Gittik, yarıştık, sağ salim kazasız belasız bitirdik.. Hem organizasyonla ilgili fikirlerimi, hem yarışla ilgili raporumu yazayım.
Öncelikle yarışın yapıldığı bölge, yani Fatih Sultan Mehmet köprüsü çevresi, Beykoz, yarış için çok güzel bir alan.. Federasyon yarışı uluslararası boyuta taşımak istiyor ve bunun için doğru bir bölge seçmiş. Yalnız sanıyorum trafiğe kapatma gibi sebeplerle hayat akışı aksamasın diye, yarışın başlama saati çok erkene alınmıştı. Yine de sorunsuz, renkli, keyifli bir organizasyon oldu. Ben bir aksaklığa denk gelmedim.
Geçtiğimiz nisan ayı başında, kondüsyon da tutmuşken, kendime dolu bir yarış programı yapmıştım. Hem triatlonda deneyim kazanmak için sprint ve olimpik mesafe bir kaç yarış koşacaktım, hem de belki çıkarda giderim diye Fransa'daki UTMB için puan veren 2 tane ultratrail koşmayı planlıyordum. Fakat nisan ayında ciğerlere inmeli ağır bir korona geçirip 8 gün de hastane de kalınca, planlar değişti. Hastaneden çıktığım gün bu yarışın duyurusu yapılmıştı. O gün kendi kendime "yetişirsem buna katılırım, güzel de olur" dedim. O açıdan da benim için önemli bir yarış oldu.
Mayıs ayında hafif yürüyüşlerle ama koşarken ulaştığım nabız değerleri ile tekrar başladım. Yavaş yavaş toparladım. Açıkçası sıcaklarda koşuya pek yüklenemedim, yüzmeyi de daha iyi çalışabilirdim. Bisiklete ise mesai harcadım diyebilirim.
Benim en güvendiğim dal koşu, ortada yüzme, en kötü olduğum ise bisiklettir. Fakat hastalık sonrası biraz işler karıştı
)
Yarış günü start Kanlıca İskelesi'nden saat 6.30 da verileceğinden ve ben de İstanbul'un öteki ucundan geleceğim için sabah 4'de kalktım. Zaten bütün gece yarışı düşündüm ve açıkçası biraz heyecan yaptım. Yüzme etabı konusunda özellikle heyecanlıydım. Teknik toplantıyı dinledim, boğazda daha önce yüzen arkadaşların raporlarını okudum ve burada sağolsun Oxsy hocam da bilgi verdi ama denemeden bilemiyorsunuz. Oldukça erken bir saatte alanda oldum. Bir kaç terslik yaşadım, çip eşimde kaldı zannettim peşinden koştum, onda değil önümde duruyormuş meğerse. Yani biraz panik yaşadım. Neyse paldır küldür hazırlandım ve yüzme startı için Kanlıca'ya yarışmacıları taşıyan otobüse yetiştim.
Yüzme startı verildi ve ben de yarış öncesi öğrendiklerimi uygulamaya başladım. 100 - 150 metre kadar açılıp, Karadeniz akıntısını yakalayıp, köprüyü geçene kadar devam edip, sonra ufak ufak sollayıp kıyıya yanaşıp, dubadan dönecek ve yüzme bitimine ulaşacaktım. Suyun fazla soğuk olup rahatsız etme ihtimali beni biraz korkutuyordu. Çevremde de büyük çoğunluğun wetsuit giydiğini görünce endişem artmıştı zaten. Suya atladık ve tüm düşünceler, endişeler bitti. Başladım yüzmeye. Suyun ısısı süperdi
İmkanım olsa da wetsuit kullanmazdım. Avantaj sağlar mı bilmiyorum, o halde ayrı tabii
) Akıntıyı yakaladığımı hissettim ve köprüye kadar sorunsuz ve güzel bir şekilde yüzdüm. Saat yüz metreyi ortalama 1 dk 12 sn gibi bir hızla yüzdüğümü gösteriyordu. Benim için iyi bir hız. Ben havuzda 2 km'yi 40 dk'da yüzebiliyorum. Beni o ana kadar rahatsız eden tek şey, eski olduğu için buğu yapan gözlüğüm oldu
Sipariş ettiğim yeni gözlük gelmedi, ben de eskisini kullandım. Fakat arada çıkarıp suya sokup nerede olduğumu görmem gerekti.
Köprüyü geçip biraz ilerledikçe akıntının azaldığını hissetmeye başladım. Sonra farkettim ki kıyıya biraz erken ve fazla yaklaşmışım. Daha sonra kafamı kaldırıp baktığımda solumuza alıp geçmemiz gereken sarı sığlık dubası oldukça sağımda kalmış. Bu sefer yolu uzatıp dubaya doğru yüzmek zorunda kaldım. Dubaya geldiğimde görevlilerinde uyarısı ile dubayı soluma alıp etrafında dönmeye çalıştım fakat duba gidiyordu, ben de bir türlü dönemiyordum. Aaaa meğer duba kayalıkların üzerinde sabitmiş, giden ise benmişim
)) Öyle bir akıntı vardı orada.. İnanın dubayı döneyim diye tutunup kendimi çekmek zorunda kaldım. Oradan kıyıya doğru yüzdüm ve çıkışa geldim, saatte yüzme seansını sonlandırdım ve hızla değişim alanına koşmaya başladım.
