nuhcan
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 2 Nisan 2007
- Mesaj
- 2.036
- Tepki
- 812
- Şehir
- istanbul / kadıköy
- İsim
- nuh can
Ben böyle bir yağmur ve bu yağmur altında 2 bisikletli hatırlamıyorum.
MSD_57 ile sabah buluşup güzel bir ÜSKÜDAR, BEYKOZ, ANADOLU KAVAĞI, RUMELİ KAVAĞI, SARIYER, EMİRGAN, BEŞİKTAŞ, KARAKÖY turu planlamıştık. Üsküdar'da sabah buluştuğumuzda hava gayet iyiydi ve Yuşa Tepesine kadar da o şekilde gitti. Ancak bütün hava oradan sonra bozuldu. Anadolu Kavağında çisenti şeklinde başlayan yağmur Rumeli Kavağından sonra sağanak halinde bizi hiç terk etmedi. Yine de planladığımız güzergahı bitirdiğimiz için Allah'a şükrediyorum...
Birkaç fotoğraf eşliğinde gezi detayları...
Saat 08:55'de Üsküdar Mihribah Sultan Camisi önünde MSD_57 ile buluştuk ve geziye başladık. Sabah saatleri ve 29 Ekim olduğu için çok kalabalık bir trafik yoktu. Biz de bu durumdan istifade ederek hızlı bir şekilde yol almaya başladık. İlk fotoğrafı 2.köprünün altından geçerken çektim.
(link)
(link)
Kanlıca, Çubuklu üzerinden geçerek Beykoz Devlet Hastanesine doğru biraz yokuş yaptık. Kısa bir tırmanıştan sonra Paşabahçe'ye doğru güzel bir iniş ve Soğuksu üzerinden Beykoz belediyesi ve Beykoz meydana giriş yaptık.
Saatlerimiz bu sırada 09:50'yi gösteriyordu. Meydandaki eski çeşmeden güzel bir dağ suyu içtik ve suluklarımızı doldurduk. 10 dakikalık bir moladan sonra tekrar yola koyulduk.
(link)
(link)
Beykoz meydandan ayrıldıktan sonra Ortaçeşme'ye girmeden sola Anadolu kavağı sapağına saptık. 500 m devam ettikten sonra tırmanış başladı.
Yeşillik ve temiz hava eşliğinde, sohbet ederek yaptığımız 4 km'lik ve 28 dakikalık bir tırmanış sonucu 10:35'de Yuşa Tepesine vardık. Tepeden 3 adet fotoğraf
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Yaklaşık 15 dakikalık bir moladan sonra direkt aşağıya iniş şeklinde Anadolu kavağına yola koyulduk. Çok güzel bir inişten sonra Anadolu kavağı meydana vardık.
Yuşa Tepesinden İskele 3 km, Ortalama Hız 35 km Maksimum hız 61km, İniş süresi 8 dakika
Yağmur başladığı için Anadolu Kavağı içerisinde vakit kaybetmeden kendimizi iskeleye attık.
Toplam 35km yapmışız...
(link)
(link)
Daha acıkmadığımız için yemek işini Rumeli Kavağına bıraktık ve güzelim balıklara bakmakla yetindik. Rumeli Kavağı motoru gelene kadar benim yanıma alıp da bir türlü takamadığım çamurluklarımın montajıyla uğraştık. Motor gelince de Rumeli Kavağı'na hareket ettik.
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Rumeli Kavak'ında uzun bir mola verdik. Güzel bir balık ziyafetiyle beraber diğer ihtiyaçlarımızı da giderdik. Belki de biraz yağmurun durulması ümidimiz de vardı ancak tam tersi oldu. Yağmur artmaya başladı...
(link)
(link)
saat 13:15 itibariyle Rumeli Kavak'ından hareket ettik... Kavak çıkışı birkaç fotoğraf
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Bundan sonra işler iyicene karıştı. Yağmur gitgide şiddetini arttırmaya başladı. Biz de sanki onunla beraber tempo belirliyorduk. Trafik de artmaya başlamıştı. Arabaları arasından 25-30 km hızla ilerledik. Birbirimize çok yakın gidemiyorduk. Sıçrayan sularımız birbirimizi etkiliyordu. Artık iyice ıslanmıştık, vücut sıcaklığından suyu hissetmiyordum. Bu hızla soluğu kalender orduevinin önündeki durakta aldık.
