Bisikletimle Türkiye Yollarında, 4. Etap, İzmir - Çanakkale

4. Etap İZMİR - ÇANAKKALE

20 Haziran 2010, Pazar, 20. gün, İzmir - Dikili

Dünkü rüzgara karşı sürüşün yorgunluğunu, iyi bir uykuyla unuttum.
http://i51.tinypic.com/2rnyeqp.jpg

İzmir, çatılar ve uzakta Konak.
http://i33.tinypic.com/wk4myc.jpg

Öğretmenevinden beni almaya Alper bey geldi. Doğru, Karşıyaka rıhtımında bizi bekleyen arkadaşların yanına gittik.
http://i35.tinypic.com/huqfxi.jpg

http://i35.tinypic.com/8zof20.jpg

Geçtiğimiz yol, aynı güzel Mersin’imin sahil yolu…
http://i38.tinypic.com/15qfecp.jpg

İzmir Belediyesi bisikletçilere, 16.5 kilometrelik bir parkur hediye etmiş…
http://i54.tinypic.com/mkxh7p.jpg

Kıyı boyunca devam ediyor.
http://i37.tinypic.com/28vzyp1.jpg

Bir yerden sonra bisiklet yolunu bırakıp, sokaklardan devam ettik hedefimize doğru.
http://i37.tinypic.com/vg611.jpg

Gabarimizi, kütlemizi kontrol ettik, dar yer neme lazım…
http://i37.tinypic.com/302m5g6.jpg

Nedense burada, hep beraber fotoğraf çekilesim geldi…
http://i37.tinypic.com/2d76kcl.jpg

Sokaklardan, caddelerden yola devam.
http://i33.tinypic.com/291mgsw.jpg

http://i33.tinypic.com/scaucg.jpg

Dikili’de kalacağımı öğrenen Alper bey, orada yaşayan Selman Korkmaz beyi arayıp, bir misafir göndereceklerini söyledi. Tesadüf İzmir’de olan Selman bey biraz sonra arabasıyla yanımızdan geçti ve ilerideki benzincide bizi bekledi. Bir ön tanışma yapmış olduk.

İlerdeki bir kavşakta durup kahvede çay içtik, biraz dinlendik.

Sonra da çorbacıda duruyor gibi yaptık, fakat yeni çay içtiğimiz için gerek olmadığını düşünerek, yola devam ettik.

Ekip o kadar iyi ki; son sürat, ama bol bol sohbet ederek Menemen’i geçip, geldik Aliağa’ya.
http://i37.tinypic.com/8xrbye.jpg

Karnımız acıkmıştı, bu lokantada ekmek arası leziz bir şeyler yedik.
http://i34.tinypic.com/33115og.jpg

Aliağa Petrol rafinerisi arkamdaki.
http://i34.tinypic.com/x5bd5g.jpg

Arkadaşlarım denize girecekleri plaja kadar bana yoldaşlık ettiler. Ama artık ayrılma zamanı. Ve benim sevmediğim anlar… Sizleri tanıdığım için çok mutluyum ve her şey için çok teşekkür ederim İzmir’in Bisiklet Sevdalıları… Sağ olun var olun…
http://i36.tinypic.com/vnj7yc.jpg

Yol harika, ova bereketli…
http://i34.tinypic.com/2ngbiuo.jpg

Bergama kavşağından sola döndüm, Dikili’ye doğru gidiyorum. N’olamaz, yine mi rüzgar… İmbat neyin olmasa bari…
http://i33.tinypic.com/2l91fyb.jpg

Molada Ayvalık Tema temsilcisi Arif Namlı beyi arayıp, yarın Ayvalık’ta olacağımı bildirdim.

E, bu türbinler boşuna yapılmamış buraya…
http://i34.tinypic.com/34xm2xj.jpg

Bir rüzgar türbini ile hiç bu kadar yakınlaşmıştık… Devasa şeyler bunlar.
http://i38.tinypic.com/9ljwqo.jpg

Fıstık çamı da dikmişler buralara.
http://i36.tinypic.com/301ik46.jpg

Yolun karşı tarafındaki köylünün sattığı çilekten aldım, yarım kilo kadar. Orada sohbet ederken yedim. Güzeldi, ama doğrusu Silifke çileğindeki renk ve tadı bulamadım.

Hasat.
http://i38.tinypic.com/2vl66aq.jpg

Şifalı sudan doldurdum mataralarımı, azıcık da serin olsaydı keşke…
http://i36.tinypic.com/2zi6m1j.jpg

http://i33.tinypic.com/2el614g.jpg

Salihleraltı köyü kavşağında, Çanakkale’den çadırsız yola çıkmış olan, Emre Bezel ve Murat Sevinç beylerle karşılaştık. Türk bisikletçilerle karşılaşmak ne güzel… Emre beyin ayak bileğinde bir sorun vardı, neler yapılabileceğini konuştuk. Sağlık kuruluşunun nerde olabileceğini tahmin etmeye çalıştık. Bu fotoğrafı çekildikten ve biribirimize başarı diledikten sonra karşı yönlere doğru yolumuza devam ettik.
http://i38.tinypic.com/4kxipu.jpg

Yazlığında bekliyordu beni Selman Korkmaz bey. Burası inanılmaz büyük bir site… Evden denize uzaklık 1000 mt. Git git bitmiyor…
http://i36.tinypic.com/301h8n6.jpg

Çok nazik bir hanım olan annesiyle de tanıştım. Evlerinde misafir ettiler beni, rahat ettim sağ olsunlar.

Denize giderken Suzi bize eşlik etti, yoksa biz mi ona?..
http://i38.tinypic.com/x1kmll.jpg

Deniz çok yosunlu olduğundan girmek istemedim, vakit de geç oldu zaten.
http://i35.tinypic.com/153xmad.jpg

Suzi, huzur içinde uyumamız için gereken tedbirleri almış…
http://i36.tinypic.com/2nlr4t5.jpg

Yarın ki planım Akçay’da olmak. Yatarken Selman ağabeyle anlaştık, sabah onu uyandırmak istemediğimi söyledim, vedalaştık.

20. gün; hava: Güneşli ve rüzgarlı, tur süresi: 10:00, yol süresi: 6:43, yol: 126,5 km, toplam yol: 1621 km.

