Okumayı sevmediğimiz için adını avrupada duyuran Türk takımı gibi cümlelerle , bunlar tahrikli ve forum içinde tehlikeli mesajlar. Önemli olan ilkleri yapmaksa Fenerbahçe bunu zaten 1923'de işgal kuvvetleri karmasını yenerek aldığı kupayla yapmıştır. Kuzey Afrika'da adını duyurmuştur, gönüllü bir çok Afrikalı Fener marşını, bayraklarını benimsemiştir.
Önemli olan istikrarı korumak. Uefa kupasını almakla iş bitmiyor. Para derdini kupaları satarak mı halledeceksiniz. İnternette başkanınızın bir sürü dilenirken ki hali karikatür olarak çıktı. Futbolcularınızı elinizden kaçırıyorsunuz. İstatikler önemli değil. Gerçekler ortada.
Bisiklet önceliğini geriye itiyor ama kütüphaneci olarak bazı bilgileri sizlere sunmam lazım, umarım okursunuz.
Sarı Lacivert Kurtuluş Kurtuluş Savaşı'nda Fenerbahçe ve Atatürk
Sinan Meydan
Truva Yayınları ;
İstanbul, 2006, 224 sayfa, Türkçe, Karton Kapak.
ISBN No: 9944975230
Siz Fenerbahçeli Olmayabilirsiniz! ..
Ama Onlar Fenerbahçeliydi! ..
Kurtuluş Savaşı'nda İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanı General Harrıngton'ın Arabasını Çalıp Mustafa Kemal'e Hediye Eden Fenerbahçeli Futbolcu Casuslar..
Kulüp Bu Hırsızlık Olayından Dolayı General Tarafından Basılıp Kapatılmak İstenince Ayaklanan Bir Anadolu Halkı! ..
Balıkçılık Yapıyoruz Diye İngiliz Askerleri Kandırıp Anadolu'daki Kurtuluşa Silah Kaçakçılığı Yapan Kaleciler, Defans Oyuncuları, Forvetler...
Ve Atatürk'ün Nasıl Koyu Bir Fenerbahçeli Olduğu..
Hepsi Bu Kitapta..
Harrington, tepkilere daha fazla dayanamadı,70 gün sonra Fenerbahçe'nin yeniden açılması kararını imzalarken içinden şöyle düşünüyordu:
'Bu ne tuhaf bir millet! Ülkelerini işgal ettik bu kadar tepki göstermediler. Feneri kapattık hepsi ayaklandı.. Neredeyse silaha sarılacaklar.'
Fenerbahçe sadece bir futbol kulübü değildir.
Fenerbahçe geçmişte 'vatan ve özgürlük mücadelesi' vermiş bir ulusal teşkilatın adıdır. Fenerbahçe, emperyalizme kaşı verilen ilk bağımsızlık savaşının aktif katılımcısı, emperyalist kuşatmayla çevrilen bir ulusun tek moral kaynağı, tek umut ışığıdır. Fenerbahçe, Mustafa Kemal'in önderliğinde gerekleşen Kurtuluş Savaşı'nın sarı-lacivert rengidir. Fenerbahçe, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal'in gönül verdiği takımdır.
Bu kitap, Fenerbahçe'nin gizli tarihini Atatürk'ün hayatıyla paralel olarak incelemektedir. Bu kitapta Fenerbahçe ve Atatürk'le birlikte Kurtuluş Savaşı, bu savaşın gizli kahramanlarının penceresinden anlatılmaktadır.
FB-GS rekabetinde sürekli tartışılan konudur Sarı Lacivertlilerin Avrupa'da başarılı olamadığı. Oysa FB'nin GS'ye 5 atan bir dünya takımını yenerek kupayı kazandığı ortaya çıktı...
Fenerbahçe-Galatasaray ezeli rekabetindeki en tartışmalı konu Galatasaray'ın Avrupa'da başarılı olup Fenerbahçe'nin Edirne'den öte başarılı olamadığıdır. Türkiye arenasında Galatasaray'ı Avrupa'da fırtınalar estirdiği dönemde bile üstünlük sağlayabilen Fenerbahçe'nin bir Avrupa kupası olduğu ortaya çıktı.
Bir dönemin dünya takımı Arjantin'in Lanus ekibi (Maradona'nın da doğdu kent) Türkiye'ye Eva Peron adıyla bir kupa getirir. Beyoğlu'nda zamanın ünlü mekanı Konak otelin vitrininde günlerce sergilenen bu kupa Şampiyon Lanus'u yenen takıma verilecektir. 26 Ocak 1952'de Lanus İnönü Stadı'nda Galatasaray'ı 5-0 mağlup eder. Çok güçlü bir ekip olan Lanus'u yenibilmek için dönemin otoriteleri bir sonraki maça karma bir takımla çıkma teklifini ortaya atarlar. Bu ortamda Fenerbahçe yöneticileri Lanus'la finalde oynamayı kabul eder.
Bir gün sonra İnönü Stadı'nda kemik seslerinin geldiği bir maç oynanır. Fenerbahçe, Selahattin, Haluk, Orhan, Nedim, Kamil, Fikret, Fahir, Burhan Mehmet Ali ve Abdullah 11'iyle çıktığı maçta Lanus'u ilk yarıda oynadığı futbolla adeta perişan eder. İlk yarının skoru 3-0'dır. İkinci yarıda Arjantin ekibi Lanus'uun etkili oyunu kendine 2 gol getirir ama maçı Fenerbahçe 3-2 kazanır. Bu tarihi skorla Sarı Lacivertli takım Eva Peron Kupası'nın sahibi olur...
