Nevres Hanım geçmiş olsun, bu gribi de hayatı doya doya yaşayarak atlatacaksınız. 2012 başında kalp damar tıkanıklığı nedeniyle ameliyat masasına yatmıştım; her sabah Dragos'daki Sema Hastanesi'nden sahile bakıp bisiklet sürenleri izliyor, bisikletimin başına geçeceğim günleri hayal ediyordum. O sırada daha akciğerlerim açılmamış, kesilen göğüs kemiklerim kaynamamış, ilaçlar vasıtasıyla ağrısız durabiliyordum. Bu dediğim de oldu sonunda; üç ay sonra sahilde bisiklet sürmeye başladım. Bir yıl sonra kalp ameliyatlı olduğumu hem ben hem de çevremdekiler unuttu; yokuşlarda biraz geride kalınca genç arkadaşlar "hadi abi, biraz daha gayret, az kaldı!" diye cesaret verdiler. Üç şeyi değiştirdim hayatımda; stresli hayatıma son verdim (bunun için insanı ve ilişkilerini inceleyen kitaplar okudum, seminerlere katıldım), o güne kadar nasıl beslenmişsem tam tersi beslenmeye başladım (doktorun tavsiyeleri doğrultusunda) ve en önemlisi hayatıma hareket kattım; masa başı iş yapıyorum ve hareketsizlik beni yavaş yavaş öldürüyordu; yürümek zevk vermeye başladı, zor veya kolay her tür fiziksel aktivite gerektiren işi sorgusuz üstlendim. Bunlar polyannacılık diyebilirsiniz; zaten vücudumuzu dirençli kılan mekanizmalar da çok akıllı değil, onlara istediklerini vermek yeterli oluyor, düşünen tarafımız ikna olmasa da