Eskişehir - İstanbul (yalnız ve biraz amatörce) [eYa]

eYa

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Mayıs 2005
Mesaj
1.267
Tepki
781
Şehir
Eskişehir & Didim
Asker olan ağabeyimi bir senedir göremiyordum. Otobüsle gitsem Eskişehir-istanbul arasında sorun yoq ancak istanbul'dan şile'ye neyle gidecem, nerede kalacam, hem görsem kaç saat görecem ? soruları beni otobüsle gitmekten vazgeçirmişti. Birden aklıma bir fikir geldi. Neden bisikletle gitmeyeyim ziyaretine diye :rolleyes:

Hemen açtım sony route planner'ı ve ayrıca türkiye haritasını. 3-4 gün kafa yordum, planlar yaptım. Annemden izin almak biraz sorun olsada izni kopardık. Neyse başladım gerekli malzemeleri almaya...

Çadır, sağlam bir el feneri, sırt çantası (emanet bizim coşkun kuzenden ;) askeri operasyon çantası direk hava ikmalden), eskisinden daha yumuşak sele, yama takımı, pompa, yedek iç lastik, cateye tomo xc km saat aldım, fren pamuçlarını değiştirdim, bakım yaptırdım... Herşey hazır sadece işlerimin bitmesini ve hava durumunu bekledim. Sonunda uygun bir zaman buldum ve hayde yolaaa....

Maalesef tek başıma çıktım yola. (Bizim sarda'ya şimdiki gibi hala bisiklet aldıramamıştım napiim) o zaman forumada da çok takılamıyordum.

1. Gün (29.Haziran-Çarşamba)

Sabah ezanından sonra Bozüyük istikametine yola koyuldum.

İnönü mevkiinde bir ses duyuyorum ama tam ne olduğunu anlayamıyorum. Tam arkadan geldiğini anladığımda motor sesiyle beraber sırtımdan bir darbe aldım. Ne olduğunu anlayamadım. Bir motora 3 kişi binmiş hayvanlar, en arkadakinde 2 cm çaplı uzunca bir sopa. Yidik sol omzumuza :boese157: (şerefsizler).

Durdum baktım şöle bi pek bişi yoq gibi biraz morarmış o kadar. İyice hırslandım şimdi. Gaza geldim. Allah akıl fikir versin de bunlara başkasının canını yakmasalar bari. Neyse yola devam...

Sadece su molaları ile Bozüyük'e geldim. Burası Eskişehirden 44 km. Burada omzuma tekrar bakayım dedim. Baktım ki yeni aldığım güzelim t-shirt bayağı bi kan olmuş. Omuzun durumu idare eder. Bi temizledim şöyle. İşin kötü yanı bagaj almamıştım. Çanta da epey bi ağır. Çadırda var çantanın altında takılı. Biraz ağrı yaptı tabi omzum.

Neyse hızlandım Bilecik'e doğru. Ufak su molaları ile devam. Mis gibi orman içinden giden bir yol. Birazcık dar tabi. Manzara ve hava çok hoş. Oh diyor insan dünya varmış. Sabah erken saatler olduğu için fazla trafik yoğunluğu yok. Normalde vıgır vıgır olur burası. Ankara-ekişehir-istanbul D100 karayolu.

Bilecik'ten önce oldukça fazla yokuş çıkmaya başladım. Çık çık bitmiyor. Daha önce Bursa gezimde sağ dizimde ağrı olmuştu, o ağrı hafiften yine başlıyor. Omzumun hafif ağrısı ve çanta yükü de cabası. Bazı yerlerde bisikletime eşlik ediyorum. Bisikletimde oldukça ağır. Neyse güç bela Bilecik'e de giriyorum. Oldu 84 km. Burada çalışmakta olan Yeğenimle telefonlaşıyoruz hemen bir göreyim seni diyorum. yaklaşık 1 saat falan oyalanıyorum Bilecikte.

Şimdi çadır kuracak bir yer bulmak lazım. Ancak sırtıma yediğim sopadan sonra insanlara güvenim kalmıyor. Diyorum Bilecikten uzaklaşmam lazım. En azından uygun bir yer bulana kadar. Bilecikte çocukların abi sen polis misin soruları ile muhatap oluyorum, çanta askeri olunca :D Hatta çocuklar abartıp bu kesin gizli polistir falan diyorlar. Gülümsüyorum sadece :)

Tekrar çıkıyorum yola.