Bu hızla, o trafikte ve yağmurda Rumeli kavaK'ından 10 km'lik mesafeyi yarım saatte almışız. Hazır durmuşken yağmurun fotoğrafını çekeyim dedim ama cep telefonuyla bu kadar oluyor...
(link)
(link)
Yağmurun durması ümidiyle bir müddet bekledik ama kaybettiğimiz zaman yazık düşüncesiyle, zaten ıslak olan vücudumuz ve bisikletlerimizle yola koyulduk. Fakat yağmur dinmek bilmiyordu, hatta çok daha şiddetlendi. Yapacağımız birşey yoktu. Biz de bu durumun tadını çıkartmaya çalışıyorduk. Suların ortasında, sağasola sıçratarak ilerlemeye devam ettik.
Yolda beni en çok korkutan su birikintileri oldu. Her su birikintisinden bir çukur çıkacak diye çok korktum. Malum; burası İstanbul, birisi kazık bırakmış ve uyarı işareti de kaybolmuş olabilir...
Artık son durağa kilitlenmiş şekilde hızla yol aldık. İstinyeyi, Tarabyayı, Bebek'i nasıl geçtik bilmiyorum. Hele Ortaköy'de öyle bir sağanak bastıkdı ki ne yapacağımızı şaşırdım. Hiç soluksuz kendimizi Beşiktaş'a attık.
Nasıl geçtiğini bilemediğim yolculuktan sonra 14:40'da Beşiktaş'a vardık toplamda 60 km yaptığımızı o sırada kontrol ettim. Yolculuk o kadar hızlı geçtiki Beşiktaş'a bize seslenen SONERYEN ve arkadaşlarını duyamamışız. Bir ara teelfon çaldı ama, o sırada telefonu çıkarıp cevap verecek halim yoktu. Kulaklığımda yuvasından çıktığı için otomatik cevap da veremedim.
Gidonu devamlı olarak tutmaktan dolayı ellerim dirseklerime kadar uyuştu, fren ve vites durumlarında çok zorlandım.
Beşiktaş'ta bi ara vapur ile Kadıköy'e geçmeyi düşündüm hatta MSD_57 de bu konuda çok teşvik verdi. Ancak genel karakterimden kaynaklanan bir nedenle hedeflediğimiz sonuca ulaşmaya karar verdim.
Bu düşünceyle Beşijtaş'ta yol almaya devam ettik. Dolmabahçe, Kabataş üzerinden Fındıklı'ya vardığımızda Tranvay yoluna girmeye karar verdik. MSD_57'nni beni uyarmasına rağmen rayların üzeriden dikkatsiz bir geçiş yapınca yarım bir düşme tehlikesi atlattım ve yola girdik.
Yağmurun da şiddetiyle ve tranvay gelir endişesiyle farkında olmadan hızımı arttırmışım, o yağmurda 30-35 gidiyrdum ki ray makasına yaklaştım, hızımı azaltma imkanını bulamadığımdan rayın üstünden zıplamayı denedim fakat zamanlama hatası nedeniyle makasın üzerindne geçerken ciddi bir düşüş yaşadım.Bisiklette fazla bir hasar olmadı, biraz gidon yamuldu, ön teker yerinden oynadı ancak ben dizi birazcık yarmışım, onu da sonradan fark ettim. Dirsekte de hafif bir çizilme vardı. Allah'a şükür ki bir kırık-çıkık mevzusu olmadan kazayı atlattım. Ve yine şükür ki, hemen arkamdan gelen MSD_57 bana takılıp düşmedi.
Nihayetinde Mimar Sinan üniversitesi önündeki kaldırımdan giderek Karaköy güllüoğlu'nun önüne vardık.
Saatimiz 15:00,
toplam mesafe 65 km
Toplam gezinti süresi 3 saat 32 dakika
Ortalama Hız 19 km
Maksimum hız 61 km
Orada kaza yaralarının tedavisi, bisikletin kısa bir onarımı ile meşgul olurken SONERYEN'leri bekledik. Ancak onlar gelmekte gecikince ben 15:30 vapuru ile Kadıköy'e dönüş yaptım.
