Sercan valla çıktık dışarı.. Malasa çıktık. Murat ve Naci de geldiler..
Kirpiklerimizden tut, ayak parmaklarımın ucuna kadar her yerimizden su damlıyordu.. İliklerimize kadar sırılsıklam olduk.. Ama süper keyifliydi.. Zira dağda öyle güzel nehir ve şelale sesleri duyuluyordu ki.. tüm kuru nehir yatakları su ile dolmuş ve taşıyordu.. Hava çok temizdi..
Konunun anlam ve önemini anlatan bir şiirle sözlerimi tamamlarken, tüm soranlara selam eder, küçüklerin gözlerinden, büyüklerin kasklarından öperim..
YAGMUR
Yağmurun sesine bak
Aşka davet ediyor
Cama vuran her damla
Beni harab ediyor
Bu yağmur seni benden
Alıp götüren yağmur
Aşkımızı sel gibi
Silip süpüren yağmur
Her damlada ah ettim
Hayatıma kahrettim
O kadar üzgünüm ki
Seni nasıl kaybettim
Seni nasıl kaybettim
Ne zaman kapım çalsa
Sen geldin sanıyorum
Korkarım ki aşkımı
Boşyere arıyorum
Yine yağmur yağacak
Beni benden alacak
En acı ızdırabın
Deryasına salacak
Her damlada ah ettim
Hayatıma kahrettim
O kadar üzgünüm ki
Seni nasıl kaybettim
Seni nasıl kaybettim
.. (yok yok kimseyi kaybetmedik.. şarkı sözü öyle diyo sadece, hepimiz evlere sağ sağlim geldik.. )