Bu avrupalılar gerçekten aptal...

Togursamsun

Daimi Üye
Kayıt
20 Ekim 2015
Mesaj
253
Tepki
304
Yaş
47
Şehir
Samsun
İsim
Emin
Bisiklet
Corratec
@ÇaNakkaLeRuHu ben kuranda inkarcılarla ilgili ayet inmemiştirmi dedim? Tekrar tekrar oku ben ne yazmışım sen ne diyosun.Sadece muhalefet için yazdıklarımı carpıtıyorsan Allah senide benide ıslah etsin
 
Scudo

ÇaNakkaLeRuHu

Forum Bağımlısı
Kayıt
11 Eylül 2015
Mesaj
1.845
Tepki
5.645
Şehir
İstanbul
İsim
MuHammeT
Bisiklet
Merida
@Ozan k.

Osmanlı üretmiyordu ve işgale ve genişlemeye dayalı bir sistemdi öyle mi ? Anlat anlat dilimizde tüy bitti ama yine anlatacağız yılmak yok İnşaAllah. Osmanlı her yönden devrinin en yüksek noktasında idi. İlim, bilim, sanat, tıb, astronomi bunları hepimiz biliyoruz fakat itiraf etmek sizlere sorun oluyor. Bizim geri kalışımızın nedeni size şöyle anlatmaya çalışayım. Vakit bulur da okur iseniz buyurunuz.

" Her şeyden önce şunu belirtelim ki: Mü'min, hem davası hem de akıbeti bakımından her zaman, Mü'min olmayandan üstündür. Çünkü mü'min, Allah Teâlâ(C.C.)'ya inanır, yalnız O'nun kulu ve kölesi olur. Sadece Allah Teâlâ(C.C.)'nın dini için savaşır. Ölürse şehit, kalırsa gazi ve mükafâtı cennet olur.

Cenâb-ı Hak(C.C.) şöyle buyurur: "(Ey mü'minler) gevşemeyin. Mahzun olmayın. Siz eğer (gerçekten) mü'min iseniz, (düşmanlarınıza galip ve onlardan) çok üstünsünüz" (Al-i İmran Sûresi, 139) Demek ki bizler gerçek mü'min, Gerçek Müslüman olduğumuz taktirde, kafirlerden daima çok üstünüz.

Müntesibi olmakla şeref duyduğumuz İslam dini, hiçbir zaman kalkınmaya engel, hıristiyanlık veya Yahudilik de kalkınmanın tek çaresi değildir. Çünkü Etiyopya da hıristiyandır. Bırakın kalkınmayı henüz açlık tehlikesini bile yenememiştir. Asırlardır hıristiyan olmaları, Etiyopyalıları dünyanın en fakir halklarından olma durumundan kurtaramamıştır. Amerika'nın hemen bitişiğindeki Meksika da hıristiyan'dır. Ama her tarafında sefalet kol gezmektedir.

Hıristiyan olmak, başlı başına bir kalkınma ve ilerleme sebebi olsaydı, başta Güney Amerika ülkeleri Etiyopya ve Meksika olmak üzere pek çok hıristiyan ülke kalkınırdı. Yahudi dinine mensup Yahudilerin tek devleti olan İsrail ise; eğer İsrail dışında yaşayan Yahudilerin ve Amerika'nın bol para yardımları olmasa, kendi gayreti ile bir devlet olarak ayakta kalması mümkün değildir. Bir de şu önemli hususa temas etmek istiyorum.

Müslümanın her hali İslâm'a uygun olmadığı gibi, gayr-i müslimin her hali de İslâm dışı değildir. Mesela ilim tahsil etmek, çalışkan olmak, sanatta ilerlemek Müslüman'ın vazifesi iken Müslüman bu ve benzeri hususlarda geri kalabilir, gayr-i müslimler de ilerleyebilir. O zaman gayr-i müslimler galip, Müslümanlar mağlup olur.

Dikkat edilirse burada galip olan gayr-i müslimin kendisi değil, galibiyete sebep olan ilim, çalışkanlık ve sanattır. Bunlar ise Hak'tır. Öyle ise bizzat batıl değil, batılın sahip olduğu "Hak sebepler" galip geliyor. Bu da geçici olur.

Ne zaman ki, Müslümanlar İslâmiyeti öğrenip, anlayıp, yaşarsa, o zaman hak sebeplerle hak ehli birleşir ve galibiyeti elde ederler.

