Ahmet Can Yakışır
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 8 Kasım 2008
- Mesaj
- 749
- Tepki
- 1.119
- Yaş
- 39
- Şehir
- Maltepe / İstanbul
- Bisiklet
- Sedona
birkaç aylık aradan sonra yine bir tur anlatımıyla karşınızdayım 
bursa'da doğmuş büyümüş biri olarak, 7 yıllık eskişehir yaşantımı da içine alan yaşamım boyunca, gerekli imkanlara da sahip olmama rağmen birtakım aksiliklerden dolayı ilkokuldan beri hiç uludağ'a çıkmamıştım. sebepler bana kalsın, ama çok uzun süredir bunun içimde bir ukte olduğunu söylemeliyim. 12 nisan'da askere gideceğimi de göz önünde bulundurarak, birliğime teslim olmadan önce ne pahasına olursa olsun, uludağ'ı mutlaka görmeliydim. böylece bir tur organize ettim... açıkçası en başından beri çeşitli aksilikler çıkıyor ve katılımcı sayısı günden güne artacağına azalıyordu; tüm bunlar adeta bana "yine gidemeyeceksin" mesajı veriyordu, ama ben kafaya koymuştum bir kere. tek başıma da kalsam, hasta da olsam, sakat da kalsam, ne yapıp edip çıkacaktım o dağa :in:
sonunda değerli arkadaşım Ali Gençtürk ile birlikte bu turu hayata geçirdik. Sezer Uysal arkadaşımız ise, işi uzadığı için çok istemesine rağmen bize katılamadı. böylece biz de 2 kişi olarak tura başladık...
buluşma yerinden sonraki ilk durağımız, hiç de uzakta değildi
dağın zirvesinde karnımızı doyurmak çok pahalıya malolacağından, daha yola çıkmadan beslenmeye karar verdik ve heykel adliye binasının hemen arkasında, tek kristal'de bir yemek molası verdik. bisikletlerimiz de sessizce bize eşlik etti...
http://img338.imageshack.us/img338/4151/07042012124.jpg
http://img140.imageshack.us/img140/559/07042012125.jpg
aşağıdaki fotoda ise ali'yi, tur hakkında ufak bir planlama yaparken görüyorsunuz
http://img32.imageshack.us/img32/8421/07042012126q.jpg
ve böylece yemek faslını bitirip, bizi yukarı taşıyacak minibüslere binmek üzere tophane'ye ulaşıyoruz.
http://img72.imageshack.us/img72/5817/07042012127r.jpg
vaktimiz ve enerjimiz bol olsa kendimiz de tırmanabilirdik, ki ikimizin de performansı bu tırmanışa izin verecek seviyede. gel gelelim benim hasta olmam, ertesi gün yapılacak karacabey turuna enerjimiz kalması gerekliliği, ve de vakit darlığından dolayı; sadece inişi bisiklet üzerinde yapmak üzere, yukarıya minibüslerle çıkmayı seçtik. "bu mu sizin geziniz" diyeceklere de böylece şimdiden cevabımızı vermiş olalım :in:
keyifli bir minibüs yolculuğunun ardından, zirveye ulaşıyor ve bisikletlerimizi harekete hazır hale getiriyoruz. bu sırada birkaç fotoğraf çekmeyi de ihmal etmiyoruz
http://img401.imageshack.us/img401/5482/07042012129.jpg
http://img818.imageshack.us/img818/4493/07042012130u.jpg
http://img641.imageshack.us/img641/4186/07042012131.jpg
zirvede dolaşacak yer çok; ancak biz tırmanışı minibüs içinde yapmış olmanın verdiği suçluluk hissiyle, zor olanı seçiyor ve kayak pistine bisikletle tırmanmaya karar veriyoruz
nitekim metrelerce derinlikteki karların üzerinde pedal çevirerek ilerlemek imkansız, jantlar yarısına kadar gömülüyor karlara. biz de bisikletleri yanımızda yürüterek, ayaklarımız üzerinde tırmanmaya başlıyoruz. aşağıdaki fotoyu da, yanımızdan geçerken rica ettiğimiz bir kayakçı çekiyor 
http://img687.imageshack.us/img687/5590/07042012132.jpg
bir kare de ali çekiyor...