Harita: (link)

21 Haziran 2010, Pazartesi, 21. gün, İzmir / Dikili – Çanakkale / Küçükkuyu

Erkenden kalktım, kahvaltımı yaptım ve Selman ağabeye dediğim gibi sessizce çıktım. Ve fakat yine de uyandırmışım… Hoşçakal ağabey…
http://i33.tinypic.com/a5cg2p.jpg

Mersin’den beri sürdüğüm Siyah Bisikletimle, Akçay’a doğru yola koyuldum.
http://i34.tinypic.com/21karfm.jpg

Sık sık konuştuğum akrabalar, inanamıyorlar bisikletle geleceğime…
http://i53.tinypic.com/nb7k00.jpg

http://i34.tinypic.com/mljjbq.jpg

Fıstık çamlığını görmek, çok mutlu etti beni bu sabah.
http://i34.tinypic.com/qs36ua.jpg

Bakın, ne kadar keyifle sürüyorum…
http://i33.tinypic.com/5f0mqc.jpg

http://i33.tinypic.com/2hf1lp5.jpg

Ayvalık Tuzlası hemen yolun kenarında.
http://i56.tinypic.com/2r727ex.jpg

1920’li yıllarda başlamışlar tuz üretimine.
http://i51.tinypic.com/339n3wl.jpg

Ne dersiniz, yol arkadaşımı değiştirsem mi?
http://i38.tinypic.com/2yn3pyv.jpg

Bu kareyi, Ayvalık kavşağı yakınındaki çalıştığı atölyenin açılmasını bekleyen, stajyer işçi çocuk çekti, ellerine sağlık.
http://i33.tinypic.com/t4z34i.jpg

Ayvalık’a inerken sağa çektim bisikletimi.
http://i35.tinypic.com/2rqyh47.jpg

Ayvalık Tema temsilcisi Arif Namlı beyle konuşmak için, zamanın biraz ilerlemesini bekledim. Sonra arayıp, şehre girdiğimi ve bir an önce görüşerek yoluma devam etmek istediğimi söyledim. Fakat hala erken olduğu için, mecburen gazeteciyi beklememiz gerekeceğini söyledi. Off ya, nedir bu benim gazetecilerden çektiğim… Tabii yok onların bunda bir suçu., benim için gün erken başlıyor ve hızla yol almak istiyorum…

Ben de bu arada etrafıma bakındım… Afyon’lu kahraman…
http://i36.tinypic.com/6sq6bn.jpg

Balıkçı barınağı. Panoramik fotoğrafım nasıl, çakma…
http://i37.tinypic.com/25rid94.jpg

Metruk bir yerde buldum bu parçayı… Gözlerime inanamadım, zaman bu ev ve bahçede durmuş sanki…
http://i36.tinypic.com/2qx4vpi.jpg

http://i36.tinypic.com/2yl1q45.jpg

Sonra, sahildeki bir çay bahçesinde oturdum, ama oturmadan önce bir seyyar satıcıdan adı kıymalı, kendi soğanlı olan börekten aldım. Tabii böyle olduğunu yerken idrak ettim. Olsun, Ayvalık’ın soğanlı böreği de güzelmiş.

Görüşmeden sonra, gazeteci hanım ve Ayvalık Tema temsilcisi Arif beyle birlikteyiz.
http://i35.tinypic.com/10hvpy1.jpg

Şehir merkezinde yol alırken
http://i54.tinypic.com/212d5ef.jpg

eski bir ev ile
http://i36.tinypic.com/qrelq9.jpg

bu zeytinyağı fabrikası gözüme çarpan yapılar oldu.
http://i33.tinypic.com/68cwu9.jpg

Bi de bu…
http://i38.tinypic.com/mbluti.jpg

Şehirden çıkar çıkmaz, yolun kalitesi irtifa kaybetti…

Vayyy sollamak ha… İlerki rampada görüşürüz senle…
http://i36.tinypic.com/27wt99t.jpg

Harika. Fakat o kadar az ki…
http://i36.tinypic.com/28qq2jc.jpg

Bu gibi çalışma olan bölgelerde, otobüs ve tır sürücülerinin gözüne, küncü gibi göründüğümü hissediyorum nedense…
http://i56.tinypic.com/2h545zk.jpg

Ahmet, geldin gidiyorsun zeytin diyarından, bir doğru dürüst fotoğrafın yok... Dağ taş zeytin maaşallah.
http://i35.tinypic.com/1zzjou1.jpg

Burhaniye’de iki eski zeytinyağı fabrikası. Biri eğlence yeri, diğeri ise kültür merkezi. İçinde sergi olduğunu fark ettim, ancak gezemedim, yarınmış açılışı.
http://i52.tinypic.com/158y7a.jpg

Parktaki “Zeytinyağı işleme prosesi”.
http://i35.tinypic.com/2ij2btk.jpg

1979’da 2-3 gün kaldığım, o zamanın şirin kasabasından,
http://i38.tinypic.com/25konli.jpg

zira hala çok şirin,
http://i37.tinypic.com/eq8die.jpg

bir tek bu güzel plajı ve soğuk suyunu hatırlıyorum.
http://i38.tinypic.com/15q6t60.jpg

Tarlalar, bir yanım buğday
http://i35.tinypic.com/wkmkpg.jpg

diğeri mısır…
http://i54.tinypic.com/xaeef.jpg

Anadolu toprağı değil beyaz olan, kavak tohumları, halı gibi yumuşacık…
http://i35.tinypic.com/2cpqrdw.jpg

http://i36.tinypic.com/jq5d94.jpg

Taşıdığı sudan ağır olduğuna eminim, o yuvarlak irili ufaklı ıvırzıvırın…
http://i35.tinypic.com/hum44p.jpg

Karşımdan gelen iki bisikletli, arka bagajlarındaki heybelerini görünce gezgin olduklarını sandım… Seslenerek durdurabildim… Savaş Güçlü ve Yılmaz Karalar bey. Akçay’daki pazardan geliyorlarmış, turumun en çok lastik patlaması durumuyla ilgilendiler. Ne yapıyorsun, nasıl yapıyorsun? Kendileri çözümü bulmuşlar, laf aramızda iki dış lastiği iç içe takmışlar… Çok güldük… İleride kamp kurabileceğim yerleri tarif ettiler bana, sağ olsunlar.
http://i38.tinypic.com/34i4k6a.jpg

