mariokaldato
En yeniden bir önce kayit olan adam
- Kayıt
- 1 Ağustos 2015
- Mesaj
- 10.978
- Tepki
- 34.471
- Şehir
- Bursa
- İsim
- Raşit Cumhur Çakın
- Başlangıç
- 1980—81
- Bisiklet
- Merida
- Bisiklet türü
- Şehir - Tur
'Evren maddelerden oluşuyorsa bende Kenan Evren'im "
Spd Gonzales
Yazıma başlarken böyle artistlik sözler yazmak pek adetim olmasa da napalım; Reytink için gerekli böyle şeyler ehehe.
Hayatta hep birşeylerin italyan circus tadında renkli ve heyecan dolu yaşanmasını kim istemez? Şahsen ben isterim.
Hayatta ilişkilerin Munir Özkullu, Kemal Sunallı, Adile Naşitli filmlerdeki gibi sıcacık ve samimi yürümesini kim istemez?
Ben isterim.
Aranizda ülker çukulatalı gofret sevmeyen var mı?
( kusura kalma bilader reklam aldık donanım parası be abi keh.keh )
Aranızda bir zaman makinasına atlayıp çocukluğuna, yada gençliğine dönmek istemeyen çıkar mı?
( bak bak denyoya sen hele ; ben zaten gencim diyor hergele, iyi o zaman makinaya bin seni insanların toz şeker, yağ, çay , un gbi ana maddeleri almak aşkına 500 metrelik kuyruklara girdiği yıllara yolluyayımda gör bakalım o zaman hayat bugunki gibi Aliekspresste çalışan çinli satıcıya atar yapmak gibi kolaymıymış , seni sımarık karbon beyinli seni )
Neyse;
80 li yıllarda biz doğanın 4 elementten oluştuğunu biliyorduk ama bunları un , şeker , yağ ve çay sanıyorduk. O kadar derine girmeden sadece şunu diyebilirim ; Zor yıllardı.
Gerçekten zor yıllardı diyorum olm boru değil mahallede 1 yada iki televizyon vardı. Olanlarında evleri Ali Samiyen stadı gibiydi . Hayal et ; 90 metrekare evde 40 kişi dallas dizisi izliyor ve hiç kavga., kıskançlık yok. Problem yok. Komşuluk diyorlar bu kavrama, sen anlamazssın.
Şimdi insanlar dublex evlerde birbirlerini bulamiyorlar, feysten konum atarak bulusuyorlar. Ama aile yok, akraba yok, komşu yok. Sadece soğuk kariyer planlamalari ve tadsız tatiller var.
Çok sert geçişler yaptık harbiden la
Beyin meyin kalmadı a.q .
Düşünsene Barış Mançoların, Cem Karacaların olduğu bir dönemden hakan pekerlerin, oradanda Ajdarlarin , tihorlu Ismaillerin olduğu bir döneme ışınlanmak nasıl bir duygudur?
Hesap et iste bizim kuşağın yaşadığı buhranları. . .
Şarkının sözlerine dikkat !!!
"Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür dersen /
kaz gelen yerden tavuğu esirgemezssen
Bu kafayla bir baltaya sap olamazssin amma /
Gün gelir sapın ucuna olursun kazma!!!
Heytt bee Barış abi vallahi özledim seni..... Allah nur icinde yatirsin
O yuzden yazımın başında sizi zaman makinasına bindirmeyi teklif ettim.
Ama sistem bizi içinde yağlı kaziklarin olduğu bir zaman makinasina oturttu malesef.
Mutluluklarla dolu bir çağdan gri, lezzetsiz, soğuk ve yapmacık "MUTSUZ" bir çağa ışınlandık...
Acaip bi çelişki var lan fark ettiniz mi? Zor yıllar diyorum şeker yağ kuyruğu diyorum, fakirlik yokluk diyorum ama bide üstüne mutluluğu ekliyorum fark ettin mi ? Ehehe aferim zeki cocuksun
Bu yazımda kendi materyalizm imi anlatacağım, maddelere anlam yüklemek üzerine konuşacağım.
Seni titanyum bir mtb ye bindirecek , sen daha " noluyo lan" diyemeden ilkokulun hademesindeki hizmet bisikletine ışınlayacağım. Belki beni anlarsın o zaman.
Farkındaysan önce " titanyum mtb" dedim. Yani senin anlayacağın dilden konuşmam gerekti ;
Mutluluk titanyum bi mtb gibi yumuşacık ,lezzetli ; ve o tadı bu yaşadığın çagda bulman imkansız benden demesi.
Yaşlı bunak muhabeti yapmıyorum ben sana cok onemli bir seyden bahsediyorum lan mutluluk diyorum sen hala sahibinden komda jant teli peşindesin bak şisss hareket çekme
Serefsizim uçarım burdan sana akilli ol keh keh
Maddeciik esasen eşyalara ve makinalara yüklediğin anlamda gizli. Ben o konuda cok marjinal sayılmasada biraz yobaz biriyim.
Bunu açıklamak adına kücük bi anımı anlatayım. Eskiden fabrikada çalışırken molada bi elemandan icab etti çakmak aldım ( malum sebebten) sonra o elemanla bi kaç gün görüşemedik. Çıkageldi birden; hüzünlü, heyecanlı ve bitkindi... "Abi çakmağımı kaybetmedin inşallah abi çok önemli, n'olur kaybetmedim de bana abi " dedi..
Icimden " _ Amma kıymetli malı varmış la adama bak " dedim kızdım biraz... " _Bu ne heyecan olm yemedik çakmağını meraklanma bende o vereyim' "
Deyince derin bir oh çekti rahatladı eleman...
"__ Abi sana çakmağı verdiğim sabah babamdan almıştım o çakmağı, ve o gün babamı kaybettim. Ondan bana kalan son emanet o oldu abi ondan yani yoksa ayıbsın bi çakmağın lafi olmaz " Deyince yıkıldım kendime sövdüm....
Evet plastikten bir çakmak, degersiz. 1 lira lan... Ama bana göre....
Iste maddeleri degerli kılan sey fiyatları değil, yaşanmışlıklarıdır dostum.
Senin ortamda bahsederken dolar bazında zikrettiğin bisikletin o yuzden benim icin hc bir anlamı yok.
Sadece bisiklet meselesi değil her eşyada , her makinada bu var artık.
Inan bana dostum ortaokulda iken kendim börekçide çalışarak aldığım metalik yeşil 3 vitesli cobra ( beldesan yada bisan emin degilim)
Bisikletimi şu an keşke bulabilsem ve tekrar onunla yollara düşebilsem inanilmaz bisey olurdu.
Çunku zaman o kadar güçlü bir katil ki herseyi yok ediyor. Yaradanın kudretinden sual olmaz ayrı mesele.
Ama yaşanmışlıkları diri tutabilen iki şey varsada bunların biri şarkılardır, diğeride degisik atomların apgereytinden oluşmuş esyalar ve makinalardir.
(Bu arada alakasız bi filmde inanilmaz güzel bi replik gördüm. Kolpaçno 3 de mafya babasi işkence ettiği adama hitaben "_ kötü insanların şarkıları olmaz, eğer sen iyi bi adam olsaydın hep beraber sabaha kadar senin şarkını söylerdik' diyordu . Tüylerim ürperdi harbiden lafa saygı duydum )
O yüzden flaşdiskte yok olmaya mahkum selfilerin hic bir degeri yok benim gözümde...
Oğlumun bazı bebeklik eşyalarını ve oyuncaklarını saklarım hep. Oglan braz palazlanınca sordu "_ napcan bunlari baba ne işe yarayacak bunlar?" "
Dedim ki " _ oğlum şu an anlayamazssın bunu, hatıra ne demek ancak sen büyüdüğünde bunları eline aldığında, dokunduğunda anlayacaksin!!!!"
Aradan zaman geçti biz boşandık, oğlumdan ayrı bi hayat yaşamak zorunda kaldım.
O sakladıklarıma dokundukça eşyaların ruhuna dokunabiliyorum.
Ama onlar demirden, plastikten bilmem ne...
Olsun hayatımdaki mutlu dönemlerimin tek şahitleri onlar...
Sizde eşyalara böyle yaklasın lutfen.
Bisikletinize karbon gidon eklemenin çok fazla bi önemi yok inanin bana.
Yaşamın keyif veren ruzgarlarına dokunmaya çalışın.
Maddelere zamanı ve anılarıda katıp apgereytinizi öyle tamamlayın
Inanin bana farklı hissedeceksiniz.
