Roma'dan Mekke'ye Bisiklet Turu

Atahan Akıllı

Forum Bağımlısı
Kayıt
28 Mayıs 2007
Mesaj
1.073
Tepki
647
Şehir
Antalya merkez-Karabük safranbolu
karşılamak bize nasip olmadı üzüldüm doğrusu :(
ama çok güzel bir tur. inşallah kazasız belasız geçer.
 
  • Beğen
Tepkiler: RECEP İŞLEK
Scudo

RECEP İŞLEK

Forum Bağımlısı
Kayıt
11 Ekim 2009
Mesaj
850
Tepki
996
Çok GÜzel Bİr Tur OlmuŞ.hele İhtİyarlarin Fotolari Ülkemİzdekİ Orta YaŞ ÜstÜne Ders Olur Umarim.herkese Bol Bİsİkletlİ GÜnler.
 

basri

Forum Demirbaşı
Kayıt
29 Eylül 2006
Mesaj
576
Tepki
1.339
Yaş
58
Şehir
Antalya
İsim
Tuncay Özışık
Başlangıç
1973—74
Bisiklet
Look
Bisiklet türü
Yol bisikleti
@cesar çakas

Dönüşleri Suudi Arabistan'dan uçakla olacaktı.
 
Kayıt
19 Ekim 2009
Mesaj
54
Tepki
44
Şehir
Kocaeli
Bisiklet
Salcano
konuyu yeni okudum ve ben okuyana kadar bu tur tarih kitaplarına geçmiş:)
4-5 ay önce tamamlanmış, güzel bir şekilde amaçlanmış ama sanırımm fazla ses getirememiş.
 
Kayıt
25 Eylül 2006
Mesaj
60
Tepki
37
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Focus
Uzun zamandır bu turda yaşadıklarımı yazmayı düşünüyordum. Nihayet yazıyorum…

Öncelikle, bu bisiklet turundan nasıl haberdar olduğumu anlatayım. 2008 ekim ayında Alanya triatlon yarışına Furkan’la İstanbul’dan gidiyorduk. Atatürk havalimanında uçağa bisikleti koymak için normalde para almamalarına rağmen, bizden para istemişlerdi. Biz de bunun üzerine, havalimanında ufak çaplı bir tartışma yaşamıştık, fakat parayı ödemek zorunda kalmıştık.

Antalya’ya indik ve bagajlarımızı havalimanında beklemeye başladık. O sırada yanımıza bir adam geldi. Bizim İstanbul’daki tartışmamızı görmüş ve bisikletçi olduğumuzu anlayarak gelmiş. Bize 2009’un ekim ayında bir bisikletli ekibin ‘Dünya Barışı ve Dinlerin Kardeşliği’ için Roma’dan Mekke’ye kadar bisiklete bineceğini söyledi. Ben de ayaküstü hemen adama mail adresimi vermiştim.

Mart ayında şu anda ismini hatırlamadığım bir sınavdan çıkmış, merdivenlerden aşağıya inerken; telefonum çaldı. Arayan turun organizatörlerinden Sedef Bircan’dı. Bana turdan bahsetti. Tüm organizasyon boyunca yapacağım tüm harcamaların sponsorlar tarafından karşılanacağını belirterek, Türkiye etaplarında (Çeşme-Hatay) katılıp katılamayacağımı sordu.
Ben de ‘tamam katılabilirim’ dedim. Hatta bana Mekke’ye kadar gidebilirsin bile dedi ama ben, maalesef böylesine büyük bir fırsatı teptim. :)

İşte benim için tur, o telefonla başladı. Hayatım boyunca yapmayı en çok istediğim şeylerden birini, cebimden bir kuruş para çıkmadan sponsorlar eşliğinde yapacaktım. Üstelik turun çok güzel bir amacı da vardı.

Haftalar ve aylar birbirini kovaladı ve nihayet eylül ayı geldi. Anıl Şarkoğlu ile beraber Ağrı Dağı tırmanışından döndük ve sadece iki kere uzun bisiklet antrenmanı yapma fırsatım oldu. Sonra bir anda kendimi Çeşme otobüsünde buldum ve yola çıktım. Böyle 11 günlük bir tur için çok az antrenman yapmıştım ve açıkçası vücudumun böylesi bir olayı kaldırıp kaldırabileceğinden pek emin değildim. İşte kafamda bu sorularla, bana eşlik eden bisikletim ve sırt çantam ile Çeşme il merkezinden, limana gittim.

http://img188.imageshack.us/img188/8306/rotad.jpg
Güzergahımız

Limanda; Sedef Hanım, diğer organizatörler ve benden başka gruba eşlik edecek 4 Türk bisikletçi; Bahadır Karaata(Baga), Mustafa Yeniçeri, Can Demirel ve Sedat Tuncer ile tanıştım. Geriye kalan 20 bisikletçinin gelmesini bekledik. Limana bir gemi yanaştı ve içinden 20 adet; en genci 41, en yaşlısı 69 yaşında olan formalı bisikletçi indi. :) Bir anda gözlerime inanamadım ve bakakaldım. Ben kendi yaşıtlarımda insanlar beklerken, bir anda karşıma saçları beyazlamış yaşlı insanlar çıkmıştı. İşte o an turun çok ilginç geçeceğini anladım…

