Facebook gibi siteler sizce sosyalleşmeye yardımcı oluyor mu?

Cem Unden

Forum Bağımlısı
Kayıt
12 Şubat 2010
Mesaj
3.436
Tepki
5.370
Şehir
İzmir
Facebook gibi siteler sizce sosyalleşmeye gerçekten yardımcı oluyor mu?
Ya da ne derece gerekli ?

Millet facebook'tan haberleşir oldu ! Internette kurulan arkadaşlıklar ne kadar samimi ?

Ne düşünüyorsunuz ?
 
Scudo

Hasan Oğuz

Daimi Üye
Kayıt
4 Temmuz 2009
Mesaj
275
Tepki
112
Yaş
39
Şehir
İzmir
Bisiklet
b'Twin
İyi yanları da var kötü yanları da. Mesela insanları örgütlemek isterseniz bunu facebook üzerinden veya benzeri sosyal paylaşım siteleri üzerinden çok hızlı bir şekilde yapabilirsiniz. İnsanlar hakkında bilgi toplamak amaçlı kullanabilirsiniz. Hatta bir ara bununla ilgili bir tartışma vardı sanırım CIA'e hizmet eden bir site diye. Kötü yanları ise; insanlar son derece gereksiz video ve resim paylaşarak geyik muhabbeti yapıyorlar ve zaman öldürüyorlar, yapmaları gereken bir çok işi facebook uğruna erteliyor veya yapmıyorlar yani hastalık derecesine geliyor bazı insanlar için. Bana göre hem gerekli hem gereksiz. Şahsen kendim kullanmıyorum ilk revaçta olduğu dönemler bende hesap açmıştım ama sonra fayda sağlamadığına kanaat gertirdiğim için iptal ettirdim.
 
  • Beğen
Tepkiler: Cem Unden

murat yayla

Daimi Üye
Kayıt
4 Temmuz 2010
Mesaj
312
Tepki
245
Şehir
ESKİŞEHİR
bana kalırsa facebook insanlarda sosyalleştirmenin tersine yobazlaştırıyor.ben çevremde görüyorum facebooktan kızlı -erkekli gayet güzel konuşuyorlar.ama yüz yüze geldiklerinde insanlar 2 cümle kuramaz hale geldi.herkes birbirlerine kardeş diye ekliyorlar sırf kardeşim fazla diye.ama gerçekte aksine hepsi birbirini satıyor.ayrıca bu sitelerin bi kötü yanıda herkesin Türkçe'yi iyiyce mahvetmesidir. insanlar bu sitelerde değişik görünmek,kız tavlamak,yada başka sebeblerden dolayı herkesin bildiği gibi yha,chanım yada başka kelimelerde harflerin arasına h harfi yada k ve g harfi yerine q harfi koyup yazıyor.kısacası bana kalırsa sosyalleşmenin tersine zararlı siteler.
tabi herkesin kendi görüşü...
 

orkun tulu

Forum Demirbaşı
Kayıt
31 Mayıs 2010
Mesaj
414
Tepki
228
Şehir
izmir - buca
teknolojinin ilerlemesiyle siteler de güncelliyor kendini. benim ilk hatırladığım mırc vardı chat yapmak için sonra ıcq moda oldu msn derken facebook.

sosyalleşme konusuna gelince, bence şöyle düşünmek gerek;

Bir insan düşünün hergün 16 saat bilgisayar başında forum siteleri, facebook filan derken günde 1000 kişiyle muhattap oluyor. Şİmdi bu kişiye sosyal demek bence mümkün değil.
 

S26

Forum Bağımlısı
Kayıt
2 Şubat 2007
Mesaj
2.741
Tepki
1.453
Şehir
Eskişehir
Bisiklet
Amoeba
Yakın bildiklerin bile doğumgünü kutlamasını en azından telefon yerine Facebook gibi yerler üzerinden yapıyorsa, bence bunun olumsuz etkisi daha fazladır.
Üstteki mesaja katılıyorum; "sanal olarak sosyalleştiriyor; gerçek hayatta ise asosyal yapıyor."
 

omerrrr

Aktif Üye
Kayıt
16 Ağustos 2007
Mesaj
198
Tepki
116
Şehir
izmir
Facebook olmasaydı arkadaşlarımın referandum hakkındaki düşüncelerini nasıl öğrenebilirdim. Meğersem ne kadar korkuyorlarmış demokrasiden, ne kadar askeri vesayetçilermiş !! Ne kadar az okuyorlarmış da heberim yok :)
 

