Derya Keçeci
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 2 Haziran 2011
- Mesaj
- 1.735
- Tepki
- 4.127
- Şehir
- Ankara
- İsim
- Derya
- Başlangıç
- 1970—71
- Bisiklet
- Fuji
- Bisiklet türü
- Yol bisikleti
Ankara –İstanbul
Birinci gün Ankara-Bolu 180 km.
Sabah 06:30 da kalktım.Dün akşam yemek işini abarttığımdan,pek kahvaltı edemiyorum ve bu hiç iyi değil.Olsun,alışkınım buna.Dakikalar hızla tükeniyor;ya da ,bir yıldır hayalini kurduğum an gittikçe yaklaşmakta.Saat 07.50 Göksu parkındayım.Okul müdürümüz Faik bey ve birkaç öğretmen arkadaşım beni uğurlamaya gelmişler;büyük sürpriz.Hemen ardından Güngörler bisikletin sahibi Vahit abi geliyor;bu da ikinci sürpriz.Alelacele lastikler yerleştirilip quick release viralanıyor.
http://img560.imageshack.us/img560/2392/95983764.jpg
ve eşimle vedalaşarak çıkıyorum:
http://img59.imageshack.us/img59/6325/kyorum.jpg
Rüzgar karşıdan çok sert esiyor,ben de öyle…ve kilometreler hızla azalıyor.
http://img99.imageshack.us/img99/9712/sdc10036v.jpg
Kazan dolaylarında rüzgar abartıyor.Adeta yüzüme odaklanmış ve zaman zaman yol,birkaç derecelik açılarla kıvrılsa da,o yüzüme yüzüme vurmaya devam ediyor.Kilometreler…gösterdiğinde demeyi çok isterdim ancak hiçbir şey göstermiyor;zira manyetiği,aceleyle ters taktığım jantın diğer yanında.Afedersiniz “Oha” diyorum kendime.Bu bekleme hesapta yok ve ortalamamı etkileyecek.
http://img839.imageshack.us/img839/1060/sdc10038s.jpg
Ankaradan çıkarken kurtboğazı barajını görüntülememek ayıp olur;çekelim:
http://img193.imageshack.us/img193/664/sdc10050m.jpg
Meşhur Kargasekmezi macera aramadan ve makul bir hızla iniyorum.Arkamda 250-300 metrelik bir güvenli araç boşluğu bırakıp,iniş pozisyonuyla çeşmeye kadar birkaç dakikada ulaşıyorum.
60 km sonra Kızılcahamam girişinde suyun başında duruyorum.Aktif bir dinlenme bu;ayaklarımı buz gibi suya sokup,laktik asit birikimine karşı önlemimi alıyorum.
http://img854.imageshack.us/img854/8332/sdc10056f.jpg
Kızılcahamam aynı zamanda leyleklerin göç yolundaki uğrak yerleri:
http://img593.imageshack.us/img593/7404/sdc10061s.jpg
Şimdi sıra Azap deresinde.Hemen hemen tüm kış boyunca, sırf burasını çalıştım kepekli rampalarında.Gerçi Azaphane ne Kargasekmeze ne de başka bir yere benzer ancak korkmuyorum.
http://img194.imageshack.us/img194/6950/sdc10079u.jpg
Rampanın ilk 4 km si iyiydi.Ortalarda ise fena sayılmaz.Oysa sonlara doğru,bu tempo yanlış diye söylenmeye başladım.Aşırı konsantrasyonun doğal sonucu bu.Kontrol ettim:İyiydim.
Yolun sonlarına doğru bakım çalışması bahanesiyle inip 3-5 dakika yürüdüm. Süremeyeceğimden değil,sele açısını ayarlayamadım ve kasıklarım uyuştu.Bu,çok uzun sürüşlerde her 1.5-2 saatte bir yaptığım bir şey:Uzun adımlar atarak yürümek.Kaldı ki bu rampada inip biraz yürümek hiç te ayıp değil.