Bilecikten çıkmak için tırmanmam gereken yolu gördüğümde gözüm biraz daha korkuyor. Yol ufukda yukarı doğru birleşiyor :( Başlıyorum tırmanmaya. Saat öğleyi geçtiği için trafik epey bi yoğunlaştı. Çıkıyorum da çıkıyorum ama çıkarken hep düşünüyorum her çıkışın bir işini vardır diye :rolleyes: Sonunda sevdiğim tabelalardan birisi. 4 km boyunca dik inişi temsil eden bir tabela. Yüzüm gülmeye başlıyor. Kaskımın iplerini kontrol ediyorum, sıkılaştırıyorum. Haydi inişe. 50-55 km/sa ile gidiyorum. Virajlı iniş olduğu için frenleme yapmak zorunda kalıyorum. Aynı tırı iki kere solluyorum pedal bile çevirmeden. Hatta adam gıcık olmuş bana ki sonunda yanımdan geçerken vitesi boşa atıp köklüyor gazı, beni dumana boğuyor, Gülümsüyorum sadece :)

Pedal çevirmeden 5 km kadar yol katediyorum. Biraz ileride mola veriyorum bir petrolde. 25-30 yaşlarında biri geliyor muhabbete. Yolu soruyorum fazla bayır yok diyor. Tekrar çıkıyorum yola. Artık insanlardan uzak çadır kuracak yer arıyor gözlerim. Halen uygun bir yer yok. Gidiyorum da gidiyorum. Bakırköy ilçesinde mola veriyorum. Çay bahçesinde dinleniyorum biraz. Fazlasıyla ilgi çekiyorum burada.

Yola devam ediyorum. Pamukova'ya varıyorum çadır kuracak yer ararken. Pamukovayı da geçiyorum. Sonunda Metin Tesisleri karşısında hafif ağaçlık bir yeri gözüme kestiriyorum. Yola yakın, alışveriş imkanı, herhangi bir durumda otobüse binme imkanı ve ayrıca geçen araçların sesleri ile her an uyanık olma imkanı ile burayı tercih ediyorum. Havada kararmaya başladı zaten. Havanın çok soğuk olacağını düşünmediğim için mat ve uyku tulumu almamıştım sadece ince bir battaniye üzerine yatıyorum. Yoldaki Araç seslerine birde 5 metre yanımdaki tren yolundan geçen tren sesleri ekleniyor. Mum ışığında gazetemi okuyorum. Sonra da uykuya dalış :eek:

1. Gün : Eskişehir-Alifuatpaşa (Metin Tesisleri) = 155 km

2. Gün (30.Haziran.05-Perşembe)

Sabah erkenden uyanıyorum. Biraz üşümüşüm. Çok serinlemiş hava. İki kat giyinip toparlanıyorum. Canım kahvaltı yapmak istemiyor. Neyse devam ediyorum hafif hafif yola. Alifuatpaşa'yı geçince yeşillik iyice artıyor. Gözüm gönlüm açılıyor yine :)

Omzumdaki ağrı biraz daha hafiflemiş durumda. Ancak dizimin ağrısı artıyor. Ufak su ve atıştırma molaları ile adapazarına doğru yaklaşıyorum. Buralarda yol çok geniş ve adapazarına kadar dümdüz. Sonunda adapazarına varıyorum.

TEM'in altından geçerek şehrin içerisine girdiğimde dikkatimi ilk çeken şey yolun en sağ şeridinin bisikletler için ayrılmış olması. Çok hoşuma gidiyor. Ancak bir kaç araç park etmiş. Şehrin hemen hemen tüm yolları bu şekilde.

Şehir merkezinden sora sora gideceğim yolu buluyorum. Kuzeye yani Kandıra'ya doğru yola koyuluyorum. Oldukça düz uzunca ve geniş bir yoldan sonra kaymaz yoluna dönüyorum. Dizimin ağrısı bazen artıyor bazen azalıyor. Ancak oldukça yorgunum. Ama en azından Kandıra'ya varmak istiyorum bugün. Devam ediyorum. Kuzeye doğru tırmanma başlıyor. Tırman tırman bitmiyor. Bazen hafif inişlerde oluyor ama daha çok yokuş ağırlıklı.

Kaymaza 10-15 km kala yol kenarında ağaç gölgesinde atıştırıyorum. Yoldan geçen bir kamyon duruyor. Bana kaymaz'a bu yoldan gidilip gidilemeyeceğini soruyor. Diyorum ben de yabancısıyım ama bu yoldan gidiliyormuş. "Atla götüreyim" diyor. Bisikleti atıyoruz kamyonun kasaya. Benim insanlara güvenim kalmadığı için elim heran çantamdaki bıçakta hazır bekliyor. (yidiğim sopadan sonra normal tabi :() Kaymaz'da kamyondan iniyorum. Buradan yük alacağını söylüyor. İleride sana yetişirsem seni yine alabilirim diyor.

