Yayla yayla Doğu Karadeniz...
(Sıfır Yok Oluş'a Pedal Turu)
Turumuzu anlatmaya, daha güzel ifade edemeyeceğimi düşünerek ve izniyle, Sayın Bülent Savran'ın, yine bir Karadeniz turunu anlatan yazısından bir bölümü sizlerle paylaşarak başlamak istiyorum;
" Bisikletle gezerken her şeyi, öteki araçlardayken gördüğünüzden tümüyle farklı görürsünüz. Arabayla gezerken hep kapalı bir yerdesinizdir ve alışık olduğunuzdan, araba penceresinden gördüklerinizin televizyondakilere benzediğini fark etmezsiniz. Pasif bir gözlemcisinizdir ve sizinle birlikte giden sıkıcı bir kafes içindesinizdir.
Bisiklette bir kafes yoktur. Her şeyle doğrudan temastasınızdır. Artık, izlemekten öte, sahnedesinizdir. Ayağınızın altındaki yol gerçektir, toprak yolun taşlarını kuvvetle hissedersiniz, oradadır; istediğiniz an ayağınızı aşağı indirip dokunabilirsiniz ve bilinciniz hiçbir şeyi, hiçbir yaşantıyı kaçırmaz.
Virajlı dağ yollarını tercih ediyoruz, üzerinde ticari işletmeler ve reklam tabelası olmayan yolları. Bu yollarda ağaçlıklar, otlaklar, bahçeler, çayırlar ve zirveler vardır, yanından geçtiğimiz çocuklar bize el sallar, insanlar evlerinin yanındaki bahçelerinden bize merakla bakarlar, yol ya da başka bir şey sormak için durduğumuzda yanıtlar kısa değil, istediğimizden de uzun olmaya eğilimlidir. İnsanlar bize nereden geldiğimizi, kaç saattir yolda olduğumuzu sorarlar.
Yalnızca spor yapmıyoruz. Aslında iyi vakit geçiriyoruz. Doğayı görüyor, kokluyor, dinliyoruz. Dağları, ormanları, vadileri görüyoruz, derelerin, kuşların seslerini dinliyor, göknar ile ladin veya akçaağaçla, otların, kekiğin kokularını ayırt ediyoruz."
* * *
Turumuzun amacı Doğu Karadeniz yaylalarını gezerken, aynı zamanda Doğu Karadeniz Bölgesindeki önemli doğa alanlarını tehdit eden, başta çarpık yapılaşma olmak üzere, elektrik santrali projeleri, yol açma ve genişletme çalışmaları, ırmaklardan kum çekilmesi, taş ocakları açılması, akarsuların kirletilmesi gibi konulara dikkat çekmekti. Buna ilişkin ayrıntılı bilgiyi aşağıdaki topic'de bulabilirsiniz:
(link)
Doğa Derneği ile işbirliği içinde ve onlara destek anlamındaki bu tura bir arkadaşımızın daha sonraki iştirakiyle toplam 5 kişi katılmıştır.
Katılımcılar: Yavuz İLHAN, Yavuz ERGUN, Erhan ÖZETÇİ, Erkut YİĞİT ve Sercan GEDİK.
(01 Temmuz Pazar)
Cumartesi günü, yani dün öğlen saatlerinde başlayan ve yaklaşık 14 saat süren yolculuğumuz bugün sabahın ilk ışıklarıyla sona eriyor. 04:30 gibi Çamlıhemşin yol ayrımında otobüsten iniyoruz.
Hala yarı uykulu bir halde,bisikletlerimize, çadır, mat ve yanımıza aldığımız giyecek yiyeceklerle dolu çantalarımızdan oluşan yükümüzü yüklüyoruz ve Çamlıhemşin’e gitmek üzere yola koyuluyoruz. Kaç yıldır gitmek istediğim Doğu Karadeniz yolculuğum böylece başlıyor…
http://img441.imageshack.us/img441/37/img6433qn3.jpg
Bisikletlerimiz ve bizler yola çıkmaya hazırız!..
http://img46.imageshack.us/img46/4673/img6435fw5.jpg
Soldan sağa : Erhan, Küçük Yavuz, Büyük Yavuz ve Erkut.