İlim, sanat ve çalışkanlık gibi sebepler kuvveti temin eder. Fakat hak sebeplerin hepsi bu kadar değil. Dolayısıyla galibiyette kuvvetin bir payı varsa, Hak'tan yana olanın payı daha büyüktür. İşte mağlubiyetler gaflete dalan Müslümanlara kamçıdır. Bu kamçı ile kendine gelen, İslâmiyet'i yaşamaya başlayan Müslümanlar yine zafer sancağını ellerine alacaklardır inşa Allah.

Allah(C.C.)'ın rahmeti her yere müsavi yağan yağmur gibidir. Bir elma ağacının meyvesi yoksa, yağmurdan yeteri kadar istifade edememiştir. Elmadan daha kıymetsiz olan iğde ise yağmur sayesinde meyvelerini besler, güzel bir hal alır. Şayet bir Müslüman ibadet meyveleriyle süslenmemiş de, bir gayr-i müslim tatlı dil, güler yüz, yardımlaşma ve temizlik gibi meyveleri, hayatının dallarına takmışsa, gayr-i müslim başarılı, Müslüman başarısız olur. Çünkü Allah(C.C.)'ın emir ve yasakları birer hikmettir. Hikmetler zaman, yer ve şahsa göre değişmez. Kim Allah(C.C.)'ın emirlerini tutar, yasaklarından kaçarsa o kazanır. Kim bu sırra tabi olmazsa o kaybeder. Derler ki: Allah(C.C.)'ın lütfu umumidir. Kafirler dahi bu lütufdan faydalanabilir."

Mesela, namaz kılmak nasıl Allah'ın emri ise, havanın sıkışması, suyun kaldırması, elektriğin enerjisi de Allah(C.C.)'ın kanunudur.

Birincisine; "Teşrii evamir", ikincisine; "Şer'i tekvin" denir. Diğer bir ifade ile bunları ifade etmek istersek, namaz, oruç gibi ibadetler Teşri-i evamir, yani kanun hükmündeki emirler... Şer'i tekvin ise, yaratılışa ait kanunlardır. Şer'i tekvinin bir kısmına "tabiat kanunları" da deniyor. Fransa'da zuhur eden natüralizm cereyanı, inkâra saptığı için yanlıştır. Aslında tabiat kanunlarının bütünü, Allah(C.C.)'ın koyduğu kanunlardır.

Şimdi Müslümanlar namaz ve oruç gibi emirlere tabi olup, atomla, elektrikle, su ile ve toprakla ilgili kanunları ihmal eder veya yanlış anlarsa Allah(C.C.)'ın bir kısım emirlerine uymuş, bir kısmına uymamış sayılırlar.

Namaz kılan Müslüman, bu hususiyeti ile gayr-i müslimden üstündür. Fizik, kimya ve benzeri ilim dallarındaki kanunlara uyan gayr-i müslim de bu hususta Müslüman'dan daha başarılı olur. Asıl olan, namaz kılıp, oruç tuttuğumuz gibi fen kitaplarında yazılı kanunları da anlamak ve bunları tatbik etmektir.

Lise kitaplarında Dalton, Kepler, Maryot ve Ohm diye adlandırılan kanunları Allah(C.C.) koymuş, ilim adamları bulmuştur. Böylece Allah(C.C.)'ın kanunları şu veya bu ilim adamının adıyla adlandırılmıştır. İlim adamlarını takdir edeceğiz. Fakat fen kitaplarındaki bütün kanunları koyan Allah(C.C.)'tır sırrını da unutmayacağız.

İslam Aleminin bugünkü ezikliğinin sebeplerine gelince. Bunların: Birincisi ve en önemlisi: İslam alemi ve Müslümanlar arasında birlik ve beraberlik kalmamıştır. Aralarındaki alakâyı kesmişler, çekişme içerisindedirler. Halbuki Cenab-ı Hak(C.C.) şöyle buyuruyor: "Allah(C.C.)'a ve onun Resulü(S.A.V.)'ne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin, sonra korku ile zaafa düşersiniz de kuvvetiniz, yardımınız, devletiniz elden gider. Birde sabr(u sebat) edin, katlanın. Çünkü ALLAH(C.C.) sabredenlerle beraberdir." (Enfal süresi:46)

Bu ayet-i kerîmede Allahü Teâlâ(C.C.), mü'minlere: Kendisine(C.C.) ve Resûlü(S.A.V.)'ne itaat etmelerini; birbirleriyle çekişmeden, kavgadan uzak durmalarını emrediyor. Çekişmenin, mü'minleri başarısızlığa götüreceğini, devletlerini, kuvvetlerini gidereceğini bildiriyor ve böyle bir duruma düşmemeleri için sabretmelerini buyuruyor, Allah(C.C.)'ın sabredenlerle beraber olduğunu vurguluyor.

