Orhan Kılıç
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 30 Ocak 2010
- Mesaj
- 1.478
- Tepki
- 2.263
- Şehir
- İstanbul
Sabah 6.30 da telefonun sesiyle uyandım. Arayan Biroldu. Geliyorum ama saatler ileri alındı mı dedi. Yarın alınacak dedim. Kalkmama yarım saat vardı ama bu kadar süre için yatılmazdı. İçime kurt düştü saatler ileri alınmayacaktı ama ya yanılıyorsam dedim. Hemen saati ekranın bir köşesinde gösteren bir kanal buldum. Saatler ileri alınmamıştı. Yenikapı’da Birol ile buluşup feribota bindik.
(link)
(link)
Feribot hareket etti ve bizde arka balkona oturup İstanbul manzarasının keyfini sürmeye başladık.
(link)
Balık halinde kasalar gelecek balıkları bekliyor ama her halde daha çok bekleyecekler, denizde balık kalmadı.
(link)
(link)
(link)
Ne kadar çok anten çanağı olduğu sizinde dikkatinizi çekti mi?
(link)
(link)
(link)
Artık kıyıdan iyice uzaklaştık ve üşümeye başladık.
(link)
Başka bir tura giden arkadaşlarla karşılaşıp selamlaştık.
(link)
Yalova Pastanesine girip çaylarımızı içip kahvaltı yaparken Anadolu yakasından gelen gurupta pastaneye geldi. Doğrusu bu ya bu kadar kalabalık olacağımızı hiç tahmin etmiyordum. Uzun zamandan beri görüşemediğim dostlar da vardı. Sürpriz tur Su Düşen Şelalesiydi. Bir veya birkaç kişi hariç hepimiz ilk kez Su Düşen e gidecektik. Sadece yokuş çıkacağımızı biliyordum.
(link)
(link)
(link)
(link)
İhsan bir çırpıda yandaki kasaptan tavuk pirzola ve köfte almış geldi. Hesap adam başı 5 TL. Ekmekler de fiyata dahil. (link)
Pastanenin Rizeli sahibinin ilginç bir giyim tarzı vardı. Çok hoşsohbet, tipik Karadenizli espri anlayışı olan iyi bir insan.
(link)
Sabah Eskihisardan Topçular’a geçip Çınarcık a doğru pedal çeviren sevgili Günkut, Korsan Hasan ve Şefik fotoğraf molası verdiğimizde bize yetişip geçmişlerdi. Yol kenarındaki kamelyalardan birisinde oturduklarını görünce Birol ile birlikte durduk. Fotoğraflar çekildi, sohbet koyulaştı.
(link)
İnsanın yolda dostları ile karşılaşması ne kadar güzel oluyor. Bu arada gurup toparlandı.
(link)
(link)
(link)
Sonunda yolcu yolunda gerek deyip yola koyulmadan kamelyadan görünen manzarayı görüntüledim.
(link)
Su Düşen yoluna saptıktan az sonra beklenen yokuş başladı. Yokuşu çıkarken sağdaki manzarayı görünce geri dönüp durdum.
(link)
İhsan Su Düşen e hiç gitmediğinden ben yapabilir miyim diye soran Emine yaparsın yol düz demiş. Emin yokuşu görünce bu iş bana göre değilmiş kim demişti yol düz diye söylendi.
(link)
(link)
(link)
Fotoğraf çekimini tamamlayıp tekrar yokuşa baktığımda şartların zorluğu olanca çıplaklığı ile ortadaydı.
(link)
Yokuşu bitirip Üvezhoca köyüne geldiğimde Birol çeşmenin başında bekliyordu. Kahveye gidip çay içmeye karar verdik. Köylüler eksik olmasınlar çok yardımcı oldular. Önümüzde çok yokuş olduğunu söyleyen mi istersiniz, o yokuşları çıkamazsınız diyen mi istersiniz, vazgeçin diyen mi? Söyledikleri tek olumlu şey önümüzde 7 km olduğu, 2 çıkış 1 iniş yapacağımızdı. Bu arada gurup önümüzden geçip devam etti ve bizde yola çıktık. Köy içinde kısa fakat çok bir dik bir yokuştan sonra gördüğüm manzara durmama neden oldu. Bu arada İhsan burada manzara çok güzel mangalı burada yakalım, Birol’a seslenin geri dönsün diyordu.
(link)
(link)
Yol kenarında otlayan bir boğa işi gücü bırakıp beni seyre dalınca aklıma üzerimdeki kırmızı giysi nedeniyle saldırıya uğrayabileceğim gelince boğaya en uzak noktadan geçtim, nazik bir şekilde selamlayarak boğayı. Çıkış bittikten sonra süzülerek indim. Önümdeki Birol uçup gitmişti, arkamdakiler ise gözden kaybolmuştu. Alabalık tesisleri 1 km tabelası ile geldik diye rahatladım.
(link)
Tesise gelince yolun devam ettiğini gördüm ama çok uzakta olamazdı şelale.
(link)
Tekrar çıkmaya başladıktan bir süre sonra Şelalenin girişine geldim.
