tırt kaptan
Forum Demirbaşı
- Kayıt
- 30 Temmuz 2006
- Mesaj
- 589
- Tepki
- 640
- Şehir
- Marmaris/Gökova
Herkese Merhaba, baktım ki sevgili arkadaşım Oktay Tiryakioğlu eksi bilmem kaçta adeta doğaya meydan okurcasına, zor ve bir o kadar da keyifli turlar gerçekleştiriyor, ben de boş durur muyum? Hemen 9 ocakta Levent arkadaşımızın düzenlediği muhteşem Dalyan gezisini yayınlayayım dedim…
Eminim sizde benim gibi daha önce görmediğiniz yerlerde pedallamaktan keyif alıyorsunuzdur. Birkaç haftadır sevgili Levent’in organize ettiği turun hayalini kuruyordum. Sonunda bugün bu harika turu gerçekleştirdik. Sabah 08:30’da Tony ile bisikletleri arabama yükledik. Eşimi iş yerine bırakmak için Sağlık Ocağına gittiğimizde Tolga’da bizi orada bekliyordu, ancak günün geri kalanında sıkça yaşayacağım şanssızlıklar silsilesinin ilk meyvasını orada tattım. Her ne kadar kalın olsa da sonuçta korumam gereken bir kafam vardı ve onu koruyacak olan kask evde kalmıştı… Neyse ki Tolga ve Tony benimle aynı fikirdeydi ve eve dönüp kaskımı aldık. Git gel, bisikletleri tak derken saat 09:00 oldu. Neyse üç kafadar keyifli bir şekilde yola koyulduk. Geç kaldığımız için biraz hızlı gitmeye çalışıyordum ama arkada zıplayan bisikletlerimizi düşündükçe yavaşlamak zorunda kalıyordum . Bir süre sonra bisikletin ne kadar faydalı bir araç olduğunu, yolda iki radar çevirmesinden sorunsuz geçince tekrar anladık. Neyse saat 10.15 gibi sonunda Dalyan’a Levent’in kanal boyundaki güzel pansiyonuna vardık. Bizi kıyıda sabırla bekleyen arkadaşlara gerçekten teşekkür borçluyum. Alelacele eşyaları tekneye attığımız gibi yola çıktık. Ben şöyle bir kanal keyfi yapacağımızı sanarken 5 dakikalık bir yolculuktan sonra karaya çıktık.
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez002.jpg
Ufak bir ısınma için Kral Mezarlarının önüne gittik, valla mümkünse ölünce beni de oraya gömmelerini tercih ederim… süper bir manzara, yazın yaldır yaldır eser, aşağıda cıvıl cıvıl ortam, kışın balığa çıkan tekneler… valla adamlar öbür tarafta bile krallar gibi yaşıyorlar sanırım.
Neyse kendime iyi bir mezar yeri seçtikten sonra tırmanmaya başladık…
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez004.jpg
Tırmandık … tırmandık … tırmandık… durduk…
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez008.jpg
tırmandık … tırmandık… durduk…
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez006.jpg
tırmandık …tırmandık… DURDUM
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez016.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez010.jpg
… tırmandıkkkkk… sürünüyom…
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez017.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez021.jpg
tırmandık… “ abi siz beni burada bırakın ayılar beni büyütür… “ ( ağzımdan çıkan son kelimeler… )
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez029.jpg
… tırmandık… tırmandık…Öldüm… “ biri şu herife yiyecek bi şeyler versin yoksa telef olacak…"
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez021.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez031.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez028.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez027.jpg
tırmandık… tırmandık…”
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez034.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez035.jpg
bu okuduklarınız BENİM 20 km’lik 0 dan 1000 metreye çıkarken yaşadıklarım ve gözlerim kararmadan önce duyduğum son sözler…
sonrasını hatırlamıyom.
