Karadere - Şükrüpaşa - Armutveren - Sarpdere - Dupnisa Mağarası

Süleyman Şatır

Forum Bağımlısı
Kayıt
22 Mart 2005
Mesaj
1.151
Tepki
2.733
Şehir
Fatih / İstanbul
Trakya turu...
3. Gün 28 Haziran 2005 Salı

Üçüncü günde tekrar yollardayız… Sabah yağmurun dinmesini beklediğimiz için 11:45'de yola çıkabiliyoruz… Gezinin üçüncü etabında Sarpdere Köyü'ne gideceğiz, burada Dupnisa Mağarası'nı göreceğiz…

Karadere köyünden sonra temiz bir asfaltla yine orman içinden ilerliyoruz… Dün akşam köylülerin bahsettiği rampa hemen karşımıza duvar gibi dikiliyor… Bu rampaların ne kadar dik olduğunu Cahit Hoca'nın çektiği fotoğraflardan anlıyoruz…

Yağmurda bisikletleri bir evin saçağı altında bırakmıştık… Km saatimi yanıma almıştım, ama şasisi yağmurdan ıslanmış herhalde, şimdi çalışmıyor... Bu arada viteslerde de sorun yaşamaya başlıyorum…

Bisikletimin çekiş sistemi Deore… Ön arttırıcı ise Deore LX… Gelgelelim bütün parçalar uyumlu çalıştığı halde bizim ön arttırıcı, daha üst model olmasına rağmen, vitesi küçük dişliye almak istediğimde, ön dişli ile kadro arasına düşüyor ve sıkışıyor…

Bu yüzden en küçük dişliyi fazla kullanmak istemiyorum ama, çok uzun rampalarda kendimi fazla zorlamamak için küçük dişliye atmak zorunda kalınca, başım derde giriyor… Dağ başında zincir kopacak diye ödüm patlıyor…

Bisikletin tüm ayarları mükemmel olmasına rağmen, bu dişliyi beş kere kullanırsam, üçünde zincir araya düşüyor… Bu sorunun ayarlarla ilgili olduğunu biliyorum… Belki benim kullanma hatam yüzünden de olabilir…

Turdan sonra, yeniden ayar yapıldı… 3,5 ayda 3000 km'yi geçtiğim için zinciri de değiştirttim… Önümüzdeki günlerde Necati Bey'le İnebolu - Samsun / Rize - Sarp turu yapacağız… Ön arttırıcı beni yine üzecek mi, göreceğiz…

Neyse 5 km'dir sürekli tırmanıyorum… Bu arada zincirle ve km saatimle uğraştığım için geride kalıyorum… Yağmur hafif hafif çiseliyor… Tam ahmak ıslatan türden… Zaman zaman ortalığı sis basıyor… Çevre çok güzel… Yollarda kimsecikler yok…

İleride Necati Bey'le, Cahit Hoca'nın beni beklediğini görüyorum… Tekrar yola devam ediyoruz ve Karadere köyünden 7 km sonra Şükrüpaşa Köyüne ulaşıyoruz…

Şükrüpaşa köyünde hiç durmuyoruz… Bu köyden geçerken de uydu antenleri dikkatimi çekiyor… Geçtiğimiz bütün köylerde uydu anteni mevcut… Köy kahvesinde köylüler tüm kanalları izliyebiliyorlar…

Dünyada ve Türkiye'de olanlardan hepsinin haberi var… Geçtiğimiz köylerdeki bir kahvede, bir tartışma sırasında köylülerden biri arkadaşına, 'Avrupa Topluluğu'na böyle mi gireceğiz?' diye bağırdı… Her gittiğimiz yerde Mehmet Ali'nin programı 'Ah Kalbim'in kahkahalarla izlendiğini görüyorum…

Şükrüpaşa köyünden sonra asfalt yol yine toprak yola dönüşüyor… Sabah yağan şiddetli yağmur yağmur yüzünden toprak yol, çamur içinde… Yol kaygan ve yüklü bisikletlerin lastikleri çamura gömülüyor… Şimdi bisikletlerimizi hafif hafif çiseleyen yağmur altında, sırtımıza kadar çamur içinde sürüyoruz…

Yavaş yavaş ilerliyoruz… Çok hafif rampalar bile bizi çamur yüzünden zorluyor… Ağaçların arasından yavaş yavaş, keyifle ilerliyoruz… Bir yere geç kalma telaşımız yok…

