djmaviyansima
Üye
- Kayıt
- 26 Temmuz 2016
- Mesaj
- 64
- Tepki
- 38
- Yaş
- 40
- Şehir
- Trabzon
- İsim
- Adem Ü
- Bisiklet
- Mosso
Merhaba arkadaşlar. Foruma yeni üye oldum. Google sağ olsun, forum sayfasını ara sıra takip ediyordum ve artık gün bugündür diyerek kayıt olmaya karar verdim. Trabzon'dan herkese selamlar. Bir an çocukluk yıllarım canlandı gözümde. Ruslardan aldığımız kontra pedal bisikletten sonra Bisan İhlas serisi ile yolculuğa devam etmiştim. Aradan 15 yıl geçtikten sonra teknoloji ne kadarda ilerlemiş demeye başladım. Morgan FREEMAN'ın ''Esaretin Bedeli'' adlı filmindeki yaşlı adamın da dediği gibi '' dünya acele ile ilerliyor'' sözündeki gibi, bisikletler de teknoloji bakımından fazlasıyla ilerlemiş. Tabii ben de bu ilerleyiş karşısında fazlasıyla geri kaldım.
Her ne kadar yılların bisikletçisi de olsak, teknolojiyi takip etmediğim için 2-3 yıldır bisikletle haşır neşir olan birinden bile bilgi almam gerektiğini itiraf edebilirim.
Çok önemli: Bisiklet kullanırken sakın şapka takmayın. Rampa aşağı inerken hafif rüzgar vardı, rüzgar şapkaya vurunca ben de panikleyerek iki elimi de gidondan çektim. Çekmez olaydım, bisikletle birlikte yere yapıştım. Tabii aniden ellerimi gidondan çekip, iki elimle şapkayı tutmak istersem olacağı buydu.
Son 3 ayda neler mi öğrendim?
1. Alüminyum kadro bisikletler
2. Kilitli maşa, gidondan kilitli bisikletler
3. Karbon bisikletler
4.Çift kat, özel örme jantlar
5.Shimano'nun yeni tip otomatik vites sistemi.
Engin bilgilerinizle yardımcı olursanız çok sevinirim. Bundan 2-3 ay öncesine kadar Sağlık Bakanlığı bisikleti kullanıyordum. Bisiklete ilk bindiğim gün kondisyonum sıfırdı.Malum bölgeyi sele fazlasıyla acıtıyordu. 1 hafta sonra acıdan, ağrıdan eser kalmadı. İşe ilk olarak Sağlık Bakanlığı yazılarını sökmekle başladım. Belki, neden söktün diye eleştirebilirsiniz, hani derler ya milletin ağzı torba değil ki büzesin. Bisikletle turlarken insanlar ''bu sağlık bakanlığı ne yapıyor ya, baksanıza bakanlık bisikleti'' gibi söylemler bana gına getirmişti. Bazıları sırf laf sokmak için böyle şeyler söylüyordu. Her neyse ben de çözüm yolları aradım, sentetik tinerle yazıları sökmeye denedim ama nafile. Daha sonra selülozik tinerle bir deneyeyim dedim. Tinerin boyayı yakma riski vardı. Sadece S harfine tineri süreyim dedim ama nafile. Herhalde Bakanlık öyle bir talimat verdi ki kardeşim bu yazıları kimse sökemez, dedi Bisiklet beyaz renkti. Evde beyaz bir folyo vardı. Aslında bu çok güzel bir fırsattı. Beyaz folyo ile tüm yazıları kapladım.Şahane de oldu. Sanki folyo değil de boya gibi duruyordu, çok orjinal olmuştu.
Neyse aradan birkaç gün geçti, bisikletle yeniden gezmeye başladım. Bir park kenarından geçerken çocuğun biri yanıma geldi. Abi şu yazıları nasıl söktün, dedi. Yazı falan sökmedim, dedim Ya abi bende de var bu bisikletten, dedi. Neyse gülümseyerek, folyo ile kaplayabilirsin diyerek yoluma devam ettim. Artık bisikleti satmaya karar vermiştim. Derken bir ağabeyimiz sağ olsun, bana bir tavsiyede bulundu. Bende plasti dip boya var dedi, istersen al boya bisikleti, dedi.
Hemen sprey boyayı aldım. Plasti dip boyanın özelliği, boyattıktan sonra folyo gibi sökülebilir olması. İnanmayacaksınız amortisöre neredeyse bir kutu boya harcadım. İlk defa başıma böyle bir şey geldi. Ama görüntü harika olmuştu. Daha sonra kullanmadığım bir çantayı bisikletin kadrosuna taktım. Çantanın fermuarını açtığımda iki adet pet şişe su, rahatlıkla sığıyordu. Çok güzel olmuştu Bisiklet profesyonel bisiklet gibi görünüyordu.
