Genç olamamak

MeSu

Üye
Kayıt
12 Mart 2015
Mesaj
42
Tepki
51
Yaş
61
Şehir
Bandırma
İsim
Mehmet Sürücü
Bisiklet
Salcano
"'yaşama hissi'ni tatmak" galiba yaşadığında en mutlu olduğun anların bilincine-farkına varmak olarak kullanılmış. Çok gözel bir kavram var hazar'ın mesajında; "yolda olmak". bu nednele de hedef, varılacak yer artık taali-ikinci derecede demek. bu nednele de "hedefe ulaşmayı hedefleyen-mesela sabah gazetelerini yetiştiren kamyon gibi- hızlar pek de bir anlam taşımıyor. Belki hız, uyum sağlayamadığımız dünyanın, yaşamın içerisinde olmama çabası olabilir. Düşünüyorum.
 
Scudo

Ömer Ş.

Forum Bağımlısı
Kayıt
11 Nisan 2012
Mesaj
675
Tepki
1.154
Fularımı taktım ve Milan Kundera'nın Yavaşlık (La Lenteur) adlı kitabından bir alıntı paylaşıyorum.Şöyle diyor kitapta:

"Yavaşlığın keyfi neden yitip gitti böyle? Ah nerede şimdi geçmişin aylakları? Halk türkülerinin tembel kahramanları neredeler, bir değirmenden ötekine sürüklenip duran,açık havada yıldız palasta uyku çeken şu serseri tayfası nerede şimdi? Kır yollarıyla,çayırlarıyla,harman yerleriyle,doğa güzellikleriyle nereye gittiler?..."
 

MeSu

Üye
Kayıt
12 Mart 2015
Mesaj
42
Tepki
51
Yaş
61
Şehir
Bandırma
İsim
Mehmet Sürücü
Bisiklet
Salcano
Bir alıntı da benden:

" Amerikalı aylaklar artık karayollarındaki polis kontrollerinin artırılması, demiryolu bahçeleri, deniz kenarları, nehir yatakları rıhtımlar ve sanayi karanlığındaki bin bir türlü saklanma delikleri yüzünden aylaklık ederken hayli zor anlar yaşıyorlar. Kaliforniya' da, yanında tavayla altın arayan çok gelişmiş oldukları için yaşlı serserileri istemeyen Batı kasabalarını dolaşırken yüreğindeki ümitle mücadeleden vazgeçmeyen yaşlı çöl faresi gibi, heybetli sıçanlar da, yani "Evsiz Biraderler': yatağı ve eşyaları sırtında, bir kasabadan öbürüne gezen yaşlı, orij inal tipler de kelimenin gerçek anlamıyla kayboldu. "İnsanlar burada heybeli sıçanları istemiyor artık, Kaliforniya'yı kurmuş olsalar bile" demişti Riverside Kaliforniya'd a 19 55 yılında bir nehir yatağında saklanan, yanında bir kutu fasulye den başka bir şey olmayan bir Kızılderili ateşi yakmış yaşlı adam. Büyük, sevimsiz, ödenen vergilerle alınmış polis araba ları (1 960 model, insanı ciddi olmaya davet eden ışıkları olan) özgürlüğe, kutsal sessizliğe ve kutsal mahremiyete doğru çıktığı yolculukta her an ayaklarının üzerine çullanacakrnış gibi bir yerlerden fırlayabilir. Mutlak özgürlük için yılanlar ve toz gibi birkaç sevimsiz duruma katlanmaktan daha asil bir davranış olamaz.

Ben de aylak sayılırdım ama gördüğünüz gibi, bir noktaya kadar çünkü yazınsal çabalarımın bir gün toplumsal destekle ödüllendirileceğini biliyordum. Tanrı'nın Altın Sonsuzluğuyla
dolu ocak ayının sıcak güneşinde boş vagonlarla San Jose'ye doğru Salinas Vadisi'ne gitmek ve burada sefil görünümlü gençlerin size bakıp düşmanca dudak bükerek, -tren rayları
nın kenarında ya da Guadaloupe Nehri yatağında- yiyecek içecek bir şeyler ikram etmeleri üzerine kurulu şu gizli sonsuz ümit dışında hiçbir ümidi olmayan gerçek bir aylak değildim.

Özgün aylaklık düşü Dwight Goddard'ın Budist İncil adlı kitabında küçük şirin bir şiirle en iyi biçimde diye getirilmiştir:
Ah ender yaşanan şu küçük an için Mutlulukla feda edebilirdim binlerce altın parçasını!
Başımda bir şapka, sırtımda heybe,
Eşyalarım, serinleten meltem ve dolunay."

