Merhaba arkadaşlar.
Uzun zamandır tur yapmayı planlıyordum ancak bir türlü denkleştirememiştim zamanı. Bir gün kafa dengi iki arkadaşımla dedik ayın 12 sinde yola çıkıp kamp yapalım. Ayın 11 inde benim mezuniyetim vardı, 12 sinde arkadaşım Hasan'ın mezuniyeti vardı. Antalyaya otostopla gitmek vardı ilk planda ancak 3 kişi olduğumuz için ve mezuniyetten geç çıkılacağı için Bla Bla Car isimli programı yükleyip ordan birisini bulmak daha mantıklı geldi.
Perşembe günü programdan Murat abiyi buldum, hemen numarasını istedim konuştuk, sağolsun saatini de bize göre ayarladı, mezuniyet çıkışı apar topar çıktık ve yola koyulduk. (Saat 8.30)
Sonrasında 2 saat süren dünyadaki en karışık ve birbirleriyle en alakasız müzik tarzları eşliğinde yolculuğumuz başladı ve sorunsuz şekilde Antalya'ya vardık. Kendisi Komutan olan Murat abinin hikayeleriyle güzel bir yolculuk geçmişti. Cüzi bir miktar para verdik kendisine sonrasında başladık otostop çekmeye.
30 dk geçmesinin ve kimsenin durmamasının ardından arkadaşım Furkan petrol ofisinin orayı gördü ve elimizi yüzümüzü yıkamaya gittik. Tam tuvalete girecekken ordaki bakkaldan çıkan bir adamla şu muhabbet geçti:
Adam: Nereye gidiyorsunuz?
Biz: Olimposa
Adam: Atlayın götüreyim.
Bu kadar kısa süren konuşmanın ardından hemen yola koyulduk. Adamın ismi Durmuş'tu yanlış hatırlamıyorsam. Başlarda anlamamıştık ancak sonradan anladık ki alkollüymüş (hiç farkettirmiyor cidden ).
Sonrasında en fazla 10 km gitmişizdir, araç Antalya'nın bir tünelinde (ismini bilmiyorum ancak tünelde giden araçlar en az 150 ile gidiyordu) yolun sağında durdu aniden . Araç Bmv nin lüks bir aracıydı, ismini bilmiyorum ancak şu akıllı araçlardandı. Bir hata yazısı gözüküp duruyordu ekranında. Tünelde durduğumuzu gören ekipler hemen geldi ve aracı tünelin dışına itmemizi istedi. Ancak akıllı araçlarda sorun yazısı çıktığı için araç kendini boşa almıyordu.
117066 dosyayı görüntüle
117069 dosyayı görüntüle
Çekici çağırmak zorunda kaldık. Çekiciyi çağırdık, aracı çekicinin üstüne attık. Çekicinin üstündeki araçta yolculuğumuz devam etti. Benzinliğe gittik ve araca benzin koyduk ve çalışmaya başladı. Aracın sahibinin sözleri şu oldu "benzinlikte su aldım, sizi aldım, benzini unuttum"
117070 dosyayı görüntüle
117071 dosyayı görüntüle
Benzinciden benzini alıp biraz daha ilerledikten sonra bizi ilerde sağda bıraktı kendisinin kötüleştiğini söyleyip.
117073 dosyayı görüntüle
Saat gece 01.00 sularındaydı. Tekirovaya yaklaşık 8-10 km kalmıştı. Otostop çekmeye başladıktan 5-10 dk sonra bir servis şoförü durdu ve bizi Tekirova'ya kadar attı. Yolculukta kendisinin yabancılarla yaşadıklarını abartılı bir şekilde dinledik
117072 dosyayı görüntüle
Tekirovadan gideceğimiz yere 25-30 km vardı. Saat 1.30 u gösteriyordu. Beklemeye koyulduk. Gece olunca ve otostop çekince insanlar güvenemiyor. Ben olsam ben de güvenmezdim Bazıları üzerimize sürüyor gibi yapıp dangalakça kendilerini tatmin edip gülüp geçtiler. Bazıları el hareketi çekti amaçları her ne ise. Bunların komik olmadığını umarım arkadaşlara birisi söyler.
