KAZLARIN KARDEŞLİĞİ
Efendim hikaye bu ya..
Evvel zaman içinde kalbur zaman içinde..
Dedelerimiz daha karbon bisiketlete binerken, tubleks lastik takarken,
yolda yayalar bisiklet yoluna cam şişe atarken, issanlar hala yerdeki arabalara binip petrol harcarken, günlerden bir gün hem de güzel bir gün toplanmış onbeş yirmi kafadar vermiş bisikletlerini yollara dağlara ovalara kırlara, açmışlar kucaklarını güneşli havalara..
Dağ gitmişler düz gitmeşler kah dinlemişler kah su içmişler, bir pazar gününü güle oynaya sabahtan başlamışlar pedallamaya güneş daha başlamamış yakmaya.
Derken görmüşler dağların arasında bir ova bulmuşlar bir pınar başıda orada. Serilmişler sere serpe gölgele seyra dalmışlar hasretle eşsiz bölgeye..
Taaa o zamanlarda bol bol bulunan hayvan etini pişirilermiş ateşde, bir ızgaranın üzerinde. Derlemiş buna mangal yemede yanında yat kal. Karşılaşmışlar böyle bir grupla başlamışlar öteden beriden konuşmaya. Gır gır derlermiş şamata derlermiş onca kelamsız sohbetlere. Hoş muş güzelmiş tarihte.
Birden karşı yakada belirlemiş üç beş avcı. Ellerinden tüfekler ayaklarında çizmeler almışlar gökyüzüne nişan, çekmişler, ateşlemişler, acımamışlar kanatlı kazlara. Ateş ateş ateş etmişler ardı ardına.
Bizim pedalşörler üzülmüşler haliyle bu olaya. Mangalcılar hurraaaaa! nidalarıyla inletmişler ovayı. Derken avcılardan biri aniden nişan almış alelacele gökyüzüne, çekmiş aceleyle tetiği. GÜÜÜMMMMM!
Kaz sürüsüne ateş etmiş tek el avcı.
Ama birde ne görsün: İki kaz birden gökyüzünden aşağı doğru düşmeye başlamı. Mangalcılar HURRAAAAA! Vay be! Koçum benim! geyikleriyle bir taşla iki kuş vuran adamı izleyip tebrik etmişler.
Bizim pedalşörler pek şaşmış doğrusu bu işe. Vay be! demiş birisi. Şansa bak adamdaki!
Sonra pınarbaşından bir gölge çıkagelmiş pedalşörlerin yanına. Beyaz giyimli, nur yüzlü adam su içmek için eğilmiş. Suyunu içtikten sonra bizimkilerin yanına yaklaşmış ak dede.
Ey oğul! Bilir misin neden iki tane? demiş huzurlu sesiyle. Bilmeyiz demiş bizimkiler..Bak dinle o zaman:
Bu kazlar ve ördekler göç ettikleri zaman gökyüzünde V şeklinde göç ederler.
Evet demiş bizimkisi sabırsızca, rüzgarı keser en öndeki ve arkadan gelenler öndekinin rüzgar boşluğundan yararlanarak daha az güç harcar uçmak için. Zamanla sürünün en öndeki yorulduğunda arkaya geçer, kendini dinlendirir ve onun yerini başkası alır demiş bilmiş bilmiş.
Gülümsemiş ak sakallı dede.
Peki demiş neden iki tane düştü? diye dede sormuş bu sefer. Tabi tık yok bizim pedalşörlerden.
Bir kaz demiş ak sakallı dede ve derin bir iç çekerek sözlerine devam etmiş eliyle düşen kazların bulunduğu bölgeyi göstererek.
Bir kaz grubundan ayrılıp alçaldığı zaman sürüden başka bir kaz onunla beraber alçalmaya başlar. İlk alçalan kazın problemini bilmez eşlik eden kaz. Sorun nedir bilemez. Sürüsündeki bu elemanın ağrısı mı var, karnı mı aç, susadı mı bilemez. Ancak şunu bilir: Sebebi ne olursa olsun sürüden ayrılan ve yere inen bir kaz tekrar havalandığında tek başına göçü tamamlayamayacağını bilir. Ona birisinin refakat etmesi gerekmektedir ve ikinci kazın alçalmasının sebebide budur demiş gözlerini kısarak.
Çok şaşırmış bizim pedalşörler, hayret etmişler. Teşekkür etmişler ak dedeye bu bilgisini kendileri ile paylaştıkları için. Dönmüş ak dede sırtını ve pınar başında koybolup gitmiş çalıların arasında geldiği gibi.
Sonra bakmışlar pedalşörler. Bir de ne görsünler. Tura çıktıkları arkadaşalrından biri yok! yanlarında.