Rab(C.C.)'bimiz önce "Allah(C.C.)'a ve O'nun Resûlü(S.A.V.)'ne itaat edin" buyuruyor. Zaten bu gerçekleşirse sen-ben olmaz. Allah(C.C.)'ın dediği olur. Sen-ben ortadan kalkar, "Biz" olursa kuvvetimiz dağılmaz. Atalarımız "Biz, biz olursa, biz geçmez bize" demişler. Kur'ân ve sünnetten koparsak, kendi görüşlerimize göre hareket edersek, herkes ve her millet kendisinin haklı olduğunu, bu kaynakları kendisinin yönetmesi gerektiğini ileri sürer ve çekişme başlar. Çekişme başlayınca yüreklere korku girer. Yüreklere korku girince insanın dizlerinin bağı çözülür ve zayıf düşer. İşte Allahü Teâlâ(C.C.)'nın emri bu iken, bugün İslâm âlemi ve Müslümanlar ya birbirleriyle olan alâkalarını tamamen kesmişler veya birbirlerinin düşmanı olmuşlar, bu da yetmiyormuş gibi, birde gayr-i müslimlerle dostluklar," ittifaklar kurmuşlardır. Halbuki bu caiz değildir. Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin..." (Nisa sûresi: 144)

Kâfirleri ve müşrikleri dost edinmeme konusu Kur'ân-ı Kerîm'de sık sık zikredilen ve üzerinde durulan bir konudur, Yahudi ve hıristiyanların mü'minlere dost olmayacağı, Müslümanların da onları dost edinmemeleri gerektiği ısrarla belirtilmiştir. Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: "Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah(C.C.)'a aittir." (Nisa suresi: 139)

Gerek milletlerarası münasebetlerde ve gerekse fertler ve topluluklar arası münasebetlerde müminler daima müminlerin yanında yer alacak. Güç, kuvvet ve şerefi bu beraberlikte arayacaklardır. Kendilerini korumak veya güçlenmek için kâfirlere başvuran milletler küçüldükleri gibi, fertler de manevî değerlerinden kayıp verirler.

Cenâb-ı Hak(C.C.) şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir guruba uyarsanız imanınızdan sonra sizi yeniden inkarcılığa sevk ederler."Al-i İmran sûresi: 100

"Ey iman edenler! Eğer kâfirlere uyarsanız, gerisin geriye (eski dininize) döndürürler de, hüsrana uğrayanların durumuna düşersiniz."Al-i İmran sûresi: 149

İşte bugünkü hüsranın sebebi. Bu sebeple İslâm âleminin, İslâm ülkelerinin, Müslümanların "Hak yol İslâm" da birleşmeleri, Allah(C.C.) ve Resûlü(S.A.V.)'ne itaat etmeleri gerekiyor. Çünkü Müslümanları birleştirip kaynaştıran, toplayıp bütünleştiren kudretin Allah(C.C.) ve Peygambere(S.A.V.) imandan sonra mutlak itaattir.

İslâm toplumları, hayat, ruh, mânâ, güç ve enerji veren bu kudreti her dem şifa sunucu bir iksir olarak içmedikleri taktirde, fitneye kapı açmış olurlar. Çünkü Allah(C.C.) ve Peygambere(S.A.V.) mutlak itaat fitnenin önünde engelleyici en sağlam kapıdır. Ashab-ı Kiram(R.A.)'ı başarıdan başarıya, zaferden zafere götüren ruh ve maya budur. İtaat ve taşıdığı geniş anlam ve hükmü özetleyecek olursak, ilahî murat daha iyi anlaşılmış olur:

a) Hiçbir itiraz ve aksi görüş ortaya koymadan ve böylece bir şey düşünmeden Allah(C.C.) ve Peygamber(S.A.V.)'inin buyruklarını kayıtsız şartsız dinleyip kabul etmek ve zamanı gelince uygulamak.

b) Nefsin heveslerini bir tarafa, dünyevî istekleri gerilere itip, sırf ilahî hoşnutluğa erişmek amacıyla Hakk(C.C.)'a yönelip beşerden istenilen ne ise, onu gücümüz nispetinde yerine getirmek.