Azaphane,ya da namı diğer,azap deresi çok ama çok zordu.Benim tek avantajım psikolojik olarak sadece buraya odaklanmamdı.Biliyordum ki burayı sorunsuz ve durup dinlenmeden aşarsam,bu turu rahat tamamlayacaktım.Daha önce sıklıkla etüt ettiğim düzenli nefes ve konsantrasyonla,”Nefes nefese” kalmadım.Nefes nefese kalmanın en kötü yanı,soluğu çok hızlı boşalttığınız için,beyne yeterince oksijen gitmemesi.En iyisi soluk soluğa kalmamak.Baktınız soluk hızlanıyor,o zaman diyaframa nefes,üç say bırak…Nefes,tut,üç say bırak.Bir çeşit meditasyon.Sigara içmemek kaydıyla elbette.
http://img801.imageshack.us/img801/4223/sdc10085g.jpg
Rakım 1570 mt.Kendimi yere atayım diyorum,olmuyor;gururum kırılır.Çömeleyim diyorum:Ya kalkamazsam? Hareket etmeliyim.Durursam göçerim.Az ötedeki tomruklara gidiyor esneme yapıyorum.Sürekli hareket halindeyim,ayaklarımı sallıyorum.Hepsi hepsi bir iki dakika.Hemen yola koyuluyorum zira gerisi inanılmaz keyifli.Henüz uzak olsam da bu tabela moralimi yükseltiyor.
http://img690.imageshack.us/img690/9256/sdc10088v.jpg
İniş sırasında öyle güzel fotoğraf kareleri var ki,sadece geçiyorum.Neticede amacım güzel fotoğraf yarışmasına katılmak değil.Hem bu fotoğraf işi bana çok vakit kaybettiriyor.Bir süredir hareket halindeyken çekim yapıyorum,sonucu merak konusu.Hızla iniyorum.Rüya gibi.Sırf keyif olsun diye 50/11 i yakalamaya çalışıyorum,malum spd pedal kullanmadığımdan,bu hızlarda vites oranı ve devri yakalamaya çalışmak,ayağınızın pedaldan kurtulmasına sebep olabilir.Dikkatlice yakalıyorum devri ve basıyorum.
Yeri gelmişken söyleyeyim.50/34 başlangıç seviyesi için oldukça iyi.Gerçekten de “Compact” bir tasarım Ancak bazen 50 çok,34 az geldiğinde seçeneğiniz olmuyor.Şayet aynakolum 39-53,rublem 12-28 gibi bir oranda ve bisikletim de 8-8.50 kg olsa eminim performansım daha da artardı.
Çok hızlı bir tempoda geredeye ulaşıyorum.Çok aç,susuz,tuzsuz ve yorgunum.
http://img138.imageshack.us/img138/8959/sdc10101x.jpg
Sağ tarafımda yemek yiyebileceğim hiçbir yer yok.Hoş solumda da yok ya,en azından solda bir benzin istasyonu var.Kızılcahamamdan çıktığımdan beri,yol kıyısında ne bir çeşme,ne de güzel bir lokanta.
Üç litre buz gibi suyun tamamını,etraftakilerin şaşkın bakışları altında ağır ağır bacaklarıma boşaltıyorum.Az daha unutuyordum:Tuz;derhal tuz almalıyım.Yemek yok.Bir duble çay,iki tane kek ve bir tuzlu krakeri,zaman zaman avucuma döktüğüm 1gr tuzu yalayarak tüketiyorum.
Açım ,aç…Çayın bitiminde,hemen yanımdaki masada,durumumu merak edip konuşmaya can atan kamyon şoförlerinin masasına yanaşıyorum.
-Abi yabancı sandık seni
-“Yabancıyım zaten” diyemiyorum.Olsun,
-Hayırdır nereye böyle?
Anlatıyorum durumu.Şaşkınlıkları daha da artıyor.Az sonra pompacılar dahil kim varsa masada.Hepsi dertli,hepsi şikayetçi.Kimi lastikten,kimi mazottan,kimi nakliye ücretlerinden.Ben lafı trafik konusuna getiriyorum.O yanından hızla geçtikleri,ensesinde korna çaldıkları bisikletin nasıl savrulduğunu anlatıyorum.
