Erkekler, içeri buyurun!!!

arkadaşlar merhaba. geçen gün üniversitenin (Bilkent Üniversitesinde okuyorum) kütüphanesinde spor ile ilgili kitaplara bakarken, yol bisikletçiliğiyle ilgili bir kaç kitap buldum. ve tabii hemen ödünç aldım. kitapta erkekler için ciddi bir bölüm ayrılmış. Kitap ingilizce, adı: Complete Book Road Cycling Skills. basan: Bicycling Magazine...
arkadaşlar hepimizin hayatında ciddi bir yeri var bisikletin, bisiklet kullanmanın. peki 800 bisikletçide yapılan geniş bir çalışmaya göre, bu 800 bisikletçinin 350 sinin 'genel olarak' 200 ünün ise (yani dörtte birinin) daimi bir ereksiyon sorunu olduğunu yani tekrar etmem gerekirse bu araştırmanın yapıldığı her dört bisikletçiden (erkek) birinin hiçbir cinsel aktivitesinin bulunmadığını okudum. Bu inanılmaz bir rakam bence. ki bu araştımanın sonucunda bulunandan daha ciddi bir rakamlada karşı karşıya kalınabilir. çünki bu sorunu olup araştırma süresince dikkate almayan veya söylemek istemeyen bisikletçilerde bulunabilir. yani en az yarıya yakını genel olarak; 4 te 1 ise tamamen yitirilmiş cinsel hayatlardan bahsediyorum...
kitap bu bölümün başında diyor ki,bisiklete ilk koyduğumuz ama son düşündüğümüz, hatta hiç düşünmediğimiz yer neresidir???

arkadaşlar eğer ilginizi çekerse kitaptan sonuçları burada yazmaya devam edicem. ve tabii bu konuyla ilgili olan bulgularınızı, duyup yaşadıklarınızı buraya yazın lütfen ki bu ciddi sağlık sorununa daha kapsamlı karşı koyabilelim.

sorun şundan ibaret: selenin insan vücudunu en fazla taşıyan orta kısmının (ki vücuda denk gelen binnual kısım olarak adlandırılıyor) yanlış sele ve yanlış oturuştan (ve sele ayarından) sebep olunarak penisi besleyen iki damarın kapanması ve bu bölgeye kanın ulaşmamasından kaynaklanan kısa vadelik bir uyuşma (cinsel organda) sorunu uzun vadelik ise (önüne geçilemeyen) bir ereksiyon sorunu...

Kitap kaç yılına ait? Yeni sele ve geometrilerin gelismesi ile son arastirmalarda bu sorunun baya azaldığı ortaya cıktığını okumustum.

1998 yılına ait ancak gayet güncel bir kitap. şu an kullandığımız bütün sistemleri içeriyor, STI kolları bile...

Bu ciddi bir sorun bence bu işin eğitimi insanlara okullarda verilmeli ya da uzman kişilerce bisiklet alınmalı oturuş pozisyonu veya sele seçimi kullanıcıya göre özenle seçilmelidirTopluma bunlarla ilgilenecek insanlar lazım..

Sorunun seleden dolayı oluşabileceğini düşünmüyorum, ancak yüksek yoğunlukta ve şiddette olan eforlar testesteron oranını ciddi şekilde düşürebiliyor bu da ereksiyon kalitesini düşürebilecek bir parametre. Yine sorun oluşturabilecek kadar çok fazla binen insan ülkemiz şartlarında çok fazla değildir kanaatindeyim, bu yüzden içiniz rahat olsun diyebilirim genel olarak...

Ortası boş, iki parçalısele diye bir şey var mı?
Selelerle ilgili bir dolu makale okudum, bası yerleri ile ilgili...
ama genelde fiziki yapıları belirli bir kalıptan dışarı çıkmıyor.

Herhalde gelinen noktada ki son tasarımlar..

