KevSerSeri
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 2 Ağustos 2006
- Mesaj
- 1.351
- Tepki
- 3.345
- Şehir
- Ankara
2.Gün: Yazılı Kanyon - Çetince
“Keçi Gibi Tırmandık!”
Beni tanıyanlar bilir. Turlarda pek bir keyifli geçer kahvaltılarımız. Demlenen çayına kadar eksiksiz olur. Turu organize eden liderimiz emekli albay olunca “sabah yedide tekerler dönecek” diye akşamdan emir verildi. Ekibe uymak için göz gözü görmeyecek derecede sabahın köründe kalktım “iki saatte zor hazırlanırım” diyerek. Yıllardır bisikletle tura çıkarım ama bu turda bir ilki yaşadım. Kendim için rekor denebilecek bir zaman zarfında herkesten önce hazırlanarak saat 6’da her şeyimle hazırdım. Ben miydim buna tek şaşıran? Elbette hayır…
Gürül gürül nehirlerin üzerinden geçerken “hay maşallah” diyorum yüksek sesle. Şu suların yarısı Ankara’dan geçseydi belki de hiç gelmezdim buralara diye düşünürken bir an gezgin ruhumu unutuyorum. Kalamaz ki bu beden arkada, ruhu gidince önden. Balık tutanların yerinde olmak, buz gibi sulara girip “dondum” diyene kadar çıkmamak istiyorum. Aç karnına tırmanıyoruz yokuşları daha iyi çıkılır diye. Bizi çok tatlı bir yol bekliyor gölü uzaktan seyreyleyen. Yeşillikler içinde yine sessiz ve sakin.
İlk köy kahvesinde durup kahvaltı edeceğiz diye anlaşmıştık ancak ekipten heyecanlı olanlar farkına varmadan gitmişler. “Hiç beni ilgilendirmez. Çayımı içip, kahvaltımı yapmadan hiçbir yere gitmiyorum” diyerek kuruldum başköşeye. Geride kalanlar da yamacıma. Ha önde gidenlere de telsizle çağrı yapıyoruz. “Boşuna gittiniz, geri dönün. Kahveyi geçtiniz!” diye. Çay bu! Başka bir şeye benzemez. Tırmandıkları yokuştan inmeleri çok da vakit almadı sihirli kelimeyi cümle içinde kullanınca. Kahvaltıda ton balığı ve barbunya konservesi yemeyi tercih edip az yük taşımak uğruna zevkinden vazgeçen, kuş sütü eksik soframıza melül melül bakan turdaşlarımıza “eşek gibi taşırım, kral gibi yaşarım” diyoruz Serkan ile aynı anda. Domatessiz, peynirsiz, zeytinsiz kahvaltı mı olurmuş canım!
Öğle sıcağı bastırıp canımızdan bezdirince sanrılar görmeye, hayaller kurmaya başlıyoruz “Şimdi buz gibi karpuz olacaktı ki ortadan yaracaktık ya da buz gibi tuzlu bir ayran! Offfff!” diye. Yol kenarlarından incecik akan suları gördükçe kaynağını arıyoruz ancak bulamayınca mataralarımızdaki banyo suyu sıcaklığını andıran kaynamış sularımızı mecburen içiyoruz “hiç yoktan iyidir” diyerek. Hani başka bir şey dilesem olacakmış deriz ya; indiğimiz ilk köyde o dilediğimiz buz gibi ayranları içme fırsatını bulunca ağzımız kulaklarımıza varıyor. Elinizin altındayken farkına varmadığınız, günlerce dolapta bekletip çöpe döktüğünüz yemekler, bozulan yiyecekler, tarihi geçen içeceklere muhtaç kalacağınız günler aklınıza geliyor mu? Bunlardan mahrum kaldığınız dağ başlarında “evet”.