Saygı ve sevgi elementleri sizin hücrelerinize zerk olsun
Not : Bu yazımın minvalinde küçuk bi hikaye yazmıştım onunda linkini veriyorum göz atmak isterseniz eger
Bknz (link)
Spd Gonzales
Yazıma başlarken böyle artistlik sözler yazmak pek adetim olmasa da napalım; Reytink için gerekli böyle şeyler ehehe.
Hayatta hep birşeylerin italyan circus tadında renkli ve heyecan dolu yaşanmasını kim istemez? Şahsen ben isterim.
Hayatta ilişkilerin Munir Özkullu, Kemal Sunallı, Adile Naşitli filmlerdeki gibi sıcacık ve samimi yürümesini kim istemez?
Ben isterim.
Aranizda ülker çukulatalı gofret sevmeyen var mı?
( kusura kalma bilader reklam aldık donanım parası be abi keh.keh )
Aranızda bir zaman makinasına atlayıp çocukluğuna, yada gençliğine dönmek istemeyen çıkar mı?
( bak bak denyoya sen hele ; ben zaten gencim diyor hergele, iyi o zaman makinaya bin seni insanların toz şeker, yağ, çay , un gbi ana maddeleri almak aşkına 500 metrelik kuyruklara girdiği yıllara yolluyayımda gör bakalım o zaman hayat bugunki gibi Aliekspresste çalışan çinli satıcıya atar yapmak gibi kolaymıymış , seni sımarık karbon beyinli seni )
Neyse;
80 li yıllarda biz doğanın 4 elementten oluştuğunu biliyorduk ama bunları un , şeker , yağ ve çay sanıyorduk. O kadar derine girmeden sadece şunu diyebilirim ; Zor yıllardı.
Gerçekten zor yıllardı diyorum olm boru değil mahallede 1 yada iki televizyon vardı. Olanlarında evleri Ali Samiyen stadı gibiydi . Hayal et ; 90 metrekare evde 40 kişi dallas dizisi izliyor ve hiç kavga., kıskançlık yok. Problem yok. Komşuluk diyorlar bu kavrama, sen anlamazssın.
Şimdi insanlar dublex evlerde birbirlerini bulamiyorlar, feysten konum atarak bulusuyorlar. Ama aile yok, akraba yok, komşu yok. Sadece soğuk kariyer planlamalari ve tadsız tatiller var.
Çok sert geçişler yaptık harbiden la
Beyin meyin kalmadı a.q .
Düşünsene Barış Mançoların, Cem Karacaların olduğu bir dönemden hakan pekerlerin, oradanda Ajdarlarin , tihorlu Ismaillerin olduğu bir döneme ışınlanmak nasıl bir duygudur?
Hesap et iste bizim kuşağın yaşadığı buhranları. . .
Şarkının sözlerine dikkat !!!
"Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür dersen /
kaz gelen yerden tavuğu esirgemezssen
Bu kafayla bir baltaya sap olamazssin amma /
Gün gelir sapın ucuna olursun kazma!!!
Heytt bee Barış abi vallahi özledim seni..... Allah nur icinde yatirsin
O yuzden yazımın başında sizi zaman makinasına bindirmeyi teklif ettim.
Ama sistem bizi içinde yağlı kaziklarin olduğu bir zaman makinasina oturttu malesef.
Mutluluklarla dolu bir çağdan gri, lezzetsiz, soğuk ve yapmacık "MUTSUZ" bir çağa ışınlandık...
Acaip bi çelişki var lan fark ettiniz mi? Zor yıllar diyorum şeker yağ kuyruğu diyorum, fakirlik yokluk diyorum ama bide üstüne mutluluğu ekliyorum fark ettin mi ? Ehehe aferim zeki cocuksun
Bu yazımda kendi materyalizm imi anlatacağım, maddelere anlam yüklemek üzerine konuşacağım.
Seni titanyum bir mtb ye bindirecek , sen daha " noluyo lan" diyemeden ilkokulun hademesindeki hizmet bisikletine ışınlayacağım. Belki beni anlarsın o zaman.
Farkındaysan önce " titanyum mtb" dedim. Yani senin anlayacağın dilden konuşmam gerekti ;
Mutluluk titanyum bi mtb gibi yumuşacık ,lezzetli ; ve o tadı bu yaşadığın çagda bulman imkansız benden demesi.
Yaşlı bunak muhabeti yapmıyorum ben sana cok onemli bir seyden bahsediyorum lan mutluluk diyorum sen hala sahibinden komda jant teli peşindesin bak şisss hareket çekme
Serefsizim uçarım burdan sana akilli ol keh keh
Maddeciik esasen eşyalara ve makinalara yüklediğin anlamda gizli. Ben o konuda cok marjinal sayılmasada biraz yobaz biriyim.
Bunu açıklamak adına kücük bi anımı anlatayım. Eskiden fabrikada çalışırken molada bi elemandan icab etti çakmak aldım ( malum sebebten) sonra o elemanla bi kaç gün görüşemedik. Çıkageldi birden; hüzünlü, heyecanlı ve bitkindi... "Abi çakmağımı kaybetmedin inşallah abi çok önemli, n'olur kaybetmedim de bana abi " dedi..
Icimden " _ Amma kıymetli malı varmış la adama bak " dedim kızdım biraz... " _Bu ne heyecan olm yemedik çakmağını meraklanma bende o vereyim' "
Deyince derin bir oh çekti rahatladı eleman...
"__ Abi sana çakmağı verdiğim sabah babamdan almıştım o çakmağı, ve o gün babamı kaybettim. Ondan bana kalan son emanet o oldu abi ondan yani yoksa ayıbsın bi çakmağın lafi olmaz " Deyince yıkıldım kendime sövdüm....
Evet plastikten bir çakmak, degersiz. 1 lira lan... Ama bana göre....
Iste maddeleri degerli kılan sey fiyatları değil, yaşanmışlıklarıdır dostum.
Senin ortamda bahsederken dolar bazında zikrettiğin bisikletin o yuzden benim icin hc bir anlamı yok.
Sadece bisiklet meselesi değil her eşyada , her makinada bu var artık.
Inan bana dostum ortaokulda iken kendim börekçide çalışarak aldığım metalik yeşil 3 vitesli cobra ( beldesan yada bisan emin degilim)
Bisikletimi şu an keşke bulabilsem ve tekrar onunla yollara düşebilsem inanilmaz bisey olurdu.
Çunku zaman o kadar güçlü bir katil ki herseyi yok ediyor. Yaradanın kudretinden sual olmaz ayrı mesele.
Ama yaşanmışlıkları diri tutabilen iki şey varsada bunların biri şarkılardır, diğeride degisik atomların apgereytinden oluşmuş esyalar ve makinalardir.
(Bu arada alakasız bi filmde inanilmaz güzel bi replik gördüm. Kolpaçno 3 de mafya babasi işkence ettiği adama hitaben "_ kötü insanların şarkıları olmaz, eğer sen iyi bi adam olsaydın hep beraber sabaha kadar senin şarkını söylerdik' diyordu . Tüylerim ürperdi harbiden lafa saygı duydum )
O yüzden flaşdiskte yok olmaya mahkum selfilerin hic bir degeri yok benim gözümde...
Oğlumun bazı bebeklik eşyalarını ve oyuncaklarını saklarım hep. Oglan braz palazlanınca sordu "_ napcan bunlari baba ne işe yarayacak bunlar?" "
Dedim ki " _ oğlum şu an anlayamazssın bunu, hatıra ne demek ancak sen büyüdüğünde bunları eline aldığında, dokunduğunda anlayacaksin!!!!"
Aradan zaman geçti biz boşandık, oğlumdan ayrı bi hayat yaşamak zorunda kaldım.
O sakladıklarıma dokundukça eşyaların ruhuna dokunabiliyorum.
Ama onlar demirden, plastikten bilmem ne...
Olsun hayatımdaki mutlu dönemlerimin tek şahitleri onlar...
Sizde eşyalara böyle yaklasın lutfen.
Bisikletinize karbon gidon eklemenin çok fazla bi önemi yok inanin bana.
Yaşamın keyif veren ruzgarlarına dokunmaya çalışın.
Maddelere zamanı ve anılarıda katıp apgereytinizi öyle tamamlayın
Inanin bana farklı hissedeceksiniz.
Saygı ve sevgi elementleri sizin hücrelerinize zerk olsun
Not : Bu yazımın minvalinde küçuk bi hikaye yazmıştım onunda linkini veriyorum göz atmak isterseniz eger
Bknz (link)