Piskiletci

Forum Bağımlısı
Kayıt
20 Ağustos 2008
Mesaj
2.855
Tepki
2.578
Bisiklet
Corratec
Bisiklet gezilerini-etkinliklerini duyurmak ve bisikleti tanıtmak için bulunmaz bir site. Diğer yönleri boş kız arkadaş bulanlar bile oluyor artık :D
 

Mustafa Tufan

Daimi Üye
Kayıt
6 Temmuz 2009
Mesaj
247
Tepki
223
Şehir
İzmir
Hoşlandığım kızın, birini "hiç yüzyüze görüşmeden" ilişkisi var olarak kaydettiğine şahit oldum. Allah'tan şahit oldum ki böyle bir şeyi yapan/yapabilen biriyle hiç birşey paylaşmadım. Hatta bu kız bisikletçi, sevgilisi de bisikletçi. Güya bunlar sporcular, sosyaller ama Facebook'tan sevgili olunuyor. Aralarında en az 500 km vardır. Neyse, bize karışmak düşmez sonuçta.

Öte yandan faydalı olmuyor da değil. Mesela Fırat Üniversitesi Yazılım Mühendisliği'ni kazandım. Daha kayıt yaptırmadan 50 kişiyle konuşma fırsatım oldu. Facebook'ta açılan bir grupta toplandık. Msnler verildi, falan filan. Genel olarak arkadaşlarım nasıl insanlar olacak, onları tek tek inceleme fırsatım oldu. Siyasi görüşleri, fotoğraflarından yaşam şekilleri ve standartları, hepsini öğrenebiliyorsunuz.

Ana sayfadaki bağlantılar nehrine takılıp, sabahtan akşama kadar "kopma garantili", "kesin izleyin", "dans eden çocuk", "samba yapan fil" gibi videolara takılıp kalmazsanız, son derece faydalı ve amaca uygun.
 

orkun tulu

Forum Demirbaşı
Kayıt
31 Mayıs 2010
Mesaj
414
Tepki
228
Şehir
izmir - buca
muhabbet sanal olduğuna göre sosyallikte sanal olur
'sanal sosyal' bu terimi google da bir aratayım bakalım ne çıkacak

SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ GELİP GEÇİCİ BİR MODA MIDIR?

New York’ta, 2006 yılında evlilik hazırlıkları yaparken, bir yerden diğerine koşan İvanna, bir takside cep telefonunu unuttu. Telefonun içinde düğünüyle ilgili bütün notları, fotoğrafları ve adres bilgileri vardı.



Önce bir internet sitesine, telefonu bulana ödül vereceğini duyurdu; ama hiç bir sonuç alamadı. Sonra kendisine yeni bir telefon aldı ve cep telefonu şirketi İvanna’nın adres bilgilerini yeni telefonuna yükledi.

Bu arada İvanna’nın takside unuttuğu telefonu kullanan kişi, İvanna’nın telefonundan İvanna’nın fotoğraflarını sağa sola e postayla yollamaya başlamıştı. Bu e postalar İvanna’ya da ulaştı. İvanna, bu kişiye e posta göndererek, cep telefonunu kendisine vermesini istedi; ama cep telefonunu alan kişi telefonu iade etmek bir yana dursun, İvanna’ya hakaret etti.

İvanna emniyete başvurdu; fakat emniyet konuyu bir hırsızlık olayı değil, bir kayıp vakası olarak değerlendirdi. Duruma çok içerleyen İvanna basit bir blog hazırladı ve blogda başına gelenleri anlatmaya başladı.

2006’nın New York’unda bu olay birden patladı ve İvanna, kendisine yardım etmek isteyen insanların e posta bombardımanı altında kaldı.

Telefonu bulan ve kullanmaya devam edip İvanna’ya hakaret eden kişi, herkesin öfkesini üzerine çekmeyi başarmıştı. Olay, birbirini hiç tanımayan ama internet ağıyla birbirine bağlanan insanların, “adalet” arayışına dönüştü. Artık İvanna’nın hakkını binlerce kişi sahiplenmişti. Bu olayı duyanlar, sonucun ne olacağını öğrenmek için blogdaki güncellemeleri takip etmeye başladı. Artık bu konu sadece İvanna’nın değil, milyonlarca insanın konusu olmuştu.

