Her şeyi anlıyorum da "dediğin çok saçma", "yazdıkların çok saçma" gibi şeyleri anlamak istemiyorum. Aramızda küçücük çocuk yok, olsaydı da onun söyledikleri saçma değil, ancak 'çocukça' olurdu.
Bunların yanı sıra, yıllarca cimnastik yaptım ve yarım sâniyelik dikkat dağınıklığında feci durumlara düşebiliyorsunuz ve gerçekten sakatlanma olasılığı çok yüksek ki, ben de bilek sakatlığından dolayı bıraktım. Boks, halter, dağ bisiklet müsâbakaları, uzak doğu dövüşleri, dalış... bunlar da cimnastikle aynı oranda tehlike barındırıyor. Bununla birlikte çocuğumun boks yapmasını istemezdim; veyâ yapsa da yarışmalara katılmasını istemezdim. Sonuçta vücudunuzun birçok yeri çalışıyor, sağlıklı besleniyorsunuz, sağlıklı uyuyorsunuz, yaşamınızı düzene sokuyorsunuz. Bundan dolayı da adı spor oluyor. Dalış da aynı şekilde içinde tehlike barındırıyor. Zâten bu bir ekip işi. Tek başına 90 metreye dalma cesâreti göstermek delice olabilirdi, adı da 'spor' olmazdı ama dediğim gibi onlarca kişiyle yapılan bir faaliyet. Bununla birlikte bilmiyorum; fakat tahminimce dalış yapan kişi kimbilir nasıl besleniyor, nasıl düzenli bir hayat yaşıyor, meditasyondu, yogaydı falan, nelerle uğraşıyordur. Ayrıca dalış yapan kişi,
@hidromek arkadaşımızın dediği gibi yeni bir ufuk kazanıyor olabilir, suyun verdiği o neşe, dinginlik, basınca direnç gösterme kişiye kimbilir neler kazandırıyordur.
Bir de şöyle bir durum var: Sen ben girsek beşinci metrede 'yamulur kalırız' sanırım
İnsan denilen varlığın üst sınırlarını, neler yapabileceğini göstermesi bakımından önemli gibi. Bu aynı zamanda yeni bilim dallarının veyâ hiç değilse spor hekimliğinin de gelişmesine bir vesile olabilir. Ha insan bana kalırsa en vahşi yaratıktır, ama işte böyle spor sâyesinde naifleşmektedi de.
Şimdi sona geleyim: Motorlu yarışlar, binicilik gibi alanlar da bana göre "spor" değil
At koşuyor-zıplıyor, iki yular mı nedir çekiştiriyorsun oldu sana spor
Gaza basıyorsun iki vites değiştiriyorsun milyonlar alıp bir de adına "sporcu" deniyor, oh ne güzel
Tabii bunlar benim düşüncem. Bu düşüncemin temel kaynağı da, bu dallar hakkında hiçbir bilgim olmaması. Yâni hayâtımda hiç ata binmedim, binicilikle alâkam hiç olmadı. Sonrasında ehliyetim var ama arabalara en ufak ilgim yok (Aslında eski kocaman, yaylana yaylana gideceğim bir şavrolem olsun isterdim).
Sonuç: Eğer bir uğraşa spor demeyeceksek, öncelikle o uğraş ile içli-dışlı olmak, onu tanımak gerekli. Şöyle olsaydı kabul ederdim: "Arkadaşlar 3 yıl boksla uğraştım, yarışmalarda derece de aldım, ama inanın spor değil." Ya da:"Aman abilerim dalış falan boş, spor değil. 5 yıl boşuna uğraşmışım."
İşte bunları bir sporcudan duyduğumuzda, en azından içimizde bir şüphe olabilir. Gerçi bunu söyleyecek sporcu sayısını genel sporcu sayısıyla yüzdeye vursak yine de şüphemizin haklı tarafı pek az olurdu.
@cumali55 , en azından hepimize bir şeyler sorgulattığın için teşekkür ederim. Geçen gün "yaşamın amacı..." üzerine epeyce bir boğuştuk, bugün de bu konuyla işte
Ha arkadaşlarım şöyle bir durum en başından beri mevcut: @cumali55 "şu spordur, bu değildir" diye istediği kadar söylesin dursun, kendisi nasıl olsa otorite değil, o kadar üstüne gitmeyin.
Ben, "bugünden itibâren pop müzik videoları-albümleri yasaklansın, bunlar müzik falan değildir." desem, "saçmalama" diye karşılık vermenize gerek yok, çünkü ben otorite değilim ve yalnızca hissettiğimi, düşündüğümü yazmış, sizinle paylaşmış olurum. Ben ancak kendi kümesimdeki civcivlere, toza-toprağa karşı bir otoriteyim, @cumali55 de öyle.
Toparlayacak olursam: Spor nedir diye sorduğumuzda bir soruyla yanıt aramlıyız: "Sporcu nedir?" Sporcunun yaşamına bakmalı, sağlıklı besleniyor mu, sağlıklı uyku uyuyor mu, toplumda barışçıl, uzlaşmacı bir kişilik mi...Eğer böyle ise, ne kadar tehlikeli olursa olsun, yaptığı uğraş da çok çok büyük ihitmalle "ben spor yapıyorum" diyorsa, o alan bir spordur