Bu parkuru tüm arkadaşlara tavsiye ediyorum… Tüm bisikletseverler, zaman bulduğunuzda bu güzellikleri yaşayın. Yaşadıklarımı, bu güzellikleri istediğim gibi anlatamıyorum… Bambaşka bir dünyada gibiyim, bir çocuk gibi sevinçliyim, sanki çocukluğumu yaşıyorum… Bakıyorum hepimiz öyleyiz…

Saat 13:15'de Armutveren Köyü'ne ulaşıyoruz… Birbuçuk saatte 14:47 km yol gelebilmişiz… Zaten yola geç çıkmıştık… Burası çok güzel bir köy... Bu köylerde her zaman, her yerde görmeye alıştığımız, üst katı yapılmayı bekleyen, demirleri görünen, sıvasız evler yok…

Armutveren Köyü, Bulgaristan sınırına çok yakın… Köy kahvehanesine giriyoruz… Sucuk ekmek yiyerek karnımızı doyuruyoruz… Ev yapımı sucuğun tadı başka oluyor…

Necati Bey öğlen namazını kıldıktan sonra, 14:30'da Armutveren köyünden ayrılıyoruz… Şimdi Sarpdere'ye doğru yol alıyoruz… İnişler, çıkışlar devam ediyor ama, bu kez asfalt yolda gidiyoruz…

Yola yayılmış bir sürü görünce duruyoruz… Koyun ve keçi sürüsünün başında tahsilli olduğu her halinden belli genç bir çoban duruyor… Çoban lise mezunuymuş, üniversitenin kapısından döndüm diyor… Sürü kendilerine aitmiş, artık hayvancılık yapacakmış…

Bizim çocukluğumuzda, 'okumazsan çoban olursun' derlerdi… Şimdi bu iş tersine dönmüş anlaşılan…

Armutveren köyünden ayrıldıktan bir saat sonra Sarpdere'ye geliyoruz… Saat 15:30, 23. km'deyiz… Sarpdere Köyünün hemen girişinde bizi bir Sarpdereli karşılıyor… Hepimize hoş geldiniz diyor…

Adı Süleyman Oğuz… 67 yaşındaymış… İstanbullu olduğumuzu öğrenince, sözü hemen İstanbul'daki kapkaç olaylarına getiriyor… Kadınları çantaları için sürüklediklerine, nasıl böyle bir şey yaptıklarına inanamıyor, kafası almıyor…

'Ben gelinimi, çocuklarımı göndersem böyle mi yapacaklar' diyor… 'Niye çalışmıyorlar, ben bu yaşta bile, bu tarlada akşama kadar çalışıyorum' diyor…

Süleyman Amca'nın da resimlerini çekiyoruz… Muhakkak Dupnisa mağarası'na gitmemizi istiyor… Öyle güzel anlatıyor ki… Aslında bize bir kamera lazım… Bisikletle gezdiğimiz, gördüğümüz yerleri görüntülesek, Tayfun Talipoğlu gibi yollarda rastladığımız köylülerle yaptığımız sohbetleri çeksek, bunlar çok sevilen bir televizyon programı olabilir…

Sarpdere Köy kahvesinde herkes bize hoş geldin diyor… Daha önce uğradığımız tüm köylerde de aynı muameleyi görmüştük… Necati Bey ve Cahit Hoca, daha önce buraya gelmişler ve Dupnisa Mağarası'nı görmüşler…

Necati Bey, köyde kalmaya karar veriyor… Cahit Hoca ile beraber, bisikletin üstündeki yükleri boşaltıyoruz ve kuş gibi kalmış bisikletlere atladığımız gibi gidiş-dönüş 11 km olan Dupnisa Mağarası'na doğru yola çıkıyoruz…

Bisikletler toprak yolda kuş gibi uçuyor… Mağara yolunda düz gibi görünen 1-2 km'lik bir yer var… Burada bisikletin hızı 10 km'ye kadar düşüyor… Burası aslında bir çıkış, ama görünüşü düz gibi… Duruyorum ve neden yol alamıyorum diye bisikleti kontrol ediyorum…

Cahit Hoca'dan epey gerideydim… Yolda resim çekmek için bir iki kez durduğum için geride kaldım… Aslında, pedallara yüklendiği zaman Cahit Hoca'ya yetişmek mümkün olmuyor…

5-5,5 km yol aldıktan sonra Dupnisa Mağarasına ulaşıyoruz… Cahit Hoca, biraz önceki yolun aslında çıkış olduğunu söylüyor… Dönüşte anlarsın diyor…