Bir virüs gibi yayılan bu blog yüzlerce blogda yer aldı. Konu New York Times ve CNN ’in de dikkatini çekti ve olayın gazete ve televizyona yansımasıyla blogun ziyaretçileri de katlanarak arttı.

En sonunda New York emniyeti tavrını değiştirmek zorunda kaldı ve konuyu bir hırsızlık vakası olarak ele aldı. Telefona el koyan kişi tutuklandı ve telefon Ivanna’ya geri verildi. (Clay Shirky, bu öyküyü “Here Comes Everybody” kitabında anlatıyor.)

Bir telefonun takside unutulmasıyla başlayan bu süreç, bir yanlışın düzeltmesini anlatan bir hikâyeden çok sanal ağların ne kadar güçlü olduğunu gösteren en güzel örneklerden biridir.



İnsanlar internet üzerinde kurdukları ağ sayesinde İvanna’nın hikâyesinden haberdar olmuşlar, bu hikâyeyi kendi çevrelerinde duyurmuşlar, hikâyenin tüm gelişmelerini an be an takip etmişler ve hikâyenin gidişatını değiştirerek adaletin yerini bulmasını sağlamışlardı.

Sosyal ağlar, internet gibi bir teknoloji üzerinde bizlerin gönüllü katılımıyla hayat buluyor. Bu ‘gönüllülük’ esası, bize bugüne kadar öğretilen ekonomi disiplininin temel varsayımlarıyla taban tabana zıt bir kavramdır. İvanna’nın örneğinde olduğu gibi insanlar, hiçbir çıkar beklemeden zamanlarını, emeklerini, inandıkları bir amaç uğruna harcayabiliyorlar. Oysa ekonomi disiplini insanın akılcı olduğu, parasal bir karşılık olmadan hiçbir yere emek harcamayacağını varsayıyordu. (homo economicus)

İnternetin bir yayın aracı olarak (mecra) hayatımıza girmesi, matbaanın icadıyla başlayan bir sürecin son aşamasıdır. Matbaa 1440’larda icat edildi ve dünya o günden sonra bambaşka bir dünya oldu. Matbaanın icadı Avrupa’da her şeyi değiştirdi. Daha sonra, 19. yüzyılın ortalarında telgrafın icadıyla başlayan yeni iletişim yöntemleri, telefon, fotoğraf, radyo ve televizyonun icadıyla, bizim bugün kullandığımız medyanın altyapısını oluşturdu.

Ancak bunların hepsi, ya “bire bir” iletişim araçlarıydı (telgraf, telefon) ya da “bir kişinin birçok kişiye” iletişimini sağlayan araçlardı (radyo, televizyon).

İnternet iletişimi ise “çok kişinin çok kişiye” yaptığı bir iletişimdir ve bu niteliğiyle diğer mecralardan radikal bir şekilde farklılaşır. Böyle bir mecranın varlığı, insanlık tarihinde ilk kez yaşanan bir deneyimdir ve bunun etkisi tahminlerimizin ötesinde olacaktır. Nasıl matbaa Avrupa’nın değerlerini, ekonomisini, siyasetini, kilisenin rolünü değiştirdiyse, internet üzerinde oluşan sosyal ağlar da bizim yaşadığımızı dünyanın çehresini değiştirecek.



Sosyal ağların gücü sayesinde sivil hareketlerin örgütlenmesi, protesto gösterileri düzenlenmesi, baskı gruplarının organize olması, lobi çalışmalarının yapılması belki de tarihte benzeri görülmemiş bir şekilde sosyal değişimlerin tetikleyicisi oldu.

Online sivil toplum hareketleri arasında en güncel örnek Obama’nın sanal ağları kullanarak yaptığı seçim kampanyası ile Amerika’da sosyal değişim umudunu yaygınlaştırarak seçimleri kazanmasıdır. Obama, dünyadaki tüm politikacılar içinde interneti en iyi kullanan lider oldu. (Barack Obama – Twitter)

Barack Obama’nın seçim kampanyasını yürüten David Plouffe, “Bana internet ve sanal topluluklar olmasaydı Obama başkan olabilir miydi?” diye soruyorlar. Barack Obama, çok başarılı ve iyi bir iletişimci, ancak sanal toplulukların desteği olmasaydı Başkan seçilebilir miydi, bilmiyorum.” diyor.