http://img513.imageshack.us/img513/2439/070420121321.jpg
... ve yolumuza devam ediyoruz. yukarıya bakınca bulutların oluşturduğu görüntü müthiş, karınca kadar görünen kayakçılar da kimbilir nasıl eğleniyorlar
http://img819.imageshack.us/img819/1962/070420121322.jpg
http://img837.imageshack.us/img837/5710/070420121323.jpg
pistin zirvesine yaklaştıkça aşağıda bıraktığımız manzara güzelleşiyor, ancak biz zirveye ulaşmayı kafaya koyduğumuz için hiç arkamıza bakmadan habire tırmanıyoruz. enerjisi bol ve sağlığı son derece yerinde olan ali, zamanla benden epey bir ileriye gidiyor ve durup durup benim aşağıda karlarla cebelleşen halimi fotoğraflıyor
ben de arada soluklanmak için verdiğim birkaç saniyelik molalarda onu çekiyorum 
http://img594.imageshack.us/img594/6010/07042012133.jpg
http://img710.imageshack.us/img710/9313/070420121331.jpg
biz tırmanışa başladığımızda fotoğrafımızı çeken kayakçı da, biz zirveye ulaşana kadar 4-5 defa telesiyejle yukarı çıkıp iniyor ve bu arada her defasında birbirimize gülümsüyoruz. o serin havada, o zorlu tırmanışta bu gülümsemeler içimizi ayrıca ısıtıyor ve bize moral veriyor
nihayet ikimiz de zirvedeyiz... buradaki bir kayaya tırmanıyor ve manzaranın keyfini çıkarmaya başlıyoruz. bir yandan da yanımızda getirdiğimiz kurabiyeleri yemeye başlıyoruz
bu arada çekmiş olduğumuz birkaç kare de şöyle gelsin:
http://img607.imageshack.us/img607/5149/07042012134.jpg
http://img213.imageshack.us/img213/4408/07042012135.jpg
http://img835.imageshack.us/img835/871/07042012136.jpg
http://img718.imageshack.us/img718/3852/07042012137.jpg
http://img69.imageshack.us/img69/7183/07042012138.jpg
http://img535.imageshack.us/img535/6572/07042012139.jpg
http://img4.imageshack.us/img4/6333/070420121391.jpg
http://img834.imageshack.us/img834/5607/07042012141.jpg
http://img341.imageshack.us/img341/7833/070420121411.jpg
http://img545.imageshack.us/img545/2059/070420121412.jpg
artık yeterince dinlendik, zaman harcadık, aşağı inme vakti :in: sıkıca giyiniyoruz ve bütün inişin belki de en zevkli kısmı olmak üzere, karların üzerinde süper bir iniş yapmak üzere harekete geçiyoruz
benim arka taraftaki v-fren iptal, öndeki mekanik diske ise epey bir kar ve buz bulaştı ama eminim birkaç metre indikten sonra kendine gelecektir. ali ise hidrolik freni sayesinde gayet güvenli bir iniş yapacak :in:
böylece bisikletlerimizi yokuş aşağı çeviriyoruz, kendimizi biraz ileri itiyoruz ve bisikletlerimiz hareket ediyor...
bisikletlerimiz duruyor. tekrar itiyoruz, tekrar duruyor. karlara saplandık kaldık, 35 derece eğimde, popomuz selenin üzerinde, ayaklarımız havada, öylece duruyoruz. pedal çevirmek de fayda etmiyor, arka tekerlekler iyice kara gömülüyor.
ali nasıl becerdiyse, bir şekilde yavaş da olsa inmeyi beceriyor. bense ağırlığımı tamamen arkaya vermeme rağmen her defasında birkaç metre ilerleyip yine durunca, daha fazla mücadele etmekten vazgeçiyor ve bisikletten inerek koşaradım inmeye başlıyorum. yol boyunca birkaç defa ayağım kara saplanıyor ve ayakkabım arkada kalıyor, tek ayağım üzerinde kara saplanmamaya çalışarak seke seke geri dönüyor ve ayakkabımı tekrar giyip, yola devam ediyorum. böyle böyle, nihayet asfalta varıyoruz ve karlarla mücadele etmekten kurtuluyoruz.
