Süleyman Şatır
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 22 Mart 2005
- Mesaj
- 1.151
- Tepki
- 2.733
- Şehir
- Fatih / İstanbul
21 Mayıs 2005 Cumartesi…
Marmara turumuzun son günü… Bugün Lapseki'den Biga'ya gideceğiz… Aslında gezimiz Biga - Erdek, Erdek'ten sonra Kapıdağ Yarımadası'nı dolaşarak Bandırma'ya kadar sürecekti… İstanbul'a dönüş de Bandırma'dan feribotla olacaktı…
Ne yazık ki, sabah Lapseki'de uyandığımızda hava yine bozmuştu… Bulutlu ve çok rüzgarlı bir hava… Necati Bey, sabah erkenden bizi uyandırdı… Kahvaltıyı otelde yaptık…
Ve 08:30'da tekrar yollara koyulduk… Biga'ya kadar 60 km yolumuz var… Ancak, rüzgar tam cepheden esiyor… Yol denize paralel, hatırı sayılır çıkış ve inişlerle devam ediyor…
Çıkışlarda tepe rüzgarı kestiği için, biraz rüzgardan tasarruf ediyoruz… Cahit, 15-20 km sonra içeriye doğru döneceğiz, rüzgarı o zaman yandan alacağız diyor…
Saat 09:15'te, Adatepe'den geçiyoruz… 10. km'deyiz… Önümüzdeki tepeyi tırmanırken, biraz önce yanımızdan hızla geçen Jandarma minübüsünün ilerde beklediğini görüyoruz… Bir kamyonet şarampole uçmuş. Yolun ortasında da gazetelerle örtülü birisi yatıyor…
Herhalde araba şarampole uçmadan asfalt üstünde birkaç takla atmış… Yerlerde evrak çantası, kağıtlar, defterler… Bu kaza hepimizi çok etkiliyor… Daha fazla resim çekmeme müsaade etmiyorlar…
Tekrar yollara düşüyoruz. 17. km'de Şevketiye'den geçiyoruz. Hala denize yakın ve paralel gidiyoruz. Tabii rüzgar da cepheden ve çok kuvvetli esiyor… Karşıdan okul gezi otobüsleri peşpeşe geliyor…
Yol Güreci'den sonra içerilere ve orman içine dönünce, gerçekten de rüzgar etkisini kaybediyor… Hafif iniş ve çıkışlarla yola devam ediyoruz… Necati Bey ve Cahit önümde gidiyorlar… Ben resim çekmek için sürekli duruyorum…
Yolda pekçok çeşme gördüğüm halde hiç durmamıştım ama, 'içilebilir su' tabelasını görünce mataramı doldurmaya karar veriyorum… Baktım Cahit de durdu…
'İçilebilir su' kuyu suyu gibi tatsız tutsuz bir suydu… Mataramı doldurduktan sonra tekrar yola koyuldum. Benden sonra Cahit, çeşmenin arkasına bakmış… Havuz gibi bir yerden gelen suyun içi pislik içindeymiş… Biz de bu suyu içmiştik… Bundan sonra yollardaki çeşmelerden su içmemeye karar verdik…
Yol iniş ve çıkışlarla devam ediyor… Rüzgar hala var, ama sabah ki kadar kuvvetli değil… 36. km'de Çınardere'den geçiyoruz… Saat 11:30… Yolun iki tarafı çeltik tarlaları ile çevrili…
39. km'de, Balıklıçeşme'den, 44. km'de Göktepe'den geçiyoruz… Biga girişinde 5-6 km duble yol inşaatı var… Tozdan gözgözü görmüyor…
Ve, 59. km'de Biga'ya giriyoruz… Saate bakıyoruz 12:40… Buradan Erdek'e daha 70 km var… Rüzgara karşı 70 km daha… Arada kalabileceğimiz bir yerleşim yeri de yok…
Biga'da kalmaya karar veriyoruz… Cahit dönecek, çünkü Pazartesi günü okulda olması gerekiyor…
