Teşekkür ediyorum tüm yorumlarınız için gerçekten, bu konuyu açarken tabi tek boyutta tartışmaya açık başlık girdim "boyutunun küçültülmesi" açısından sadece.
Herkes sizin gibi bilinçli olabilse keşke, ki hala ytl ve ykr'nin eski TL cinsinden hesabını bile yapamayan insanlar çok. Bu parayı tanıyan yok doğru dürüst. En çok emekli maaşını çekecek olan, hala okuması yazması olmayan, benim gözümde savunmasız görünen vatandaş için endişe demektir.
Türkiye'nin her bölgesinden günde yaklaşık 60 müşteri ile irtibat kurmaktayım, çoğunlukla, 7.98YKR'yi bile telaffuz ederken bile müşterideki kafa karışıklığının hala geçmediğini görüyorum.
Dediklerinize katılmıyor da değilim; zimbabve'de yoksul insanların tomar dolusu paralarla gezdiklerini, fakat o paraların değerinin olmadığını okumuştum.
Hatta 250milyon zimbabve dolarının 10$a değer olduğunu yazıyorlardı.((link))
Bir de şu var, misal ki Ziraat Bankasının genel olarak yaklaşık 850 tane bankamatiği var,(makinaların değiştiği yıllar öğrenmiştim bu sayıyı) bunun gibi diğer bankaları düşünürsek tüm makineler için ayrı ayrı düzenleme yapma gerekliliğini getiriyor. Bu da deli gibi masraf kısaca. ayrıca bu da yetmeyecek, paraların sahte olup olmadığını da ölçen cihazların da değişim zorunluluğu da sözkonusu olabilir. ben neticeye masraf gözünden bakıyorum. Bence zamanı değildi değişimin. Olmasına karşı değilim asla.Yoksa zimbabve halkı gibi 2 ekmek almak için tomarla gezmeye veya 12 sıfırlı paralarla bakkala gitmek tabiki güzel olmazdı.
Yani biraz erken buldum bu değişimi. Bizdeki kaba cüzdanlar zaten her şeyi alıyor maşallah, o kocaman kredi kartı ebatlarındaki plastik kartın üstüne monte edilmiş metal kalın çipli öğrenci akbilleri sığıyor yeterince, diğer ödemeler için çeşitli kartlar martlar zaten davul gibi şişiyor, kabaca yapılmış dev cüzdanların arasından düşmesi veya uçması daha kolay ufak paralar çıktı bana göre.
Katılmayabilirsiniz ama bir de şu açıdan bakılırsa size katıldığımı bildirerek şunu ekliyorum; değeri olumlu yönde değişmedikten sonra şeklinin değişmesinin de benim için hiçbir anlamı yok. Neticede şimdi 1$ = 1.53 YTL veya Şimdiki 1.53 TL olsa bile;
eski TL değeri olan 1530000 Türk Lirasına bedel neticede, buna baz alınarak 6 tane sıfır silinmişti zaten sadece. Sadece görüntüsü 1.53. Asıl değeri 1530000 kısaca.
kısaca 10$ın da 15300000 ettiğini gerçek anlamda biliyoruz.
Bir de yeni para basımı enflasyonda büyüme anlamına gelir zaten.
Ayrıca tabiki her türlü eleştiriye açığım, ortalığı ayaklandırıp da germek niyetinde değildim başlığı açarken, yılbaşına ramak kala elime yeni para geçti şansa. İnanın harcamaya da kıyamadım da. Felaket tellallığı yapmış olmuyorum, fikrim neyse onu yazıyorum kısaca. Düşünceye katılmamak, saygısızlık yapmayı gerektirmez. Şahsen gereksiz açtığımı düşünmüyorum, çünkü burada düşüncelerinden, bilgilerinden de istifade ettiğim fikirler okuyorum. Hatta görme engelliler için avantaj olduğunu da burada öğrendim, bilmemiş olmam belki benim ayıbım ama öğrenmemiş olarak da ayıbı sürdürmemiş bulunuyorum.Bunun için de duyarlılığından ötürü herkese de teşekkür ediyorum.