İşte Sağanak altında yapılan hızlı bir turun özeti böyle...
MSD_57 ile sabah buluşup güzel bir ÜSKÜDAR, BEYKOZ, ANADOLU KAVAĞI, RUMELİ KAVAĞI, SARIYER, EMİRGAN, BEŞİKTAŞ, KARAKÖY turu planlamıştık. Üsküdar'da sabah buluştuğumuzda hava gayet iyiydi ve Yuşa Tepesine kadar da o şekilde gitti. Ancak bütün hava oradan sonra bozuldu. Anadolu Kavağında çisenti şeklinde başlayan yağmur Rumeli Kavağından sonra sağanak halinde bizi hiç terk etmedi. Yine de planladığımız güzergahı bitirdiğimiz için Allah'a şükrediyorum...
Birkaç fotoğraf eşliğinde gezi detayları...
Saat 08:55'de Üsküdar Mihribah Sultan Camisi önünde MSD_57 ile buluştuk ve geziye başladık. Sabah saatleri ve 29 Ekim olduğu için çok kalabalık bir trafik yoktu. Biz de bu durumdan istifade ederek hızlı bir şekilde yol almaya başladık. İlk fotoğrafı 2.köprünün altından geçerken çektim.
(link)
(link)
Kanlıca, Çubuklu üzerinden geçerek Beykoz Devlet Hastanesine doğru biraz yokuş yaptık. Kısa bir tırmanıştan sonra Paşabahçe'ye doğru güzel bir iniş ve Soğuksu üzerinden Beykoz belediyesi ve Beykoz meydana giriş yaptık.
Saatlerimiz bu sırada 09:50'yi gösteriyordu. Meydandaki eski çeşmeden güzel bir dağ suyu içtik ve suluklarımızı doldurduk. 10 dakikalık bir moladan sonra tekrar yola koyulduk.
(link)
(link)
Beykoz meydandan ayrıldıktan sonra Ortaçeşme'ye girmeden sola Anadolu kavağı sapağına saptık. 500 m devam ettikten sonra tırmanış başladı.
Yeşillik ve temiz hava eşliğinde, sohbet ederek yaptığımız 4 km'lik ve 28 dakikalık bir tırmanış sonucu 10:35'de Yuşa Tepesine vardık. Tepeden 3 adet fotoğraf
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Yaklaşık 15 dakikalık bir moladan sonra direkt aşağıya iniş şeklinde Anadolu kavağına yola koyulduk. Çok güzel bir inişten sonra Anadolu kavağı meydana vardık.
Yuşa Tepesinden İskele 3 km, Ortalama Hız 35 km Maksimum hız 61km, İniş süresi 8 dakika
Yağmur başladığı için Anadolu Kavağı içerisinde vakit kaybetmeden kendimizi iskeleye attık.
Toplam 35km yapmışız...
(link)
(link)
Daha acıkmadığımız için yemek işini Rumeli Kavağına bıraktık ve güzelim balıklara bakmakla yetindik. Rumeli Kavağı motoru gelene kadar benim yanıma alıp da bir türlü takamadığım çamurluklarımın montajıyla uğraştık. Motor gelince de Rumeli Kavağı'na hareket ettik.
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Rumeli Kavak'ında uzun bir mola verdik. Güzel bir balık ziyafetiyle beraber diğer ihtiyaçlarımızı da giderdik. Belki de biraz yağmurun durulması ümidimiz de vardı ancak tam tersi oldu. Yağmur artmaya başladı...
(link)
(link)
saat 13:15 itibariyle Rumeli Kavak'ından hareket ettik... Kavak çıkışı birkaç fotoğraf
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Bundan sonra işler iyicene karıştı. Yağmur gitgide şiddetini arttırmaya başladı. Biz de sanki onunla beraber tempo belirliyorduk. Trafik de artmaya başlamıştı. Arabaları arasından 25-30 km hızla ilerledik. Birbirimize çok yakın gidemiyorduk. Sıçrayan sularımız birbirimizi etkiliyordu. Artık iyice ıslanmıştık, vücut sıcaklığından suyu hissetmiyordum. Bu hızla soluğu kalender orduevinin önündeki durakta aldık.