Dünkü otel maceramızdan dolayı, önce kalacak yerimizi ayarlamak istiyoruz… Öğretmenevi'nde yer yok ama, şehir içindeki Şahin Otel'de kişi başı 15 YTL'den yer buluyoruz… Necati Bey'in namaz kılabilmesi için cami de çok yakın… Otelde yelkenci öğrenciler de var… Ertesi gün Karabiga'ya gideceklermiş…
Yemek yedikten sonra da Cahit'i yolcu ediyoruz… 14:30'da Lüleburgaz'a direk giden otobüsle bizden ayrılıyor…
Pazar sabahı sağanak halinde yağmurla uyanıyoruz… Şakır şakır yağmur yağıyor… Kahvaltıya iniyoruz… Yelkenciler de yağmurun dinmesini bekliyorlar ama, yağmurun dineceği yok. Zaten Meteoroloji de yağmurun Salı gününe kadar süreceğini söylemişti…
Kahvaltımızı yaptıktan sonra bizde dönmeye karar veriyoruz… Çantaları bisikletlere yükledikten sonra, yağmur altında Terminal'e doğru gidiyoruz… Döneceğimize üzülüyorum ama, gerçekten de çok yağmur yağıyor…
İstanbul'a gidecek araba 10:00'da… Yani 10 dakika sonra kalkacak… Alelacele bisikletleri otobüsün bagajına yerleştiriyoruz ve yerimize oturuyoruz… Otobüs Lapseki'den feribotla Gelibolu'ya geçerek, Tekirdağ üzerinden İstanbul'a gidecek…
Yolda, yağmur o kadar şiddetli yağıyor ki, otobüsün silecekleri yetişemiyor… Yağmur Tekirdağ'a kadar aralıklarla sürdü… Saat 17:00'de İstanbul'a ulaştığımızda ise, yağmurdan eser yoktu…
Otogar'da indikten sonra ben Fatih'e gitmek için Metro'ya doğru ilerlerken, Necati Bey de bisikletle Bakırköy'e doğru yöneldi…
4. gün, 21 Mayıs Cumartesi
Lapseki'den çıkış : 08:30
Biga'ya varış : 12:40
Yapılan km : 59,19 km (Lapseki - Biga)
Bisiklet üstünde geçen zaman : 03:57:00 saat
Maksimum hız : 48,6 km/saat
Ortalama hız : 16,6 km/saat
Toplam yapılan km : 279,74 km
Marmara turumuzun son günü… Bugün Lapseki'den Biga'ya gideceğiz… Aslında gezimiz Biga - Erdek, Erdek'ten sonra Kapıdağ Yarımadası'nı dolaşarak Bandırma'ya kadar sürecekti… İstanbul'a dönüş de Bandırma'dan feribotla olacaktı…
Ne yazık ki, sabah Lapseki'de uyandığımızda hava yine bozmuştu… Bulutlu ve çok rüzgarlı bir hava… Necati Bey, sabah erkenden bizi uyandırdı… Kahvaltıyı otelde yaptık…
Ve 08:30'da tekrar yollara koyulduk… Biga'ya kadar 60 km yolumuz var… Ancak, rüzgar tam cepheden esiyor… Yol denize paralel, hatırı sayılır çıkış ve inişlerle devam ediyor…
Çıkışlarda tepe rüzgarı kestiği için, biraz rüzgardan tasarruf ediyoruz… Cahit, 15-20 km sonra içeriye doğru döneceğiz, rüzgarı o zaman yandan alacağız diyor…
Saat 09:15'te, Adatepe'den geçiyoruz… 10. km'deyiz… Önümüzdeki tepeyi tırmanırken, biraz önce yanımızdan hızla geçen Jandarma minübüsünün ilerde beklediğini görüyoruz… Bir kamyonet şarampole uçmuş. Yolun ortasında da gazetelerle örtülü birisi yatıyor…
Herhalde araba şarampole uçmadan asfalt üstünde birkaç takla atmış… Yerlerde evrak çantası, kağıtlar, defterler… Bu kaza hepimizi çok etkiliyor… Daha fazla resim çekmeme müsaade etmiyorlar…
Tekrar yollara düşüyoruz. 17. km'de Şevketiye'den geçiyoruz. Hala denize yakın ve paralel gidiyoruz. Tabii rüzgar da cepheden ve çok kuvvetli esiyor… Karşıdan okul gezi otobüsleri peşpeşe geliyor…