c) Kendilerinden olan başlarındaki kumandanı -meşru bütün hususlarda- dinleyip verdiği emirleri yine imkân nispetinde gerçekleştirmek.

d) Görevde ve savaşta kendi nefsine bir pay ayırmayı düşünmeden sırf Allah(C.C.)'ın dinine hizmeti farz bilerek fazilet mücadelesini sürdürmek.

e) Baş olma, lider durumuna gelme heves ve yarışına iltifat etmemek, hizmetin hizmet olduğunu düşünerek, ilahî hoşnutluğa erişme doğrultusunda hareket etmek.. Bunların aksine bir yol tutmanın bölücülerin, bozguncuların, kırıcı ve düşmanlık tohumlarını ekicilerin ekmeğine yağ süreceğini ve faturasının da o oranda ağır olacağını unutmamak gerekir.


İslâm ülkelerinin ve Müslümanların ayrı-gayrı olmaları sebebiyle Müslümanların dünya çapında İslâmî menfaatleri olunca; Müslümanları, bir araya toplayabilecekleri bir teşkilatları yoktur. Bu birliği sağlayacak bir makamları yoktur. Bu yüzden dünyanın her yerinde soyulanlar, horlananlar, zulme uğrayanlar, öldürülenler hep Müslümanlardır. Birlik ve beraberlik içinde olmadığımızdan siyasi hiçbir gücümüz yoktur.

Mesela: Amerika Irak'ı işgal ettiği zaman, bütün İslâm ülkeleri, harbe lüzum kalmadan tek ağızdan Irak'ı 24 saat içinde terk etmezsen, hepimiz Amerika ile siyasî, iktisadî, kültürel, siyasî münasebetlerimizi keseceğiz" diyebilseler, hiç kimse Amerika'nın Irak'ta 24 saatten fazla kalacağını iddia edemez. İslâm ülkeleri arasında siyasî bir birliğin olmayışı, İslâm ülkelerini iktisadî yönden de korkunç zararlara uğratmaktadır. Bugün petrol sayesinde bir para yatağı olan İslâm ülkeleri, ticaretinin yüzde 90'ını Yahudi ve hıristiyanlarla yüzde 10'unu kendi aralarında yapmaktadırlar. Aralarında birlik beraberlik olsa iktisadî yönden de en zengin ülkeler, İslâm ülkeleri olurdu.

Bunun neticesinde de maalesef bugün dünyada bulunan sadece adı İslâm ülkelerinin hepsi, gizli veya açık bir şekilde Batılı devletlerin idaresi altındadır. Yani tam veya yarı bağımlıdır.

İkincisi: İslâm ülkeleri, Müslümanlar İslâm'ın, Kur'ân-ı Kerîm'in çok gerisinde kalmışlardır. Müslümanların pek çoğunun yaşantılarının, hayat tarzlarının İslâm ile, Kur'ân ile pek alâkası kalmamıştır. "Müslüman'ım" deniliyor, fakat Müslüman'ca yaşanılmıyor. Şairin dediği gibi:

Bir elde kadeh, bir elde Kur'ân!

Ne helâldir işimiz, ne de haram.

Şu yarım yamalak dünyada,

Ne tam kâfiriz, ne de tam bir Müslüman!

Müslümanların durumu bu. Allah(C.C.) ve Resûlü(S.A.V)'nün emirleri yerine getirilmiyor. Muhalefet ediliyor. Bakınız Rabbimiz(C.C.) ne buyuruyor: "...O'nun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir belâ gelmesinden veya kendilerine çok elemli, acıklı bir azap isabet etmesinden sakınsınlar." (Nûr sûresi: 63)

İşte, şu sıralar İslâm ülkelerinin, Müslümanların başına gelen belâların sebebini bu ayet-i kerîmenin ışığında aramak lâzımdır. Uhud savaşında, Müslümanlar kazanmış oldukları savaşı, sırf Peygamber Efendimiz (S.A.V.)'in bir emrine muhalefet etmeleri sebebiyle kaybetmediler mi? Bugün İslâm ülkeleri, Müslümanlar üstün değilse, zillet çukurlarında yuvarlanıyorlarsa, zalimlerin, kâfirlerin, mürtedlerin, muattıla güruhunun çizmeleri altında eziliyorsa, yumruklarını yiye yiye yerlerde sürükleniyorlarsa, kendimize bakalım. Kime itaat ediyoruz? Allah(C.C.)'a ve Resulü(S.A.V.)'ne mi, yoksa başkalarına ve tağutlara mı? Evet kime? Sabah namazına kalkma, mışıl mışıl uyu. Veyahut sıcak yatağının basında, pijama ile Kevser ve İhlâs Süresiyle namaz kıl, sonra cup diye tekrar sıcak yatağa atla. Ondan sonra Müslümanlar muzaffer olsunlar. Tembel felsefesi bunlar hep. Rabbimiz Mü'minlere "üstün olmayı" vaat ediyor. Şayet üstün değilsek, -ki şüphesiz öyleyiz- öyleyse kendimize bakalım. Kendimizi yoklayalım.