Yol boyunca, dağlardan inen sular yamaçlardan küçük şelaleler halinde şırıl şırıl akıyor... Sol tarafımızdaysa Fırtına Deresi denize kavuşma telaşı içinde...
http://img466.imageshack.us/img466/1310/15120032rf6.jpg
http://img411.imageshack.us/img411/5112/img6444uf7.jpg
Yaklaşık 22 km.lik bir sürüşten sonra Çamlıhemşin’e varıyoruz. Bu küçük ve şirin ilçe Fırtına Vadisi içinde kurulu. Burada hemen ırmağın kıyısında bir çay bahçesine kahvaltı için oturuyoruz. Çarşıdan yiyecek bir şeyler alıp, çayımızla bunları atıştırıyoruz… Bu sırada bizimle buluşan Doğa Derneği üyesiyle gideceğimiz güzergahı konuşuyoruz.
http://img411.imageshack.us/img411/6626/sa550769resize1rt7.jpg
Bizi ilk çıkacağımız yayla olan Sal Yaylası’na, yolun çok dik ve bozuk olması nedeniyle bir dört çekerli araç götürecek. Bisikletlerimizi zor da olsa otoya yerleştirip yola çıkıyoruz. Gerçekten yol çok kötü durumda… Burayı yüklü bisikletle çıkmak felaket olurdu!..
Sal Yaylası’na öğlen saatlerinde vardığımızda Erhan’ın altimetresi 2050 m. rakımı gösteriyor… Her taraf sis içinde olduğundan görüş mesafesi bayağı kısa. Sis bulutu aynı zamanda nem taşıdığından sanki yağmur yağıyormuş havası var… Her yanımız ıslanıyor. Yaylada Trabzon’dan gelmiş bir trekking grubu da var. Bazılarının sisten dolayı yalnızca sesini duyabiliyoruz.
Hemen, fazla ıslanmadan, uygun bir yer seçerek çadırlarımızı kuruyoruz ve içine giriyoruz. Biraz sonra yağmur yağmaya başlıyor inceden, dışarı çıkmak zor.
Yine de Erkut çadırların önünde bisikletiyle ıslak çimenlerin üzerinde bir gezinti yapmaktan kendini alakoyamıyor.
http://img411.imageshack.us/img411/7703/img6452nz9.jpg
Bir ara hava şöyle bir açılıyor, Yavuz hemen fotoğraf makinesiyle çadırdan dışarı fırlayıp, fırsat bu fırsat çevrede fotoğraf çekiyor. Karşıdaki yayla evlerini de ancak o arada görebiliyoruz.
http://img401.imageshack.us/img401/7344/img6456my0.jpg
http://img401.imageshack.us/img401/9352/img6463zs5.jpg
Uzun süren yolculukların ve yağmurun etkisiyle hepimizi uyku bastırıyor ve uykuya dalıyoruz.
* * *
(02 Temmuz Pazartesi)
Sabah erken saatte uyanıyoruz ve hala sisler içindeki yayladan ayrılmak üzere hazırlıklara girişiyoruz. Kahvaltıyı aşağıda yapacağız.
http://img407.imageshack.us/img407/6595/img6484resize1zn4.jpg
http://img240.imageshack.us/img240/4173/img6487jd3.jpg
http://img407.imageshack.us/img407/320/sa5507811ly4.jpg
Hareket öncesi son bir foto..
http://img407.imageshack.us/img407/4669/img6489resize1oz9.jpg
Bisikletlerimiz ve bizler hazır olunca, dün çıktığımız bozuk ve biraz dik olan yoldan bu sefer inişe geçiyoruz.
http://img240.imageshack.us/img240/768/img6492resize1fn0.jpg
http://img466.imageshack.us/img466/874/img6496tw7.jpg
http://img101.imageshack.us/img101/8089/img6505qe9.jpg
http://img120.imageshack.us/img120/5291/1003742eo6.jpg
Aldığımız virajlar saymakla bitmez...