Mesela baldır ve popo tarafına takılan iki parçalı mafsallı bir mekanizma bisikletten ayrı hazırlanıp tayt gibi giyilse ve bunun oturma anatomisine göre bisikletten destek alınan kısmınada kolayca çıkarılıp takılabilen bir adaptörle birleştirise ....bu şekilde bacak arası kanalı tamamen korunsa...

Ve belki ileride sele borularıda hidrolik olabilir. Sele altında devamlı hazır 1cm lik bir strok bile faydalı olabilir. Yada tamamen boy ayarı hiprolik olup sürüş sırasında bile kilitli maşalarda olduğu gibi aşağı yukarı ayarlanabilir yapıda olanlarıda dizayn edilebilir mi?

Olduğunda benim aklıma gelmişti dememek için yazıyorum.

Sadece erkeklerde değil, bayanlarda da aynı sorunlar görülmekte. Bu sorunu en aza indirgemek için, selede daha dik bir açıda durmamız gerekiyor. Fakat, sportif bir duruşu tercih ettiğimizden, 40°’lik bir açıda mesela o bölgeye daha fazla baskı uygulanıyor. 90°’lik bir açıya yakın durulursa, bölgeye baskı azalacağından, bu tür sağlık problemleri en aza indirilebilir.

Bir diğer konu da, ortası yarık seleler. Yapılan araştırmalarda, ortası delik olan selelerin, düz selelere nazaran daha sağlıksız oldukları ortaya çıkmış.

Genelde çoğumuz bisikletin üzerinde sportif bir duruş tercih ediyoruz. Duruşumuzu değiştiremeyeceğimize göre, dar bir sele değil de geniş bir sele, süngerli değil de jelli bir sele, sağlık açısından daha verimli olacaktır bizler için.

Düzgün ayarlı sele ve pedli bisiklet taytlarıyla fazla sorun yaşayacağınızı zannetmiyorum(Pedli bisiklet taytlarını giymenizi şiddetle öneririm eğer sağlığınızı düşünüyorsanız).Eğer şiddetli uyuşmalar varsa sele ayarınız bozuk demektir.Yüksek yoğunluklu antremanlar,yarış heyecanı vücudu stres altına sokacağından kortizol salğılanmasına sebep olur bunun sonucunda testesteron seviyesinin azalmasına neden olur.
Not:Seleyi bu kadar kafayı takmayın hayatta testesteron seviyesini düşüren kalitesiz gıdalar(hormonlu,tarım ilaçlı),şebeke suları;denizler,akarsular,hava ve toprak kirliliği;soba ve egzos gazları,bağımlılık yapan madde kullanımı(sigara,alkol..v.b.),sanayileşme,büyük şehir yaşamı,sinirlilik ve stres gibi etkenler varken...
Sigara kullanan,çok araba süren(trafikte çok zaman geçirmek),kalabalık şehirde yaşayan birisi bisiklet selesini bahane etmesin bile.(Böyle birisinin 35 yaşından sonraki halini düşünmek istemiyorum)...

Ben bu konuda bir calisma okumustum. Galiba mtbtr'nin saglik arsivlerinde olacak.
Hatirladigim kadariyla silikon kapli sele digerlerinden daha az zararli oluyordu. Diger taraftan, bilinenin aksine, ortasinda iki yarik olan sele daha fazla baski yapiyordu. Bulursam gonderirim.
Bu arada, edoganer'in bahsettigi durum korkunc, biraz daha detay almak lazim. Umarim sadece profesyonel bisikletcilerden bahsediyordur. Yoksa, Pekin veya Amsterdam'in nufusu surekli azaliyor olurdu bu durumda )

bahsettigim yazilari buldum:

(link)