Onbir 30 sularıydı Akçay’a ulaştığımda saat.
http://i34.tinypic.com/igw9rq.jpg

Dün Ege Pedal’dan bir hanım arkadaşımız, burada yaşayan bisikletçi Zeynep hanımı arayıp, benim geleceğimi söylemişti. Aradım Zeynep hanımı, aslında burada kalmayı planladığımı fakat zamanın çok erken olduğunu, yola devam edeceğimi söyledim. En azından, Kazdağı’na en yakın yere kadar gidip, kampımı orada yapmayı düşündüğümü söyledim. Bahsettiğim bölgede kamp yeri olup olmadığı sorup, “Bir daha ki sefere” görüşmek üzere izin istedim…

Çarşıda bir lokantada ev yemeği yedim.
http://i37.tinypic.com/2d8oq6s.jpg

Lokantanın önündeki ticari bir otonun, sol arka lambasına çarparak kıran seyyar satıcı, çok sıkıntı yaşadı araç sahibinin karşısında… Adam zararını ödemesini isterken o, “Bir gün ben de senin bir zor durumunda yanında olurum Abi…” demez mi… Ne yapsın garibim… O yoluna devam ederken, ben, lokmayı mı, sözü mü yutmaya çalışıyordum bilemedim…

Çanakkale Tema Vakfı temsilcisi Demet Çavuşgil hanımı aradım, yarın Çanakkale’ye varacağımı bildirdim.

Yaşanmış bir selin izleri…
http://i35.tinypic.com/1ea1pl.jpg

Varmış ilerde kamp yeri, Zeynep hanımın dediğine göre.

Binaların karşısı deniz, fakat arada binalardan yüksekte yapılmış, mühendislik eseri bir “duble” yol var… Doğal olarak sel suyu denize ulaşamamış…
http://i36.tinypic.com/ip1o5h.jpg

İşte en beğendiğim deniz evi arkadaşlar… Dost olmalı çevreye, insanın yaşayacağı ev…
http://i34.tinypic.com/34qlgn4.jpg

Zeynep hanımın dediği gibi, Küçükkuyu girişinde bir kamp vardı. İleride, yani Kazdağı’na daha yakın yerde, kamp olup olmadığını sordum kamp sahibi amcama, “Bilmiyorum, yeni açtım ben de burayı. “Olduğunu sanmıyorum.” falan diyor. Karnımda acıkmıştı, hazır durmuşken bir şeyler yiyeyim bari dedim. Büfedeki kızlar yiyeceğim köfteleri pişirken, “Var tabii ilerde kamp yeri.” dediler. Hakikaten ilerde en az 3- 4 kamp olduğunu gördüm. Onlardan birine yerleştim.

Arkadaşlar ne zaman geleceksiniz buralara, bakın her yer boş…
http://i37.tinypic.com/169rej7.jpg

Vakit geçirmeden, yarın ulaşacağım Ayvacık Tema temsilcisi İsmail Çolak beyi aradım.

Kuşadası’ndan bu yana denize girememiştim… Hemen, Ege’nin serin suyu ile özlem giderdim. Sorması ayıp; sahillerdeki kamu şeridi 50 mt mi? 50 santim mi?...
http://i38.tinypic.com/2hxrnmb.jpg

Acayip konforluyum… Masam, sandalyem…
http://i38.tinypic.com/3143rx5.jpg

Akşam yemeği için Küçükdikili’ye yürürken, zevk sahibi birinin yaptığı köşkü gördüm.
http://i38.tinypic.com/8wkxhi.jpg

Bir de bu ürkeği.
http://i56.tinypic.com/zohunm.jpg

Bu halı sahanın lokantasını seçtim yemek için.
http://i33.tinypic.com/2i6hyfa.jpg

http://i56.tinypic.com/24njqr4.jpg

“İskender Canip” yedim… “O neymiş?” dedim. Burayı işleten, aynı zamanda aşçısı olan ağabey, eski bir İstanbul’lu futbolcuymuş. Kendi adını verdiği bir yemek bu. Değişik ve güzel. Sohbeti de yemeği gibi güzeldi ağabeyin, zaman nasıl geçti anlamadım.
http://i38.tinypic.com/11ilkjm.jpg

Kahvaltı için alışveriş yaptıktan sonra dolmuş ile döndüm kampa…

Yarın Kazdağı ile tanışacağım ve nedense heyecanlıyım…

21. gün; hava: Güneşli, tur süresi: 9:45, yol süresi: 6:10, yol: 101,8 km, toplam yol: 1723 km.

Harita: (link)

22 Haziran 2010, Salı, 22. gün, Çanakkale / Küçükkuyu – Çanakkale

Gece yağmur yağdı biraz, ben de “Ne olur ne olmaz…” diyerek, çadırımı paçasından tuttuğum gibi, dün bir arabaya gölgelik yapan, bu boş tentenin altına sürükledim. Tente rüzgarı da kesti… Tabii unutmadım, bisikletimi de aldım yanıma… Kilit milit yok, fark ettiniz değil mi?...
http://i38.tinypic.com/5e7qlc.jpg

Huzursuzdum uyandığımda, göğe baktım… Fena değil…
http://i37.tinypic.com/29c77km.jpg

Uzun ve kısa boylu hanımların ortak kullanabileceği tuvaleti, sabah fark ettim…
http://i33.tinypic.com/v2xzsp.jpg

Hava aydınlanınca biraz kampın güzellerini makroladım.
http://i34.tinypic.com/23m7bme.jpg

Kahvaltımı özellikle sıkı yaptım bu sabah… Nedense kendimi yalnız hissediyorum…
http://i36.tinypic.com/velkbp.jpg

Dün yüzdüğüm denizin üstündeki bulutlara vuruldum… Bilmiyorum, bir tek bana mı güzel görünüyorlar…
http://i35.tinypic.com/x5qwzp.jpg

Yaşlı insanların işlettiği, yolun plajı yutmasından dolayı, eski işlerinin kalmadığından dertlendikleri bu kamptan da erkenden ayrıldım…
http://i33.tinypic.com/jb1moh.jpg