Her maceranın bir sonu vardır diyerek, artık profesyonel bir bisiklete geçme kararı almıştım. Bu yönde birkaç araştırmam oldu. Şimdi bu modeller hakkında sizlere soracağım sorular olacak.
1. İkinci el bir bisiklet alınır mı? Salcano Citysport 30 modelini düşündüm. Boyum 178. Bir bisikletçi 24 vitesten aşağı bisiklet alma. 178 boyundaki birine önermem, dedi. Siz ne dersiniz.?
2. İkinci el bir bisiklet aldığımda, vites sisteminde arıza meydana gelirse parça değişimi çok pahalı mı? Örneğin, Salcano Citysport 30 modelinin orjinal attırıcısı 250 TL var mı? Özetle 500 TL para verip 250 TL bir attırıcıya verir miyim? Orjinal attırıcıdan bahsediyorum.
3.Citysport 30'un avantajları: kilitli amortisör, çift örgü jant ve 27 vites olması. Bu yüzden bu modeli düşündüm. Bir model daha var City Life 20, bu modelin tek eksiği jantların tek örgü olması. 24 vites olması yeterli gibi.
4. Melez bisikletlerde kilitli amortisör çok önemli gibi düşünüyorum. Yani City Fun modeli rampalarda çok yorar diye düşünüyorum, siz ne dersiniz? MTB bisiklet düşünmüyorum, çünkü %90 asfalt kullanacağım. Gönül isterdi ki yarış bisikleti al kullan ama o bisikleti kullanmak için de asfalttan hiç çıkmamam gerekiyor. Bir de kesinlikle tayt giymem Yanlış anlaşılmasın tercih meselesi. Tabii yarış bisikleti kullanıcıları için mecburi. Ama ben bisikletimle gezerken, bisikleti bir Alışveriş Merkezine bırakıp içeri girdiğim zaman taytla içeri giremem.
Unutmadan, Trabzon'da bisikletle gezerken Erzurum'dan pedal çevirip Samsun'a doğru giden, sele arkasında süs köpeği, çadır ve diğer ekipmanlarla ilerleyen arkadaş buralardaysa, kendisine selamlar
.
Bu bisiklet hakkında deneyimlerime gelince;
Bisikletin ağırlığı tam 16 kilogram. Amortisörü taş gibi, elinizle yüklenince bile zor esniyor, bisikletçiye gösterdim, yapacak bir şey yok dedi. Aslında bu bir avantaj olabilir. Rampalarda kilitli amortisör arayanlar için çok iyi Görüntüsü de profesyonel bisiklet gibi. Kron XC 150 ile kıyaslandığında, Kron XC 150 hiç kullanmadım ama, bu bisiklete göre çok hafif, gidon sanki hidrolik direksiyonlu otomobil gibi
Sizleri benim eski küheylanla baş başa bırakıyorum
Esenlikler dilerim.
Her ne kadar yılların bisikletçisi de olsak, teknolojiyi takip etmediğim için 2-3 yıldır bisikletle haşır neşir olan birinden bile bilgi almam gerektiğini itiraf edebilirim.
Çok önemli: Bisiklet kullanırken sakın şapka takmayın. Rampa aşağı inerken hafif rüzgar vardı, rüzgar şapkaya vurunca ben de panikleyerek iki elimi de gidondan çektim. Çekmez olaydım, bisikletle birlikte yere yapıştım. Tabii aniden ellerimi gidondan çekip, iki elimle şapkayı tutmak istersem olacağı buydu.
Son 3 ayda neler mi öğrendim?
1. Alüminyum kadro bisikletler
2. Kilitli maşa, gidondan kilitli bisikletler
3. Karbon bisikletler
4.Çift kat, özel örme jantlar
5.Shimano'nun yeni tip otomatik vites sistemi.
Engin bilgilerinizle yardımcı olursanız çok sevinirim. Bundan 2-3 ay öncesine kadar Sağlık Bakanlığı bisikleti kullanıyordum. Bisiklete ilk bindiğim gün kondisyonum sıfırdı.Malum bölgeyi sele fazlasıyla acıtıyordu. 1 hafta sonra acıdan, ağrıdan eser kalmadı. İşe ilk olarak Sağlık Bakanlığı yazılarını sökmekle başladım. Belki, neden söktün diye eleştirebilirsiniz, hani derler ya milletin ağzı torba değil ki büzesin. Bisikletle turlarken insanlar ''bu sağlık bakanlığı ne yapıyor ya, baksanıza bakanlık bisikleti'' gibi söylemler bana gına getirmişti. Bazıları sırf laf sokmak için böyle şeyler söylüyordu. Her neyse ben de çözüm yolları aradım, sentetik tinerle yazıları sökmeye denedim ama nafile. Daha sonra selülozik tinerle bir deneyeyim dedim. Tinerin boyayı yakma riski vardı. Sadece S harfine tineri süreyim dedim ama nafile. Herhalde Bakanlık öyle bir talimat verdi ki kardeşim bu yazıları kimse sökemez, dedi Bisiklet beyaz renkti. Evde beyaz bir folyo vardı. Aslında bu çok güzel bir fırsattı. Beyaz folyo ile tüm yazıları kapladım.Şahane de oldu. Sanki folyo değil de boya gibi duruyordu, çok orjinal olmuştu.