Jack Kerouac - Yalnız Gezgin. sayfa 179-181
 
  • Beğen
Tepkiler: cnyn rdr

Onur Ali İmren

Forum Bağımlısı
Kayıt
25 Ekim 2012
Mesaj
1.002
Tepki
870
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Kron
23 yaşım. 6 yaşından beri okula gidip geliyorum. 2 sene ara verdim.

Okul,yarışı tetikler. Eğitim ise bilimi. Ben genellikle,genelleme yapmam. Ama bazı şeyler çok net ortada.

Eğer kişilik olarak biraz farklı değil isen,neden,niçin,niye sorularını sormuyor isen ne okursan oku benzer odun olursun. Sivrilmek ya da farklı şekillere girmek istiyor isen sormalısın.

Okullar insana yarışmayı öğretir. Yanlış hatırlamıyor isem Finlandiya eğitim sistemin de spor tamamı ile yardımlaşma,paylaşma,dostluk gibi şeyler üzerinde durularak yapılıyor. YARIŞARAK değil.
Kapitalizm ağır olan yerler de ise,bir dünya sınava girersiniz. Kendi kendinize egolar yaratırsınız. Tabi siz,"siz" değilsinizdir,tetik ise başka yerdedir. Birilerini kendinizi kanıtlama ihtiyacı hissedersiniz. Norm bu mudur diye sormak gerekir bence.

Yaş geçmesi diye bir şey yok bana kalır ise. Yapmak istediğiniz ne var ise imkanlar dahilinde yapın. Çünkü bu söylemde bile bir kıyas var.

Gençler x yapabiliyor ben ise x/2. Demek ki ben kötüyüm. No no no.

Tadını çıkarın,çünkü biz ölümlüyüz.
 
  • Beğen
Tepkiler: Samet Arslan

MTE

Aktif Üye
Kayıt
2 Mart 2015
Mesaj
139
Tepki
136
Şehir
İSTANBUL
Bisiklet
Focus
Bende yolda olmayı sevenlerdenim bir yere gidince maksimum 5 dk durabiliyorum . eee gördüm iyi tamam şimdi nereye gidiyorum sorusunu soruyorum kendime :)

Aynı yolları kullanmayı sevmem çünkü rutine bağlıyor ve bir süre sonra sıkılıyorum. Farklı yollarda yol almak zihnimi boşaltıyor.

Yaş konusunu çok erkenden dert etmeye başlamışsınız bence :) küçükken bir yaşlı amca tanıyorum kırmızı yol bisikleti vardı 80 yaşındaydı çatır çatır biniyordu.

Kendinizi şu an fiziksel açıdan yorgun hissetmenizin nedeni hamlamış olmanızdan ötürü gibi geliyor bana. Önerim çok basit

bisiklete binmeye karar verdikten sonra

1) İlk 4 gün normal tempo günde 30 dk kısa yürüyüş yapın
2) ardından 1 hafta keyfinize göre bu süreyi 1 saate çıkarın ve ara ara temponuzu arttırarak yürüyün
3) Sigara içiyorsanız ya bırakın tamamen ya da günde 2-3 e indirin. spor öncesi ve sonrası kesinlikle sigara içmeyin
4) Alkol ile aranız iyiyse onu da azaltın ya da içmeyin :)

sonrada başlayın işte yavaş yavaş turlamalara :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Gökhan BİROL

BF Okuru

Forum Bağımlısı
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
164.844
Tepki
789
@MeSu rahmetli Süleyman Şatır'ın gezilerini ve hakkında yazılanları okuyunuz. Emekli olduktan sonra Türkiye çapında geziler yapmış (ve benim 34 yaşında bisiklet alma sebebim olmuş) ve bunları forumlara dökmüş bir bisiklet dostu. "Bisiklet benim özgürlüğüm, kaçışım" dediğini yazmıştı, kendisiyle birlikte turlayan arkadaşlardan biri. Monoton, tekdüze, her gün aynı rotada geçen bir çalışma hayatının belli bir noktasında sigortalar atıyor, insan kaçış arıyor. Henüz o kaçışı yapamıyoruz ama planlar hep cebimizde.
 

MeSu

Üye
Kayıt
12 Mart 2015
Mesaj
42
Tepki
51
Yaş
61
Şehir
Bandırma
İsim
Mehmet Sürücü
Bisiklet
Salcano
Öneriniz için teşekkür ederim. Süleyman Şatır'ın yazdıklarına nasıl ulaşabilirim? Sözünü ettiğiniz yazılar bir kitap mıdır?
 