ikimizin de frenler kısa süreliğine tamamen iptal. sürekli fren yaparak inmeye başlıyoruz ve kısa süre sonra önce disk frenler, sonra da benim arka v-fren kendine geliyor. böylece asıl oraya geliş sebebimiz olan iniş macerası resmen başlamış oluyor :in:
milli park'ın alt girişine kadar sorunsuz bir şekilde, tek solukta iniyoruz. her ne kadar hareketimizi büyük oranda yerçekimi sağlasa da, sert virajlar ve bozuk yolda dengede kalmak için harcadığımız çaba, özellikle hasta olan beni yoruyor ve milli park çıkışında ufak bir mola veriyoruz. bu arada ben de birkaç kare fotoğraf çekiyorum:
http://img256.imageshack.us/img256/1696/07042012142.jpg
http://img534.imageshack.us/img534/1027/07042012143.jpg
http://img221.imageshack.us/img221/4076/07042012144.jpg
bu noktadan sonrası, yine uzun bir iniş. tek bir yerde, manzaranın bir fotoğrafını almak üzere kısacık bir mola veriyorum...
http://img803.imageshack.us/img803/6567/07042012146.jpg
... ve ali'ye yetişmek üzere tüm hızımla yola devam ediyorum.
kısa süre sonra jandarma'nın önünde ali'yi görüyorum. kenara çekmiş beni bekliyor. burnum tıkalı olduğu için basınç farkından dolayı kulaklarım fena halde tıkanmış, birşeyler söylüyor ama duymuyorum. dudak okuyarak anlaşıyoruz ve bluetooth'ları açıp, çektiğimiz fotoları paylaşıyoruz. bu arada ali'nin beni beklerken km sayacından okuduğu ortalama hız ve maksimum hız değerlerini de paylaşalım
http://img864.imageshack.us/img864/9980/070420121461.jpg
http://img690.imageshack.us/img690/6296/070420121462.jpg
aslına bakarsanız böyle bir iniş için çok da yüksek sayılmaz, ne de olsa dişli lastikler bizi yavaşlatıyor ve rüzgar da zaman zaman bizi zor durumda bırakıyor. ayrıca virajların da etkisi var... ali'yi bilmem ama ben bir virajın tam çıkışına doğru, arka tekerleği biraz savurarak dönmek zorunda kaldım ve virajı anca alabildim. yine de rahat bir inişti diyebiliriz...
bu arada ali'nin bir toplantıya yetişmesi gerekiyor, bense hem hastalıktan dolayı hem de üşümemek için giydiğim kat kat kalın kıyafetler yüzünden yorgunluktan ölüyorum. daha fazla birlikte kalmanın bir anlamı yok, vedalaşıyoruz ve ali uçarak şehir merkezine dönerken, ben de seyirtepe'de uzun bir mola veriyorum. bu da o mola esnasında çektiğim bir fotoğraf:
http://img220.imageshack.us/img220/8338/07042012147.jpg
mola sırasında içtiğim sahlep içimi iyice ısıtırken, arkasından gelen çay da beni yeterince canlandırıyor ve artık kendimi sağ salim eve atmak üzere, yeniden yola koyuluyorum. bu da dağ yolunun manzaralı kısmının bittiği noktada çektiğim son bir fotoğraf:
http://img688.imageshack.us/img688/9083/07042012148.jpg
buradan sonrası biraz karışık, tam olarak hatırlayabildiğim söylenemez. bilincim yarı kapalı bir halde, eve güçlükle ulaşıyorum ve bisikletin üzerindeki herşeyi olduğu gibi bırakıp, terli kıyafetlerimi değiştirerek kendimi yatağa atıyorum. normalde bugün bu saatlerde karacabey turunda olmam gerekirdi, ama maalesef hastalığım ve yorgunluğum buna müsaade etmiyor. böylece ben de, dün gece yapmam gereken işi şimdi yaparak fotoları forumda paylaşıyorum :in:
bu arada bizi merak ederek, sesimiz soluğumuz çıkmayınca akşam telefonla arayan Burhan Alfatlı'ya da bir kez daha teşekkür etmek isterim. kısa tanışıklığımız boyunca sıcakkanlılığıyla hep yüzümü güldüren bu güzel insan, kötü günümde de yanımda olabileceğini bu hareketiyle göstermiş oldu.
