@Furkan BOZKUR
Havalar düzelince, daha güzel yazılarla burada olmak ümidiyle. Ama aslında yazın değil de, baharda yapmak en mantıklısı.
Aksiliklerden biraz bahsedecek olursam:
Yolda karşılaştığım aksiliklerin arasında 3 defa köpek grupları tarafından kovalandığımı eklemeyi unutmuşum mesela, onlarda da depar atıp kaçtım.
Kaz Dağları inişinde çok sakat bir yer vardı, mıcırdan dolayı dengemi kaybedip karşı şeride meyillendim az, zor toparladım orda
Tıra yapışıyordum anlayacağın.
Bir ara (Mahmudiye sapağında) açlık + susuzluktan transa geçip güvenlik şeridinin dibine kadar gelmişim. Farkında değilim, arkadan da tır geliyor. Korna atmasa büyük ihtimal o da ezerdi. Bir ara sadece ölü gibi pedal çevirdiğimi hatırlıyorum çünkü, yolculuğun o kesitinden hiçbir şey yok aklımda.
Kaz dağları bitişindeki benzinliğe vardığımda, avazım çıktığı kadar bağırarak küfür ettiğimi de eklemesem ölürüm.
Şekersiz çay içen birisi olarak küçük çaya 5 tane şeker karıştırıp içilebileceğini de öğrendim burada, o çay cidden çok güzel bir şey. Kendinize geliyorsunuz direk.
Bir de yanlış pedal çevirme tekniğim yüzünden aşırı bir bacak ağrısı çekmiştim. Sonra gittim bu işin doğrusunu öğrendim de oldu.
Aslında bir çok acemice yaptığım şeyi bu yolculukta gözden geçirme fırsatı buldum.
Suluk kullanmamak bunlardan biri. Her su içmek için durmak zorunda kalmak cidden sinir bozucu bir şey. 1 litrelik suluk her şeye devaymış. Geç öğrendim ama olsun.
Bir de cebinizde mutlaka kuru üzüm olması gerektiği. Yokuşta hayat kurtarıyor, deneyin ve görün