Bu hızla, o trafikte ve yağmurda Rumeli kavaK'ından 10 km'lik mesafeyi yarım saatte almışız. Hazır durmuşken yağmurun fotoğrafını çekeyim dedim ama cep telefonuyla bu kadar oluyor...
(link)
(link)
Yağmurun durması ümidiyle bir müddet bekledik ama kaybettiğimiz zaman yazık düşüncesiyle, zaten ıslak olan vücudumuz ve bisikletlerimizle yola koyulduk. Fakat yağmur dinmek bilmiyordu, hatta çok daha şiddetlendi. Yapacağımız birşey yoktu. Biz de bu durumun tadını çıkartmaya çalışıyorduk. Suların ortasında, sağasola sıçratarak ilerlemeye devam ettik.
Yolda beni en çok korkutan su birikintileri oldu. Her su birikintisinden bir çukur çıkacak diye çok korktum. Malum; burası İstanbul, birisi kazık bırakmış ve uyarı işareti de kaybolmuş olabilir...
Artık son durağa kilitlenmiş şekilde hızla yol aldık. İstinyeyi, Tarabyayı, Bebek'i nasıl geçtik bilmiyorum. Hele Ortaköy'de öyle bir sağanak bastıkdı ki ne yapacağımızı şaşırdım. Hiç soluksuz kendimizi Beşiktaş'a attık.
Nasıl geçtiğini bilemediğim yolculuktan sonra 14:40'da Beşiktaş'a vardık toplamda 60 km yaptığımızı o sırada kontrol ettim. Yolculuk o kadar hızlı geçtiki Beşiktaş'a bize seslenen SONERYEN ve arkadaşlarını duyamamışız. Bir ara teelfon çaldı ama, o sırada telefonu çıkarıp cevap verecek halim yoktu. Kulaklığımda yuvasından çıktığı için otomatik cevap da veremedim.
Gidonu devamlı olarak tutmaktan dolayı ellerim dirseklerime kadar uyuştu, fren ve vites durumlarında çok zorlandım.
Beşiktaş'ta bi ara vapur ile Kadıköy'e geçmeyi düşündüm hatta MSD_57 de bu konuda çok teşvik verdi. Ancak genel karakterimden kaynaklanan bir nedenle hedeflediğimiz sonuca ulaşmaya karar verdim.
Bu düşünceyle Beşijtaş'ta yol almaya devam ettik. Dolmabahçe, Kabataş üzerinden Fındıklı'ya vardığımızda Tranvay yoluna girmeye karar verdik. MSD_57'nni beni uyarmasına rağmen rayların üzeriden dikkatsiz bir geçiş yapınca yarım bir düşme tehlikesi atlattım ve yola girdik.
Yağmurun da şiddetiyle ve tranvay gelir endişesiyle farkında olmadan hızımı arttırmışım, o yağmurda 30-35 gidiyrdum ki ray makasına yaklaştım, hızımı azaltma imkanını bulamadığımdan rayın üstünden zıplamayı denedim fakat zamanlama hatası nedeniyle makasın üzerindne geçerken ciddi bir düşüş yaşadım.Bisiklette fazla bir hasar olmadı, biraz gidon yamuldu, ön teker yerinden oynadı ancak ben dizi birazcık yarmışım, onu da sonradan fark ettim. Dirsekte de hafif bir çizilme vardı. Allah'a şükür ki bir kırık-çıkık mevzusu olmadan kazayı atlattım. Ve yine şükür ki, hemen arkamdan gelen MSD_57 bana takılıp düşmedi.
Nihayetinde Mimar Sinan üniversitesi önündeki kaldırımdan giderek Karaköy güllüoğlu'nun önüne vardık.
Saatimiz 15:00,
toplam mesafe 65 km
Toplam gezinti süresi 3 saat 32 dakika
Ortalama Hız 19 km
Maksimum hız 61 km
Orada kaza yaralarının tedavisi, bisikletin kısa bir onarımı ile meşgul olurken SONERYEN'leri bekledik. Ancak onlar gelmekte gecikince ben 15:30 vapuru ile Kadıköy'e dönüş yaptım.
İşte Sağanak altında yapılan hızlı bir turun özeti böyle...