1.Gün (Çeşme-Kuşadası) 29 Eylül 2009

Etap: 143.29 Kilometre
Süre: 05.35.20 Saat

Yunanistan’dan gelen bisikletçiler için ufak bir karşılama töreni düzenlendi. Bu arada biz de organizasyon formalarını giydik. Ardından saat 11.00 gibi bisikletlerimize bindik ve yavaş yavaş şehir merkezinden Kuşadası’na doğru yola çıktık.

http://img190.imageshack.us/img190/8854/cimg1148k.jpg

Önümüzde ve arkamızda; polis araçları, 2 adet motorize ekip ve ambulans var. Şehir içinden geçerken, tüm yollar bizim için kapatılıyor ve tüm kavşaklarda geçiş üstünlüğümüz var. Ve bu yazdıklarım tüm etaplar için geçerliydi. İlk kez böyle bir ortamda bisiklet sürüyordum. Gerçekten muhteşem bir duyguymuş, bisiklete böylesine rahat binebilmek…

Sizlere biraz da ekibin nasıl bisiklete bindikleri hakkında bilgi vereyim. Ekip, şehirden çıktıktan sonra ikiye ayrıldı. İlk grubun düz yolda ortalama hızı, 30-35 kilometre aralığında ki; bu yaştakiler için ve bu kadar uzun mesafeler için bence harika bir hız… İkinci grup ise daha yavaş sürenlerden oluşuyor. Biz Türk bisikletçiler olarak, ilk grupta yer alıyoruz.

Ekip, yaklaşık her 30 kilometrede bir mola veriyor. Ancak; gruba girince şunu gördüm ki, grubun içerisinde bir sürüş düzeni yoktu. Biraz dağınık gidiyorlardı. Sonradan öğrendim ki, ilk kez bu turda beraber biniyorlarmış.

Hava çok sıcak olmasına rağmen, iyi gidiyoruz ve ön gruba alışmaya çalışıyorum. Sohbet, muhabbet derken sağda bir kavuncu görüp hemen çekiyoruz bisikletlerimizi önüne ve iki dilim kavun atıp ağzımıza yola devam ediyoruz.

İlk mola yerine gayet hızlı bir şekilde geliyoruz. Biz mola verdiğimizde, grubun arkasındaki organizasyon aracı hemen yanımıza geliyor ve bagajdaki muz, meyve suyu, ekmek gibi yiyecekleri yemeye başlıyoruz. Yani anlayacağınız; bir bisikletçinin sahip olmak isteyeceği her türlü konfora sahibim. Ve şu an aklımda sadece bisiklet sürmek var, başka hiçbir şeyi düşünmüyorum.

Çeşme’den uzaklaştıkça yol daha da yokuşlu bir hale geliyor. Gerçekten uzun iniş ve çıkışları ardımızda bırakıyoruz. Kilometreler gidildikçe, yorgunluğumuz artıyor. Ama böyle zamanlarda aldığım bir aspirin ile yorgunluğumu unutuyorum.

Bugünkü etabın bitişi Efes’te… Ve bir bakıyorum ki, son tırmanışa gelmişim. Tepede karşılama komitesi ve tabi ki de limonatalar bizleri bekliyor. Hemen limonatalara saldırıyoruz. Sonra, otelimizin yolunu tutuyoruz. İyi bir akşam yemeğinin ardından sabah 07.00’de kalkmak üzere odalarımıza çekiliyoruz.

Biraz da olsa yorgunluk hissediyorum bacaklarımda. Hem Çeşme’ye kadar olan otobüs yolculuğunun, hem de etabın yorgunluğu var ve hemen uyuyorum zaten. Umarım yarın sabaha dinlenmiş bir şekilde kalkarım.

2.GÜN (KUŞADASI-NAZİLLİ) 30 Eylül 2009

Etap: 127.29 Kilometre
Süre: 04.56.29 Saat

Sabah gayet iyi ve dinlenmiş bir şekilde kalktım. Oteldeki kahvaltımızın ardından, ekibin yarısının kaldığı diğer otele gitmek üzere minibüs ile yola çıktık. Bu ufak yolculuk için bile, önümüzde polis eskortu vardı, tüm kavşaklar biz geçerken trafiğe kapatıldı ve bize geçiş üstünlüğü verildi. Böylesine güvenlik önlemlerine sadece biz değil, yabancı bisikletçiler de çok şaşırdılar. Böylesi bir şey ile ilk kez karşılaştıklarını bize söyleyip duruyorlar ve çok etkilendikleri gözlerinden belli.

http://img502.imageshack.us/img502/3821/cimg1172n.jpg
Francis ve ben

http://img8.imageshack.us/img8/8800/cimg1171zm.jpg

Diğer bisikletçiler ile de buluşarak, yola çıkıyoruz. Dünkü etaba göre daha az yokuşlu ve daha düz bir sürüşün ardından Nazilli’ye ulaşıyoruz. Yol boyunca her zamanki gibi bize polis araçları ve ambulans eskortluk etti. Nazilli’de de bizi, Kuşadası’nda olduğu gibi küçük bir karşılama töreni bekliyordu. Törenin ardından otelimize giderek dinleniyoruz.