Adatepe Zeytinyağı Fabrikası Müzesi, erken saatte yola çıkmanın… Kapalı… Halbu ki programıma bile yazmıştım bu müzeyi, unutmamak için…
http://i37.tinypic.com/5bva05.jpg

Harbiden bu yollar her şeyi yutuyor zamanla… Höyükler de mi böyle oluştu yoksa?...
http://i34.tinypic.com/1zx1476.jpg

Tahta vida…
http://i36.tinypic.com/1zz6gdw.jpg

Çok dertliyim çok… Alır başımı giderim…
http://i33.tinypic.com/2hcl2k3.jpg

Hoş bulduk Kazdağı… Şimdiye kadar, o kadar çok methini duydum ki yokuşunun…
http://i33.tinypic.com/6j2eqv.jpg

Biraz da zeytin dallarının üstünden bakayım Ege’ye.
http://i34.tinypic.com/33dffbs.jpg

Zeytin, zeytin yağı, bal, reçel, sabun, çeşitli otlar ve baharatlar satanların bir araya gelmesiyle oluşmuş şehirlerarası yol üstü avm… Kurumsallaşmışlar, herkes aynı saatte açıyor belli ki…
http://i34.tinypic.com/2i5bv8.jpg

Güneş ne hoş…
http://i37.tinypic.com/2yu0os9.jpg

Kazdağı bu tabii ki “Yukarı eğimli” olacak…
http://i33.tinypic.com/330fo76.jpg

Bu olayı bir tek bu ormanda gördüm… Sanıyorum yeni bir uygulama, geçtiğim pek çok ormanda ormanı yoldan uzaklaştırma çalışmaları vardı zira. 5-10 metre ağaçları, çalı çırpıyı kesmiş ve yok etmişlerdi. Fakat bir tek burada, kestikleri bu ağaçları hemen oracıkta yakmış amcamlar… Yani orman içinde yakarak yok etmişler…
http://i38.tinypic.com/2ai0lu0.jpg

N’oldu böyle küllere bakarken…
http://i37.tinypic.com/16kqu08.jpg

Neme lazım, giyim yağmurluğumu. Ben bilirim bu numaraları… Kızkalesi gezimde de olmuştu…
http://i33.tinypic.com/33ymg0n.jpg

Demin de söyledim, yanlış bu, hem insanlara kötü örnek olmuyor musunuz böyle?...
http://i33.tinypic.com/35jbdk9.jpg

Anam, kolay gelsin…
http://i38.tinypic.com/mj3bk6.jpg

Bu ne mi? Yağmur ve dolu… Zor attım kendimi, Nusratlı köyü yakınındaki balcının çinkosunun altına… Bu pozu nasıl çektiğimi hiç sormayın, bilmiyorum…
http://i34.tinypic.com/34otthk.jpg

Satıcı arkadaşlar, “Biraz daha bekle, hava tam açılsın.” dese de bir aralık bulup, biraz daha yol aldım.
http://i35.tinypic.com/24q4few.jpg

İçim ter, dışım yağmur…
http://i37.tinypic.com/25prep3.jpg

Bu satıcıların belli aralıklarla olması pek hoş… Sıçraya sıçraya gidiyorum… Haklılarmış, bir kez daha yakalandım yağmura… Bu kez nasıl geldim buraya anlamadım… Sığındım İbrahim arkadaşın tezgahına…
http://i37.tinypic.com/2z7qsk6.jpg

“Gök delindi…” derler ya, aynen öyle…
http://i34.tinypic.com/1z3c51w.jpg

http://i37.tinypic.com/2v2jclu.jpg

Bu arada üstümdeki terlileri değiştirdim, İbrahim arkadaşla sohbet ettik, yaklaşık yarım saat kadar. Sizin de dikkatinizi çekti mi? Hiç araba geçmedi bu arada. Yağmur trafiği durdurmuş sanki…

Bir anda mis gibi oldu hava… Bu karede objektife baksam da, aslında gözüm arkamdaki gideceğim yolda…
http://i34.tinypic.com/oqd92p.jpg

İbrahim Kardeş işin rast gelsin, sağ ol.
http://i38.tinypic.com/10ggs4i.jpg

Sürülmez mi bu yolda, bu tertemiz havada bisiklet…
http://i33.tinypic.com/24gvwxc.jpg

Kazdağı güzeli… Mutlu etti beni, armağan kabul ettim.
http://i38.tinypic.com/n2kf0n.jpg

Ben de sizi merak ediyordum… N’oldu iki damla yağmurda, çektiniz hemen bankete… “Hadi bakiimm geçin ağırdan…”
http://i38.tinypic.com/t83juh.jpg

Kazdağı, çok güzel manzaların var vesselam… Sevdim ben seni…
http://i33.tinypic.com/1zmku3l.jpg

“Tekçam”. Çanakkaleli’ler koruyun bu ağacı, lütfen…
http://i36.tinypic.com/1znx15c.jpg

Süzülerek indim ovaya. Neyse eldivenlerim de kurudu.
http://i33.tinypic.com/34glnc8.jpg

Burada şehre girişler numaralı… Giriş çok ya, karıştırmıyalım, ondan herhalde… Ben 2 (iki) nolu girişinden girdim…
http://i34.tinypic.com/2dhxn29.jpg

Ayvacık Tema temsilcisi İsmail Çolak bey, misafir etti bir pastanede beni, sağ olsun.
http://i36.tinypic.com/b52zpy.jpg

Gazete için birkaç poz çekildikten sonra, Ezine’ye doğru yola çıktım.
http://i37.tinypic.com/2rwkxw5.jpg

Aman Allahım… Hava ne güzel oldu…
http://i37.tinypic.com/nvbg5l.jpg

Ne yani, biraz “Çiçek toplayamaz mıyım?”..
http://i38.tinypic.com/712s79.jpg

Uçuracaklar bugün beni bu bulutlar…
http://i34.tinypic.com/291dvsh.jpg

Gözümü alamıyorum ki onlardan…
http://i36.tinypic.com/fbfjw8.jpg

http://i37.tinypic.com/2d0z0no.jpg

http://i36.tinypic.com/fee3k5.jpg

Devamı var…

Ben göğe baka baka giderken, altımdaki asfalt erimiş…
http://i35.tinypic.com/2w6fjt2.jpg

Ezine’de, karşısındaki kaldırımda araba atlarının bağlı olduğu iyi bir lokantada, güzel bir öğlen yemeği yedim. Neden Ezine’de tek bir kare bile fotoğraf çekmedim, bilmiyorum…
http://i34.tinypic.com/2d7x4rc.jpg

Çanakkale Tema görevlisi Perihan Uysal hanım aradı ve nerde olduğumu, tahminen kaçta Çanakkale’de olacağımı sordu. Bir saat vermeye çalıştım, 17:30.