1 YTL. giriş ücreti ödeyerek, ağaçların altından mağaraya doğru ilerliyoruz… Tertemiz bir dere akıyor… Önümüzde kayadan bir duvar var. Mağara bu kaya kütlesinin sular tarafından oyulmasıyla oluşmuş…

Cahit Hoca'nın anlattığına göre, eskiden bu kayanın altından gördüğümüz su çıkarmış… Suyun kaynağını araştırmak için kaya kırılınca, mağara keşfedilmiş…

Ben Alanya'da Damlataş Mağarası, Burdur'da İnsuyu Mağarasını görmüştüm ama, bu mağarayı ilk defa duydum ve gördüm… Bu mağara sarkıtlarıyla, dikitleriyle muhteşem bir doğa harikası… Kapıda mağaranın 3-4 milyon yılda oluştuğu, oluşumun da hala devam ettiği yazılı…

İçeride gezi yolları, merdivenler yapılmış… Merdivenlerden çıkarak mağaranın diğer girişine ulaştık… Mağaranın içinde uçuşan birkaç tane de yarasa gördük… Anlaşılan bu mağara keşfedildikten sonra, bu hayvanlar oldukça rahatsız olmuş… Mağara o kadar büyük ki, ancak 1 saatte gezebildik. Burada da pekçok resim çektik…

Sarpdere'ye doğru tekrar yola çıkıyoruz… Gidişte sözünü ettiğim düz görünen yere gelince, bisiklet hiç pedal basmadan 30'lu kilometrelerde seyretmeye başlıyor… Demek ki göz aldanması ya da manyetik alan gibi bir durum söz konusu…

Sarpdere'ye döndüğümüzde saatin 17:00 olduğunu görüyoruz… Sabah yağmur dolayısıyla Karadere'den 11:45'te çıkabilmiştik… Bugün yaptığımız kilometre, Mağara yolu dahil ancak 35,45… Çabucak akşam oldu… Aslında bu yolu dün akşam tamamlamış olmamız gerekirdi… Tam bir gün kaybetmiştik…

Ben İstanbul'da haftada üç gün Fatih'ten yola çıkarak vapurla Kadıköy'e geçiyorum. Sahilden dümdüz yolda Kartal'a gidip, dönüyorum her seferde 56 km yol katediyorum… Burada yaptığımız yol bana da az gibi geliyor… Yüklü bisikletlerle, çamurlu toprak yollarda inip, çıkarak yarım günde ancak bu kadar gidebildiğimizi düşünüyorum…

Bu gece çadırlarımızı Sarpdere'de kurmağa kurmağa karar veriyoruz… Caminin bahçesine kamp kuruyoruz… Necati Bey, yine camide yatacak Kamp kurarken camileri tercih ediyoruz… Çünkü, buralarda her türlü ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyoruz… Caminin bahçesine iyice yayılıyoruz…

Köyün muhtarı da çok yardım ediyor… Bize piknik tüpü getiriyor… Akşam yemeğinde Cahit Hoca, güzel bir menemen yapıyor… Necati Bey, salatayı hazırlıyor… Benim yemek yapma gibi bir kabiliyetim olmadığı için bulaşıkları yıkamayı üstleniyorum…

Ancak ertesi gün bulaşıktan sınıfta kaldığımı öğreniyorum… Üç tane melamin tabağı ve yumurtayı pişirdiğimiz sahanı yıkamam 45 dakika sürdüğü halde, ertesi gün bazı yerlerini yağlı bıraktığım Necati Bey tarafından görülüyor ve bu konuda sınıfta kaldığım söyleniyor…

Ertesi gün orman köyleri Gökyaka ve Yiğitbaşı köylerinden geçerek Kıyıköy'e ulaşacağız…

3. Gün (28 Haziran Salı)
Karadere - Şükrüpaşa - Armutveren - Sarpdere - Dupnisa Mağarası

Çıkış : Karadere, saat 11:45
Varış : Sarpdere, saat 17:00 (Dupnisa Mağarası dahil)
Yapılan kilometre : 35:45 (Dupnisa Mağarası dahil)
Kilometre saatim çalışmadığı için diğer değerleri alamadım…

Süleyman Şatır
 
  • Beğen
Tepkiler: İslam Gölge
Scudo
T

Tuğrul

Misafir
Çok teşekkürler Süleyman Abi.

Bir de mağranın fotğraflarını görebilseydik :)

Geliyor galiba aceleci davranmışım.Özür :)
 
Kayıt
15 Eylül 2004
Mesaj
56
Tepki
7
Şehir
Fikirtepe
İsim
Sait Akdemir
Bisiklet
Salcano
Gercekten cok keyifli bir gezi olmus. Ayaklariniza saglik.