Neyse burada kısa bir moladan sonra yola devam ediyorum. Tırmanmaya devam. Gözlüğümü arıyorum ama yok. Kamyonun kasasında kalmış. Acaba diyorum buradan geçer mi ? Yola devam ediyorum. Yol iyice inişli çıkışlı bir hal alıyor. Ama yeşillik artıyor. Manzaranın gazıyla gidiyorum habire. Bir yerde mola veriyorum. Brissa Sport idi sanırım. Arkada bir minibüs önde 10-20 yol bisikletli bisikletçi antrenman yapıyor belli ki. Oh diyorum ne güzel kuş gibi bisiklet, yükler minibüste. Böyle olsa bırak istanbulu, Avrupaya giderim ben :D

Tam o sırada bizim kamyoncu geliyor duruyor. Bakıyorum kasayı full çakmış. Kim bilir kaç ton yük var. Havada bulut gözlüğü unut :( Tabi artık beni de alma durumu yok. O devam ediyor. Ben biraz daha dinlendikten sonra yola koyuluyorum. Güç bela Kandıra'ya ulaşıyorum. Oldukça kalabalık. Yaz mevsimi olduğu için ve turistik bir yer.

Ancak hala atıştırma ile devam ediyorum. Canım adam gibi yemek yemek istemiyor. Burada yarım saat kadar oyalanıyorum. Bankta otururken adamın biri başlıyor siyasetten konuşmaya sadece dinliyorum, evet evet, haklısın, gibisinden kafa sallıyorum, çünkü ne vaktim var ne halim :D

Daha yeni öğlen oldu. Oldukça yorgunum ama kafaya koyuyorum. En azından Ağva'ya ulaşayım. Yarına fazla bi yolum kalmasın diye. Tekrar koyuluyorum yola.

Artık doğa tamammen karadeniz doğası. Yeşillik full. Her türlü ağaç mevcut. Çok hoş. Bir Petrolde mola veriyorum. Su ve atıştırmaya devam. Petrolün sahibi de takılıyor bana. Biz bisikletlileri sevmeyiz, bedavaya gidiyorlar bizden benzin almıyorlar diyor. Gülümsüyorum ve yola devam :)

Yokuşlar biraz daha dikleşiyor. Sonunda tamamen orman olan biryerde artık çok yorulduğumun farkına varıyorum. Yoldan 5 metre falan uzaklaşıp atıyorum kendimi yaprak yığınlarının arasına. Yarım saat yarı uyur yarı uyanık dinleniyorum. Çadır kursam mı diye düşünüyorum. Ama pek tekin gelmiyor. Orman fazlasıyla ürkütücü. Her türlü havyan sesi geliyor. Yok diyorum burası sakat, yola devam :Skull-175 İyiki devam etmişim. İniş başlıyor. Oooh her çıkışın bir inişi var düşüncemin geçerliliği düşünerek 50-60 gidiyorum yine. Akçaova'ya varmışım haberim yok :D

Artık hava hafiften kararmaya başlıyor. Ancak Akçaova'dan sonra gördüğüm yokuş moralimi biraz bozuyor. Çık allahım çık bitmiyor. Bazen yürüyorum bazen bisiklet tepesinde. Yorgunluğumun anormal seviyeye ulaştığını farkediyorum. Sabahtan beri de sadece atıştırmalar ile (kek, şekerli ve tuzlu bisküviler, dondurma v.s.) durduğumu düşünüyorum. Neyse tam yokuşun 2/3 ü tamamlamışken traktör denk geliyor ve iki genç atıyorlar beni arkaya. Ooooh diyorum. 3-4 km gidiyoruz. Sonra onlar köylerinde bırakıyorlar beni.