Akçin Çayı.
http://i38.tinypic.com/2d9p8qt.jpg

Yok yok, benim beğendiklerim sizin beyazlarınız…
http://i35.tinypic.com/ws2o1e.jpg

Offf…
http://i37.tinypic.com/2a0kjrm.jpg

Tamam artık bu sonuncu.
http://i35.tinypic.com/28uix48.jpg

Yokuş başında, hayrı yapan sağ olsun…
http://i37.tinypic.com/34o93lg.jpg

Tema’dan Perihan hanım tekrar aradı ve durumumu sordu, herhangi bir sorun olmadığını söyledim.

Boğaz bölgesi, rüzgarı malum… Ahh şu rüzgarın gücünü daha fazla kullanabilsek…
http://i33.tinypic.com/2r3bi92.jpg

Nasıl da yeşil gördükleri her şeyi yiyorlar…
http://i34.tinypic.com/11smb60.jpg

http://i34.tinypic.com/28sqwsw.jpg

Atamın doğumunun 100. yılı anısına… İçtim suyundan.
http://i33.tinypic.com/a149qs.jpg

Çanakkale… Boğaz… Zafer Anıtı.
http://i34.tinypic.com/1zd2pac.jpg

http://i35.tinypic.com/2wf1ixw.jpg

Bu kadar güzelliğin içine sokuşturulur mu bu “Çakma”… Üstelik at olmamış ki, basbayağı zürafa bu…
http://i36.tinypic.com/ics4e9.jpg

http://i38.tinypic.com/2pt44kn.jpg

Sözün bittiği yerdir Çanakkale…
http://i36.tinypic.com/10wntif.jpg

http://i37.tinypic.com/zofh9g.jpg

Sarıçay’ı geçerken.
http://i36.tinypic.com/28012qh.jpg

Bunlar da başka bir tepedeki rüzgar türbinleri…
http://i37.tinypic.com/anobo7.jpg

Atatürk Caddesindeki bir kavşakta gördüğüm eczanede, tansiyonumu ölçtürdüm, eczacı bey tansiyonumun gayet iyi olduğunu, sorun olmadığını söyledi. Yok, bir sorunum olduğundan değil, sadece merak ettim de ölçtürdüm zaten.

http://i56.tinypic.com/xeec79.jpg

Halk Bahçesini sora sora ilerlerken, gördüğüm bir büfeden dondurma aldım keyiflenmek için. Nedense dondurma yemek, çok iyi geliyor bana. Büfeci Ahmet bey, bisikletimi görüp turumu falan öğrenince, ben oradayken gelen bütün müşterilerine beni takdim etmeye, turumdan bahsetmeye başladı… Çok cana yakın bir kişiydi, hemen mataralarımı kendi soğuk suyundan doldurdu, bir şeyler yapmak, yardımcı olmak için çabaladı sağ olsun.

Halk Bahçesindeki Tema Evi’ne gittiğimde, Veysel bey ve Perihan hanım bekliyordu beni. Buraya da bir saat kadar erken geldim, sohbet edip çaylarımızı içerken gazetecileri bekledik.

Soldan; Filiz Aktürk,Şahabettin Kalfa,Semra Davut, ASÖ ve Perihan Uysal.
http://i56.tinypic.com/2wdvrbm.jpg

Soldan; Ben, Veysel Çavuşgil,Perihan Uysal,Semra Davut ve Filiz Aktürk.
http://i38.tinypic.com/9jmzrp.jpg

Gazetecilerden önce gelen bir kişi, polis olduğunu ve basın açıklamasıyla ilgili geldiğini söyledi. Basın açıklamasının bir nüshasını aldıktan sonra, “Çanakkale’de bir sıkıntınız veya ihtiyacınız olursa beni arayabilirsiniz.” diyerek jest yapıp ayrıldı yanımızdan, sağ olsun. Ama ne yalan söyleyeyim, ilk defa basın toplantımıza bir polis gelmişti ve bu beni biraz huzursuz etmeye yetmişti doğrusu…

http://i38.tinypic.com/mhrh48.jpg

Daha sonra, evlerinde kalacağım akrabalarıma gitmek üzere ayrıldım oradan. Bu poz gazetecilerin hep istediği “Şöyle bir geliyor gibi veya gidiyor gibi yapar mısınız?” pozu, alıştım artık…
http://i35.tinypic.com/33nw5z9.jpg

Yarın tatil günüm. Belki tekrar uğrayıp internet kullanabilirim Tema Evi’nde.

22. gün; hava: Güneşli ve yağmurlu, tur süresi: 9:45, yol süresi: 6:55, yol: 102,7 km, toplam yol: 1826 km.

Harita: (link)

23 Haziran 2010, Çarşamba, 23. gün, Çanakkale - Biga

Dün Tema’daki arkadaşlara, bugün için Kilitbahir’e geçerek, Çanakkale savaşının yapıldığı tarihi yarımadayı gezmek istediğimi söylediğimde, “Hava tahminine bir bakalım.” dediler. Bizim, bir de yabancı ülkenin meteoroloji sitesi, bugünün sağnak yağışlı olacağını söylemiş, hatta canımı da sıkmıştı. Haklılarmış, akşam ve gece çok yağmur yağdı. Fakat sabah hava çok güzeldi. Bir 2 saat mahalledeki kafede fotoğraflarımı yedekledim, postalarıma baktım. Dışarı çıktığımda ne göreyim?.. O güzel hava yerini gri bulutlara bırakmış… Can sıkıntısı…

Tema Evine şöyle kapıdan bir uğradım.
http://i33.tinypic.com/osz6so.jpg

Sahile indim, fotoğraflar çektim.

