(II)Suriye Lübnan Bisiklet turu (14-11-2010)-(20-11-2010)

Hakan Kayisligil

Aktif Üye
Kayıt
8 Ekim 2004
Mesaj
180
Tepki
183
Şehir
Istanbul Kadıköy Ataşehir
Suriye'de İlk Gün;
Sonunda Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarına resmi olarak ayak bastılar,
zira pasaport cıkışı yapmadan biraz önce yanlışlıkla sınırı pedalşör Hakan bir sefer geçmiş ,
yetkilinin uyarısı ve itip kakması üzerine gümrüklü sahaya tekrar giriş yapmıştı.

(link)




İlk iş telefonlar kapsama alanındayken eş dostla son bayramlaşmaları yapmak üzere sınırdaki kaldırım taşına oturdular.

(link)




Bayramlaşma faslı Faruk'da biraz uzun sürdü zira 10 kardeşi ve abisi var :))) ,
bu arada Faruk kirvem bayram üstü bu kaçamağını annesine haca gidiyorum diye yutturmuş,
yalana bizi de ortak ederek kimi aile fertleri ile telefonda görüştürdü.
Pedalşör Hakan eşini ve kızını son kez aradı, onlarda anne kız hava limanı yolun da yurtdışına tatile gitmek üzere araçta köprü geçmektelerdi, Faruk'a laf söylüyen Hakan bu tur için kendi ailesini de bu şekilde razı edebilmişti.
Pedalşörlerin en rahatı bekar olan Atakan, bu tip üç kağıtlara ihtiyacı olmadığından kısa kısa telefon görüşmeleri yaparak işini bitirdi.
Son olarak Suriye tabelası önünde resim çekilerek Facebooklara yüklendi,

(link)



(link)




G.Koreli Hankonun da vize işlemlerini bitirmesi ile pedallar dönmeye başlandı.
Hanko ile Faruk hemen yakın kankaya bağlıyarak önden pedalladılar, Faruk ingilizce, Hanko Türkçe bilmediği halde şen kahkalar atarak rampalara sasarıyorlardı.

(link)



Çam ormanları içinden ine çıka, kıvrıla kıvrıla ilerleyen yol,
pet şişeler ,torbalar,eski gazeteler ,yiyecek artıkları ,inşaat molozları dekorunu da kenarlarında barındırıyordu.

(link)




Bir süre sonra yokuşlar kabak tadı vermeye başladı, ter burundan damlar şekilde ilerlerken Faruk'un sesi duyuldu ;
Lam olm Hakan hani bu yol inişti , yerim senin eğimleri hesapladığın siteyi
Pedalşör Hakan sırıtarak ;daha bunlar birşey değil sen bekaa vadisindeki rampaları gör Haylaz Faruk diye kahkahayı patlattı ve bunları dün akşamki otele say ..
Bir süre sonra Hanko epeyi geride kaldı ,gurup Hanko'yu beklemesine rağmen adamın diz ekleminde problem olması onu zorluyordu.
Geçen araçlar çılgınca korna çalıp el kol hareketleri ile sevgi gösterisinde bulunuyorlar, bu da zaman içersinde kabak tadı vermeye başladı.
Derken ilk mola karton kutu ve tenekeden yapılmış bir barakanın önünde verildi .
Üç pedalşör ve Hanko öğlen sıcağında 1-TL'ye soğuk bira bulmanın keyfi içersinde hararet giderdiler.
Bir de ortaya güney amerika malı ton balığı açıldı, arap ekmeği ile ,değmesin keyiflerine..(Toplamda 5-tl falan harcandı)

İnsan görünüşeleri hemen fark etmişti ,erkekler dar kot ve bedeni tam saran tişörtler , kadınlar yine daracık kot, dar gömlek, aşırı makyaj yapar oldular.
Hele kimi kızların suratları kırmızı boyaya batırılmış ,saçları fönlü, dudaklar kiraz..

Cesaretini toplayan bir kaç delikanlı bu bisikletlerle nasıl geldiklerine akıl erdiremiyor, arapça anlamadığımızı belirtmemize rağmen, makinalı gibi soru soruyorlar, cevap alamayınca, omuzdan koldan tutarak dürtüyorlardı..

Moladan sonra inişler başladı ,ama ne iniş.
Pedalşörler birbirlerine Aman olm tur başlamadan biter lütfen yavaş dese de Hanko hıyarı eşliğinde Kenan Sofuoğlu tarzında virajlar alınıyor, arada neşe çığlıkları atıyorlardı.

Pedalşör Hakan virajın birinde toprak zeminde çıkmış ,bisiklet çantaları ayrılmış şekilde şuursuzca gezen Hanko'yu buldu.
Olum ne iş kamp mı kuruyorsun falan cevap yok, lan niye çantaları söktün cevap yok, derken Atakan geliyor ;abi bu terezin dizi ve dirseği kanıyor diyince olay açıklığa kavuşuyor.
Meyersem terez o hızla virajı alamamış ,yoldan çıkmış toprak zeminde üç beş takla atmıştı.
Sorumsuz hıyarın kanayan yaralarına pansuman yaplıdı ama terliğinin teki bir süre bulunamadı :))))
Hanko'nun bagajları ve askıları tamir edildi, gidonu düzeltildi ve tekrar yola düşüldü..