Bu sebeple zararın neresinden dönülürse kârdır. Tevbe edelim. Allah(C.C.)'a kul, Resûlü(S.A.V.)'ne ümmet olalım. Ümitvar olalım. İstikbaldeki en büyük gür sada İslâm'ın sadası olacaktır. Biz İslâm'a sımsıkı sarılırsak ve hakkıyla yaşarsak, şairin: "Doğacaktır sana vaad ettiği günler Hakkın. Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın." dediği gibi, Allah Teâlâ(C.C.)'nın, Nûr sûresi, 55. ayet-i kerîmesinde vaad ettiği husus mutlaka gerçekleşecektir. Cenâb-ı Hak(C.C.) şöyle buyuruyor:

"Allah (C.C.), sizden iman eden ve salih amellerde bulunanlara yemin ile vadetmiştir ki; kendilerinden evvel gelen (Mümin)leri, kafirlerin yerine getirip hakim kıldığı gibi elbette onları da yeryüzünde (kâfirlerin) yerine geçir(ip hükümran ed)ecek ve onlara kendileri için razı olduğu dini (İslâm'ı) yaşama imkanını elbette verecek ve onların (her türlü) korkuların(ı üzerlerinden kaldırdık)dan sonra (hallerini) kat'i bir eminliğe, güvene elbette çevirecektir."

Bu ayet-i kerîme, Müslümanlara, parlak bir geleceği vaat etmektedir. Çok sıkıntı çeken, çok güçlüklere katlanmış olan Müslümanlara, artık korku ve sıkıntı devrinin geçmekte olduğunu, inanıp salih ameller yaptıkları takdirde Allah(C.C.)'ın buyruğu uyarınca hareket etmiş olan önceki Mü'min milletler gibi yeryüzünde hükümran olacaklarını müjdelemektedir. Ancak egemenliğin şartı, imanla beraber salih ameller de yapmaktır. Salih ameller yalnız Allah(C.C.)'a ibadetten ibaret değildir. Dine ve dünyaya ilişkin her şeyi güzel yapmak, ayetin buyruğu içine girer. Şirk koşmadan Allah(C.C.)'a kulluk etmek, zulümden kaçınmak, adam kayırmadan insanlar arasında eşitlik ve adalet sağlamak, sevgi, saygı, sosyal dayanışma, hasılı hiç kimsenin haksızlığa uğratılmaması hep salih amellerdir. İşte böyle sağlam bir toplum ezilmez, hükümran olur."
 

Togursamsun

Daimi Üye
Kayıt
20 Ekim 2015
Mesaj
253
Tepki
304
Yaş
47
Şehir
Samsun
İsim
Emin
Bisiklet
Corratec
Memleketin en büyük sorunu herkez herşey ulema Başbakan Teknikdirektör Eğitimci Doktor vb.Herşeyi bilen demek kendini bilmez demek.Herşeyi bilmek demek hamaset demek.Herşeyi bilmek demek yeni hiçbirşey öğrenmeye ihtiyacım yok demek yani tembellik demek.
 

M.A.Y.

Forum Bağımlısı
Kayıt
22 Kasım 2010
Mesaj
606
Tepki
508
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Diğer
Osmanlı'ya iftira edip aşağılamayı meslek edinenler niçin sürekli son 15-20 senesinden bahsedip duruyorlar? Bu adil bir yaklaşım mıdır?
Dünya şampiyonu yenilmez bir pehlivanın 90 yaşına gelmiş beli bükülmüş eli titrer haline bakıp sanki herzaman böyleymiş gibi konuşup onu küçük görmek adil bir yaklaşım mıdır?
Ne bu alemde ne de kainatta hiç kimse ve hiçbirşeyin "beka" şansı yoktur. Ezeli ve ebediyet sıfatı ancak ve sadece alemlerin Rabbi Allah Celle Celalühü'ye aittir.
Geri kalan herkes ve herşey vakti geldiğinde yokolmaya mahkumdur.
 