Kardeşim Aydan’ı, 1972’de denize düşmekten korkarak gezdirdiğim sahil kordonu
http://i34.tinypic.com/289aoh0.jpg

genişletilmiş, artık korkmama gerek kalmamış… Bisikletim nasıl ama, Red Kit…
http://i35.tinypic.com/bharr7.jpg

“Troya”.
http://i34.tinypic.com/4j6tyu.jpg

Çanakkale’nin zaman tüneli.
http://i35.tinypic.com/117yakw.jpg

Artık parmakla gösterilebilen eski yapılar…
http://i34.tinypic.com/vimhqu.jpg

Neden yok ettik güzelim evlerimizi
http://i36.tinypic.com/1z6xyx.jpg

ve binalarımızı? Oysa, ne güzeldi çocukluğumda kordon boyu…
http://i37.tinypic.com/6yjj2v.jpg

Destanımız… Babam, bu garnizonda yedek subaylığını yapmış…
http://i37.tinypic.com/20v16cg.jpg

Her zaman etkilendim…
http://i37.tinypic.com/o89e93.jpg

Necmettin Halil Onan’ın şiiri;

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek, Anadolu’nda
İstiklal uğruna, namus yolunda,
Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele
Son vatan parçası geçerken ele
Mehmet’in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.
Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek amansız çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir...

Eceabat.
http://i38.tinypic.com/119ntio.jpg

Hava sürekli değişiyor, karşıya gitmemeyi düşünmeye başladım.
http://i35.tinypic.com/ra593t.jpg

Lapseki’deki kuzenimden rica ettim son hava tahminine baktı, yağmur olduğunu öğrenince Kilitbahir’e geçmekten vazgeçtim.
http://i36.tinypic.com/bgs4g4.jpg

Biraz da çarşıya uzandım.
http://i33.tinypic.com/zjcv2r.jpg

http://i37.tinypic.com/2hwiolf.jpg

Saat kulesi…
http://i38.tinypic.com/2yjy72f.jpg

Hemen ordaki lokantanın garsonu “Benim de resmimi çeksenize.” dedi, “Kurunun önünde çekerim…”, anlaştık.
http://i37.tinypic.com/34glg0m.jpg

Söylesene, bataryanın yanı başındaki
http://i37.tinypic.com/2isdoqf.jpg

kaç yiğidine kıydın bu vatanın?...
http://i34.tinypic.com/2itip0o.jpg

Seramik Anıtı.
http://i33.tinypic.com/20f7n8l.jpg

“Çanakkaleeee iiiiçiiiinndeeeee…”
http://i36.tinypic.com/18bvi8.jpg

http://i34.tinypic.com/2mcaln6.jpg

Yağmurdan önce varmak istedim ana toprağına… Hemen eve gidip toparlandım, öğlen birde dayımlardan ayrılıp çıktım yola. Sağ olsun dayım, şehrin çıkışına kadar bana rehberlik yaptı.
http://i37.tinypic.com/2s9r2wo.jpg

Tatlı eğimler… Farkında mısınız, hava sürekli değişiyor…
http://i37.tinypic.com/2q0m7h2.jpg

Sağımda bereketli Anadolu toprağı,
http://i36.tinypic.com/2z5k74p.jpg

solumda bulutlar altında Trakya…
http://i36.tinypic.com/2zgevih.jpg

Güzelin sağındaki geminin kaptanı var ya… Beni geçmek için, epey mazot yakmak zorunda kaldı…
http://i33.tinypic.com/16gk3zt.jpg

Bu çalışkanı fark etmediğimi sanmayın…
http://i35.tinypic.com/2h88k02.jpg

Hadi hadi, oyalanmadan varayım Lapseki’ye,
http://i36.tinypic.com/8zitdd.jpg

yoksa yağmur benden önce varacak…
http://i34.tinypic.com/fjgpwo.jpg

Çobanlar… Mutlaka seslenirler, ıslık çalarlar… Ta, nerelerden, el sallarlar… Onlar da yalnızdılar… Genci de yaşlısı da… Hepsine selam olsun tekrar buradan.
http://i38.tinypic.com/10gjm8h.jpg

Bu pozu verdikten hemen sonra
http://i38.tinypic.com/5pn53c.jpg

yağmur başlamış, ama olsun ben de kuzenime gelmiştim.
http://i38.tinypic.com/2e3916h.jpg

Onun süpermarketinde bir saate yakın oyalandıktan sonra, sakin yağmur altında yola çıktım Biga’ya doğru. Yolda yağmur arttı, ¾ saat kadar sürdü ve yol inşaatı olan bölgede ışıklarımı yakmak zorunda kaldım.

Neyse ki ardından açıldı tekrar.
http://i33.tinypic.com/311njiq.jpg

http://i33.tinypic.com/33y2b5y.jpg

Yorumunuz?..
http://i36.tinypic.com/2hqar79.jpg

Buraların da yolu genişletiliyor…
http://i37.tinypic.com/m99ij4.jpg

Neredeyse her 5 on dakikada bir dayım arıyor, “Nerdesin Ahmet?”. Onlar benden çok heyecanlılar. Eee, yeğenleri taa Mersin’den bisikletle geliyor…

Gürecealtı’nda bir şeyler atıştırdım.
http://i34.tinypic.com/20z68n7.jpg

Tekrar yol çalışması…
http://i33.tinypic.com/20iysfo.jpg

Yazık… Bir orman daha gidiyor yola…
http://i37.tinypic.com/fvk02w.jpg

Biga ovası…
http://i37.tinypic.com/2weaubp.jpg

Köyün yoluna saptım Balıklıçeşme’den.
http://i38.tinypic.com/2m4dt3m.jpg

Dayılarım yorgun olmadığıma bir türlü inanamadıkları için, buraya kadar arabayla gelip beni götürmek istemişler… N’ayırrr… “Bisikletle geldi, ama arabayla taşıdılar köye dedirtmem Dayı’cığım”…

http://i37.tinypic.com/2dvr8lf.jpg

Çeltik tarlaları. Aaa, leylek…
http://i34.tinypic.com/20uabdz.jpg

http://i33.tinypic.com/2evrgh5.jpg

http://i36.tinypic.com/mhzjp0.jpg

2003’de geldiğimde “Bir dahaki sefere bisikletle gelirim.” demiştim, geldim…

23. gün; hava: Parçalı bulutlu ve yağmurlu, tur süresi: 6:30, yol süresi: 5:20, yol: 99,4 km, toplam yol: 1934 km.

