Erkan Mersin
Üye
- Kayıt
- 7 Mart 2011
- Mesaj
- 13
- Tepki
- 19
- Şehir
- istanbul
- Bisiklet
- Corratec
tüm bisiklet ve doğa tutkunlarına merhaba,
bu ilk mesajım umarım sorun yaşamam,
öncelikle, daha önce bindiklerimin "iki tekerlekli yürüyen şey" olduğunu farketmemi sağlayan ve benim ihtiyaçlarıma en uygun olan bisikletin seçiminde bana yardımcı olan gazi bilir'e teşekkürlerimi sunarım.
"demir at" olarak isimlendirdiğim, corrratec x-vert motion ile tanıştıktan sonra yürüyen iki tekerlekli şeylerle, bisiklet arasındaki farkı anladım.
ilk gezilerimi, bu bölgede bisiklet kullanan kimseyi tanımadığım için tek başıma yapmak zorunda kaldım.
kayserinin düz zemininden ayrılıp ilk tırmanışımı erkilet'e yapmaya karar verdim.
yol işaretlerinin, bazı yerlerde hiç olmaması, bazı yerlerde yetersiz olması, bazı yerlerde de yanlış yönlendirmesi sebebiyle, gideceğim parkuru tespit etmek için öncelikle google earth de yolları detaylı olarak inceleyip, işaret levhalarının olmayabileceğini tahmin ettiğim kritik yol ayrımlarını not alıp yağışsız bir günde yola çıktım.
erkilete çok yaklaşınca yol kenarında özenle şekillendirilmiş tüf kayadan oyulmuş bir ocak dikkatimi çekti ve fotoğrafladım.
(link)
daha sonra, yavaş yavaş yokuş tırmanmaya başladım.
beni ilk selamlayan en az birkaç yüzyıllık olduğunu düşündüğüm ceviz ağacı oldu.
(link)
güzel taş mimarisiyle dikkatimi çeken evin bahçesinde olan bu ceviz ağacına selam verip tırmanışa devam ettim..
(link)
kıvrıla kıvrıla yükseldikçe, erciyes dağının silüeti bulutlar arasından kanatlarını açmış, dev beyaz bir kartal gibi görülmeye başladı..
(link)
erkilet merkezine gelince, bir miktar hasar almış olmasına rağmen, zamana karşı meydan okumaya devam eden taş binanın onurlu mücedelesini sizlerle paylaşmak istedim.
(link)
aynı güzellikte olan, başka bir taş yapıyı da paylaşmadan geçemedim.
(link)
istanbuldaki bazı cami ve eski binaların duvarlarının üst kısımlarında görmeye alışık olduğmuz kuş evleri de bulunan muntazam görüntüsü ile dikkati çeken bu cami zamana meydan okumaya devam ediyor..
(link)
yamaçtaki, taş evlerin arka tarafında kayalara oyulmuş bir zamanlar kullanıldığı belli olan mağaralar ile taş evler uyumlu bir görüntü oluşturuyor..
(link)
yarım asır önce kullanılan bir un değirmeni.
(link)
çok şaşırtıcı bir şekilde değirmenin altındaki un birikmesi için konulmuş kabın bile yerinde olduğu görülecek şekilde sanki şu an bile çalışabileceği izlenimini veren un değirmeni canlı bir müze gibi duruyor. koç müzesinde ancak görebileceğiniz bu tarihin tanıklarına, yetkililerin ve halkın duyarsızlığı üzücü.
(link)
un değirmeninin bitişiğinde ekmek pişirilen furun (fırın)
(link)
fırının tuğlaları hasar görmüş ve ekmek pişirilen kapak kısmına dökülmüş olsa da küçük bir restore ile eski haline dönecek gibi görülüyor..
(link)
çatısındaki kırılmış kiremitler haricinde hiç bir estetik kusuru olmayan, istanbuldaki büyük camilerin küçük bir maketi görüntüsü veren, taş işçiliği mükemmel bu şirin caminin, bir teneke üzerine elle yazılmış ismi, dünyanın en büyük mimari dehası olan mimar sinanı yetiştiren kayserinin bir zamanlar taş işçiliğindeki kültür seviyesinin ve estetik anlayışının ne kadar erozyona uğradığını ironik bir şekilde anlatıyor..
(link)
artık tırmanış bitmek üzere, erciyes bulutlarla bütünleşmiş olarak görülüyor..
(link)
erkiletin yığma tepesi üzerine inşaa edilmiş kaleye benzer taş yapı artık çok yakın..
(link)
yığma tepeye ulaşmak için asfalt yoldan çıkıp, çamurlu toprak yola girmek gerekiyor.. demir atımın çamurda kirlenmesine kıyamıyorum
yaz sezonunda başka bir seferde daha yakından bakmak üzere, geri dönüşe başlıyorum..
demir atın tırmanıştaki performansı kadar, inişteki yol tutuşu ve fren sisteminin verdiği güven sürüş kalitesini olabildiğince yüksek tutuyor ve çok daha zor şartlarda güvenle tırmanış ve iniş yapılabileceği konusunda tam not alyor..
bundan sonra tırmanmayı düşündüğüm parkur, ali dağı olacak..
pazar günü hava şartları müsait olursa 11 gibi ali dağı eteklerinde tırmanışa başlamayı düşünüyorum.
tecrübesi olan veya katılmak isteyen var ise tanışmak ve parkuru birlikte tırmanmaktan keyif duyarım..
bu ilk mesajım umarım sorun yaşamam,
öncelikle, daha önce bindiklerimin "iki tekerlekli yürüyen şey" olduğunu farketmemi sağlayan ve benim ihtiyaçlarıma en uygun olan bisikletin seçiminde bana yardımcı olan gazi bilir'e teşekkürlerimi sunarım.
"demir at" olarak isimlendirdiğim, corrratec x-vert motion ile tanıştıktan sonra yürüyen iki tekerlekli şeylerle, bisiklet arasındaki farkı anladım.
ilk gezilerimi, bu bölgede bisiklet kullanan kimseyi tanımadığım için tek başıma yapmak zorunda kaldım.
kayserinin düz zemininden ayrılıp ilk tırmanışımı erkilet'e yapmaya karar verdim.
yol işaretlerinin, bazı yerlerde hiç olmaması, bazı yerlerde yetersiz olması, bazı yerlerde de yanlış yönlendirmesi sebebiyle, gideceğim parkuru tespit etmek için öncelikle google earth de yolları detaylı olarak inceleyip, işaret levhalarının olmayabileceğini tahmin ettiğim kritik yol ayrımlarını not alıp yağışsız bir günde yola çıktım.
erkilete çok yaklaşınca yol kenarında özenle şekillendirilmiş tüf kayadan oyulmuş bir ocak dikkatimi çekti ve fotoğrafladım.
(link)
daha sonra, yavaş yavaş yokuş tırmanmaya başladım.
beni ilk selamlayan en az birkaç yüzyıllık olduğunu düşündüğüm ceviz ağacı oldu.
(link)
güzel taş mimarisiyle dikkatimi çeken evin bahçesinde olan bu ceviz ağacına selam verip tırmanışa devam ettim..
(link)
kıvrıla kıvrıla yükseldikçe, erciyes dağının silüeti bulutlar arasından kanatlarını açmış, dev beyaz bir kartal gibi görülmeye başladı..
(link)
erkilet merkezine gelince, bir miktar hasar almış olmasına rağmen, zamana karşı meydan okumaya devam eden taş binanın onurlu mücedelesini sizlerle paylaşmak istedim.
(link)
aynı güzellikte olan, başka bir taş yapıyı da paylaşmadan geçemedim.
(link)
istanbuldaki bazı cami ve eski binaların duvarlarının üst kısımlarında görmeye alışık olduğmuz kuş evleri de bulunan muntazam görüntüsü ile dikkati çeken bu cami zamana meydan okumaya devam ediyor..
(link)
yamaçtaki, taş evlerin arka tarafında kayalara oyulmuş bir zamanlar kullanıldığı belli olan mağaralar ile taş evler uyumlu bir görüntü oluşturuyor..
(link)
yarım asır önce kullanılan bir un değirmeni.
(link)
çok şaşırtıcı bir şekilde değirmenin altındaki un birikmesi için konulmuş kabın bile yerinde olduğu görülecek şekilde sanki şu an bile çalışabileceği izlenimini veren un değirmeni canlı bir müze gibi duruyor. koç müzesinde ancak görebileceğiniz bu tarihin tanıklarına, yetkililerin ve halkın duyarsızlığı üzücü.
(link)
un değirmeninin bitişiğinde ekmek pişirilen furun (fırın)
(link)
fırının tuğlaları hasar görmüş ve ekmek pişirilen kapak kısmına dökülmüş olsa da küçük bir restore ile eski haline dönecek gibi görülüyor..
(link)
çatısındaki kırılmış kiremitler haricinde hiç bir estetik kusuru olmayan, istanbuldaki büyük camilerin küçük bir maketi görüntüsü veren, taş işçiliği mükemmel bu şirin caminin, bir teneke üzerine elle yazılmış ismi, dünyanın en büyük mimari dehası olan mimar sinanı yetiştiren kayserinin bir zamanlar taş işçiliğindeki kültür seviyesinin ve estetik anlayışının ne kadar erozyona uğradığını ironik bir şekilde anlatıyor..
(link)
artık tırmanış bitmek üzere, erciyes bulutlarla bütünleşmiş olarak görülüyor..
(link)
erkiletin yığma tepesi üzerine inşaa edilmiş kaleye benzer taş yapı artık çok yakın..
(link)
yığma tepeye ulaşmak için asfalt yoldan çıkıp, çamurlu toprak yola girmek gerekiyor.. demir atımın çamurda kirlenmesine kıyamıyorum
yaz sezonunda başka bir seferde daha yakından bakmak üzere, geri dönüşe başlıyorum..
demir atın tırmanıştaki performansı kadar, inişteki yol tutuşu ve fren sisteminin verdiği güven sürüş kalitesini olabildiğince yüksek tutuyor ve çok daha zor şartlarda güvenle tırmanış ve iniş yapılabileceği konusunda tam not alyor..
bundan sonra tırmanmayı düşündüğüm parkur, ali dağı olacak..
pazar günü hava şartları müsait olursa 11 gibi ali dağı eteklerinde tırmanışa başlamayı düşünüyorum.
tecrübesi olan veya katılmak isteyen var ise tanışmak ve parkuru birlikte tırmanmaktan keyif duyarım..