Şehir bisikletinin "yaşlı" bisikleti olduğuna itirazım olmaz. Yaşım 54, bisikletim Scott Sub Cross 30. İki ayda 1000 km'den fazla yol katettim: Gittiğim en uzun mesafe 120 km, tırmandığım en yüksek irtifa 700 metre, gördüğüm en yüksek hız 55 km/h, bir günde 7,5 saatten fazla sürdüğüm oldu. Vadilerden geçtim, yamaçlara tırmandım, ormanları hissettim, lastiğim derelere değdi, kaymak gibi asfalttan da gittim, yoğun şehir trafiğine de katıldım. Bütün bunları bu şehir/tur bisikletiyle yaptım.
Bisiklet türlerini kıyaslayarak aralarında bir hiyerarşi oluşturmak, bisiklet kültürünün ne olduğuna dair az buçuk düşünmüş hiç kimsenin edinmeyeceği bir tutum. Bisiklet eğlencedir, bisiklet spordur, bisiklet performanstır, bisiklet sosyal faaliyettir, bisiklet taşıttır, bisiklet isyandır, bisiklet dayanışmadır... bunları çoğaltmaya devam edebilirsiniz, resmin tamamına baktığınızda ise orada bir "kültür" göreceksiniz, sürekli gelişen, değişen, çeşitlenen. Bu kültürün hakkını vermek, ona katılmak gerçek bisikletçilerin, çağdaş bisiklet bilincini taşıyanların sorumluluğu, yükümlülüğü, yaşam tarzıdır. Buralarda bisikletleri tokuşturmak, türlerini kapıştırmak yerine, birbirimizi desteklemek, birbirimizle dayanışmak gerekiyor. Belki böylece saygı denen kavramı daha iyi anlamış oluruz.