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez037.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez039.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez040.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez066.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez056.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez053.jpg
Gözümü açtığımda zirvede bir yerdeydik. Neyse biraz kendime geldim ve muhteşem manzarayı fotoğraflamaya çalıştım sırf sizin için, yoksa beni deli mi öptü? ne işim var bu dağın tepesinde
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez041.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez052.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez057.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez063.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez064.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez065.jpg
Manzara muhteşem… bir yanda Köyceğiz Gölü, bir yanda o güzelim İztuzu Plajı ve sıcacık Akdeniz, bir tarafta canım Gökova Körfezi; Marmaris ve Aksaz bile görünüyor.
Eğer mideme bir şeyler doldurmazsam Marilyn Monroe’yu da görecem öteki tarafta.
Neyse fotoğraf çekmeye ara verip yangın gözetleme kulübesinin tepesinden arkadaşların yanına indim. O da ne! , susamlı baget ekmeğin arasına İzmir Tulumu, Migros domatesi ( ne demekse? ), Dilimlenmiş Hindi Füme koymak suretiyle hazırlanmış muhteşem sandviçlerim olmaları gereken yerde ( çantada ) değiller. Hani hayranlıkla seyrettiğim Dalyan manzarasının bilemediğim bir coğrafyasında arabanın arka koltuğunda dinlenmedeler… Ulan Hindinin ölmüşü bile benden akıllı çıktı valla… Mis gibi oturmuş arabanın içinde keyif yapıyo… sıcacık… Neyseki hacmimle ters orantılı iştahım sebebiyle yanımda her zaman fındık, fıstık , snickers falan bulundururum. Onları imha ettikten sonra Tolga’nın elindeki sandviçe yanlışlıkla gözüm kaydı sanırım Tolga kendisini yememden korktuğu için o güzelim sandviçin bir parçasını benimle paylaştı. Çok iyi bu çocuk yaa, kendisini tehdit eden bakışlarla bakmamama rağmen benimle sandviçini paylaştı. Gerçi son birkaç turumuzda şeker düşmesi sonucu kendisini biraz hırpalamış olsamda ( ulan bu yalana ben bile inanmadım… adam 1.85 boyunda benim üç katım… şırkar adamı valla ) yardım sever bir çocuktur… En son Tony’nin hazırladığı sözde İtalyan Sandviçinin yarısını da götürdükten sonra doydum. Yalnız ben son sandviçi yerken Tolga neden SPD’lerini saklamak gereği duydu onu anlamadım
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez072.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez067.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez069.jpg
Neyse yemek sonrası bir iki fotoğraf daha çekilip, inişe geçtik… İniş çok zevkliydi, üstelik hiç düşmedim yalnız o kadar sarsıldım ki, bu yazıları yazarken bile kafam emme basma tulumba modunda bir yukarı bir aşağı sallanıyor… yada bana öyle geliyor…
Hani biraz önce tırmandık … tırmandık… kelimeleri vardı ya… onların yerine indik… indik… sallandık… kelimelerini koyun ve paragrafı tekrar okuyun…
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez077.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez080.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez081.jpg
Son olarak harika bir asfalt yolda süratli bir inişe geçtik. Yol düzgün asfalttı ama ben deminki inişin alışkanlığından olsa gerek kafamı sallamaya devam ediyordum… Neyse sonunda Köyceğiz belediyesinin Sultaniye Kaplıcalarına vardık. Aylarca giyilmiş ve yıkanmamış bisiklet forması ve spor çoraplarının bir naylon torbada 5 hafta bekletildikten sonraki kokusu tadında bir kaplıcaya vardık.
Ben kaplıcaya yaklaşır yaklaşmaz daha önce oraya varmış olan arkadaşlara hiçbir tepki göstermemiş olan kuçular, “ aha bu gelen saf bir şeye benziyor “ diyip… gev gev gev bana havlamaya başladılar, yanıma geldiklerinde baktılar ki ısıracak yerim yok, etim desen yavan vazgeçip gerisin geri gittiler. Dalyandan çıkıp, tırmanma yapmadan göl kenarından gelen sevgili dostlar çoktan üstlerini değiştirmiş, sıcak su keyfi yapıyorlardı. Ben de biran evvel üstümü çıkarıp kendimi sıcacık havuza attım tek kelimeyle muhteşemdi… size anlatamam, bir anda her şey pespembe oldu, sıcacık su o kadar iyi geldi ki bu konuda benzetme yapmamam durumunda forumdan Banlanma ihtimalim olabilir… Bu konuyu sizin hayalgücünüze bırakıyorum…
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez082.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez083.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez086.jpg
Bu arada havuzun 3-4 metre ötesinde bağlanmış olan teknemizde kurulmakta olan sofranın ve Leventin içmekte olduğu biranın hayal gücümü nasıl tetiklediğini de tahmin etmeniz zor olmayacaktır.