altinok

Üye
Kayıt
15 Temmuz 2016
Mesaj
92
Tepki
183
Yaş
49
Şehir
konya
İsim
zafer
Bisiklet
Trek
Arkadaşlar Gazali Munazara (tartışma) zararları diye bir konu başlığı açmış ihya adli kitabinda. Maddelerden biri de şu;
Münazara eden taraflar gerçeğin hasminda tecelli etmesinden haz etmezler ve her şeye bir cevap verme egilimindedirler.
Unutmayın! Kimse kimseyi bu şekilde tartışarak Ümmetçi, Kemalist,müslüman, Osmanlici, ateist yapamaz. Boşuna nefesinizi tüketmeyin boş yere bir birinize kin tutacak ağız dalaşına girmeyin lütfen.
Enerjimizi daha faydalı yerlere kanalize edebiliriz.
 

Togursamsun

Daimi Üye
Kayıt
20 Ekim 2015
Mesaj
253
Tepki
304
Yaş
47
Şehir
Samsun
İsim
Emin
Bisiklet
Corratec
Katılıyorum. Noktayı koydunuz
 

ÇaNakkaLeRuHu

Forum Bağımlısı
Kayıt
11 Eylül 2015
Mesaj
1.845
Tepki
5.645
Şehir
İstanbul
İsim
MuHammeT
Bisiklet
Merida
Yunus Emre'nin " Ben bilmem " zikrini de bilenlerdeniz Elhamdülillah. Yeri ve zamanı geldiğinde de Hakkı tutup kaldırmayacak isek neye yaşıyoruz ? Ulema böyle mi yapmış ? Bildiğin doğruyu güzeli anlatmaz isen birileri gelir Haçını vaftiz törenlerini anlatır. Selam ve dua ile.
 

altinok

Üye
Kayıt
15 Temmuz 2016
Mesaj
92
Tepki
183
Yaş
49
Şehir
konya
İsim
zafer
Bisiklet
Trek
@ÇaNakkaLeRuHu
Niyetinizin iyi olduğunu bir şekilde kendi inandığınız dogrulara ( ki o doğrulara ben de katılıyorum) başkalarının da inanmasini sizin dogrulariniza inanan insanlarin sayısınin artmasini istediğinizi biliyorum. Ama yöntem yanlış.
Bilgi ancak öğrenmeye istekli kişilere aktarılır. Burada herkes karşı gorustekine ön yargılı ve onun soylediklerini ANLAMAK için uğraşmak ve empati yapmak yerine ona karşı vereceği cevabi tasarlıyor zihninde.
 
  • Beğen
Tepkiler: Tasogare ve Atasoy

ÇaNakkaLeRuHu

Forum Bağımlısı
Kayıt
11 Eylül 2015
Mesaj
1.845
Tepki
5.645
Şehir
İstanbul
İsim
MuHammeT
Bisiklet
Merida
@altinok

Bu konuda size katılmıyor değilim lakin Hz. Ebubekir (R.A.)'in şu duası aklıma geliyor ve kendimi zorluyorum.

Hz. Ebu Bekir (R.A.):
"Cehennemde vücudum büyüsün tâ ehli imana yer kalmasın." (bk. Şemseddin Sivasi, Cihar-ı Yar-ı Güzin, s. 25)
Bu sözü teyid eden, yani Hazreti Ebu Bekir (R.A.)'in sıddıkiyetinin azami sadakat örneği olan sözünün hakikatini teyid eden bazı hadisi şerifler vardır:
"Ümmetime karşı en merhametli Ebu Bekir(R.A.)dir."
"Eğer Ebu Bekir(R.A.)'in imanı alemlerin imanıyla müvazene edilse yine de Ebu Bekir(R.A.)'in imanı racih gelecektir." (bk. el Fethur-Rabbani, Şerhu Müsnedi Ahmed, 1/52, Müsnedi Ahmed 3/186,281, Müsnedi Ebu Davud - Tayalisi hadis no: 2096)

Eğer ki Müslümanım deyipte Ehli imandan bir kişinin bile yanmasına gönlümüz razı geliyor ise imanımızı sorgulamamız gerekiyor demektir. Ehli iman olmayan Müslüman olmayana sözümüz yoktur. Yazdıklarımızı okur ya küfürleri çoğalır yahut da ALLAH(C.C.)'ın lütfu ile İman'a kavuşur. Bizde bizi buna, bu cahil halimiz ile memur kılan ALLAH(C.C.)'a yine Hamd-u Sena eyleriz. Kemiksiz ete ses veren ALLAH(C.C.) kerem sahibidir. Selam ve Dua ile Hayırlı geceler.

