Kamil Yıldız
Daimi Üye
- Kayıt
- 25 Temmuz 2007
- Mesaj
- 355
- Tepki
- 457
- Şehir
- Çanakkale
Merhaba arkadaşlar, Çanakkale’ li bisikletseverler olarak bu haftasonu da son derece zevkli ve eğlenceli bir tur daha gerçekleştirdik. Birkaç haftadır hava şartlarından dolayı çıkamadığımız için neredeyse çatlamıştık; ama Cumartesi günü, günlük güneşlik havayı görünce birden heyecanlandık. Bu aynı zamanda yılın son turuydu…
Hava durumu belirsiz olduğu için önceden detaylı bir plan ve güzergah seçimi yapmamıştık. Ama Pazar sabahı havanın güzelliğini (daha doğrusu yağışlı olmadığını) görünce hiçbirimiz tereddüt etmeden; her zamanki gibi Murat abinin dükkanda (Varol Bisiklet) buluştuk. Ekip tamamlandıktan sonra, yiyecek alışverişimizi yapıp Atikhisar barajı çevresini dolaşmaya karar verdik.
Güzergahımız aşağıda, Google Earth’ te çizdiğim haritadan da görüleceği üzere;
Ç.kale Merkez – Dörtyol – Kurşunlu – Atikhisar Barajı – Belen – Çiftlikdere – Atikhisar – Kayadere – Kurşunlu – Dörtyol Köyü ve tekrar Ç.kale’ ye dönüş şeklinde oldu…
(link)
Google Earth ne hikmetse bu kez bayağı yakın tutturdu yolu; 49,5 km ölçtü ve turun sonunda İrfan abinin kilometre saati de 50 yi gösteriyordu...
Hava, gün boyunca tamamen kapalı olduğu için fotoğraflar yine çok soluk ama yapacak bir şey yok. Makinemi de her zamanki gibi biraz geç çıkardım. Merkezden çıkmış, hatta Dörtyol köyüne varmıştık...
İlk fotoğraflar bunlar değil ama, öncelikle bu tura kimler katılmış bir bakalım...
Soldan sağa; Fettah Uyanık, Murat Kılıç, Murat Yılmazer, İrfan Aşırıoğlu, Murat Varol ve Gürkan Atar (Maşallah ekibin yarısının adı da Murat )
(link)
Bu karede de soldan 3. sıradaki benim; Kamil Yıldız...
(link)
Normalde çektiğim ilk kare bu; Dörtyol köyüne, iki tarafında da Çınar ağaçları bulunan yoldan giriyoruz;
(link)
İçecek bir şeyler almayı unuttuğumuz aklımıza geliyor ve köyde gördüğümüz ilk bakkala uğruyoruz;
(link)
Kurşunlu köyüne varıyoruz ama yolun kenarındaki Çınar ağaçları bizi selamlamaya devam ediyor...
(link)
İlgimi çeken bu binanın durup fotoğrafını çekiyorum, sonra bilgisayarda büyütüp bakınca camı kapısı olmayan ve ön duvarında Kurşunlu İlkokulu yazan bir tabelası olduğunu görüyorum...
(link)
Çınar ağaçları da Kurşunlu köyü ile birlikte burada sona eriyor;
(link)
Murat (Varol) abi bu haftasonunu es geçmediğimiz için oldukça neşeli görünüyor;
(link)
Yol kenarındaki yüksek bir kayalığın yanında duraklıyoruz;
(link)
İrfan abi kayaların arasında bulduğu arı kovanını bize gösteriyor, her ne kadar boş da olsa şeytan falan doldurur diyerek uzak duruyorum…
(link)
O da ne? Süleyman! Murat (Yılmazer) abiyle birlikte, bulduğu salyangozu fotoğraflıyoruz;
(link)
Çok enteresan bir hayvan; lenste kendini gördü galiba, burnunu uzatıyor...
(link)
Burada anayoldan ayrılıp baraj yoluna sapıyoruz;
(link)
Ufak bir köprüden ve DSİ görevlisinin bulunduğu bir kapıdan geçerek ilerliyoruz;
(link)
Barajın kapakları karşımızda, tam sete doğru yol alacağız ama o da ne?
(link)
Aniden yağmur bastırıyor, mecburen geri dönüp bu binanın kuytusunda dinmesini bekliyoruz;
(link)
Hazır oturmuşken şöyle topluca bir fotoğraf daha alalım;
(link)
Güzelim Scott yeşilliğin arasında, yağmurun altında nasıl da asil görünüyor;
(link)
Neyse ki geçen ufak bir bulutmuş ve yağış durunca hemen yol alıyoruz...
(link)
(link)
Barajın setinden aşağısının görünüşü;
(link)
Ve Atikhisar barajı... Mesajın başında koyduğum ilk iki kareyi burada çekilmiştik;
(link)
Barajın yanındaki tali yoldan ilerliyoruz...
