Ulak

beyazperde'den alıntı:

http://beyazperde.mynet.com/images/film/3537-ULAK-b.gif

Tür : Dram / Fantastik
Gösterim Tarihi : 25 Ocak 2008
Yönetmen : Çağan Irmak
Senaryo : Çağan Irmak
Müzik : Evanthia Reboutsika
Yapım : 2007, Türkiye

Oyuncular: Çetin Tekindor , Yetkin Dikinciler , Hümeyra , Feride Çetin , Şerif Sezer , Zuhal Gencer , Selda Özer

Zamansız ve mekânsız bir öykü… Düzeni yekten bozulmuş bir köye, köy köy dolaşan bir seyyahın, Zekeriya’nın gelişiyle ve beraberinde getirdiği sırlarla başlar film. Zekeriya ile gelen sırlar köye, geri dönülmez bir değişim yaşatacaktır. Filme adını veren “Ulak İbrahim”, çok yakında seyirciye yüzünü gösterecek ve tüm sırlar su yüzüne çıkacak…

Türk sineması ve tiyatrosunun önemli isimlerinin bir araya geldiği filmde, 25 kişilik bir çocuk oyuncu kadrosu da rol alıyor. Performanslarıyla, yönetmeni mutlu eden çocuk oyuncularıyla, “ULAK” izleyenlere umut veren bir film.

hep beğendiklerimizden bahsedecek değiliz ya.
sonuçta izleyin demek kadar izlemeyin demek de bir tavsiyedir
ha, boş zamanınız varsa yine de izleyin tabi. ama seçici davranıyorsanız ben bu filmi önermiyoum.
ayrıca herkesin zevki ya da beklentisi farklıdır, o da ayrı.

çok mu kötü? hayır
hiç mi güzel tarafı yok? var elbet
bir defa farklı bir tarz. dram/fantastik denmiş ya. aynen öyle.
ayrıca aslında güzel bir mesaj üzerine kurulmuş. filmde ifade ediliyor: "yapan kadar, bilip susan da günahkar".
şu sitede arkadaşın ifade ettiği gibi dinler tarihine ait detaylara da sahip:
(link)
mesela diyor ki: "o şahdamarınızdan daha yakındı, siz onu yedi gökte bildiniz."
düşünmeden inanmayın, inanıp da inancınıza ters yaşamayın diyor.

ama ne tarzı, ne verdiği mesajlar, ne de bu crackerlar filmi güzel yapmaya yetmiyor.
çok güzel konu seçilmiş. tarz da iyi belirlenmiş. ama büyük fırsat kaçmış.
çünkü maalesef ticari düşünülmüş. tam dizilerimiz tadında olmuş.
karakterler, müzik, tripler... hepsi dizilerimiz tadında. yani tatsız.
abartı bir dramatize var. güzelim konu giderek bir gözyaşı seli içinde boğulup gidiyor.
önce yeterince özenilmemiş diye düşünmüştüm. ama belki de ticari kaygı nedeniyle böyle bir film hedeflenmiştir.

hele ki son çok feci. detayına girmeyeyim ama nedir anlamadım.
insanların başladıkları uyanışın sonunu da getirerek kendi kendilerine kötülüğü yok etmelerini beklerken hooop, birden çok basit ve saçma bir sonla karşılaşıyorsunuz.

eh, sinemanın düzenli takipçisi değilim. bayramda bişi yapmayıp dinlenmeyi seçtiğim için cansıkıntısından birkaç Türk filmi izledim. konu hakkında bilgim kıt.
Babam ve Oğlum'un da Çağan Irmak'a ait olduğunu bu filmi izledikten sonra öğrendim.
çok şaşırdım. Bu işte bir terslik var. iki film aynı kişiye ait olamaz.
ya Babam ve Oğlum'da başka birilerinin parmağı var, yani asıl marifet Çağan Irmak'ta değil. Ya da kendisi aslında o kapasitede olduğu halde, sırf ticari kaygılarla hareket eder hale gelmiş. Ne giderse onu sunuyor.

bayramda izlediğim diğer iki Türk filmi Reha Erdem'e aitti.
Beş Vakit
(link)
Korkuyorum Anne
(link)

Bu iki filmi çok sevmiştim ve kendimden şüphe etmiştim. "Yoksa bu ara ne izlesem beğenecekmiyim" diye düşünmüştüm. Ama yok, Ulak'ı izledikten sonra diğer iki filmi beğenmekte ne kadar haklı olduğumu da anladım.
Netekim Reha Erdem bu filmleri ile gişede başarıyı yakalayamamış olsa da yurtdışında bi dolu ödül aldı.
Ama Ulak'ın uluslararası camiada herhangi bir değere sahip olması sözkonusu olamaz.