Üç Armstrong

Üç Armstrong

Elbette iyi bir araştırmayla bu sayı çoğaltılabilir ancak ben tarih sayfalarından Üç Armstrong'u ele almak istedim.Bunlardan ilki Neil Armstrong.Ay'a ilk ayak basan insan! Ne onur ama;ilk olmak hem de böylesine zorlu bir alanda tarihe geçmek.Ne demişti Ay'daki ilk adımları için? "That's one small step for a man, one giant leap for mankind"
Yani? "Bu benim için küçük ancak insanlık için çok büyük bir adım.
Ortaokul yıllarında tamamını ezberlediysem de,belleğimde sapasağlam kalan tek isim.Geçtiğimiz günlerde yaşamını yitirdi.

Armstrongların ikincisi, Luis Armstrong.Amerikalı Jazz sanatçısı.O kendine özgü sesi ve trompetini çalarken aldığı akıl almaz haliyle, her zaman Jazz dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri.Sanırım yeryüzünde kimse onun kadar alkışlanmamıştır:İşte,onun Dünyadaki en büyük ödülü buydu.

Son Armstrong ise bir bisiklet sporcusu olan Lance Armstrong.Bisiklet sporunda,gelmiş geçmiş en büyük başarılara imza atan,Fransa bisiklet turu gibi bisiklet'in en büyük organizasyonunu tam yedi kez kazanmış bir Amerikalı.Hayatını anlattığı kitabı milyonlar satan,kanser araştırmaları için yaptığı organizasyonlarla-sanırım o sarı bilezikler hala takılıyor-büyük fonlar oluşturan adeta bir marka.

Şimdi tüm apoletleri söküldü.Amerika,balonu şişirilip şişirilip,fıss,diye bir hamlede söndürülenlerin ülkesi.Kendi adıma Lance Armstrong'a hiç inanmamıştım.Bir çok spor otoritesi de öyle.....İşte böyle..Üç Armstrong'un kısa hikayesi.

Apoletleri sökülmüş olabilir ama kanserle savaşından (kemoterapi ile tüm kaslar erimiş ve testis kanserinden ameliyat olmuş) sonra bisiklete dönüş hikayesiyle, hep benim bir idolüm olarak kalacaktır. "Eskiden yaşamak için bisiklet sürerdim, şimdi bisiklet sürmek için yaşıyorum" L.A.

Burada bir yazı da ben paylaşmak isterim. (link)

Bu yazı,Lance suçlu mu suçsuz mu tartışmasına bir yanıt değil,adı üzerinde "Üç Armstrong" ile ilgili bir gözlem.Tarihin en büyük sahtekarlarından biri durumuna düşen birine karşı duymuş olduğunuz sevgi ve tahammüle sözüm yok.Dilerseniz,şayet olacaksa-ki olmayacak-açılacak bir davada müdahil avukatlık yapabilirsiniz O linkini verdiğiniz şahsı gayet iyi tanırım.Siz onları okumaya devam edin.Çok iyi yazarlar(!)

Ayrıca Lance'nin" kemoterapi gördüğü de nereden çıktı? Kanser mi? Ne kanseri? Kim görmüş,kim duymuş.Hepsi bir senaryo" desem dün deli derlerdi.Bugün ise soru işareti.

@Derya Keçeci
Bir dakika Derya Abi, bu gerçekten çok ilginç geldi. Bir süredir forumu da takip edemiyorum, L.A nın aslında kanser olmadığı ile ilgili bilgiler mi var, herşey bu kadar mı balonmuş !!!!

Meg Ryan'ın oynadığı (link) adlı filmin bir sahnesinde duyduğum bir şarkıdan çok etkilenmiştim. Sinemada, filmin sonunda jeneriğin akmasını bekleyengillerden olmama sebep olan bu şarkıyı nerede duysam saygıyla dinlerim... Buyrun efendim:

La vie en rose - Louis Armstrong

Yıllar boyu Lance Armstrong’un arkasında kalan Alman bisikletçi Jan Ullrich ise “Her zaman çizgiyi kimin ilk sırada geçtiğini bileceğim. Ve ikinci sırada bitirmekten gurur duyacağım” ifadelerini kullandı.

bu açıklama rakiplerinin bile ne düşündüğü ortada. yani on yıldır tahliller pozitif çıkmadığı halde bisikleti bıraktıktan sonramı anlamışlar doping yaptığını ?

@Yusuf Z. Şipal

Yarın biri çıksa,aslında Amerika diye bir yer yoktu dese şaşırmam.Büyük düşünmek gerek hem de çok büyük.Büyük bir film bu;büyük production.Sahne sahne anlamak zor.Örneğin Ladin diye bir adam vardı;malum o ismi kullanarak Dünyaya yeniden şekil verdiler.Yani 11 Eylülden sonra Dünya eski dünya değil.Sebep? Bir film izletiyorlar bize.İyi bir senaryo yazıp oynatıyorlar ancak bu kahramanlar kimi zaman iyi,kimi zaman da kötü oluyor bu kadar.Nedense medyada yer alan bu ünlülerin kanser hikayeleri hep mutlu sonla biterken,gerçek hayatta ve gerçek kişilere ait hikayeler hüzünle bitiyor.Dopingi kim yapıyor,kim yakalıyor.Polis mi bir adım önde,hırsız mı? Elbette hırsız bir adım önde.Demek ki,birilerinin bu günki tıbbi deneyimlerle ortaya çıkaramayacakları bir organik madde üretmiş olabilirler.WADA'nın tanrısal güçleri yok.Dünyanın en gelişmişi de olsa laboratuvar bu,elin oğlu gider daha büyük bir teknoloji ile daha iyisini farklı amaçlar için kurar;ya da bu kadar harcamak yerine raporu hazırlayan kim/kimler ise satın alır.Zor mu? İmkansız mı?Adamlar bakanları,devletin en üst düzey bürokratlarını satın alıyorlar,onları mı alamayacaklar.