Sonra biraz daha gidiyorum biraz inişten sonra düz bir yol. Artık yorgunluk hat safhada, diz ağrım normal, omzumun ağrısı neredeyse kalmadı. Yer de çadır kurmaya müsait. Ama tansiyonum normal olmadığını fark ediyorum. Ne olur ne olmaz ben Ağva'ya varıp otel motelde kalayım düşüncesi içerisindeyim ama artık bisiklete binecek halim yok. Yaklaşık yarım saat yol kenarında hem oturuyorum hem otostop deniyorum, duran yok. Sonunda kuruyorum çadırı. Sanırım mideyi üşütmüşüm. İştahsızlığımın sebibini anlıyorum şimdi. İstifra edecek gibi oluyorum ama bişi yok. Yatıyorum uyuyorum. Yapacak bişi yok :Skull-175

2. Gün : 90 km bisiklet ile + 15 km kamyon + 3 km traktör ile

3. gün (1.Temmuz.05-Cuma)

Sabah kalkıyorum. Tüm kaslarım ağrıyor. Egzersiz hareketlerinden sonra biraz kendime geliyorum. Su içiyorum. Ancak iştahsızlığım halen devam ediyor. Çok az atıştırıyorum. Tansiyon biraz anormal. Neyse koyuluyorum yola. Ağva'ya varıyorum. Gözüm çorbacı tarzı yerler arıyor ama göremiyorum sonunda ağvadan çıkıyorum. Biraz yağmur çiselemeye başlıyor neyse ki 10-15 dk sürüyor.

Ağva'dan sonra da 10 km gidiyorum. Ancak 2 gündür adam gibi bişi yiyemediğim için enerjim bitiyor. Tansiyonda iyice garipleşiyor. Aslında 30 km yolum kaldı ama daha fazla zorlamaya gerek yok. Çekiyorum sağa. Oturuyorum. Ne yapsak ne etsek. Otostop deniyorum ama anlıyorum ki istanbul insanından bize hayır yok :(

Sonunda bakıyorum olacak gibi değil şansımı denemek için 112'yi arıyorum. Diyorum durum böle böle, doktora aktarıyorlar, ona da anlatıyorum durumu. Diyor bizim oraya gelmemiz 1 saat. Otoban Polisini arayacaksın. Tamam diyorum arıyorum 155'i. Onlarda diyor ki oraya jandarma bakar. Neyse 156'yı arıyorum durumu anlatıyorum askere. O da komutana aktarıyor. O na da anlatıyorum. Tamam diyor.

Bekle bekle ne gelen var ne giden. Tekrar arıyorum jandarmayı ya olmaz gibisinden laflar ediyor jandarma. Kızıyorum biraz tabi. Sonra aklıma Tunceli'de Jandarma Komanda Astsubay olan Dayım geliyor aklıma bi telefon ona. Bir jandarma ekip otosu geçiyor ama o kadar hızlı geçiyor ki yola çıkmama bile fırsat kalmıyor. Sonra dayım tekrar arayıp biraz çıkışıyor bende arayıp çıkışıyorum jandarmaya sonunda geliyor. Biraz fırça yiyorum jandarmadan durumu anlatıyorum.

Benden ne istiyorsun diyor. Diyorum sağlık ocağı, hastane v.s. ne varsa şile'ye gideyim. Yok diyor ben oraya götüremem geri Ağva'ya gidecez. Mecbur kabul ediyoruz artık. Neyse gidiyoruz. Sağlık ocağına geldiğimizde tansiyonum biraz normale dönüyor.

Doktora durumu anlatıyorum. Hemen midemi dinliyor. Üşütmüşsün diyor, bağırsaklar hareketlenmiş. Birşeyler yemen lazım, 3 de ilaç yazıyor. (tam tahmin ettiğim gibi :)) Ayrıca şeftali meyva suyu iç diyor. Bağırsağı yormadan çabuk kana geçer diyor. Vişne suyuda ateşini alır ferahlatır diyor. Sonra giriyorum lokantaya çorba, pilav yiyorum. Meyva sularımı alıyor içiyorum. Evinin önünde masa saldalye koymuş birisinden müsade isteyip sandalyenin birisine oturup dinleniyorum. Muhabbet de ediyoruz.

Sonra iyice kendime geliyorum saat de öğlene yaklaşıyor. Kala kala 40 km kaldı Şile'ye. Ama kendimi yormak istemiyorum. İstanbuldan Şile üzerinden buraya ve buradan aynı yoldan istanbul'a midibüsler kalkıyor. Bakıyorum bagajları ufak. Yazaneye gidiyorum diyorum böle böle. Yoq diyor biletçi alamayız. Sen almasan da ben gidecem başka yolu yok diyorum. O zaman şoförü bekle diyorlar. Neyse bekliyorum. Şoför geliyor.. Parçala bisikleti içeride arakada iki koltuk yeri kadar yer var. Oraya sığdırabilirsen olur diyor. 2 dk de tekerleri söküyorum zar zor güç bela sığdırıyorum bisikleti. :rolleyes:

Biraz ayakta biraz oturarak gidiyorum. 40 km yol ama o kadar kötü bir yol ki iki araç yanyana geçemiyor. Şile'ye geliyoruz. Muavin uyarıyor geldik askeriyeye diye. Durmak yasak olmasına rağmen benim bisikleti indirmemi bekliyor. Bakıyorum yolun iki tarafı da tel örgü :Skull-175 Acele ile bisikleti toplamaya çalışıyorum. Ancak asker hemen damlıyor yanıma. Yasak diye. Diyorum buraya geldim zaten. Eskişehir'den geldim. İdare et 2 dk diyorum. Komutanlar bakıyor diyor. Neyse hemen topluyorum alelacele. Cepten abimi arıyorum.

