@Mehmet Tuğrul CANBAŞ Öncelikle geçmiş olsun hocam. O bisikleti bilmez olur muyum hiç?
Arka ayaklığına bindirirdi babam. Öğle yemeğine gelirdi eve.Küçükken pedalını çevirecem diye az üstüme düşmedi.
Ama böyle bir fren sistemi yok harbiden. Dediğiniz gibi düz yolda bile durduramıyor bisikleti bir de yokuş aşağı hiç düşünemiyorum. Normal frenlerden çok daha farklı bir sistem. Hele bisikletin ağırlığı yok mu? Çelik yığını resmen.
Ben de bir anımı anlatayım onunla ilgili. Tam vaktini hatırlamıyorum ancak 6-7 sene oldu heralde karayolları bizim belediyenin yaptığı çevre yolunu söküp yeniden yapıyor. Asfalttan önce de çakıl döktüler. Tertemiz bir tane araç bile yok. Hafifte çise attı. Neyse aldım bisikleti çıktım yola ilerliyorum. Tabii boş ve tertemiz yolu görünce hız yapma isteği geldi birden.
Hızlandım hızlanabildiğim kadar. Sonra birden çakılın bitip yolun çukurlu tümsekli toprak yola döndüğünü farkettim. Frenlere asıldım istedim bir baktım kolu o kadar aşağı sarkmış ki elim yetmedi ilk başta. Sonra bir şekilde kavradım bastım ama nafile tabii. Tam çakılın bittiği yerde bir manevrayla çukurdan kaçayım derken arkayı bir koyverdi. yerde rahat 1 mt sürüklendim. Tabii yaz olduğu için kısa kol ve şort geziyoruz. Her tarafım çizik,yara bere içinde kaldı. Bisiklete bir baktım hiç bir şeyi yok gürbüzün. Tabii o çelik yığınına bir şey olur mu?
Sadece zincir koruma sacı biraz eğildi zincir ona sürtüyordu o kadar.
Sonra neyse eve döndüm annemin yaralarıma merhem sürdüğünü hatırlıyorum bir de babam kızmıştı bana biraz.