Bir zamanlar uzak bir galakside, katlı müzik setlerinin en üst katlarında havalı pikapların olduğu zamanlarda, iphone ve ipodlar daha portakalda vitamin bile değilken, benim de claris seviyesi çatırdayan bir pikabım vardı ve en sevdiğim plak bunlarınkiydi. Kapağında biri alevler içinde iki el sıkışan adamın olduğu albüm. Yalnız kaldığımda oturup shine on you crazy diamond ve wish you were here şarkılarını saatlerce çevire çevire dinlerdim. Benim bilerek seçip aldığım bir albüm değildi, bir arkadaştan hediye olarak gelmişti, ama müziğin kendisinde öyle bir ruh vardı ki, sonraları grup ve müzik dünyasındaki duruşları hakkında biraz bilgilendiğimde hiç şaşırmamıştım. Dolayısıyla rock tarihi veya felsefesinden çok anlayan biri olmamama karşın Pink Floyd’un gönlümde ayrı bir yeri vardır.
Sonra paralanıp düzgün bir set sahibi olunca aynı albümün cdsini de bulup aldım. Ama küçülmüş dijitalleşmiş hali pek etkilemedi beni. O zaman pikap mı cd mi tartışmaları da yeni başlamıştı, yanlış tarafı seçtiğimi fark ettiğimde epey geçti. Zaten benim seçimi hemen herkes yaptığı ve yeni içerik gelmediği için geri de dönemedim vinyl olayına.
Şimdi eski çelik bisikletlerle modern karbon ve alüminyum bisikletler kullananlar arasındaki tartışmaları ne zaman görsem aklıma bu albüm gelir.
Bisikletimin malzemesini sormayın