Neyse aradan birkaç gün geçti, bisikletle yeniden gezmeye başladım. Bir park kenarından geçerken çocuğun biri yanıma geldi. Abi şu yazıları nasıl söktün, dedi. Yazı falan sökmedim, dedim Ya abi bende de var bu bisikletten, dedi. Neyse gülümseyerek, folyo ile kaplayabilirsin diyerek yoluma devam ettim. Artık bisikleti satmaya karar vermiştim. Derken bir ağabeyimiz sağ olsun, bana bir tavsiyede bulundu. Bende plasti dip boya var dedi, istersen al boya bisikleti, dedi.
Hemen sprey boyayı aldım. Plasti dip boyanın özelliği, boyattıktan sonra folyo gibi sökülebilir olması. İnanmayacaksınız amortisöre neredeyse bir kutu boya harcadım. İlk defa başıma böyle bir şey geldi. Ama görüntü harika olmuştu. Daha sonra kullanmadığım bir çantayı bisikletin kadrosuna taktım. Çantanın fermuarını açtığımda iki adet pet şişe su, rahatlıkla sığıyordu. Çok güzel olmuştu Bisiklet profesyonel bisiklet gibi görünüyordu.
Her maceranın bir sonu vardır diyerek, artık profesyonel bir bisiklete geçme kararı almıştım. Bu yönde birkaç araştırmam oldu. Şimdi bu modeller hakkında sizlere soracağım sorular olacak.
1. İkinci el bir bisiklet alınır mı? Salcano Citysport 30 modelini düşündüm. Boyum 178. Bir bisikletçi 24 vitesten aşağı bisiklet alma. 178 boyundaki birine önermem, dedi. Siz ne dersiniz.?
2. İkinci el bir bisiklet aldığımda, vites sisteminde arıza meydana gelirse parça değişimi çok pahalı mı? Örneğin, Salcano Citysport 30 modelinin orjinal attırıcısı 250 TL var mı? Özetle 500 TL para verip 250 TL bir attırıcıya verir miyim? Orjinal attırıcıdan bahsediyorum.
3.Citysport 30'un avantajları: kilitli amortisör, çift örgü jant ve 27 vites olması. Bu yüzden bu modeli düşündüm. Bir model daha var City Life 20, bu modelin tek eksiği jantların tek örgü olması. 24 vites olması yeterli gibi.
4. Melez bisikletlerde kilitli amortisör çok önemli gibi düşünüyorum. Yani City Fun modeli rampalarda çok yorar diye düşünüyorum, siz ne dersiniz? MTB bisiklet düşünmüyorum, çünkü %90 asfalt kullanacağım. Gönül isterdi ki yarış bisikleti al kullan ama o bisikleti kullanmak için de asfalttan hiç çıkmamam gerekiyor. Bir de kesinlikle tayt giymem Yanlış anlaşılmasın tercih meselesi. Tabii yarış bisikleti kullanıcıları için mecburi. Ama ben bisikletimle gezerken, bisikleti bir Alışveriş Merkezine bırakıp içeri girdiğim zaman taytla içeri giremem.
Unutmadan, Trabzon'da bisikletle gezerken Erzurum'dan pedal çevirip Samsun'a doğru giden, sele arkasında süs köpeği, çadır ve diğer ekipmanlarla ilerleyen arkadaş buralardaysa, kendisine selamlar
.
Bu bisiklet hakkında deneyimlerime gelince;
Bisikletin ağırlığı tam 16 kilogram. Amortisörü taş gibi, elinizle yüklenince bile zor esniyor, bisikletçiye gösterdim, yapacak bir şey yok dedi. Aslında bu bir avantaj olabilir. Rampalarda kilitli amortisör arayanlar için çok iyi Görüntüsü de profesyonel bisiklet gibi. Kron XC 150 ile kıyaslandığında, Kron XC 150 hiç kullanmadım ama, bu bisiklete göre çok hafif, gidon sanki hidrolik direksiyonlu otomobil gibi
Sizleri benim eski küheylanla baş başa bırakıyorum
Esenlikler dilerim.
Dosyalar
-
111,2 KB Okunma: 47