Pedalşörle ve Hanko artık Laskiye ovasına inmiş ,rüzgarıda arkalarına olarak 30-35'le pedal çeviriyor şehre yaklaşıyorlardı.
Araba kornaları ,evina davet edenler, el sallayanlar artık doğal bir hal almıştı.

Şehrin ilk meydanında duruldu ,Pedalşörler nereye gideceğiz olm falan derken

(link)



(link)




Hanko beni takip edin işareti yaparak gurubu peşine taktı.
İst Mahmutpaşa, Sirkeci benzeri semplerinde ,halkın hayret ve ilgi ile izlediği biri çekik gözlü dört pedal müptelası ip gibi ilerliyorlardı.
Sonunda Hanko aradığı hosteli buldu, İngilizcesi iyi olan Atakan ve Hanko hostele girerek durmu kolaçan ettiler;
Şayet odada yatakta yatarsa 400 suri/pedalşör(12-tl), çatıda damda uykutulumunda yatarsa 200 sury/pedalşör(6-tl)
Olm bu hanko ipresi yüzünden biz niye sürünüyoruz deseler de ,Hanko çatıya, pedalşörler odaya yerleşmiştiler bile.

(link)




Birer duş alınarak (kolera ve tifo aşısı olmadan o bonyoyu tavsi edemem!) taytlar ve formalar yıkanarak odaya gerilen ipe asıldı.

(link)




Akşam olmuş şehri alt üst etmenin zamanı gelmişti.
Hanko ve pedalşörler Laskiye'nin kirli karanlık sokaklarında gecenin derinliklerine doğru ilerlediler.
Türkler'de adettir, Hanko hıyarını nufusa gecirdiklerinden ,
önce ona soruldu ;
nerede yiyelim ,el cevap :Cheap
Ne yersin, el cevap:Cheap
Bakıldıki Hanko alçak sürünmede ,gel lam olmazsa biz ısmarlarız diyerek yöresel yemek yapan bir yerler arandı.
Sonunda seyyar satıcıların yerlere tezgah açtığı mahmutpaşa tarzı bir lokantanın sandalyelerine yerleşildi.

(link)




Pedalşörler yöresel dürüm kebap, Hanko tavuk tercih ederek günün enerjisini tamamladılar.
Pedalşör Hakan'ın gözüne bir şey ilişti ,garson diğer masadaki artık ekmekleri getirip onların masasındaki ekmekliğe, yarım bardak kalmış suları da sürahilerine tek tek boşaltıyordu.. Böö ki ne Bööö
(Üç pedalşöt + Hanko toplamda 15-tl hesap ödedi)

(link)





Yemek faslı sonrası sosyetik arap kızlarının takıldığı başka bir sempteki bizim bağdat caddesi divan kafe benzeri ,oldukça lüks bir mekana kurulan pedalşörler burada da pacoz kalmanın ezikliğini yaşadılar.

(link)



(link)




Kapıda ferrrari ve mahtumları araçlar, son derce bakımlı sarışın dekolte arap hatunlar,tarkan çakması gençler, herkezin önünde bir nargile ,hele o arap hatunların nargile üflerken Pedalşörlere çapkınca bakış atması bizimkileri iyice mayıştırmıştı..
(gece sonu bilmem ne kadar bira nargile, kahve falan 16-tl hesap ödendi)

(link)





Gece ilerliyor sabaha dönüyordu ,birazda uyuyalım niyeti ile hostele intikal edildi, ama evdeki hesap çarşıya uymadı.
Hostelin çatısı birleşmiş milletler misali her ülkeden kızlı erkekli gençlerle dolmuş kafalar çekiliyordu.

(link)




Pedalşörler mantıklı olanı yaptı ve içkileride alarak İngiliz İrlandalı Arap Avusturalyalı gençlerin arasına daldı :)))
Bu tipler bir hırka, bir lokma ekmek misali dünyayı gezen modern celebileri.
Aralarından biri (Cem) Türk çıktı ,Cem'de mevzu bitmiyor, ne Afkanistandaki askerliği kalıyor ,ne Zambiyadaki maceraları..
Ata ise İngiliz ve arap kızlarla derin sohbetler ediyor, şişelerin dibi tek tek getiriliyordu(herif bekar, pedalşör Hakan ve Faruk ki evliler, haset dolu bakışlarla onları dinliyorlardı)

(link)



(link)




Bütün gün pedal basmanın yorgunluğu ve şarap bira rakı karışımı Pedalşör Hakan'ı çatıda uykunun kollarına atıyordu.
Ata ;Abi 6tl fazla para verdin git odada yatakta yat dese de ,o çokta rüyaya dalmıştı bile..
Pedalşör Hakan ve Faruk odalarına çekildiler ki yukardan sesler gelmeye başladı.
Ne oluyor falan , ufak çapta bir depram yaşanıyor, binanında sekizinci katında olmak olayı daha da vahim hale getiriyordu.
Sonra ne mi oldu ,o da yarın..
:)))
 
Scudo

Göksun Özkirişçi

Forum Bağımlısı
Kayıt
4 Mart 2010
Mesaj
1.175
Tepki
1.035
Şehir
Gaziantep
Bisiklet
Scott
Harbiden süper bir tur ve son derece mizahi anlatım.ayaklarınıza sağlık.devamını merakla bekliyoruz...