Terslik değişim alanında da devam etti.. Kullandığım Suunta Spartan "kaydediyor" ibaresi göstererek takılı kaldı. Çok nadir karşılaştığım bir şey bu.. Daha önce bir kaç defa olmuştu. Bu sefer başladım onu kurcalamaya. O bitti arkasından trisuiti sıyırıp nabız bandı takmaya çalıştım.. Sonra ayakkabıları giyeyim falan derken anca çıkabildim bisikleti alıp değişim alanından.. Yüzmede benden sonra gelen bir çok kişi bisikletini kaptı gitti
Sonradan öğrendiğim ki 2400 metreyi 37 dakikada yüzmüşüm. Kaldı ki o duba macerası ile 2500 olmuştur. Hatam ve acemiliğim yüzünden tahminen 6 7 dk. yüzme etabında kaybettim. İlk değişim alanından ise -inanılmaz ama- tamı tamına 5 küsür dakikada çıkmışım. Gerçekten inanılmaz oyalanmışım. Sırf bu ikisinde kaybettiğim süre ciddi bir pozisyon kaybetmeme sebep olmuş.
Ve geldik bisiklete.. Aslında ben bisiklet parkuru için de endişe taşıyordum. Çünkü ilk 1.5 km'si köprüyü çıkana kadar tamamen yokuş ve eğim yüzde 10'lara varıyor. Fakat korktuğum başıma gelmedi. Hem eğim olan kısmı oldukça rahat çıktım, hem de yolda sıkıntı yaşamadan asıldım pedallara.. Bisikletim TT bisiklet olmadığı gibi aero bar da takmadım. Artık takacağım fakat tecrübe etmeden yarış için böyle bir şey kullanmak istemedim. Bütün yolu drop bara inerek sürdüm. Nabzımı ara ara dinlendirsem de genel olarak sert bir sürüş oldu. 40 kmlik parkuru 1 saat 15 dk'da, 31 km hız ortalaması ile bitirmişim. Elbette daha iyisi olur ama antrenman yaptıkça.. Dediğim gibi ben bisikletimin zayıf olduğunu düşünüyorum, hepi topu 1.5-2 senedir kullanıyorum bisiklet. Ama bu sonuçtan şikayet edemem. Bu arada bisiklet etabında boğaz köprüsünden 4 kere geçtik ve tem üzerinde sürdük. İnanılmaz eğlenceli ve keyifli bir deneyimdi.. Bir de arada kendi ayarınızda bir katılımcı ile ufaktan çekişiyorsunuz, o kısmı da çok eğlenceli..
40 Km'lik bisiklet etabını 31 km hız ortalaması ile 1 saat 15 dk'da bitirdikten sonra geldik yine değişim alanına.. Bir insanın bisikleti bırakıp kaskı çıkarıp koşu ayakkabısı giymesi ne kadar sürebilir ? Ben 3 dakikaya yakın sürdürmeyi başarmışım
)) Gerçekten bu değişim alanlarını çalışmam lazım. İnsanların toplam 2-3 dakika harcadığı şeylere ben 7-8 dakika harcamışım.
Koşu etabına başladım ve boğaz hattı üzerinde 3.3 km'den oluşan 3 tur tamamlayıp 10 km'de bitirmek üzere koşmaya başladık. Ben burada çok ilginç bir şey yaşadım. Koşuyorum koşuyorum ama bacaklarım külçe gibi.. Kalkmıyor, gitmiyor.. Kendi kendime "Allah Allah neden koşamıyorum ya, bisiklette çok mu yüklendim" dedim hatta.. Sonra saatime baktım ki 4.30 pace ile koşuyormuşum. Bu benim için, hele de 2 etap üstüne, kötü bir hız değil. Şikayet edebileceğim bir hız hiç değil. Hele ki koşu hızımda, korona sonrası biraz gerileme mevcutken.. Öyle öyle koşu etabını da 45 dk'da bitirdim. koşarken bayağı bir dalak şişmesi yaşadım. Sanıyorum bisiklet üzerinde sıvıyı bol bol alıp, koşu kasları ısınmadan koştuğum için olsa gerek.. Ama ilk kez başıma gelmediği için, bir şekilde kontrol ettim.
Sonuç olarak 2 saat 48 dakika ile ilk olimpik triatlonumu bitirmiş oldum. Daha önce sprint triatlona katılmıştım. Bu ikinci oldu. Eksiklerimi gördüm, tecrübe kazandım, çok eğlendim ve çok keyif aldım. Sağlıklı ve rahat bir biçimde bitirdim. Şimdi keşke yarış olsa da gitsek diyorum
))
Çok tebrik ederim. Nice sağlıklı yarışlara..