Bugün, ekibe ve sürüşlerine biraz daha uyum sağlamaya başladım. İlk başlarda grup içerisinde tempoyu ayarlayamadığım gerekçesiyle, benim öne geçmemi pek istemiyorlardı ancak yavaş yavaş ben de grup içerisine girmeye başlıyorum.

3.GÜN (NAZİLLİ-TAVAS) 1 Ekim 2009

Etap: 92.77 Kilometre
Süre: 04.38.34 Saat

Bu etap ve bir sonraki etap, bu tur boyunca geçilecek en zor ve yokuşlu etaplar olacak. Sabah yine 07.00’de uyandık ve kahvaltı ettik. Saat 08.10’da bisikletlerimize atlayarak, bu zorlu etaba başlıyoruz.

Grup içerisinde düz yolda ya da çok az yokuşlu yolda ekip bölünmeden, tek parça halinde hareket ediyor. Ancak, böyle inişli çıkışlı etaplarda, herkes bireysel davranıyor ve kendi tempolarında gidiyor. Haliyle de tepeye ilk ulaşan olmak için herkes sanki birbiri ile yarışıyor. Çünkü tepeye ilk ulaşan, diğerleri gelene kadar orada dinlenme fırsatı buluyor ve diğerlerinden daha fazla dinlenebiliyor. Daha sonradan bu olayın çözümlenmesi ve herkesin eşit dinlenmesi için tepelerde biraz daha uzun kalmaya dikkat ettik.

Bugünkü etapta eşi benzeri sadece Türkiye’de olabilecek bir olaya daha şahit oluyoruz. Önümüzde giden polis aracı, canımız sıkılmasın diye radyoyu megafona verdi ve bizim müzik eşliğinde bisiklete binmemizi sağlıyorlar. Gerçekten inanılmaz ve garip bir durumdu. :)

http://img294.imageshack.us/img294/5623/cimg1192r.jpg

Bir sürü yokuş ve inişin ardından, bizim için çok zorlayıcı olacak başka bir yokuşa geliyoruz. Bu yokuş, bugün çıkacağımız son yokuş ve bir geçide ulaşıyor. Bu geçidin de irtifa farkı yaklaşık olarak 1000 metre olduğundan bizi bir hayli uzun ve zorlayıcı bir yokuş bekliyordu. Ve tırmanmaya başlayoruz. Yavaş yavaş herkes, kendi temposunda çıkmaya başladı yokuşu ve birinci grup dağıldı. Artık her iki tarafımda yükselen çam ağaçlarının eşliğinde grubun en önünde ilerliyordum. Benim nefes sesime, sadece etrafımdaki kuşlar ve böceklerin sesleri eşlik ediyordu ve tabi bir de önümdeki polis aracının bazen megafonda açtığı radyo yayını… İşte hayat buydu. Yaşamanın anlamı sanırım buydu benim için. O an hissettiklerimi, hiçbir kelime ile anlatamam. Her şeyden uzak, doğa ile iç içe sadece bisiklete biniyordum. Resmen bisikletimle tek bir bütün olmuş, bacaklarımdaki ağrıyı umursamadan pedallıyordum.

Tepeye vardım ve arkamdan Herman ve Karin geldiler. Her tepeyi çıktığımız da yaptığımız gibi birbirimizi tebrik ettik ve sonra arkamızdaki aracımızın gelip bagajının açılmasını dört gözle beklemeye başladık. 2 dakika sonra manzaraya karşı muzlarımızı yiyor ve içeceklerimizi içiyorduk.

http://img52.imageshack.us/img52/8025/cimg1194d.jpg

Sonrasında rahat bir inişten sonra Tavas’a ulaşıyoruz. Bizi her zamanki gibi bir karşılama heyeti karşıladı ve törenin ardından otelimize yerleştik.

Bu arada şu bilgiyi de vereyim hemen. Her etabın ardından akşam, otelde toplantılar oldu. Bu toplantılarda, gün içinde nelerin doğru nelerin yanlış yapıldığı tartışılıyor ve bir sonraki etapta nelere dikkat etmemiz gerektiği konuşuluyor. Ayrıca önümüzdeki etaplar hakkında teknik bilgiler de veriliyordu.

4.GÜN (TAVAS-KORKUTELİ) 2 Ekim 2009

Etap: 152.62 Kilometre
Süre: 06.45.41 Saat

Sabah her zamanki gibi 07.00’de uyandık ve kahvaltı etmeye başladık. Vücudumda herhangi bir yorgunluk hissetmiyorum. Bu da, hem benim kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor hem de moralimin yüksek olmasını.

Kahvaltımızın ardından saat 08.20 gibi tekrardan yola koyuluyoruz. Bugünkü etap, hem çok uzun hem de çok yokuşlu. Ondan dolayı, Roma’dan Mekke’ye olan güzergahtaki en zor etap olma özelliğini taşıyor. Çok uzun çıkışlar olduğundan, bizleri doğruyu söylemek gerekirse çok hırpaladı.