http://img178.imageshack.us/img178/8435/img6513dq8.jpg
http://img101.imageshack.us/img101/8831/img6514zp0.jpg
İniş sırasında durup fotoğraf aldığımız bir an: Yavuz doğayı, Erhan Yavuz'u, ben de her ikisini birden fotoğraflıyorum...
http://img178.imageshack.us/img178/1545/15120036qp9.jpg
Hava hala kapalı ama aşağıya doğru indikçe sis kalmadı sayılır. Artık vadinin içindeki Çamlıhemşin az da olsa seçilebiliyor...
http://img523.imageshack.us/img523/2030/15120037bh3.jpg
Hezarenler, papatyalar, zembil çiçekleri, sümbüller ve eğrelti otları ve diğer kır çiçekleri tüm güzelliklerini sergiliyorlar...
http://img48.imageshack.us/img48/9912/img6555resize1oo7.jpg
Bazen hızlı bazen yavaş aşağıya iniyoruz, Şenyuva Köyü’ne varıyoruz. Yolculuğumuz üç saat kadar sürüyor (saat 10:00'a geliyor). Su kıyısında küçük bir mola.
http://img404.imageshack.us/img404/9636/img6566resize1dg9.jpg
Kahvaltımızı burada yapıyoruz, kahvehanesinden aldığımız çaylarla.
http://img404.imageshack.us/img404/2761/2007001tt0.jpg
Yolculuğumuz Zilkale'ye. Buradan itibaren Zilkale’ye kadar yarı asfalt yarı stabilize yoldan gideceğiz. Birkaç km. lik tırmanışlı yoldan sonra Zilkale’ye varıyoruz. Kalenin iç kısımlarını geziyoruz. Çevre ayağımızın altında, her yer yemyeşil ve vadi içerisinde bir dere küçük şelaleler oluşturarak akıyor…
http://img70.imageshack.us/img70/5837/1003748resize1ig3.jpg
http://img341.imageshack.us/img341/5772/img6577resize1pf7.jpg
http://img230.imageshack.us/img230/669/img6587resize1wv0.jpg
Aman dikkat et Erkut, sakın atlayayım falan deme !..
http://img508.imageshack.us/img508/7159/img6593jm2.jpg
Kalenin penceresinden geldiğimiz yollar!.. Ve tam tepede bir yayla evi...
http://img260.imageshack.us/img260/3079/2007006pw5.jpg
Kalenin fethinden sonra aynı yoldan devam ediyoruz ve biraz ilerideki yol ayrımından içeri girerek Palovit Şelalesi’ne yöneliyoruz. Kaleden sonra yolun bir bölümü beton, Erkut bu bölümde şen şakrak, yolun tadını çıkarıyor...
http://img75.imageshack.us/img75/4493/1003777resize1rn5.jpg
Dağlarda hiç su sıkıntısı çekmedik, her taraf su kaynıyor. Suluklarımızda su bittiğinde hemen bir kaynaktan yeniden dolduruyoruz veya orada içiyoruz. İşte Yavuz, iyi susamış anlaşılan...
http://img75.imageshack.us/img75/4492/img6595ks7.jpg
5-6 km. mesafedeki şelaleye dar ve bayağı bozuk toprak bir yoldan gidiliyor. Bizi iyi bir tırmanışın beklediğini bilemezdik... Söylemeye gerek var mı? bilmem her taraf yeşilin değişik tonlarıyla bezenmiş durumda...
http://img120.imageshack.us/img120/8085/1003753rf8.jpg
Son bölümde bisikletle gitmek olanaklı değil, bir keçi yolu var. Bu yüzden bisikletlerimizi bırakıp, yaya olarak çok da kısa olmayan bir yürüyüş sonrasında şelaleye varıyoruz. Erhan ve Erkut, biz Yavuz’lardan daha önce varmış durumdalar… Şelale gerçekten harika görünüyor.
http://img162.imageshack.us/img162/8035/1003754resize1em2.jpg
Şelalenin biraz daha yukarısına çıkıyoruz, az sonra Erkut soğuk falan demeyip ırmağın serinden öte sularına kendini bırakıyor...
http://img168.imageshack.us/img168/420/1003756zx5.jpg
Geri dönüp bisikletlerimizi alıyor ve şelaleye yönlendiğimiz yolun başlangıcında bulunan çeşmeye tekrar varıyoruz.