Toroslar’ın misafiri olduğumuzu unutup iri taşlı yollarda meydan okurcasına rampaları tırmanmaya çalışıyorduk. “Güneşin önüne lütfen bir bulut gelsin. Ne olur azıcık rüzgar essin. Önden esip direncimi kırsa da azıcık essin,” gibi dileklerin ardından ilk gerçekçi teklif geliyor. “İlk ağaç gölgesinde bir su molası verelim.” Yağmur yağar, “bu sene de güneş çıkmadı” deriz. Güneş çıkar, azıcık bulut isteriz. Bulut olur, “hava da içimi kararttı, uykum geldi” deriz. Biz insanoğlunu aynı anda memnun etmek zor! Tanrı ne yapsın?
Gps ile harita tutmayınca üç kez yanlış yola girdik. Hepsi de zorlu rampalardı. Artık kimse önden gitmek istemiyor, “siz gidin, ben nasıl olsa yetişirim” diyerek arkada kalmayı tercih ediyordu. Kamp atacak uygun bir yer bulana kadar tahminimizden çok daha fazla yol aldık. Turun en zorlu günü bugündü. Neyse ki akşam yemeğinde sıcak çorbanın ve taze alabalıkların hakkını fazlasıyla verdik.
İşte Tur Ayrıntıları;
Bu sabahın hatta turun en unutulmaz anlarından biri şüphesiz Serkan’ın uyandırılması olayı idi. Normalde sabahın kaçı olursa olsun boru gibi çıkan sesimle bağırarak uyandırırım herkesi “hadi kalkın!” diye. Ancak ilk defa bu kadar erken kalktığımız ve etrafta başka insanlar da olduğu için sessiz bir uyanma ve uyandırma şekli seçtim. Gözlerimi açtım ilk olarak çadırdan dışarı baktım. Zifiri karanlık göz gözü görmüyor. Serkan’ı uyandırma girişimi için hazırlandım. Acaba nasıl yapsam diye düşünüyorum. Şimdi birden dürtsem korkabilir en iyisi yavaşça uyandırmak dedim. “Şşşşş Serkan!” dedim yavaşça omzuna dokunarak. Ama yok! Hissetmedi bile. Bu sefer “Şşşş” diye başına dokundum birkaç kez. Gözünü bile açmadan bileğimden sıktı defalarca yere vurdu vurdu vurdu! “Ne yapıyorsun ya elim acıdı! Size iyilik de yaramıyor!” dedim. “Gerizekalı ben seni yılan zannettim öldürmeye çalışıyorum!” diyince ben koptum tabi. O kadar da kasmıştım kendimi gürültü yapmayacağım diye ancak buna da gülünmez mi! Etraftaki herkes ister istemez uyanmıştır kahkahalarıma. Bundan sonra Serkan’ın yorumu şu oldu : “Alışmışız senin bağırarak uyandırmana, keşke öyle yapsaydın. Sinsice yaklaşınca korktum.”
Havanın aydınlanmış hali,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4800.jpg
Çok da uyuşuk değilmişiz. Bizimkisi turlarda keyif için yaymaktan oluyormuş.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6822.jpg
Hayatımda gördüğüm en iri kurbağa. Tam da gelmiş benim çadırın tentesinin altına saklanmış kerata.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6823.jpg
Ben hazırım, haydi çabuk olun!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6825.jpg
Milli parkın çıkışında hatıra fotoları,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4824.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6833.jpg
Sabahın serinliği içimize işlerken muhteşem yollardan geçmek neşemize neşe katıyor.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6834.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4834.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6835.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6836.jpg
Haritanın katları açılıyor,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4842.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4849.jpg
İlk köy kahvesinde kahvaltı yapma ve çay içme heyecanı ile yükleniyoruz pedallara. Aç karnına çok daha iyi rampa çıkıldığı kesin!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4863.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4868.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6841.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6844.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6837.jpg
Off! O balıklar yenmez mi!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6838.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6850.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6852.jpg
Kahveyi görmeden geçen arkadaşlar geldikten sonra çayımızı demletiyoruz.