ve böylece bu anlatımı noktalıyor, askerden geldiğimde yeniden görüşmek üzere şimdilik hoşçakalın diyorum
bursa'da doğmuş büyümüş biri olarak, 7 yıllık eskişehir yaşantımı da içine alan yaşamım boyunca, gerekli imkanlara da sahip olmama rağmen birtakım aksiliklerden dolayı ilkokuldan beri hiç uludağ'a çıkmamıştım. sebepler bana kalsın, ama çok uzun süredir bunun içimde bir ukte olduğunu söylemeliyim. 12 nisan'da askere gideceğimi de göz önünde bulundurarak, birliğime teslim olmadan önce ne pahasına olursa olsun, uludağ'ı mutlaka görmeliydim. böylece bir tur organize ettim... açıkçası en başından beri çeşitli aksilikler çıkıyor ve katılımcı sayısı günden güne artacağına azalıyordu; tüm bunlar adeta bana "yine gidemeyeceksin" mesajı veriyordu, ama ben kafaya koymuştum bir kere. tek başıma da kalsam, hasta da olsam, sakat da kalsam, ne yapıp edip çıkacaktım o dağa :in:
sonunda değerli arkadaşım Ali Gençtürk ile birlikte bu turu hayata geçirdik. Sezer Uysal arkadaşımız ise, işi uzadığı için çok istemesine rağmen bize katılamadı. böylece biz de 2 kişi olarak tura başladık...
buluşma yerinden sonraki ilk durağımız, hiç de uzakta değildi
http://img338.imageshack.us/img338/4151/07042012124.jpg
http://img140.imageshack.us/img140/559/07042012125.jpg
aşağıdaki fotoda ise ali'yi, tur hakkında ufak bir planlama yaparken görüyorsunuz
http://img32.imageshack.us/img32/8421/07042012126q.jpg
ve böylece yemek faslını bitirip, bizi yukarı taşıyacak minibüslere binmek üzere tophane'ye ulaşıyoruz.
http://img72.imageshack.us/img72/5817/07042012127r.jpg
vaktimiz ve enerjimiz bol olsa kendimiz de tırmanabilirdik, ki ikimizin de performansı bu tırmanışa izin verecek seviyede. gel gelelim benim hasta olmam, ertesi gün yapılacak karacabey turuna enerjimiz kalması gerekliliği, ve de vakit darlığından dolayı; sadece inişi bisiklet üzerinde yapmak üzere, yukarıya minibüslerle çıkmayı seçtik. "bu mu sizin geziniz" diyeceklere de böylece şimdiden cevabımızı vermiş olalım :in:
keyifli bir minibüs yolculuğunun ardından, zirveye ulaşıyor ve bisikletlerimizi harekete hazır hale getiriyoruz. bu sırada birkaç fotoğraf çekmeyi de ihmal etmiyoruz
http://img401.imageshack.us/img401/5482/07042012129.jpg
http://img818.imageshack.us/img818/4493/07042012130u.jpg
http://img641.imageshack.us/img641/4186/07042012131.jpg
zirvede dolaşacak yer çok; ancak biz tırmanışı minibüs içinde yapmış olmanın verdiği suçluluk hissiyle, zor olanı seçiyor ve kayak pistine bisikletle tırmanmaya karar veriyoruz
http://img687.imageshack.us/img687/5590/07042012132.jpg
bir kare de ali çekiyor...