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez087.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez089.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez090.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez091.jpg
Neyse istemeyerek de olsa havuzdan çıktık ve üstümüzü değiştirip kendimizi tekneye attık.
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez093.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez097.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez099.jpg
Tekne ağır ağır yol almaya başladı ve etrafı mangal kokusu sardı. Aşağıda göreceğinizi muhteşem salata , pilav, tavuk ve köfteden ibaret yemeği Erol Taş usulü imha ettikten sonra bir rehavet çöktü ki anlatamam. Bir süre daha tekneyle gittik, ama vücudumdaki bütün kan, mideme doldurmak suretiyle tarafımdan imha edilmiş yiyecekleri hazmetmekle görevlendirildiği için tekne yolculuğu kısmı hakkında pek bir şey hatırlamıyorum.
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez101.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez102.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez103.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez106.jpg
Bir ara yemekte Levente bir haftasonu Pansiyonuna tatile gelmeyi düşündüğümü söyledim, sanırım bahçesindeki portakal ağaçlarını da yememden korktuğu için olsa gerek yarım ağızla da olsa buyur tabii gel dedi… Neyse sonunda Levent’in Pansiyonuna geldik, sevgili dostlarla vedalaştık, epey bir atraksiyondan sonra üçümüz bisikletlerini benim arabaya bağlayıp Marmaris’e geri döndük.
Netice itibariyle: Şaka bir yana güzergah, manzara ve yol süperdi. Yemekler ve havuz tarifsizdi… Öncelikle Levent’e böyle harika bir organizasyon hazırladığı için çok teşekkür ederim. Ayrıca diğer dostların da güzel sohbetleri ve arkadaşlıkları ile bu tur daha bir keyifli oldu. Katıldıkları için onlara da çok teşekkürler…
Eminim sizde benim gibi daha önce görmediğiniz yerlerde pedallamaktan keyif alıyorsunuzdur. Birkaç haftadır sevgili Levent’in organize ettiği turun hayalini kuruyordum. Sonunda bugün bu harika turu gerçekleştirdik. Sabah 08:30’da Tony ile bisikletleri arabama yükledik. Eşimi iş yerine bırakmak için Sağlık Ocağına gittiğimizde Tolga’da bizi orada bekliyordu, ancak günün geri kalanında sıkça yaşayacağım şanssızlıklar silsilesinin ilk meyvasını orada tattım. Her ne kadar kalın olsa da sonuçta korumam gereken bir kafam vardı ve onu koruyacak olan kask evde kalmıştı… Neyse ki Tolga ve Tony benimle aynı fikirdeydi ve eve dönüp kaskımı aldık. Git gel, bisikletleri tak derken saat 09:00 oldu. Neyse üç kafadar keyifli bir şekilde yola koyulduk. Geç kaldığımız için biraz hızlı gitmeye çalışıyordum ama arkada zıplayan bisikletlerimizi düşündükçe yavaşlamak zorunda kalıyordum . Bir süre sonra bisikletin ne kadar faydalı bir araç olduğunu, yolda iki radar çevirmesinden sorunsuz geçince tekrar anladık. Neyse saat 10.15 gibi sonunda Dalyan’a Levent’in kanal boyundaki güzel pansiyonuna vardık. Bizi kıyıda sabırla bekleyen arkadaşlara gerçekten teşekkür borçluyum. Alelacele eşyaları tekneye attığımız gibi yola çıktık. Ben şöyle bir kanal keyfi yapacağımızı sanarken 5 dakikalık bir yolculuktan sonra karaya çıktık.
