Günlerden bir gün; Eskişehirde Atatürk Orman fidanlığından tıp fakültesine doğru tatlı bir iniş var, oradan 45-50 km hızla inerken ışıklara 200m kala bir tane şahin beni zar zor geçti ve geçer geçmez önüme kırıp frenledi, ben de zar zor durup geçerken kaportasına ses çıkaracak şekilde vurdum, dikkat etsene diye de bağırdım.
Adam sindiremedi heralde, bisikleti görünce de çocuk sandı, pati çekerek kalktı baktım geliyor denyo ışıklarda çektim kenera, durdu yanımda camı açık eğildim derdimi anlatıcam, eleman artis artis indi arabadan hiçbir şey söylemeden, gelişine bana bir tane yuımruk salladı, geri çekilip buna bir asıldım, kaşı açıldı, attım bisikleti iki tane daha salladım, denyo çökekaldı dizlerinin üzerine, baksan benim yarım kadar, ben 192cm boyundayım eleman anca 165cm acıdım, bıraktım, acımaz olaydım, ben daha gelmez üzerime derken yerden birden üzerime doğru fırladı, sarıldık marıldık, baktım bırakmıyor, yere çarptım, ben de üzerine çullandım, yerde kilitledim denyoyu, yorulmasını bekliyorum, kollarının direnci düşşse asılıcam yumruğa, sonra milelt girdi araya yine bıraktım, yine bırakmaz olaydım, bu sefer kalabalığı görünce guru yaptı kemerini çıkarttı, tam da oplum bak git muhabbetinden yeni çıkmışız, millet gülmeye başladı, ben de gülsem mi sinirlensem mi bilemedim. Daha önce hiç kemerle vuran olmadı, acıyormu acımıyormu bilmiyorum
sonra müsade verdim kontrolü bir şekilde vurmasına izin verdim, kolumla engelledim baktım acımıyor, dedim bir daha vurursan bu sefer kimse alamaz seni elimden, sakın bir daha deneme dedim, bir salakladı, geri çekildi, sonra bizi ayırmaya gelenlerden yaşı büyük birisi araya girdi uzaklaştırdı denyoyu, kaşı açıldı, ağzı yüzü şişti salağın, benim kafamdaki kask ve gözümde gözlül bile oynamadı yerinden, ama işin acısı ertesi gün çıktı, yere şarparken beli zorlamışım sanırım, 2 hafta belim ağrıdı, mağlesef uzun boylularda kronik bir bel rahatsızlığı oluyor, zorlamaya gelmiyor. 2 hafta daha fazla dövmediğim ve yerden kalkmasına müsade ettiğim için kendime kızdım, dua etsin liseden beri kavga etmişliğim yoktu, tecrübe faktörü dedikleri olay bunda da var, lise zamanında denk gelse daha temiz döverdim.
Yine de kimseye tavsiye etmiyorum, olayın tamamında kavga etme taraftarı değildim, birden oldu bütün olay.
Şahin sürücülerine gelince, iş arabada değil arabayı süren denyolarda, sonuçta benim de arabam Şahin ve tüketim çılgınlığı ve etiket sevdasının bu kadar yoğun olduğu toplumumuzda, üzerine bu kadar ön yargı olan bir aracı 5-6 senedir kullanıyorum, gayet ekonomik fazla masrafı olmayan, az yakar çok gider, yüksek hızlara çıkmadıktan sonra güveli bir araç, zaten hız kurallarına uyulduğunu düşnüürsek bütün araçlar en fazla 110 ile gitmek zorunda.
Ayrıca aracımı da seviyorum, hem üniversite okuyup, hem de çalışıp bu arabayı aldım, açıkcası dişimden tırnağımdan arttırıp 1 yıllık maaşımın toplamı kadar para verdim, şuanda durumum allaha şükür iyi, istesem yarın değiştirme imkanım da mevcut, ama bu tüketim çarkına dahil olmak istemiyorum, sonuçta bisiklet sürücüsü olarak duruşumuz belli ve araç gerçekten benim için sadece araç bir çok kişi için olduğu gibi amaç değil.
Bakıyorum işyerinde olsun eş dostta olsun, karı koca çalışıp 2000tl toplamda maaş alıyorlar ama altlarına 30-40 binlik araba çekiyorlar. Yazık gerçekten çok yazık, bizim toplumumuz nasıl bu hale geldi anlamak gerçekten güç.
Son olarak Şahincilerden sonra asıl tehlike Doblo, Connect, Partner, Caddy, Fiorino vs... tarzı ticari arabalar, dikkat edin bu araç sürücülerinin profiline ve trafiktedki hal ve hareketlerine, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.