30 dk geçti ancak kimse durmadı, servisçiler durur diye bakıyorduk ancak onlardan da duran olmadı. O tarafa giden taksicilere sorduğumuzda 80-100 lira tutar en az diyorlardı. Bizim cebimizde zaten 80-90 lira para varken daha ilk günden hepsini taksiciye atmak bizi aç bırakacağı için otostopa devam ettik. Bu sırada yavaş yavaş ilerlemeye de koyulduk. Hasan'ın çantası çok ağırdı, Furkan ve benim çantam normal ağırlıktaydı. Hasan'ın çantasının ağır olmasının nedeni 4 kişilik çadırın onda olmasıydı (7 kilo ). Onun için 25-30 km yürüme şansımız hiç yoktu, en azından o şekilde. Zifiri karanlıkta yokuşu çıkmaya ve ilerlemeye koyulduk. Işıklarımızı elimize alıp ya da çantamıza asıp kendimizi görünür yaptık.
117074 dosyayı görüntüle
Saat 2.15 gibi taksici birisine otostop çektik, tam yanımızdan geçiyordu ilerde durdu ve geri geri gelmeye başladı. Şansımıza o tarafa gidiyordu, bizi götürmeyi kabul etti.
Çok sevinmiştik gecenin bi yarısı, ümidimiz kesilmişken almıştı taksici abi. Bizi götürdü tam bizim kalacağımız yerin önüne kadar. Paramız çok olmadığı ve taksici abinin bizden para istemediğiniz söylediğinden en azından paranın bir kısmını almasını istedik. O olmasa oraya varmamız kesinlikle imkansızdı. En azından o saatte.
Gece 03.00 da kamp alanına ulaştık. Hemen çadırı koymaya koyulduk. Biraz zorlansakta kurmayı başarmıştık. 4 e gelirken hazırlıklarımız bitmişti ve uykuya daldık. Tulum+mat ikilisinin rahatsızlığından mı yoksa Antalya'nın havasından mı bilmiyorum ancak saat 6-7 gibi uyanıverdik. Bu arada kamp yerinin günlük ücreti 15 liraydı Sahil Camping ismi, tuvalet, mutfak, elektrik var içerisinde.
Hemen bakkaldan 10 yumurta, 3 simit, bir paket üçgen peynir alıp kahvaltı yapmaya koyulduk.
Kahvaltımız biter bitmez kendimizi denize atıverdik. Hava sıcaktı ancak Antalya sıcağını bulamadık bi türlü. Güneş vardı, saat 3 gibi gerçekten ısıtıyordu, sabah 10- 11 gibi ise denizden çıkınca üşüyebileceğiniz bir hava vardı.
Cumartesi sabahından pazar öğleden sonra 3 e kadar gezdik, yüzdük, eğlendik.
117075 dosyayı görüntüle
117076 dosyayı görüntüle
117077 dosyayı görüntüle
Olimposu anlatacak olsam, çok değişik bir atmosfer var bölgede. Zamanında ibadethane olan yerler, insan düşünüyor buralara nasıl geldiler ne yaptılar diye. Gerçekten çok değişik, herkesin görmesi gerekir buraları. Ben de Poseidon gibi dolaştım ortalarda
117079 dosyayı görüntüle
117080 dosyayı görüntüle
117081 dosyayı görüntüle
117082 dosyayı görüntüle
117083 dosyayı görüntüle
Pazar günü 4 gibi yola koyulduk. Otostopumuza kimse durmayınca servise atlamaya karar verdik. Servisle Chimera'nın dönemeçli yolundan 7 km kadar yukarıya çıktık ve orada indik. Başladık otostop çekmeye artık kim durur da nereye kadar atarsa diye. Otoban misali birbirleriyle yarışan araçlardan hiçbiri bakmıyordu. Yine el hareketi çeken terbiyesiz insanlar boy gösteriyordu yolda. Bazen GTA daki gibi şu insanların araçlarına bazuka sıkası geliyor insanın. Saat 5 olmuştu yavaş yavaş aşşağı doğru inmeye başladık. Sırtımızdakiler çok ağır olduğu için çok yavaş ilerliyorduk. Sonrasında yemek yenilecek bir yerin ordan geçerken bir ablamız da tam oradan çıkıyordu. Gözünün içine kedi gibi baktıktan sonra bizi almaya karar verdi. Aracı 2 kişilikti, arkada koltuklar çok dardı, sığabilir misiniz diye düşünürken biz yerleşmiştik bile Furkan ve ben arkada çantaların altında ezildik, önde Hasan kendi çantasını kucağına aldı. Sıkış tıkış yola koyulduk. Şansımıza ablamız da Antalya merkeze gidiyormuş. Tek araçla işimizi halletmiş olduk.
