KaragolAbdullah
Üye
- Kayıt
- 22 Haziran 2016
- Mesaj
- 78
- Tepki
- 516
- Şehir
- İstanbul
- Bisiklet
- Trek
22 Temmuz 2017 - İstanbul'un Köyleri
Rota: Kartal-Samandıra-Paşaköy-Ömerli-Kömürlük-Kervansaray-Oruçoğlu-Bıçkıdere-Ulupelit-Yeşilvadi-Sofular-Kızılca-Ahmetli-Karamandere-Saklıgöl-Tekeköy-Yazımanayır-Çengilli-Değirmençayırı-Kargalı-Yağcılar-Denizli-Cumaköy-Kadıllı-Göçbeyli-Kurtköy-Aydos-Kartal
Mesafe: 175 km
Hava durumu: en az 30 C, en çok 35 C ve bol güneşli
Bisikletler
Trek 720 disc
KTM Revalator 3300
Tekeköyde karşılaştığımız arkadaş KTM Revelator 5000
Ekipmanlar
Yama Seti
Pompa
Bisiklet bilgisayarı
Ön ve arka aydınlatma
Powerbank ve şarj kablosu
Köy yollarını kullanacağımızdan dolayı turumuza İstanbul' un Köyleri adını verdim. Rotamızda daha önce hiç geçmediğim, adını bile haritadan ilk defa gördüğüm köylerden geçecektik. Belki 15-20 sene evvel Şile sahillerinde yüzmek için bazı yollardan geçmiş de olabilirim, açıkçası hatırlamıyorum.
Cumartesi sabah saat 7'de turumuza başladık. Önce Kartal-Samandıra Tem otoyolu bağlantı yolundan ilerleyerek gişelere varmadan Samandıra sapağından içeri girdik. Sultanbeyli ve Samandıra kavşağına kadar indikten sonra sağ tarafta kalan yakıt istasyonundan sularımızı aldık ve atıştırmalık ihtiyaçlarımızı giderdik. Samandıraya doğru yola çıktık ve Samandıra kavşağından Yenidoğan'a doğru saptık. Oradan da 3. köprü gişelerine giden yola girdik. Buradaki yolun bazı bölümlerinde çalışma vardı, bizde kaldırımdan ilerledik. 3. köprü yolunun altından geçerek Paşaköy'e vardık. Amacımız mümkün olduğunca köy yollarının kullanmaktı. 20 km sonunda şehir dışına çıkmıştık. Yavaş yavaş tur daha keyifli hale gelmeye başlamıştı. Paşaköy' den çıkarken iki tane köpek yolun ortasına oturmuş havlayıp kovalamak için bizi bekliyordu. Bizde bisikletten inip yürüyerek geçelim dedik. Bir ıslık öttürüp gel oğlum gel dedikten sonra köpekler tırsıp kaçtı bizden. Ancak yandaki bahçede deli gibi koşuşturan ve biryerleden çıkıp bize saldırası olan bir kurt köpeği vardı. Köpeği daha fazla kızdırmadan sesimizi çıkarmadan bastık pedala ve hemen uzaklaştık. Ardından küçük bir yerleşim alanından daha geçip Alemdağ-Şile yoluna çıktık. Bu yol 3 şeritli ve 3 metre genişliğinde de emniyet şeridi var. Biz emniyet şeridinin kenarından yokuş tırmanırken bir hafriyat kamyonu yanımızdan silme geçti. Sonrasında yol aşağı indiği için plakasını alamadık. 3 şerit var ve kamyoncu 3 mt emniyet şeridine girip neredeyse bizi altına çekecekti. Böylelerine ne demeli ki sizde benden iyi biliyorsunuz. Bir an önce bu anayoldan kurtulup köy yollarına girmek istiyorduk. Bu yolda biraz daha ilerleyip Ömerli Köyüne vardık. Köyün içinden geçtikten sonra yolumuz gene Alemdağ-Şile yoluna çıktı. Kaç km bilmiyorum ama bir süre bu yoldan devam ettik. Sonrasında yol yapım çalışması olan bir yere geldik nihayet orayıda geçip Kömürlük Köyü sapağından köy yollarına doğru giriş yaptık.