(link)
Bir üstteki karede sol tarafta görünen çıkıntıya dalıp, bir mola da burada veriyoruz;
(link)
Tam Gürkan nerede diyecekken koskoca kayanın tepesine çıktığını görüyoruz;
(link)
Maşallah deyip başarılarının devamını diliyoruz...
(link)
Karizmaya bakar mısınız?
(link)
Ve beklenen an, İrfan abinin meşhur incirleri; tam da yorulmaya başlamışken ilaç gibi geliyor...
(link)
Enerjiyi aldık, yola devam...
(link)
İrfan abinin bugün biraz telaşı varmış; ne Trek' ini, ne de kaskını alabilmiş; aceleyle üstüne giydiğiyle, kolaydaki eski bisikletiyle atlamış gelmiş sağolsun;
(link)
Gölün kıyısında oldukça güzel manzaralar var, bu da onlardan biri. Bu noktadan sonra yol gölden biraz uzaklaşıyor;
(link)
Ve Belen köyü karşımızda görünüyor...
(link)
Küçük bir köprüden geçerek 3-5 köpek uğultusunun eşliğinde köye giriş yapıyoruz;
(link)
Köyün, şifalı olup olmadığından şu an emin olmadığım çeşmesinden su içiyoruz. (Böyle bir muhabbet geçmişti ama bu köy ve bu çeşme için mi söylenmişti hatırlamıyorum.)
(link)
Suyumuzu aldıktan sonra köy kahvesinde oturup birer çay içiyoruz...
(link)
Köyden sonra uzunca bir yokuş tırmanıp inişe geçiyoruz, bu sırada önden ilerleyen İrfan abiyle Murat (Yılmazer) abiyi fotoğraflıyorum;
(link)
Yollar o kadar sakin ve güzel ki...
(link)
Hala keşfedilmeyi bekleyen onlarca yol ve güzergah var bizim için; en azından benim için...
(link)
(link)
Ufak bir mola ve ekibin kalanını beklemek için sağa çekiyoruz, bunlar da bizim atlar;
(link)
Murat abi de 2 dak. sonra geliyor;
(link)
Toparlanıp sonraki hedefe doğru ilerliyoruz...
(link)
Yine uzun yokuşlar tırmanıyoruz;
(link)
Yaklaştığımız köyün bahçelerinden birinde otlayan inek ve koyunlar şaşkınla bize bakıyor...
(link)
Ve adını bilmediğimiz, hatta içinde pek canlı örneği de göremediğimiz bir köy; herhalde 8-10 tane ev vardı...
(link)
Arkamızda bıraktığımız baraj ve tırmandığımız yokuşlar;
(link)
...
Hava durumu belirsiz olduğu için önceden detaylı bir plan ve güzergah seçimi yapmamıştık. Ama Pazar sabahı havanın güzelliğini (daha doğrusu yağışlı olmadığını) görünce hiçbirimiz tereddüt etmeden; her zamanki gibi Murat abinin dükkanda (Varol Bisiklet) buluştuk. Ekip tamamlandıktan sonra, yiyecek alışverişimizi yapıp Atikhisar barajı çevresini dolaşmaya karar verdik.
Güzergahımız aşağıda, Google Earth’ te çizdiğim haritadan da görüleceği üzere;
Ç.kale Merkez – Dörtyol – Kurşunlu – Atikhisar Barajı – Belen – Çiftlikdere – Atikhisar – Kayadere – Kurşunlu – Dörtyol Köyü ve tekrar Ç.kale’ ye dönüş şeklinde oldu…
(link)
Google Earth ne hikmetse bu kez bayağı yakın tutturdu yolu; 49,5 km ölçtü ve turun sonunda İrfan abinin kilometre saati de 50 yi gösteriyordu...
Hava, gün boyunca tamamen kapalı olduğu için fotoğraflar yine çok soluk ama yapacak bir şey yok. Makinemi de her zamanki gibi biraz geç çıkardım. Merkezden çıkmış, hatta Dörtyol köyüne varmıştık...
İlk fotoğraflar bunlar değil ama, öncelikle bu tura kimler katılmış bir bakalım...
Soldan sağa; Fettah Uyanık, Murat Kılıç, Murat Yılmazer, İrfan Aşırıoğlu, Murat Varol ve Gürkan Atar (Maşallah ekibin yarısının adı da Murat )
(link)
Bu karede de soldan 3. sıradaki benim; Kamil Yıldız...
(link)
Normalde çektiğim ilk kare bu; Dörtyol köyüne, iki tarafında da Çınar ağaçları bulunan yoldan giriyoruz;
(link)
İçecek bir şeyler almayı unuttuğumuz aklımıza geliyor ve köyde gördüğümüz ilk bakkala uğruyoruz;
(link)
Kurşunlu köyüne varıyoruz ama yolun kenarındaki Çınar ağaçları bizi selamlamaya devam ediyor...