Yaklaşık 1 saat süren yorucu bir yolculuğun ardından sonunda Antalya Merkez'deydik.
Ordan otogara doğru geçmeye karar verdik. Otogara gitmemizin nedeni sabah hepimizin dersi olmasıydı ve geç kalma durumumuzun olmamasıydı.
Saat gece 12 ye araç bulduk, Merkezi biraz gezdikten sonra otobüsümüze atlayıp Isparta'nın yolunu tuttuk.
Çok eğlenceli bir geziydi. Otostop çekerek gitmek ise çok farklı bir deneyim oldu bizim için.
Yeni insanlar tanıdık, yeni hikayeler dinledik. Hiç sıkılmadık yol boyunca ancak çokça yorulduk
Kamp yapmak isteyenlere tavsiyelerimi yazayım.
Eğer ki otostopla veya bisikletle kamp yapacaksanız 1-2 kişilik çadırı olsun herkesin. 4 kişilik çadır gerçekten çok ağır oluyor
Eğer otostop çekiyorsanız gözlerinin içine bakın şoförün. Ya el hareketi çekiyorlar, ya vicdan yapıp duruyorlar, ya da durmasalar bile kötü oluyorlar
Eğer ki bir yere gidiyorsanız o yerin uzaklığına yola çıkmadan önce iyice bakın. Biz Antalya-Olimpos arasını 30 km sanıyorduk, 100 km imiş
Decathlon'un 2 kişilik çadırını aldım, içi beklediğimden çok daha geniş çıktı. Normalde 2 kişilik çadırlar tek kişi anca sığar bir halde olurdu. Ancak bu cidden büyüktü gerçekte gördüğümde. Aldım Antalya Decathlon'dan bir tane. Bir dahaki kampta bununla gideceğim kesinlikle.
Tulum ve Matta çok önemliymiş. Alabiliyorsanız kesinlikle şişme mat alın, bir kere alın pişman olmayın. Çok fark edecektir. Tulumu Antalya sıcak olduğu için pek farketmedim ancak daha soğuk bir yerde çok üşürdüm
Bu arada her sabah 10- 15 yumurta yedik, öğlen ve akşamları da kepekli bulgur ya da esmer pirinç+ Yoğurt yedik. Çok doyurucu oldu
Onun dışında bir de otostop kültürü olmadığını daha iyi görmüş olduk. Koca koca bomboş araçlarla giden adamlar durmayı geç, el hareketi olsun, üzerine sürüyormuş gibi yapmak olsun bu tarz dangalak hareketler yaptılar. Tamam herkes herkesi alacak diye bir durum olmayabilir. At hırsızı tipli bir insanı alın demiyorum ancak yüzüne bakıpta yüz kontrolü yaptığınızda nasıl bir insan olduğunu genel olarak anlayabilirsiniz. Otostopçu gördüğünüzde siz de almaya çalışın ve yardımcı olun. Hem güzel bir insan tanırsınız, hem yeni şeyler öğrenirsiniz.
Umarım sıkılmadan okumuşsunuzdur. Çoğu kişinin ve yerin fotoğrafını çekemedik yorgunluktan. Zor ve eğlenceli bir yolculuk oldu bizim için.