(link)

arkadaşlar kitapta bahseden bölümü tamamen okudum. kitapta bu sorunun her ne kadar çözlülmeye çalışılsada her zaman bu sorunlardan etkilenenler olacağını yazmış. ayrıca kitap bir arkadaşımızın testesteron sorunundan hiç bahsetmiyor(çünki bu olası ve çözülesi bir sorun sanıyorumki) kitabın tek bahsettiği damar tıkanmasının uzun süren bir süreçte ereksiyonu tamamen engellemesi, damar çapının ve damar kaçağının bunla ilgili olan soruna sebep olması... kitapta sele ayarının önemine yer verilmiş, ancak doğru sele ayarının kişi tarafından anlaşabilip en rahat ve kürek kemiklerine en çok yük bineceği türüne yer verilmiş. ayrıca kitapta canlı örneklerede yer verilmiş ve bu sorunun 40 yaş üstünde çok ciddi bir (%40) prostat kanserine sebep olabileceği söylenmiş. arkadaşlar ben bunları okuduktan sonra artık bedava verseler hafif diye o karbon bilmem kaç euroluk sert ötesi ve ince selelerden almam. geçen gün bir seleye baktım 139 gram (kendim tarttım) ve resmen plastik, en ufak bir süngerimsi yapı yok. 400 liraya yakın bir fiyatı vardı...

bu faydalı bilgi için teşekkürler ama süren zaten rahatsızlığı kendi algılayıp ideal pozisyonu araştırıp bulabilir her bisikletçi benim ideal vücut pozisyonu sele boyu ve bisiklet ergonomisi ile ilgili önerebiliceğim iki site var bildiğim bu sitelerde kendi kol bacak omuz vs ölçülerinizi aldıktan sonra ideal kullanım ölçülerini size veriyor bu siteler wrenchsize.com ve competitivecyclist.com tabiki kullanılan selenin ve parçaların seçiminin kullanıcıya uygun olması gerektiğini söylemem gereksiz

ben kendimce bir sele tasarımı düşündüm, elbette sele üreticisi firmalardan iyi bilemem ama naçizane önerilerimi yazayım:

yapılan araştırmalardan sonra anlıyoruz ki, seleye oturduğumuzda en az baskı apışarasına gelmeli ve vücut yükümüz mümkün olduğunca kalçalarımıza binmeli. şu halde şekil ve sertlik olarak 2 önerim var:

bir bisiklete arkadan baktığınızda, selenin üst yüzeyinin kubbeyi andıran bombeli yapısını rahatça görebilirsiniz. madem apışarasına az yük binmesi gerekiyor, bu bombe mümkün olduğunca azaltılmalı bence. ortası yarık seleler de aynı mantıkla yapılmış, fakat selenin bombeli yapısı aynen korunmuş. zaten sırf bu yüzden, yarığın kenarlarında aşırı yüksek bir baskı oluşuyor ve yarıksız selelerden daha beter sonuçlara yol açıyor. o yüzden yarıklı seleler tamamen kullanımdan kaldırılmalı da neyse o ayrı konu. kısacası kalçayı tutabilecek en az bombeyle bir sele yapılsa bence gayet iyi olur

sertlik konusunda önerilerim ise şöyle: selenin tamamı aynı sertlikte olduğu vakit, üzerine oturduğumuzda vücudumuzdaki çıkıntılar selenin dolgu malzemesini sıkıştırarak sertleştiriyor ve üzerine biniyor. haliyle en çok baskıya maruz kalan bölgelerimiz de selenin içine en çok gömülen bölgelerimiz oluyor. eğer bir selenin 2 yanı sert dolguyla doldurulup, ortaya doğru bu dolgu gittikçe yumuşarsa; o seleye oturduğumuzda kalçalarımızın altındaki dolgu zaten yeterince sert olduğu için daha fazla gömülüp sıkıştırmasına gerek kalmayacak, vücut ağırlığımızın büyük kısmı kalçalarımız tarafından taşınacak. apışarası ise hemen altındaki yumuşak dolguya sadece kendini emniyetle yerleştirecek ve üzerindeki çok az ağırlık da kan akışı için sorun olmayacak.