Bu kadar sürede kimse düzelmez biliyorum ancak artık kafalarındaki bisiklet imajı artık eskisi gibi olmayacak.Öğrenme bir kez gerçekleşti mi,eski bilgiler silinir.Yapıp yapmamak,uygulayıp uygulamamak başka bir şeydir.Cahillik başka bir şeydir,cahilce davranışlar sebebiyle başka birinin ölümüne yol açmak başka.Ben onlara,basit bazı hataların,bir başkasının hayatına nasıl malolacağının bir fotoğrafını çektim,o kadar.İnsanın kafasına bir düşünceyi,bir fikri sokarsan,o orada kalır.Bunun ileri aşamaları da vardır elbette;konumuz bu olmasa da,beyin yıkama ve reklamlarda kullanılan subliminal yöntemlerle,insanların nasıl yönlendirilebildiği artık sır değil.
Mineral eksikliğimi giderip,son kilometreleri sorunsuz atlatabilecek kadar enerji aldıktan sonra bastım pedala.Yol çok hoş,hala iniyoruz.
http://img821.imageshack.us/img821/8523/sdc10109du.jpg
Yeniçağada çok hoş bir sürpriz beni bekliyor.Az ilerideki İlçe Jandarma Komutanlığında görevli bir subay gülümseyerek yaklaşıyor.
-Merhaba,herhangi bir ihtiyacınız var mı?
-Çok teşekkür ederim.
-Buyrun,buyurun,bir şeyler ikram edelim..
İçeri giriyorum.Gencecik prıl pırıl çocuklar.Hem bu tavırlarından hem de Jandarma’ya kattıkları olumlu imajdan ötürü kutluyorum.Çok mutlu oldum;ayrıca çay da müthiş iyi geldi.Adlarını sormuyorum ancak motor kullanan delikanlı,motorla şehirlerarası bir gezi planladığını ve ailesinin buna karşı çıktığını anlatıyor ve ekliyor:
-Şimdi sizin bisikletle Ankaradan İstanbula gittiğinizi öğrenseler kim bilir ne derler?
Kendileriyle çektirdiğimiz bir fotoğraf
http://img265.imageshack.us/img265/8320/sdc10111o.jpg
Yeniçağadan sonra yol çoğunlukla çok rahat,asfalt uzun süredir zaten çok kaliteli ve geniş.Şimdi tek hedef Bolu.Ha gayret!
http://img259.imageshack.us/img259/1042/sdc10120s.jpg
Veeee,Budur:180.km
http://img692.imageshack.us/img692/9256/sdc10124xu.jpg
Son 20 km boyunca kafamdan makarna çıkmadı.”Dondurmam gaymak” filminde adam “Moturum,moturum,moturum” diye tesbih çekiyordu ya hani;işte ben de öyle makarna sayıklıyorum.Peki sonra ne oluyor?
Burası Bolunun girişindeki Filiz Makarna.Gerçek adına bakmadım.Benim için hep öyle kalacak.
Ferhat kardeşimin tavsiye ettiği soğuk su abartılıp,buzlu suyla yıkanır,sevgili Gürkan Genç’in tavsiye ettiği “Soğan” siparişe eklenir ve beklenir.Hadi ama!
http://img585.imageshack.us/img585/2236/sdc10122.jpg
Nihayet Bolu Öğretmenevindeyim.Harika bir mimari,güler yüzlü insanlar;uygulama oteli olduğundan,hizmeti öğrenciler sağlıyor ve son derece saygılılar.Yol arkadaşımla odaya çıkıyoruz.
http://img19.imageshack.us/img19/4800/sdc10128qa.jpg
Birinci günde bilanço şu.Saat 08-00 Ankara çıkış,18.00 boluya varış.Telefonumda ise 19.00 yazmakta.Demek ki km saatini ileri almayı unutmuşuz.Olsun.11 saat olsun benim olsun.Duş alıp çıkıyorum şehre;hala yürüyebilecek kadar zindeyim.