Geleceğimden hiç haberi yok :) Diyorum beni rahat bırakmıyorlar çık dışarı. Şok oluyor çıkıyor. Hurraaa özlemişim keratayı, Abüm benim :60: . Hemen ziyaretçi girişini yapıyorum. Abimin komutanı sağolsun yardımcı oluyor görüşme salonu yerine abimlerin tarafa bisikletim ile giriyorum :27:

Askerler beni yeni askere gelen biri zannederek seviniyorlar, alt devre muhabbeti... Ama abim benim kardeş bu deyince hepsinin yüzü bi garip oluyor :D Neyse artık abeyle muhabbet ediyorum. Meyve sularına devam... Artık iyice kendime gelmeye başlıyorum.

Sırt çantam burada işe yarıyor. Komutanların dikkatini çekmiş. Muhabbet iyi oluyor yani. Sonunda allah razı olsun komutanın biri gel diyor bende kal. (adını vermem sakıncalı olabilir) :27:

Tamam diyorum akşama kadar oyalanıyorum askeriyede :27: Abimlerin taraf ana birlikten yol ile ayrılan küçük bir bölüm. Burada ünüm hemen yayılıyor :) Komutların yanına oturup muhabbet ediyoruz. Deli diyen de olmuyor değil ama kim takar, hehe :7:

3. Gün : 25 km bisiklet ile, 10 km jandarma ile geriye, 40 km otobüs ile şileye

4. ve 5. Gün

Sonra 3 gece lojmanlarda kalıyorum. Gerçi gündüzleri hep dışarıdayım ama... Abim de hafta sonu izni alıyor. 2 gün full geziyoruz. Denizi, doğası, havası çok güzel biryer... Komutandan allah razı olsun bu devirde kim açar evini 2 gün 3 gece ?

Bu arada bütün askeriye de ün salıyorum. Lojmanlarda ve askeriye girişlerinde hiç görmediğim adamlar bile sen bisikletle gelen misin diye soruyorlar ve işlemlerde çok kolaylık sağlıyorlar :D

2 gün sonunda kendimi tamamen topluyorum hem moral hem sağlık olarak. Teskeresine 1 ay kalmış abime de iyi bir moral oluyor. Geliyoruz dönüşe. Şile'den Gebze'ye dayımlara geçmeye karar veriyorum. 100 km civarı hesaplıyorum yolu.

Çadırımı ve yükümün birazını kargo ile eskişehire göndererek sırt çantamı hafifletiyorum.

6. Gün (04.Temmuz.05 - Pazartesi)

Sabah yola çıkacağım ancak hava durumu sağanak yağmur diyor. Ve bütün gece bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor. Sabah kalktığımızda hafifliyor yağmur. Tam yağmurluğumu giyiyor yola çıkıyorum yağmur diniyor. Ancak hava kapalı. Şile'den çıkıyorum. Yol muhteşem. Hafif inişli çıkışlı bölünmüş dümdüz yol. Yağmur dinince yağmurluğu çıkarıyorum.

Bu arada arka göbeğin iyice sapıttığını farkediyorum. Bakıyorum durum içler acısı. Artık sağa sola biraz oynuyor teker, sesler geliyor. Göbek dağılmış :Skull-175 Ama bisikletçi yoq qi buralarda. Bilyalar ve göbek tıkırdaya tıkırdaya gidiyorum. Biraz sola yatıyor arka teker. Arka freni boşaltıyorum mecburen. (Darıca'ya kadar böyle gidiyorum. 90 km)

