Süleyman Şatır
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 22 Mart 2005
- Mesaj
- 1.151
- Tepki
- 2.710
- Şehir
- Fatih / İstanbul
Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz turu...
9.gün (06.08.06) : Uzungöl
Turumuzun dokuzuncu günü... Birgün önce Özcan'la vedalaştıktan sonra, Trabzon'dan Uzungöl'e pedal basmış, burada kamp kurmuştuk... Artık yaylalara tırmanacağımızdan, Uzungöl'de birgün daha kalmaya karar veriyoruz... Yani bugün bisiklet sürmeyeceğiz. Zaten bugün günlerden Pazar...
Sabah, güneş dağların arkasından doğduğu andan itibaren, çadırın içi sauna gibi ısınınca, ister istemez çadırdan çıkıyorum... Cahit ve Rahman çoktan kalkmışlar... Hava daha sabah olmasına rağmen çok sıcak... Kahvaltı hazırlıklarına başlıyoruz... Mutfak işlerinde pek becerikli olmadığım için, bulaşıkları bana bırakın diyorum... Ama, sağ olsunlar ona bile izin vermiyorlar... Kahvaltıdan sonra, Of'ta tıka basa doldurduğumuz çantalarımızı, yeniden düzenliyoruz.
Cahit tam bir kampçı... Yıkanacak herşeyi akşamdan yıkayıp, tüm giysilerini kamp yerindeki voleybol ağının üstüne asmıştı... Sabah baktım, hepsi kurumuş... Bu konuda Özcan'ın da, Rahman'ın da hakkını yememek lazım... Hele Özcan, her çeşme başında bisiklet dahil, herşeyi temizlerdi... Bu arada Özcan, Rahman'ı aramış ve iyi olduğunu söylemiş.
Kamp yerinde çadır kuran sadece bizler değiliz. Hukuk okuyan iki üniversiteli genç de, bizim çadır komşumuz... Rahman, kırılan çadır direklerini onararak, onlara yardım etti. Ayrıca karavanla gelmiş, birkaç İtalyan aile de var...
Türkiye genelinde havalar çok ısındı. Oysa, birkaç gün önce Uzungöl'de havalar çok serin ve sisliymiş. Buradakiler üç aydır güneşi yeni gördüklerini söylüyorlar. Biz de 2003 yazında Trabzon'dan günlük güneşlik bir havada kısa kollu t-shirtlerle buraya geldiğimizde, sis ve yağmurla karşılaşmış çok üşümüştük... Hatta yemek yediğimiz yerde soba bile yanıyordu.
Şimdi ise gölge yer arıyoruz. Boğucu bir sıcak var... Matlarımızı alarak bir ağaç altında istirahat ediyoruz. Bu arada birkaç kere Özcan'ı arıyorum ama telefonu kapalı... Özcan, herhalde dönüyor, otobüste telefonunu kapatmış diye düşünüyoruz... Sonradan öğreniyoruz, Trabzon'da çadır, uyku tulumu, mat gibi fazla eşyalarını kargoyla İstanbul'a göndermiş, şimdi Samsun'a doğru pedal basıyormuş. Benim aradığım dakikalarda ise, Tirebolu'da denize giriyormuş...
Saat 16:00 gibi yemeğe gidiyoruz. Hava hala çok sıcak. Yemekten sonra çevrede dolaşıp, resim çekiyoruz. Uzungöl, Haldizen deresinin bir heyelan sonucu önünün kapanmasıyla oluşmuş. Benim buraya son gelişimde gölün büyük bir kısmı sazlıklarla kaplanmış, adacıklar oluşmuştu... Bu yıl gölün dibini, sazları temizlemişler, adacıkları yok etmişler... Ayrıca gölün etrafını da bir metre yükseltmişler. Bence Uzungöl, şimdi yapay bir göl gibi görünüyor...
Gezintiden sonra tekrar kamp yerine dönüyoruz ve akşam karanlığında bisikletlerin bakımını yapıyoruz... Cahit ve Rahman bu konuda çok titiz... Zincir temizliği, ardından yağ, yağın fazlasını tinerli bezle silmek; benim bisiklet bu kadar sık temizliğe alışkın olmadığı için, çok şaşırmıştır...
Turumuzun dokuzuncu günüyle ilgili yazacaklarım bu kadar ama, bol bol resim var... Ertesi gün, zorlu bir etap olacak... Artık yaylalara çıkacağız...