Önce Kömürlük köyü ve ardından Kervansaray Köyü'ne vardık. Burada çay ocağında mola verdik. Çaylarımızı içip biraz soluklandıktan sonra yolumuza devam ettik. Bıçkıdere ve Oruçoğlu Köylerini geçip Ulupelit Köyü'ne vardık. Buradan çıkarken arka lastiğim patladı. Bir tel parçası girmişti. Patlak yeri bulmak zor olmadı. Lastiği tamir ettikten sonra yolun kenarında simsiyah böğürtlenleri görünce dayanamadık ve kendimize güzel bir ziyafet çektik. Sonrasında Yeşilvadi bizimdir bizim kalacak diyerek oraya doğru akın ettik. Tabi köylüler bizi bağrına bastılar verin parasını alın sizin olsun dediler. Bu yollarda hiç bisikletçi göremedik buralara gelinmez mi diye edinirken iki kişiyi antrenman yaparken gördük. Yanımızdan geçen kişinin üstünde A.. bisiklet takımının forması vardı. Bön bön baktı ne selam var, ne kolay gelsin nede iyi sürüşler demeden gitti. Arkadan gelen kişi selam verdi selamlaştık. Bir bisikletçi diğerine neden selam vermez. Kendini çok mu üstün görür bu kişilikler anlamıyorum. Bisikletçi dediğin biraz mütevazi olmalı ve insanlarla iletişimi de iyi olmalı. Biz ise geçtiğimiz her köyde yada yol kenarında bir şey satan kişilere hep selamımızı verdik. Neyse onlar yavaşladılar ve biz onları geçerken selamımızı verdik kolay gelsin diye. İlerden sağa doğru dönen yoldan anayola doğru çıkan yokuşu tırmanmaya başladık. Orayı da geçip Sofular Köyü'ne kadar güzel bir iniş yaptık. Burada 40 dk kadar hafif atıştırma ve dinlenme molası verdik. Çok eskilerden buralara otobüslerle turlar düzenlerlerdi, yüzmeye gelirdik. Hey gidi günler hey. Sahile bir uğrayalım deyip biraz ilerledik. Sonra vazgeçip geri dönüp Ahmetli'ye doğru devam ettik. Sofular'dan çıktıktan sonra anayola vardık. Fakat karşı tarafa geçmemiz gerekiyordu ama kavşak yukarıda kalmıştı. Yolun boş bir anında bisikletleri elimize alarak yolun diğer tarafına geçtik. Cumartesi günü olduğundan araç trafiği pek yoktu. Hatta Sofular'da dinlendiğimiz yerin sahibine buralara rağbet azaldı galiba deyince, siz burayı yarın görün adım atamazsınız demişti. Biz de tur için özellikle Cumartesi gününü seçtiğimizi söylemiştik.