Dizimde ağrı hafiften devam ediyor. Oldukça yoğun bir sis var. Biraz açılıyor hava. yolu yarılıyorum ancak bulutların hızı ve yere yakınlığı beni korkutuyor. Çiselemeye başlıyor hafif hafif. yarım saat daha bu şekilde yol alıyorum. Sonra birden arka teker patlıyor. 100 metre ileride köy evi gibi bişiler var. Neyse yolun kenarına iniyorum açıyorum tekeri yama yapmaya çalışıyorum yağmur ve rüzgar şiddetini arttırmaya başlıyor. Korkum yapmurdan çok açık ve ormanlık arazi olması dolayısı ile sık sık çakan yıldırım ve şimşekler. Yakınlara bir yere yıldırım inince iyice tırsıyorum :Skull-175 Cep çalmaya başlıyor. Arayan gebzeden dayım. Çok aşırı yağmur varmış nerelerdesin diyor. Neyse tam yamayla uğraşırken bir yağmur başlıyor ki anlatamam :Skull-175

Yağmurluğum olmasına rağmen bisikleti düz çevirip 100 metre koşana kadar afedersiniz donuma kadar ıslanıyorum. Sucuk gibi oluyorum. Köy evi gibi çay evinin içine atıyorum kendimi. Üstümü değişiyorum. yaklaşık 1 saat yağmurun dinmesini beklerken sıcak çaylarımı yudumluyorum, patlağı da içeride hallediyorum. Sonra tekrar yola.

Yol çok güzel ancak ıslak olduğu ve çamurluğum olmadığı için yavaş gidiyorum. Manzara muhteşem. Sağım orman solum orman. Az önce yağan yağmur güneşin sıcaklığı ile buhar olup yükseliyor ağaçların arasından. Ancak dijital fotoğraf makinasının hafif ıslanmış olmasından dolayı fotoğraf çekmiyorum. :(

Bu dümdüz ve çoğunlukla iniş olan yolda yavaş gitmek beni sıkıyor. Yolun ıslaklığına rağmen bırakıyorum freni. Allah ne verdiyse 50-60 gidiyorum. Çamurluk olmadığı için her yerim ıslanıyor tekrar. Bisiklet nasıl su atacağını şaşırıyor hızdan. Ama güneş iyice açınca önce yol kuruyor sonra da üzerimdekiler kuruyor, Pantolondan dumanlar çıkıyor. Sonra bir silkeliyorum oh tertemiz sanki yeni yıkanmış gibi :D

Sonra gide gide varıyorum. Bakıyorum uçaklar geçiyor tepemden. Meğersem sabiha gökçenin oraya varmışım :eek: TEM'in altından geçiyorum Pendiğe giriyorum. Sabah yağan yağmur pendiği allak bullak etmiş. Yollar güneşe rağmen halen göl. Birde kazı çalışmaları varmıştı artık siz düşünün yolların halini :Skull-175 Zar zor buradan da geçip D100'e çıkıyorum. Basıyorum pedala. D100'den sağa Darıca'ya dönüyorum. Dayımın tarifleri üzerine evi buluyorum.

2 gece dayımlarda konaklıyorum. Bisikleti tanımadığın bir bisikletçiye emanet etmek zorunda kalıyorum. Çünkü arka göbek dağılmış durumda. Orta göbek de biraz hasarlı. İki göbek değişiyor. Ne taktığını ne yaptığını bile bilmiyorum. Neyse fazla bi ücret vermeden

hallediyoruz işi.

6. gün : Şile - Darıca = 90,4 km

8. Gün (06.07.05 - Çarşamba)

Darıca'dan da D100 üzerinden Adapazarı'na gitmeye karar veriyorum. Orada olan arkadaşlarımda da 1-2 gece kalmayı düşünüyorum. Darıca'dan D100'e çıkıyorum tekrar. Gebze ve Körfezi geçiyorum. Sağ tarafta marmara denizi manzarası. Sahil güvenlik botu kornası ile selam veriyor. İçerisinden el sallıyorlar. Gülümsüyorum :)

TEM dümdüz gidiyor ama D100 virajlı ve hafif inişli çıkışlı. İlerledikçe düzeliyor yol. Kocaelinde oldukça kalabalık bir yol bisikleti grubu geçiyor yanımdan. Tabi ki arkalarından yine brissa minibüsü :D Yol antrenman için çok müsait.

Sapanca gölünün kuzeyinden devam ediyorum. Golün muhteşem manzarası var sağ tarafımda. Bir grup yol bisikletli daha geçiyor. Amma çok antrenman yapan var yahu bu adapazarında, kocaelinde. Manzara eşliğinde adapazarına ulaşıyorum.

Darıca - Adapazarı = 101,1 km

1 gece konakladıktan sonra eskişehire otobüsle dönmeye karar veriyorum. Sadece otobüs 1 saat geç kalıyor bunun dışında bir sorun yaşamıyorum... Gece eskişehire iniyorum ve bisikletimi topluyorum. Evime kadar tekrar bisikletle gidiyorum....