BF Okuru

Forum Bağımlısı
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
164.844
Tepki
789
@MeSu

Henüz bir kitap yapıldı mı bilmiyorum ama kitabı yazılsa yeridir. Ben genelde google'da süleyman şatır + bisiklet yazarak aratıp bilimum forumlardaki resimli gezi yazılarına ulaşabiliyorum. Forumumuzda da kullanıcısı ve gezi yazıları halen mevcut, ama takip ettiğim kadarıyla bu forumda zamanında paylaştığı resimlerin çoğu şu an silinmiş durumda.

Beni cezbeden, internette tesadüfen denk geldiğim ve iki arkadaşıyla beraber İstanbul'dan Çanakkale'ye pedal bastığı bir geziydi. Daha sonra Anadolu'nun birçok yöresini gezerek forumlara taşıdı.
 

MeSu

Üye
Kayıt
12 Mart 2015
Mesaj
42
Tepki
51
Yaş
61
Şehir
Bandırma
İsim
Mehmet Sürücü
Bisiklet
Salcano
Evet buldum birkaç yazı. Toprağı bol olsun.

Linkte Rahmetli Süleyman şatır'ın 10 yıl önce yaptığı bir kapıdağ turu anlatılmış. 1. Günün sonunda konakladıkları Ballıpınar köyü, aynı zamanda benim de doğduğum yer. Yazdıklarını zevkle ve heyecanla okudum.
(link)
 

Yusuf Z. Şipal

Forum Bağımlısı
Kayıt
14 Nisan 2010
Mesaj
1.792
Tepki
1.476
Şehir
Aydın, İzmir
Bisiklet
Cannondale
@MeSu
Hayat ikiye bölünmüş, bir dönem beden ruha yetişemiyor sonrasında ruh bedene. Aslında ikinci bölümde ruhun yetişmek gibi bir derdi de yok gibi sanki. Zaten en sonunda" hadi sen kalk git ben burada kalacağım" diyerek terk etmiyor mu bedeni.
 

Gjankrow

Forum Bağımlısı
Kayıt
13 Ağustos 2014
Mesaj
1.719
Tepki
3.300
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Salcano
" Hayat ölümün biyolojik bir safhasıdır " Chuck Palahniuk

Benim size tavsiyem akıp giden zamanı düşünmemeniz çünkü 1 dakika sonra varolacağınızın garantisi yok. Sürün ve olabildiğince sürün. Ben kitap okurken bunu yapıyorum, çünkü benim bitmek bilmeyen bir öğrenme arzum var, fakat bir süre sonra yetişmeye çalıştığım şeylerin, öğrenme arzumun beni daha hızlı öldürdüğünü fark ettim. Çünkü hayat tek bir pencereden izlenildiğinde insanı şaşı eder ve etrafınıza olan alakanız azalabilir. Ben hala okuyorum, öğrenmeye çalışıyorum fakat kaçırdıklarıma ve gelecekte neleri öğrenemeyeceğime üzülmüyorum.

Size tavsiyem fırsat buldukça sürün. Bu sizi dünyadan, yaş mefhumundan her şeyden uzak tutacaktır.
 

MeSu

Üye
Kayıt
12 Mart 2015
Mesaj
42
Tepki
51
Yaş
61
Şehir
Bandırma
İsim
Mehmet Sürücü
Bisiklet
Salcano
Ruh-Beden üzerine çok düşünüldü, felsefeciler yüzyıllardır düşünce ürettiler bu konuda. Bu konunun üstünde hepimiz düşünüyoruz. Düşüneceğiz de. Galiba hani matematikte-aritmetikte problem-denklem çözerken bir, "sadeleştirme işlemi" denilen şey vardı. Bunu da hayata uygulamak gerekiyor. Bir örnek verecek olursam, bir daldaki kuşun duruşu, ötüşü insana "yaşam tadı" verebiliyorsa, kuşun anatomisi, dalın hücresel yapısı konusunu belki konunun uzmanına bırakmalı veya başka bir zamana, masa başına, kütüphaneye, laboratuvara. Hayat güzel. Bunu daha iyi fark edebilmek için de yaşamın içinde, beraber olmalı diye düşünüyorum. Söylenecek çok şey var. Sıkmak istemem sizi. Konuya ilginiz umut verici. Bundan da bisiklet tutkununun aynı zamanda içini-ruhunu da formda tutmak gibi bir kaygısı olduğunu anlayabiliyor insan. Ne güzel.
 
  • Beğen
Tepkiler: Mehmet H.