İkindi saatlerindeyiz. Buradan Gito Yaylasına doğru gideceğiz ama hava kararmadan önce uygun bir yerde kamp atmak niyetindeyiz, gidebileceğimiz kadar gideceğiz. Bundan sonra 2000 m. rakımlara doğru sıkı bir tırmanış bizi bekliyor...
Dört bir yandan sular fışkırıyor desek yeridir. Yolumuz üzerinde sıklıkla küçük ölçekte şelalelerle karşılaşıyoruz. İnsan ister istemez bunlara ilgisiz kalamıyor. Ve bir kısmını fotoğraflıyoruz. İşte bir tanesi:
http://img230.imageshack.us/img230/6673/2007007ls9.jpg
Yolumuz yine Zilkale'den sonra devam eden yol. İki saate yakın pedalladıktan sonra Zilkale Köyüne varıyoruz. Küçücük bir köy. Az mola verelim derken yağmur başlıyor ve giderek şiddetini artırıyor. Köydeki lokantaya sığınıyoruz.
İçeride bir kuzine soba güldür güldür yanıyor. Önce çaylar, ardından “muğlama” geliyor. Bol ekmekle atıştırıyoruz. Bu gece burada konaklamaya karar veriyoruz, çünkü hem yağmur devam ediyor hem de vakit geç oldu yola devam etsek bile hava kararmadan fazla gidemeyiz. Hemen yandaki devam eden yeni inşaat lokanta sahiplerininmiş (Orhan Bey’lerin), onlardan izin alarak, bu binanın birinci katına çadırlarımızı kuruyoruz. Ve geceyi burada geçiriyoruz.
(Orhan Bey, kardeşi ve oğlu ile birlikteyiz...)
http://img67.imageshack.us/img67/2354/1003759gp9.jpg
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere !..
(Sıfır Yok Oluş'a Pedal Turu)
Turumuzu anlatmaya, daha güzel ifade edemeyeceğimi düşünerek ve izniyle, Sayın Bülent Savran'ın, yine bir Karadeniz turunu anlatan yazısından bir bölümü sizlerle paylaşarak başlamak istiyorum;
" Bisikletle gezerken her şeyi, öteki araçlardayken gördüğünüzden tümüyle farklı görürsünüz. Arabayla gezerken hep kapalı bir yerdesinizdir ve alışık olduğunuzdan, araba penceresinden gördüklerinizin televizyondakilere benzediğini fark etmezsiniz. Pasif bir gözlemcisinizdir ve sizinle birlikte giden sıkıcı bir kafes içindesinizdir.
Bisiklette bir kafes yoktur. Her şeyle doğrudan temastasınızdır. Artık, izlemekten öte, sahnedesinizdir. Ayağınızın altındaki yol gerçektir, toprak yolun taşlarını kuvvetle hissedersiniz, oradadır; istediğiniz an ayağınızı aşağı indirip dokunabilirsiniz ve bilinciniz hiçbir şeyi, hiçbir yaşantıyı kaçırmaz.
Virajlı dağ yollarını tercih ediyoruz, üzerinde ticari işletmeler ve reklam tabelası olmayan yolları. Bu yollarda ağaçlıklar, otlaklar, bahçeler, çayırlar ve zirveler vardır, yanından geçtiğimiz çocuklar bize el sallar, insanlar evlerinin yanındaki bahçelerinden bize merakla bakarlar, yol ya da başka bir şey sormak için durduğumuzda yanıtlar kısa değil, istediğimizden de uzun olmaya eğilimlidir. İnsanlar bize nereden geldiğimizi, kaç saattir yolda olduğumuzu sorarlar.
Yalnızca spor yapmıyoruz. Aslında iyi vakit geçiriyoruz. Doğayı görüyor, kokluyor, dinliyoruz. Dağları, ormanları, vadileri görüyoruz, derelerin, kuşların seslerini dinliyor, göknar ile ladin veya akçaağaçla, otların, kekiğin kokularını ayırt ediyoruz."