Bu arada bundan sonra bagajsız gezi yapılmayacağını, Matsız ve uyku tulumsuz çadırda kalınmayacağını da öğrenmiş oldum. Tecrüne oldu yani... :rolleyes:

Birde yollarda karşılaştığım köpekleri yazmadım çünkü ya 20 ya da 30 köpek ile karşılaştım. Ne köpekler ne köpekler. Ama gerçekten korkmayıp köpek her ne yaparsa yapsın takmayarak yoluma devam ettiğim için hiç bir şey olmadı, sadece kuru gürültü, köpek havlaması. ;)En çok kovalayabilenler fabrikalarda bekçilik yapan köpekler. Birde en kalabalık grup ile şile'de siste karşılaştım. 10 ya da 15 köpek sürüsü oOoO şenlik var. Orkestra kurmuşlar mübarek :DMemleket ayağa kalktı ben de tın yok. Benle tınlamayınca da köpekler şoka giriyor peşimi bırakıyor her seferinde

En uzun ve ilk çadırlı gezimi biraz sorunlu da olsa mutlu olarak tamamlıyorum... :D

Yalnız olmam sebebiyle çok fazla resim çekinemedim. Gezide en büyük eksiğim fotolardı :(

(fotoları ekleyeceğim)
 
Scudo

hhtatar

Daimi Üye
Kayıt
28 Aralık 2004
Mesaj
255
Tepki
102
Şehir
İçerenköy/ISTANBUL
Eline, ayağına, ağzına sağlık.
Fotoğraflarını da bekliyoruz.
 

eYa

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Mayıs 2005
Mesaj
1.267
Tepki
781
Şehir
Eskişehir & Didim
Körfez deniz manzarası
Körfez - sabah saatleri
Sapanca gölü muhteşem manzara
Sapanca gölü muhteşem manzara
Adapazarı Çarşı
Alifuatpaşa, Metin tesisleri karşısı : ilk konaklama
Şile - Anamın Yeri
Şile - Sahil - Abim ile Ben
Şile - Abim, Ben & Bisikletim
Sahil
Şile
 

Önder Özdoğan

Forum Bağımlısı
Kayıt
25 Mayıs 2005
Mesaj
2.276
Tepki
1.166
Güzell resimler ...
Eline saglık tebrık ederım bızde bır gun gelırızz eskısehır e..nasıl olsa sakarya lıyızz :)
 

eYa

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Mayıs 2005
Mesaj
1.267
Tepki
781
Şehir
Eskişehir & Didim
ya arkadaşlar resimlerde sorun var bi ara düzelticem kusura bakmayın. sıkışık vakitte attım sorunlu atmışım :(
 

eYa

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Mayıs 2005
Mesaj
1.267
Tepki
781
Şehir
Eskişehir & Didim
resimleri hallettim arkadaşlar. gayet güzel oldu. 3 mesaj yukarıda :D
 

Bozkurt_26

Üye
Kayıt
10 Aralık 2005
Mesaj
4
Tepki
1
Baba valla ne diyim sana :)
Eline koluna ayağına sağlık...
Mükemmel şeyler yaşamışsın...
Bende Eskişehirliyim ve sana çok imrendim doğrusu...
Keşke ailem izin versede bende sen gibi gezebilsem...
Kendine iyi bak :)
 

eYa

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Mayıs 2005
Mesaj
1.267
Tepki
781
Şehir
Eskişehir & Didim
Umarım sende gezersin bir gün. Gezmeyen tadını bilemez :rolleyes: İzin konusunda benim de sıkıntım vardı. Hatta biraz anne rızasını almadan yola koyulduğumuz için yidik sopayı sırtımıza galiba ya neyse, annem de alıştı artık :) Anladı benim manyak olduğumu :D

Bu arada hoş geldin foruma...
 