MeSu

Üye
Kayıt
12 Mart 2015
Mesaj
42
Tepki
51
Yaş
61
Şehir
Bandırma
İsim
Mehmet Sürücü
Bisiklet
Salcano
Ufak ufak heybe hazırlıklarına başladığımda en çok kararsız kaldığım şey; hangi kitabı yanıma alsam, sorusu. Sonunda kitabın da bir gramajı-ağırlığı olduğunu kabbulleniyor insan. Çok kalın bir kitap taşımak istemiyor, belki basit bir polisiye, okunup, yoldaki bir kahvehaneye bırakıldığında insanın arkada gözünün kalmayacağı bir kitap. veya dante, homeros gibi, her sayfasının doluluğu onanmış klasikler. belki de en iyisiydi oğlumun önerisi; "Hiçbir kitap alma yanına. dağa-taşa-havaya-denize-dereye bak"
 

Gjankrow

Forum Bağımlısı
Kayıt
13 Ağustos 2014
Mesaj
1.719
Tepki
3.300
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Salcano
Bence kitap taşımak yerine not defteri ve kurşun kalem taşıyın. Bunlarla alacağınız notlar sizin hikayeniz olacaktır. Bakarsınız kitap olur.
 
  • Beğen
Tepkiler: Mehmet H.

MeSu

Üye
Kayıt
12 Mart 2015
Mesaj
42
Tepki
51
Yaş
61
Şehir
Bandırma
İsim
Mehmet Sürücü
Bisiklet
Salcano
Defter kalem almadan gitmek zaten düşündüğüm bir şey değil. Yazmak gerekiyor.
 

Gjankrow

Forum Bağımlısı
Kayıt
13 Ağustos 2014
Mesaj
1.719
Tepki
3.300
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Salcano
Peki ben size okumadıysanız İhsan Oktay Anar'ın Puslu kıtalar Atlası isimli romanını öneriyorum. Devamında Alper Canıgüz - Oğullar ve rencide ruhlar. Bu ikisini beğeneceğinize eminim.
 

MeSu

Üye
Kayıt
12 Mart 2015
Mesaj
42
Tepki
51
Yaş
61
Şehir
Bandırma
İsim
Mehmet Sürücü
Bisiklet
Salcano
Puslu Kıtalar Atlası'nı seneler önce okumuştum. Alper Canıgüz'ü hala okumuş değilim. Kitap önerileri için teşekkürler.
Söz kitaptan açılmışken benim de birkaç kitap önerim olacak.

Yürümeye Övgü- David Le Breton
(link)

Walden - Ormanda Yaşam - Henry David Thoreau
(link)

Solucanlara Piyano Çalan Adam - (Bilim ve Bilimcilerin Dünyasında Gezintiler) Sargun A. Tont
(link)

Nereden Geliyorsun? Kuzeyden - Sargun A. Tont
(link)
 
  • Beğen
Tepkiler: Ömer Ş.

Uğur S.

Forum Bağımlısı
Kayıt
4 Nisan 2014
Mesaj
1.678
Tepki
1.818
Yaş
43
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Bianchi
Madem Puslu Kıtalar Atlası'ndan söz açılmış, belirtilmeden geçilmesine gönlüm razı olmadı.

İlban Ertem, Puslu Kıtalar Atlası'nı 5 yılda çizip çizgiromana haline getirmiş ve yayınlamış.
İlk fırsatta alacağım.

 

alierkanimrek

Forum Demirbaşı
Kayıt
13 Kasım 2008
Mesaj
413
Tepki
339
Şehir
Antalya
Bisiklet
Carraro
Forumda her yaş grubundan insan var ve bu şiir de başlığı çok iyi anlatıyor bence.


-Şunları bir araya toplayayım. Bir güzel muhabbet edelim- diye düşündüm.

Mutfak işinden de anlarım.
Donattım sofrayı.
Bayağı uğraştım.
Hepsinin, ayrı ayrı ne yemekten, ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim.
Bayağı da para gitti.


Birinin yediğini öbürü yemez.
Ötekinin içtiğini beriki içmez.
Dört kişilik sofra kurdum.

Mumları da yaktım.
Bak hepsi, Erick Satie severdi.
Hatırladım.
Müziği de ayarladım.

Geldiler.

20 yaşında ben,
35 yaşımda ben,
40 yaşımda ben ve
bugünkü ben dördümüz.

Birden 20 yaşımı, 35 yaşımın karşısına oturttum.
40 yaşımın karşısına da, ben geçtim.
yirmi yaşım, otuz beş yaşımı tutucu buldu.
Kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.


Yatıştırayım dedim.
-Sen karışma moruk- dediler. Büyük hır çıktı.
Komşular alttan üstten duvarlara vurdular.
Yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı.

Evin de içine ettiler.

Bende kabahat.
Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine ...

CAN YÜCEL