Birinci gün Ankara-Bolu 180 km.
Sabah 06:30 da kalktım.Dün akşam yemek işini abarttığımdan,pek kahvaltı edemiyorum ve bu hiç iyi değil.Olsun,alışkınım buna.Dakikalar hızla tükeniyor;ya da ,bir yıldır hayalini kurduğum an gittikçe yaklaşmakta.Saat 07.50 Göksu parkındayım.Okul müdürümüz Faik bey ve birkaç öğretmen arkadaşım beni uğurlamaya gelmişler;büyük sürpriz.Hemen ardından Güngörler bisikletin sahibi Vahit abi geliyor;bu da ikinci sürpriz.Alelacele lastikler yerleştirilip quick release viralanıyor.
http://img560.imageshack.us/img560/2392/95983764.jpg
ve eşimle vedalaşarak çıkıyorum:
http://img59.imageshack.us/img59/6325/kyorum.jpg
Rüzgar karşıdan çok sert esiyor,ben de öyle…ve kilometreler hızla azalıyor.
http://img99.imageshack.us/img99/9712/sdc10036v.jpg
Kazan dolaylarında rüzgar abartıyor.Adeta yüzüme odaklanmış ve zaman zaman yol,birkaç derecelik açılarla kıvrılsa da,o yüzüme yüzüme vurmaya devam ediyor.Kilometreler…gösterdiğinde demeyi çok isterdim ancak hiçbir şey göstermiyor;zira manyetiği,aceleyle ters taktığım jantın diğer yanında.Afedersiniz “Oha” diyorum kendime.Bu bekleme hesapta yok ve ortalamamı etkileyecek.
http://img839.imageshack.us/img839/1060/sdc10038s.jpg
Ankaradan çıkarken kurtboğazı barajını görüntülememek ayıp olur;çekelim:
http://img193.imageshack.us/img193/664/sdc10050m.jpg
Meşhur Kargasekmezi macera aramadan ve makul bir hızla iniyorum.Arkamda 250-300 metrelik bir güvenli araç boşluğu bırakıp,iniş pozisyonuyla çeşmeye kadar birkaç dakikada ulaşıyorum.
60 km sonra Kızılcahamam girişinde suyun başında duruyorum.Aktif bir dinlenme bu;ayaklarımı buz gibi suya sokup,laktik asit birikimine karşı önlemimi alıyorum.
http://img854.imageshack.us/img854/8332/sdc10056f.jpg
Kızılcahamam aynı zamanda leyleklerin göç yolundaki uğrak yerleri:
http://img593.imageshack.us/img593/7404/sdc10061s.jpg
Şimdi sıra Azap deresinde.Hemen hemen tüm kış boyunca, sırf burasını çalıştım kepekli rampalarında.Gerçi Azaphane ne Kargasekmeze ne de başka bir yere benzer ancak korkmuyorum.
http://img194.imageshack.us/img194/6950/sdc10079u.jpg
Rampanın ilk 4 km si iyiydi.Ortalarda ise fena sayılmaz.Oysa sonlara doğru,bu tempo yanlış diye söylenmeye başladım.Aşırı konsantrasyonun doğal sonucu bu.Kontrol ettim:İyiydim.
Yolun sonlarına doğru bakım çalışması bahanesiyle inip 3-5 dakika yürüdüm. Süremeyeceğimden değil,sele açısını ayarlayamadım ve kasıklarım uyuştu.Bu,çok uzun sürüşlerde her 1.5-2 saatte bir yaptığım bir şey:Uzun adımlar atarak yürümek.Kaldı ki bu rampada inip biraz yürümek hiç te ayıp değil.