http://img513.imageshack.us/img513/2439/070420121321.jpg
... ve yolumuza devam ediyoruz. yukarıya bakınca bulutların oluşturduğu görüntü müthiş, karınca kadar görünen kayakçılar da kimbilir nasıl eğleniyorlar
http://img819.imageshack.us/img819/1962/070420121322.jpg
http://img837.imageshack.us/img837/5710/070420121323.jpg
pistin zirvesine yaklaştıkça aşağıda bıraktığımız manzara güzelleşiyor, ancak biz zirveye ulaşmayı kafaya koyduğumuz için hiç arkamıza bakmadan habire tırmanıyoruz. enerjisi bol ve sağlığı son derece yerinde olan ali, zamanla benden epey bir ileriye gidiyor ve durup durup benim aşağıda karlarla cebelleşen halimi fotoğraflıyor
http://img594.imageshack.us/img594/6010/07042012133.jpg
http://img710.imageshack.us/img710/9313/070420121331.jpg
biz tırmanışa başladığımızda fotoğrafımızı çeken kayakçı da, biz zirveye ulaşana kadar 4-5 defa telesiyejle yukarı çıkıp iniyor ve bu arada her defasında birbirimize gülümsüyoruz. o serin havada, o zorlu tırmanışta bu gülümsemeler içimizi ayrıca ısıtıyor ve bize moral veriyor
nihayet ikimiz de zirvedeyiz... buradaki bir kayaya tırmanıyor ve manzaranın keyfini çıkarmaya başlıyoruz. bir yandan da yanımızda getirdiğimiz kurabiyeleri yemeye başlıyoruz
http://img607.imageshack.us/img607/5149/07042012134.jpg
http://img213.imageshack.us/img213/4408/07042012135.jpg
http://img835.imageshack.us/img835/871/07042012136.jpg
http://img718.imageshack.us/img718/3852/07042012137.jpg
http://img69.imageshack.us/img69/7183/07042012138.jpg
http://img535.imageshack.us/img535/6572/07042012139.jpg
http://img4.imageshack.us/img4/6333/070420121391.jpg
http://img834.imageshack.us/img834/5607/07042012141.jpg
http://img341.imageshack.us/img341/7833/070420121411.jpg
http://img545.imageshack.us/img545/2059/070420121412.jpg
artık yeterince dinlendik, zaman harcadık, aşağı inme vakti :in: sıkıca giyiniyoruz ve bütün inişin belki de en zevkli kısmı olmak üzere, karların üzerinde süper bir iniş yapmak üzere harekete geçiyoruz
böylece bisikletlerimizi yokuş aşağı çeviriyoruz, kendimizi biraz ileri itiyoruz ve bisikletlerimiz hareket ediyor...
bisikletlerimiz duruyor. tekrar itiyoruz, tekrar duruyor. karlara saplandık kaldık, 35 derece eğimde, popomuz selenin üzerinde, ayaklarımız havada, öylece duruyoruz. pedal çevirmek de fayda etmiyor, arka tekerlekler iyice kara gömülüyor.
ali nasıl becerdiyse, bir şekilde yavaş da olsa inmeyi beceriyor. bense ağırlığımı tamamen arkaya vermeme rağmen her defasında birkaç metre ilerleyip yine durunca, daha fazla mücadele etmekten vazgeçiyor ve bisikletten inerek koşaradım inmeye başlıyorum. yol boyunca birkaç defa ayağım kara saplanıyor ve ayakkabım arkada kalıyor, tek ayağım üzerinde kara saplanmamaya çalışarak seke seke geri dönüyor ve ayakkabımı tekrar giyip, yola devam ediyorum. böyle böyle, nihayet asfalta varıyoruz ve karlarla mücadele etmekten kurtuluyoruz.