Bacaklarımda yorgunluk hissettiğimde, aldığım bir aspirin ile kendime geliyordum. Bu etapta da iki kere aspirin aldım ve bunun faydasını gerçekten gördüm. Bir de böyle uzun soluklu bir turda, yokuşların sizi yıpratmasının yanında çok su ve mineral kaybediyorsunuz. Herhalde bu etapta en az 10 matara su içmişimdir ki bu da ne kadar su kaybettiğimizin bir göstergesi.

Korkuteli’ne de herhangi bir sorun olmadan varıyoruz. İlk kez burada bisikletten inince yürüyemediğimi hissettim. Böyle kurbağaya benzer bir şekil almış iki büklüm olmuştum. Ancak esneme ve gerdirme hareketleri ile kendimi toparlayabildim.

Gerçekten bizleri aşırı derecede zorlayan bir etaptı. Ama buna rağmen soğuma hareketlerinden sonra ve gece boyunca bacaklarımda hiç ağrı hissetmedim ki bu da artık tura iyice adapte olduğumun bir göstergesi.

Korkuteli’nde ufak bir gezintinin ardından, akşam yemeği ve toplantıyı yaparak geceyi ettik ve yattıyoruz.

5.GÜN (KORKUTELİ-ANTALYA) 3 Ekim 2009

Etap: 63.95 Kilometre
Süre: 02.11.58 Saat

Sabah güzel bir kahvaltının ardından, Korkuteli’nden Antalya’ya doğru yola çıktık. Bu etap boyunca Antalya’dan gelen bisikletçiler de bizlere eşlik ettiler. Bugünkü etap çok kısa ve yokuşsuz. Ondan dolayı gayet rahat çeviriyoruz.

http://img341.imageshack.us/img341/3865/cimg1200.jpg

Normalde her 30 kilometrede bir mola verirken, bu etapta her 20-25 km’de bir mola verdik. Bir molada, 4000 euroluk bisiklete sahip olan Herman(benim grupta en iyi anlaştığım yabancı bisikletçi), formasını değiştirdi. Grubu gönderdik ve ben de onu bekledim. Yaklaşık bir 10 dakika kaybettikten sonra beraber sürekli değişerek çevirmeye başladık. Yokuş aşağı 65-70 km. hızda indikten sonra düz yola geldik ve yaklaşık 44 km. ortalama ile beraber değişerek çevirdik. İşte; belki de en çok yorulduğum ancak, en çok da keyif aldığım kısımlardan birisi bu anlardı. Tüm grubu yakaladık ve gücümüz bitene kadar çevirmeye devam ettik. Bu hızlanma gerçekten çok iyi geldi…

Öğlen saatlerinde Antalya’ya ulaşıyoruz ve uygulama oteline yerleşiyoruz. Otel ve manzarası gerçekten inanılmaz… Havanın da güzel olmasını fırsat bilerek hemen havuza atladım tabi ki.

http://img33.imageshack.us/img33/473/cimg1209r.jpg

Antalya’da akşam, bizim için müzede bir davet verildi. Bu davette de gerçekten inanılmaz güzel vakitler geçirdik ve yarınki Alanya etabı için otelin yolunu tuttuk.

6.GÜN (ANTALYA-ALANYA) 4 Ekim 2009

Etap: 110.17 Kilometre
Süre: 3.40.00 Saat

Sabah yine 07.00’deki kahvaltının ardından yola çıktık. Buradan öncelikle Dinler Bahçesi’ne uğrayarak, orayı ziyaret edeceğiz ve sonrasında Alanya’ya devam edeceğiz.

İlk durağımız olan Dinler Bahçesi’ne varıyoruz. 3 dinin de ibadethanelerinin bulunduğu bu yeri herkesin görmesini tavsiye ediyorum. Burada ufak bir mola ve gezintinin ardından tekrardan yola çıkıyoruz.

Nihayet, tur boyunca ilk kez sıcak asfaltta sürmenin keyini yaşıyorum. Bisiklet sanki kendi kendine gidiyor. Yol tek kelimeyle harika. Çok az iniş ve çıkış olan bu etap, gerçekten de Türkiye’de bisiklet sürülebilecek ender güzergahlardan biri bence. Bu etapta da çok rahatız.

Yol boyunca bize Türk bisikletçiler de eşlik ettiler. Antalya’dan uzaklaştıkça, yol daha da güzelleşmeye başlıyor. Şimdi bir tarafımızda sarp kayalıklar, bir tarafımızda da uçsuz bucaksız ve masmavi deniz uzanıyor. Bu doğa güzelliklerinin arasından virajlı yolda ilerliyoruz. Ve uzaklarda Alanya görünmeye başlıyor.

http://img534.imageshack.us/img534/1360/cimg1229.jpg

Ve Alanya’ya varıyoruz. Yarışlara katılanlar bileceklerdir. Sahilde triathlon yarışlarının düzenlendiği yerde bizim için yine bir karşılama töreni düzenlemişler. Bisikletlerimizi bırakıp, hemen sepetlerdeki dilimlenmiş portakallara saldırıyoruz ve bir çırpıda götürüyoruz.

http://img69.imageshack.us/img69/5618/cimg1230r.jpg

Bu törenin ardından, otelimize gidiyoruz. Çok güzel bir otelde geceyi geçirdik. 2 kişilik odalarda, tek kişi kalmak gerçekten harikaydı ve bu otelin yemekleri de inanılmaz güzeldi. Yemeklerimizi yedikten ve biraz da Alanya sokaklarında gezdikten sonra, yarınki etap için uykuya dalıyoruz.