Azaphane,ya da namı diğer,azap deresi çok ama çok zordu.Benim tek avantajım psikolojik olarak sadece buraya odaklanmamdı.Biliyordum ki burayı sorunsuz ve durup dinlenmeden aşarsam,bu turu rahat tamamlayacaktım.Daha önce sıklıkla etüt ettiğim düzenli nefes ve konsantrasyonla,”Nefes nefese” kalmadım.Nefes nefese kalmanın en kötü yanı,soluğu çok hızlı boşalttığınız için,beyne yeterince oksijen gitmemesi.En iyisi soluk soluğa kalmamak.Baktınız soluk hızlanıyor,o zaman diyaframa nefes,üç say bırak…Nefes,tut,üç say bırak.Bir çeşit meditasyon.Sigara içmemek kaydıyla elbette.
http://img801.imageshack.us/img801/4223/sdc10085g.jpg
Rakım 1570 mt.Kendimi yere atayım diyorum,olmuyor;gururum kırılır.Çömeleyim diyorum:Ya kalkamazsam? Hareket etmeliyim.Durursam göçerim.Az ötedeki tomruklara gidiyor esneme yapıyorum.Sürekli hareket halindeyim,ayaklarımı sallıyorum.Hepsi hepsi bir iki dakika.Hemen yola koyuluyorum zira gerisi inanılmaz keyifli.Henüz uzak olsam da bu tabela moralimi yükseltiyor.
http://img690.imageshack.us/img690/9256/sdc10088v.jpg
İniş sırasında öyle güzel fotoğraf kareleri var ki,sadece geçiyorum.Neticede amacım güzel fotoğraf yarışmasına katılmak değil.Hem bu fotoğraf işi bana çok vakit kaybettiriyor.Bir süredir hareket halindeyken çekim yapıyorum,sonucu merak konusu.Hızla iniyorum.Rüya gibi.Sırf keyif olsun diye 50/11 i yakalamaya çalışıyorum,malum spd pedal kullanmadığımdan,bu hızlarda vites oranı ve devri yakalamaya çalışmak,ayağınızın pedaldan kurtulmasına sebep olabilir.Dikkatlice yakalıyorum devri ve basıyorum.
Yeri gelmişken söyleyeyim.50/34 başlangıç seviyesi için oldukça iyi.Gerçekten de “Compact” bir tasarım Ancak bazen 50 çok,34 az geldiğinde seçeneğiniz olmuyor.Şayet aynakolum 39-53,rublem 12-28 gibi bir oranda ve bisikletim de 8-8.50 kg olsa eminim performansım daha da artardı.
Çok hızlı bir tempoda geredeye ulaşıyorum.Çok aç,susuz,tuzsuz ve yorgunum.
http://img138.imageshack.us/img138/8959/sdc10101x.jpg
Sağ tarafımda yemek yiyebileceğim hiçbir yer yok.Hoş solumda da yok ya,en azından solda bir benzin istasyonu var.Kızılcahamamdan çıktığımdan beri,yol kıyısında ne bir çeşme,ne de güzel bir lokanta.
Üç litre buz gibi suyun tamamını,etraftakilerin şaşkın bakışları altında ağır ağır bacaklarıma boşaltıyorum.Az daha unutuyordum:Tuz;derhal tuz almalıyım.Yemek yok.Bir duble çay,iki tane kek ve bir tuzlu krakeri,zaman zaman avucuma döktüğüm 1gr tuzu yalayarak tüketiyorum.
Açım ,aç…Çayın bitiminde,hemen yanımdaki masada,durumumu merak edip konuşmaya can atan kamyon şoförlerinin masasına yanaşıyorum.
-Abi yabancı sandık seni
-“Yabancıyım zaten” diyemiyorum.Olsun,
-Hayırdır nereye böyle?
Anlatıyorum durumu.Şaşkınlıkları daha da artıyor.Az sonra pompacılar dahil kim varsa masada.Hepsi dertli,hepsi şikayetçi.Kimi lastikten,kimi mazottan,kimi nakliye ücretlerinden.Ben lafı trafik konusuna getiriyorum.O yanından hızla geçtikleri,ensesinde korna çaldıkları bisikletin nasıl savrulduğunu anlatıyorum.
Bu kadar sürede kimse düzelmez biliyorum ancak artık kafalarındaki bisiklet imajı artık eskisi gibi olmayacak.Öğrenme bir kez gerçekleşti mi,eski bilgiler silinir.Yapıp yapmamak,uygulayıp uygulamamak başka bir şeydir.Cahillik başka bir şeydir,cahilce davranışlar sebebiyle başka birinin ölümüne yol açmak başka.Ben onlara,basit bazı hataların,bir başkasının hayatına nasıl malolacağının bir fotoğrafını çektim,o kadar.İnsanın kafasına bir düşünceyi,bir fikri sokarsan,o orada kalır.Bunun ileri aşamaları da vardır elbette;konumuz bu olmasa da,beyin yıkama ve reklamlarda kullanılan subliminal yöntemlerle,insanların nasıl yönlendirilebildiği artık sır değil.
Mineral eksikliğimi giderip,son kilometreleri sorunsuz atlatabilecek kadar enerji aldıktan sonra bastım pedala.Yol çok hoş,hala iniyoruz.
http://img821.imageshack.us/img821/8523/sdc10109du.jpg
Yeniçağada çok hoş bir sürpriz beni bekliyor.Az ilerideki İlçe Jandarma Komutanlığında görevli bir subay gülümseyerek yaklaşıyor.
-Merhaba,herhangi bir ihtiyacınız var mı?
-Çok teşekkür ederim.
-Buyrun,buyurun,bir şeyler ikram edelim..
İçeri giriyorum.Gencecik prıl pırıl çocuklar.Hem bu tavırlarından hem de Jandarma’ya kattıkları olumlu imajdan ötürü kutluyorum.Çok mutlu oldum;ayrıca çay da müthiş iyi geldi.Adlarını sormuyorum ancak motor kullanan delikanlı,motorla şehirlerarası bir gezi planladığını ve ailesinin buna karşı çıktığını anlatıyor ve ekliyor:
-Şimdi sizin bisikletle Ankaradan İstanbula gittiğinizi öğrenseler kim bilir ne derler?
Kendileriyle çektirdiğimiz bir fotoğraf
http://img265.imageshack.us/img265/8320/sdc10111o.jpg
Yeniçağadan sonra yol çoğunlukla çok rahat,asfalt uzun süredir zaten çok kaliteli ve geniş.Şimdi tek hedef Bolu.Ha gayret!
http://img259.imageshack.us/img259/1042/sdc10120s.jpg
Veeee,Budur:180.km
http://img692.imageshack.us/img692/9256/sdc10124xu.jpg
Son 20 km boyunca kafamdan makarna çıkmadı.”Dondurmam gaymak” filminde adam “Moturum,moturum,moturum” diye tesbih çekiyordu ya hani;işte ben de öyle makarna sayıklıyorum.Peki sonra ne oluyor?
Burası Bolunun girişindeki Filiz Makarna.Gerçek adına bakmadım.Benim için hep öyle kalacak.
Ferhat kardeşimin tavsiye ettiği soğuk su abartılıp,buzlu suyla yıkanır,sevgili Gürkan Genç’in tavsiye ettiği “Soğan” siparişe eklenir ve beklenir.Hadi ama!
http://img585.imageshack.us/img585/2236/sdc10122.jpg
Nihayet Bolu Öğretmenevindeyim.Harika bir mimari,güler yüzlü insanlar;uygulama oteli olduğundan,hizmeti öğrenciler sağlıyor ve son derece saygılılar.Yol arkadaşımla odaya çıkıyoruz.
http://img19.imageshack.us/img19/4800/sdc10128qa.jpg
Birinci günde bilanço şu.Saat 08-00 Ankara çıkış,18.00 boluya varış.Telefonumda ise 19.00 yazmakta.Demek ki km saatini ileri almayı unutmuşuz.Olsun.11 saat olsun benim olsun.Duş alıp çıkıyorum şehre;hala yürüyebilecek kadar zindeyim.