Fenerbahçe futbol takımı, 29 Haziran 1923'te İngiliz işgal güçlerinin İngiltere'den getirttikleri dört profesyonel futbolcuyla takviyeli ''Gardler Karması''nı 2-1 yenmeyi başararak, İngilizlere İstanbul'dan ayrılmadan önce son yenilgiyi tattırdı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasının ardından İtilaf Devletleri zırhlıları 13 Kasım 1918'de İstanbul Boğazı'na demirledi. Fenerbahçe yönetimi, umutsuzluk içindeki halkın moralini yüksek tutmak amacıyla ''futbol meraklısı'' İngiliz ve Fransız işgal güçlerine maç teklif edilmesini kararlaştırdı. İlk maç işgalden on bir gün sonra Fransızlar ile yapıldı ve Fenerbahçe maçı 3-1 kazandı. Fransız General Franchet d'Esperey'in 8 Şubat 1919'da beyaz bir atın üstünde törenle İstanbul'a girişinden sonra, generali getiren zırhlının takımıyla 16 Mart 1919'da yapılan maçı, Fenerbahçe bu kez 5-1 kazanmayı başardı. İyi hazırlanamadıklarını bahane ederek rövanş isteyen Fransız takımı 7-0 yenilmekten kurtulamadı. İşgal güçlerine yenilgiler tattıran Fenerbahçe'ye halk büyük ilgi gösteriyor ve Fenerbahçe Türk halkının sahalardaki temsilcisi haline geliyordu.
Fenerbahçe, 30 Mart 1919'da İngiliz denizcilerini 6-1, İngiliz Lightning'i 3-1, 27 Nisan 1921'de Irish Guard'ı 5-1 yeniyor; gazeteler, ''İngilizler, Fenerbahçe'ye yine yenildi'' başlığını atıyorlardı. Fenerbahçe, Fransız Deniz-Kara Karması'nı da 11-0 gibi farklı skorla yeniyordu. İngiliz takımları da artık Fenerbahçe'nin karşısına en iyi oyunculardan kurulu karma takımlarla çıkıyor, ancak sonuç pek değişmiyordu.
Fenerbahçeliler, bu arada Anadolu'da süren Kurtuluş Savaşı'na; Kurbağalıdere ve Kuşdili çayırındaki kulüp binalarından silah, cephane ve insan kaçırılmasına yardımcı olmaya başlamışlardı. ''Fenerbahçe-Kuruluştan Kurtuluşa'' belgeselinde yer alan bilgiye göre, Fenerbahçe'nin gizli çalışmalarda bulunduğunu öne süren İngiliz işgal güçlerinin komutanı General Harrington, kulübü kapattırdı, ancak tepkiler karşısında 70 gün sonra açılmasına izin vermek zorunda kaldı.
Kurtuluş Savaşı kazanılmış, Lozan görüşmelerinin de sonuna yaklaşılmıştı. İstanbul'u terk etmeden önce ''kendisine saha içinde ve dışında sıkıntılar yaşatan Fenerbahçe''ye ders vermek isteyen General Harrington, İstanbul'daki en güçlü İngiliz takımlarının en iyi oyuncularından bir takım oluşturdu. İşi şansa bırakmak istemeyen Harrington, özel olarak çalıştırılan bu takımı, İngiltere'den getirilen dört profesyonel oyuncuyla takviye etti. ''Gardler Karması'' diye adlandırılan takım, gazetelere ilan vererek, Türk takımlarına meydan okudu. Basın, 1 metrelik gümüş kupa konulan karşılaşma çağrısına geniş yer veriyordu. Fenerbahçe'den cevap gecikmedi ve çağrıyı 24 Haziran 1923'te kabul ettiğini duyurdu. 29 Haziran 1923'te Taksim Stadı'nda yapılacak ve prestij mücadelesine sahne olacak maç, Lozan'da da merakla bekleniyordu. Galibiyetten emin olan Harrington, Malta Valisini de maça çağırmıştı.
Fenerbahçe maça, o sezon İstanbul Cuma liginde gol yemeden 58 gol atarak şampiyon olduğu ''Şekip (Kulaksızoğlu), Hasan Kamil (Sporel), Cafer (Çağatay), Kadri (Göktulga), İsmet (Uluğ), Fahir (Yeniçay), Sabih (Arca), Bedri (Gürsoy), Alaattin (Baydar), Ömer (Tanyeri) ve Zeki Rıza (Sporel)'den'' oluşan on biriyle çıktı. Maçın ilk dakikalarında Fenerbahçe ataktı, Zeki Rıza'nın şutu direğin yanından dışarı çıkmıştı. İngilizler 30. dakikada maçın ilk golünü attı ve ilk yarı bu sonuçla bitti. Fenerbahçe ikinci yarıya ayakkabısının sıkması sonucu sakatlanan Bedri'den yoksun çıktı. 10 kişi mücadele eden Fenerbahçe, Zeki Rıza ile 60. dakikada beraberliği sağladı. Bedri de sahaya döndükten sonra 74. dakikada Harrington'un hayallerini yıkan golü de Zeki Rıza, İngiliz karmasının ağlarına gönderdi.
Halk sokaklara döküldü; İsmet Paşa (İnönü), Lozan'dan Fenerbahçe'ye kutlama telgrafı çekti. Fenerbahçe, yaklaşık beş yıl süren işgal sırasında, İtilaf Devletleri takımlarıyla yaptığı 50 maçın 41'ini kazandı, 4'ünde berabere kaldı, yalnızca 5'ini kaybetti.