  • Beğen
Tepkiler: yusufbulut
Kayıt
17 Mart 2006
Mesaj
12
Tepki
1
Şehir
istanbul
yazıyı okudukça gözlerimdeki mutluluğu görmeni isterdim
bu rotayı yapmış ve ayrıntısıyla yazmış birilerini ararken buldum bu yazınıda
aslında bu rotayı yapan biri illaki vardır zaten diodum ama amatör adamda yapmazki o kadar yol diodum ama okudukça bisikletin üstünde kendimi hayal ettim çok kısa bi süre içinde çıkıyorum yola
sana çok teşekkür ederim öylesin pis bi şüphe vardıki içimde okadar küçük ama elimi kolumu bağlayan
artık tamam sayende kesin karar verilmiştir ayağına eline sağlık
tekrardan çok teşekkür ederim...
 

bora_jb

Forum Demirbaşı
Kayıt
6 Ocak 2007
Mesaj
465
Tepki
106
Şehir
izmir
coook guzel bır gezı olmus ama o haywanlar dısında ama uzun yol bısıkletle ben de cok ıstıyorum neyse hersey ıcın elıne omzuna saglık iyi pedallamalar :d
 

klavyem3

Aktif Üye
Kayıt
25 Şubat 2007
Mesaj
164
Tepki
16
Şehir
İST
severek okudum harika şeyler yaşamışsın.tecrübelerinden yararlanacağım.
inşallah ben de bandırmadan izmir yapmayı düşünüyorum.yazın ve tek başıma ve ilk ve de korkuyorum ve neler almalıyım yanıma.tavsiyelerini bekliyorum.
lastik değiştirmeyi bile bilmiyorum.öğrencem bunların hepiciğini.
 

İLKER TAŞ

SPECİALİZED. S-WORKS M5 HARDTRAİLL ALL......
Kayıt
10 Aralık 2005
Mesaj
1.873
Tepki
794
Yaş
44
Şehir
istanbul
İsim
İLKER
Bisiklet
Scott
dostum güzel bir gezi olmuş ama bayağı sıkıntı cekmişin neyse bunna değmiş ama o insan demiyorum insan kılıklı hayvanlara burdan bir cift zözüm olacak sizleri varya sizlerden biriniz bana bi catsanız şeş kaza diri diri yiyecem o adamı catmıyoki bana böyle insanlar devamlı yolda olmama rağmen neyse dostum sana gecmiş olsun iyi bir iş başarmışın inan cok sinirlendim sana yapılan karşısında
 

d.berkay

Forum Bağımlısı
Kayıt
2 Ekim 2006
Mesaj
3.863
Tepki
3.046
Şehir
Ankara
İsim
Demir Berkay
Bisiklet
Marin
valla bir solukta okudum çok güzel yazmışsın...

Ayrıca tebrik ediyorum çok büyük cesaret isteyen bir geziyi başarı ile bitirmişsiniz...ama resimlerde galiba problem var ben göremedim:(
 

ESES

Üye
Kayıt
3 Aralık 2006
Mesaj
41
Tepki
8
Şehir
ESKİSEHİR
Bi çırpıda okudum yazını helal olsun..
Gercekten güzel bi gezi yapmışsın.
Şile'nin bayırlarını cıkmaktansa Van'a kadar pedal atarım daha iyi.:D :) :)
Şilenın bayırlarıda o biçim kötü..

Şile cok guzel bi yer askeriye'nın yanında halamlar oturuyor her yaz oradayım.Nasipse bu yaz bisikletimle gitmeyi düşünüyorum..:)

Bu arada fotolar acılmıyor sanırım bi daha göz atsan..;)
 

eYa

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Mayıs 2005
Mesaj
1.267
Tepki
781
Şehir
Eskişehir & Didim
Merhaba herkese. Konuya cevap yazan herkese teşekkürler. Arkadaşlar yoğun iş-okul tempomdan dolayı foruma uzun süredir giremiyordum. Unutulacak bi gezi değildi zaten hala da anlatmak zevk veriyor insana :) Anlatılmaz yaşanır ;)

Fotoğraflar mevzuusuna gelince, fotoların bulunduğu siteyi kapatmıştım. Aslında fotoğraflarda bisikletli resim yok daha çok manzara yine de tekrar yayınlamaya çalışıcam ilk vakitte...
 

doktor

Üye
Kayıt
28 Ağustos 2006
Mesaj
56
Tepki
22
Şehir
re
Yazdıklarından çok güzel bi gezi yaptığın belli ama resimleride çok merak ettim.
Zahmet olmazsa tekrar upload edermisin?
 

eYa

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Mayıs 2005
Mesaj
1.267
Tepki
781
Şehir
Eskişehir & Didim
Alifuatpaşa, Metin tesisleri karşısı : ilk konaklama
Şile - Anamın Yeri
Şile - Sahil - Abim ile Ben
Şile - Abim, Ben & Turu Yaptığım (Çalınan) Bisikletim
Körfez - sabah saatleri
Sapanca gölü manzara
Adapazarı Çarşı
 
  • Beğen
Tepkiler: Ozge Deniz