* * *
Turumuzun amacı Doğu Karadeniz yaylalarını gezerken, aynı zamanda Doğu Karadeniz Bölgesindeki önemli doğa alanlarını tehdit eden, başta çarpık yapılaşma olmak üzere, elektrik santrali projeleri, yol açma ve genişletme çalışmaları, ırmaklardan kum çekilmesi, taş ocakları açılması, akarsuların kirletilmesi gibi konulara dikkat çekmekti. Buna ilişkin ayrıntılı bilgiyi aşağıdaki topic'de bulabilirsiniz:
(link)
Doğa Derneği ile işbirliği içinde ve onlara destek anlamındaki bu tura bir arkadaşımızın daha sonraki iştirakiyle toplam 5 kişi katılmıştır.
Katılımcılar: Yavuz İLHAN, Yavuz ERGUN, Erhan ÖZETÇİ, Erkut YİĞİT ve Sercan GEDİK.
(01 Temmuz Pazar)
Cumartesi günü, yani dün öğlen saatlerinde başlayan ve yaklaşık 14 saat süren yolculuğumuz bugün sabahın ilk ışıklarıyla sona eriyor. 04:30 gibi Çamlıhemşin yol ayrımında otobüsten iniyoruz.
Hala yarı uykulu bir halde,bisikletlerimize, çadır, mat ve yanımıza aldığımız giyecek yiyeceklerle dolu çantalarımızdan oluşan yükümüzü yüklüyoruz ve Çamlıhemşin’e gitmek üzere yola koyuluyoruz. Kaç yıldır gitmek istediğim Doğu Karadeniz yolculuğum böylece başlıyor…
http://img441.imageshack.us/img441/37/img6433qn3.jpg
Bisikletlerimiz ve bizler yola çıkmaya hazırız!..
http://img46.imageshack.us/img46/4673/img6435fw5.jpg
Soldan sağa : Erhan, Küçük Yavuz, Büyük Yavuz ve Erkut.
Yol boyunca, dağlardan inen sular yamaçlardan küçük şelaleler halinde şırıl şırıl akıyor... Sol tarafımızdaysa Fırtına Deresi denize kavuşma telaşı içinde...
http://img466.imageshack.us/img466/1310/15120032rf6.jpg
http://img411.imageshack.us/img411/5112/img6444uf7.jpg
Yaklaşık 22 km.lik bir sürüşten sonra Çamlıhemşin’e varıyoruz. Bu küçük ve şirin ilçe Fırtına Vadisi içinde kurulu. Burada hemen ırmağın kıyısında bir çay bahçesine kahvaltı için oturuyoruz. Çarşıdan yiyecek bir şeyler alıp, çayımızla bunları atıştırıyoruz… Bu sırada bizimle buluşan Doğa Derneği üyesiyle gideceğimiz güzergahı konuşuyoruz.
http://img411.imageshack.us/img411/6626/sa550769resize1rt7.jpg
Bizi ilk çıkacağımız yayla olan Sal Yaylası’na, yolun çok dik ve bozuk olması nedeniyle bir dört çekerli araç götürecek. Bisikletlerimizi zor da olsa otoya yerleştirip yola çıkıyoruz. Gerçekten yol çok kötü durumda… Burayı yüklü bisikletle çıkmak felaket olurdu!..
Sal Yaylası’na öğlen saatlerinde vardığımızda Erhan’ın altimetresi 2050 m. rakımı gösteriyor… Her taraf sis içinde olduğundan görüş mesafesi bayağı kısa. Sis bulutu aynı zamanda nem taşıdığından sanki yağmur yağıyormuş havası var… Her yanımız ıslanıyor. Yaylada Trabzon’dan gelmiş bir trekking grubu da var. Bazılarının sisten dolayı yalnızca sesini duyabiliyoruz.
Hemen, fazla ıslanmadan, uygun bir yer seçerek çadırlarımızı kuruyoruz ve içine giriyoruz. Biraz sonra yağmur yağmaya başlıyor inceden, dışarı çıkmak zor.