Eşek gibi taşıyan ama kral gibi yaşayanların kahvaltısı!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6853.jpg
Ay yazık! Bunlar da konserveciler hahahaha…
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6855.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4880.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4877.jpg
Fındık kremasını ekmeğine sürmüş, çay keyfini layıkıyla yapan mutlu insan!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4882.jpg
Bu da domates, salatalık ikramından sonraki mutlu insan! Hahahaha
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4884.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6856.jpg
Senin yerinde olmak için neler verirdik neler! Belki sen de bizim!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6862.jpg
Ekip yola çıkıyor. Emre ve ben ise Serkan’ın yanında kalıyoruz. Patlayan lastiği tamir etmek üzere kolası sıvıyorlar. Boşuna uğraşmayalım diye bendeki iç lastiği veriyorum. Çabucak takıp öndekilere yetişmeye çalışıyoruz. (Patlak vakası:1)
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4905.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4914.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4921.jpg
Rampada bisiklet gitmeyince Serkan bir kez daha lastiğin patladığını anlıyor. (Patlak vakası:2 Yamama çabası:1)
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6866.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4927.jpg
Bu arada boş yere tırmanmışız o kadar rampayı. Yanlış yoldayız haberi gelince gerisin geri iniyoruz. Gps ile harita tutmuyor. Ayrıca güncellenmeyen yeni yollar açılmış bu da bizi baya bir yanıltıyor. (Yanlış yoldayız vakası:1)
Aşağıya kadar iniyoruz ve doğru yolu buluyoruz. Ahmet ve Zeki ikilisi yanlış yoldan gittilerse doğrusunu bulsunlar diye ağaçlardan ok yapıyoruz. Aynısını onlar da bizim için düşünmüş doğrusunu bulduktan sonra. Fikirler güzel ancak iki ekip de birbirinin işaretini görmemiş hahahaha…
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4943.jpg
Yeni bir rampanın habercisi bu tatlı yokuşlar,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4946.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4947.jpg
Güneş etkisini göstermeye başladı. Artık benim için hiçbir rampanın tatlılığı kalmamıştır.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4968.jpg
Sanırım ekiple hemfikiriz. Hararetim artıp kaynayan sular yüzümden gözümden aşağı akmaya başlayınca atıyorum kendimi bisikletten aşağı. Ejderha gibi ağzımdan alev çıkarıp en güzel şovlardan birini sergileyebilirdim o anda.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4984.jpg
Yanan bedenleri gölgede soğutma çabaları,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4994.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_5000.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_5007.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_5008.jpg
Onlar dinlenedursun, gezedursun peki ya biz nerdeyiz?
Serkan’ın tekrar lastiği patlıyor! O yamamaya çalışırken ben de yüzümü gözümü yıkamak için biraz su bulmak için aşağıya iniyorum. (Patlak vakası:3 Yamama:2)
Turdaki ilk ve tek kazayı burada geçiriyorum. Ama yok hayır bisikletle değil. Yok öyle suya inilmez yok böyle gidilmez aman örümceklere değmeyim, larvalar elime dolmasın diye çabalarken elimi bastığım taş yerinden kopuyor ve suya düşmekten son anda kurtuluyorum. Tabi ki kolumda küçücük bir çizikle! O da turun nazar değmesin anısı!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6867.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6868.jpg
Şimdi buz gibi bir ayran olacaktı ki ya da buz gibi bir karpuz oy oy derken indiğimiz köyde bir evden ayran rica ediyoruz tabi ki parasıyla!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_5026.jpg
Nurettin Abi’nin gazına gelip ikinci ayranları içiyoruz. Benim neyimeyse o kadar ayran! Rampada eğildikçe ağzıma geliyor. “Biz daha birincileri içmeden ikinciyi içer misiniz oh olsun öyle ağzınızdan gelir işte!” diye dalga geçiyor Müfit Abi. Serkan ile çok utanıyoruz bu düşüncesizliğimize.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6869.jpg
“Keçi Gibi Tırmandık!”
Beni tanıyanlar bilir. Turlarda pek bir keyifli geçer kahvaltılarımız. Demlenen çayına kadar eksiksiz olur. Turu organize eden liderimiz emekli albay olunca “sabah yedide tekerler dönecek” diye akşamdan emir verildi. Ekibe uymak için göz gözü görmeyecek derecede sabahın köründe kalktım “iki saatte zor hazırlanırım” diyerek. Yıllardır bisikletle tura çıkarım ama bu turda bir ilki yaşadım. Kendim için rekor denebilecek bir zaman zarfında herkesten önce hazırlanarak saat 6’da her şeyimle hazırdım. Ben miydim buna tek şaşıran? Elbette hayır…
Gürül gürül nehirlerin üzerinden geçerken “hay maşallah” diyorum yüksek sesle. Şu suların yarısı Ankara’dan geçseydi belki de hiç gelmezdim buralara diye düşünürken bir an gezgin ruhumu unutuyorum. Kalamaz ki bu beden arkada, ruhu gidince önden. Balık tutanların yerinde olmak, buz gibi sulara girip “dondum” diyene kadar çıkmamak istiyorum. Aç karnına tırmanıyoruz yokuşları daha iyi çıkılır diye. Bizi çok tatlı bir yol bekliyor gölü uzaktan seyreyleyen. Yeşillikler içinde yine sessiz ve sakin.
İlk köy kahvesinde durup kahvaltı edeceğiz diye anlaşmıştık ancak ekipten heyecanlı olanlar farkına varmadan gitmişler. “Hiç beni ilgilendirmez. Çayımı içip, kahvaltımı yapmadan hiçbir yere gitmiyorum” diyerek kuruldum başköşeye. Geride kalanlar da yamacıma. Ha önde gidenlere de telsizle çağrı yapıyoruz. “Boşuna gittiniz, geri dönün. Kahveyi geçtiniz!” diye. Çay bu! Başka bir şeye benzemez. Tırmandıkları yokuştan inmeleri çok da vakit almadı sihirli kelimeyi cümle içinde kullanınca. Kahvaltıda ton balığı ve barbunya konservesi yemeyi tercih edip az yük taşımak uğruna zevkinden vazgeçen, kuş sütü eksik soframıza melül melül bakan turdaşlarımıza “eşek gibi taşırım, kral gibi yaşarım” diyoruz Serkan ile aynı anda. Domatessiz, peynirsiz, zeytinsiz kahvaltı mı olurmuş canım!
Öğle sıcağı bastırıp canımızdan bezdirince sanrılar görmeye, hayaller kurmaya başlıyoruz “Şimdi buz gibi karpuz olacaktı ki ortadan yaracaktık ya da buz gibi tuzlu bir ayran! Offfff!” diye. Yol kenarlarından incecik akan suları gördükçe kaynağını arıyoruz ancak bulamayınca mataralarımızdaki banyo suyu sıcaklığını andıran kaynamış sularımızı mecburen içiyoruz “hiç yoktan iyidir” diyerek. Hani başka bir şey dilesem olacakmış deriz ya; indiğimiz ilk köyde o dilediğimiz buz gibi ayranları içme fırsatını bulunca ağzımız kulaklarımıza varıyor. Elinizin altındayken farkına varmadığınız, günlerce dolapta bekletip çöpe döktüğünüz yemekler, bozulan yiyecekler, tarihi geçen içeceklere muhtaç kalacağınız günler aklınıza geliyor mu? Bunlardan mahrum kaldığınız dağ başlarında “evet”.