7.GÜN (ALANYA-MELLEÇ) 5 Ekim 2009

Etap: 106.54 Kilometre
Süre: 4.28.58 Saat

Bugün de zorlu bir etap bizleri bekliyor. Bu etap da çok inişli ve çıkışlı olacak. Güzel bir kahvaltının ardından son hazırlıklarımızı yapıyoruz ve otelimizin yanındaki okulun öğrencilerinin bizleri yolcu etmesiyle beraber yola koyuluyoruz.

Alanya’dan çıktıktan sonra yol tek şeride ve gidiş gelişe düşüyor. Yine bu yol da, sol tarafımız dik kayalıklardan, sağ tarafımız da uçurum ve denizden oluşuyor. Etap boyunca çıkışlar belki kısa gibi görünüyorlar ama çok dik oldukları için çok zorlayıcılar. Ama bu tek şeritli yolda, 60-65 km. hızla inmek ve yolun tümünü, dikkat etmek ve karşıdan araba gelmemesi şartıyla kullanarak virajları maksimum hızla alabilmek insana gerçekten büyük bir haz veriyor ve uçuyor gibi hissediyorsunuz. Ve tabi bunu inanılmaz bir doğanın içerisinden geçerek yapıyorsunuz.

Alanya’dan sonra, yokuşlarla beraber yaklaşık 600 metrelik bir irtifa kazanıyoruz ve şimdi harika manzaraya sahip bir tepeye ulaşıyoruz. Alt tarafta yolun devamında muz bahçeleri başlıyor. İnanılmaz bir manzara var. Ayrıca hava ve bulutlar da bu manzaraya eşlik ederek, harika bir görüntü oluşturuyorlar.

http://img641.imageshack.us/img641/5983/cimg1238.jpg

Bu tepeden inmeye başlıyoruz. İnanılmaz virajlı ve dikkat edilmezse kaza yapılması an meselesi olan bir yolda deniz seviyesine kadar iniyoruz. Sonra aniden yokuş başlıyor. Ama görmeniz lazım inanılmaz dik ve virajlı bir yokuş. Her iki yanımızda muz bahçeleri sıralanıyor. İnanılmaz bir manzara ve benim için inanılmaz bir keyif… Bacaklarımda laktik asitin yaptığı ağrıyı hissediyorum. Ama bu acı bile bana çok büyük bir keyif ve mutluluk veriyor. Harika bir doğada, muz bahçeleri arasından köylü amcaları selamlayarak 300 metre irtifa daha kazanıyoruz.

Sonrasında yol daha da virajlı hale geliyor. Yolda çok garip bir eğim var. İniyormuşsunuz gibi geliyor ama bir türlü hızlanamıyorsunuz ve yokuş çıkıyorsunuz. Belki sizi çok yoruyor bu yol ancak, sürüş sırasında çok büyük bir keyif aldığımı hissediyorum. Sonunda bu virajlı yolda, hızla aşağıya deniz seviyesine inmeye başlıyoruz. Tabi yüksek hızlarda... Ve sonunda Melleç görünüyor.

Önde Herman arkasında ben bu inişi gerçekleştirerek Melleç’te konaklayacağımız yere ulaşıyoruz. Ve bu zorlu etap ardından birbirimizi kutluyoruz. En zevkli etaplardan birini daha arkamızda bıraktık.

http://img17.imageshack.us/img17/3351/cimg1243q.jpg

Eğer yolunuz o taraflara düşerse, Melleç Restoran’da bir gün kalın. Doğasıyla gerçekten görmeniz ve kalmanız gereken bir yer…

http://img24.imageshack.us/img24/6375/cimg1247u.jpg

Akşam yemeğinde, balık ve şarap keyfi ile midelerimize bir ziyafet çektiriyoruz.

8.GÜN (DİNLENME) 6 Ekim 2009

Bugün dinlenme günümüz ve bisiklete binmeyeceğiz. Günü, Anamur’u ve Anamur Kalesi’ni geçirerek ve ardından da otobüs ile Silifke’ye geçerek tamamlıyoruz. Melleç-Silifke arasını otobüsle geçmek zorunda kaldık çünkü yol inanılmaz derecede bozuk ve asfalt değil. Hatta bazı yerlerde yol diye birşey yok. Bu yaklaşık 40 kilometrelik kısmı otobüsle aşağı yukarı 2 saatte geçerek, Silifke’ye ulaşıyoruz.

http://img191.imageshack.us/img191/9800/cimg1258f.jpg

Günün geri kalanını da Silifke’yi gezerek geçiriyoruz. Silifke’yi de gerçekten görmenizi tavsiye ederim.

http://img99.imageshack.us/img99/5586/cimg1275.jpg

9.GÜN (Silifke-Mersin) 7 Ekim 2009

Etap: 92.93 Kilometre
Süre: 3.57.26 Saat

Her zamanki gibi sabah 07.00’deki kahvaltının ardından dinlenmiş bir şekilde, yola çıkıyoruz. Artık grup içerisinde herkes birbirine alıştı ve etaplar sırasında daha düzenli ve bir kural içerisinde sürüyoruz. Bu da hem grubun motivasyonunu arttırıyor hem de biraz daha hızlı gidebilmemizi sağlıyor.