Biraz anayoldan ilerledikten sonra Ahmetli yazan tabelanın oradan sağa saptık. Önce Kızılca Köyü'ne oradan da Ahmetli'ye vardık. Ahmetli'den sonra Karamandere Köyü'nün içinden geçerek Saklıgöl'e ulaştık. Burada biraz kalabalık vardı. Arap mülteciler burayı da keşfetmişlerdi. Oldukça kalabalıktı. Gölün civarında biraz gezindikten sonra geldiğimiz yoldan geri dönerek Tekeköy'e doğru yola koyulduk. Biraz düz yolda ilerledikten sonra tırmanış başladı. Önce İmrenköy sonra Ovacık köylerini geçtik. Tekeköy'e giden yolda çalışma vardı. Turuncu renkli toprak su ile birleşince güzel bir çamur oluşmuştu. Mecburen buradan sürüş yaptık. Sonrasında İtfaiye'nin oradan çıkıp Tekeköy'e vardık. Burada mola veren bir bisikletçi ile karşılaştık. O da tek başına Kurtköy'den gelmiş. Geldiği yoldan da geri dönecekmiş. Dönüşü beraber yapabiliriz diye konuştuk. Biraz rota üzerine konuşunca bizim rotanın bir kısmının stabilize olduğundan bahsetti. Sonra rotamızın üzerinde değişiklik yaptık. Yoksa rotamızın uzunluğu 156 km idi. Bu değişiklikten sonra kaç km uzatacaktık belli değildi ama 20-30 arası bir tahminimiz vardı. Karnımızı doyurduk, çaylarımızı da içtik yolumuz da uzadı ve artık yola çıkma vakti geldi. Yazımanayır'a doğru keyifli bir iniş yaptık. Tekeköy'de tanıştığımız Mehmet köylülerin sattığı yerli tohumlardan üretilen köy hıyarı ısmarladı. Hemen yemeyip sonraki saatlere saklamak üzere cebimize attık. Buradaki yollar o kadar keyifliydi ki araba trafiği yok denecek kadar azdı. Yollarda küçük çukur bile yoktu.
Uzun bir yolculuğun ardından Çengilli Köyü'ne vardık. Su ve atıştırmalık ihtiyacımızı giderip devam ettik. Sırasıyla Değirmençayırı, Kargalı ve Yağcılar'ı geçtik. Mollafenari yoluna girdikten sonra araç trafiği oldukça yoğunlaştı. Yol dar olduğu için araçlar yanımızdan silme geçiyordu. Sağolsun kamyoncu biri bizi sıkıştırmamak için arkamızda kaldı ve yol boş olduğunda bizi geçti. Böyle iyi kamyoncularda var. Bu yolu bir an önce geçip Cumaköy sapağından girecektik, o yol daha sakin bir yoldu. Mahmut önden giderken sapağı kaçırdı. Mehmet ile ben sapakta bekledik. Telefon açıp geri gelmesini söyledik. 1-2 dk sonra geldi ve Cumaköy'e doğru saptık. Buradaki yol bir hayli bozuktu. Yarıklardan geçerken çat diye bir ses geldi. Ben ne olduğunu anlamadım birde arkaya baktım ki Mehmet'in arka lastik patlamış. Yedek iç lastiği olduğundan tamir işlemi yapmadan değiştirip devam ettik. Önce Kadıllı sonra Göçbeyli Köylerini geçerek İstanbul F1 Parkın arka tarafından inişe geçtik. Buradaki köpeklerden bir tanesi Mehmet'e saldırmış ve kilitli pedal açılmayınca Mehmet yere düşmüş. Sol eli biraz zedelendi başka bir sıkıntı olmadı. Köpek ise halâ öfkesini alamayıp havlıyordu. Mehmet'in anlattığına göre oradan geçerken köpek üstüne atlamaya çalışmış. Baya büyük bir köpekti.
İstanbul Park yolunda bir yakıt istasyonunda mola verdik ve sularımızı tazeledik. Hava kararmaya başladığından ön ve arka aydınlatmaları taktık. Kurtköy Viaportun oraya kadar geldik. Burada Mehmet ile vedalaştık, o Kurtköy'e doğru döndü. Bizde Aydos ormanına doğru devam ettik. Orman yolunu kullanıp Kartal'a doğru aşağı iniş yapıp turumuzu tamamladık.
Bol yokuşlu ve bol inişli bi tur oldu. Çok küçük bir bölüm haricinde yollar çok iyiydi. Yol bisikletçileri için harika antrenman sahası diyebilirim. Rotanın % 80'i orman içinden ilerliyor. 4-5 km de bir başka bir köye varıyorsunuz. Gidip görülmeye değer. Herkese tavsiye ederim.
@Admin konuyu yurtiçi turlar bölümüne almanızı rica ederim.
