Evet en sonunda bugün bisikleti adam akıllı sürebildim. Hatta metroya da soktum. Şimdi bunu Flexi121 ile takasladığım için her ne kadar ikisi çok başka aletler de olsalar karşılaştırma yapacağım.
Mosso Marine 26'nın Flexi121'e göre artıları:
Konfor: Konfor muazzam. Resmen cipe (Jeep) binmiş gibi oldum. Flexi 121 yoldaki en ufak pürüzü bile size aktarıyordu. Hatta parke yollarda süremiyordunuz aleti, o denli rahatsızlık veriyordu. Bununla çukura girin, tümsekten geçin kaldırımdan atlayın, parke yolları hissetmiyorsunuz bile. O denli bir konfor farkı var arada.
Aktarım sistemi: Shimano'nun iki kollu viteslerinden var, bir kol vitesi ufaltırken diğeri yükseltiyor. Geçişler oldukça rahat. Ayrıca bu sefer 21 vitesin hepsine gerçekten de ihtiyacınız var, Flexi 121'de ise malum ben öndeki aynakolu söküp tekli (46'lık) aynakol takmış, bisikleti 7 vitesli yapmıştım. Hiç de pişman olmadım bunu yaptığım için. Mosso Marine 26'da ise "granny gear" denilen en ufak aynakol dişlisini de illa ki kullanmak gerekecek.
Boyut: Büyük tekerler, konfor ve daha yüksek hız demek tabi, ve belki yokuşlarda daha yüksek performans.
Mosso Marine 26'nın Flexi121'e göre eksileri:
Katlanmış halinin işlevsizliği: Açıkçası Flexi 121 de çok iyi değildi katlanmış haldeyken. Hatta ben iki tarafa birden açılan ayak takarak bisikletin katlı haldeyken daha sağlam durmasını sağlamıştım (ekstra 80 lira masraf). Muhtemelen o ayak olmadan da Mosso Marine'den çok da farkı olmayacaktı katlanmış haldeki performası açısından. Sadece daha ufak olduğu için bir avantajı vardı. Mosso Marine 26 ise katlandıktan sonra katlı halde durmayı reddediyor malesef. Galiba bi mıknatıs sistemi şart. Bıraktığınızda en ufak harekette devrilmeye meyilli (galiba toplu taşımadan ziyade bagaj için yapılmış). Ek olarak malesef gidonu çevirmek için anahtarla somun gevşetmeniz lazım. Yoksa sap gibi bisikleti enine kesiyor (bu yüzden asansöre zor girdi). Bi araştırıcam eğer oraya tekerleklerdeki gibi bir mandal mekanizması yapabilirsem gidonu döndürmek için anahtara ihtiyaç olmayacak. Mıknatısları ise nereye takarım ona henüz bakmadım.
Boyut: Bunu avantajlar kısmına da yazdım ama tabi taşınabilirlik açısından bir dezavantaj aynı zamanda.
Mekanik disk fren sistemi: Fren sistemi bana çok hantal geldi. Arka tekerleri frenlerle kilitleyemedim. Usta zamanla açılır dedi ama bakalım. Orta göbekleri yağlarken rotorlara da yağ bulaştı belki. Fren ayarları V fren sistemine göre biraz daha meşakatli ama imkansız değil. Belki balataları değiştirmek lazım. Bakıcaz. Bunu şimdilik dezavantaj olarak yazdım ama eğer fren sistemi açılıp daha iyi bir hal alırsa avantaja dönüşür.
Bu yazdıklarımı diğer Mosso Marine 26 kullanıcıları da yorumlarsa sevinirim. Belki bazılarına çözüm bulanlar vardır aranızda. Özellikle fren performansı sizde de aynı mı? Zamanla mı açılıyor gerçekten?
EKLEME: Ve tabi duramadım, fren ayarlarını komple söküp kendim yaptım. Sökmüşken de balataları bi göreyim dedim çıkardım, balatalar daha sıfır, yepyeni, ve Sparkle marka disk fren sistemi (ki internette hakkında hiç bir şey bulamadım) oldukça kolay bi sistemmiş gerçekten. Shimano'daki gibi disklerin arasında yay filan yok. Takıp çıkarmak için kaliperi sökmeniz yeterli. Tekeri çıkarmanıza gerek yok. Balatalar şekil itibarı ile aynen aşağıdaki gibi (Ama balata kısmı aşağıdaki gibi değil, bizdeki metalik):
Kaliperlerde bir mıknatıs sistemi var, balataları yerine soktuğunuz anda şak diye oturuyorlar. Ayrıca sadece dipteki sabit kaliper ayağını ayarlayabiliyorsunuz (allen anahtarla). Diğer hareketli olan kaliper ayağını ayarlamak için tel gerginliği ayarı yapmanız lazım. Kısaca ne yaptığımı söyleyeyim, önce sabit olan (tekere yakın olan) kaliper ayağını allen anahtarla gevşeterek en geriye çektim, sonra kaliper ayaklarını çok az gevşettim (fazla değil, kaliper ufak hareketler yapabilene kadar), sonra fren telini bir miktar gerip sıktım (kaliperi sökerken gevşetmek zorundasınız). Kaliperi yerine sabitleyen somunları gevşekken (iki allen uçlu vida) fren kolunu iyice sıkıp, sıkı biçimde tutarken de kaliper somunlarını sıkıp kaliperi yerine sabitledim. Bu şekilde yaptığınızda rotor tam olarak kaliperin ortasına gelmiş oluyor. Daha sonra tekeri boşta döndürüp sabit kaliper ayağını (tekere yakın olan) balata sürtme sesi duyana kadar sıkarak içeri doğru ittim. Nitekim bu sabit olan ayağın balataya çok çok yakın olması lazım. Ses duyunca çok az gevşetip sesi yok ettim. Son olarak da kablo gerginliğini ayarlayarak hareketli kaliper ayağını ayarlamış oldum. Böyle yazınca çok zormuş gibi geliyor ama değil, yutubdaki videoları filan izlerseniz kolayca anlıyorsunuz genel mantığını. Yarın çıkarıp test edicem.