Yine de Erkut çadırların önünde bisikletiyle ıslak çimenlerin üzerinde bir gezinti yapmaktan kendini alakoyamıyor.
http://img411.imageshack.us/img411/7703/img6452nz9.jpg
Bir ara hava şöyle bir açılıyor, Yavuz hemen fotoğraf makinesiyle çadırdan dışarı fırlayıp, fırsat bu fırsat çevrede fotoğraf çekiyor. Karşıdaki yayla evlerini de ancak o arada görebiliyoruz.
http://img401.imageshack.us/img401/7344/img6456my0.jpg
http://img401.imageshack.us/img401/9352/img6463zs5.jpg
Uzun süren yolculukların ve yağmurun etkisiyle hepimizi uyku bastırıyor ve uykuya dalıyoruz.
* * *
(02 Temmuz Pazartesi)
Sabah erken saatte uyanıyoruz ve hala sisler içindeki yayladan ayrılmak üzere hazırlıklara girişiyoruz. Kahvaltıyı aşağıda yapacağız.
http://img407.imageshack.us/img407/6595/img6484resize1zn4.jpg
http://img240.imageshack.us/img240/4173/img6487jd3.jpg
http://img407.imageshack.us/img407/320/sa5507811ly4.jpg
Hareket öncesi son bir foto..
http://img407.imageshack.us/img407/4669/img6489resize1oz9.jpg
Bisikletlerimiz ve bizler hazır olunca, dün çıktığımız bozuk ve biraz dik olan yoldan bu sefer inişe geçiyoruz.
http://img240.imageshack.us/img240/768/img6492resize1fn0.jpg
http://img466.imageshack.us/img466/874/img6496tw7.jpg
http://img101.imageshack.us/img101/8089/img6505qe9.jpg
http://img120.imageshack.us/img120/5291/1003742eo6.jpg
Aldığımız virajlar saymakla bitmez...
http://img178.imageshack.us/img178/8435/img6513dq8.jpg
http://img101.imageshack.us/img101/8831/img6514zp0.jpg
İniş sırasında durup fotoğraf aldığımız bir an: Yavuz doğayı, Erhan Yavuz'u, ben de her ikisini birden fotoğraflıyorum...
http://img178.imageshack.us/img178/1545/15120036qp9.jpg
Hava hala kapalı ama aşağıya doğru indikçe sis kalmadı sayılır. Artık vadinin içindeki Çamlıhemşin az da olsa seçilebiliyor...
http://img523.imageshack.us/img523/2030/15120037bh3.jpg
Hezarenler, papatyalar, zembil çiçekleri, sümbüller ve eğrelti otları ve diğer kır çiçekleri tüm güzelliklerini sergiliyorlar...
http://img48.imageshack.us/img48/9912/img6555resize1oo7.jpg
Bazen hızlı bazen yavaş aşağıya iniyoruz, Şenyuva Köyü’ne varıyoruz. Yolculuğumuz üç saat kadar sürüyor (saat 10:00'a geliyor). Su kıyısında küçük bir mola.
http://img404.imageshack.us/img404/9636/img6566resize1dg9.jpg
Kahvaltımızı burada yapıyoruz, kahvehanesinden aldığımız çaylarla.
http://img404.imageshack.us/img404/2761/2007001tt0.jpg
Yolculuğumuz Zilkale'ye. Buradan itibaren Zilkale’ye kadar yarı asfalt yarı stabilize yoldan gideceğiz. Birkaç km. lik tırmanışlı yoldan sonra Zilkale’ye varıyoruz. Kalenin iç kısımlarını geziyoruz. Çevre ayağımızın altında, her yer yemyeşil ve vadi içerisinde bir dere küçük şelaleler oluşturarak akıyor…
http://img70.imageshack.us/img70/5837/1003748resize1ig3.jpg
http://img341.imageshack.us/img341/5772/img6577resize1pf7.jpg
http://img230.imageshack.us/img230/669/img6587resize1wv0.jpg
Aman dikkat et Erkut, sakın atlayayım falan deme !..
