İğneada - Kıyıköy

Süleyman Şatır

Forum Bağımlısı
Kayıt
22 Mart 2005
Mesaj
1.151
Tepki
2.733
Şehir
Fatih / İstanbul
Trakya turu…
5. gün : 30 Haziran 2005, Perşembe

İğneada'dan kahvaltımızı yaptıktan sonra 9:10'da ayrılıyoruz…. Bugün yine orman yollarından Sivriler, Kızılağaç, Kışlacık ve Hamidiye köylerinden geçerek Kıyıköy'e gideceğiz… Hava daha sabahtan itibaren çok sıcak…

Dün akşam geldiğimiz asfalt yoldan 4 km gittikten sonra, sola orman içine toprak bir yola dönüyoruz… Ana yola çok yakın bir yerde derme çatma bir çadırın içinde yaşayan bir adamla karşılaşıyoruz…

İstanbul'da yıllarca seyyar gazete satıcılığı yapmış. Hiç kimsesi yokmuş, artık yaşlandığı için burada yaşıyormuş… Bir gün önce aldığımız yiyeceklerimizden verdikten sonra yolumuza devam ediyoruz…

Toprak yol, orman içinden devam ediyor… Zaman zaman tırmanıyoruz, zaman iniş yapıyoruz, ama çok keyifli bir yol… 13 km yol aldıktan sonra önümüze bir akarsu çıkıyor…

Köprü olmadığı için sudan geçeceğiz. Bu arada çayın hemen yakınındaki bir sürünün içinde bir kargaşa oluyor… Bir inek önde, peşinden de bir boğa, suyu koşarak geçiyorlar… İnek yeniden sürünün içine karışıyor…

Boğa ineği elinden kaçırdığından olsa gerek, öyle kızmış ki… Burnundan soluyor, ayağı ile toprağı kazıyor… Hepimiz bisikletleri bile bırakarak küçük bir tepenin üstüne çıkıyoruz, boğanın yatışmasını bekliyoruz…

Biraz sonra ayakkabılarımızı, çoraplarımızı çıkararak bisikletleri çayın içine sürüyoruz… Bu çayın adı Bulanık Çay'mış… Adının Bulanık olmasının sebebi, yağmur yağdıktan sonra suyun çamur gibi bulanık akmasındanmış…

Sudan geçtikten sonra tekrar ayakkabılarımızı çoraplarımızı giyip, yola devam ediyoruz… Bundan sonra artık devamlı çıkış varmış. Deniz seviyesinden çıkıp, tepelere doğru tırmanacağız, ardından tekrar iniş yaparak deniz seviyesindeki Kıyıköy'e ulaşacağız…

Orman içinde toprak yolda yavaş yavaş tırmanıyoruz… Bu yolda da zaman zaman kavşaklarla karşılaşıyoruz… Tabela yok, soracak kimse de olmadığı için, rehberimiz Cahit Hoca önden gidip keşif yapıyor ve gideceğimiz istikameti tespit ediyor…

Toprak yolda rampaları çıkarken, sinekler musallat oluyor, terlemiş yüzümüze, kollarımıza konuyor, bizi oldukça rahatsız ediyor… Cahit Hoca'nın dediğine göre bunlar 16 sinekleriymiş… Çünkü bu sineklerden ancak 16 km hızla gidersek kurtulabiliyormuşuz…

Yavaş yavaş tırmanırken, kendimi birden bire yerde buluyorum… Elimde eldiven olmadığı için, ellerim o kadar terlemiş ki, gidondaki sımsıkı lastik elcikler, gevşemiş dönüyor… Elim elciklerden kayınca, gidon dönüverdi ve yere kapaklandım… Hızım sadece 5-6 km civarındayken…

Demek ki bu kadar yavaş giderken bile düşülüyormuş… Sağ dirseğim boydan boya sıyrıldı ve kanamaya başladı… Avucumun içinde de küçük bir sıyrık var, orası da kanıyor… Ama, korkulacak bir şey yok…

Necati Bey ve Cahit Hoca sağolsunlar hemen koştular… Necati Bey, yaralarıma kolonya sürerek beni bayağı bağırttı… Düşme sırasında kask kadar, eldivenin de çok önemli olduğunu bir kez daha anlıyorum… Eldiven düşüş sırasında, avuç içlerinin sıyrılmasını engelliyor… Bu sıyrıkların fazla olması halinde, gidonu tutarken büyük acı verebileceğini düşünüyorum… Ayrıca eldiven ellerin terlemeden dolayı kaymasını önlüyor…

Neyse, tekrar yollara düşüyoruz… 25. km'de Sivriler köyüne ulaşıyoruz… Saat 12:05… Bu köyde kesin dönüş yapan bir Almancı, 15-20 kişinin konaklayabileceği çok temiz bir pansiyon yapmış. Pansiyonun adı da 'International Karaboğa Pansiyon'…

Burada 15-20 dakika mola veriyoruz… Birgün önce yolda çok acıktığımız için, sabah İğneada'da kahvaltı yaptığımız yerde yolda yemek için poça ve börek almıştık… Ben poçaları götürüyorum…