Harita: (link)

24 Haziran 2010, Perşembe, 24. gün, Biga

Köydeki akrabalardan haberi olanlar geldiler dün akşam, biraz hasret giderdik, sohbet ettik. Bisikletle Mersin’den gelmiş olmama o kadar çok hayret ediyorlar ki… Şükrü dayım “Yani sen, bu bisikletle mi geldin o kadar yolu… Allah Allah, hayret bir şey yahu…” deyip durdu…

Gece yağmur yağmış. Yağmur, canımı, ruhumu sıkıyor…
http://i36.tinypic.com/334qfk1.jpg

Öğlene doğru kahveye gittik dayımlarla, biraz oturduk, sohbet ettik ordakilerle..
http://i36.tinypic.com/33dkp6p.jpg

Yürüdük köyü biraz.
http://i33.tinypic.com/309ow76.jpg

Değişen hiçbirşey yok gibi...
http://i33.tinypic.com/nrgw6.jpg

Edirne Bisiklet Sevenler Derneği’nden (Ebis) Serkan Doruktufan beyi aradım, hava durumuna bağlı olarak, birkaç gün sonra orada olacağımı bildirdim. “Gelmeden bir gün önce haber verirseniz iyi olur.” dedi.

Öğleden sonra, yakın köylerdeki büyük akrabalarımızı ziyarete gittik.
http://i38.tinypic.com/1552yxt.jpg

http://i37.tinypic.com/2efqesn.jpg

http://i35.tinypic.com/zumf74.jpg

http://i37.tinypic.com/2s0l0nm.jpg

http://i33.tinypic.com/2yzh91w.jpg

http://i33.tinypic.com/bf40ug.jpg

“Aman Dayıcım, yolda radar olmasın…”
http://i33.tinypic.com/2pyuz3p.jpg

“Sesim geliyor mu, Dayııı…”
http://i38.tinypic.com/11i1nw0.jpg

“Hıh işte böyle, bisiklet hızıyla gidelim, bir aydır hep bu hızla gidiyorum da…”
http://i37.tinypic.com/1yaf44.jpg

Hava yine yağmura dönmeye başlayınca, oyalanmadan döndük köye.

Akşam, sağ olsunlar akrabalar, geldiler yine sohbet ettik. Yarın da buradayım, çok rahatım, çok.

25 Haziran 2010, Cuma, 25. gün, Biga – Lapseki

Bu gece de yağmur yağdı… Yağmurun ciddi olarak moralimi bozduğunu anladım… Sanki bulunduğum yerden gidemeyecekmişim hissine kapılmaya başladım...

Sabah hava kapalıydı, ben de Biga’ya gider biraz internet yaparım, bankaya da uğrarım diye düşünürken açmaya başladı… Hımm… Yola çıkmam lazım… Hemen…

“Dayıcığım bana müsaade…”

“Hayır kalamam, gitmem lazım…”

“Nee… Bir hafta mı olmadı?..”

“Affedin n’olur, başka bir sefere…”

Yaklaşık 540-600 saniyede hazırlandım… Yakındaki akrabalara haber verdiler bu arada, görebildiklerimle vedalaştım, diğerlerine saygı, sevgi ve selamlarımı bıraktım…

http://i34.tinypic.com/x0tkcn.jpg

Şükrü, Hakkı ve Saim dayılarım. Hakkı dayımlarda kaldım.
http://i33.tinypic.com/2cz9hqv.jpg

Burası köyün meydanı burası, sanıyorum 4 kahve var… 4‘de otobüsü var muhtarlığın.
http://i33.tinypic.com/qycvbm.jpg

http://i34.tinypic.com/11mbx9e.jpg

http://i34.tinypic.com/1ffm6v.jpg

Örtülüce camii. Altında büyük bir marketi var.
http://i33.tinypic.com/rw31p3.jpg

Kahvecimiz Alaattin ağabeye “Eyvallah” demeden gitmek olmaz…
http://i38.tinypic.com/rt3hjd.jpg

Turumun gerçek “Ana” kampından ayrıldım. Yoldayım ve çok mutluyum. Örtülüce’ye gelebilir miyim acaba bir daha bisikletimle?... Neden olmasın?

Başımın üstünde ve sol omzumda birkaç nokta gördünüz değil mi? Başımın üstündekiler Ufo değil, omzumdakiler de leke değil… Örtülüce tarım ve hayvancılığın çok iyi yapıldığı, her evde hayvan yetiştirilen koca bir köy. Doğal olarak sinek de çok…

Ama ben gidiyorum artık, hem bakın veda fotoğrafı da çekildik…
http://i36.tinypic.com/2guec08.jpg

İşte, yol böyle olmalı, toprak ve fakat seni, görebildiğin en uzaklara götürmeli…
http://i33.tinypic.com/2v9uj28.jpg

Ardı Marmara… Tabii o kadar da yakın değil…
http://i36.tinypic.com/2rza0x5.jpg

Az önce anlattığım o küçücük kara sinekler var ya, neşeyle sürdüğüm güzel yolu bana zehir ettiler valla... İnanmayacaksınız ama, ben diyeyim 47’si, siz deyin 53’ü, üstüme üşüştü hepsi… “Sen nereye biz oraya.” tribi çekmeye başladılar… Hayır yüküm olmasa, yol yokuş olmasa, karşımdan gelen tatlı bir esinti olmasa ve ben gezgin bisikletçi olmasam, yaptığım aşırı yüksek hızın da üstüne çıkardım… Ve eminim bana yetişemezlerdi… Ama hiç öyle olmadı, sinekleri kovmaya çalışmaktan bisiklet süremez hale geldim… Bandana’mla onları kovup, bir yandan da olanca hızla gitmeye çalışırken, hırslı bir harekette sol el bileğimi incittim… Artık, incinmiş bir tane sol bileğim var sayelerinde…” Sakin ol Ahmet.”, “Hem bak uzaklarda, tarlalarında çalışan yurdum köylüsü işini gücünü bıraktı sana gülüyor…” “İşgücü kaybına, verim kaybına, dolayısıyla rekolte düşüşüne sebep olma bunlar yüzünden…” Ne olur ne olmaz, diğer köylerden de yavaşlamadan, tozu dumana katarak geçmek zorunda kaldım, üstüme oraların da sinekleri üşüşmeden… Zira ayıp oldu kahvelerde oturup şaşkınlıkla bana bakanlara, ama ne yapayım… Neyse ki asfaltta kapsama alanlarının dışına çıkınca, yetişemediler bana… Hala, neden diye soruyorum kendime… Neden benle gelmek istediler?..