Uzun zamandır tur yapmayı planlıyordum ancak bir türlü denkleştirememiştim zamanı. Bir gün kafa dengi iki arkadaşımla dedik ayın 12 sinde yola çıkıp kamp yapalım. Ayın 11 inde benim mezuniyetim vardı, 12 sinde arkadaşım Hasan'ın mezuniyeti vardı. Antalyaya otostopla gitmek vardı ilk planda ancak 3 kişi olduğumuz için ve mezuniyetten geç çıkılacağı için Bla Bla Car isimli programı yükleyip ordan birisini bulmak daha mantıklı geldi.
Perşembe günü programdan Murat abiyi buldum, hemen numarasını istedim konuştuk, sağolsun saatini de bize göre ayarladı, mezuniyet çıkışı apar topar çıktık ve yola koyulduk. (Saat 8.30)
Sonrasında 2 saat süren dünyadaki en karışık ve birbirleriyle en alakasız müzik tarzları eşliğinde yolculuğumuz başladı ve sorunsuz şekilde Antalya'ya vardık. Kendisi Komutan olan Murat abinin hikayeleriyle güzel bir yolculuk geçmişti. Cüzi bir miktar para verdik kendisine sonrasında başladık otostop çekmeye.
30 dk geçmesinin ve kimsenin durmamasının ardından arkadaşım Furkan petrol ofisinin orayı gördü ve elimizi yüzümüzü yıkamaya gittik. Tam tuvalete girecekken ordaki bakkaldan çıkan bir adamla şu muhabbet geçti:
Adam: Nereye gidiyorsunuz?
Biz: Olimposa
Adam: Atlayın götüreyim.
Bu kadar kısa süren konuşmanın ardından hemen yola koyulduk. Adamın ismi Durmuş'tu yanlış hatırlamıyorsam. Başlarda anlamamıştık ancak sonradan anladık ki alkollüymüş (hiç farkettirmiyor cidden ).
Sonrasında en fazla 10 km gitmişizdir, araç Antalya'nın bir tünelinde (ismini bilmiyorum ancak tünelde giden araçlar en az 150 ile gidiyordu) yolun sağında durdu aniden . Araç Bmv nin lüks bir aracıydı, ismini bilmiyorum ancak şu akıllı araçlardandı. Bir hata yazısı gözüküp duruyordu ekranında. Tünelde durduğumuzu gören ekipler hemen geldi ve aracı tünelin dışına itmemizi istedi. Ancak akıllı araçlarda sorun yazısı çıktığı için araç kendini boşa almıyordu.
117066 dosyayı görüntüle
117069 dosyayı görüntüle
Çekici çağırmak zorunda kaldık. Çekiciyi çağırdık, aracı çekicinin üstüne attık. Çekicinin üstündeki araçta yolculuğumuz devam etti. Benzinliğe gittik ve araca benzin koyduk ve çalışmaya başladı. Aracın sahibinin sözleri şu oldu "benzinlikte su aldım, sizi aldım, benzini unuttum"
117070 dosyayı görüntüle
117071 dosyayı görüntüle
Benzinciden benzini alıp biraz daha ilerledikten sonra bizi ilerde sağda bıraktı kendisinin kötüleştiğini söyleyip.
117073 dosyayı görüntüle
Saat gece 01.00 sularındaydı. Tekirovaya yaklaşık 8-10 km kalmıştı. Otostop çekmeye başladıktan 5-10 dk sonra bir servis şoförü durdu ve bizi Tekirova'ya kadar attı. Yolculukta kendisinin yabancılarla yaşadıklarını abartılı bir şekilde dinledik
117072 dosyayı görüntüle
Tekirovadan gideceğimiz yere 25-30 km vardı. Saat 1.30 u gösteriyordu. Beklemeye koyulduk. Gece olunca ve otostop çekince insanlar güvenemiyor. Ben olsam ben de güvenmezdim Bazıları üzerimize sürüyor gibi yapıp dangalakça kendilerini tatmin edip gülüp geçtiler. Bazıları el hareketi çekti amaçları her ne ise. Bunların komik olmadığını umarım arkadaşlara birisi söyler.