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez002.jpg
Ufak bir ısınma için Kral Mezarlarının önüne gittik, valla mümkünse ölünce beni de oraya gömmelerini tercih ederim… süper bir manzara, yazın yaldır yaldır eser, aşağıda cıvıl cıvıl ortam, kışın balığa çıkan tekneler… valla adamlar öbür tarafta bile krallar gibi yaşıyorlar sanırım.
Neyse kendime iyi bir mezar yeri seçtikten sonra tırmanmaya başladık…
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez004.jpg
Tırmandık … tırmandık … tırmandık… durduk…
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez008.jpg
tırmandık … tırmandık… durduk…
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez006.jpg
tırmandık …tırmandık… DURDUM
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez016.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez010.jpg
… tırmandıkkkkk… sürünüyom…
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez017.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez021.jpg
tırmandık… “ abi siz beni burada bırakın ayılar beni büyütür… “ ( ağzımdan çıkan son kelimeler… )
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez029.jpg
… tırmandık… tırmandık…Öldüm… “ biri şu herife yiyecek bi şeyler versin yoksa telef olacak…"
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez021.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez031.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez028.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez027.jpg
tırmandık… tırmandık…”
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez034.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez035.jpg
bu okuduklarınız BENİM 20 km’lik 0 dan 1000 metreye çıkarken yaşadıklarım ve gözlerim kararmadan önce duyduğum son sözler…
sonrasını hatırlamıyom.
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez037.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez039.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez040.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez066.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez056.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez053.jpg
Gözümü açtığımda zirvede bir yerdeydik. Neyse biraz kendime geldim ve muhteşem manzarayı fotoğraflamaya çalıştım sırf sizin için, yoksa beni deli mi öptü? ne işim var bu dağın tepesinde
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez041.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez052.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez057.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez063.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez064.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez065.jpg
Manzara muhteşem… bir yanda Köyceğiz Gölü, bir yanda o güzelim İztuzu Plajı ve sıcacık Akdeniz, bir tarafta canım Gökova Körfezi; Marmaris ve Aksaz bile görünüyor.
Eğer mideme bir şeyler doldurmazsam Marilyn Monroe’yu da görecem öteki tarafta.
Neyse fotoğraf çekmeye ara verip yangın gözetleme kulübesinin tepesinden arkadaşların yanına indim. O da ne! , susamlı baget ekmeğin arasına İzmir Tulumu, Migros domatesi ( ne demekse? ), Dilimlenmiş Hindi Füme koymak suretiyle hazırlanmış muhteşem sandviçlerim olmaları gereken yerde ( çantada ) değiller. Hani hayranlıkla seyrettiğim Dalyan manzarasının bilemediğim bir coğrafyasında arabanın arka koltuğunda dinlenmedeler… Ulan Hindinin ölmüşü bile benden akıllı çıktı valla… Mis gibi oturmuş arabanın içinde keyif yapıyo… sıcacık… Neyseki hacmimle ters orantılı iştahım sebebiyle yanımda her zaman fındık, fıstık , snickers falan bulundururum. Onları imha ettikten sonra Tolga’nın elindeki sandviçe yanlışlıkla gözüm kaydı sanırım Tolga kendisini yememden korktuğu için o güzelim sandviçin bir parçasını benimle paylaştı. Çok iyi bu çocuk yaa, kendisini tehdit eden bakışlarla bakmamama rağmen benimle sandviçini paylaştı. Gerçi son birkaç turumuzda şeker düşmesi sonucu kendisini biraz hırpalamış olsamda ( ulan bu yalana ben bile inanmadım… adam 1.85 boyunda benim üç katım… şırkar adamı valla ) yardım sever bir çocuktur… En son Tony’nin hazırladığı sözde İtalyan Sandviçinin yarısını da götürdükten sonra doydum. Yalnız ben son sandviçi yerken Tolga neden SPD’lerini saklamak gereği duydu onu anlamadım
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez072.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez067.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez069.jpg
Neyse yemek sonrası bir iki fotoğraf daha çekilip, inişe geçtik… İniş çok zevkliydi, üstelik hiç düşmedim yalnız o kadar sarsıldım ki, bu yazıları yazarken bile kafam emme basma tulumba modunda bir yukarı bir aşağı sallanıyor… yada bana öyle geliyor…
Hani biraz önce tırmandık … tırmandık… kelimeleri vardı ya… onların yerine indik… indik… sallandık… kelimelerini koyun ve paragrafı tekrar okuyun…
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez077.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez080.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez081.jpg
Son olarak harika bir asfalt yolda süratli bir inişe geçtik. Yol düzgün asfalttı ama ben deminki inişin alışkanlığından olsa gerek kafamı sallamaya devam ediyordum… Neyse sonunda Köyceğiz belediyesinin Sultaniye Kaplıcalarına vardık. Aylarca giyilmiş ve yıkanmamış bisiklet forması ve spor çoraplarının bir naylon torbada 5 hafta bekletildikten sonraki kokusu tadında bir kaplıcaya vardık.