Silifke’den çıktıktan sonra ilk mola yerimiz Kız Kalesi oldu. Buranın ardından ikinci molayı Cennet ve Cehennem Mağaraları’na uğrayarak veriyoruz. Buraları da gezerek etaba kaldığımız yerden devam ediyoruz. Yol az yokuşlu olduğundan bugün de gayet rahat bir tempoda sürerek Mersin’e ulaşıyoruz.

Mersin’de bizleri bir sürpriz bekliyor. Bize bandolu bir karşılama töreni hazırlamışlar ve bandonun eşliğinde tören alanına ulaşıyoruz. Böyle bir ortamla karşılaşmak bizleri gerçekten şaşırtıyor ve onure ediyor.

Törenin ardından bizler için ayarlanan otele ulaşıyoruz. İtiraf etmek gerekirse ben Mersin’in bu kadar büyük ve güzel bir şehir olduğunu bilmiyordum.

Akşam yemeğinin ardından, Mersin Devlet Senfoni Orkestrası’nın bizler için verdiği konseri izlemeye gittik. Gerçekten harika ve tadı damağımızda kalan bir konserdi ve çok eğlendik.

10.GÜN (Mersin-Adana) 8 Ekim 2009

Etap: 81.96 Kilometre
Süre: 3.19.26 Saat

Bugün de kısa bir etap geçiyoruz. Sabah 08.00’de bisikletlerimize tekrardan atlıyoruz. Buradan sonraki ilk durağımız Tarsus.

Yaklaşık bir buçuk saat sonra ulaştığımız Tarsus’ta, bizleri yine bir karşılama töreni bekliyor. Artık bu törenlere alışmaya başladık. Sonrasında Tarsus’u geziyoruz ve ardından bizler için verilen öğle yemeğine katılıyoruz.

Tarsus’u da görüp gezdikten sonra Adana’ya doğru yolumuza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Yol neredeyse düz ve çok az tırmanış içeriyor. Ancak asfalt kalitesi ilerledikçe giderek bozulmaya başlıyor. Fakat bugün de gayet rahat bir sürüş geçiriyoruz.

Adana’ya da ulaşıyoruz. Burası da Mersin gibi çok büyük ve çok güzel bir şehir… Adana’da da bizleri bir karşılama töreni ile karşılıyorlar. Ve tabi ki bando ile...

11.GÜN (Adana-İskenderun) 9 Ekim 2009

Etap: 138.71 Kilometre
Süre: 5.30.53 Saat

Bugün Adana’dan İskenderun’a uzun ama düz bir yolumuz var. Yol düzdü belki tırmanış çok azdı, ancak bizi çok sarstı. Asfalt kalitesinin çok kötü olması ve yolda bir sürü çukurun bulunması yüzünden, İskenderun’a varınca sarhoş gibi olmuştuk ve bir taraflarımız çok ağrımıştı.

Yol üzerinde geçtiğimiz üç, dört ilçede de bize karşılama töreni düzenlediler ve bolca portakal ve mandalina ikram ettiler. Tabi bu durum da bizleri oldukça mutlu etti.

Bu arada, kollarımda ve bacaklarımda küçük küçük su toplamalar oluşmaya başladı çünkü yolun başından beri hiç bir koruyucu krem kullanmadım. Bunun üzerine arkamızda bulunan ambulanstan aldığım sıvıyı, kollarıma ve bacaklarıma sürdüm ve bana su toplayan yerleri sürekli nemli tutmam gerektiğini söylediler. Siz siz olun benim bu yanlışımı yapmayın. Uzun turlarda kesinlikle krem de kullanın.

Otelimize yerleştik ve her zamanki yaptığımız toplantıyı yaptık. Bu etapta neredeyse hiçbir şeyi yanlış yapmamış ve en düzenli halimizle gitmiştik. Bundan dolayı toplantı da çok kısa sürdü. Artık 11. günün ardından tam bir grup sürüşü yapmıştık ve bundan dolayı da grubun motivasyonu ve enerjisi bir hayli yüksekti. Artık herkes birbirine alıştı.

Akşam bizler için verilen yemeğe katılarak günümüzü noktalıyoruz.

12.GÜN (İskenderun-Hatay) 10 Ekim 2009

Etap: 62,95 Kilometre
Süre: 2.46.25 Saat

Ve benim için turda bisiklete bineceğim son güne geldik. Son kez bu ekiple beraber bisiklete bineceğim ve buradan İstanbul’a döneceğim. Ondan dolayı hafif bir durgunluk var üzerimde.