“Sosyal ağlar ve internet medyası” insanların bilgiye demokratik olarak ulaşabildikleri ve ekonomiye daha önce hiç olmadığı kadar katılım sağladıkları yeni bir çağ yarattı.

Yeni paradigmalar, yeni iş modelleri ve oyunun kurallarının farklılaştığı yeni bir düzen başlattı.

Sosyal ağların en belirgin özelliklerinden biri, her katılımcının aynı zamanda hem üretici hem tüketici olmasıdır (prosumer). Bir forum sitesine girerek bir konuda başkalarının yorumlarını okuyup onlara yorum yazan bir kullanıcı, söz konusu sitenin hem tüketicisi hem de üreticisi konumundadır. Bir sosyal ağa üye olan her yeni kullanıcı, üretim ve tüketim potansiyeliyle o ağın değerini artırır. (Sosyal ağların bu özelliği ekonomi disiplininin “azalan verimler teorisini” de yerle bir eden bir gelişmedir.)



Bir bilgisayara ve internet bağlantısına sahip olan herkesin “bilgi ekonomisine” katkı yapabildiği ve tek başına yeni zenginlikler yaratabildiği bir dönemde yaşıyoruz.

Eskiden yayıncı olmak için büyük sermayeye gereksinim vardı. Bugün elinde bir bilgisayar veya bir cep telefonuyla haber üretmek mümkün: 2008 yılında Çin’in Sichuan eyaletindeki depremi bütün dünya -Çin hükümeti dahil- deprem bölgesinden Twitter’la yayın yapanlardan öğrendi. 7.9 şiddetindeki deprem henüz bitmemişken, bütün dünya depremden haberdar olmuştu.

Dünya artık gerçekten küçük bir köy gibi. Herkesin herkese ulaşması çok kolay.

Stanley Milgram’ın, “küçük dünya” (Small World) deneyinde, birbirini tanımayan iki kişinin birbirlerine sadece altı kişilik tanıdık zinciri üzerinden ulaşabileceğini öne sürüyordu. (Yale Üniversitesi, 1967)

Milgram dünya üzerindeki herkesin birkaç aracı sayesinde birbiriyle bağlantılı olduğu hipotezini test etmek üzere Boston- Massachusetts arasında birkaç yüz kişiyle bir deney yaptı. Bu kişilerden Boston’da hiç tanımadıkları, adresini bilmedikleri bir hedefe mektupla ulaşmalarını istedi. Denekler hedef kişiyi tanıması muhtemel olan dostlarına mektup yazdılar. Milgram sonuçları incelediğinde, alıcısına ulaşan mektupların, sadece altı kez el değiştirdiklerini tespit etti. (Six Degrees of Separation)

Microsoft kökenli araştırmacılar Eric Horvitz ile Jure Leskovec 2006 yılında, Milgram deneyini küresel bazda ele aldılar. İki yıl süren araştırmalarında, Microsoft’un internet sohbet programı olan MSN Messenger’a ait kayıtları incelediler. Birbirine mesaj gönderen iki yüz milyona yakın insanın gerçekleştirdiği milyarlarca yazışmayı analiz ederek, insanların yüzde 78’inin, ortalama 6,6 adımda birbirleriyle temas kurabildiğini tespit ettiler. Böylece bir insanı diğerine bağlayan “zincirin” ortalama 6 halkadan oluştuğunu bir kez daha kanıtlanmış oldular.

Sıradan bir Harvard öğrencisi olan Mark Zuckerberg’in, Harvard’lıları birleştirmek için yarattığı ve kısa sürede bir “olay” haline gelen sosyal paylaşım sitesi Facebook , bundan bir kaç yıl önce, sanal sosyal ağlar furyasının fitilini ateşledi. Bir ‘sanal kimlik kartı’ gibi çalışan Facebook, sadece internet anlayışını tamamen değiştirmekle kalmadı, başka birçok sosyal ağa da ilham kaynağı oldu.



Bugün sosyal ağlara ‘micro-blogging’ kavramını sokan Twitter ile günün her saati, o anda ne yaptığını veya ne düşündüğünü dünyayla paylaşan milyarlarca insan, bir anlamda dünyayı da avuçlarına aldılar. Dünyaca meşhur oyunculara, müzisyenlere, sporculara, siyasi liderlere Twitter ile ulaşmanın mümkün olduğu bir dünyada yaşıyoruz artık.