@Admin , @Serkan Mıstınoğlu , @Sadettin Z. konuyu genel görünüme açmanızı rica ederim
Rota: Kartal-Samandıra-Paşaköy-Ömerli-Kömürlük-Kervansaray-Oruçoğlu-Bıçkıdere-Ulupelit-Yeşilvadi-Sofular-Kızılca-Ahmetli-Karamandere-Saklıgöl-Tekeköy-Yazımanayır-Çengilli-Değirmençayırı-Kargalı-Yağcılar-Denizli-Cumaköy-Kadıllı-Göçbeyli-Kurtköy-Aydos-Kartal
Mesafe: 175 km
Hava durumu: en az 30 C, en çok 35 C ve bol güneşli
Bisikletler
Trek 720 disc
KTM Revalator 3300
Tekeköyde karşılaştığımız arkadaş KTM Revelator 5000
Ekipmanlar
Yama Seti
Pompa
Bisiklet bilgisayarı
Ön ve arka aydınlatma
Powerbank ve şarj kablosu
Köy yollarını kullanacağımızdan dolayı turumuza İstanbul' un Köyleri adını verdim. Rotamızda daha önce hiç geçmediğim, adını bile haritadan ilk defa gördüğüm köylerden geçecektik. Belki 15-20 sene evvel Şile sahillerinde yüzmek için bazı yollardan geçmiş de olabilirim, açıkçası hatırlamıyorum.
Cumartesi sabah saat 7'de turumuza başladık. Önce Kartal-Samandıra Tem otoyolu bağlantı yolundan ilerleyerek gişelere varmadan Samandıra sapağından içeri girdik. Sultanbeyli ve Samandıra kavşağına kadar indikten sonra sağ tarafta kalan yakıt istasyonundan sularımızı aldık ve atıştırmalık ihtiyaçlarımızı giderdik. Samandıraya doğru yola çıktık ve Samandıra kavşağından Yenidoğan'a doğru saptık. Oradan da 3. köprü gişelerine giden yola girdik. Buradaki yolun bazı bölümlerinde çalışma vardı, bizde kaldırımdan ilerledik. 3. köprü yolunun altından geçerek Paşaköy'e vardık. Amacımız mümkün olduğunca köy yollarının kullanmaktı. 20 km sonunda şehir dışına çıkmıştık. Yavaş yavaş tur daha keyifli hale gelmeye başlamıştı. Paşaköy' den çıkarken iki tane köpek yolun ortasına oturmuş havlayıp kovalamak için bizi bekliyordu. Bizde bisikletten inip yürüyerek geçelim dedik. Bir ıslık öttürüp gel oğlum gel dedikten sonra köpekler tırsıp kaçtı bizden. Ancak yandaki bahçede deli gibi koşuşturan ve biryerleden çıkıp bize saldırası olan bir kurt köpeği vardı. Köpeği daha fazla kızdırmadan sesimizi çıkarmadan bastık pedala ve hemen uzaklaştık. Ardından küçük bir yerleşim alanından daha geçip Alemdağ-Şile yoluna çıktık. Bu yol 3 şeritli ve 3 metre genişliğinde de emniyet şeridi var. Biz emniyet şeridinin kenarından yokuş tırmanırken bir hafriyat kamyonu yanımızdan silme geçti. Sonrasında yol aşağı indiği için plakasını alamadık. 3 şerit var ve kamyoncu 3 mt emniyet şeridine girip neredeyse bizi altına çekecekti. Böylelerine ne demeli ki sizde benden iyi biliyorsunuz. Bir an önce bu anayoldan kurtulup köy yollarına girmek istiyorduk. Bu yolda biraz daha ilerleyip Ömerli Köyüne vardık. Köyün içinden geçtikten sonra yolumuz gene Alemdağ-Şile yoluna çıktı. Kaç km bilmiyorum ama bir süre bu yoldan devam ettik. Sonrasında yol yapım çalışması olan bir yere geldik nihayet orayıda geçip Kömürlük Köyü sapağından köy yollarına doğru giriş yaptık.