Her zamanki saatte yola çıkıyoruz. Yoldaki asfaltın kalitesi Adana-İskenderun arasına göre daha iyi olduğundan, daha rahat ve ağrısız bir sürüş gerçekleştiriyoruz. Bu etapta tek bir tane tırmanış var. Yaklaşık 700 metrelik irtifa kazanıyorsunuz, sonra da dümdüz bir ovaya inerek Hatay’a ulaşıyorsunuz. Ve bu tırmanışa başlıyoruz. Ben ve Karin, en önden gidiyoruz yine. Giderek yükseliyoruz evlerin arasından. Bir süre sonra evler yerini, derin bir uçuruma ve harika bir manzaraya bırakıyor. Ve işte son tırmanışımın son zirvesine, varıyoruz. Buradan ineceğimiz yol ve tüm ova gözüküyor. Manzara tek kelimeyle harika…

Buradaki molada enerjimizi depoluyoruz. Grup tekrardan toparlanıyor ve deli gibi gidebildiğimiz son süratte inişe başlıyoruz. Yaklaşık 65-70 kilometre hız ile virajlardan döne döne inerek ovaya ve düzlüğe ulaşıyoruz.

İleride yine bir ilçede bizleri karşılama töreni bekliyor. O törenin ardından tekrardan dümdüz ovada yolumuza devam ediyoruz.

Ve Hatay’dayız. Benim için turun sonlanacağı noktadayız. Burada Hatay’ın ilk butik otelinde geceyi geçireceğiz.

Burada sevgili dostum Herman bana kullandığı diğer formasını hediye etti ve gerçekten çok mutlu oldum. Ben de ona, milli bisiklet takımımızın formasını bulabilirsem göndereceğim.

Bisikletlerimizi bıraktıktan sonra, Hatay’ı gezmeye başlıyoruz. Önce Hatay Arkeoloji Müzesi’ni, sonra da cami ve kiliseyi geziyoruz. Hatay; kültürü ile ve gerekse bulunduğu konum itibari ile 3 dinin de zamanında merkezi olmuş bir il. Hala bu gelenek devam ediyor ve Hatay’da 3 dine mensup insanlar da kardeşçe yaşıyorlar. Ülkemizin ne kadar önemli bir kültürü olduğunu ve bunun korunması gerektiğini, işte bu şehri gezerken gayet iyi anlıyorsunuz. Hatay’a da kesinlikle gelin ve gezin.

13.GÜN (Hatay-Suriye Sınırı) 11 Ekim 2009

En son güne geldik çattık. Bugün gruba, sınıra kadar araçla eşlik edeceğiz ve grubu yolcu ettikten sonra, İstanbul’a döneceğim.

Sınıra kadar olan 40 kilometrelik yolu gidiyoruz. En önde bir polis aracı, arkasında bisikletçiler sonra ambulans ve ekipman aracı ve en arkada da Gençlik Spor İl Müdürü’nün aracı ve bizim aracımız, uzun bir konvoy halinde ilerliyoruz. Sonrasında pasaport işlemlerinin ardından, Suriye sınırı girişine de geçiyoruz hep beraber.

Artık ayrılık vakti geliyor. Ekibi ve bizi temsil eden Baga(Bahadır Karaata)’yı yolcu ediyoruz. Böylelikle free shop’tan da yararlanma imkanım oldu ve Suriye sınırını da görmüş oluyorum.

İşte benim için bir macera daha noktalandı. Toplamda 12 günde 1132.49 kilometre yol yapıp, 47.51.37 saatimizi bisiklet üzerinde geçirmişiz. Ve bu süre zarfında bisikletimin tek bir lastiğinin bile patlamamış olmaması ve bana hiç sorun çıkarmaması beni gayet mutlu etti.

Ekibe artık Suriye’de ne polis eskortluk edecek, ne de arkalarında bir ambulans olacak. Umarım bu duruma çabuk alışırlar. Alışamazlarsa işleri zor…

Bu tur sayesinde, artık bir sürü yeni arkadaşım var. Hem de gencecik ve çok iyi bisikletçi arkadaşlar edindim:) . Ve bir sürü insanla tanışma fırsatım oldu. Bana hayata başka bir pencereden bakma imkanı sağlayan bu turun organizasyonunda görev alan herkese çok teşekkürler ve bana turda bisiklete binme imkanı veren başta Sedef Bircan olmak üzere herkese çok teşekkürler. Başka turlara da katılabilmek dileğiyle…
 

mcanb

Forum Bağımlısı
Kayıt
16 Aralık 2008
Mesaj
720
Tepki
917
Şehir
İstanbul
Alican çok tembel bir adamsın kaç ay oldu yeni koyuyorsun, tabi iş 1000km binmeye gelince tembel değilsin o ayrı :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Alican Yalçın
Kayıt
25 Eylül 2006
Mesaj
60
Tepki
37
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Focus
Evet ya Can haklısın. Ancak fırsat bulabildim :) Yeni fotoğrafları da ekliyorum bu arada...

http://img26.imageshack.us/img26/6600/cimg1312.jpg
Kız Kalesi...

http://img717.imageshack.us/img717/1594/cimg1341.jpg
Hatay Dörtyol'daki karşılama töreni...

http://img706.imageshack.us/img706/6739/cimg1347x.jpg
Hatay'a giderken yaptığımız tırmanışın ardından ineceğimiz ova...

http://img705.imageshack.us/img705/9384/cimg1352.jpg
Yol boyunca bana bir gram bile sorun çıkarmayan vefakar bisikletim...

http://img651.imageshack.us/img651/7262/cimg1372.jpg
Ekibi Hatay'dan sınıra yolcu ederken...

http://img145.imageshack.us/img145/91/cimg1376.jpg
Bana formasını hediye eden dostum Herman, 4000 euroluk bisikletiyle...

http://img717.imageshack.us/img717/6172/cimg1378.jpg
Ve sınırın Suriye tarafı...
 
