman için bir umut vardır ve ben o ışığı görüyorum. umarım alnımızın akıyla çıkarız.

@taner07
Enes konusunda katılıyorum.
Semih bitirici bir oyuncu değil. Pota altı ne kadar uzun olursa olsun boyalı alanda şut tehdidi de olmayan bir takımın kazanması çok zor. Şutu olmayan bir uzunu potaya yüklenirken rakibin nasıl boğduğunu görüyoruz. Semih bu bölgeden hiç jump shot sokmuş mudur şu ana kadar.
Oğuz biraz şutör ama onun da atletik sınırları oldukça dar. Yoksa basketbol zekası üst düzey olan bir oyuncu. Ama yeterli değil.
Guard ve forvet mevkileri ise tamamen muallak.

@Yusuf Z. Şipal Şafartzik anlık bir performans sergileyip gaza geldi, normalde bu seviyede bir oyuncu değil ama oradaki vurgu bu tarz oynayan, takıma abilik yapacak biri lazım ona kesinlikle katılıyorum, bu takımın lideri kim? Var mı, yok ki Yerli, yabancı oyuncu kuralı en çok tartışılan konudur ama benim düşüncem sabit, iyi oyuncuysan formayı alırsın, bunun için bir kurala gerek yok, diğer ülkelerde de yabancı kuralı yok ama adamlar çatır çatır oynuyorlar. Cedi, Furkan, Kenan falan bu yaşlarına rağmen Euroleague takımlarında önemli roller alıyorlar, demek ki oynayan oyuncu, oynatılıyor

sporu spor olarak değil, siyasetin bir parçası olarak görenler yüzünden bu haldeyiz. sadece basketbol açısından değil genel konuşuyorum.

@taner07 Şafo diyelim, genel anlamda bir yıldız değildir doğru ama bu tür maçların adamıdır. Karakter yapısı onu bir B planı haline dönüştürür. Nitekim başardı da.
Cedi, Birkan vs bunlar da ancak görev adamı olabilir. Furkan çok hırslı ve kompleksi olmayan bir oyuncu, şahsen şutunu geliştirirse bir üst seviyeye çıkabilir ama artık şutun o derece gelişmesi zor, bu aşamaya kadar gelişmiş olmalıydı zaten.
Harunun oynadığı zamanları hatırlarsınız, öyle bir oyuncu lazım bize. Harun, Orhun, Levent Topsakal gibi hırslı, korkusuz, atak oyuncular gerekli. Taktik, teknik bir yere kadar. Bir süre sonra biri sazı eline almalı ve takıma ihtiyacı olan güveni vermeli. Haklısın, böyle bir oyuncu yok maalesef takımda.

@Yusuf Z. Şipal o konuda dixon güven vericek gibi. oynamak istediğinde ve oynatmak istediğinde çok iyi işler yapabiliyor. Bu sene ki karşıyaka şampiyonlugundada bariz gördük. Kenarda da ufuk sarıca'nın olması apayrı bir artı olucak onun için

A Milli Takım düzeyi biraz eltiler günü kıvamına geldi, büyük abinin eşi günü domine ediyor gibi geliyor. Hidayet'in önderliğinde maddi manevi kurulan kamplar takım olamamanın en önemli sebeplerinden diye düşünüyorum. Zamanında Mehmet Okur da bu takıma gelmek istemiyordu şimdiki Enes gibi. Enes'i ya da Mehmet'i tanımam ne düşünüyorlar bilmem ama, o takımdaki huzursuzluğa ön ayak olanlar şu anda ülke basketboluna yön veriyorlar. Başlarında da gram hazetmediğim kompleksli bir koç var, gerçekten Ufuk'la mı karar veriyorlar yoksa şeklen mi oradalar onu da bilmiyorum. Altyapılarda parlayan oyuncularımız tamamen Yeni Türkiye başarıları kovalayan ülke basketbolunu temsil eden takımlarımız tarafından beğenilip kendilerine şans verilmiyor. Anlık başarı peşinde koşan - ha onu da beceremiyoruz - basketbol kültürünü bu kadar potansiyele rağmen hala oturtamamış bir yapıyı sıcak parayla ayakta tutmaya çalışıyorlar. Sonra da kendi liglerinde transfere 3 lira harcamayan Sırbistan, Hırvatistan, Litvanya vs gibi ülkelere tokatlanıp geri dönüyoruz. Bu manzara futboldan da aşırı tanıdık geliyor bana. Bu bir mentalite ve maalesef ülke olarak janjanlanan bu mentaliteyi doğru kabul ediyoruz. Allah sonumuzu hayreylesin.

Bu arada maddi manevi muhabbeti sırasında Milli Takım'dan kimsenin dopinge bulaşmamış olmasını temenni ediyorum. Sadece.