Bu arada Necati Bey, bir dükkana asılmış sahibini bekleyen bir plaka görüyor… Bir arabadan düşmüş herhalde… Bunu nereden buldunuz, bu benim arabanın plakası diyor… Plakayı alıyor ve bisikletin arkasına takıyor… İstanbul'a gidince sahibine teslim edecekmiş…

Yollarda bir sürü kavşak var, hata yapmamak için her kavşakta haritaya bakıyoruz… Daha doğrusu gezi rehberimiz Cahit Hoca bu işi yapıyor… Küçük bir yerleşim yeri olan Kızılağaç köyünden durmadan geçiyoruz…

Not almamışım ama Sivriler köyünü 10 km kadar geçmiş olmamız lazım herhalde… Yani 35. km'deyiz… Kışlacık köyüne doğru, yolun kenarında 'Panayır' yazılı bir levha görüyoruz…

Burası Karadeniz kıyısında çok güzel bir piknik alanıymış… Gitmek istedik ama, deniz seviyesine kadar inip, tekrar tırmanmayı göze alamadık… Gidip geleceğimiz mesafeyi de bilmiyorduk…

46. km'de Kışlacık köyüne yaklaşırken, bir kavşakta epey tereddüt ettikten sonra doğru yolu yine Cahit Hoca buluyor… Yani önden giderek keşif yapıyor, sonra dönüp bizi çağırıyor…

Kışlacık köyüne 14:45'de ulaşıyoruz… Burada 15 dakika mola veriyoruz. Çay ve maden suyu molası… Artık çıkıştan çok iniş yapıyoruz… Bu arada fotoğraf makinamın hafıza kartı dolduğu için, artık resim çekemiyorum… Bundan sonra resimleri Cahit Hoca çekecek…

Saat 15:20'de Hamidiye köyüne geliyoruz… 52. km'deyiz… Hamidiye köyünden sonra 2 km hayli dik bir rampa var… Hava sıcaklığı 30 derecenin üstünde… Asfalt erimiş, ağır bisikletlerin lastikleri asfalta yapışıyor… Zor bela bu yokuşu da bitiriyoruz…

Rampa bittikten sonra bir kavşağa geliyoruz… Burası Kıyıköy'e giden ana yol… Saate bakıyoruz, 2 km dik rampayı tırmanmak 25 dakikamızı almış… Saat 15:45, 54. km'deyiz…

Artık Kıyıköy'e 10 km kadar yolumuz var… İnişli çıkışlı yolda devam ediyoruz… Geniş yolda bizden başka kimseler yok… Rüzgar da arkamızdan esiyor…

Zinciri önde en büyük, arkada en küçük dişlilere geçirdikten sonra, pedal basarak bisikletin süratini 50'li km'lere çıkararak yokuşu iniyorum… Karşı rampayı da aynı viteslerle pedal basarak tırmanıyorum… Bisiklet 50'li km'lerden yavaş yavaş 20'li km'lere düşünceye kadar rampaları tırmanıyor…

Ve tekrar iniş, tekrar tırmanış derken büyük bir keyifle bisiklet sürerek Kıyıköy'e ulaşıyoruz… Saat 16:20… Kıyıköy'den buraya kadar 65 km yol gelmişiz…

Kıyıköy, Kırklareli'ne bağlı, Karadeniz'in kıyısında turistik bir ilçe… Ama buraya da henüz kimse gelmemiş… Belki de ilk gelen bizleriz… Çünkü yerleştiğimiz otelde bizden başka kimseler yoktu…

Ertesi gün, Kıyıköy'den Vize'ye gideceğiz… Ama gezinin son bölümünü bir ay kadar sonra yazabileceğim herhalde… Çünkü sabah ailece İnebolu'ya gidiyoruz… Giderken bisikletimi de götürüyorum…

Belki de Karadeniz turu yaparız... Dönüşte yazacak çok şey olacak herhalde…

Şimdilik hoşçakalın…

Trakya turu…
5. gün : 30 Haziran 2005, Perşembe

İğneada - Sivriler - Kızılağaç - Kışlacık - Hamidiye - Kıyıköy

Çıkış : İğneada, saat 09:10
Varış : Kıyıköy, saat 16:20
Yapılan kilometre : 64,69 km
Bisiklet üzerinde geçen süre : 04:47:56 saat
En yüksek hız : 52,4 km/saat
Ortalama hız : 13,5 km/saat

Süleyman Şatır
 
Scudo

hcyoldas

Daimi Üye
Kayıt
4 Temmuz 2005
Mesaj
246
Tepki
130
Şehir
İstanbul/Yenibosna
Valla süper.Eski topraklar yeni nesile taş çıkartır derlerdi de inanmazdım.Ama gerçekten öleymiş.Helal olsun.Tebrik ederim.
 
Kayıt
5 Mart 2006
Mesaj
6
Tepki
5
mükkemmel tek kelimeyle mükkemmmel bir gezi olmuş tüm katılanlara teşekkürler bu geziyi ve gittiğiniz yerleri bize tanıttığğınız için


ben de çok isterim böyle yerlere gitmeyi ama izn vermiyıolar