şu anda bahsettiğim sele tasarımını uygulamaya geçirebilir miyim diye düşünüyorum (makina mühendisliği okuyorum), fakat başkaları tarafından yapılırsa da "fikrimi çaldın!" diye yargılamam açıkçası. sadece "şerrefsizim benim aklıma gelmişti!" diyebilmek için ve elinde imkan olan insanlar tarafından yapılmasına belki ön ayak olurum diye yazdım. asıl amacım, bisikletçilerin soyunun devamını sağlamak

konuyu gordukten sonra benım de ıcıme bi kurt dustu
acaba bahsettıgınız uyusma tam olarak orta bolgede mı yoksa arka taraflara- kalça bolgesıne kadar falan mı? ben de genelde ortada uyusma olmuyor ama poponun sağ ve sol alt taraflarında oluyor

ben de selemı bıraz daha ınceltmeyı dusunuyordum (daha cok spor gorunum ıcın) ama vazgectım..

@edoganer

ben bunun mantıgını pek cozemedım zaten yahu yarım kıloluk mataraları (suyla bırlıkte) tasıyorsunuz da ne olur yanı 250 gram sele olsa . yanlıs anlamayın elbette karar sızın ama sonucta sağlıktan bahsedıyoruz

demek bu yüzden hiç Fransa turundaki bisikletçileri ailece çekilmiş,çoluklu çocuklu fotoğraflarla görmüyoruz
İşin ciddiyetine varırsak şimdi napcaz? Bende SLR var 135 gram.Taytım var bu baya korur mu peki? Hakan Yazman abimiz bi sorun olmucağını söylemiş.

bu sorunu gıdermek ıcın yeterınce dık oturmalıyız mantıken bunu saglamak ıcınde sele boyunu dusurebıldıgımız kkadar dusurmelıyız

@ondert
Yoo görüyoruz, Armstrong, Basso, Ulrich örnek olarak...

@ondert

Evet genel olarak ciddi bir sorun olmaz, eğer apış aranızda bir ağrı uyuşma hissederseniz selenin açısını biraz indirmek (sele burnunu biraz aşağı indirmek) sorunları %99 oranında çözecektir, eğer 3-5 saatten fazla biniyorsanız ve hala sorun yaşıyorsanız ortası delik olan seleler daha uygun olacaktır.

Yine bir örnek vereyim, 50-55 yaşlarında bir bisikletçi arkadaşım çok yüksek seviyede biniyor bisiklete (senede 20.000 km ve üzeri), selesi ise full karbon elinizle vurunca tak tak diye ses gelen, birisinin kafasına vursanız kafa yaracak kazık gibi sert bir selesi var hiç bir sorun yaşamıyor (her açıdan)

Hakan Yazman

o zaman bizim için bir sorun yok ?

Bence mantıklı düşünüldüğünde erkekler için konuşuyorum şu sele uygun,

http://www.bisikletmagazin.com/misiklet/albums/userpics/4%7E1.JPG

eğer oturuş pozisyonu dik olursa, selenin uç kısmı biraz aşağı eğimli olursa ve tüm ağırlık kalça kemiklerine verilirse apışarası korunmuş olur. Ben bu tarz bir sele kullanmaya başladım artık, tabbiki karbon falan değil, jelli bir sele ancak orta bölümü delik. Böylece baskı sadece kalça kemiklerine uygulanıyor.

çok güzel bir konuya değinmişsiniz.bizim halk arasındada bisikletin tercih edilmemesinin nedenlerinden bir tanesidir.arkadaşlar dalga geçiyorlar kısır olursun diyeuzun turlarda o dediğiniz bölgede elbette bir miktar yanma meydana geliyor.tayt giydiğimiz halde.ben selenin ne kadar iyi olursa olsun 3-4 saat binmelerde aynı şeyin olacağı kanısındayım.ama herşeye rağmen en iyisini ve en zararsızını kullanmakta yarar vardır diye düşünüyorum.eğer bu konuda önerebileceğiniz sele markası ve tipi varsa söyleyin biz de bilelim.en azından bilgi sahibi oluruz.teşekkürler.