Önce Kömürlük köyü ve ardından Kervansaray Köyü'ne vardık. Burada çay ocağında mola verdik. Çaylarımızı içip biraz soluklandıktan sonra yolumuza devam ettik. Bıçkıdere ve Oruçoğlu Köylerini geçip Ulupelit Köyü'ne vardık. Buradan çıkarken arka lastiğim patladı. Bir tel parçası girmişti. Patlak yeri bulmak zor olmadı. Lastiği tamir ettikten sonra yolun kenarında simsiyah böğürtlenleri görünce dayanamadık ve kendimize güzel bir ziyafet çektik. Sonrasında Yeşilvadi bizimdir bizim kalacak diyerek oraya doğru akın ettik. Tabi köylüler bizi bağrına bastılar verin parasını alın sizin olsun dediler. Bu yollarda hiç bisikletçi göremedik buralara gelinmez mi diye edinirken iki kişiyi antrenman yaparken gördük. Yanımızdan geçen kişinin üstünde A.. bisiklet takımının forması vardı. Bön bön baktı ne selam var, ne kolay gelsin nede iyi sürüşler demeden gitti. Arkadan gelen kişi selam verdi selamlaştık. Bir bisikletçi diğerine neden selam vermez. Kendini çok mu üstün görür bu kişilikler anlamıyorum. Bisikletçi dediğin biraz mütevazi olmalı ve insanlarla iletişimi de iyi olmalı. Biz ise geçtiğimiz her köyde yada yol kenarında bir şey satan kişilere hep selamımızı verdik. Neyse onlar yavaşladılar ve biz onları geçerken selamımızı verdik kolay gelsin diye. İlerden sağa doğru dönen yoldan anayola doğru çıkan yokuşu tırmanmaya başladık. Orayı da geçip Sofular Köyü'ne kadar güzel bir iniş yaptık. Burada 40 dk kadar hafif atıştırma ve dinlenme molası verdik. Çok eskilerden buralara otobüslerle turlar düzenlerlerdi, yüzmeye gelirdik. Hey gidi günler hey. Sahile bir uğrayalım deyip biraz ilerledik. Sonra vazgeçip geri dönüp Ahmetli'ye doğru devam ettik. Sofular'dan çıktıktan sonra anayola vardık. Fakat karşı tarafa geçmemiz gerekiyordu ama kavşak yukarıda kalmıştı. Yolun boş bir anında bisikletleri elimize alarak yolun diğer tarafına geçtik. Cumartesi günü olduğundan araç trafiği pek yoktu. Hatta Sofular'da dinlendiğimiz yerin sahibine buralara rağbet azaldı galiba deyince, siz burayı yarın görün adım atamazsınız demişti. Biz de tur için özellikle Cumartesi gününü seçtiğimizi söylemiştik.
Biraz anayoldan ilerledikten sonra Ahmetli yazan tabelanın oradan sağa saptık. Önce Kızılca Köyü'ne oradan da Ahmetli'ye vardık. Ahmetli'den sonra Karamandere Köyü'nün içinden geçerek Saklıgöl'e ulaştık. Burada biraz kalabalık vardı. Arap mülteciler burayı da keşfetmişlerdi. Oldukça kalabalıktı. Gölün civarında biraz gezindikten sonra geldiğimiz yoldan geri dönerek Tekeköy'e doğru yola koyulduk. Biraz düz yolda ilerledikten sonra tırmanış başladı. Önce İmrenköy sonra Ovacık köylerini geçtik. Tekeköy'e giden yolda çalışma vardı. Turuncu renkli toprak su ile birleşince güzel bir çamur oluşmuştu. Mecburen buradan sürüş yaptık. Sonrasında İtfaiye'nin oradan çıkıp Tekeköy'e vardık. Burada mola veren bir bisikletçi ile karşılaştık. O da tek başına Kurtköy'den gelmiş. Geldiği yoldan da geri dönecekmiş. Dönüşü beraber yapabiliriz diye konuştuk. Biraz rota üzerine konuşunca bizim rotanın bir kısmının stabilize olduğundan bahsetti. Sonra rotamızın üzerinde değişiklik yaptık. Yoksa rotamızın uzunluğu 156 km idi. Bu değişiklikten sonra kaç km uzatacaktık belli değildi ama 20-30 arası bir tahminimiz vardı. Karnımızı doyurduk, çaylarımızı da içtik yolumuz da uzadı ve artık yola çıkma vakti geldi. Yazımanayır'a doğru keyifli bir iniş yaptık. Tekeköy'de tanıştığımız Mehmet köylülerin sattığı yerli tohumlardan üretilen köy hıyarı ısmarladı. Hemen yemeyip sonraki saatlere saklamak üzere cebimize attık. Buradaki yollar o kadar keyifliydi ki araba trafiği yok denecek kadar azdı. Yollarda küçük çukur bile yoktu.
Uzun bir yolculuğun ardından Çengilli Köyü'ne vardık. Su ve atıştırmalık ihtiyacımızı giderip devam ettik. Sırasıyla Değirmençayırı, Kargalı ve Yağcılar'ı geçtik. Mollafenari yoluna girdikten sonra araç trafiği oldukça yoğunlaştı. Yol dar olduğu için araçlar yanımızdan silme geçiyordu. Sağolsun kamyoncu biri bizi sıkıştırmamak için arkamızda kaldı ve yol boş olduğunda bizi geçti. Böyle iyi kamyoncularda var. Bu yolu bir an önce geçip Cumaköy sapağından girecektik, o yol daha sakin bir yoldu. Mahmut önden giderken sapağı kaçırdı. Mehmet ile ben sapakta bekledik. Telefon açıp geri gelmesini söyledik. 1-2 dk sonra geldi ve Cumaköy'e doğru saptık. Buradaki yol bir hayli bozuktu. Yarıklardan geçerken çat diye bir ses geldi. Ben ne olduğunu anlamadım birde arkaya baktım ki Mehmet'in arka lastik patlamış. Yedek iç lastiği olduğundan tamir işlemi yapmadan değiştirip devam ettik. Önce Kadıllı sonra Göçbeyli Köylerini geçerek İstanbul F1 Parkın arka tarafından inişe geçtik. Buradaki köpeklerden bir tanesi Mehmet'e saldırmış ve kilitli pedal açılmayınca Mehmet yere düşmüş. Sol eli biraz zedelendi başka bir sıkıntı olmadı. Köpek ise halâ öfkesini alamayıp havlıyordu. Mehmet'in anlattığına göre oradan geçerken köpek üstüne atlamaya çalışmış. Baya büyük bir köpekti.
İstanbul Park yolunda bir yakıt istasyonunda mola verdik ve sularımızı tazeledik. Hava kararmaya başladığından ön ve arka aydınlatmaları taktık. Kurtköy Viaportun oraya kadar geldik. Burada Mehmet ile vedalaştık, o Kurtköy'e doğru döndü. Bizde Aydos ormanına doğru devam ettik. Orman yolunu kullanıp Kartal'a doğru aşağı iniş yapıp turumuzu tamamladık.
Bol yokuşlu ve bol inişli bi tur oldu. Çok küçük bir bölüm haricinde yollar çok iyiydi. Yol bisikletçileri için harika antrenman sahası diyebilirim. Rotanın % 80'i orman içinden ilerliyor. 4-5 km de bir başka bir köye varıyorsunuz. Gidip görülmeye değer. Herkese tavsiye ederim.
@Admin konuyu yurtiçi turlar bölümüne almanızı rica ederim.
@Admin , @Serkan Mıstınoğlu , @Sadettin Z. konuyu genel görünüme açmanızı rica ederim