http://img508.imageshack.us/img508/7159/img6593jm2.jpg
Kalenin penceresinden geldiğimiz yollar!.. Ve tam tepede bir yayla evi...
http://img260.imageshack.us/img260/3079/2007006pw5.jpg
Kalenin fethinden sonra aynı yoldan devam ediyoruz ve biraz ilerideki yol ayrımından içeri girerek Palovit Şelalesi’ne yöneliyoruz. Kaleden sonra yolun bir bölümü beton, Erkut bu bölümde şen şakrak, yolun tadını çıkarıyor...
http://img75.imageshack.us/img75/4493/1003777resize1rn5.jpg
Dağlarda hiç su sıkıntısı çekmedik, her taraf su kaynıyor. Suluklarımızda su bittiğinde hemen bir kaynaktan yeniden dolduruyoruz veya orada içiyoruz. İşte Yavuz, iyi susamış anlaşılan...
http://img75.imageshack.us/img75/4492/img6595ks7.jpg
5-6 km. mesafedeki şelaleye dar ve bayağı bozuk toprak bir yoldan gidiliyor. Bizi iyi bir tırmanışın beklediğini bilemezdik... Söylemeye gerek var mı? bilmem her taraf yeşilin değişik tonlarıyla bezenmiş durumda...
http://img120.imageshack.us/img120/8085/1003753rf8.jpg
Son bölümde bisikletle gitmek olanaklı değil, bir keçi yolu var. Bu yüzden bisikletlerimizi bırakıp, yaya olarak çok da kısa olmayan bir yürüyüş sonrasında şelaleye varıyoruz. Erhan ve Erkut, biz Yavuz’lardan daha önce varmış durumdalar… Şelale gerçekten harika görünüyor.
http://img162.imageshack.us/img162/8035/1003754resize1em2.jpg
Şelalenin biraz daha yukarısına çıkıyoruz, az sonra Erkut soğuk falan demeyip ırmağın serinden öte sularına kendini bırakıyor...
http://img168.imageshack.us/img168/420/1003756zx5.jpg
Geri dönüp bisikletlerimizi alıyor ve şelaleye yönlendiğimiz yolun başlangıcında bulunan çeşmeye tekrar varıyoruz.
İkindi saatlerindeyiz. Buradan Gito Yaylasına doğru gideceğiz ama hava kararmadan önce uygun bir yerde kamp atmak niyetindeyiz, gidebileceğimiz kadar gideceğiz. Bundan sonra 2000 m. rakımlara doğru sıkı bir tırmanış bizi bekliyor...
Dört bir yandan sular fışkırıyor desek yeridir. Yolumuz üzerinde sıklıkla küçük ölçekte şelalelerle karşılaşıyoruz. İnsan ister istemez bunlara ilgisiz kalamıyor. Ve bir kısmını fotoğraflıyoruz. İşte bir tanesi:
http://img230.imageshack.us/img230/6673/2007007ls9.jpg
Yolumuz yine Zilkale'den sonra devam eden yol. İki saate yakın pedalladıktan sonra Zilkale Köyüne varıyoruz. Küçücük bir köy. Az mola verelim derken yağmur başlıyor ve giderek şiddetini artırıyor. Köydeki lokantaya sığınıyoruz.
İçeride bir kuzine soba güldür güldür yanıyor. Önce çaylar, ardından “muğlama” geliyor. Bol ekmekle atıştırıyoruz. Bu gece burada konaklamaya karar veriyoruz, çünkü hem yağmur devam ediyor hem de vakit geç oldu yola devam etsek bile hava kararmadan fazla gidemeyiz. Hemen yandaki devam eden yeni inşaat lokanta sahiplerininmiş (Orhan Bey’lerin), onlardan izin alarak, bu binanın birinci katına çadırlarımızı kuruyoruz. Ve geceyi burada geçiriyoruz.
(Orhan Bey, kardeşi ve oğlu ile birlikteyiz...)
http://img67.imageshack.us/img67/2354/1003759gp9.jpg
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere !..