Yedigöller-Gölcük Gölü-Aladağlar-Abant Turumuz/ 800 km hesaplayıp 600 km gitmek

Yavuz.M

Üye
Kayıt
23 Nisan 2012
Mesaj
96
Tepki
383
Şehir
İstanbul / Kütahya
Başlangıç
1949—50
Bisiklet
Trek
1. Gün / 4 Mayıs 2013 cumartesi
Haftalardır hayalini kurduğumuz toplamda 800 km yi bulacak Yedigöller turumuza başlamak için 4 mayıs 2013 tarihinde sabahleyin saat 6:12 de evin önünde ilk fotoğrafımı çekiyorum.Sokaklar bomboş ama benim içim içime sığmıyor. Bu kadar yükle ilk defa yola çıkacağım,yükleri bir gün öncesinde tarttım 20 kg geldi,95 kg ben varım yaklaşık olarak aksesuarlarla beraber 13 kg bisiklet, toplamda 128 kg yükle pedala basıyorum.İlk uzun turum olacağı için heyecanlıyım.Haftalardır bu turun değerlendirmesini yapıyoruz. İlk durağım yol arkadaşım Fevzi Kır ın işyeri.Mesaisinin bitiminden sonra son kontrolleri ve hazırlıkları yapıyor

Karşıdan gelen arkadaşını çekiyorum. Sonra o da bizi çekiyor yoksa Fevzi ile beraber fotoğrafımız olmayacak.Bismillah Kütahya ya doğru yola çıkıyoruz

Yol çalışmalardan dolayı buradan sonra araçlara kapalı olan sağ şerit bir müddet bize tahsisli

Fevzi sadece bize ayrılan yolda bisiklet süreceği için gayet keyifli

Sonunda Kütahya ya varıyoruz.Saat 11 de Düzce otobüsüne bineceğiz.Biraz ilerden sağa ayrılıp köprü altından otogar a doğru gideceğiz

Bisiklet üzerinde iken ilk fotoğraf çekme denemeleri ,Serapark ın önünden otogar a doğru keyifle pedal basıyoruz

9:30 da gar a giriş yapıyoruz yaklaşık 3 saatte geldik

Bisikletleri kitleyip biletlerimizi alıyoruz Düzce ye kadar otobüs ile gideceğiz.Biletleri kesen görevli bisikletlerin sorun olmayacağını söylüyor ama biz yine de çok rahat değiliz, muavin veya kaptan şoförün problem çıkarabileceğinden çekiniyoruz.Otobüsün perona yaklaşmasını beklerken bisikletlerimizi alıp almayacakları konusunda değerlendirme yapıyoruz.Şayet otobüse bisikletleri almazlar ise B planına geçip Düzce ye bisikletlerle gideceğiz.Bu bize 3 güne malolacak ama yapacak birşey yok

Otogar dan görüntü,herkes bir yerlere ulaşma telaşında.Kimi sevdiklerinden uzaklaşıyor kimi yaklaşıyor.Biz şimdilik uzaklaşanlar kısmındayız ama bir de bunun dönüşü olacak.

Fevzi nin iş arkadaşı denk geliyor sabahleyin Fevzi ile beraber işyerinden çıkmıştı .Hafta sonunu değerlendirip memleketine gidip gelecekmiş,bizi görünce şaşırıyor,Kütahya ya kadar araba ile geldiğimizi zannediyor. Sonunda otobüs geliyor muavine hemen durumu izah ediyoruz.Ön tekerlekleri çıkaracaksınız değilmi diyor,tabiki seve seve .Hemen ön tekerler söküp bagajları aralara sıkıştırıyoruz önüne de diğer yolcuların bagajları konulup devrilmelerini önlüyor muavin.

Bu da işgören muavin,bizi kırmayıp fotoğraf çekmemize izin veriyor.Firma ya yapıcı tavırlarından dolayı çok teşekkür ediyoruz.Hareket saat 11 de. Şimdilik otobüs ile seyahat ediyoruz. önce 2,474 km olan Osmangazi sonra 840 m olan Ertuğrulgazi tünelinden geçiyoruz

16:30 gibi Düzce ye inip hemen bisikletin ön tekerleğini takıyor ve bagajları yüklüyoruz.Fevzi benden önce bagajları yüklüyor ve hareket ediyor, garajın iki kapısı olduğu için ben yüklerle bisikleti dengelemeye çalışırken Fevzi yi gözden kaybediyorum otobüsün giriş yaptığı kapıya yöneliyorum Fevzi görünürde yok telefon etmeye davranırken diğer çıkışta yolun kenarında beni beklediğini farkediyorum.Sonrasında Yedigöller için gıda alışverişi yapıyoruz

Yükümüz yaklaşık üçer kilo daha artmış oldu istikamet Yığılca üzerinden Yedigöller.Aslında turumuz buradan başlıyor diyebiliriz. Neşeyle pedal basıyoruz Fevzi sıcaktan bunalıp atletini çıkarıp sallayarak bana doğru geliyor.

Mükemmel bir güzergaha doğru ilerliyoruz ,yolaldıkça daha da keyifleniyoruz,her taraf yemyeşil yol kenarı hep bahçe içindeki evlerle çevrili.Turdan önce görüşlerini aldığım Orhan Kılıç Abim bize Yedigöller e Bolu tarafından değil Düzce -Yığılca üzerinden ulaşmamızı tavsiye etmişti.Bizi böylesine mükemmel bir güzergaha yönlendirdiği için kendisine bir kez de buradan teşekkür ediyorum.Gezilerini takip etmek isterseniz. Yedigöller e gidecek arkadaşlara bu güzergahı ben de şiddetle tavsiye ediyorum

Pat-pat denilen, bu civarda dağlık bölgelerde köylülerin her işini gördüğü araçtaki vatandaşlar bize selam veriyor. Muhtemelen bizi yabancı turist zannediyorlar.Zira turumuz boyunca bizi görenler bize hep yabancı turist muamelesi yaptılar.Algılama böyle,bisikletle uzun turlara çıkanlar sadece yabancı turistlerdir.
Bu algılama ilerki zamanlarda ,hızla çoğalan yerli bisiklet gezginleri sayesinde tabiki değişecektir.Bunda (azda olsa) bizim payımızın da olacağını bilmek güzel bir duygu

Sonunda Hasanlar Barajı kenarına ulaşıyoruz. Suyumuzun kalmadığını farkediyoruz yol üzerinde bir evde arkadaşlarıyla oyun oynayan bu delikanlı bize sularımızı dolduruyor.Ölenlerinin canına değsin. Gün inmeye başladı hızla kamp kuracak yer arıyoruz.İlerde bir köy olduğunu öğreniyoruz oraya giderken baraj kenarında geçerken gördüğümüz taxici bir genç biraz durun da konuşalım diyor Fevzi ye.Fevzi de köyde konuşalım deyip genci gönderiyor.

Köye doğru yol alırken gözümüze burası ilişiyor ve yanındaki evin önünde oynayan çocuklara babalarını çağırmalarını söylüyoruz.Ömer ismindeki vatandaştan kamp için izin istiyoruz, o da Hay-hay deyip izin veriyor.Hemen çadırlarımız kurup yemek işine girişiyoruz.Bu konuda uzman olan Fevzi.Sağolsun tur boyunca yemek işlerine o baktı.İlk gün çok keyifli geçti ,umarım bütün tur böyle olur.Yemekden sonra çadırlarımıza çekilip tur ile ilgili düşünceler ile uykuya dalıyoruz.Sabah ola Hayrola...
 
Scudo

BF Okuru

Forum Bağımlısı
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
164.844
Tepki
789
Bisikletle yaptığım en uzun tur 60 km olmasına rağmen çok özeniyorum böyle konulara baktığımda :)

Tüm turlar gibi sizin turunuz da oldukça eğlenceli görünüyor. Konu için teşekkür ederim.
 

Yavuz.M

Üye
Kayıt
23 Nisan 2012
Mesaj
96
Tepki
383
Şehir
İstanbul / Kütahya
Başlangıç
1949—50
Bisiklet
Trek
Durmayın yola çıkın,ben de 1 sene önce 10-15 km lik turlarla başlamıştım.
10 günlük turun diğer günlerini yüklemeye devam edeceğim
 

delibalta

Forum Bağımlısı
Kayıt
24 Eylül 2004
Mesaj
673
Tepki
2.701
Şehir
kuzeyli
Başlangıç
1997—98
Bisiklet
Bisan
Bisiklet türü
Dağ bisikleti
bekliyoruz. Bir defa Bolu civarlarından Yedigöllere pedallamıştım birkaç sene önce. Çok güzel bir coğrafya, fazla zamanım olmadığından tek günlük kısa bir gezi olmuştu ama etkilenmeme yetmişti.
 
  • Beğen
Tepkiler: Yavuz.M
Kayıt
19 Haziran 2011
Mesaj
8
Tepki
6
Şehir
bursa
biraz önce Yavuz Sarıgül ve Fikret Öztürk'ün 2008 ve 2010 yedigöller turlarına baktım. Sizin maceranızı da takipteyim.
 

Yavuz.M

Üye
Kayıt
23 Nisan 2012
Mesaj
96
Tepki
383
Şehir
İstanbul / Kütahya
Başlangıç
1949—50
Bisiklet
Trek
Ben de tura çıkmadan önce bahsettiğiniz arkadaşların turlarını defalarca okudum ve sonrasında tur için daha da heveslendim. Benim de birilerini daha fazla heveslendirmekte katkım olursa bundan mutluluk duyarım.
 

Yavuz.M

Üye
Kayıt
23 Nisan 2012
Mesaj
96
Tepki
383
Şehir
İstanbul / Kütahya
Başlangıç
1949—50
Bisiklet
Trek
5 Mayıs 2013 Pazar
Yedigöller Turumuz 2. Gün Hasanlı Barajı-Yığılca-Yedigöller
Bu gece hayatımda ilk defa çadırda yattım,yastığım olmadığı için çadırımın taşıma kılıfı içine giyim
eşyalarımı tıkarak yastık yaptım,tur boyunca böyle oldu.Şişme kamp yastıklarından almadığıma
pişman oldum,hem az yer kaplıyor hem pratik,alınacaklar listesine ekledim..Uyku tulumunun içine
girdim fermuarı çekip üşüyüp üşümeyeceğimi merak ederek kıvrıldım.Gece ,yanı başımızda bulunan
evin köpeğinin ara sıra havlamalarıyla birkaç kez uyandım.Karşıki ormanlık bölgeden de gece boyu uluma sesleri geldi.

Bu da sabah manzarası ,saat 6 da kalktım Fevzi henüz uyanmamıştı makinemi kapıp etrafı fotoğraflamaya başladım.
Bu günkü rotamız önce Yığılca daha sonra Yedi Göller e ulaşmak yaklaşık 60 km lik bol rampalı zorlu bir yol bizi bekliyor.

Su kenarına beni daha da yaklaştıracak olan bu yoldan aşağıya doğru, temiz havayı ciğerlerime çekerek inmeye başladım

Aşağı indikçe göl ve etrafının detayları daha da belirginleşmeye başladı.Hafiften esen rüzgarı hissetmek çok güzeldi,
üşümemek için montumun fermuarını çektim.Makinemi manuel moda alıp bir taraftan güneşin doğuşuna tanıklık ederken
diğer taraftan bu güzel ortamı çekmeye başladım.

Sandallar suyun içinde sağa-sola salınarak hareket saatlerini bekliyordu

Biraz ilerde bizden daha önce kalkan bir balıkçı balık yakalama telaşındaydı

Güneş doğarken o kısacık zamanda renklerin değişimini seyretmek çok güzeldi

Geri geldiğimde Fevzi kalkmış kahvaltı hazırlıklarına başlamıştı

Çadırımız gölün etkisiyle oluşan çiğden dolayı sanki yağmur yağmış gibi ıslanmıştı,
Fevzi ,göl kenarında kurulan çadırlarda bu durumun daha yoğun olduğunu ,
bu yüzden İsmail Pınar Abi'nin motorlu kamplarda mümkün olduğunca göl ve dere
kenarlarına çadır kurdurtmadığını söyledi.

Çadırların olabildiğince kuruyabilmesi için biraz ağırdan hareket ettik.Kahvaltı için
hazırlıklara başladık

Fevzi sabah mahmurluğunu üzerinden atmış keyiften gevriyor.Seleyi ıslağa karşı
gece yatarken poşetlemiştim ama bisikletler çiğden nasibini almıştı.

Yiyeceklerimizi gece yatarken ağaç dallarına astık Fevzi dalla astığımız yiyecek
poşetlerinin bir kısmını indirmiş kalanlarıyla ugraşıyor. Kaldığımız yer sanki bir evin
balkonu gibiydi,göle nazır manzarası süperdi.

Ocak,Fevzi yapımı ,nasıl iş gördü tur boyunca ,diğer bütün ocaklardan hiç bir farkı
yoktu onların yaptığı her işi yaptı,Fevzi iki tane ben bir tane aynı ocaktan götürdüm.
Tek ocağın yetmediği durumlarda onları devreye koyduk,Bir de üçayak ayarlamış
süper oldu.Demlik Anamın Hacı demliği.Eskiden Hacıya gidenler gelirken eşe dosta hediye
olarak bu demlikleden takım olarak getirirlerdi o zamanlar pek bi kıymetliydi.Tura çıkarken
- Ana bize senin Hacı demliğin lazım sapı yukarda olduğu için kampta elimiz yanmayacak
dediğimde
-al olum al,bi de büyüğü var onuda götür
dedi.Senelerdir kullanılmadan bi kenarda duran alüminyum demliğin açılışı buraya nasipmiş.

çadırımı ufak tefek taşlardan dikenlerden korumak için altına serdiğim yaygıyı oturmak için de
kullanıyoruz.

Menü baya zengin,bunların yanında zeytin peynir de var.Porselen bardak Fevzi ye tur boyunca
çay ve kahve keyfinde eşlik etti

Çamaşırlar bizim zannetmeyin,yan taraftaki ev halkının.Kahvaltıdan sonra çadırlarımızı toplayıp
eşyalarımızı bisikletlere yüklemeye başladık.

Bu küçük kulübe hayvan barınağı olarak kullanılıyor sacdan yapılmış .Hayvanlar şanslı ,barınakları
bile göl manzaralı

Yükseklik 255 m ,tepeleri aşıp 1000 m den sonra 400 m ye inip tekrar Yedigöller e 800m ye
yükseleceğiz.
Saat 7 de yolculuk için hazırdık ev sahibimizle dünden vedalaşmıştık,sabah erken kalkarız
görüşemez isek hakkını helal et diye,görüşemedik .Evin yanındaki çeşmeden sularımızı tamamlayıp
Bismillah bastık pedallara

Yaklaşık 1 saat sakin sakin pedalladık ,yanımızdan ne araba geçti ne yaya.Yol kenarındaki
bir işletmede ihtiyaç molası için durduk işletme kapalıydı ama yan taraftaki tuvaletler açıktı.
Sonrasında bu Abla ile karşılaştık bu erken saatte hayvanları için ot yüklenmiş evine dönüyordu.
Fevzi fotoğraf için izin istedi O da utangaç tavırlarla izin verdi.

Her taraf yemyeşil baharın en güzel renklerini yansıtıyordu

Birkaç köy geçtik.Evler aralıklarla dizilmişti ve hepsinin geniş bahçesi vardı ,arazinin dikliği
yüzünden 10-15 haneli köyler geniş bir alana yayılmışlardı

İnişli çıkışlı yollardan geçiyoruz.Karnımız tok, sırtımız pek ,bisikletin üstündeyiz daha ne isteyelim

Nihayet Yığılca ya az bir yolumuz kaldı

Fevzi yeni aldığı gidon çantasına tarz yapmış

Yığılca tabelası önünde poz veriyoruz

Hemen girişte bulunan fırından 3 ekmek ve iki tane çörek alıyoruz yolda atıştırmalık.Kahvehane
bakıyoruz çay içmek için.Küçük bir çarşısı var zaten, önünde oturan mahalle sakinlerine selam
vererek hemen kahvehaneye giriyoruz.yolda yeriz diye aldığımız çörekleri bi çırpıda açıyoruz
büyük çaylar da geldiğinde keyif başlamış oluyor.Biz çaylarımızı içerken bi taraftan da fotoğraf
makinası pillerimiz şarj oluyor.Sonrasında Fevzi kahvaltılık almak için markete gidip geliyor.
Kahvedeki bir arkadaş bize yol ve yedigöller ile ilgili bilgiler veriyor.Yedigöller de alışveriş
yapabileceğimiz bir büfe olduğunu boşuna yük yapmamamızı söylüyor ısrarla ama biz fazla
itibar etmiyoruz çünki önceden araştırmalarım sonucunda oraya giden turcular Yedigöller e
gelmeden erzaklarımızı tamamlamamız gerektiğini söylüyorlardı.Bakalım gidip göreceğiz
Bir saatlik molanın ardından yine yarım kalan yeşillikler arasına dalıyoruz

Tam da sıcaktan bunaldığımız bir anda yol kenarında bir kaynak suyuna rastladık ,serinlemek
için hemen yanına koştuk,çoraplarımı çıkarıp buz gibi suda bir müddet beklettim,elimi yüzümü
yıkadım hareret ibrem hızla aşağılara indi.Fevzi de sıcaktan dolayı burada alt eşofmanını çıkarıp
taytı ile bir müddet öyle sürmeye devam etti.Sularımızı doldurduktn sonra devam ettik

Yavaş yavaş Yedigöller havasını solumaya başladık

Küçük bi köyden geçmiştik ki Fevzi
-Abi vites telim koptu dedi
.Birkaç katman tel zaten kopukmuş, tamamen koptuğu yerde değiştiririm diyerek turdan önce
yenilememiş Fevzi ama yedek tel yanındaydı .Hemen teli değiştirdik biraz vites ayarlarıyla
uğraştık, sonra devam ettik

Bütün dağlara taşlara halı serilmiş hem de en güzelinden.Aşağıdaki yollardan geldik

Hararetle ulaşmak için çabaladığımız yerin tabelası önünde poz veriyoruz

Bir ara enerjimizin tükendiğini hissettik ,kenarda bulunan ağacın dibinde gölgelenerek bir
çırpıda barbunya pilaki yi çıkardık çantadan ,yanına domates biber kestik manzarayı
seyrede seyrede enerjimizi aldık.

Zorlu ama çok keyifli rampaları aşıyoruz

Hedef belli.Ha gayret az kaldı

Ormanda kesim var .Kesilen ağaçlar sınıflara ayrılıp nakliye için yol kenarlarına istiflenmiş.
Yol boyunca bu manzara
ile sık-sık karşılaştık

Nihayet aylardır görmek istediğimiz tabelanın önündeydik,keyifle poz verdik

Zorlu tırmanışımız sona ermişti bundan sonra uzun bir süre inip tekrar yükseleceğiz.

Aşağıya keyifle inerken arkamızdan bir araçtan ses geldi
-Fevzi Kır ?
Allahın dağının başında bizi kim bilir yav.Bi anda nerede olduğuma karar veremedim
Araçta iki kişi vardı, fotoğraftaki arkadaş Nurullah Veli, hobi olarak hem fotoğrafçılık
yapıyor hem uçurtma uçuruyor.Yedigöller e amcası ile beraber fotoğraf çekmeye gidiyormuş.
Aynı zaman da Facebook da
Tavşanlı Bisiklet,Dağ ve Doğa Aktiviteleri Grubumuza üye.Fevzi ile daha önceden uçurtma
forumlarında yazışmışlar.Fevzi tura çıkmadan önce Tavşanlı bisiklet grubunda turumuz ile
ilgili duyuruyu yapınca oradan haberi olmuş bizim Yedigöller e geleceğimizden.Kendisi de zaten Düzce li
Ne kadar hoş bir raslaşma oldu dağların tepelerin arasında.Ayaküstü biraz muhabbetten sonra
-Sizi götürelim dediler
biz de turumuzun amacının bisikletle gezmek olduğunu söyleyerek kendilerine iyi yolculuklar diledik

Asfalt yol bitmiş aşağı doğru toprak yol başlamıştı ,atılan mıcır sebebiyle hızlanamıyorduk
frenleri sıkmaktan ellerim uyuştu.İlerledikce Nurullah ın teklifini geri çevirdiğimize pişman olduk
bi taraftan gün inmeye başlamıştı daha ne kadar yolumuz kaldığını bilmiyorduk,diğer taraftan
bozuk yol sebebi ile yavaş yol alıyorduk.tam karşımızdaki tepelerden geliyoruz

En sonunda Yedigöller 5 km yazan tabelaya ulaştık artık burdan işimiz kolay diye düşündük ,
meğer öyle değilmiş

Arkamızda Yığılca tabelası, geldiğimiz yön, sağ taraf Devrek-Zonguldak yönü

Yol yavaş yavaş yükselmeye başladı,karşıdan gelen arabalar bir toz bulutuyla beraber gelip
toz bulutunu üzerimize serip yanımızdan geçip gidiyorlardı.5 km yolumuz kalmıştı yorulmuştuk
ve dağlarında etkisiyle güneş çoktan batmış gibiydi fakat yol mükemmeldi.İki tarafımızı saran
ağaçlar yüzünden neredeyse gökyüzünü göremiyorduk.Yanıbaşımızda, yukarıda göllerden gelen
suların oluşturduğu derenin sesiyle beraber ilerledik.
Birara biten sularımızı tazeledik çeşmeden

Nihayetinde giriş bölümüne ulaştık.Kulübede kimde yoktu ,sol tarafa ayrılan yolun kenarında
tesisler vardı ama işler halde değildi kapalıydı ve eşyaları sağa sola saçılmıştı.Daha sonraki
gün görevlinin bize söylediğine göre geçen sene burayı özel e vermişler bu sene özel den
geri almış Milli Parklar İdaresi.İyi ki Yığılca da bize
-Orda büfe var alışveriş yapabileceğiniz
diyen gence itibar etmemişşiz.Aklınızda bulunsun Yedigöller de alışveriş yapabileceğiniz
veya yemek yiyebileceğiniz bir işletme yok.Gelirken tedarikli olun

Kulübenin hemen karşısında Seringöl karşıladı bizi biraz daha yukarı çıktık piknik ve kamp
alanı Deringöl kenarıymış.Oraya vardığımızda 4 kişi bir masada içiyorlardı içlerinden birinin
ağzına içmediği belliydi.Biraz ilerde çocukları ile gelmiş bir baba vardı onların yanına gidip
nereye çadır kurabileceğimizi sorduk.
-Hemen buraya gölün kenarına kurabilirsiniz dediler.Akşam karanlığı çöküyordu hemen
çadırlarımızı kurup yemek hazırlıklarına başladık..Fevzi ocakları hazırladı, kafalarınıza kafa lambalarımızı taktık.
Yemeğimizi yedikten sonra kurbağa sesleri arasında çay keyfi yaptık.Ne kadar yorulduğumuzu çadırlara girip uzanınca anladık

Biraz ilerde içen grup gidince rahatladık.İlk günümüzde aksi bişey yaşamak istemiyorduk.
Daha sonra yanıbaşımızdaki grup ateş yaktılar bize ateş yakarsak diye biraz odun getirdiler
fakat biz yorgunluktan kamp ateşini ertesi güne bırakıp hemen yatmaya karar verdik.Onlar da
gidince ortalık daha da sessizleşti.
Yarın bütün gün buradayız ,söylemesi ayıp Yedigöller i dolaşıp biraz keyif yapacağız
 

Yavuz.M

Üye
Kayıt
23 Nisan 2012
Mesaj
96
Tepki
383
Şehir
İstanbul / Kütahya
Başlangıç
1949—50
Bisiklet
Trek
beğenmenize sevindim
ilk anlatımım ve yüklemem olduğu için kusurlarımız varsa affola..

6 mayıs pazartesi

Çadırımdan Deringöl manzarası
Kurbağa sesleri arasında saat 7 gibi uyanıyorum.Bütün gün burdayız , akşama kadar bol bol fotoğraf çekip yorgunluğumuzu
gidermeye çalışacağız, dün bi hayli yorulmuşuz.Bolu ya yarın hareket edeceğiz,onun için hiç acele etmiyoruz .

Benden hemen sonra Fevzi çadırından çıkıp turlamaya başlıyor

Deringöl etrafında dolanıyoruz

Sonra çadırların yanına gelip bisikletlerimizi alıp bisikletle dolaşmaya karar veriyoruz,Yan tarafımızdaki çadırda
misafirimiz var ,Ankara dan otostop ile gelmiş 20 yaşlarındaki genç ,buradan tekrar Ankara ya otostopla
dönecekmiş.Gelirken burada ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir büfe olduğunu söylemişler,O da buna güvenerek
hiç birşey almadan zırzımbıldak çıkmış gelmiş.Sabah kahvaltıya davet ettik ,beraber kahvaltı yaptık, açlıktan
ziyade sigarasızlıktan şikayet etti daha sonra toparlanıp sırt çantasını yüklendiği gibi Yığılca kavşağına doğru hareket etti.
Sağ tarafta yerde görülen demir hazne ateş yakmak için kullanılıyor zira yerde ateş yakmak yasak

Yiyecek poşetlerimiz ağaçlarda asılı vaziyette

Fevzi Büyükgöl seyir terasında poz veriyor

Onca yükten sonra boş bisikletlere binince birhoş oluyor insan

Büyükgöl kenarında kısa bir tur atıp gezme işinin bisiklet ile değil yaya olarak daha güzel ve daha mantıklı olacağını
düşündük.Zaten sonrasında, gezilecek yerlerin bir kısmının bisikletle gezmenin mümkün olmadığını gördük.Dönerken
akşam yakacağımız ateş için piknikçilerin bıraktığı kütüklerden yükledik bisikletlerimize.
Ziyaretçilere mangal yakmak için bu gördüğünüz tezgahlar yapılmış

Gezinmek için mükemmel bir gün,hava ne soğuk ne sıcak tam kıvamında

Etrafı biraz keşfedip kamp alanımıza dönüp misafirimiz ile beraber kahvaltı yapıyoruz: Onu yolcu ettikten sonra diğer gölleri görmek için dalıyoruz ormanın derinliklerine

Kahvaltıya tarhana çorbası pişiriyoruz,tarhananın ayarını tutturamıyoruz ,biraz Fevzi biraz ben derken fazla salmışız
tarhanayı, şiştikçe şişiyor gözlerimizin önünde ,hatta iyimser bir yorumla lapa kıvamında indiriyoruz ocaktan.Biraz su
kattık ,az geldi, biraz daha.
Burada insan ne yese lezzetli geliyor koyu olmuş açık olmuş hiç farketmiyor.

Kahvaltı dan sonra kaldığımız yerden devam ediyoruz Yedigöller turumuza

Dilek çeşmesine doğru giderken ,yukarıdan gelen sular gürül gürül karşılıyor bizi

Romantizm yaşamak isteyenler için bir numaralı mekan fakat bu mevsimde değil, sonbaharda yaprakların sarardığı
dallarından kopup yerler yayıldığı zamanlarda

Ağaçların kökleri topraktan dışarda

Dilek çeşmesi.
Önceden diğer turcuların burada çektiği fotoğraflarlardan bu çeşmelerden birinin akmadığını biliyorum,şimdi hepsi
akıyordu,muhtemelen ziyaretçilerden birisi burada
- Allahım şu akmayan çeşme de akıversin
diye dilekte bulunmuş olmalı

İncegöl kenarında bulunan bu eseri görevliler boş zamanlarında yapmış, nasıl yaptıklarını gururla anlattı bize

Bungolov evler 5-6 tane, kimseler yoktu henüz sezon açılmamış

Pisagor ağacı

Fevzi ,nasıl şeydir bu pisagor ağacı diye anlamaya çalışıyor

Büyükgöl den görünen, yarınki geçiş yolumuzda bulunan Kapankaya seyir terası.
Şu anda buradan oraya değil de oradan buraya bakıyor olmayı çok isterdim.


Aşağıdan bakınca insanın gözü korkuyor ama yapacak birşey yok o tepeleri aşacağız

Zonguldak tan motoruna atlayıp günü birlik olarak gezmeye gelen akadaş serin göl kenarında konaklamış, bütün gölleri gezip çadırımıza gideceğimiz anlarda kısa bir sohbet yapıyoruz kendisiyle

Yaya olarak tamamladığımız turumuz sona erip çadırların kenarına geldiğimizde görevliler traktör ile çöpleri topluyorlardı

Konser devam ediyordu sizi burdan defedinceye kadar bu vıraklamalarınız bitmeyecek der gibiydi,gözgöze geliyoruz

Çadırlarımıza girip dinlenmeye çekiliyoruz yaklaşık 2,5 saattir dolaşıyoruz.Çadırımda notları tutarken sesler geliyor,
üniversiteli grup sessizliği sona erdiriyor.Daha sonra birkaç aile gelenler kervanına katılıyor.Top oynayanlar oldu,elele
dolaşanlar ,mangal yakanlar oldu,gelenler akşam üzeri yavaş yavaş geldikleri gibi gitmeye başlıyorlar.Yedigöller yine
bize ve kurbağalara kalıyor, ortalık kurbağa vıraklamalarından yıkılıyor .Fevzi ye çadırları Büyükgölün kenarına taşımayı
teklif ediyorum kabul etmiyor

Gün inmeye başlayınca Fevzi yemek telaşına başlıyor, kalan 5 yumurtayı pişirmeye karar veriyoruz bir tanesi kırılmış
yanına kahvaltılıkları ilave ediyoruz.

Yemeğe misafirimiz var görevli arkadaşı davet ediyoruz,hiç ısrar ettirmiyor.Keyifle yemeğimizi yiyoruz.Bulaşık işleri
bana ait.Fevzi bu durumdan oldukça rahatsız
-Abi sana bulaşık yıkatmaya gönlüm razı olmuyor diyor
Ben de yemek işlerinde kendisinin becerikli olduğunu buna karşılık da benim bulaşıkları yıkayarak görev paylaşımı
yapmamızın normal olduğunu söylüyorum
-Olsun Abi yine de bana tuhaf geliyor diyor
-Peki o zaman bulaşıkları da sen yıka Fevzi diyorum ,gülüşüyoruz
Görevli arkadaş gelen ziyaretçilerin etrafı çok kirlettiğinden ,yerlerde ateş yakmanın yasak olmasına rağmen insanların
buna dikkat etmediğinden dem vuruyor, haklı da
Biz de, sizin de kurbağalarınız çok ötüyor diyoruz

Kendisi akşamdan sonra yukarıdan derin gölü besleyen suyun kapakları açacağını suyun yükselmesiyle birlikte
kurbağalarının seslerini keseceğini söylüyor .Yemekten sonra çay kahve keyfi yapıyoruz.Ben bulaşıkları yıkamaya
gidip geliyorum tuvalette bulunan prize fotoğraf makinasının pilini şarja takıyorum.Gelirken oralarda bulunan bir
köpek farkediyorum masaların üzerine bırakılmış kuru ekmekleri atıyorum önüne ,çekingen tavırlarla yiyor.Gel diye
çağırıyorum ,kendini sevdirecek ama ben yaklaştıkça kaçıyor.Belliki çok şiddet uygulamışlar zavallıya.Ben okşamak
için yaklaştıkça o kaçıyor ani hareketlerimde panik olup uzaklaşıyor.

Daha sonra gündüz topladığımız odunları teneke kutunun içine koyup kamp ateşimizi yakıyoruz.Bankı ateşin
kenarına çekip sohbet ediyoruz,köpeğimiz çadır kenarından bizi izliyor.Ateşi izlerken saat 22 civarı bir araç
yavaş yavaş Seringöl tarafından gelip yukarı doğru çıkıyor, arkasından bir araç daha onu takip ediyor hafiften
tedirgin olmayamı başlasak derken köpeğimiz havlamaya başlıyor gelenlere.Önce yukarı çıkıp sonra geri
geliyorlar ve yanıbaşımızda araçlar için yapılmakta olan parke taşı döşenmiş park alanının bir köşeşine
araçlarının ışıkları yanar vaziyette park edip eşyalarını indirmeye başlıyorlar, yanlarında çocukları görünce
rahatlıyoruz.İki aile araçların ışıklarıyla çadırlarını kurup içlerine girdiklerinde bizimde uykumuz geliyor ,köpeğimiz
arada bir onlara havlıyordu sadece birkaç dilim ekmek verdiğim bu hayvanın sadakat duygusuna hayran kalıyorum.
Oysa ne insanlar gördüm çalışıp ekmeklerini kazandıkları kurumlara sabah-akşam küfreden.
Görevlinin dediği gibi kurbağalar susmaya başlıyor, suların yükseldiğini biz de hissediyoruz.Fevzi tedirgin oluyor,
suyun kenarına çubuk saplayıp suyun ne kadar yükseldiğini anlamaya çalışıyor.Ateşin kenarında otururken
devamlı suyun hareketini yüksekliğini izliyor.Kurbağalar sanki ilahi bir emir almış gibi yarım saat kadar susup
sonra tekrar başlıyorlar ,yaklaşık 10 dk ötüp sonra yine susuyorlar demekki su devamlı yükseliyor.Kenarlara
bakıyoruz kuru yerler ve Fevzi nin diktiği çubuk ıslanmaya başlamış.Fevzi daha da tedirgin oluyor.Suyun gece
iyice yükselip çadırlara geleceğini söylüyor.Ben ise suyun yükseldiğini ama çadırlara kadar gelmeyeceğini
çadırlar ile suyun arasındaki eğime baktığımda suyun bize ulaşmadan diğer tarafa yöneleceğini söylüyorum.
Fevzi keşke çadırları taşısaydık diyor.
Yarın Bolu ya zorlu bir tırmanış var yaklaşık 20 km zorlu bir çıkış ve arkasından 20 km iniş var bakalım bizi neler
bekliyor,hele şu geceyi çadırlar göl olmadan bir atlatalım.Ateş de zaten gücünü yitirdi ,öylece bırakıp çadırlarımıza giriyoruz.
Kurbağalar gece boyunca çok nadir öttüler sular devamlı yükseliyor demek ki !
Sabah ola hayrola ...
 

Tolga Çelebi

Forum Bağımlısı
Kayıt
2 Haziran 2013
Mesaj
2.735
Tepki
3.767
Şehir
Üsküdar / İstanbul
İsim
Tolga Çelebi
Bisiklet
Focus
Çok güzel harikulade bir anlatım
 
  • Beğen
Tepkiler: Yavuz.M
Kayıt
4 Nisan 2013
Mesaj
13
Tepki
5
Şehir
Bodrum
Bisiklet
Salcano
Bu güzel yazı ve fotograflar için çok teşekkürler..Yazınızı büyük bir zevkle okudum Yavuz bey,güzel bir gezi olmuşşşş,diğer günü en kısa zamanda okumayı bekliyoruz haberiniz olsunnn..
 
  • Beğen
Tepkiler: Yavuz.M

Yavuz.M

Üye
Kayıt
23 Nisan 2012
Mesaj
96
Tepki
383
Şehir
İstanbul / Kütahya
Başlangıç
1949—50
Bisiklet
Trek
Hasan Bey teşekkür ederim
turumuz 10 gün sürdü,yani daha anlatacak 7 günüm var
turumuz bundan sonra
4.gün Yedigöller-Bolu
5.gün Bolu-Gölcük Gölü-Abant
6.gün Abant-Mudurnu-Sünnet Gölü-
7.gün Sünnet Gölü-Göynük
8.gün Göynük-Taraklı-Geyve-Pamukova-osmaneli
9.gün Osmaneli-Bilecik-Bozüyük-Kümbet
Final 10.gün Kümbet-Kütahya

güzergahında devam edecek

7 Mayıs salı
Sabah 5,30 da kalkıp hemen kahvaltımızı yapıyoruz,biraz ilerde akşam gelenler henüz biz gibi dikey vaziyette değiller.
Mümkün olduğunca sessiz davranıyoruz.
Bu gün 40 km lik bir yolumuz var
Yükselen göl seviyesi görülüyor.Normal seviyesi ağaçların kökleri hizasında ,akşam yaktığımız kamp ateşinin haznesi
suyun içinde kalmış,neyseki su çadırlarımıza kadar gelmemişti.Fevzi gece boyunca uyuyamamış,tedirgin olmuş,gece
sık-sık kalkıp su seviyesini kontrol etmiş.Benim bundan haberim olmadı, kurbağalar da insafa gelince güzel bir uyku çekmişim

Kahvaltıdan sonra eşyalarımız yükleyip yola çıkmaya hazırlanıyoruz ,viteslerimde problem olduğunu farkediyorum.Anlam
veremiyorum son bindiğimde hiç bir problem yoktu. arka 1 ve 2 ye geçmiyor.Bu günkü yolda bana en lazım olacak vitesler
çünki 20 km ye yakın zorlu bir tırmanışımız var.Biraz uğraşıyorum ,yükler üzerinde olduğu için tekeri kaldırıp deneyemiyorum.
Arka vites ayar vidalarını oynayıp bisiklete biniyor kısa mesafede deneyip geri geliyorum,olmadı bi daha,olmadı bi daha ,
sonunda ayarlıyorum vitesleri ama hala aklım, durduğu yerde ayarların nasıl bozulduğunda.Bisikletin yerini değiştirirken
arka vitesi masaların kenarına veya ağaçlara mı sürttürdüm acaba diye düşünüyorum .
Neyse sonunda tuvalet ihtiyaçlarımızı da giderip bisikletlere binmeden çıkışa doğru yürümeye başlıyoruz.Sabah sabah hem
birden yüklenmek istemiyoruz hem de gölleri son kez doya doya seyrederek geçmek istiyoruz yanlarından.Köpeğimiz
yanımızda bizimle beraber geliyor.Şimdi döner, birazdan döner derken sonunda dönmeyeceğini anlıyoruz

Göllerden çıkışın ardından başlayan rampa çok dik,bisikletleri iteklemeye başlıyoruz vücudumuz soğuk olduğu için herhangi
bir sakatlanma yaşayıp turu burda bırakmak istemiyoruz.
Gerçi vücutlarımız sıcak olsa bile çok zorlu bir rampa ,yine de iteklerdik o da ayrı bir konu

Rampa o kadar dik ki arada verdiğimiz su molalarında ön freni kısıp sağ elimle su içerken bisiklet yüklerin de etkisiyle geri
geri kayıyor,bunu önlemek için kaval kemiğimi pedala destek yapıyorum.Kopil hala peşimizi bırakmıyor

Sonunda manzara terasına ulaşıyoruz,sabah serinliği ve ağaçların dalları arasında yol almamıza rağmen sularımız hızla tükeniyor

Yedigöller de çekmeyen telefonlar buradaki baz istasyonu sayesinde sevdiklerimize bağlıyor bizi.İki gündür telefon iletişimimiz
kesik.Fevzi nin telefonu çekmiyor ,benden sonra o da ailesine bilgi veriyor benim telefonumdan

İnsan saatlerce baksa doyamayacak bu muhteşem doğa güzelliğine ama bizim o kadar vaktimiz yok ,biraz seyir biraz dinlenmeden
sonra tırmanmaya devam ediyoruz

Ormanda kesim yapan işçilerin kullandığı baraka

Kopil hala takipte ,ben su molası vermek için durduğumda önden giden Fevzi nin peşine takılıyor ben hareket ettiğimde tekrar
benim geçmemi bekleyip arkama takılıyor

Kapankaya Tepesi seyir terasına ulaşıyoruz.Fevzi çıkmak için pek istekli davranmıyor,ben buraya kadar gelmişken seyir terasından
gölleri ve etrafı seyretmeden olmaz diyorum,yukarı çıkmaya başlıyoruz.

Kopil bizi izliyor yukarıya gelmeyecek ,herhalde
bisikletlerin başında bekleyecek diye düşünüyorum

Bazı yerlerde ağaç dalları doğal merdiven vazifesi görüyor ,daracık yoldan yeşillikler arasında yukarı doğru çıkıyoruz

Arkamı döndüğümde köpeğin bizi takip ettiğini görüyorum ben durduğumda o da duruyor, arada belirli bir mesafeyi devamlı koruyor

5 dk lık bir çıkıştan sonra seyir terasına ulaşıyoruz

Bu manzara karşısında en son ne zaman bu kadar mutlu olduğumu düşündüm,muhteşem bir görüntü.Günlerdir burada olmanın
hayalini kurdum ve şu anda burdayım,gözümüzün alabildiğince dağ.Sonbahar da buradaki renk cümbüşünü hayal ettim

Seyir terasından belirgin olarak göllerden üçünü görebiliyorsunuz

Daha ilerlerde dağları dumanlar sarmış,daha daha ilerde Karadeniz var

Tam tersi istikamette kar sadece dağların eteklerine tutunuyor, onların da erimesi yakındır

Biz etrafı seyrederken bekçimiz seyir terasının dibinde bizi bekliyor

Keyifle manzarayı seyrettikten sonra iniyoruz

o da geliyor

Orman kesimcilerinin kullandığı başka bir baraka ,bu biraz daha lüx,içine soba kurulmuş borusu kenardan dışarı verilmiş ,
yakacak kaygısı yok her taraf odun

Yolun bazı bölümlerinde nefes alabileceğimiz kısa düzlükler var.Kenarlarda kesilip istiflenmiş odunlar yol boyunca hep
karşımıza çıkıyor

Yayla evleri, henüz sezonu açmamış sahiplerini bekliyor

Yol aldıkça ,tırmandıkça karlı dağlar daha belirgin görülmeye başlıyor

Yol boyunca çeşme göremedik yada bizim gözümüzden kaçtı,sularımız tükendi tükenecek bende 1.5 lt , Fevzi de üç adet
0.5 lt su ve ayrıca matarası vardı.Bizde hararet dizboyu,yazık köpeğim dili dışarda o da çok susadı belli.Biz kendi derdimizden
hiç o na bakmadık.
Yavaş yavaş tırmanırken bi taraftan da konuşuyoruz.
Gözüm kenarda dallara asılmış 5 lt lik su bidonuna takıldı .Bizim insanımız bir başka
Demekki aşağıdan buraya kadar çeşme yok ,onun için muhtemelen göllerdeki görevliler dala
bu bidonu asmışlar,bidonun üçte biri doluydu
Her ihtimale karşı arka ahtapotun arasına sıkıştırdığım poşeti çıkardım yerde biraz büyükçe bir taşı kaldırıp oluşan oyuğa poşeti
yerleştirip içine suyu koydum köpek bir çırpıda bitirdi ,birkez daha,birkez daha koydum onuda bitirdi.
Fevzi, sevaba girdin abi dedi
Ben de bunun sevabı damacanayı buraya asana ait dedim
dibinde biraz su kalan damacanayı tekrar yerine asarak yola devam ettik

Yeşillikler arasında ilerlerken bir taraftan da arada bir durarak fotoğraf çekiyoruz

İlerlerden araç homurtusu gelmeye, biz yaklaştıkça sesi daha da yükselmeye başlıyor.
Kontağı kapatıp kepçeden iniyor arkadaş.Nerden gelir nereye gidersiniz gibi klasik sorular ve tanışma faslından sonra,görevli
arkadaş yol çalışmalarından dolayı yolun buradan Bolu ya 10 km kalıncaya kadar çok bozuk olduğunu söylüyor .Moralimiz bir
hayli bozuluyor.Biz buraya gelirken yolu asfalt biliyorduk,göllerden itibaren toprak yoldan geliyoruz birde üzerine buradan
itibaren yol daha da kötüleşiyor.Zemin buradan sonra hem daha da yumuşuyor hem de taşlar irileşip fazlalaşıyor.
Zirve ye yaklaşık 5 km kadar yolumuz kaldığını öğreniyoruz.Oradan aşağı 20 km ye yakın iniş var ,bunun 10 km si bozuk yol .
Sonuçta 15 km bozuk yolda ilerleyeceğiz.Yapacak birşey yok yavaş-yavaş tırmanmaya devam ediyoruz

Yayla evleri kenarında mola veriyoruz.Gücümüz iyice tükendi bişeyler atıştıralım diyoruz.
Hemen bir kulübenin kenarına gölgelik bir alana oturuyoruz.Kahvaltılıkları atıştırıyoruz.Köpeğimiz inler gibi sesler çıkarıyor.
Susamış olsa hemen karşımızda çeşme var oradan su içer diyoruz.Açlıktandır deyip ekmek veriyoruz onu da yemiyor,anlam veremiyoruz

Buradan ayrıldıktan sonra köpeğimiz bizimle gelmekten vazgeçiyor ve yayla evlerinin orada kalıyor.
Biz de köpeğin yayla evlerine gelen birilerine ait olduğunu buradan göllere inen araçların peşine takılıp göllere kadar indiğini
daha sonra da oradan bizim peşimize takılıp buraya kadar geldiğini düşünüyoruz
İki günlük koruman için sağol

Yükseldikçe detaylar daha da belirginleşiyor ,artık inişe çok yaklaştık ,karlı dağların kenarından inişe geçeceğiz

Hemen hemen zirveye yaklaştık,mapy de zirve 1708 m olarak gözüküyor

Nihayet bu resmi binanın önünden inişe başlıyoruz ama yol bozuk olduğu için bu keyif eziyete dönüşüyor,karşıdan gelen kamyonlar
üzerimize toz bulutlarını bırakıp kaçıyorlar.Yolun kenarları dik uçurum.Toprak yumuşak olduğu için temkinli iniyoruz.Fren sıkmaktan
ellerim acımaya başlıyor.Diğer taraftan arka tekerden gelen takırtı çok fazlalaştı bu da canımı sıkıyor.Keyif katsayım yerlerde.
Arızanın ne olduğunu bilemediğim için tedirginim.Arıza göbekte ise dağılma ihtimalinden dolayı bir düşme durumu olabilir veya bir
tamirciye ulaşsak bile yedek parça sıkıntısından dolayı tura birkaç gün ara verebiliriz.Şansımız Bolu ya gidiyor olmamız orada her
halükarda tamirci bulabileceğiz.Fevzi arızanın ,gelen sese bakarak rublede olduğunu düşünüyor, ben ise gelirken arka göbeği açtığımı
yağlayıp kapattığımı akort ayarını yapmama rağmen sorunun tellerde olduğunu söylüyorum. Ses aşağı inerken çoğalıyor rampa
çıkarken zorlamaya başladığımda kesiliyor,hiç anlam veremiyorum

Kayın,gürgen ve çam deryası içinde, aşağı doğru inmeye devam ediyoruz

Arasıra inip çıkıyoruz.


Ormanlık alandan yavaş yavaş şehre doğru yaklaşıyoruz

Telefonların çektiği bir alanda hemen ailelerimizle iletişime geçiyoruz.Fevzi nin telefonu burada da çekmiyor.Fevzi bu duruma çok
bozuluyor.Haklı da ,ikimizin hattı da Vodafon.
Telefonu Vodafon kampanyasından almıştı ve şu ana kadar hiç memnun değil.

Mandalar, onlar için hazırlanmış havuzda balerin gibi süzülüyor :)

Bu köyde yaşayanlar ne kadar harika bir yerde yaşadıklarının farkındalar mı acaba !

Nihayet Bolu ya az bir yolumuz kaldı 7-8 km kala asfalt yola kavuşabildik.Fevzi ,motorcu tur arkadaşı İsmail Pınar abi yi arıyor O da bize
Bolu da tanıdığı bir motorcu tur arkadaşının telefon numarasını verecek.Hem O arkadaşa İsmail abi nin selamını götüreceğiz hemde
müsait ise bir çayını içip tanışmış olacağız
Ümit i arıyoruz merkezde buluşalım diyor.Merkeze doğru yol alıyoruz tesadüf eseri Ümit ile yolda karşılaşıyoruz.Ümit hemen bir proğram
yapıyor ve bizi otele bırakıyor yarın 9 da gelir sizi alırım, araba ile Gölcük Gölü nü ve Aladağlar ı gezeriz diyor.
İtiraz edermiyiz hiç ?
bisikletler ile Gölcük Gölü ne gitmekte yaklaşık 15 km lik kısa bir mesafe olmasına rağmen dik yokuşlar sebebiyle zorlanacaktık.Hem
araba ile gezmek bize vakit de kazandıracak.

Burası da kaldığımız otel ,kişi başı kahvaltı dahil 40 tl ödedik.Öğrenciler görev yapıyor, odalar ve hizmet kalitesi çok güzeldi biz
memnun kaldık.

Ben eşyalarımı hemen odaya çıkarıp Ümit in tarif ettiği bisikletçiye gidiyorum boş bisiklet ile.Yine bir hoş oluyorum boş bisiklete binince.
Yükler indikten sonra arka tekerdeki takırtı kesildi,giderken bir taraftan da bisikletçiye arızayı nasıl tarif edeceğimi düşünüyorum.
Bisikletçiye varıp arızayı söylüyorum,.bir anlam veremiyor söylediklerimden.Fren ayarlarına bakıyor,tekeri çevirip arka göbeğe bakıyor,
fren pabuçlarına bakarak tekeri sökmeden akort ayarı yapıyor kaba taslak.Arızayı tam tarif edemediğim için anca bu kadar oluyor.
Boş bisiklette arızadan eser yok ,otelin önüne geliyorum, arıza geçmiş gibi takırtı yoktu gelene kadar.Üzerince hafifçe yaylandığımda
yine aynı ses geliyor hala tereddütlüyüm.Yukarı odamıza çıkıyorum Fevzi duşunu almış dinleniyor.
Tekeri söküp tekrar bisiklet tamircisine gitmeye karar veriyoruz,durumu izah ediyoruz.Göbeği söküp bakmasını rica ediyoruz.Mil den
tutup göbeği çeviriyor kesinlikle göbekte arıza yok diyor ,bi taraftan da düşünüyor .Bir de rubleye bakalım diyor rubleyi söküyor, eliyle
dişlileri sağa sola oynatıyor, dişlilerin gevşek olduğunu ,dişlileri birbirine tutan 3 uzun mil den birinin kırılıp yerinde olmadığını farkediyoruz.
Elinde ruble olup olmadığını soruyoruz
iki model gösteriyor, 11-32 rubleyi tercih ediyoruz.
Fevzi ye bravo Fevzi tahmininde haklıymışsın diyorum,Fevzi daha önce arızanın rubleden kaynaklandığını düşündüğünü söylemişti
otelin yolunu tutuyoruz.Hemen tekerleği takıyor ve duş almak için yukarı odaya çıkıyorum

Çamaşırlarımı yıkayıp odanın içine kuruması için asıyorum.Biraz dinlendikten sonra akşam yemeği için otelin yemek salonuna iniyoruz.
yemekten sonra Fevzi çarşıyı gezelim diyorum pek istekli görünmüyor.Ben gezeceğimi söyleyince o da geliyor

Merkeze doğru yola çıkıyoruz ,kaldığımız otele 10 dk mesafede.Çarşının bazı bölümleri bitmiş bazı bölümleri ve ara yollar tadilatta.
Cadde çok geniş ve güzel,Köroğlu heykeline doğru yürüyoruz.

Heykelin olduğu alan çalışmaların en yoğun olduğu alan, yerde ne varsa sökmüşler bazı kısımlara beton atılmış bazı kısımlara beton
atılmak için demir döşenmişti .İşte o demirlerin üzerinden geçip Köroğlu heykeli önünde fotoğraf çektirelim isterken sağ ayağımı
demirlerin üzerine atıyorum fakat sol ayağımı biri arkadan asılıyor gelmiyor,çıkıntı demirin ucuna takılmış sabaha kadar asılsam da
geleceği yok,tabi böyle olunca elimde fotoğraf makinası ile beraber yere kapaklanıyorum ,makinem yere çarpıyor elimle beraber.
Fevzi gülmeye başlıyor
Abi kusura bakma ben düşen birini görünce dayanamam gülerim diyor
Düşenin dostu olmaz diye boşuna dememişler demekki :)
Kısa bir şaşkınlıktan sonra hemen kalkıp (bu kalkma anı düşen bir insanın en zor anıdır arkadaşlar, insan nereden gelip nereye gittiğini
sapıtır ,şakülü kayar,bi yerlerin acır ama sen Dünya nın acıya en dayanıklı insanısındır o anda)sağımı solumu kontrol ediyorum ,
sadece üzerim tozlanmıştı,makineye baktım objektif kısmında darbe vardı endişe ile açma düğmesine basıyorum makine açılmıyor,
çok üzülüyorum çünki makine bozulursa o andan itibaren turumuzu kayıt altına alamayacağım,pil yuvasının açıldığını farkediyorum
pil yerindeydi ama hafıza kartı yerinden çıkmıştı,takıp tekrar açıyorum makineyi bu sefer açılıyor.O anda çok seviniyorum
Heykelin önünde fotoğraf çekiliyoruz,sonrasında maden suyu içiyoruz ,içerken de benim düşüş anımı değerlendirip beraber gülüyoruz,
Köroğlu dağlarda fink atıp Bolu Beyine kafa tutsun sen kalk yiğidin dibinde daha düz yolda bile yürüyeme, yere kapaklan.
Çarşı cıvıl cıvıldı, hiç istemiyorum ama yavaş adımlarla geri dönüyoruz.

Otelimizin karşısında bulunan marketten gıda alışverişi yapıyoruz ,traş olmak için permatik bulamadık 10 lu paket halinde satılıyordu
ben tek almak için tekrar çarşıya yöneliyorum Fevzi otele gidiyor.
Bu sayede tekrar çarşıyı gezme fırsatım oluyor.İşimi halledip 1 saat kadar sonra otele dönüyorum ve yatay pozisyona geçiyoruz.
Yarın Gölcük Gölü nü ve Aladağlar ı gezeceğiz , kartpostallarda gördüğümüz ve senelerce Abant ta olduğunu zannettiğim o evi ,dünya
gözü ile göreceğiz.
 

tamer ulu

Aktif Üye
Kayıt
24 Temmuz 2011
Mesaj
151
Tepki
200
Şehir
Sakarya
Bisiklet
Salcano
güzel bir tur olmuş imrenmemek elde değil manzaralar o biçim doğa,insan ve bisiklet içi içe vallahi yerinizde olmak isterdim.
 
  • Beğen
Tepkiler: Yavuz.M

Yavuz.M

Üye
Kayıt
23 Nisan 2012
Mesaj
96
Tepki
383
Şehir
İstanbul / Kütahya
Başlangıç
1949—50
Bisiklet
Trek
Bizde ilk uzun turumuzdan çok keyif aldık

8 mayıs çarşamba
Saatimin alarmı 6 da ötmeye başlıyor, etrafa yaydığımız eşyaları çantalara doldurmaya başlıyoruz,çamaşırlarım kurumamış
hafif nemliler,onları ayrı bir poşete koyuyorum.Çantalarımızı hazırlayıp kahvaltıya iniyoruz , kahvaltıdan sonra çantalarımızı
aşağı indirip bisikletlerimizin olduğu odaya bırakıyoruz.Gölcük gölü gezimizden sonra gelip çantalar ve bisikletleri otelin
dışına çıkarıp orada yükledikten sonra yolumuza devam edeceğiz.
Sabahleyin kahvaltıya inmeden önce bu fotoğrafı çekerken bu günün hayatımdaki en keyifli günlerden biri olacağını nerden
bilebilirdim

Kahvaltı masamızdan görüntüler
Fevzi sabah mahmurluğunu üzerinden atamamış henüz
Bisikletlerimiz de bizim gibi dinleniyorlar,ne yazık bu gün onlar olmadan gezeceğiz
Kullanılmayan oda da eşyalarımız biz gelene kadar güvende olacak
Ümit ile buluşup hemen yola çıkıyoruz.Ümit bankada işini hallederken biz de etrafı keşfediyoruz

Meydana uzanan sokaklardan birisindeyiz,bazı esnaflar dükkanlarını açmış,temizliklerini yapmış ,taburelerinde sabah keyfi
yapıyorlar çaylarını yudumlayarak ,bazı dükkanlar kapalı ,açılmayı bekliyorlar.

Ümit bankadaki işini ışık hızıyla bitirip bizi arabaya atıyor :)
Bekle bizi Gölcük geliyoruz...
Bolu Gölcük arası çok güzel bir yol
yol boyunca etrafta en basitinden en gösterişlisine kadar bahçe içinde mükemmel evler var.Yükseldikçe yamaçlarda evler
hala devam ediyor

Ve sonunda Gölcük Gölündeyiz, hemen girişte seyir terası karşılıyor bizi

Burası başka bir alem gibi

Ümit ile Fevzi koyu bir sohbetin başındalar,sohbet mangal kültürü ve sonucunda bu güzelim alanın giderek hızla bozulması
ve kirlenmesi etrafında dönüyor, Ümit bu konuda çok dertli ,haklı da
Etrafta piknikçilerin bıraktığı bir sürü atık görüyoruz.
biz şu güzelliğin tadını doya doya çıkarmaya bakalım
Gölün etrafını turlamaya başlıyoruz,her adımda yüzlerce fotoğraf çekilebilecek bir yerdeyim ümit ile Fevzi sohbete devam
ediyorlar .Bana ilişmesinler de başka bir şey istemiyorum,basıyorum da basıyorum deklanşöre

Gölün etrafını dolanıp karşıdaki misafir evinin yanından geçip çıkışa yöneleceğiz

Ümit beni de görüntülüyor.sözü görüntülere bırakayım

Konuk evi nin kenarı tel kafesle çevrilmiş
Gölün kenarında dolaşmak sanki güzel bir rüya gibi ,bitmesin istiyorsunuz

Ama her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi bunun da bir sonu var .Yeni yapılan turistik yapılar hemen hemen bitmiş
vaziyette,ustalar hummalı bir çalışma içerisindeler .
Çıkışa doğru yöneliyoruz

Elveda Gölcük ,umarım bozulmadan uzun seneler yaşarsın

Hedefimiz Aladağlar,ilerlerken aralardan Bolu gözümüze çarpıyor

Gezimiz boyunca Aladağlarda görüntü hep böyleydi ,yemyeşil bir halı ve sarı desenler.Yayla evlerinin bazılarında
hareketlilik başlamıştı

Ümit çok anlayışlı ve keyifli bir arkadaş biz fotoğraf çekmeye başlayınca hemen arabayı durdurup bizim hareket halinde değil de durup daha detaylı fotoğraf çekmemizi sağlıyor

Ümit bize etraf ve yaylalar hakkında bilgi veriyor ama not almadığımız için hepsi aklımdan uçup gidiyor

Şu teneke çatılardan bir türlü kurtulamadık senelerdir,başka çatı sistemi bilmezmiyiz biz acaba!

Karşıda görülen karlı tepeler Kartalkaya kayak merkeziymiş.Ümit daha önceleri tur operatörlüğü de yapmış onun için çevre hakkında bilmediği yok,aynı zamanda usta bir kayakçı.Çok turist taşımış zamanında Kartalkaya ya

Biraz daha yaklaşalım

Aladağlar ın havası bir başka güzel .Yedigöllerdeki görevli bize burada nereye gitseniz heryerin kendine has ayrı
bir havası vardır demişti,,hakikaten öyle Yedigöllerde hava başkaydı , gölcük gölünde başka Aladağlarda bir
başka ,sanki hepsi farklı iklimlerde gibi
Bakalım Abant ta, Mudurnu da,Sünnet Gölünde, Göynük de,Taraklı da hava nasıl
Hepsini bir bir öğreneceğiz
Turumuza devam edelim

Koyun sürüsüyle karşılaşıyoruz, hemen bu güzel anı yakalıyorum

Yukar taraftan, köyün olduğu yoldan geldik. Burası aynı zamanda Bolu yu Kartalkaya ya bağlayan yol

Arabadan inip Bolu yu tepeden seyrediyoruz,öndeki çam ağacının üzerindeki toprak kısım maden sahasıymış bu
kadar güzel tabiatın ortasında, çürük bir diş gibi sırıtıyordu

Yamaçlarda oksijen deposu ortasındaki yayla evleri

Aşağılara doğru iniyoruz ümit bize evinde kahve ikramında bulunmak istiyor

şehir hayatından sıkılınca merkezdeki dairesini satıp doğa nın kucağında bir ev yapmış kendisine.

Buzdolabının bir tarafı Ümit in oğlunun yaptığı resimlere ayrılmış,hangi çocuk bu durumda çok önemli olduğunu
hissetmez

Bu da girişte bahçesinin kenarındaki araç garajı ,daha önce söylediğim gibi kendisi motosiklet tutkunu
küçük motor şehir içinde,büyük motor uzun turlarda binmek için.Bakım ve tamir için her türlü alet- edavat hazır

Eşinin kullandığı bisiklet ağırlık testinden geçiyor

bir Vespa klasiği ,toplamak için zaman bulamamaktan yakınıyor Ümit
Kahve ikramından sonra otelimize dönüyoruz.
Ümit e bize göstermiş olduğu yakın ilgi ve alakadan dolayı teşekkür edip vedalaşıyoruz.
Bisikletlerimizi ve çantalarımızı girişteki odadan alıp yola çıkmak için hazırlanıyoruz.Yarım saat sonra pedala
basıp,çarşıya doğru yol alıyoruz, oradan istikamet Abant.
Fevzi dün gördüğümüz pizzacı dan pizza yemeyi teklif ediyor.Oturup pizzalarımızı yiyoruz ,yarım saatlik pizza
molasından sonra ispirto almak için bayii arıyoruz .
Birkaç yere soruyoruz yok,sonunda saf alkol buluyoruz.

Güneş ve rüzgara karşı Abant a doğru pedal basıyoruz.Bolu Abant arası 35 km ,yol kalitesi gayet güzel,Yedigöller
den Bolu ya geldiğimiz yolu düşününce daha bir keyifle basıyorum pedallara

Önce Fevzi

Sonra ben, poz veriyorum tabela önünde adettendir diyerek

Bolu Düzce yolunda Abant yol ayrımına girdikten sonra oralarda dolaşan birine fotoğrafımız çekmesini rica ediyoruz.
Bizi kırmıyor ,fotoğraf çekinceye kadar bir çırpıda bütün dertlerini sıralıyor
Keşke çare olabilsek , kısa sohbetin ardından yola devam ediyoruz.
Makinemin şarjı bittiği için Ümit in evinden sonraki bölümde ben fotoğraf çekemiyorum.Akşama kadar nereye
ulaşırsak orada şarj edebileceğim ancak.

Yoldaki bir köyden gıda alışverişi yapıyoruz,domates biber ve salatalık soruyoruz maalesef yok,
- ben de olsa vereyim ama ben de de yok
diyor evinin yanındaki bakkalı işleten bayan.
Alışverişi bitirip çıkıyoruz,akşama menemen yapacağız bize domates biber lazım.
Yolda başka alışveriş yapabileceğimiz yer olmadığını söylüyor bakkal kadın
Koskoca köyde domates ve bibersiz kaldığımıza yanıyorum
Yol kenarında evinin önünde oturan iki bayanın yanına yaklaşıp selam veriyorum,bu (onlar için)garip görünümlerimizin
sebebini izah ediyorum , konuşurken çocuklar etrafımızı sarıyor
-Akşama menemen yapacağız ,bakkaldan domates biber almak istedik yokmuş,sizde varsa ister ücret karşılığı
ister hayrınıza bize bir-iki domates , bir-iki biber verin
diyorum kadınlara
Birbirlerine bakıyorlar ne yapsak der gibi
Kızı ,Anne verelim sevap olur diyor, annesinin başımı sallamasıyla onay aldıktan sonra evin girişine doğru
yöneliyor,biz çocuklarla ve teyze ile sohbet ederken elinde poşetle geri dönüyor.
Poşeti alıyoruz ,ücret teklif ediyoruz almıyorlar
Çocukların fotoğrafını çekmek istiyoruz, anne ile kızı arka planda olduğu için yüzlerini gizliyorlar.Biraz uzaklaştıktan
sonra açıp bakıyorum ,sağolsunlar domates,biber salatalıkları güzelce yıkayıp bol miktarda koymuş poşete
Ne diyeyim etttikleri kadar bulsunlar
Köyden ana yola çıkıp akşama yapacağımız menemenin malzemelerini tamamlamış olmanın sevinciyle gidiyoruz da
gidiyoruz.Gün inmeye başladı Abant a varmak istiyoruz biran önce.Yol kenarında,konaklamak için çok sayıda tesis
var.Suyumuzu doldurmak için birinin önünde durduğumuzda köydeki bakkal kadının dediğinin aksine gıda alışverişi
yapabileceğimiz bir marketin olduğunu görüyoruz.

Abant a yaklaşırken gün iyice iniyor dağların ardına.Yanından geçmekte olduğumuz orman binasının önünde
demirliyoruz.Amacımız gecelemek için izin almak.Yolun hemen kenarındaki ana binada kimsecikler yok ,görevliyi
lojmanının önünden ana binaya gelir vaziyette yakalıyoruz.Durumu izah edip izin istiyoruz
bir-iki dedirtmiyor izin veriyor.Karanlığa kalmamak için hemen yemek malzemelerimizi çıkarıp hazırlıklara başlıyoruz.
Önden çorba yapıyoruz ardından menemen .
.Abant a yaklaşık 7-8 km bir yolumuz kalmıştı ama oraya varmak için karanlıkta pedal basmamız gerekecek belki ,
yemek falan derken karanlıkta zor olacak onun için Fevzi nin aklına uyup burada konakladığımız iyi oluyor.Hem
telefon ve fot.makinelerimizin pillerini şarj edebileceğiz.İki ağaç arasına ipi gerip kurumayan çamaşırlarımı asıyorum
Hemen yanı başımızdaki çeşmede bulaşıklarımızı yıkıyoruz.Yemek sonrası çekirdeğimizi alıp bankta çay keyfi yapıyoruz.
Yüz metre kadar gerimizde bulunan tesisteki köpeklerin sesleriyle beraber çadırlarımıza girip dinlenmeye çekiliyoruz.
Hemen dibimizde ana binadaki görevli sabaha kadar nöbetçi, hem bizi hem orman binası ve içindeki iş makinelerini
bekleyecek.Bu gün geceyi Abant ta geçirmeyi düşünüyorduk ama yetişemedik.
Gece tuvalete kalkıyorum,kaç gündür böyle ,içiyoruz çayları, gece zor yetişiyoruz.Bir ara köpek sesiyle uyanıyorum
çadırın etrafında dolanıyor,görevliye aittir deyip tekrar uykuya dalıyorum.Yarınki hedefimiz Abant-Mudurnu ,sonrasında
geceyi Sünnet Gölünde geçirmek.Yaklaşık 70 km lik bir yolumuz var.
 

Yavuz.M

Üye
Kayıt
23 Nisan 2012
Mesaj
96
Tepki
383
Şehir
İstanbul / Kütahya
Başlangıç
1949—50
Bisiklet
Trek
9 mayıs perşembe
Sabah 6 da kalkıyoruz ana binanın bacasından duman tütüyor.Bekçi gece sobayı yakmış. Bir sürpriz ile karşılaşıyorum.Ayakkabılarımı çadırın içine koymamıştım gece, her türlü şeye basıyoruz çadırın içine taşımayalım tozu toprağı diye.Çadırdan çıkıp ayakkabımı giyeceğim sol teki yok,gece dolaşan köpek meğer benim ayakkabıyı araklamış.Yüz metre gerideki tesislere ait olduğunu düşündüğüm köpek ağzında benim ayakkabı ile doğruca barınağına gittiyse ne ala, yok giderken ormanlık alanlara dalıp oralarda ayakkabıyı telef ettiyse bu Mudurnu dan yeni bir ayakkabı alıncaya kadar 30 km bisikleti terliklerle süreceğim demektir. Hemen tesislere doğru yöneliyorum yaklaşınca 4-5 tane köpek görüyorum beni görünce ufaktan havlıyorlar görevli müdahele ediyor,içlerinden bi tanesi benim ayakabıyı götüren alçak ama hangisi bilmiyorum. Dışarıdaki görevliye durumu anlatırken binanın köşesinde yerde ayakkabımı farkediyorum gidip alıyorum. Sabaha kadar oyuncak etmiş ayakkabımı, iplerini didiklemiş.Geri dönüp eşyalarımızı toparlamaya başlıyoruz. Kahvaltıyı Abant ta yapmaya karar veriyoruz.

Bu günkü rotamız Abant-Mudurnu-Sünnet Gölü

Sabah serinliğinde yemyeşil koridorda pedal basıyoruz,hiç trafik yok yollar bize ait

Fevzi geriden geliyor dönüp baktığımda durmuş vaziyette görüyorum,bana biraz uzak olduğu için etrafı fotoğrafladığını düşünüyorum.Devam ettiğim sırada tekerim patladı diye sesleniyor .İlk zayiatımızı veriyoruz. Bisikletin yüklerini indirip arka tekeri söküyor hemen.Küçücük bir diken batmış .Çıkan iç lastiği şişiriyorum başka patlak varmı diye o anda bir patlama sesi geliyor ,Fevzi daha önceden sıcak yama yapmış lastiğe,oradaki yama patlıyor, sıcak yamanın basınçtan dolayı çok sağlıklı olmadığını söylüyor.Eskiyen iç lastiği ,patladığı yerde değiştiririm diyerek tura çıkarken yenilememiş Fevzi.

İkimizde de ikişer tane yedek iç lastik var bu yüzden tamir için uğraşmıyoruz yedek iç lastiği takıp yola koyuluyoruz.

Nihayetinde Abant tayız

Girişte faytonculara rastlıyoruz.Ön tekerin taş lastiğini sökmüş akort ayarı yapıyorlar.Dalga geçmiyorum, tekeri askıya almış ayarını yapmaya çalışıyorlar.

Göl etrafında tam tur gezi 50 ,yarım tur 30 tl,fotoğraf çektirmek bedava.

Sol tarafa tesislerin oraya doğru yöneliyoruz
kamplı gelen vatandaşlar balık tutma telaşındalar
Sofrayı henüz toplamamışlar,kahvaltıyı yapan terasa koşmuş
Kahvaltı yapacak güzel bir yer arıyoruz çeşme ve bank olan yerler tercih sebebimiz ,üstelik manzarası da güzel olacak
Buradan biraz ileride çeşme ve birkaç bankın olduğu yerde eşiyle kahvaltı hazırlığı yapan bir çift görüyoruz.Yanlarındaki bankı kestiriyoruz gözümüze ama onları da rahatsız etmek istemiyoruz.Çeşmeden su içerken yakınlarda başka çeşme varmı diye soruyorum, varsa oraya oturacağız
Adam hemen ,var var ilerde, hem oranın suyu daha güzeldir diyor
Tamam mesaj alınmıştır 50 mt kadar ileride konaklıyoruz Fevzi hemen ocağı yakıp demliği koyuyor üzerine

Ben etrafı fotoğraflamaya başlıyorum,ortam keyiflenmek için biçilmiş kaftan

Atlara yaklaşıp onları ürkütmeden fotoğraflarını çekiyorum

Fevzi sesleniyor Abant ta bu manzara eşliğinde gönlümüzce kahvaltı yapıyoruz keyfimize diyecek yok

Genç bir çift etrafı keşfe çıkmışlar ağaçların dibinde karınca gibi görünüyorlar

Kahvaltıdan sonra yanımıza, işi çöp toplamak olan görevli geliyor.O da etrafın sorumsuzca kirletildiğinden yakınıyor.

Mıntıka temizliğimizi yapıp eşyalarımızı demir atlarımıza yüklüyoruz.Her yemekten sonra çöpleri arka ahtapotun kancalarından birine takıyorum ilk gördüğüm çöp tenekesine atayım diye ama ,her seferinde ancak birkaç yerleşim yeri geçtikten sonra aklıma geliyor, kilometrelerce boşuna taşıyorum çöpleri.

Hazırız.Hedefimiz önce Mudurnu sonra Sünnet Gölü

Abant a tepeden bakan köyü çekiyorum uzaktan o köyü de görmek isterdim ama bize ters yönde

Gölün kenarından Mudurnu yoluna ayrılıp tırmanmaya başlıyoruz

Biraz sonra Abant Gölü nü tepeden seyredeceğiz

Çıkarken, bir elinde topladığı canlı çiçekler ,diğer elinde belki hanımına belki kızına-gelinine yaptırdığı örme yapay çiçekler olan ve bunları satmak için köyden göle giden bu amca ile karşılaşıyoruz.
Güle güle amca İnşallah hepsini satarsın

Göle tepeden bakıyoruz

Ziyaretçiler göl kenarında turlamaya başlıyorlar

Akort ayarını tutturan faytoncu dötnala gezdiriyor misafirleri

Keyif zamanı

Eziyet zamanına dönüşüyor

Yol çalışmaları sebebiyle bazı yerlerde rampa çıkıyormuşcasına yavaşlamak zorunda kalıyoruz

vee Abant Mudurnu arasındaki en keyifli bölüm.Yukarıdan nereye gideceğinizi net bir şekilde görüyorsunuz

Yolun kıvrımları, eğimi insanın iştahını kabartıyor.

Fevzi önde ben arkada , pedal basmadan yaklaşık 15 km ineceğimiz yolun bağrına salıyoruz kendimizi

Rüzgar yüzümüzü yalayıp geçiyor, virajlardan sağa sola yatarak inerken çocuksu neşeleri keşfediyoruz
yeniden .İnişin ortalarında Fevzi önümde duruyor bende duruyorum ön fren balatasından bir koku ve metalin metale sürtme sesi geldiğini söylüyor diske dokunduğunda ateş gibi diyor,kargaburun olup olmadığını soruyor,çıkarıp veriyorum.

bittiği yerde değiştiririm diyerek turdan önce balataları değiştirmemiş.Hemen yedekleri çıkarıp 10 dk uğraş sonucu balataları değiştiriyor.İyiki Fevzi önden iniyormuş 15 km lik inişte ben önden gidiyor olsam ya Fevzi sadece arka frenle aşağı inecekti yada ben yolun yarısını tekrar yukarı çıkacaktım.İniş iki parça olsa da süperdi 15 km boyunca 1400 rakımdan 750 lere indik.Forum üyelerimizden Şarköy lü bisikletçi İbrahim Yurtseven Abimiz daha önce yapmış olduğu turunda

(link)

Abant a geleceklere, Mudurnu üzerinden değil de başka bir güzergahtan gelmemelerini tavsiye ediyordu.Bizim indiğimiz rampaları O çıkmıştı,ne demek istediğini bizzat gözlerimle görmüş oldum.Buradan O'na da selam olsun

''Gelsin çaylar gevşesin yaylar''
İnişin sonlarında yol kenarında çay molası veriyoruz

Abi hoş sohbet birisi

Yeşillikler bir türlü bitmiyor.Bu yol da çok hoşumuza gidiyor

Levha yı görünce geldiğimizi zannediyoruz

Sunta fabrikasını geçip

Göymük istikametine dönmeden karşıya geçip merkeze girerken

Tekrar Mudurnu levhasıyla karşılaşıyoruz

Değişik bir kozalak türü görüyoruz

Mudurnu dan görüntüler

Kaybolmaya yüz tutmuş meslekler ve çarşılar

Çarşıda dolaşıp Fevzi su almak için bakkala girdiğinde ben onu bekliyorum, o arada yerel bir gazeteci ile karşılaşıyoruz haber yapmak için fotoğraflarımızı çekiyor ve güzergah hakkında bizi bilgilendiriyor.Sünnet Gölünden sonra Göynük yolunun ,çalışmalardan dolayı çok bozuk olduğunu Göynük e Sünnet Köyü üzerinden ulaşmamızın bizi daha az üzeceğini söylüyor

Mudurnu dan ayrılırken meşhur markanın satış şubesinden tavuk alıyoruz.Hava sıcak olduğu için yanına 0.5 lt buz şişesini koyuyoruz.İstikamet Sünnet Gölü

O tavuk etleri o çantada durduğu sürece bizim içimiz rahat etmeyecek.Çantada duracağına midemizde dursun diyerek yol kenarında bir çırpıda ateşi yakıveriyoruz.Ben odunları topluyorum Fevzi tavuğu hazırlıyor

Fevzi etleri zeytin yağıyla yağlayıp ızgaranın üzerine koyduğunda etrafa bir cızırtı sesi ve koku yayılıyorki sormayın.Hayatımda yediğim en lezzetli etlerdendi,ilk üçe kesin girer.Buradan Fevzi ye bir kez daha teşekkür ediyorum tur boyunca yaptığı güzel yemekler için

Abant tan sonra 1400 m lere kadar çıktık oradan beri devamlı iniyoruz 600 m ye kadar inip tekrar 1050 m lere çıkacağız.Bazı yerlerde yol çalışmasına denk geliyoruz,sıkıntımız araçların kaldırdığı toz

Yolda rastladığımız bir vatandaşla muhabbet edip yol hakkında bilgi alıyoruz

Yine doyumsuz bir yol, iyi ki çıkmışız bu tura diye düşünüyorum devamlı.Geçtiğimiz her kilometre ,bizi buna düşünmeye mecbur ediyor

Mudurnu Bilecik yolunda Sünnet Gölü sapağına ulaşıyoruz 4 km tırmanışlı bir yol var önümüzde.
Güneş yüksek dağların ardına saklanmaya başladı yine

sonunda Sünnet Gölündeyiz.Fevzi çadırları hemen girişte bulunan üstü kapalı alanda kuralım diyor.Gece yağmur yağmasından endişe ediyor.Ben ise tabiatın bağrında yağmurda çadıra uyumanın keyfini merak ediyor nasıl olsa çadırlarımız yağmur geçirmez diyorum .Gölün çevresine kamp kurabileceğimiz yer bakmaya gidiyorum.O ara Fevzi ailesiyle konuşuyor, konuşmasını bitirinceye kadar ben bakar gelirim diye düşünüyorum. Gölün öbür ucuna kadar gidip geri dönüyorum,güzel yerler var ama Fevzi olur dermi bilemiyorum. Fevzi de arkamdan merak edip geliyor.Beraber dönüp onun dediği yerde çadırlarımızı kuruyoruz.Hemen yemek telaşı başlıyor.Yemeğimizi yiyip, çay ve çekirdek keyfi yapıp çadırlarımıza dinlenmeye çekiliyoruz.