Senin yedi tur zaferin olacak,USADA diyecek ki söktüm apoletlerini,sen de karşı koymayacaksın.

Buna kim inanır?

Kadir inanır

USADA'nın kararı daha çok tartışılacak. Karar doğru veya yanlış, leke bırakmıştır. 7 defa üst üste TDF yi kazanmak gerçekten soru işaretleriyle dolu.

USADA nın kararı ortada.Asıl tartışılacak olan şey,Armstrong'un karara itiraz etmeyeceğini açıklaması.Büyük bir anlaşma yapmışlar,çok büyük.Amerikalılara özgü bilindik bir anlaşma.Mahkeme yok,medyada yıpranma yok.Marka en az zararla süreci atlatacak,sular durulduğunda geriye kalanlara bakacak ve yeni strateji belirleyecekler.WADA'dan çok şey beklememek lazım.WADA da neticede kendileri olur.Hani birilerinin başı derde girdi mi Birleşmiş Milletlere giderler ya,işte öyle.Gerçekte BM yoktur,Amerika ne derse onu yapan kuklalar vardır.

Bu soru işaretleri aynı zamanda lehine yorumlara da neden olabilir. Yani hadi bir yaptın, iki, üç...?
Elbette satın almaların, hilenin hurdanın ulaştığı boyutlar dehşet verici, bunun için ülke dışına da çıkmaya pek gerek yok, muhalefetinden iktidarına durum belli Ancak bu işin spora bu boyutta bulaşabilmiş olma ihtimali mide bulandırıcı gerçekten. Sözkonusu spor olunca meseleye şöyle baksak acaba düşünsel anlamda doğru yolda olur muyuz? Bir zamanların efsane rüya takımı, Michael Jordan, Scottie Pippen, David Robinson vs lerin oynadığı takımın ortalama 30 sayı farkla olimpiyat altını alması kimseyi şaşırtmamıştı, hatta çoğu kişi için o takım oynamaya devam etse ya da olimpiyat her yıl olsa aynı performansı en az 10 sene gösterebilirlerdi. Ancak buradaki rüya takım gerçekten rüya takımdı.
Şimdi bu durumda L.A nın tıpkı dream team üyeleri gibi gerçekten üstün yetenekli olduğunu mu düşünmemiz gerekiyor ki üst üste 7 defa zafere koşsun. Kitabında vital kapasitesinin yaşıtlarından belirgin bir şekilde fazla olduğuna dair söylemler var, ancak kendi ağzından, kafalar iyice karışıyor.
Bir de a bd liler kendi balonlarını söndürürler mi acaba, doğrusu LA. nın böyle bir maceraya girmiş olmamış olmasını gönülden isterdim. En azından şahsım adına, bugün bu spora bakışımı bu adama borçluyum!

Şimdi Yusuf kardeşim;bazı soruların yanıtları sona yakındır.350 derece boyunca ilerlemek yerine 10 derece geri gelir,varmanız gereken noktaya ulaşırsınız.Düşünün ki Amerikanın doping alanındaki tek yetkili kurumu USADA bir karar veriyor,ki bu karar Lance'i sıfırlayan bir karar;büyük,hem de çok büyük bir karar.Sen tamamen temiz olacaksın,elin tamamen güçlü olacak ve karara itiraz etmeyeceksin.Çoğu insan,bundan çok daha azı için yıllarını mahkeme kapılarında geçiriyor.Amerika bu,çaydanlığın kapağını yamuk yapsan,elin oğlu sana milyonlarca dolar tazminat ödettirir.Senin bütün ünvanlarını alan bir kuruma karşı "Aman canım,alırsanız alın,umrumda değil" şeklinde yaklaşamazsın.Demek ki itiraz edecek bir eli yoktu.O bir adım atsaydı,USADA başka bir adım atacaktı.Elinde hiç bir veri olmadan kimse böyle bir adım atamaz.Malesef bazı arkadaşlarımız olaya duygusal bağlılık boyutunda yaklaşıyor.

Peki ya o yarışın ikincileri? Üçüncüleri? Peki podyuma çıkma onuruna erişemeden yıllar yılı "İNSANLIK DIŞI ÇABALARLA" şişirilmiş,mekanikleştirilmiş süper insan haline getirilmiş androidlerin gölgesinde kalan gerçek sporcular?

Ben bugün Evet,bu adam sahtekardır,doping yapmıştır,diyemem ancak böylesine garip bir duruma ilişkin,acımasız senaryolara inanma hakkımı da saklı tutarım.USADA'nın bu kararına karşı mahkemeye gideceğini ve 100 milyon dolar maddi 900 milyon dolar manevi tazminat davası açacağını açıklayabilecek kadar kendine güveniyor olsaydı "Helal olsun,işte benim adamım" diyebilirdim.

sonucu bekleyip göreceğiz. zaman herşeyin ilacıdır...