İnternet kısıtlamasını en iyi yaptığını iddia eden Çin ve İran’da sosyal ağlar yoluyla İran seçimleri ve Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşanan olayları dünya kamuoyuna ileten insanlar, artık dünyada hiçbir şeyin gizli kalmayacağını bir kez daha hepimize gösterdiler.

Yeni dünya düzeninde, markaların sosyal ağlar aracılığıyla insanlarla buluşabilmesi, geleneksel pazarlamanın da sonu oldu.

Sosyal medya, bloglar, mikro-bloglar, wikiler, paylaşım siteleri gibi etkileşimli platformları kullanarak kendi kimliğini yaratan, yeni dostluklar kuran, öğrenen, proje üreten, alışveriş yapan, eğlenen, oyun oynayan, sosyalleşen, yaşamının neredeyse büyük bir çoğunluğunu sanal ortamda geçiren bir “Internet Nesli” yarattı.



İnternet üzerinde oluşan sosyal ağlar bundan sonra hayatımızın ayrılmaz parçası olacak. Toplumsal ilişkilerimizi ve ekonominin işleyişini değiştiren bu yeni oluşumu daha iyi anlamamız ve nasıl kullanacağımızı daha iyi bilmemiz gerekiyor.

Sosyal ağlar, gelip geçici bir moda değildir. Bundan sonra hem bizler gibi bireylerin heme de kurumların sosyal medyasız bir hayat sürdürmesi artık mümkün değil.
 

Abdullah Hakkı

Forum Bağımlısı
Kayıt
12 Eylül 2006
Mesaj
1.388
Tepki
673
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Diğer
aslında bazen gerçekten faydalı oluyor. bir daha görüşemeyeceğimi sandığım birçok arkadaşımla bile facebook sayesinde iletişim halindeyim. ama facebook ta online olmak için kendi hayatlarından fedakarlık edip asosyal yaşama dönen, kısacası hayattan offline olan birçok kişi var. işte burada ise gerçek bi bağımlılık söz konusu olabilir.
 

no_education

Daimi Üye
Kayıt
24 Ekim 2009
Mesaj
230
Tepki
64
Şehir
İstanbul
Eskilerden bir çok arkadaşımı buldum ama bi süredir kapadım hesabımı. Artık insanların osururken bile bu sitelerden ilan etmeleri, ilişkilerini, başlangıçlarını bitişlerini burdan yayınlamaları çok abartık geliyor bana. Evet sevgili de bulunabilir, halısaha arkadaşı da bulunabilir, birçok şey bulunabilir ama samimiyet anlamında bu dostluklar çok çok çok nadiren ileri gidebiliyor. Çoğunlukla arkadaş listendeki kabarıklıktan başka birşey olmuyor. Şimdilik yokluğunu hissetmiyorum bakalım ilerde nolacak :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Cem Unden

RAHMİ

Forum Bağımlısı
Kayıt
8 Eylül 2008
Mesaj
784
Tepki
336
Şehir
Isparta
Facebook'un kesinlikle lüzümsuz bir paylaşım sitesi olduğu kanaatindeyim. Eskiden yoktu Facebook diye birşey. İnsanlar Messenger aracılığı ile gayet de güzel görüşebiliyorlardı fakat facebook çıkalı beri insanlar (yani Facebook'kiler) daha lüzumsuz şeylerden bahseder oldular. Birlerine saçma sapan resimler, videolar yollamalar bence oldukça saçma. Ha iyi yönden kullanan da yok değildir vardır tabi ki ama insanların çoğu gereksiz şekilde kullanıyorlar diye düşünüyorum..
 
  • Beğen
Tepkiler: Cem Unden

Serkan Demir

Forum Bağımlısı
Kayıt
17 Mayıs 2010
Mesaj
831
Tepki
309
Şehir
Silivri & KÜTAHYA'M
Bisiklet
Salcano
nasıl kullanıldıgına baglı facebook oyle bir siteki içinde pornodan dine kadar hersey var
 

M.Burcu Cebesoy

Forum Bağımlısı
Kayıt
31 Ağustos 2007
Mesaj
612
Tepki
341
Yaş
36
Şehir
-
Teknolojinin nimetleri , kullanabildiğiniz sürece insanlık yararınadır .Yeter ki düşünceleriniz temiz olsun ... bilmem anlatabildim mi ...
 
  • Beğen
Tepkiler: binRR