Ben kaplıcaya yaklaşır yaklaşmaz daha önce oraya varmış olan arkadaşlara hiçbir tepki göstermemiş olan kuçular, “ aha bu gelen saf bir şeye benziyor “ diyip… gev gev gev bana havlamaya başladılar, yanıma geldiklerinde baktılar ki ısıracak yerim yok, etim desen yavan vazgeçip gerisin geri gittiler. Dalyandan çıkıp, tırmanma yapmadan göl kenarından gelen sevgili dostlar çoktan üstlerini değiştirmiş, sıcak su keyfi yapıyorlardı. Ben de biran evvel üstümü çıkarıp kendimi sıcacık havuza attım tek kelimeyle muhteşemdi… size anlatamam, bir anda her şey pespembe oldu, sıcacık su o kadar iyi geldi ki bu konuda benzetme yapmamam durumunda forumdan Banlanma ihtimalim olabilir… Bu konuyu sizin hayalgücünüze bırakıyorum…
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez082.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez083.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez086.jpg
Bu arada havuzun 3-4 metre ötesinde bağlanmış olan teknemizde kurulmakta olan sofranın ve Leventin içmekte olduğu biranın hayal gücümü nasıl tetiklediğini de tahmin etmeniz zor olmayacaktır.
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez087.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez089.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez090.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez091.jpg
Neyse istemeyerek de olsa havuzdan çıktık ve üstümüzü değiştirip kendimizi tekneye attık.
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez093.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez097.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez099.jpg
Tekne ağır ağır yol almaya başladı ve etrafı mangal kokusu sardı. Aşağıda göreceğinizi muhteşem salata , pilav, tavuk ve köfteden ibaret yemeği Erol Taş usulü imha ettikten sonra bir rehavet çöktü ki anlatamam. Bir süre daha tekneyle gittik, ama vücudumdaki bütün kan, mideme doldurmak suretiyle tarafımdan imha edilmiş yiyecekleri hazmetmekle görevlendirildiği için tekne yolculuğu kısmı hakkında pek bir şey hatırlamıyorum.
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez101.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez102.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez103.jpg
http://i214.photobucket.com/albums/cc242/tirtkaptan/lemez106.jpg
Bir ara yemekte Levente bir haftasonu Pansiyonuna tatile gelmeyi düşündüğümü söyledim, sanırım bahçesindeki portakal ağaçlarını da yememden korktuğu için olsa gerek yarım ağızla da olsa buyur tabii gel dedi… Neyse sonunda Levent’in Pansiyonuna geldik, sevgili dostlarla vedalaştık, epey bir atraksiyondan sonra üçümüz bisikletlerini benim arabaya bağlayıp Marmaris’e geri döndük.
Netice itibariyle: Şaka bir yana güzergah, manzara ve yol süperdi. Yemekler ve havuz tarifsizdi… Öncelikle Levent’e böyle harika bir organizasyon hazırladığı için çok teşekkür ederim. Ayrıca diğer dostların da güzel sohbetleri ve arkadaşlıkları ile bu tur daha bir keyifli oldu. Katıldıkları için onlara da çok teşekkürler…