Cektiginiz her kare bambaska bir tat bırakıyor insanın tamağında..
 
  • Beğen
Tepkiler: İslam Gölge

ümit_levent

Forum Demirbaşı
Kayıt
4 Temmuz 2005
Mesaj
486
Tepki
414
Şehir
Antalya/ALANYA
abi ayaklarınıza ve o fotografı çeken elerinzie saglık çok güzel yerler görmüşünüz maaşallah
allah devamını getirsin inşallah
 

Ergün Gündoğar

Forum Bağımlısı
Kayıt
13 Eylül 2004
Mesaj
675
Tepki
206
Şehir
Tuzla - İstanbul
Süleyman abi yine harika bir gezi yapmışsınız, resimler inanılmaz güzel, gerçekten tebrik ederim ;)
 

Süleyman Şatır

Forum Bağımlısı
Kayıt
22 Mart 2005
Mesaj
1.151
Tepki
2.733
Şehir
Fatih / İstanbul
Arkadaşlar, çok teşekkür ederim... Gerçekten görülmeğe değer yerler... Fırsat bulursanız, zaman bulursanız muhakkak gidin, görün...

Süleyman Şatır
 

magirus

Üye
Kayıt
16 Haziran 2005
Mesaj
51
Tepki
5
Şehir
Maltepe - İST
Süleyman bey, bende sanki sizinle beraber o muhteşem yerleri gezmiş gibi mutlu oldum, içimi yaşama sevinci kapladı tekrar teşekürler... 3 günlük yazınızı bir çırpıda okuyup bitirdim ellerinie sağlık
 

Necati Bilgen

Daimi Üye
Kayıt
28 Temmuz 2005
Mesaj
337
Tepki
793
Şehir
Bakırköy, İstanbul
Bu gün 12.4.2011 şu an saatgece yarısı.3.40 yarım saat evvel rahmetli Süleymanı rüyamda görerek uyandım. bir dahada uyuyamadım kalkıp bilgisayarın başına geçip onu görmeyi istedim.fakat resimlerin kaldırıldığını gördüm.Forumun bir evvelki sayfasında Serkan ile İnebolu turunda resimleri görmek beni eskilere götürdü.
Değerli arkadaşım SÜLEYMANI bisikletimi ve dostlarımı çok ama çok özledim. Son üç aydır baş ağrısı denge kaybı iştahsızlık tekrar başladı. Sülaymancığım ameliyatlarımın sırasında beni sık sık arardın,seni hep görmek isterdim hemen gelirdin. Şimdi ise sevgili sayın Hakkı Terzibaşı ve Antalyadan Mustafa bey arıyor o kadar.
Çektiğim ağrılar ve bisiklete binememek sebebiye sana gelmeyi çok arzu ediyorum ama vade dolmuyor.
Seninle ve diğer arkadaşlarla yaptığımız turları özlüyorum. Acaba tamammı sevgime bisikletime binemiyecekmiyim.Şu yarım kalan Orta Anadolu turu Erzincan Ağrı Gürbulak etabını yapabilme olabilecekmi.
Sana tekrar allahtan rahmet kabir rahatlığı diliyorum.Canım benim..
 
  • Beğen
Tepkiler: five

cemil can

Üye
Kayıt
26 Mayıs 2010
Mesaj
15
Tepki
16
Şehir
istanbul bostancı
geçmiş olsun dileklerimi iletir,allahtan acil şifalar diler, yarım kalan turunuzu tamamlamayı ve nice turlar ile yolda olmanızı diliyorum.

Cemil CAN
 
  • Beğen
Tepkiler: Necati Bilgen

BF Okuru

Forum Bağımlısı
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
164.844
Tepki
789
Necati abi, sizin yaşınız benim babamdan da fazla, ancak tanışmamış olmamıza karşın paylaştıklarınızdan hareketle, değil babam, kendi yaşıtlarımı cebimden çıkaracak delikanlı bir abim olarak görüyorum. İnşallah Allah tez şifa nasip eder, inşallah geçici bir rahatsızlığı konuşuyor oluruz ve tanışıp birlikte pedallarız. Bana bisikleti sevdiren, ilk sırada sizin Süleyman abi ile yaptığınız İstanbul Uçmakdere Gelibolu turunuz. Allah ona rahmet etsin ve size de sağlıklı, delidolu yaşanası günler, turlar nasip etsin.

Murat Semiz