(link)
İlgimi çeken bu binanın durup fotoğrafını çekiyorum, sonra bilgisayarda büyütüp bakınca camı kapısı olmayan ve ön duvarında Kurşunlu İlkokulu yazan bir tabelası olduğunu görüyorum...
(link)
Çınar ağaçları da Kurşunlu köyü ile birlikte burada sona eriyor;
(link)
Murat (Varol) abi bu haftasonunu es geçmediğimiz için oldukça neşeli görünüyor;
(link)
Yol kenarındaki yüksek bir kayalığın yanında duraklıyoruz;
(link)
İrfan abi kayaların arasında bulduğu arı kovanını bize gösteriyor, her ne kadar boş da olsa şeytan falan doldurur diyerek uzak duruyorum…
(link)
O da ne? Süleyman! Murat (Yılmazer) abiyle birlikte, bulduğu salyangozu fotoğraflıyoruz;
(link)
Çok enteresan bir hayvan; lenste kendini gördü galiba, burnunu uzatıyor...
(link)
Burada anayoldan ayrılıp baraj yoluna sapıyoruz;
(link)
Ufak bir köprüden ve DSİ görevlisinin bulunduğu bir kapıdan geçerek ilerliyoruz;
(link)
Barajın kapakları karşımızda, tam sete doğru yol alacağız ama o da ne?
(link)
Aniden yağmur bastırıyor, mecburen geri dönüp bu binanın kuytusunda dinmesini bekliyoruz;
(link)
Hazır oturmuşken şöyle topluca bir fotoğraf daha alalım;
(link)
Güzelim Scott yeşilliğin arasında, yağmurun altında nasıl da asil görünüyor;
(link)
Neyse ki geçen ufak bir bulutmuş ve yağış durunca hemen yol alıyoruz...
(link)
(link)
Barajın setinden aşağısının görünüşü;
(link)
Ve Atikhisar barajı... Mesajın başında koyduğum ilk iki kareyi burada çekilmiştik;
(link)
Barajın yanındaki tali yoldan ilerliyoruz...
(link)
Bir üstteki karede sol tarafta görünen çıkıntıya dalıp, bir mola da burada veriyoruz;
(link)
Tam Gürkan nerede diyecekken koskoca kayanın tepesine çıktığını görüyoruz;
(link)
Maşallah deyip başarılarının devamını diliyoruz...
(link)
Karizmaya bakar mısınız?
(link)
Ve beklenen an, İrfan abinin meşhur incirleri; tam da yorulmaya başlamışken ilaç gibi geliyor...
(link)
Enerjiyi aldık, yola devam...
(link)
İrfan abinin bugün biraz telaşı varmış; ne Trek' ini, ne de kaskını alabilmiş; aceleyle üstüne giydiğiyle, kolaydaki eski bisikletiyle atlamış gelmiş sağolsun;
(link)
Gölün kıyısında oldukça güzel manzaralar var, bu da onlardan biri. Bu noktadan sonra yol gölden biraz uzaklaşıyor;
(link)
Ve Belen köyü karşımızda görünüyor...
(link)
Küçük bir köprüden geçerek 3-5 köpek uğultusunun eşliğinde köye giriş yapıyoruz;
(link)
Köyün, şifalı olup olmadığından şu an emin olmadığım çeşmesinden su içiyoruz. (Böyle bir muhabbet geçmişti ama bu köy ve bu çeşme için mi söylenmişti hatırlamıyorum.)
(link)
Suyumuzu aldıktan sonra köy kahvesinde oturup birer çay içiyoruz...
(link)
Köyden sonra uzunca bir yokuş tırmanıp inişe geçiyoruz, bu sırada önden ilerleyen İrfan abiyle Murat (Yılmazer) abiyi fotoğraflıyorum;
(link)
Yollar o kadar sakin ve güzel ki...
(link)
Hala keşfedilmeyi bekleyen onlarca yol ve güzergah var bizim için; en azından benim için...
(link)
(link)
Ufak bir mola ve ekibin kalanını beklemek için sağa çekiyoruz, bunlar da bizim atlar;
(link)
Murat abi de 2 dak. sonra geliyor;
(link)
Toparlanıp sonraki hedefe doğru ilerliyoruz...
(link)
Yine uzun yokuşlar tırmanıyoruz;
(link)
Yaklaştığımız köyün bahçelerinden birinde otlayan inek ve koyunlar şaşkınla bize bakıyor...
(link)
Ve adını bilmediğimiz, hatta içinde pek canlı örneği de göremediğimiz bir köy; herhalde 8-10 tane ev vardı...
(link)
Arkamızda bıraktığımız baraj ve tırmandığımız yokuşlar;
(link)
...