 

pacman

Üye
Kayıt
8 Mayıs 2014
Mesaj
52
Tepki
39
Şehir
istanbul
İsim
Mahmut Çığşar
@Kuzey Ege

Afedersiniz araya giriyorum ama tum dunyaya diz cokturen gercek baskomutan?

Lenovo P1a42 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
  • Beğen
Tepkiler: Kuzey Ege

M.A.Y.

Forum Bağımlısı
Kayıt
22 Kasım 2010
Mesaj
606
Tepki
508
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Diğer
"Tüm dünyaya diz çöktüren" :D:D:D

Yalnız "tüm dünyaya" olacak yanlış olmasın :D

Yani Senegal'den Hindistan'a, Madagaskar'dan Kuzey Kore'ye, Yeni Zelanda'dan Finlandiya'ya, Portekiz'den Sibirya'ya, Berlin'den Tokyo'ya, say sayabildiğin kadar.... Hepsi korkudan diz çökmüş :D
 

Kızılçam

Bitkisel Üye
Kayıt
3 Kasım 2016
Mesaj
179
Tepki
274
Şehir
Adana
İsim
Ömer
Başlangıç
2001—02
Bisiklet
b'Twin
Bisiklet türü
Dağ bisikleti
Günümüz avrupası geçmişte yaptığı sömürülerden dolayı şu an gelişmiş(!) halde.Ama bu gelişmişlikte elbet bir yere kadar.Geçmişte onca masum insanlara çektirdiği acıların bedeli çıkacak birgün elbet.Bu avrupayı sonuna kadar savunup; milletimizi dinimizi kötüleyenleri ben anlamıyorum.Tamam bazı noktalarda bizden ileride olabilirler ancak bu bizimde ileride olamayacağımız anlamına gelmez.Belki 1 yıl belki 10 yıl belki de 100 yıl sonra...Birşeyler için çalışmayınca ağlamayınca hiçbir şey düzelmez.Öyle klavye arkasından ''avrupa şöyle iyi böyle iyi'' demekle olmuyor.Lafla Peynir Gemisi Yürümez. diye boşuna dememişler.İllede avrupa diyorsan çek git avrupada yaşa.Bukadar basit...
 

BF Okuru

Forum Bağımlısı
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
164.844
Tepki
789
@ÇaNakkaLeRuHu
Hocam hadisten ornek verecek olursak size kara kopekleri oldurun, deve sidigi icin, zina edeni recm edin... tarzinda fasist hadis dediginiz zirvalardan gosteririm. Hadislere bakipta din yasanmaz. 250 yil sonra uydurulmus yazilardir hadis dedikleriniz. Onlara bakarak dininizi yonlendirmeyin tek kitap vardir ona bakin. Her neyse Avrupa da sizin bu ummetci, hadisci zihniyetiniz ronesanstan once vardi. God God diye yiyorlardi kisaca. Simdiki zamanda muslumanlar, hindular, bir kesim yahudi haric Tanrı kullanilarak kerizlenen bir topluluk var midir? Elbette yoktur. Adamlar olayi anlamis. Aklini dine birakirsan birileri gelir seni yonetir. Musluman tum ulkelerde de akil 0, beyni kullanmak -15 lerde. Satranc oynamak gunahtir, yilbasi kutlamak gunahtir, turuban takmayanin kafasina yilanlar dolanir, ne yesem oruc bozulmazdan oteye gidemeyen ve gidemeyecek bir.topluluktur muslumanlar. Bunu avrupaya atmakta ayri bir sacmaliktir. Zamaninda Osmanli fetih yapiyordu, aliyordu topraklari. Simdi de onlar aliyor. Guc mucadelesi. Guclu olan dunyayi yonetir bundan daha basit aciklayamam.

@ÇaNakkaLeRuHu sizin bu ehli sunnet bugun de satranc haramdir dedi ahahahaa yani daha Avrupa muslumanlari bla bla diyorsunuz :D

Kertenkele oldurmekle sevap kasan adamlara laf anlat gel de...
 