Toroslar’ın misafiri olduğumuzu unutup iri taşlı yollarda meydan okurcasına rampaları tırmanmaya çalışıyorduk. “Güneşin önüne lütfen bir bulut gelsin. Ne olur azıcık rüzgar essin. Önden esip direncimi kırsa da azıcık essin,” gibi dileklerin ardından ilk gerçekçi teklif geliyor. “İlk ağaç gölgesinde bir su molası verelim.” Yağmur yağar, “bu sene de güneş çıkmadı” deriz. Güneş çıkar, azıcık bulut isteriz. Bulut olur, “hava da içimi kararttı, uykum geldi” deriz. Biz insanoğlunu aynı anda memnun etmek zor! Tanrı ne yapsın?
Gps ile harita tutmayınca üç kez yanlış yola girdik. Hepsi de zorlu rampalardı. Artık kimse önden gitmek istemiyor, “siz gidin, ben nasıl olsa yetişirim” diyerek arkada kalmayı tercih ediyordu. Kamp atacak uygun bir yer bulana kadar tahminimizden çok daha fazla yol aldık. Turun en zorlu günü bugündü. Neyse ki akşam yemeğinde sıcak çorbanın ve taze alabalıkların hakkını fazlasıyla verdik.
İşte Tur Ayrıntıları;
Bu sabahın hatta turun en unutulmaz anlarından biri şüphesiz Serkan’ın uyandırılması olayı idi. Normalde sabahın kaçı olursa olsun boru gibi çıkan sesimle bağırarak uyandırırım herkesi “hadi kalkın!” diye. Ancak ilk defa bu kadar erken kalktığımız ve etrafta başka insanlar da olduğu için sessiz bir uyanma ve uyandırma şekli seçtim. Gözlerimi açtım ilk olarak çadırdan dışarı baktım. Zifiri karanlık göz gözü görmüyor. Serkan’ı uyandırma girişimi için hazırlandım. Acaba nasıl yapsam diye düşünüyorum. Şimdi birden dürtsem korkabilir en iyisi yavaşça uyandırmak dedim. “Şşşşş Serkan!” dedim yavaşça omzuna dokunarak. Ama yok! Hissetmedi bile. Bu sefer “Şşşş” diye başına dokundum birkaç kez. Gözünü bile açmadan bileğimden sıktı defalarca yere vurdu vurdu vurdu! “Ne yapıyorsun ya elim acıdı! Size iyilik de yaramıyor!” dedim. “Gerizekalı ben seni yılan zannettim öldürmeye çalışıyorum!” diyince ben koptum tabi. O kadar da kasmıştım kendimi gürültü yapmayacağım diye ancak buna da gülünmez mi! Etraftaki herkes ister istemez uyanmıştır kahkahalarıma. Bundan sonra Serkan’ın yorumu şu oldu : “Alışmışız senin bağırarak uyandırmana, keşke öyle yapsaydın. Sinsice yaklaşınca korktum.”
Havanın aydınlanmış hali,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4800.jpg
Çok da uyuşuk değilmişiz. Bizimkisi turlarda keyif için yaymaktan oluyormuş.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6822.jpg
Hayatımda gördüğüm en iri kurbağa. Tam da gelmiş benim çadırın tentesinin altına saklanmış kerata.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6823.jpg
Ben hazırım, haydi çabuk olun!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6825.jpg
Milli parkın çıkışında hatıra fotoları,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4824.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6833.jpg
Sabahın serinliği içimize işlerken muhteşem yollardan geçmek neşemize neşe katıyor.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6834.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4834.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6835.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6836.jpg
Haritanın katları açılıyor,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4842.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4849.jpg
İlk köy kahvesinde kahvaltı yapma ve çay içme heyecanı ile yükleniyoruz pedallara. Aç karnına çok daha iyi rampa çıkıldığı kesin!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4863.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4868.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6841.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6844.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6837.jpg
Off! O balıklar yenmez mi!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6838.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6850.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6852.jpg
Kahveyi görmeden geçen arkadaşlar geldikten sonra çayımızı demletiyoruz.