  • Beğen
Tepkiler: mcanb

sadana

Forum Bağımlısı
Kayıt
19 Ağustos 2006
Mesaj
2.243
Tepki
2.319
Şehir
Adana
Anlatım , Resimler,Gezinin maksadı,Katılımcılar,Ortam her anlam da süper ötesi.

Ne kadargüzel ortamalr paylaşılmıştır kim bilir..bizler de olamyı isterdik.
Bilinmeyen ve yaşanılan neler var?Yaşamak isterdim.Ama kısmet tabii.

Umarım maksat amacına ulaşır.Ve bunun gibi bir çok anlamlı geziler olur ve hedefe ulaşır..Emeği geçen herkese çok teşekkürler..
 
  • Beğen
Tepkiler: Alican Yalçın

BF Okuru

Forum Bağımlısı
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
164.844
Tepki
789
bu kadar kişiyle,bayağ yol yapmak da çok zevklidir..sağolun..başarılar.
 

Bora

Forum Bağımlısı
Kayıt
24 Ocak 2005
Mesaj
893
Tepki
1.432
Şehir
İSTANBUL
Bisiklet
Focus
Bos isler bunlar.. "Dinler arasi hosgoru" adi altinda atilan bu ve bunun gibi adimlari samimi bulmuyor, desteklemiyorum.
 
  • Beğen
Tepkiler: Alican Yalçın

mcanb

Forum Bağımlısı
Kayıt
16 Aralık 2008
Mesaj
720
Tepki
917
Şehir
İstanbul
@Bora Alben

Neden samimi bulmuyor ve desteklemiyorsunuz?
Neden boş iş?

Özellikle 2. soruyu merak ediyorum ilki çok önemli değil.
 
  • Beğen
Tepkiler: Alican Yalçın

SRT

Forum Bağımlısı
Kayıt
11 Temmuz 2009
Mesaj
1.203
Tepki
1.504
Şehir
İzmir
Başlangıç
1964—65
Bisiklet
Diğer
@mcanb

Aytunç Altındal ve rahmetli Prof.Dr.Şaban Kuzgun(Fırat Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Eski Dekanı;2000 yılında Kayseri civarında şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetti maalesef) yazılarına bakmak yeterlidir...
 
  • Beğen
Tepkiler: Alican Yalçın

Bora

Forum Bağımlısı
Kayıt
24 Ocak 2005
Mesaj
893
Tepki
1.432
Şehir
İSTANBUL
Bisiklet
Focus
@mcanb

Ozellikle aciklamadim cunku bazi konularin tartisilmasi forumda yasak.. Ancak google'a "Hristiyanligin truva ati" yazarsan neden desteklemedigimi anlayabilirsin..
 

sadana

Forum Bağımlısı
Kayıt
19 Ağustos 2006
Mesaj
2.243
Tepki
2.319
Şehir
Adana
Ben tarafsız olarak konuyu dağıtmak istemem."Kişisel" düşünedir,Saygı duyarım.Sedat abiy'e sonsuz saygı.Bora kardeşime de içden sevgiler.
 

mcanb

Forum Bağımlısı
Kayıt
16 Aralık 2008
Mesaj
720
Tepki
917
Şehir
İstanbul
Baktım google'da söylediğiniz başlığa, o konuda düşüncelerimiz büyük ihtimalle aynı anladığım kadarıyla. Ama bu yüzden herşeye altında niyetle bakmak bende doğru değil, ki bence o turun adı dinler arası kardeşlikti ama asıl tema kültürdü, başlangıç ve son dikkat çekmek için bence.
Dün akşam okurken beni rahatsız eden, tura katılan arkadaşlarımın niyetlerinin samimi olmasıydı, tanıdığım için rahatsız oldum.
 

İlyas ŞANLI

Forum Bağımlısı
Kayıt
9 Haziran 2008
Mesaj
1.723
Tepki
961
Şehir
Samsun
@Bora Alben

Siz şimdi,tartışılması yasak olan konuları tartışmaya açmadınız mı?Herkes kendi dini veya siyasi fikirlerini anlatmaya kalkarsa BisikletForum'un bisikletle alakası kalmaz diye düşünüyorum...
 
  • Beğen
Tepkiler: Alican Yalçın

Bora

Forum Bağımlısı
Kayıt
24 Ocak 2005
Mesaj
893
Tepki
1.432
Şehir
İSTANBUL
Bisiklet
Focus
@mcanb

O zaman benim ne demek istedigimi de anlamissindir zaten, lafimi sporcu arkadaslari hedef alip soylemedigimi de..;)

@kustomizer

Senin de gordugun gibi arkadasimiz dusuncemin nedenini merak etmis, ben de sadece kaynak gosterip kendisinin arastirmasini istedim ve hicbir yorumda da bulunmadim yasak oldugu icin..