Oysa ki ben, yola çıkmadan bir hafta önce satınaldığım Siyah Bisikletimi, sağa sola bakarak, mutlu ve mesut sürmek istiyordum Lapseki’ye doğru.

Bulutlar… Canımı çok sıksalar da şu aralar, çok beğeniyorum onları…
http://i34.tinypic.com/14ij639.jpg

http://i37.tinypic.com/2ms4tq0.jpg

Bir çalışkan daha… “Kolay gelsin…”
http://i35.tinypic.com/s3ghlf.jpg

“Tamam tamam, kanatlanma hemen…”
http://i35.tinypic.com/732n90.jpg

Ne çabuk alışkanlık yaptım… Giderken de burada atıştırmıştım…
http://i33.tinypic.com/e7dn38.jpg

Sadece kaptanlarda mı marifet…
http://i33.tinypic.com/ih5i6r.jpg

Bu var ya bu… Tam 40 kilometre kaçak gelmiş benimle… Ama yeter!
http://i36.tinypic.com/2cwv9xl.jpg

Lapseki iskelesi.
http://i34.tinypic.com/90d3ma.jpg

Biga’ya giderken yağmurluydu buralar…
http://i33.tinypic.com/juvc0n.jpg

Kuzenlerim İsmail Engin ve İbrahim Aydoğan. İbrahim çok iyi bir aşçı, parmaklarınıza dikkat etmelisiniz… Nefis yemeklerinden yedirdi sağ olsun.
http://i33.tinypic.com/2d1tkpc.jpg

Keşan Bisiklet Grubundan Kamil Tabak ve Hakan Eşme beylerle görüşüp yarın Keşan’da olacağımı bildirdim. Yarın rahat yol alabilmek için Gelibolu’da mı yoksa Lapseki’de mi kalmamın doğru olacağını sordum. Hakan bey Gelibolu’dan bir arkadaşının benimle temas kurmasını sağladı, ondan gemi seferleri hakkında bilgi alınca, Lapseki’de kalmamın daha doğru olacağına karar verdim.

İsmail’de kalacağım bu gece. İşinin bitmesine çok var daha… Biraz internet yaptım. Akşam beni balık yemeye götürecekmiş, sağ olsun… “İsmail, gerçekten gerek yok, erken yatmam lazım…”

İsmail’in süpermarketi. Bir kamyon karpuz gelmiş ben internet kafedeyken, geç kapandı dolayısıyla.
http://i34.tinypic.com/2zdve51.jpg

Çardak’ta bir lokantaya gittik geç vakitte. Kumsaldaki masalardan birine oturduk. Harika bir yer, manzarası, yemekleri, İsmail ve arkadaşı Mehmet beyin sohbeti, anlayacağınız her şey güzel ama, benim aklım yarın nasıl uyanacağımda… Sahilde üşüdüm, eve giderken titredim…

Yattığımda ikiydi saat… Dört saat sonraya kurdum saatimi…

Yarın Koru Dağı var yolumda, beni Keşan’lı dostlara salacak olan …

25. gün; hava: Parçalı bulutlu, tur süresi: 4:00, yol süresi: 3:31, yol: 67,5 km, toplam yol: 2002 km.

Harita: (link)

Ege’den Marmara’ya geldiğim bu etapta, sanki hiç bisiklet sürmemiş gibiyim. Yollar engebesiz, Kaz Dağları olmasa dümdüz… Rüzgarlar beni sersemletti doğrusu… 3 yerde Tema Vakfı temsilcileri ile, 2 yerde de gazeteciler ile buluştuk. Ayrıca muhabir gönderen Anadolu Ajansı ile görüştüm. Ve ilk defa basın toplantımıza polis katıldı.

muazzam.resimler için teşekkürler,gezi için tebrikler

Cokgüzel:in:

mükemmel tur olmuş . bol bol da fotograf oraları yaşadık tekrar

Ahmet Abi saygılarımı sunuyorum. Pedallarına sağlık.....Takipçiniz ):in:

Ahmet abi güzel tur olmus resimleri ve yazılarını tek solukta okudum kısacası mükemmel olmuş. güzelliklerin devamını dilerim bol pedallar yolunuz acıkolsun

Ahmet bey , bu muhteşem yol(culuk) hikayenizi bir kaç kez okudum. Her seferinde de sizin yaşadığınız heyecanları yaşadım. Ama en çok da seyyar satıcının sözlerinden etkilendim.
Yüreğinize sağlık.

Bu arada kaçak yolcunuz yakayı ele verdikten sonra , umarım sizi bir daha rahatsız etmemiştir.

turlarınızı çok büyük bir keyifle takip etmeye devam ediyorum.şu an iş yerini kapatım kendimi yollara atasım var.paylaşım için teşekkürler...

@alp güven

Sağ olun Alp bey, ben de pek çoğunu beğendim fotoğrafların.

takipteyim güzel fikirler edindim sayenizde

@Ayfer Schultz

Sağ ol Abloş...

@Aziz Özkan

Çok memnun oldum Aziz bey... Ne mutlu bana...

@euners

Çok teşekkürler, sağ ol "euners" kardeşim... :in:

Ahmet Bey, öncelikle cesaretiniz ve maceracı ruhunuzun yenilmezliği yüzünden sizi kutlamak istiyorum. Bu kadar yol katediyorsunuz ve yüzünüdeki tebessüm hiç eksilmiyor. Hayata pozitif bakmayı çok iyi bildğinizi düşünüyorum ve İzmir'de ikamet edip, Üniversite'yi Çanakkale'de okumuştum ve Veysel Salih Çavuşlugil benim Hocamdı. Kendisi çok değerli bir insandır bildiğiniz gibi. Çanakkale'yi de sizinle yeniden anmış oldum ve Allah ruhunuza ışık, kalbinize mutluluk ve bedeninize sağlık doldursun her zaman inşallah demek istiyorum. Tebrik ederim...
Saygılar, Sevgiler, Kaan AYSEL.