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Ortam çok güzeldi. Çok kalabalık değildi. Ama yazın bu zevki tadabileceğinizi zannetmiyorum. Kalabalıktan ne yolda bisiklet sürebilirsiniz, ne burada oturacak yer bulabilirsiniz. Şimdi bile dere kenarına kendinden başkasını düşünmeyenlerin attığı çöpler ve yetersiz çöp kutularının yanında yerlere taşanlar yazın burada çöp dağları oluşmasına neden olur. (link)
Devamı edecek…………..
(link)
(link)
Feribot hareket etti ve bizde arka balkona oturup İstanbul manzarasının keyfini sürmeye başladık.
(link)
Balık halinde kasalar gelecek balıkları bekliyor ama her halde daha çok bekleyecekler, denizde balık kalmadı.
(link)
(link)
(link)
Ne kadar çok anten çanağı olduğu sizinde dikkatinizi çekti mi?
(link)
(link)
(link)
Artık kıyıdan iyice uzaklaştık ve üşümeye başladık.
(link)
Başka bir tura giden arkadaşlarla karşılaşıp selamlaştık.
(link)
Yalova Pastanesine girip çaylarımızı içip kahvaltı yaparken Anadolu yakasından gelen gurupta pastaneye geldi. Doğrusu bu ya bu kadar kalabalık olacağımızı hiç tahmin etmiyordum. Uzun zamandan beri görüşemediğim dostlar da vardı. Sürpriz tur Su Düşen Şelalesiydi. Bir veya birkaç kişi hariç hepimiz ilk kez Su Düşen e gidecektik. Sadece yokuş çıkacağımızı biliyordum.
(link)
(link)
(link)
(link)
İhsan bir çırpıda yandaki kasaptan tavuk pirzola ve köfte almış geldi. Hesap adam başı 5 TL. Ekmekler de fiyata dahil. (link)
Pastanenin Rizeli sahibinin ilginç bir giyim tarzı vardı. Çok hoşsohbet, tipik Karadenizli espri anlayışı olan iyi bir insan.
(link)
Sabah Eskihisardan Topçular’a geçip Çınarcık a doğru pedal çeviren sevgili Günkut, Korsan Hasan ve Şefik fotoğraf molası verdiğimizde bize yetişip geçmişlerdi. Yol kenarındaki kamelyalardan birisinde oturduklarını görünce Birol ile birlikte durduk. Fotoğraflar çekildi, sohbet koyulaştı.
(link)
İnsanın yolda dostları ile karşılaşması ne kadar güzel oluyor. Bu arada gurup toparlandı.
(link)
(link)
(link)
Sonunda yolcu yolunda gerek deyip yola koyulmadan kamelyadan görünen manzarayı görüntüledim.
(link)
Su Düşen yoluna saptıktan az sonra beklenen yokuş başladı. Yokuşu çıkarken sağdaki manzarayı görünce geri dönüp durdum.
(link)
İhsan Su Düşen e hiç gitmediğinden ben yapabilir miyim diye soran Emine yaparsın yol düz demiş. Emin yokuşu görünce bu iş bana göre değilmiş kim demişti yol düz diye söylendi.
(link)
(link)
(link)
Fotoğraf çekimini tamamlayıp tekrar yokuşa baktığımda şartların zorluğu olanca çıplaklığı ile ortadaydı.
(link)
Yokuşu bitirip Üvezhoca köyüne geldiğimde Birol çeşmenin başında bekliyordu. Kahveye gidip çay içmeye karar verdik. Köylüler eksik olmasınlar çok yardımcı oldular. Önümüzde çok yokuş olduğunu söyleyen mi istersiniz, o yokuşları çıkamazsınız diyen mi istersiniz, vazgeçin diyen mi? Söyledikleri tek olumlu şey önümüzde 7 km olduğu, 2 çıkış 1 iniş yapacağımızdı. Bu arada gurup önümüzden geçip devam etti ve bizde yola çıktık. Köy içinde kısa fakat çok bir dik bir yokuştan sonra gördüğüm manzara durmama neden oldu. Bu arada İhsan burada manzara çok güzel mangalı burada yakalım, Birol’a seslenin geri dönsün diyordu.
(link)
(link)
Yol kenarında otlayan bir boğa işi gücü bırakıp beni seyre dalınca aklıma üzerimdeki kırmızı giysi nedeniyle saldırıya uğrayabileceğim gelince boğaya en uzak noktadan geçtim, nazik bir şekilde selamlayarak boğayı. Çıkış bittikten sonra süzülerek indim. Önümdeki Birol uçup gitmişti, arkamdakiler ise gözden kaybolmuştu. Alabalık tesisleri 1 km tabelası ile geldik diye rahatladım.
(link)
Tesise gelince yolun devam ettiğini gördüm ama çok uzakta olamazdı şelale.
(link)
Tekrar çıkmaya başladıktan bir süre sonra Şelalenin girişine geldim.
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Ortam çok güzeldi. Çok kalabalık değildi. Ama yazın bu zevki tadabileceğinizi zannetmiyorum. Kalabalıktan ne yolda bisiklet sürebilirsiniz, ne burada oturacak yer bulabilirsiniz. Şimdi bile dere kenarına kendinden başkasını düşünmeyenlerin attığı çöpler ve yetersiz çöp kutularının yanında yerlere taşanlar yazın burada çöp dağları oluşmasına neden olur. (link)
Devamı edecek…………..