ikimizin de frenler kısa süreliğine tamamen iptal. sürekli fren yaparak inmeye başlıyoruz ve kısa süre sonra önce disk frenler, sonra da benim arka v-fren kendine geliyor. böylece asıl oraya geliş sebebimiz olan iniş macerası resmen başlamış oluyor :in:
milli park'ın alt girişine kadar sorunsuz bir şekilde, tek solukta iniyoruz. her ne kadar hareketimizi büyük oranda yerçekimi sağlasa da, sert virajlar ve bozuk yolda dengede kalmak için harcadığımız çaba, özellikle hasta olan beni yoruyor ve milli park çıkışında ufak bir mola veriyoruz. bu arada ben de birkaç kare fotoğraf çekiyorum:
http://img256.imageshack.us/img256/1696/07042012142.jpg
http://img534.imageshack.us/img534/1027/07042012143.jpg
http://img221.imageshack.us/img221/4076/07042012144.jpg
bu noktadan sonrası, yine uzun bir iniş. tek bir yerde, manzaranın bir fotoğrafını almak üzere kısacık bir mola veriyorum...
http://img803.imageshack.us/img803/6567/07042012146.jpg
... ve ali'ye yetişmek üzere tüm hızımla yola devam ediyorum.
kısa süre sonra jandarma'nın önünde ali'yi görüyorum. kenara çekmiş beni bekliyor. burnum tıkalı olduğu için basınç farkından dolayı kulaklarım fena halde tıkanmış, birşeyler söylüyor ama duymuyorum. dudak okuyarak anlaşıyoruz ve bluetooth'ları açıp, çektiğimiz fotoları paylaşıyoruz. bu arada ali'nin beni beklerken km sayacından okuduğu ortalama hız ve maksimum hız değerlerini de paylaşalım
http://img864.imageshack.us/img864/9980/070420121461.jpg
http://img690.imageshack.us/img690/6296/070420121462.jpg
aslına bakarsanız böyle bir iniş için çok da yüksek sayılmaz, ne de olsa dişli lastikler bizi yavaşlatıyor ve rüzgar da zaman zaman bizi zor durumda bırakıyor. ayrıca virajların da etkisi var... ali'yi bilmem ama ben bir virajın tam çıkışına doğru, arka tekerleği biraz savurarak dönmek zorunda kaldım ve virajı anca alabildim. yine de rahat bir inişti diyebiliriz...
bu arada ali'nin bir toplantıya yetişmesi gerekiyor, bense hem hastalıktan dolayı hem de üşümemek için giydiğim kat kat kalın kıyafetler yüzünden yorgunluktan ölüyorum. daha fazla birlikte kalmanın bir anlamı yok, vedalaşıyoruz ve ali uçarak şehir merkezine dönerken, ben de seyirtepe'de uzun bir mola veriyorum. bu da o mola esnasında çektiğim bir fotoğraf:
http://img220.imageshack.us/img220/8338/07042012147.jpg
mola sırasında içtiğim sahlep içimi iyice ısıtırken, arkasından gelen çay da beni yeterince canlandırıyor ve artık kendimi sağ salim eve atmak üzere, yeniden yola koyuluyorum. bu da dağ yolunun manzaralı kısmının bittiği noktada çektiğim son bir fotoğraf:
http://img688.imageshack.us/img688/9083/07042012148.jpg
buradan sonrası biraz karışık, tam olarak hatırlayabildiğim söylenemez. bilincim yarı kapalı bir halde, eve güçlükle ulaşıyorum ve bisikletin üzerindeki herşeyi olduğu gibi bırakıp, terli kıyafetlerimi değiştirerek kendimi yatağa atıyorum. normalde bugün bu saatlerde karacabey turunda olmam gerekirdi, ama maalesef hastalığım ve yorgunluğum buna müsaade etmiyor. böylece ben de, dün gece yapmam gereken işi şimdi yaparak fotoları forumda paylaşıyorum :in:
bu arada bizi merak ederek, sesimiz soluğumuz çıkmayınca akşam telefonla arayan Burhan Alfatlı'ya da bir kez daha teşekkür etmek isterim. kısa tanışıklığımız boyunca sıcakkanlılığıyla hep yüzümü güldüren bu güzel insan, kötü günümde de yanımda olabileceğini bu hareketiyle göstermiş oldu.
ve böylece bu anlatımı noktalıyor, askerden geldiğimde yeniden görüşmek üzere şimdilik hoşçakalın diyorum