Eşek gibi taşıyan ama kral gibi yaşayanların kahvaltısı!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6853.jpg
Ay yazık! Bunlar da konserveciler hahahaha…
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6855.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4880.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4877.jpg
Fındık kremasını ekmeğine sürmüş, çay keyfini layıkıyla yapan mutlu insan!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4882.jpg
Bu da domates, salatalık ikramından sonraki mutlu insan! Hahahaha
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4884.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6856.jpg
Senin yerinde olmak için neler verirdik neler! Belki sen de bizim!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6862.jpg
Ekip yola çıkıyor. Emre ve ben ise Serkan’ın yanında kalıyoruz. Patlayan lastiği tamir etmek üzere kolası sıvıyorlar. Boşuna uğraşmayalım diye bendeki iç lastiği veriyorum. Çabucak takıp öndekilere yetişmeye çalışıyoruz. (Patlak vakası:1)
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4905.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4914.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4921.jpg
Rampada bisiklet gitmeyince Serkan bir kez daha lastiğin patladığını anlıyor. (Patlak vakası:2 Yamama çabası:1)
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6866.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4927.jpg
Bu arada boş yere tırmanmışız o kadar rampayı. Yanlış yoldayız haberi gelince gerisin geri iniyoruz. Gps ile harita tutmuyor. Ayrıca güncellenmeyen yeni yollar açılmış bu da bizi baya bir yanıltıyor. (Yanlış yoldayız vakası:1)
Aşağıya kadar iniyoruz ve doğru yolu buluyoruz. Ahmet ve Zeki ikilisi yanlış yoldan gittilerse doğrusunu bulsunlar diye ağaçlardan ok yapıyoruz. Aynısını onlar da bizim için düşünmüş doğrusunu bulduktan sonra. Fikirler güzel ancak iki ekip de birbirinin işaretini görmemiş hahahaha…
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4943.jpg
Yeni bir rampanın habercisi bu tatlı yokuşlar,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4946.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4947.jpg
Güneş etkisini göstermeye başladı. Artık benim için hiçbir rampanın tatlılığı kalmamıştır.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4968.jpg
Sanırım ekiple hemfikiriz. Hararetim artıp kaynayan sular yüzümden gözümden aşağı akmaya başlayınca atıyorum kendimi bisikletten aşağı. Ejderha gibi ağzımdan alev çıkarıp en güzel şovlardan birini sergileyebilirdim o anda.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4984.jpg
Yanan bedenleri gölgede soğutma çabaları,
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_4994.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_5000.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_5007.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_5008.jpg
Onlar dinlenedursun, gezedursun peki ya biz nerdeyiz?
Serkan’ın tekrar lastiği patlıyor! O yamamaya çalışırken ben de yüzümü gözümü yıkamak için biraz su bulmak için aşağıya iniyorum. (Patlak vakası:3 Yamama:2)
Turdaki ilk ve tek kazayı burada geçiriyorum. Ama yok hayır bisikletle değil. Yok öyle suya inilmez yok böyle gidilmez aman örümceklere değmeyim, larvalar elime dolmasın diye çabalarken elimi bastığım taş yerinden kopuyor ve suya düşmekten son anda kurtuluyorum. Tabi ki kolumda küçücük bir çizikle! O da turun nazar değmesin anısı!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6867.jpg
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6868.jpg
Şimdi buz gibi bir ayran olacaktı ki ya da buz gibi bir karpuz oy oy derken indiğimiz köyde bir evden ayran rica ediyoruz tabi ki parasıyla!
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_5026.jpg
Nurettin Abi’nin gazına gelip ikinci ayranları içiyoruz. Benim neyimeyse o kadar ayran! Rampada eğildikçe ağzıma geliyor. “Biz daha birincileri içmeden ikinciyi içer misiniz oh olsun öyle ağzınızdan gelir işte!” diye dalga geçiyor Müfit Abi. Serkan ile çok utanıyoruz bu düşüncesizliğimize.
http://i173.photobucket.com/albums/w59/KevSerSeri/Toroslar/IMG_6869.jpg