30 dk geçti ancak kimse durmadı, servisçiler durur diye bakıyorduk ancak onlardan da duran olmadı. O tarafa giden taksicilere sorduğumuzda 80-100 lira tutar en az diyorlardı. Bizim cebimizde zaten 80-90 lira para varken daha ilk günden hepsini taksiciye atmak bizi aç bırakacağı için otostopa devam ettik. Bu sırada yavaş yavaş ilerlemeye de koyulduk. Hasan'ın çantası çok ağırdı, Furkan ve benim çantam normal ağırlıktaydı. Hasan'ın çantasının ağır olmasının nedeni 4 kişilik çadırın onda olmasıydı (7 kilo ). Onun için 25-30 km yürüme şansımız hiç yoktu, en azından o şekilde. Zifiri karanlıkta yokuşu çıkmaya ve ilerlemeye koyulduk. Işıklarımızı elimize alıp ya da çantamıza asıp kendimizi görünür yaptık.
117074 dosyayı görüntüle
Saat 2.15 gibi taksici birisine otostop çektik, tam yanımızdan geçiyordu ilerde durdu ve geri geri gelmeye başladı. Şansımıza o tarafa gidiyordu, bizi götürmeyi kabul etti.
Çok sevinmiştik gecenin bi yarısı, ümidimiz kesilmişken almıştı taksici abi. Bizi götürdü tam bizim kalacağımız yerin önüne kadar. Paramız çok olmadığı ve taksici abinin bizden para istemediğiniz söylediğinden en azından paranın bir kısmını almasını istedik. O olmasa oraya varmamız kesinlikle imkansızdı. En azından o saatte.
Gece 03.00 da kamp alanına ulaştık. Hemen çadırı koymaya koyulduk. Biraz zorlansakta kurmayı başarmıştık. 4 e gelirken hazırlıklarımız bitmişti ve uykuya daldık. Tulum+mat ikilisinin rahatsızlığından mı yoksa Antalya'nın havasından mı bilmiyorum ancak saat 6-7 gibi uyanıverdik. Bu arada kamp yerinin günlük ücreti 15 liraydı Sahil Camping ismi, tuvalet, mutfak, elektrik var içerisinde.
Hemen bakkaldan 10 yumurta, 3 simit, bir paket üçgen peynir alıp kahvaltı yapmaya koyulduk.
Kahvaltımız biter bitmez kendimizi denize atıverdik. Hava sıcaktı ancak Antalya sıcağını bulamadık bi türlü. Güneş vardı, saat 3 gibi gerçekten ısıtıyordu, sabah 10- 11 gibi ise denizden çıkınca üşüyebileceğiniz bir hava vardı.
Cumartesi sabahından pazar öğleden sonra 3 e kadar gezdik, yüzdük, eğlendik.
117075 dosyayı görüntüle
117076 dosyayı görüntüle
117077 dosyayı görüntüle
Olimposu anlatacak olsam, çok değişik bir atmosfer var bölgede. Zamanında ibadethane olan yerler, insan düşünüyor buralara nasıl geldiler ne yaptılar diye. Gerçekten çok değişik, herkesin görmesi gerekir buraları. Ben de Poseidon gibi dolaştım ortalarda
117079 dosyayı görüntüle
117080 dosyayı görüntüle
117081 dosyayı görüntüle
117082 dosyayı görüntüle
117083 dosyayı görüntüle
Pazar günü 4 gibi yola koyulduk. Otostopumuza kimse durmayınca servise atlamaya karar verdik. Servisle Chimera'nın dönemeçli yolundan 7 km kadar yukarıya çıktık ve orada indik. Başladık otostop çekmeye artık kim durur da nereye kadar atarsa diye. Otoban misali birbirleriyle yarışan araçlardan hiçbiri bakmıyordu. Yine el hareketi çeken terbiyesiz insanlar boy gösteriyordu yolda. Bazen GTA daki gibi şu insanların araçlarına bazuka sıkası geliyor insanın. Saat 5 olmuştu yavaş yavaş aşşağı doğru inmeye başladık. Sırtımızdakiler çok ağır olduğu için çok yavaş ilerliyorduk. Sonrasında yemek yenilecek bir yerin ordan geçerken bir ablamız da tam oradan çıkıyordu. Gözünün içine kedi gibi baktıktan sonra bizi almaya karar verdi. Aracı 2 kişilikti, arkada koltuklar çok dardı, sığabilir misiniz diye düşünürken biz yerleşmiştik bile Furkan ve ben arkada çantaların altında ezildik, önde Hasan kendi çantasını kucağına aldı. Sıkış tıkış yola koyulduk. Şansımıza ablamız da Antalya merkeze gidiyormuş. Tek araçla işimizi halletmiş olduk.