Ayrıca yeni basılan paraların üstüne değerli Türk aydınların resminin konması yeni bir olay da değildir. Bunun için de örnek olarak Barış Manço'nun bir şarkısını hatırlatırım ve bu şarkı üzerine de Barış Manço'nun Türk olduğumuz için bizi barbar olarak sıfatlandıran bir Fransız Spikere verdiği dersi de arama motorlarında aratıp okumanızı da öneririm bu para konusu üzerine.
Hatta dayanamadım ben ekliyorum yazıyı
Barış Manço ve canlı yayın
Barış Manço Fransa'da bir televizyon
kanalinin canli yayinina konuktur...
Küstah bir spiker vardir ve Barış Manço
ile dalga geçmektedir...
Sürekli, "iste Türk, yani barbar, vahsi vs..."
demektedir...
Barış Manço daha fazla dayanamaz ve
spikere
"yaninizda kâgit para var mi?" diye sorar!
Bu soruya spiker sasirir ve "evet var ama n'olacak"
der...
Barış Manço israr edince spiker cebindeki
kâgit paraları çikartir...
Bu olaydan az önce Barış Manço canli
yayinda
"Anahtar" adlı sarkisini söylemistir...
Bu sarkinin bir bölümü söyledir:
"Bes Akif- bir Saat Kulesi, iki Kule-bir Fatih, bes
Fatih-bir Mevlana, iki Mevlana-bir Sinan"
(Baris Manço / Anahtar sarkisi / Darisi Basiniza
Albümü / 1992)
Bu sarki bir matematik sorusudur ve sarkida adi
geçen
kisiler o dönemdeki
kağıt Türk Liralarının arkasinda
fotografi olan kisilerdir...
Baris Manço spikere sorar: "Bu paranizda fotografi
olan kisi kim?"
Spiker: "General......."
Barış Manço diger paralardaki fotograflari
olan kisileri de sorar, spikerin verdigi cevaplar
hep
aynidir,
"General.......", "Amiral...........",
"Komutan............."
Spikerin bu "falanca General, falanca Amiral,
falanca
Komutan" cevabından sonra,
bu sefer de Barış Manço cebinden Türk
paralarini çikarir... Spikere der ki:
"Bu parada fotografi olan kisi Mehmet Akif
Ersoy'dur.
sairdir...
Bu paradaki kisi Mevlana'dir. Düsünürdür...
Bu parada fotografi olan kisi Fatih Sultan
Mehmet'dir.
Adaletin sembolüdür...
Bu paradaki kisi ise Atatürk'tür. "Yurtta baris,
dünyada baris" diyen kisidir...
Bizim paralarimiz bunlar...
Biz Türkler ince ruhlu, kibar, medeni insanlar
oldugumuz için paralarimizin arkasına
"sairlerimizin",
"düsünürlerimizin", "bilim adamlarimizin"
fotograflarini bastik...
Siz Fransizlar aslında kendiniz barbar ve vahsi
oldugunuz için paralarinizin arkasina hep savas
adamlarinin fotograflarini basmissiniz!" der...
Barış Manço'nun bu müthis cevabindan sonra
televizyon yöneticileri canli yayini keserler ve
spikeri yayından alırlar, baska bir spiker
gelir ve canli yayin yeniden baslar, yeni spiker
Barış Manço'dan ve Türklerden özür diler,
programa böylece devam edilir...
Bu arada Barış Manço'nun da Anahtar şarkısını dinlemenizi öneririm; oldukça anlamlı olduğu gibi, zamanında kıymeti bilinmeyen şarkılardandır.
(not: 7.98ykr de çalıştığım şirketin müşterilere uyguladığı ucuza şehirlerarası konuşma ücreti)