Ahmetgitar

Forum Bağımlısı
Kayıt
13 Ağustos 2015
Mesaj
1.284
Tepki
5.634
Yaş
44
Şehir
Ankara
İsim
Ahmet
Cehalet ne güzel, her şeyi biliyorsun :)

Bu Avrupalılar o kadar pistir ki, hep sokağa tuvaletlerini yaparlar, sokakları da o sebeple b.k içerisindedir. O b.klara, çamura basmamak için de cyclocross bisikleti icat etmişlerdir.

Şimdi siz vatan düşmanı sapkın atayis, gominis, satanisler buna inanmıyorsanız buyrun ispatını getirin. Bana cyclocross bisikletin boka basmamak için icat edilmediğine dair tek bir kaynak gösterin, sonra konuşalım.
Hadi ispat bekliyorum.

Biz üç kıtaya yayılmış ecdadımız sokaklarımızda yalın ayak b.ka basmadan gezerken sarayında tuvalet olmayan batılı sokakta cyclocross bisiklet sürmek zorunda kalıyordu.
Bunlar mı medeni?
 

mehmetsunu

Kaldato ile sohbeti kestim.
Kayıt
28 Eylül 2011
Mesaj
5.665
Tepki
13.464
Şehir
kayseri
Başlangıç
2010—11
Bisiklet
Cube
Bisiklet türü
Yol bisikleti
@ÇaNakkaLeRuHu

Yunus derki ey hoca
İstersen var bin hacca,
Hepisinden eyüce,
Bir gönüle girmektir

Bir kez gönül kırmış isen
Bu kıldığın namaz değil
Yetmişiki millet bile
Elin yüzün yumaz değil

Bana namaz kılmaz diyen
Ben kılarım namazımı
Kılar isem kılmaz isem
Ol hak bilir niyazımı

Yetmişiki millete bir gözle bakmayan şerin (şeriatın) evliyası olsa bile hakikatte asidir.


Yukarda zikredilen sözler yunusumuza aittir. Anamızın ak sütü gibi helal türkçemizi, horasan erenlerin gönülleri fetheden dini ondan öğrendik. Başkalarına ihtiyacımız yok. Hepimiz yunusun kelbi bile olamayız. Yunus emreyi kusura kalmayın bir softa gibi gösterecek olana asla izin vermem. Yunus emreler, mevlanalar, hacı bektaşı veliler, ahmet yeseviler bu toprakların tapu senedidir.
 

Keyif adamı

Aktif Üye
Kayıt
23 Kasım 2016
Mesaj
175
Tepki
237
Şehir
.....
Bisiklet
Diğer
@Ahmetgitar hocam o poka:D:D basmamak için asıl icat downhill değilmiydi hani aniden üste şıçramasın diye havalı amortisörleri var böyle yüksek,yüksek sana ulaşamıyor o pohlar pohun üstünden zıplaya,zıplaya gidiyon:D:D
 
  • Beğen
Tepkiler: Ahmetgitar

Ahmetgitar

Forum Bağımlısı
Kayıt
13 Ağustos 2015
Mesaj
1.284
Tepki
5.634
Yaş
44
Şehir
Ankara
İsim
Ahmet
@Keyif adamı evet b.k tepelerinden inmek için icat ettiler. Kaskı da düşerlerse kafaları batmasın diye yapmışlar. Bir de bize ayak yapıyorlar.
Türk kask takmaz, çünkü düşerse kafası temiz asfalta gelir.
Batılılar ise kask, yüze balaklava. Kimse de demiyor ki balaklava ve eldiven neden takılıyor.
Sanırım artık cevabı biliyoruz.
Hatta bizim bildiğimiz pedli tayt ilk pedli değildi, altlarına yaptıkları zaman aşağı süzülme olmasın diye tayt içerisinde torba vardı. Biz ise onu ped sanıyoruz.

Başka var mıydı, kesin vardır ama aklıma gelmiyor şimdi.
Aksini ispat edecek, söylediklerimin aksini yazan kaynağı olan varsa paylaşsın, yoksa da sussun.
 

BerkEvren

Forum Bağımlısı
Kayıt
21 Şubat 2016
Mesaj
3.300
Tepki
13.190
Şehir
İstanbul
İsim
Berk Evren
Başlangıç
1983—84
Bisiklet
Diğer
@Ahmetgitar
Kilitli pedal boka basıp kaymamak için, bisiklet kilidi de bisikleti bok götürmesin diye o zaman :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Ahmetgitar