Yaklaşık 1 saat süren yorucu bir yolculuğun ardından sonunda Antalya Merkez'deydik.
Ordan otogara doğru geçmeye karar verdik. Otogara gitmemizin nedeni sabah hepimizin dersi olmasıydı ve geç kalma durumumuzun olmamasıydı.
Saat gece 12 ye araç bulduk, Merkezi biraz gezdikten sonra otobüsümüze atlayıp Isparta'nın yolunu tuttuk.
Çok eğlenceli bir geziydi. Otostop çekerek gitmek ise çok farklı bir deneyim oldu bizim için.
Yeni insanlar tanıdık, yeni hikayeler dinledik. Hiç sıkılmadık yol boyunca ancak çokça yorulduk
Kamp yapmak isteyenlere tavsiyelerimi yazayım.
Eğer ki otostopla veya bisikletle kamp yapacaksanız 1-2 kişilik çadırı olsun herkesin. 4 kişilik çadır gerçekten çok ağır oluyor
Eğer otostop çekiyorsanız gözlerinin içine bakın şoförün. Ya el hareketi çekiyorlar, ya vicdan yapıp duruyorlar, ya da durmasalar bile kötü oluyorlar
Eğer ki bir yere gidiyorsanız o yerin uzaklığına yola çıkmadan önce iyice bakın. Biz Antalya-Olimpos arasını 30 km sanıyorduk, 100 km imiş
Decathlon'un 2 kişilik çadırını aldım, içi beklediğimden çok daha geniş çıktı. Normalde 2 kişilik çadırlar tek kişi anca sığar bir halde olurdu. Ancak bu cidden büyüktü gerçekte gördüğümde. Aldım Antalya Decathlon'dan bir tane. Bir dahaki kampta bununla gideceğim kesinlikle.
Tulum ve Matta çok önemliymiş. Alabiliyorsanız kesinlikle şişme mat alın, bir kere alın pişman olmayın. Çok fark edecektir. Tulumu Antalya sıcak olduğu için pek farketmedim ancak daha soğuk bir yerde çok üşürdüm
Bu arada her sabah 10- 15 yumurta yedik, öğlen ve akşamları da kepekli bulgur ya da esmer pirinç+ Yoğurt yedik. Çok doyurucu oldu
Onun dışında bir de otostop kültürü olmadığını daha iyi görmüş olduk. Koca koca bomboş araçlarla giden adamlar durmayı geç, el hareketi olsun, üzerine sürüyormuş gibi yapmak olsun bu tarz dangalak hareketler yaptılar. Tamam herkes herkesi alacak diye bir durum olmayabilir. At hırsızı tipli bir insanı alın demiyorum ancak yüzüne bakıpta yüz kontrolü yaptığınızda nasıl bir insan olduğunu genel olarak anlayabilirsiniz. Otostopçu gördüğünüzde siz de almaya çalışın ve yardımcı olun. Hem güzel bir insan tanırsınız, hem yeni şeyler öğrenirsiniz.
Umarım sıkılmadan okumuşsunuzdur. Çoğu kişinin ve yerin fotoğrafını çekemedik yorgunluktan. Zor ve eğlenceli bir yolculuk oldu bizim için.