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/uzungol/uzungol2/15.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/uzungol/uzungol2/16.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/uzungol/uzungol2/17.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/uzungol/uzungol2/18.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/uzungol/uzungol2/19.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/uzungol/uzungol2/20.jpg
9.gün (06.08.06) : Uzungöl
Turumuzun dokuzuncu günü... Birgün önce Özcan'la vedalaştıktan sonra, Trabzon'dan Uzungöl'e pedal basmış, burada kamp kurmuştuk... Artık yaylalara tırmanacağımızdan, Uzungöl'de birgün daha kalmaya karar veriyoruz... Yani bugün bisiklet sürmeyeceğiz. Zaten bugün günlerden Pazar...
Sabah, güneş dağların arkasından doğduğu andan itibaren, çadırın içi sauna gibi ısınınca, ister istemez çadırdan çıkıyorum... Cahit ve Rahman çoktan kalkmışlar... Hava daha sabah olmasına rağmen çok sıcak... Kahvaltı hazırlıklarına başlıyoruz... Mutfak işlerinde pek becerikli olmadığım için, bulaşıkları bana bırakın diyorum... Ama, sağ olsunlar ona bile izin vermiyorlar... Kahvaltıdan sonra, Of'ta tıka basa doldurduğumuz çantalarımızı, yeniden düzenliyoruz.
Cahit tam bir kampçı... Yıkanacak herşeyi akşamdan yıkayıp, tüm giysilerini kamp yerindeki voleybol ağının üstüne asmıştı... Sabah baktım, hepsi kurumuş... Bu konuda Özcan'ın da, Rahman'ın da hakkını yememek lazım... Hele Özcan, her çeşme başında bisiklet dahil, herşeyi temizlerdi... Bu arada Özcan, Rahman'ı aramış ve iyi olduğunu söylemiş.
Kamp yerinde çadır kuran sadece bizler değiliz. Hukuk okuyan iki üniversiteli genç de, bizim çadır komşumuz... Rahman, kırılan çadır direklerini onararak, onlara yardım etti. Ayrıca karavanla gelmiş, birkaç İtalyan aile de var...
Türkiye genelinde havalar çok ısındı. Oysa, birkaç gün önce Uzungöl'de havalar çok serin ve sisliymiş. Buradakiler üç aydır güneşi yeni gördüklerini söylüyorlar. Biz de 2003 yazında Trabzon'dan günlük güneşlik bir havada kısa kollu t-shirtlerle buraya geldiğimizde, sis ve yağmurla karşılaşmış çok üşümüştük... Hatta yemek yediğimiz yerde soba bile yanıyordu.
Şimdi ise gölge yer arıyoruz. Boğucu bir sıcak var... Matlarımızı alarak bir ağaç altında istirahat ediyoruz. Bu arada birkaç kere Özcan'ı arıyorum ama telefonu kapalı... Özcan, herhalde dönüyor, otobüste telefonunu kapatmış diye düşünüyoruz... Sonradan öğreniyoruz, Trabzon'da çadır, uyku tulumu, mat gibi fazla eşyalarını kargoyla İstanbul'a göndermiş, şimdi Samsun'a doğru pedal basıyormuş. Benim aradığım dakikalarda ise, Tirebolu'da denize giriyormuş...
Saat 16:00 gibi yemeğe gidiyoruz. Hava hala çok sıcak. Yemekten sonra çevrede dolaşıp, resim çekiyoruz. Uzungöl, Haldizen deresinin bir heyelan sonucu önünün kapanmasıyla oluşmuş. Benim buraya son gelişimde gölün büyük bir kısmı sazlıklarla kaplanmış, adacıklar oluşmuştu... Bu yıl gölün dibini, sazları temizlemişler, adacıkları yok etmişler... Ayrıca gölün etrafını da bir metre yükseltmişler. Bence Uzungöl, şimdi yapay bir göl gibi görünüyor...
Gezintiden sonra tekrar kamp yerine dönüyoruz ve akşam karanlığında bisikletlerin bakımını yapıyoruz... Cahit ve Rahman bu konuda çok titiz... Zincir temizliği, ardından yağ, yağın fazlasını tinerli bezle silmek; benim bisiklet bu kadar sık temizliğe alışkın olmadığı için, çok şaşırmıştır...
Turumuzun dokuzuncu günüyle ilgili yazacaklarım bu kadar ama, bol bol resim var... Ertesi gün, zorlu bir etap olacak... Artık yaylalara çıkacağız...
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/uzungol/uzungol2/15.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/uzungol/uzungol2/16.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/uzungol/uzungol2/17.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/uzungol/uzungol2/18.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/uzungol/uzungol2/19.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/uzungol/uzungol2/20.jpg