Yol Güreci'den sonra içerilere ve orman içine dönünce, gerçekten de rüzgar etkisini kaybediyor… Hafif iniş ve çıkışlarla yola devam ediyoruz… Necati Bey ve Cahit önümde gidiyorlar… Ben resim çekmek için sürekli duruyorum…
Yolda pekçok çeşme gördüğüm halde hiç durmamıştım ama, 'içilebilir su' tabelasını görünce mataramı doldurmaya karar veriyorum… Baktım Cahit de durdu…
'İçilebilir su' kuyu suyu gibi tatsız tutsuz bir suydu… Mataramı doldurduktan sonra tekrar yola koyuldum. Benden sonra Cahit, çeşmenin arkasına bakmış… Havuz gibi bir yerden gelen suyun içi pislik içindeymiş… Biz de bu suyu içmiştik… Bundan sonra yollardaki çeşmelerden su içmemeye karar verdik…
Yol iniş ve çıkışlarla devam ediyor… Rüzgar hala var, ama sabah ki kadar kuvvetli değil… 36. km'de Çınardere'den geçiyoruz… Saat 11:30… Yolun iki tarafı çeltik tarlaları ile çevrili…
39. km'de, Balıklıçeşme'den, 44. km'de Göktepe'den geçiyoruz… Biga girişinde 5-6 km duble yol inşaatı var… Tozdan gözgözü görmüyor…
Ve, 59. km'de Biga'ya giriyoruz… Saate bakıyoruz 12:40… Buradan Erdek'e daha 70 km var… Rüzgara karşı 70 km daha… Arada kalabileceğimiz bir yerleşim yeri de yok…
Biga'da kalmaya karar veriyoruz… Cahit dönecek, çünkü Pazartesi günü okulda olması gerekiyor…
Dünkü otel maceramızdan dolayı, önce kalacak yerimizi ayarlamak istiyoruz… Öğretmenevi'nde yer yok ama, şehir içindeki Şahin Otel'de kişi başı 15 YTL'den yer buluyoruz… Necati Bey'in namaz kılabilmesi için cami de çok yakın… Otelde yelkenci öğrenciler de var… Ertesi gün Karabiga'ya gideceklermiş…
Yemek yedikten sonra da Cahit'i yolcu ediyoruz… 14:30'da Lüleburgaz'a direk giden otobüsle bizden ayrılıyor…
Pazar sabahı sağanak halinde yağmurla uyanıyoruz… Şakır şakır yağmur yağıyor… Kahvaltıya iniyoruz… Yelkenciler de yağmurun dinmesini bekliyorlar ama, yağmurun dineceği yok. Zaten Meteoroloji de yağmurun Salı gününe kadar süreceğini söylemişti…
Kahvaltımızı yaptıktan sonra bizde dönmeye karar veriyoruz… Çantaları bisikletlere yükledikten sonra, yağmur altında Terminal'e doğru gidiyoruz… Döneceğimize üzülüyorum ama, gerçekten de çok yağmur yağıyor…
İstanbul'a gidecek araba 10:00'da… Yani 10 dakika sonra kalkacak… Alelacele bisikletleri otobüsün bagajına yerleştiriyoruz ve yerimize oturuyoruz… Otobüs Lapseki'den feribotla Gelibolu'ya geçerek, Tekirdağ üzerinden İstanbul'a gidecek…
Yolda, yağmur o kadar şiddetli yağıyor ki, otobüsün silecekleri yetişemiyor… Yağmur Tekirdağ'a kadar aralıklarla sürdü… Saat 17:00'de İstanbul'a ulaştığımızda ise, yağmurdan eser yoktu…
Otogar'da indikten sonra ben Fatih'e gitmek için Metro'ya doğru ilerlerken, Necati Bey de bisikletle Bakırköy'e doğru yöneldi…
4. gün, 21 Mayıs Cumartesi
Lapseki'den çıkış : 08:30
Biga'ya varış : 12:40
Yapılan km : 59,19 km (Lapseki - Biga)
Bisiklet üstünde geçen zaman : 03:57:00 saat
Maksimum hız : 48,6 km/saat
Ortalama hız : 16,6 km/saat
Toplam yapılan km : 279,74 km