Yavuz SARIGÜL
Üye
- Kayıt
- 6 Temmuz 2007
- Mesaj
- 78
- Tepki
- 264
- Şehir
- Ümraniye
Sülüklügöl Sakarya’nın Dokurcun ilçesine 10 km uzaklıkta olup Bolu’nun Mudurnu ilçesi sınırları içinde kalan harika bir göl. Yaklaşık 200 yıl önce derenin heyelan sonucu yolunun kesilmesi sonucu oluşmuş bu gölde bir zamanlar bol miktarda sülük bulunduğu için bu isim verilmiş. Fakat göle alabalık atılmasından sonra bu sülüklerden eser kalmamış.
Sabah saat 9:40′da Adapazarı’ndan yola çıktım. Ankara-Düzce yolundan 15 km devam ettikten sonra Mudurnu yoluna girerek Adapazarı’na 30 km mesafedeki Akyazı’ya oradan da Akyazı’ya 35 km uzaklıktaki Dokurcun’a vardım. Adapazarı’ndan itibaren 40 km’lik yol bisikletle çok rahat gidilebilecek dümdüz bir yol. 40. km’den sonra inişli çıkışlı rampalar başlıyor ama çok da yorucu rampalar değil.
(link)
(link)
(link)
(link)
Dokurcun’a vardığımda akşam için alışveriş yaptım, çünkü burası alışveriş yapabilecek son nokta. Sülüklügöl’de arabasında tost filan satan seyyar bir satıcı dışında alışveriş yapılabilecek herhangi bir yer yok. Sülüklügöl yolunun 3.km’sindeki alabalık tesislerinde harika bir balık yedikten sonra 7 km’lik dik, toprak ve taşlı yoldan tırmanarak 2 saat kadar sonra Sülüklügöl’e vardım. Gölün etrafındaki çeşmelerin kurumuş olduğunu öğrendiğim için Sülüklügöl’e 2-3 km mesafede bulunan son çeşmeden su şişelerimi de doldurmuştum.
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Çevrede keşif turu yaptıktan sonra göl kenarında uygun bir yere çadırımı kurdum. Akşam olmaya başlayınca etraftaki insanlar yavaş yavaş gitmeye başladı ve bir süre sonra harika bir doğa güzelli içindeki bu gölde ormanın verdiği tarifsiz huzur ve binbir çeşit kuş sesleriyle başbaşa kaldım.
(link)
(link)
(link)
Yaktığım ateşte sucukları pişirip afiyetle yedikten sonra iyice kararan havada hayvanlarla herhangi bir karşılaşmaya meyil vermemek için hemen çadırıma girdim Kampta bana zarar veren tek hayvan bir arı oldu. Sokmasına gerek yoktu ama bilemedi benim doğa ve hayvan dostu biri olduğumu
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Ertesi sabah çiğ yağdığından dolayı yakacak kuru herhangi bir şey bulamadığım için bu sefer sucukları kendi imalatım olan ispirto ocağında pişirdim
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Aynı yollardan geri dönmeyi hiç sevmediğim için dönüş yolunda alternatif yollar aramaya başladım. Mudurnu-Adapazarı yolu üzerinde Yongalık köy yoluna girdim ve toplamda yaklaşık 20 km, anayoldan uzak köy ve tali yollardan seyahat ettim. Yol boyunca akmakta olan Mudurnu Çayı’nda serinlemeyi de ihmal etmedim tabi. Adapazarı yolunun son 15 km’lik kısmını da E-5′e çıkmadan eski Adapazarı yolundan tamamladım.
Sabah saat 9:40′da Adapazarı’ndan yola çıktım. Ankara-Düzce yolundan 15 km devam ettikten sonra Mudurnu yoluna girerek Adapazarı’na 30 km mesafedeki Akyazı’ya oradan da Akyazı’ya 35 km uzaklıktaki Dokurcun’a vardım. Adapazarı’ndan itibaren 40 km’lik yol bisikletle çok rahat gidilebilecek dümdüz bir yol. 40. km’den sonra inişli çıkışlı rampalar başlıyor ama çok da yorucu rampalar değil.
(link)
(link)
(link)
(link)
Dokurcun’a vardığımda akşam için alışveriş yaptım, çünkü burası alışveriş yapabilecek son nokta. Sülüklügöl’de arabasında tost filan satan seyyar bir satıcı dışında alışveriş yapılabilecek herhangi bir yer yok. Sülüklügöl yolunun 3.km’sindeki alabalık tesislerinde harika bir balık yedikten sonra 7 km’lik dik, toprak ve taşlı yoldan tırmanarak 2 saat kadar sonra Sülüklügöl’e vardım. Gölün etrafındaki çeşmelerin kurumuş olduğunu öğrendiğim için Sülüklügöl’e 2-3 km mesafede bulunan son çeşmeden su şişelerimi de doldurmuştum.
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Çevrede keşif turu yaptıktan sonra göl kenarında uygun bir yere çadırımı kurdum. Akşam olmaya başlayınca etraftaki insanlar yavaş yavaş gitmeye başladı ve bir süre sonra harika bir doğa güzelli içindeki bu gölde ormanın verdiği tarifsiz huzur ve binbir çeşit kuş sesleriyle başbaşa kaldım.
(link)
(link)
(link)
Yaktığım ateşte sucukları pişirip afiyetle yedikten sonra iyice kararan havada hayvanlarla herhangi bir karşılaşmaya meyil vermemek için hemen çadırıma girdim Kampta bana zarar veren tek hayvan bir arı oldu. Sokmasına gerek yoktu ama bilemedi benim doğa ve hayvan dostu biri olduğumu
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Ertesi sabah çiğ yağdığından dolayı yakacak kuru herhangi bir şey bulamadığım için bu sefer sucukları kendi imalatım olan ispirto ocağında pişirdim
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Aynı yollardan geri dönmeyi hiç sevmediğim için dönüş yolunda alternatif yollar aramaya başladım. Mudurnu-Adapazarı yolu üzerinde Yongalık köy yoluna girdim ve toplamda yaklaşık 20 km, anayoldan uzak köy ve tali yollardan seyahat ettim. Yol boyunca akmakta olan Mudurnu Çayı’nda serinlemeyi de ihmal etmedim tabi. Adapazarı yolunun son 15 km’lik kısmını da E-5′e çıkmadan eski Adapazarı yolundan tamamladım.